Çocuk Yetiştirme – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Fri, 20 Dec 2024 13:23:15 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Çocuk Yetiştirme – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Bebek Sağlığında Sık Sorulan Sorular https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/ https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/#respond Fri, 20 Dec 2024 13:23:15 +0000 https://www.bebek.com/?p=82052 Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Aslı Yalçınkaya, bebek sağlığı hakkında sık sorulan soruları yanıtlıyor.

1.Ne sıklıkla emzirmeliyim?

Öncelikle bebeğiniz her ağladığında onu sevip kucaklamalı ve özellikle İlk 3 ay her ağladığında emzirmelisiniz. Bebeğiniz büyüdükçe emzirme sıklığınız azalacaktır. Örneğin ilk 1 ay her 2-3 saatte bir emzirirken , 1-3 ay arası bu sıklık 3-4 saatte bir, 3-9 aylıkken 4-5 saatte bir, ek gıda miktarının artmasu ile birlikte 9-12 aylıkken 4-6 saatte bir şeklinde olabilir.

2.Bebeklerde gaz sancısı nasıl azaltılır?

Şunu bilmeliyiz ki bebeklerin gazını çıkartmak ve sancıyı gidermek için kesin tıbbi bir çözüm henüz yoktur. Emzirmeden sonra 10 dk kadar dik pozisyonda tutabilirsiniz. Yine beslenmeden yaklaşık 30 dk sonra sizin yanınızdayken  kısa süreli yüz üstü pozisyonda yatırabilirsiniz. Bebeği  kanguru pozisyonunda karnınızın üstüne yaslayıp minik minik sallanma hareketi yapabilirsiniz. Eğer kolik vasıfta gaz sancısı çekiyorsa bebeğiniz o zaman da çocuk doktorunuzdan medikal tedavi için destek isteyebilirsiniz.

3.Yenidoğan sarılığı nedir ve nasıl tedavi edilir?

Bebeğiniz doğduktan sonra özellikle ilk 1 hafta çeşitli sebeplerle kanda bilirübin değeri yükselebilir ve sarılık oluşabilir. Bu sarılık değeri eğer belirlenen normal referans değerleri aralığında ise sadece bol bol emzirmek sarılığı günden güne azaltacaktır. Ama sarılık değeri bu referans değerinden yukarıda ise bilirübinin verebileceği geri dönüşümsüz hasarı önlemek adına fototerapi dediğimiz mor ışık tedavisi başlanması gerekecektir

4.Ateşi çıkarsa ne yapmalıyım?

Öncelikle ateşin yükseldiği durumda oda ısısını düşürmeli ve ateşli çocuğun kıyafetlerini inceltmelisiniz. Buna rağmen ısısı azalmıyorsa ve ateşi 37.8 c ve üzerinde ise 6 ayın altındaki bebeklerde sadece parasetamol içeren ilaçları 6 ayın üstündeki bebek ve çocuklarda parasetamol veya ibuprofen içerikli ilaçları doktorunuzun önerdiği doz ve sıklıkta verebilirsiniz. Sonrasında ateşin nedeninin belirlenmesi için mutlaka bir hekime muayene için başvurmalısınız.

5.Cildinde kızarıklık veya döküntü oluştu , neden olabilir?

Ciltte oluşan döküntülerin ve kızarıklıkların birçok nedeni olabilir. Çocukluk çağı döküntülü hastalıkları (suçiçeği, kızamık,kızamıkçık,6.hastalık vb.), alerjik reaksiyonlar veya besin alerjileri, böcek ısırığı gibi nedenler bunların başlıcalarıdır. Nadir nedenler arasında  romatizmal hastalıklar, meningokoksemi gibi hayatı tehlikeye atacak durumlar, henoch schönlein purpurası gibi hastalıklar da olabilir. Bu kızarıklık veya döküntülerin tanısı için mutlaka hekim muayenesi gerekir.

6.Kabızlık yaşaması normal mi? Kabızlık için evde uygulanabilecek çözümler var mı?

Ek gıdaya geçiş döneminde, tuvalet eğitimine başlandığı döneminde, hastalık döneminde, seyahat ve tatil dönemlerinde geçici süreli kabızlık dönemleri olabilir. Aslında bu dönemler  beslenme ve tuvalet alışkanlıklarının değiştiği dönemlerdir. Bu süreçte bol sıvı alınması, kakayı sertleştirebilecek besinlerdense lif içeriği yüksek  besinlerle beslenme önerilir.  Uzun süre hareketsiz kalmak barsak hareketlerini yavaşlatır.  Hastalık döneminde kısa süreli bile olsa yürüyüşler  yapmak gerekir. Yemek sonrası akşam saatlerinde tuvalet ihtiyacı olmasa da tuvalet gitmeli, 10 dk kadar tuvalette ayaklarının altında bir basamak olacak şeklide oturmalı.  Buna rağmen kabızlık çekiyorsa mutlaka bir hekime başvurmalı ve muayene olmalıdır.

7. Gece uykularında sık sık uyanmasının sebebi nedir?

Bebeklerin sık uyanma nedeni birbirinden farklılık gösterebiliyor. Diş çıkarma, emme isteği ki bazı bebekler az az ama sık sık emmek ister, bezinin  ıslak olması, odanın çok sıcak veya çok soğuk olması , giydiği kıyafetin  çok kalın olması da  sık uyanmaya neden olabilir. Ama tabi ki bu durumlar dışında enfeksiyon dönemlerinde  ve sonrasında da belirgin uyku problemi yaşayabilirler.

8.Bebeğimin  gelişimi yaşına uygun mu?

Her bebeğin gelişimi kendi özgüdür ve mutlaka bireysel olarak değerlendirilmelidir. Bu da çocuk doktoru tarafından kilo,boy, baş çevresi ölçümü ile  persentil eğrisine bakılarak değerlendirilir. Vücut ağırlığı için ortalama değerler ;  4 aylıkken doğum ağırlığının 2 katı, 1 yaşta doğum ağırlığının 3 katı, 2 yaşta ise doğum ağırlığının 4 katı şeklindedir. Zamanında doğan bebeğin ortalama boy uzunluğu 50 cm kadardır. ilk 1 yaşta genellikle 25 cm kadar uzama olur ve 75 cm e ulaşır. 2 yaşa geldiğinde ise boy 10-12 cm kadar daha uzamış olur ve 85 cm e ulaşır.

9. Aşılar neden önemlidir ve hangi yaşlarda hangi aşılar yapılmalıdır?

Aşılar sadece bireysel korunmayı sağlamakla kalmaz aynı zamanda toplumsal bağışıklığı da güçlendirir. Hepimizin sağlığını koruma altına alır. Her yıl yüzbinlerce çocuk aşı ile önlenebilir hastalıklar nedeni ile  aşıya ulaşamadıkları veya aşı karşıtı ebeveynleri olduğu için hayatlarını kaybetmektedir. Aşılar ölümcül (kızamık,boğmaca,menenjit vb.) olabilen hastalıkların yayılmasını önler. Yine aşılar pandemilerin ve salgınların önlenmesinde en güçlü silahımızdır. Sağlık Bakanlığımızın belirlediği aşılama programındaki aşılar belirlenen aylara göre belirlenen dozlarla yapılmaktadır. Bunlar dışında 2 aylıkken başlanabilen rota virüs aşılaması, meningokok aşılaması , 9 yaşında başlanan HPV aşılaması, her yıl yapılan mevsimsel grip (influenza ) aşılaması da kabul eden  ailelere çocuk hekiminin planlaması ile uygulanmaktadır.

10. Ağlama türleri nasıl ayırt edilir ve hangi durumlar endişe vericidir?

Kısa ve ritmik ağlamalar genellikle bebekteki açlığı ifade eder. Ve anne bebeği emzirdiğinde veya mama ile beslediğinde ağlaması geriler. Sert sesli şiddetli ağlamalar genellikle ağrılı rahatsız edici bir durumu gösterir ki gaz sancısında ağlama bu şekildedir. Yüksek sesli ve kısa ağlamalar ani bir rahatsızlığı veya hoşuna gitmeyen ani bir değişikliği gösterebilir. Bu durumda da idrar yolu enfeksiyonu , mide bağırsak rahatsızlıkları akla gelmelidir.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Aslı Yalçınkaya

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuk Sağlığı Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar – https://www.bebek.com/cocuk-sagligi-konusunda-dogru-bilinen-yanlislar/

]]>
https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/feed/ 0
Bebeklerde ve Çocuklarda Ekran Kullanımı https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/ https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/#respond Mon, 04 Nov 2024 13:23:54 +0000 https://www.bebek.com/?p=81865 Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, bebeklerde ve çocuklarda ekran kullanımı hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.

Günümüz dünyasında ekranlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Hepimiz akıllı telefonlar, tabletler ve televizyonlarla iç içeyiz. İşlerimizi hallederken, haberleri takip ederken ya da biraz rahatlamak için ekranlara sıkça başvuruyoruz. Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırıyor ve bize pek çok imkan sunuyor. Ancak, bebeklerimiz ve çocuklarımız söz konusu olduğunda ekran kullanımına biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor. Peki, ekran kullanımı konusunda nelere dikkat etmeliyiz ve çocuklarımızı nasıl yönlendirmeliyiz?

Çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için doğru bilgilere ve dengeli yaklaşımlara ihtiyacımız var. Ekranlar, çocukların hayatına çok erken yaşlarda girmeye başladı. Onları oyalamak, sakinleştirmek veya eğlendirmek için ekranlara başvurmak cazip gelebilir. Ancak, uzun vadede ekran kullanımının çocuklarımızın gelişimi üzerindeki etkilerini göz ardı edemeyiz. Bebeklerin ve küçük çocukların beyinleri, hızlı bir gelişim sürecindedir ve bu süreçte doğru uyaranlar alarak gelişmeleri son derece önemlidir.

Şimdi, ekran kullanımının çocuklarımız üzerindeki etkilerine ve aileler olarak bu konuda nasıl sağlıklı adımlar atabileceğimize bir göz atalım. Bebeklerimizin ve çocuklarımızın, ekran başında geçirdikleri zamanın yerine, onlara daha sağlıklı ve gelişimlerini destekleyecek alternatifler sunmak için neler yapabiliriz? Gelin, birlikte inceleyelim.

Ekran Kullanımının Etkileri

Dil ve Sosyal Gelişim:

Bebekler ve küçük çocuklar, çevrelerindeki insanlarla etkileşim kurarak dil ve sosyal becerilerini geliştirirler. Ekran başında geçirilen uzun süreler bu etkileşimleri azaltabilir. Bebeklerin ekran yerine sizinle göz teması kurması, sesinizi duyması ve sizinle oynaması çok daha faydalıdır. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklar için ekran kullanımının sıfırlanması, dil ve sosyal gelişim açısından büyük önem taşır. Bu dönemde çocuklar, çevrelerindeki dünyayı anlamak için yetişkinlerin mimiklerine, ses tonlarına ve sözcüklerine ihtiyaç duyar.

Fiziksel Aktivite:

Ekran başında geçen zaman, fiziksel aktivite süresini kısaltabilir. Oysa ki, fiziksel aktivite hem beden sağlığı hem de motor becerilerin gelişimi için oldukça önemlidir. Çocuklarınızla birlikte dışarıda oyun oynamak, yürüyüşe çıkmak veya evde hareketli oyunlar oynamak çok daha sağlıklı alternatiflerdir. Özellikle erken yaşlarda, çocukların hareket ederek dünyayı keşfetmeleri, kas ve kemik gelişimleri için kritiktir.

Uyku Düzeni:

Ekranlardan yayılan mavi ışık, uyku düzenini olumsuz etkileyebilir. Yatmadan en az bir saat önce ekran kullanımını sonlandırmak, çocuğunuzun daha iyi bir uyku düzenine sahip olmasına yardımcı olabilir. İyi bir uyku, çocuğunuzun genel sağlığı ve gelişimi için kritik öneme sahiptir. Düzenli ve kaliteli uyku, öğrenme ve hafıza süreçlerini destekler.

Yemekle Ekran İzleme:

Yemek zamanında ekran izlemek, çocukların yemek yeme alışkanlıklarını olumsuz etkileyebilir. Ekrana odaklanmak, çocukların ne kadar yediklerini fark etmelerini zorlaştırabilir ve bu da aşırı yeme veya yetersiz beslenmeye yol açabilir. Ayrıca, aile ile birlikte yemek yemek, sosyal etkileşim ve iletişim için önemli bir fırsattır. Bu nedenle, yemek saatlerinde ekran kullanımını sınırlamak, çocukların sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirmesine yardımcı olur. Yemek zamanları, aile içindeki bağı güçlendirmek ve iletişimi artırmak için ideal anlardır.

Göz Sağlığı:

Uzun süre ekran başında kalmak, çocuklarda göz yorgunluğuna ve kuruluğuna yol açabilir. Ayrıca, sürekli ekrana odaklanmak, miyop gibi görme sorunlarının gelişme riskini artırabilir. Ekran süresini sınırlayarak ve düzenli molalar vererek göz sağlığını koruyabilirsiniz. Çocuklarınızın göz sağlığı için, sık sık dışarı çıkmalarını ve doğal ışıkta oyun oynamalarını teşvik edin.

Dikkat ve Konsantrasyon:

Ekranlar, hızlı tempolu ve sürekli değişen görüntüler sunar. Bu da çocukların dikkat ve konsantrasyon sürelerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle eğitim döneminde, uzun süre ekran başında kalmak, derslere olan ilgiyi azaltabilir ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Ekran yerine, dikkat ve konsantrasyonu artıracak sessiz ve sakin aktiviteler tercih edilmelidir.

Ailelere Öneriler

Örnek Olun:

Çocuklar, ebeveynlerini örnek alır. Siz ne kadar ekran başında vakit geçirirseniz, çocuklarınız da o kadar ekran kullanmak isteyecektir. Kendi ekran sürenizi sınırlayarak, onlara iyi bir örnek olabilirsiniz. Unutmayın, sizin davranışlarınız onların gelecekteki alışkanlıklarını şekillendirir.

Ekran Süresini Sınırlayın:

Amerikan Pediatri Akademisi, 0-3 yaş arasındaki çocuklar için ekran süresinin sıfır olmasını öneriyor. Bu yaş grubunda çocukların, çevreleriyle doğrudan etkileşim kurarak öğrenmeleri en sağlıklısıdır. 3-5 yaş arası çocuklar için ise günlük en fazla bir saat kaliteli içerik önerilmektedir.

Kaliteli İçerik Seçimi:

Ekran kullanımı kaçınılmaz olduğunda, çocuğunuz için kaliteli ve eğitici içerikler seçmeye özen gösterin. Yaşına uygun eğitici programlar ve uygulamalar, ekran süresini daha faydalı hale getirebilir. Örneğin, hayvanlar, doğa veya basit bilim konularında eğitici videolar seçebilirsiniz.

Birlikte İzleyin ve Tartışın:

Çocuğunuzla birlikte izlemek, izledikleri hakkında konuşmak, onların ekran deneyimlerini daha anlamlı hale getirebilir. İzledikleri içerik hakkında sorular sorun, onların düşüncelerini paylaşmasına izin verin. Bu, hem onların anlama becerilerini geliştirir hem de sizinle olan bağlarını güçlendirir.

Ekran Dışında Alternatif Aktiviteler Sunun:

Ekran yerine yapabilecekleri çeşitli aktiviteler sunun. Kitap okumak, boyama yapmak, yapbozlarla oynamak, birlikte yemek yapmak gibi aktiviteler, ekranın yerini alabilir ve çocuğunuzun gelişimine katkı sağlar. Bu aktiviteler, çocuğunuzun hayal gücünü, problem çözme becerilerini ve el-göz koordinasyonunu geliştirir.

Unutmayın ki, ekran kullanımı konusunda dengeyi bulmak ve sağlıklı sınırlar koymak, çocuklarınızın hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı için oldukça önemlidir. Onlara sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak, gelecekteki yaşamları için atılmış büyük bir adımdır.

Uzman Psikolojik Danışman

Enes Çelik

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklarda Ekrana Maruz Kalmanın Etkileri – https://www.bebek.com/cocuklarda-ekrana-maruz-kalmanin-etkileri/

]]>
https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/feed/ 0
Çocuklarda Öfke ve Zorbalık https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/ https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/#respond Wed, 03 Apr 2024 06:53:08 +0000 https://www.bebek.com/?p=80910 Çocuklarda Öfke ve Zorbalık

Öfke, insanların içsel bir tepkisi olarak ortaya çıkan yoğun bir duygudur. Genellikle hayal kırıklığı, haksızlık, stres, yorgunluk veya kontrolsüz bir durumla karşılaşma gibi durumlarda ortaya çıkar. Öfke, bedensel tepkilerle birlikte hissedilir ve genellikle kalp atışlarının hızlanması, nefes alma hızının artması, kasların gerginleşmesi gibi fizyolojik belirtilerle kendini gösterir. Bebeklerde öfke genellikle temel ihtiyaçların karşılanmaması, iletişim eksikliği veya rahatsızlık gibi nedenlerle kendini gösterir.

Örneğin, bebek aç, uykulu veya rahatsız olduğunda öfke tepkileri gösterebilir. Çocuklarda öfke, henüz tam olarak gelişmemiş duygusal ve sosyal becerilere, istediklerini elde edememe, sınırlarla karşılaşma veya hayal kırıklığı gibi durumlarda görülebilir. Öfkeli davranışlar arasında bağırma, ağlama, nesneleri fırlatma, vurma, diğer insanlara saldırma gibi tepkiler bulunabilir. Öfke, çocuklar için doğal bir duygu olmakla birlikte, uygun yönetilmediğinde zararlı olabilir ve olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir.

Bebeklerde ve çocuklarda öfke genellikle belirli davranışlarla kendini gösterir. Bebeklerin öfke göstergeleri arasında şunlar bulunabilir: aşırı ağlama, vurma, ayaklarını sallama, kızarma, gerilme veya huzursuzluk. Bebeklerin ihtiyaçlarının karşılanmaması durumunda veya rahatsız olduklarında bu tür davranışlar sergileyebilirler. Çocuklarda ise öfkenin belirtileri daha çeşitli olabilir. Örneğin, çocuklar öfkelendiklerinde bağırabilir, nesneleri fırlatabilir, diğer insanlara saldırabilir, ağlayabilir veya hırçın davranışlar sergileyebilirler.

Öfke, çocukların duygusal dünyalarında doğal bir parçadır ve gelişimlerinin bir parçasıdır. Ancak, çocuklar öfkeyi doğru bir şekilde ifade etmeyi öğrenmelidirler, çünkü uygun olmayan davranışlar zararlı olabilir ve çocukların ilişkilerini etkileyebilir. Bu nedenle, çocuklara duygularını tanımayı, ifade etmeyi ve sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğretmek önemlidir. Ayrıca, ebeveynlerin ve bakıcıların çocuklarına öfkeli olduklarında nasıl sakinleşebileceklerini ve duygularını yönetebileceklerini göstermeleri de önemlidir. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenirler.

Örneğin, bebeğiniz yorgun olduğunda ve uyumak istemiyor gibi görünüyorsa, huzursuzlanabilir ve hatta öfkeli bir şekilde ağlamaya başlayabilir. Bu durumda, öncelikle bebeğinizi sakinleştirici bir şekilde kucaklayarak veya sakin bir ses tonuyla konuşarak yanına gidin. Ardından, bebeğinizin yorgun olduğunu anlayarak onu sakinleştirmek için sallayabilir,  masaj yapabilirsiniz. Bebeğinizin rahatlamasına yardımcı olmak için sakinleştirici bir müzik de çalabilirsiniz. Bu şekilde, bebeğinizin öfkesini yatıştırabilir ve onun ihtiyaçlarını karşılayarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Çocuklara öfke kontrolü konusunda ebeveynlerin yardımcı olabileceği birkaç önemli strateji bulunmaktadır. Öncelikle, ebeveynlerin kendi öfke yönetim becerilerini geliştirmeleri ve çocuklarına sakin bir şekilde öfkeyle nasıl başa çıkılacağını göstermeleri önemlidir. Örneğin, ebeveynler öfkeli olduklarında, çocuklarına sinirlendiklerinde bile sakin kalmayı ve sorunları konuşarak çözmeyi modelleyebilirler.

Ayrıca, çocuklara duygularını tanımaları ve ifade etmeleri konusunda destek olunmalıdır. Örneğin, bir çocuk oyuncakları paylaşmadığı için öfkelendiğinde, ebeveynler onun duygularını anlamasına ve ifade etmesine yardımcı olabilirler. “Oyuncaklarını paylaşmadığı için kızgın hissediyorsun, değil mi?” gibi bir cümle kullanarak çocuğun duygularını tanımasını sağlayabilirler. Empati kurma becerilerini geliştirmek de önemlidir. Ebeveynler, çocuklarına başkalarının duygularını anlamaları için fırsatlar yaratmalı ve empati kurmalarını teşvik etmelidirler.

Örneğin, bir çocuk arkadaşının oyuncaklarını kırdığında, ebeveynler onun arkadaşının nasıl hissettiğini düşünmeye teşvik edebilirler. “Arkadaşının oyuncakları kırıldığında üzüldüğünü hissediyorsun, değil mi? Nasıl yardımcı olabiliriz?” gibi bir soruyla çocuğun empati kurma becerilerini geliştirebilirler.

Sınırların net bir şekilde belirlenmesi ve bunun tutarlı bir şekilde sürdürülmesi önemlidir. Ebeveynler, çocuklara uygun davranışların neler olduğunu açıkça belirtmeli ve bu davranışları teşvik etmelidirler. Aynı zamanda, istenmeyen davranışlarla nasıl başa çıkılacağını da öğretmelidirler. Örneğin, bir çocuk öfkeli olduğunda ve eşyaları atmaya başladığında, ebeveynler ona sakin olmayı hatırlatarak ve duygularını ifade etmesine yardımcı olarak tutarlı bir şekilde davranmalıdırlar.

Son olarak, açık iletişim kurulmalı ve çocukların duygularıyla ilgili olarak onların yanında olunmalıdır. Ebeveynler, çocuklarına duygularını ifade etmeleri için güvenli bir ortam sağlamalı ve onların duygularını ciddiye almalıdırlar. Örneğin, bir çocuk okulda bir sorun yaşadığında, ebeveynler onun duygularını dinlemeli ve ona destek olmalıdırlar. Bu şekilde, çocuklar duygularını daha sağlıklı bir şekilde ifade edebilir ve öfke kontrolü konusunda daha başarılı olabilirler.

Çocuklarda öfke, bazen akran zorbalığının nedenlerinden biri olabilir. Öfke duyguları, çocukların başkalarına zarar verme veya güç gösterisi yapma eğilimlerini artırabilir. Bir çocuğun sürekli olarak öfkeli olması veya öfke patlamaları yaşaması, diğer çocuklarla olan ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve onları zorbalığa yöneltme riskini artırabilir. Örneğin, öfkeli bir çocuk, duygusal kontrol eksikliği nedeniyle başkalarına saldırgan davranabilir veya onları incitebilir. Bu durumda, çocuğun öfke yönetim becerilerini geliştirmek ve duygusal düzenleme konusunda destek sağlamak önemlidir. Aynı zamanda, çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesi ve empati kurma yeteneğini artırması da, akranlarıyla daha sağlıklı ve pozitif ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.

Akran zorbalığı yapan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle zorba davranışları net bir şekilde tanımlayarak, bu davranışların kabul edilemez olduğunu ve neden yanlış olduğunu anlatmak önemlidir. Bu konuşmayı yaparken, çocuğunuzu suçlamaktan ziyade onun bakış açısını anlamaya çalışmalısınız. Empati kurarak, zorba davranışların arkasında yatan nedenleri anlamaya çalışın ve çocuğun duygularını ciddiye alın. Ona yardımcı olabilecek kaynaklar ve stratejiler hakkında konuşarak, ihtiyaçlarına uygun destek sağlayın. Ayrıca, çocuğa sorun çözme becerileri ve empati kurma yetenekleri gibi önemli sosyal becerileri öğretmek için zaman ayırın.

Profesyonel destek almak için okul personeli, rehberlik servisi veya psikolog gibi ilgili kişilerle iş birliği yapmayı düşünebilirsiniz. Sınırları net bir şekilde belirleyin ve bu sınırlara uyulmadığında belirli bir cezanın veya yaptırımın uygulanacağını açıklayın. Son olarak, kendiniz iyi bir örnek olun ve çocuğa saygı, hoşgörü ve empati göstererek olumlu davranışları öğretin.

Akran zorbalığına maruz kalan bir çocuğa yaklaşırken, öncelikle onun duygularını anlamaya çalışmak önemlidir. Örneğin, çocuğa, “Seni rahatsız eden ne oldu?” gibi sorular sorarak, hissettiklerini açıklamasına ve duygularını ifade etmesine olanak tanıyabilirsiniz. Ardından, çocuğa kendini güvende hissedeceği bir ortam sağlamalısınız. Örneğin, “Benimle konuşabilirsin, seni dinleyeceğim ve sana destek olacağım” diyerek, açık bir iletişim kanalı açabilirsiniz.

Çocuğun zorbalıkla başa çıkma konusunda desteklenmesi önemlidir, bu nedenle ona duygusal ve pratik destek sağlayabilirsiniz. Örneğin, “Seni anlıyorum, bu zor bir durum. Nasıl yardımcı olabilirim?” diyerek, çocuğun ihtiyaçlarına uygun yardım sunabilirsiniz. Ayrıca, profesyonel yardım almak da önemlidir. Örneğin, okul rehberlik servisi veya psikolog gibi uzmanlardan yardım alarak, çocuğa uygun destek sağlayabilirsiniz. Son olarak, çocuğun güçlü yanlarını vurgulayarak onun özgüvenini artırabilir ve ona iyileşme sürecinde destek olabilirsiniz. Örneğin, “Sen çok cesursun ve bu durumun üstesinden gelebilirsin” diyerek, çocuğa pozitif bir bakış açısı sunabilirsiniz. Bu şekilde, çocuğa güçlü bir destek sağlayarak, zorbalıkla başa çıkma sürecini kolaylaştırabilirsiniz.

 KİTAP ÖNERİLERİ

ÖFKE İLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI

Yazan & Resimleyen: Isabelle Filliozat, Virginie Limousin,Eric Veille

BAĞIRMAYAN ANNE BABA OLMAK

Yazan: Hal Edward Runkel

Enes ÇELİK

Uzman Psikolojik Danışman

www.psikolojikdanismanenescelik.com

 Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklarda Özgüven Eksikliği – https://www.bebek.com/cocuklarda-oz-guven-eksikligi/

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke-ve-zorbalik/feed/ 0
Çocuklarda Öfke Nöbeti https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke/ https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke/#respond Fri, 12 Jan 2024 12:26:34 +0000 https://www.bebek.com/?p=80383 Çocuğunuz marketin ortasında kendisi yere atıp ağlamaya, rafları tekmelemeye başlarsa ne yaparsınız? Zaman zaman tüm ebeveynlerin karşı karşıya kaldığı öfke nöbetleri özellikle bazı yaş dönemlerine daha da artar. Çocuk ve Genç Psikiyatristi-Psikoterapist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya’ya öfke nöbetlerini sorduk.

Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya:

  • Çocuklarda olumsuz davranışının üzerinde durmak ve eleştirmektense, olumlu davranışı takdir etmek ilk basamaktır.
  • Öfke krizleri gelişimsel dönem özelliklerinden beklenenden daha fazla sayıda ise, çocuk kendisine ve çevresine zarar veriyorsa, uzun süredir geçmiyorsa bir uzmana başvurulmalıdır.
  •  Çocuk öfke nöbeti geçirirken bu durum karşısında daha da kızgın olmak çocuğa bağırmak, aşağılayıcı sözler söylemek, vurmak veya başka bir fiziksel yolla ceza vermek uygun değildir.

Çocuklarda Öfke Nöbeti Deyince Ne Anlıyoruz? Sebepleri Nelerdir?

Her insan hayatı boyunca pek çok kez öfkelenir. Bu nedenle öfke de mizacı ne kadar yumuşak bile olsa her çocukta görülen bir durumdur. Öfke, bizim çok sık gördüğümüz ve tek bir nedene bağlı olmayan yoğun olumsuz bir duygudur. Bazen de öfke atakları dediğimiz basit bir sinirlenme veya kızgınlık hali ile sınırlı olmayan, kendisine ve çevresine karşı zarar verebilecek derecede abartılı ve yatıştırılamayan davranışlarla görülen yoğun duygusal krizlerdir Örneklersek; istediği verilmeyince başını sinirlenip yerden yere vuran küçük çocuklar, okul kapısında gitmek istemeyip annesine aralıksız bağırıp tekmeler savuran, odasını öfkeyle dağıtarak ağlayan çocuklar…

Bu tanımı ile ele alırsak aslında öfkenin tek bir sebebi olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca her öfke atağının da ciddi bir psikolojik altta yatan nedeni olduğunu da ileri sürmemiz doğru olmaz. İçdenetimin sağlanamaması, olumsuz duygunun uygunsuz ifade edilmesi küçük çocuklardaki öfke nöbetinin en sık nedenlerindendir. Dışsal olarak bakıldığında ise engellenme en sık öfke ataklarını tetikleyen sebeptir. İstediklerinin olmaması, o sıradaki olumsuz duygu ile başedememe öfkelenmenin sebebi olabilir. Yani çocuklar bazen çok mutsuz olduklarında bile bunu öfke atağı ile gösterebilirler veya yoğun kardeş kıskançlığı içerisinde haksızlığa uğradığını da düşünüp öfke atakları gösterebilirler. Ayrıca ailesel etmenler de öfke nöbetlerine sebep olabilir, çünkü çocuk ve ebeveynleri arasındaki ilişkiyi bozabilecek ve çatışmayı arttıracak durumların hepsini sayabiliriz. Bunlar annede depresyon veya kronik hastalık, bakım verme kalitesinde düşüklük, yetersiz ebeveynlik becerileri, kaotik aile yapısı, aile içi şiddet gibi nedenlerdir.

Öfke Nöbetlerine En Çok Hangi Yaş Gruplarında Rastlanıyor?

Öfke nöbetleri her yaş grubu çocukta görülebilecek bir durumdur. Ancak gelişim dönemleri incelendiğinde çoğunlukla 2-3 yaş arası başlayıp 3-6 yaş arası artış gösterdiği ve daha sonra okul döneminde azaldığı ve ergenlik döneminde bu sefer farklı bir görünümle yeniden öfke nöbetlerinin görüldüğünü biliyoruz.

İki yaş bireyselleşme ve bağımsızlaşma dönemidir. Bu nedenle sağlıklı gelişim seviyesi olan çocuklarda genelde iki yaş inatçılık, kontrol kavgası ve karşı olma ile kendini belli etmeye başlar.

Özellikle küçük yaş gruplarında okul öncesi dönemde öfke nöbetleri daha sıktır ve çocukla öfke çalışılması daha zor olduğu için bu dönemde ailelere daha çok yük düşmektedir.

Bebeklik döneminden itibaren özellikle “regülasyon bozuklukları” olarak da adlandırdığımız duygusal süreçleri ayarlama ve içdenetim sorunları sık görülür. Nörobiyolojik olgunlaşması yeterince gelişmediği için küçük çocuklar içdenetimini sağlayamazlar. Buna en güzel örnek çok uykusu gelince huysuzlaşan çocuklar veya acıktığı için ağlayan ancak karnı doysa bile ağlamasını bitiremeyen küçük çocuklar verilebilir.

Öfke Nöbetlerine Karşı Aileler Nasıl Davranmalıdır?

Sözel ifadenin kısıtlı olduğu ve emosyon regülasyonunun henüz gelişmediği küçük yaş gruplarında çocuğa öfke kontrolü öğretilmesi oldukça zordur. Bu durumda öfke nöbetlerine müdahalede özellikle ailelerin tutumu oldukça belirleyicidir. Kısaca 5 “S “diyebiliriz.

Öncelikle çocuk hangi yaşta olursa olsun ebeveynlerin ilk yapması gereken şey “sakinliğin” korunmasıdır. Daha sonra “sabırlı” ve “sebatkar” olarak her öfke atağında hem anne, hem baba, hem de diğer bakımverenlerin benzer tutumu sergilemesi gerekmektedir.  Öfkeyi nasıl önleyebiliriz? Bu durumda öncesinde gereken şey elbette koşulsuz “sevgi”dir, bu olmazsa olmaz ebeveyn tutumudur. Yani biz çocuğumuzu odasını topladığı için veya yemeğini bitirdiği için değil, her hangi bir şarta bağlı olmadan severiz ve bunu çocuğumuza da hissettirmemiz gerekir. Tam tersi durumlarda bazen çocuklar en ufak bir şartı yerine getirmediğinde anne-babasının kendisini sevmediğini düşünüp, hatta buna üzülüp veya sevmeyeceğinden korkup daha da şiddetli öfke nöbetleri geçirebilirler. Bir diğeri ise “saygı”dır. Özellikle 2 yaşından itibaren yavaş yavaş anne-babasından özerkliğini ilan eden ve otonomi kazanan çocukların bile en basiti seçim hakkı olduğu ve kendilerini ifade etmekte özgür olduklarına saygı duymamız gerekebilir.

İki-üç yaş arası çocuklar için çocuk davranışlarında belirleyici olan ailesel özelliklerdir. Çünkü her 2-3 yaş arası çocuk dönemsel inatçı olabilir ama yoğun öfke nöbetlerinde çocuk ve ailesi arasındaki çatışmayı incelemek gerekir. Bu dönemde kriz başladı mı kendini durdurma yeteneklerinin sınırlı ve empatinin gelişmemiş olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Yine bu dönem çocukların düzenli uyku ve yemek yeme gibi günlük rutinde önemli yere sahip durumların düzenlenmesine özen gösterilmelidir. İki-üç yaş döneminde tuvalet eğitimi gibi alışkanlıkların kazandırılmasına dikkat ederken de baskıcı olmamaya ve çocukla ciddi çatışmalara girmemeye dikkat etmek gerekir.

Üç yaştan itibaren çocuklar sosyalleşmeyi ve sosyal duyguları- başkalarının ihtiyaçlarını kavramaya başlar, 4 yaş gibi empati becerileri de gelişmeye başlar ancak yine de bu dönem “benmerkezcil” özellikler taşıdığı için çocuklar kendi istekleri noktasında tutturmaya devam edeceklerdir. Bu yaş grubunda ebeveynler çocukların yargılama yeteneklerinin geliştiğini de ele alarak yaklaşmalıdırlar.

Küçük çocukların duyguları hakkında konuşmak öfke nöbetlerine uygulanabilecek bir yaklaşımdır. Yani çocuğun yaşadığı olumsuz duygu, üzüntü, kızgınlık, kırgınlık, korku, sıkıntı veya başka bir duygu olabilir. Bu durumda ebeveyn olarak yaşanan olayda senaryoya en uyan duyguyu çocuğa sunmak ve çocuğun duygusunu tanımasının sağlanması öfke nöbetlerini azaltabilir.

Çocuklarda olumsuz davranışının üzerinde durmak ve eleştirmektense, olumlu davranışı takdir etmek ilk basamaktır.

Ne Zaman Bu Konuda Bir Uzmandan Yardım Alınması Gerekir?

Öfke krizleri gelişimsel dönem özelliklerinden beklenenden daha fazla sayıda ise, öfke nöbetlerinin şiddeti yoğun ise yani kendisine ve çevresine zarar vermesi oluyorsa, uzun süredir geçmiyorsa, ev dışında kreş-anaokulu gibi diğer ortamlarda da görülüyor ve sorun teşkil ediyorsa aileler vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Bazen erken başlangıçlı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, yoğun dürtüsellik, bağlanma bozukluğu, karşı olma karşı gelme bozukluğu, duyu bütünleme ile ilgili yaşanan zorluklar, çocukluk depresyonu veya altta yatan otizm, zihinsel işlevlerde gerilik gibi gelişim sorunları, pek çok psikiyatrik bozukluk öfke nöbetlerine yol açar. Bu durumda özellikle çocuk psikiyatrisine başvurmak gerekir.

Ailelerin Bu Konudaki Yanlış Tutumları Nelerdir?

Sakin ve serinkanlı yaklaşmamak en yanlış tutumların başında gelir. Çocuk davranışlarını yönetirken yani bir disiplin sağlanmaya çalışılırken cezalandırıcı yaklaşımlar en sonlarda yer almaktadır. Bu en son basamağı çocuğun duygusunu, yaşanan hangi olayın sonucunda öfke krizi olduğunu anlamadan hemen uygularsak öfke nöbetleri daha da içinden çıkılamaz bir hal alır. Yanlış zamanda veya sık sık cezalandırmak uygun değildir.

Çocuk öfke nöbeti geçirirken bu durum karşısında daha da kızgın olmak çocuğa daha da şiddetli bağırmak, aşağılayıcı sözler söylemek, vurmak veya başka bir fiziksel yolla ceza vermek uygun değildir. Bazen aileler “sevmiyorum seni”, “beni hasta ediyorsun”, “git başka ailenin çocuğu ol” gibi ve buna benzer sözleri gerçeklik payı olmasa da sarf edebilirler. Bu da duygusal istismarın bir türüdür ve çocuk bunlar karşısında daha da travmatize olup ciddi öfke atakları tetiklenebilir. Ayrıca çocuk-ebeveyn arası güvenli bağlanmaya dayalı ilişki sarsılır, bu da erken dönemde olumsuz bir yansıması olmasa da ergenlik dönemi gibi ebeveynler ile ayrışmasının ve zıtlaşmanın belirgin olduğu gelişim döneminde sorunları alevlendirebilir.

Bir diğer nokta ise “tutarsız” tutumlardır. Bir davranış karşısında hem anne hem baba benzer şekilde tepki vermelidir. Yine tutarlılık duruma bağlı olmamalıdır. Örneğin dün ebeveyn olarak keyfimiz yerinde iken hoş gördüğümüz öfke nöbetinin bir benzeri bugün de yaşandığında yorgun olduğumuz için aşırı tepkisel yaklaşmamız doğru değildir. Kendi davranışımız da tutarlılık içermelidir. Zaten duygularını düzenlemekle ilgili dengesizliği olan çocuğumuzu en iyi örnek ve en güzel desteği “sebatkar-tutarlı ve sabırlı” olarak sağlayabiliriz.

Çocuk sağlığı ile ilgili tüm makalelerimiz ulaşmak için tıklayın!

Çocuk Sağlığı – https://www.bebek.com/cocuk/cocuk-sagligi/

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-ofke/feed/ 0
Bebeklerde Zekâ Gelişimi İçin Neler Yapılmalı? https://www.bebek.com/bebeklerde-zeka-gelisimi-icin-neler-yapilmali/ https://www.bebek.com/bebeklerde-zeka-gelisimi-icin-neler-yapilmali/#respond Wed, 13 Sep 2023 10:50:26 +0000 https://www.bebek.com/?p=40860 Her bebeveyn çocuklarının gelişimine dair her şeyi merak eder. Bunların başında da zekâ gelişimi gelir.

“Acaba çocuğum zeki mi? Zekâ gelişimi için ne yapmalıyım? Yediği içtiği etkiler mi? Nasıl oyunlar oynamalıyız?” gibi birçok soru bebeveynlerin zihninde dolaşır.

Doğal olarak her bebeveyn çocuklarının zekâ gelişiminin en iyi şekilde ilerlemesini isterler. Dolayısıyla bebeğinizin zeka gelişimini nasıl destekleyeceğinizi merak ediyor olabilirsiniz.

Bebeklerde zekâ gelişimine dair soruları başlıklar altında gelin beraber inceleyelim.

Bebeğimin Zekâsı Doğuştan Mı Geliyor?

“Bebeğin zekası doğuştan mı gelir?” sorusu en merak edilen konulardan birisidir. Evet, bebekler kalıtımsal olarak çeşitli özelliklerini anne ve babalarından alıyor. Fakat kalıtım tek başına rol sahibi değildir. Kalıtımın yanı sıra beslenme, yaşadığı çevre, dışarıdan aldığı destek gibi birçok etmen zekâ gelişimini etkiliyor.

Hamilelik Sürecinde Zekâ Gelişimi

Bebeğiniz karnınızda sizinle buluşmayı beklerken bile bu gelişime başlamış oluyor. Hamileliğiniz boyunca süt, et gibi bebeğinizin beyin gelişimini destekleyen gıdalarla iyi beslenmeniz olumlu şekilde etkiliyor.

Stresten uzak durarak mutlu geçirdiğiniz her saniye çocuğunuzun gelişimine katkı sağlıyor. Ayrıca yapılan araştırmalar bebeklerin duydukları hoş seslerin, melodilerin de zekâ gelişimini olumlu etkilediğini söylüyor.

Doktorlar, tiroit bezleri gibi kontrol altına alınmamış hastalıkların çocukların zekâ gelişimini negatif etkilediğini söylüyor. Bu sebeple hamileliğiniz boyunca sık sık kontrol yaptırmak hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için daha iyi olacaktır.

Dünyaya Geldiği Andan İtibaren Ne Yapabilirim? 

Bütün bu faktörlerin yanı sıra, aileler bebeğinin zeka gelişimini desteklemek için ayına ve yaşına göre neler yapabileceklerini merak eder.

Dünyaya gözlerini açtıklarında onları en büyük yardımcıları olan anneleri karşılar. Acıktığında ağlamasıyla anlayıp besleyen, bezini değiştiren, gazını çıkaran ve diğer sayamadığımız bir sürü ihtiyaçlarını anneleri çözer. Sizin bu ilginiz ve ilginizle verdiğiniz sevginiz gelişimine katkı sağlayacaktır. Özellikle ilk üç sene içerisindeki bebeğinizle sıcak temasınız, bebeğinizin gelişimi için çok önemlidir.Bebeklerde Zekâ Gelişimi İçin Neler Yapılmalı?

  • 1. Ay: Birinci ay sonrasında, henüz çok küçük olsalar da sizi hissetmeye, dikkatini çeken nesneleri görmeye başlarlar. Bebeğiniz annesinin kucağındayken, annesi onunla konuşuyorken kendilerini daha iyi hissederler. Ayrıca, algısının kuvvetlenmesi için görüş alanına dikkat çeken oyuncaklar koymanız bebeğiniz için yarar sağlayacaktır.
  • 4. Ay: Bebeğiniz bu aydan sonra neyin neden gerçekleştiğini anlamaya başlar. Bu süreçte gelişimine destek olacak oyuncaklar alabilirsiniz. Arabanın kapısına dokunduğunda açıldığını ve ses çıkarttığını fark edince bunu tekrar yapacaktır. Bu şekilde nesnelerle iletişime girerek yaptıkları arasında neden sonuç ilişkisi kuracaktır.
  • 6. Ay: Bebeğiniz artık 6. ay sonrasında nesnelerin basit bir şekilde ne işe yaradığını algılamaya başlarlar. Bebeğinizle güzel bir iletişim kurarak onu çevresindeki nesnelerle tanıştırabilirsiniz.
  • 8. Ay: Artık bebeğiniz daha da büyümeye başlıyor. 8. aydan sonra eşya saklama gibi gelişimini destekleyen oyunlara başlayabilirsiniz. Sizden gördüğü şeyleri taklit etmeye başlarlar. El salladığınızda onlar da size geriye sallamaya çalışır. Ortalama bu aylara kendi sesini de fark eder. Yüksek sesle konuştuğunuzda dikkatinizi çektiğini anlar ve artık bağırarak iletişim kurmayı deneyebilir.
  • 12. Ay: 1 yaşına gelen çocuklarda büyük değişimler gözlemlenmeye başlanır. Çocuğunuz hareketlerinin sonucunda ne olduğunu algılamaya başlar. Çevresinde gördüğü nesneleri fırlatıp, onlara ne olduğunu izler. Sizin onu bu süreçte kısıtlamamanız kendi kendine öğrenmesine katkıda bulunur. Bardağın düştüğünde kırıldığını anlar ve bunu deneyimleyerek öğrenir. Elinizden geldiğince çocuğunuzun deneyimlemesine izin verin.

Çocuğunuzun ilk iki yaşı gelişiminde çok önemlidir. Olabildikçe, çocuğunuz çevresiyle ve sizinle etkileşimde kalmalıdır. Onların en çok ilgisini oyunlar çeker.

Gelişimine destek ağlayacak oyuncaklarla çocuğunuzla oynayabilirsiniz. Elleri içeren oyunlar dikkatlerini çekebilir. Resimli gelişim kitaplarından alarak, yeni nesnelerle tanıştırabilirsiniz.

Kitaptaki kuşu gösterip, onun çıkarttığı sesi çıkartıp bu bir kuş diyebilirsiniz. Resimler üzerinden hikaye kurabilirsiniz. Çocuğunuzu bu şekilde konuşmaya teşvik etmiş olursunuz.

Duyusal deneyimler katmaya çalışın. Farklı nesnelerle mesela su, kum, taş gibi maddelerle tanıştırın. Onlara dokunması, farklılıklarını anlaması gelişimini oldukça etkileyecektir.

Uyku ve Zekâ Gelişimi

Uyuyunca büyümek tabiri işte burada anlam kazanıyor. İyi uyku her birey için gereklidir. Özellikle akşam 10 ve sabah 5 arasındaki uyunan uykuda, büyüme hormonu oldukça salgılanır.

Çocuğunuzu bu saatte uyutmanız, özellikle de sessiz ve karanlık bir ortamda, gelişimi için çok yararlı olacaktır. Bu saatler arasında uyku rutini oluşturmaya çalışabilirsiniz.Bebeklerde Zekâ Gelişimi İçin Neler Yapılmalı?

Çevrenin Rolü

Çocuğunuzun yetiştiği çevre de onun zekâ gelişiminde büyük bir faktöre sahiptir. Dört duvar arasında büyüyen çocukla, dışarıda keşfederek büyüyen çocuk arasında farklılıklar görülebilir.

Çocuğunuzun duyduğu sesler, gördüğü nesneler, hissettiği her şey dünyayı algılamasına yardım sağlar. Renkleri keşfeder, farklı sesleri duyar, sayı saymayı öğrenir.

Doğdu andan itibaren her şeyi duymaya başladıkları için elinizden geldikçe çocuğunuzla iletişim kurmaya, beraber dünyayı keşfetmeye çalışmalısınız. ‘’ Aa bak bu bir kırmızı araba, dört tane tekeri var, beraber sayalım 1-2-3-4’’. Bunları evde anlamasını beklemektense, çevreyle çocuğunuzu tanıştırın. Zaman ayırabildiğiniz kadar iletişimde kurup, onu iyi bir çevrede büyütmeye çalışın.

Beslenmenin Rolü

Doğal protein kaynakları zekâ gelişiminde önemlidir. Et ürünlerine, süt ürünlerine, tahıl ürünlerine ve kuru baklagillere mutfağınızda yer ayırın.

Yağlar, mineraller, vitaminler de desteği almaya çalışın. Bebeğinizin en doğru şekilde beslenmesi için bir uzmandan destek isteyebilirsiniz. Olabildikçe işlenmiş, sağlıksız gıdalardan çocuğunuzu uzak tutarak, çocuğunuzu iyi beslenmeye yönlendirmeye çalışmalısınız.

Bir bebeveyn olarak çocuğunuzun en iyi şekilde büyümesini ve gelişmesini istiyor olabilirsiniz. Zekâ gelişimin de genetiğinizin rolü olduğu kadar, sağlanan koşullar ve dışarıdan verdiğiniz bakım da etki sağlar. Henüz çok küçük olsa da var olduğu saniyeden itibaren yavaş yavaş etrafını algılamaya başlamıştır.

Özellikle ilk yaşlarında ilginizi kesmeden, çocuğunuzun dünyayı keşfettiği en yakın arkadaşı olmalısınız. Olabildikçe yaşına uygun şekilde faaliyetler yapmanız, çevresini keşfetmesine şans tanımanız, iyi bakım sağlamanız çocuğunuzun zekâ gelişimini destekleyecektir.

Çocuğunuz, gelişim sürecinde size zorluklar çıkarsa da mümkün olabildiği kadar sabırlı ve anlayışlı olmaya çalışmalısınız. Gelişim uzun bir süreçtir ve çocuklarınızın en büyük gelişim destekçileri siz değerli bebeveynlerisiniz.

 

Psikolog Hanife Erdoğdu

https://www.instagram.com/psikologhanife/

İçerik Editörü

Bebeklerde Yaşa ve Gelişime Uygun Oyuncak Seçimi ile ilgili makalemizi aşağıdaki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 🤰🏻 

Bebeklerde Yaşa ve Gelişime Uygun Oyuncak Seçimihttps://www.bebek.com/oyuncak-secimi/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/bebeklerde-zeka-gelisimi-icin-neler-yapilmali/feed/ 0
Çocuklarda Özenme ve Taklit Etme https://www.bebek.com/cocuklarda-ozenme/ https://www.bebek.com/cocuklarda-ozenme/#respond Tue, 09 May 2023 13:11:00 +0000 https://bebek.com/?p=3029 Çocuklarda Özenme ve Taklit Etme Sebepleri Nedir? Ne Yapmak Gerekir?

Erken çocukluk döneminde hemen hemen her çocuk kendine ait olmayan bir eşyayı izinsiz bir şekilde almış ve onu evine getirmiş hatta odasında bile sergilemekten çekinmemiştir. Çocukları tarafından, bebeklik döneminde arkadaşlarının evinden, okul öncesi dönemde ise sınıf ortamından eve getirilen birçok eşya ile karşılaşan anne-babalar ilk önce panikler sonra da çok üzülürler.

Çocuklarının böyle bir davranışı gerçekleştirmiş olmasına üzüldükleri gibi utanır ve durumu başkaları ile hatta çocukların öğretmenleri ile bile paylaşmaktan çekinirler.

Ancak bugün birçok uzmana göre, 6-7 yaşına kadar çocukların başkalarının eşyalarını izinsiz olarak alması “çalma” davranışı olarak kabul edilmiyor. Çünkü bu yaşlara kadar sahip olma duygusu çocuklarda tam olarak gelişmediği için çocuk kendi oyuncaklarından daha güzel oyuncakları gördüğünde ya da kendi eşyalarından daha iyi eşyaları gördüğünde izinsiz olarak onları alabilir ve bunu yanlış bir davranış olarak algılamaz.

Bu yazıyı okurken aranızda “benim çocuğumda sahip olma duygusu var, çünkü çocuğum kendi eşyalarına sahip çıkıyor, onları başkalarına vermiyor” diyenleriniz olabilir. Ancak şuna dikkat etmeliyiz ki çocukların çoğu kendi oyuncaklarını başka çocuklara vermek istemez, bunun da altında yatan temel sebep çocukların sahip olma duygusu değil, paylaşma duygusunun henüz gelişmemiş olmasıdır.

Çocuklarda çalma davranışının davranış bozukluğu olarak ortaya çıkması 9-10 yaşlarından sonra olmaktadır. Bu nedenle aileler çocuklarını bu yaşlarda herhangi bir çalma davranışı ile gözlemlerlerse derhal bir uzmandan yardım almalı ve bu duruma uzman danışmanlığında müdahale etmelidirler.

Yapılan araştırma sonuçlarına göre, aile içinde sevgi ve şefkat duyguları doyurulmamış olan çocuklar çalma davranışına diğer çocuklara oranla daha sık başvuruyorlar ve psikolojik doyumsuzluklarını bu alanda gidermeye çalışıyorlar.

Çocuklarda empati geliştirmek için neler yapabiliriz? Konulu makalemizi ziyaret edebilirsiniz. https://www.bebek.com/cocuklarda-empati-gelistirmek-icin-neler-yapabiliriz/

 

Bu Davranışın Temel Nedenleri Neler Olabilir?

  •  Anne ve babaların aşırı disiplinli ve katı tutumları, kardeşleriyle veya diğer çocuklarla kıyaslamaları.
  • Anne babaların, çocuğun maddi ihtiyaçlarını karşılamayarak onu cezalandırması, paraya aşırı düşkünlüğü veya cimriliği, parayı çocuğa karşı bir tehdit aracı olarak kullanması veya ekonomik güçlükler nedeniyle çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını giderememesi gibi davranışlar
  • Çocuk kendini değersiz hissediyorsa ve özgüven eksikliği yaşıyorsa, değerli gördüğü eşyaları çalarak kendini değerli hissedebilir.
  • Çocuğun kendi arkadaşlarını aşırı derecede kıskanması ve çalma davranışını bir öç alma duygusuna çevirmesi.

Aileler Neler Yapılabilir?

  • Çocuğunuzu cezalandırmak yerine ona kendinizden örnekler verin. “ Ben hiç başkasının eşyasını izinsiz alıp, eve getiriyor muyum? gibi…
  • Çocuğunuzun herhangi bir eşyayı almış olmasında utanmayın ve onu sahibine geri verin. Böylece çocuğunuz sizin bu konudaki hassasiyetinizi daha iyi anlamış olacaktır.
  • Onu başkalarının önünde bu davranışından ötürü utandırmayın ve bu davranışı eğitmenleri ve diğer uzmanlar dışında kimseyle paylaşmamaya özen gösterin.
  • Çocuğunuzla ilgilendiğinizi ona hissettirin.
  • Çocukla inatlaşmayın, onunla konuşun.

İDİL SEDA AK

 

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-ozenme/feed/ 0
Çocuklarda Bisiklete Binmeyi Öğrenme Zamanı https://www.bebek.com/cocuklarda-bisiklete-binmeyi-ogrenme-zamani/ https://www.bebek.com/cocuklarda-bisiklete-binmeyi-ogrenme-zamani/#respond Sat, 19 Nov 2022 10:00:04 +0000 https://www.bebek.com/?p=41597 Bisiklete binmek gerek yetişkinler gerek çocuklar için her zaman önemini ve faydasını korumuş çok eğlenceli bir açık hava aktivitesidir.

İster spor olarak ister eğlence amaçlı bir oyun olarak düşünülsün her yaştan insanı cezbederek kendisine çeken yararlı bir eğlencedir.

Yetişkinler gibi çocuklar da bu eğlenceli aktivitenin büyüsüne kapılarak bir an önce deneyim kazanmak ve bisiklet sürmeyi öğrenmek isterler. Bu noktada bebeveynlere çok önemli görevler düşer.

Bebeveynler çocukların olabilecek en güvenli şekilde bisiklet sürmeyi öğrenmeleri için gerekli güvenlik önlemlerini almalı ve çocuklarına bu deneyim için güvenli bir alan yaratmayı öğrenmelidir. Gelin bu keyifli sürecin ayrıntılarını beraber inceleyelim.

İdeal Yaş

Çocukların bisiklete binmeyi öğrenme zamanları incelendiğinde genel olarak ideal bir yaştan söz etmek imkansızdır.

Her çocuğun bilişsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal dünyası kendine özgü ve biriciktir.

Çocuk tüm bu değişkenler doğrultusunda çevresel faktörlerin ve uyaranların da etkisiyle kendisini hazır hissettiği zaman böyle bir talepte bulunacak ve bisiklete binmeyi öğrenebilmek için gerekli cesareti gösterebilme gücünü kendisinde bulacaktır. Bu noktada bebeveynlere düşen çocuk için olabildiğince keyifli ve konforlu bir alan yaratarak çocuğun bu süreçten en yüksek verimi almasını sağlamaktır.

Bunun yanı sıra günümüzde her yaş çocuğa hitap eden özel ekipmanlara sahip, bebeveyn kontrolünde ya da bireysel birçok farklı marka ve model bisiklet bulmak mümkündür. Bebeveynler çocuklarının yaşlarını, fiziksel ve bilişsel durumlarını göz önüne alarak çocuklarına en uygun bisikleti seçmeli ve süreci desteklemelidir.

Çocuğun yaşı ve  fiziksel becerileri göz önüne alınarak bisiklet tercihinde bulunulması hayati önem arz eder. Bisiklet satın alınmadan önce, uygun koşullar oluşturularak küçük bir deneme ortamı sağlanması ve bu deneyimin sonucuna göre bisiklet tercihinde bulunulması sürecin çok daha sağlıklı ilerlemesine olanak tanır.

Bisiklet Seçimi

Bisiklet seçimi bu süreçte bebeveynlerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan birisidir.

Çocuğun yaşı, fiziksel ve duygusal özellikleri bu sorunun cevabında belirleyici bir rol oynar. Örneğin pedal çevirme kabiliyetini yeni yeni kazanmış çocuklar için bebeveyn kontrolünde tekerleri hareket eden bisikletler, bisikletle ilk tanışma ve çocukların özgüven kazanması açısından öne çıkar.

Ya da iki tekerlekli bisikletleri kullanmak için henüz deneyimi ya da yaşı az olan çocuklar için üç tekerlekli bisikletler, çocukların bu süreci öğrenebilmesi ve kendilerini geliştirebilmesi açısından önem taşır. Bu sebeple bebeveynlerin çocuklarını çok iyi gözlemleyip çocuklarının tüm özelliklerini dikkate alarak tercih yapmaları en sağlıklı sonucu verir.

Bazen 4 yaşında bir çocuk kendi fiziksel kabiliyet ve yatkınlığı sayesinde iki tekerlekli bisikletlerde rahatça dengede durup sürebilirken bazen 9 yaşındaki bir çocuk dengesini bulmakta ve sürüş gerçekleştirmekte zorlanabilir. Bunların hepsi çok doğaldır ve sürecin bir parçası olarak düşünülüp bebeveynler tarafından normal karşılanmalıdır.

Çocuklarda Bisiklete Binmeyi Öğrenme Zamanı

Bisiklete Binmeyi Öğrenme Süreci

Çocuğun istek, ihtiyaç ve eğilimleri doğrultusunda gerekli bisiklet seçimi gerçekleştikten sonra, bisiklete binmeyi öğrenme süreci başlar.

Bazen çocuklar fiziksel kabiliyetleri bazen de aşinalıkları sayesinde süreci çok hızlı tamamlayarak küçük birer bisiklet sürücüsüne dönüşürler.

Bazı çocuklar da desteklenmek ister ve gerekli özen ve sabır gösterilerek sürecin sonunda iyi birer bisiklet sürücüsüne dönüşürler. Bu noktada bebeveynler için en önemli nokta sabırlı olmaktır. Bisiklete binmeyi öğrenmek bazı çocuklar için zaman alır ve bu çocuklar için bebeveyn rehberliği son derece önem taşır.

Zor olsa da hem çocuklar hem bebeveynler için son derece keyifli olan bu sürecin en iyi şekilde atlatılabilmesinin ilk koşulu çocuğun özgüvenini kırmamak ve sabırla destekleyip teşvik etmektir.

Bebeveynler bazen bizzat eşlik ederek, bazen de uzaktan komutlarla yönlendirerek bu sürece destek olabilir. Ancak unutulmaması gereken çocuğun bu süreçte gerekli özgüveni kazanmasını sağlayarak kendi başına vücudunu koordine etmesine olanak tanımaktır.

Bu nedenle süreç içinde küçük yardımlar, çocuk ilerlerken ana kontrol çocukta olacak şekilde bisiklette hakimiyet kurmak bu süreç içinde çocuğa destek olarak güven kazanmasını sağlar.

Çocuklarda Bisiklete Binmeyi Öğrenme Zamanı

Tek başına bu deneyimden kaçınan çocuklar için de bebeveynler sabırla bir noktaya kadar destek olup, gerekli teşvik ve motivasyonu sağlamalıdır.

Bu süreçte en önemli noktalardan biri de çocuğun gerekli denge hissini bularak kendisini motive edip ilerlemesidir.

Bebeveynler bunu sağlayamayan çocuklar için bir noktaya kadar çocukların denge hislerini bulmalarına yardım etmelidirler. Böylece bu zor ama keyifli süreç her iki taraf için de son derece keyifli birer anıya dönüşecek ve hafızalardaki yerini alacaktır.

Güvenlik Önlemleri ve Aksesuarlar

En değerli varlığımız çocuklarımızın bisiklete binmeyi öğrendikleri bu süreçte çocuklarımıza manen ve fiziksel olarak ihtiyaç duydukları tüm desteği bebeveynleri olarak büyük bir özenle sunarız.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu süreçte çocuklarımıza gerekli güvenlik ekipmanları ile de destek olmaktır.

Kasklar, çeşitli koruyucu araçlar bu noktada bize yardımcı olur ve sürecin sorunsuz bir şekilde atlatılmasına olanak tanır. Bu nedenle bebeveynler bu hususta özellikle itina göstermelidir.

Senem Tokuş – İçerik Editörü

“Bisiklet” konulu yazılarımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Bisiklet: https://www.bebek.com/?s=bisiklet

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-bisiklete-binmeyi-ogrenme-zamani/feed/ 0
Bebek Gelişimi İçin Ninnilerin Önemi https://www.bebek.com/bebek-gelisimi-icin-ninnilerin-onemi/ https://www.bebek.com/bebek-gelisimi-icin-ninnilerin-onemi/#comments Sat, 15 Oct 2022 13:00:14 +0000 https://www.bebek.com/?p=15827 Bebek Gelişimi İçin Ninnilerin Önemi

Hangimiz ninni ile büyümedik ki?  “Dandini dandini dastana, danalar girmiş bostana. Eeee eeee eeee eee!” Bunu okuduğunuzda sözlerin hepinize tanıdık geldiğine ve benzer bir ezgi ile zihninizde canlandığına eminiz.

Türkiye’nin hangi köşesinde olursak olalım, bu sözler tanıdık, bu ezgi bilindik. Sadece bu değil, birçok ninni çocukluğumuzu hatırlatıp bizi geçmişe götürür 

Sadece bizi değil çocuğumuzu da bizimle birlikte götürerek ona eskiye dair yaşantıların, toplumumuza ait alışkanlıkların ve yaşam şeklinin aktarılmasına da yardımcı olur.

Ninni Nedir?

Anadolu kültürünün en önemli sözlü anlatımlarından biri de ninnidir. Esasen anonim halk şiiri çeşitlerinden biridir. Diğer şiir türlerinden farklı olarak sade bir dille ve ezgili olarak söylenir.

Biçim yönünden oldukça özgür bir türdür. Ezgisi söyleyenin isteğine bağlı olarak değişir ve her gün aynı ritimde olmayıp ruh durumuna göre değişiklik gösterebilir. Klasik bir şiir kalıbından oluşabildiği gibi, dörtlüklerden ve belli aralıklarla tekrar edilen nakaratlardan da oluşur.

Hatta bazen edebiyatın tüm kural ve kalıplarını yıkarak manzum bir yazının dışına çıkıp, söyleyenin duygularını en sade şekilde aktarabilir.

Ninni, anne ve babanın duygularını bebeğe aktarmaya yarayan en doğal iletişim araçlardan biridir.

Üstelik sadece söyleyenin o anki düşünce ve duygularını aktarmanın ötesinde, bir toplumun en önemli kültür miraslarındandır. Bir toplumun kültürünü yansıtarak nesilden nesile aktarılmasını sağlar.

ninnilerin önemi (3)

Geçmişten Günümüze Ninnilerin Tarihi

Ait oldukları ülke ve coğrafyanın yaşam şeklinden toplum yapısına, yeme-içme kültüründen giyim alışkanlıklarına kadar birçok özelliğini aktarma işlevine sahip olan ninnilerin tarihi çok eskilere dayanmaktadır.

Türk tarihinde konu ile ilgili bilgi içeren ilk yazılı kaynak Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügati’t-Türk adlı eseridir. Bu eserde ninnilerden, kadınların bebeklerini uyutmak için söyledikleri ezgiler olarak bahsedilmiştir.

Çok eski yıllardan günümüze kadar ninniler her çağda anne ve bebekleri arasındaki en güçlü iletişim aracı olmuştur. Anneler anneanne, babaanne, dede, amca gibi akrabaların da dahil olduğu büyük ailelerin içerisinde yemek, temizlik gibi rutin ev işlerine yetişmeye çalışmaktan çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramazdı.

Gün içerisinde bebeğine hasret kalan anne, ancak akşam yavrusunu uyuturken ona sevgisini anlatmak ve duygularını açmak için fırsat bulurdu. Sakinleştirici ezgileriyle ninniler söyleyerek onunla iletişim kurardı.

Yeni nesil ebeveynler çekirdek aile yapısı içerisinde yer almaktadırlar. Bu durumda anne ve babaların bebeklerine daha çok zaman ayırması beklense de artık çoğu annenin çalışıyor olması küçük bir aile içerisinde yaşamayı avantaja dönüştürememiştir.

İşten eve yorgun dönen ebeveynler, akşam yemeğinden sonra bebekleri ile oyunlar oynayıp etkinlikler yaparlar. Ancak uyku zamanı, çevresel uyaranlardan uzak ve bir tek birbirleriyle etkileşim halinde oldukları en özel anlardan biridir.

Ebeveynler bu zamanı en etkili şekilde değerlendirmek için bebeklerine sadece ona olan sevgilerini anlatmakla kalmayıp renkler, sayılar, hayvan sesleri hatta İngilizce kelimeleri öğretmek gibi birçok beceriyi kazandıracak ninniler söyler.

Toplumumuzda Ninnilerin Gelenek ve Kültür Aktarımındaki Rolü

Eski zamanlardan beri yetişkinler bebekleriyle iletişim kurabilmek için ninnileri kullanmışlardır. Bu iletişim o kadar güçlüdür ki, bebekle duygusal bir bağ kurmak ve ona bilişsel beceriler kazandırmanın yanı sıra söylendiği çağın kültürel ve sosyal izlerini de taşımaktadır.

Bu nedenle önemi sadece aile ilişkileri ve bebek gelişimiyle sınırlı değil; tarih ve coğrafya gibi alanlarda da miniklere aktarımlarda bulunur.

Bazı örnekleri inceleyecek olursak;

Aşağıdaki örnekte dini inanış hakkında bilgi veriyor ve toplumda nazara inanışın var olduğu anlaşılıyor;

Tarla yolu taşlıdır

Yavrum hilal kaşlıdır

Hu hu bir Allah

Sen uykular ve Allah

Oğlum uyusun inşallah

Herkes desin maşallah

Aşağıdaki örnekten, ait olduğu dönemde ve ait olduğu bölgede tarım ve hayvancılık yapıldığı anlaşılıyor. Bölgenin dağlık, tarım ve hayvancılığa uygun olduğu belli oluyor. Dizelerden o dönem oynanan oyunların neler olduğu hakkında bilgi edinebiliyoruz;

Ninni yavrum ninni e, e, e,

Uyutayım büyüteyim e, e, e,

Anasına su taşısın e, e, e,

Babasına odun kessin e, e, e,

Tarlalara gitsin e, e, e,

Hayvanları yetsin e, e, e,

Büyüsün çalışsın e, e, e,

Dağlara taşlara gitsin e, e, e,

Gelincilik oynasın e, e, e,

Çelik çomak oynasın e, e, e,

Ninni yavrum ninni e, e, e,

ninnilerin önemi (2)

Bebeklerin Çok Yönlü Gelişiminde Ninnilerin Önemi

Bebeklerin gelişim sürecinde ninniler, onları uyutmaya yarayan bir araçtan çok daha fazlasıdır. Bebeklerin uyku düzeninde bir rutin oluşturmaya yardım etmenin yanında, özellikle 0’dan 6 yaşa kadar olan çocukların gelişimi üzerinde ninnilerin önemi yadsınamaz.

İşte bebeklerin gelişimi üzerinde ninnilerin etkileri;

Dil Gelişimi

Minikler ilk kelimeleri yumuşak ezgiler eşliğinde annelerinin ninnileri ile duyar ve öğrenirler. Bir süre sonra sözlere ve melodiye aşina olacak ve eşlik ederek ilk şarkılarını söyleyeceklerdir.

Ezgiler, bebeklere konuşmaları için pratik yapma olanağı sağlar ve kelimeleri telaffuz etmeleri için onları cesaretlendirir.

Bilişsel Gelişim

Kimi zaman dörtlüklerin içeriği; hayvan isimleri, hayvan sesleri, rakamlar, renkler, mevsimler ve daha birçok kavram ile ilgili bilgi içermektedir.

Miniklerin bu kavramları düzenli aralıklarla dinlemeleri öğrenmelerine ve bilişsel anlamda gelişim göstermelerine katkı sağlar.

Sosyal ve Duygusal Gelişim

Uyku bastırdığında, günün yorgunluğu miniklerin bedenine iyice ağırlık yapar. Bunun üzerine duygulu nameler eşliğinde sevgi sözcükleri içeren dizeleri duyan bebekler, sevildiğini ve kabul gördüğünü hissederek kendisini güvenle uykuya bırakır.

Bu rutin zamanla ebeveynler ile çocuk arasındaki iletişimi güçlendirecek, İleride mutlu ve başarılı bireyler olmalarına, iyi bir aile kurmalarına sağlam bir zemin oluşturacaktır.

Arkadaşlık ilişkilerinde uyumlu davranışlar sergilemelerine katkı sağlamak da ninnilerin önemi arasında yer almaktadır.

Öz Bakım Becerilerinin Kazanılması

Dörtlüklerin hepsi önceden öğrenilmiş ve bilindik eserler olmak zorunda değildir. Bu esneklik belli dönemlerde birtakım becerilerin kazandırılmasında anneye yardımcı olmaktadır.  

Bir ninni ile bebeğinize diş fırçalamanın önemini, kendi yemeğini kendisinin yiyebileceğini, tuvaletten sonra ellerini yıkaması gerektiğini anlatabilirsiniz.

Çocuğa küçük yaşlardan itibaren topum değerleri, ahlak kuralları, iyi ve doğru davranışlar empoze edilmek istenir.  Ancak bunu yapmak için onu bir yetişkin gibi karşınıza alıp doğrudan bazı bilgileri vermeye çalışmanız bebeğinizi korkutabilir.

Dikkat! 4000 yıl önce var olan, 4000 yıl sonra da olacak olan bu duygulu ezgilerin hem sizin hem bebeğinizin ruhuna dokunarak, onu korkutmadan iletişiminizi güçlendirecek en güçlü araç olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın.

Ninni gibi güçlü bir iletişim aracını sadece yavrunuzu uyutmak için değil, onun çok yönlü gelişimini desteklemek için de kullanın.

Bebeğinizin gelişimi için ninnilerin öneminden bahsettik. Bu konu ile ilgili sizi heyecanlandıracak bir haberim var.

ebebek YouTube kanalımızda bebeğinizin ismine özel bebek ninnisi bölümümüzün olduğunu biliyor muydunuz?

Aşağıda yer alan örnekteki gibi, siz de bebeğinizi özel bir ninni ile uyutmak istiyorsanız aşağıdaki linke tıklayın ve bebeğinizi onun ismine özel ninni ile uyutun 

İsme Özel Bebek Ninnileri; https://www.youtube.com/playlist?list=PLvkO5vmbiwEXUYSTCJVFvQCwl2WK-8xhZ

]]>
https://www.bebek.com/bebek-gelisimi-icin-ninnilerin-onemi/feed/ 2 https://www.youtube.com/embed/yT_Qflwi6_Y Gelişim - Bebek.com nonadult
Çocuğa Disiplin Eğitimi Nasıl Verilir? https://www.bebek.com/cocuga-disiplin-egitimi-nasil-verilir-2/ https://www.bebek.com/cocuga-disiplin-egitimi-nasil-verilir-2/#respond Thu, 01 Sep 2022 10:00:49 +0000 https://www.bebek.com/?p=40691 Disiplin, eğitim ve öğretim demektir. Bir bireyin sorumluluklarını ve buna uygun davranmayı öğrenmesidir. Her bebeveyn de çocuğunun disiplin içerisinde büyümesini diler.

Çocuğunun düzen içerisinde yaşaması en doğal istekleridir. Her ailenin dinamiği, yaşama düzeni, istekleri farklı olduğu için de disiplin anlayışı farklılık gösterebilir. Bu yüzden tepkiler de aileden aileye farklı olabilir.

Peki çocuğumun disiplin içerisinde yaşaması için ne yapabilirim diyorsanız, konumuzu birkaç başlık altında inceleyelim.

ÇOCUĞUMA NASIL DİSİPLİN SAĞLARIM?

  • Kendinizden Başlayın

Çocuğunuzdan beklentiniz kadar disiplinli bir bebeveyn misiniz? Söz konusu çocuklarımız olunca, her anne-baba en mükemmeliyetçi bakış açısına bürünüyor. Fakat en büyük rol bebeveynlerden geçiyor. Devamlı çocuğunuza kızdığınız bir konuda kendiniz davranış sergiliyorsanız, çabanız boşa gidiyor olabilir.

Çocuklar sizlerden gördüklerini kopyalamaya eğilimlidir. Eğer arkadaşına neden kötü kelime kullandın diye ona kızıp, kızgın bir anınızda o kelimeyi siz kullanıyorsanız, çocuğunuzun gözünde tutar sağlayamayacaksınızdır. Bu yüzden en büyük rol model olarak işe kendinizden başlamalısınız. Eşinizle, arkadaşlarınızla, ailenizle olan iletişiminizden yola çıkabilirsiniz. Örnek bebeveyn örnek çocuklar yetiştirir.

  • Disiplin Cezalandırmak Değildir

Dikkat etmemiz gereken en önemli nokta disiplin ve cezalandırma farkını ayırt edebilmektir. Cezalandırma olumsuzluklar üzerine kuruluyken, disiplin olumlu çerçeveden ilerler.

Disiplin, çocuğa doğru ve yanlışı göstererek sıradaki başarılarını oluşturmaya çalışmaktır. Fakat cezalandırma, çocuğun gelecek başarılarından ziyade geçmiş başarısızlıklarına odaklanmaktır. Bu da kızgınlık temelinden oluşur. Disiplinde kızgınlık yoktur; çocuğun iyiliğini önemseme vardır.

Bu sebeple çocuğunuza disiplin verme amaçlı hareket ederken onu cezalandırmayın. Cezanın olumsuz sonuçlar doğuracağını ve beklenen sonucun disiplinden geçeceğini unutmayın.

Çocuğa Disiplin Eğitimi Nasıl Verilir?

  • Çocuğunuzun Özelliklerini Önünde Bulundurun

Çocuğunuz yaşam tecrübesiyle beraber hayatın düzenini ve kurallarını öğrenecektir. Henüz tecrübe edemediği, bilgi sahibi olmadığı konular üzerinden onu değerlendirmemeye çalışmalısınız. Çünkü daha bilmediği bir konunun kurallarını benimseyememiştir. Bir beklentiye girmek çocuklar için uygun olmayacaktır.

Her çocuk birbirinden farklı yapıdadır. Hepsinin kabiliyetleri, yapabilecekleri, yapamayacakları farklıdır. Birbirinden farklı gelişim süreçlerinden geçerler. Çocuğunuz üzerine beklentiye girerken dikkat etmelisiniz. Birçok insanın yaptıklarını çocuğunuz yapamıyor olabilir ve bu onun doğasındadır. Çocuğunuzu yargılamak yerine, gelişimine destek olarak taleplerde bulunmak hem sizin hem çocuğunuz için daha olumlu sonuçlanacaktır.

Bu sebeple çocuğunuzun yaşını, yapısını, gelişim sürecini, yaşam tecrübesini göz önünde tutarak beklentiye girmeye çalışmalısınız.

  • Hangi Davranışlara Tepki Gösterdiğinize Dikkat Edin

Disiplin, yalnızca olumsuz davranışların değerlendirilmesi üzerinden ilerlemez. Olumlu davranışlarını da ödüllendirmeye çalışmalısınız. Onay görmek çocukların en büyük motivasyonlarından birisidir. Yaptığı güzel ve doğru davranış sonrası sizin takdirinizi görmek, çocuğunuzu mutlu edecektir. İyi şeylerin sonucunda iyi tepkiler aldığını görüp ne yapması gerektiğini deneyimleyip öğrenecektir. Dolayısıyla bu şekilde iyi olanı pekiştirmeye başlayacaktır.

Yapılacak işte sadece yapamadıklarına takılan bir bebeveyne sahip olması çocuğu olumsuz etkiler. Sadece eksik ve hatalı davranışından yana tepki alan çocuk yetiştirmektense iyi noktalara değinebilirsiniz. Bu durum iyi davranışlarını sürdürebilmesi için pekiştireç olacaktır.

Fakat bu pekiştireçler için çocuğun iyi davranışı sonrasında dönüt yapmalısınız ki çocuğunuz ne için nasıl tepki aldığını deneyimleyebilsin.

Çocuğa Disiplin Eğitimi Nasıl Verilir?

  • Hata Yapmasına İzin Verin

Kendi hayatımız üzerinden düşünürsek, karşılaştığımız durumlara ilk davranışımız her zaman en doğrusu olmamıştır. Deneyip yanılarak en doğru yolu bulmuşuzdur. Çocuklar için bu durum daha da hassas ilerler. Çünkü hayat tecrübeleri yetişkin bir bireye göre daha azdır.

Yaptığı ilk yanlışta cezalandırılması gelişim sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu durumlarda anlayışlı, sabırlı, destek verici bir tutum sergilemeniz çocuğunuz için en sağlıklı yol olacaktır. Hata yapacaksa deneyip yanılmasına müsaade edin. Yaşayıp yanlışı görmesi, kendi hayat tecrübesini edinmesi onun için daha kalıcı olabilir. Bu, çocuğunuzu tamamen görmezden gelmeniz anlamına gelmez.

Davranışları sizin gözetiminiz altında ilerleyebilir. Düştüğünde elini tutacak bir bebeveyne sahip olduğunu bilmek, çocuğunuzun güven içerisinde ilerlemesini sağlar. Bu yüzden her duruma müdahale etmektense, onun yanılmasına izin verebilirsiniz.

  • İletişimin Gücüne İnanın

Duygu ve düşüncelerinizi sözel olarak dile getirebilirsiniz. Açıkça kendinizi ifade etmeyi deneyebilirsiniz. Bu davranışından yana “çok üzgünüm” demek, ona yüksek sesle bağırmanızdan daha etkili olabilir. Bu tavrınız, çocuğunuzun daha bilinçli yaklaşmasını sağlayabilir.

Olay sonrası, her ikiniz de konuşmaya hazır olduğunuzda, açıkça düşüncelerinizi belirtebilirsiniz. Bu davranışını hiç beğenmedim ve bu beni çok üzdü. Yaptığın şey doğru değil ama bir daha bunu tekrarlamayacağına inanıyorum diyebilirsiniz. Ayrıca bu şekilde, çocuğunuz davranışın sebebini size açabilir. Örneğin arkadaşıyla kavga etmiş ve ona kötü bir tutum sergilemişse, bu yüzden böyle davrandım diyebilir. Böylece, çocuğunuzun yaşadığı sıkıntıları öğrenip ona yardımcı olabilirsiniz. Bu konuşma, çocuğunuzu, cezalandırılan bir çocuk olmaktan daha çok etkileyebilir.

Her zaman hatırlamalıyız ki çocuk olmak, henüz bir yetişkin kadar bilinçli hareket edememektir. Henüz hayat serüvenleri yeni başlamıştır.

Biz bebeveynler olarak onlara yol gösteren rehberler olmayı deneyebiliriz. Önce değişime, doğru davranışlar sergilemeye kendimizden başlamalıyız. Onlardan da kusursuz olmalarını beklememeliyiz.

Disiplin, sadece çocukların açıklarını bulup, bunlar üzerinden değerlendirerek oluşmaz. Çocuğumuzun iyisine iyi, kötüsüne kötü demeliyiz. Olumlu pekiştireçleri çoğaltmalıyız.

‘’Aferin, bravo, seninle gurur duyuyorum’’ gibi küçük ifadeler onlar için çok şey ifade eder. İyi olanın altını çizerek güzel şeylerin çoğalmasını desteklemeliyiz.

Psikolog Hanife Erdoğdu

https://www.instagram.com/psikologhanife/

İçerik Editörü

”Çocuklarda Öz Güven Eksikliği” ile ilgili makalemizi aşağıdaki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 🤰🏻 

Çocuklarda Öz Güven Eksikliği: https://www.bebek.com/cocuklarda-oz-gu%cc%88ven-eksiklig%cc%86i/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/cocuga-disiplin-egitimi-nasil-verilir-2/feed/ 0
Çocuklarda Yaz Hastalıkları https://www.bebek.com/cocuklarda-yaz-hastaliklari/ https://www.bebek.com/cocuklarda-yaz-hastaliklari/#respond Tue, 19 Jul 2022 10:00:23 +0000 https://www.bebek.com/?p=40494 Çocuklarda Yaz Hastalıkları

Hepimiz yaz aylarının minikler için eğlenceli ve kahkaha dolu bir zaman olmasını isteriz. Ancak kış aylarının soğuk algınlığı ve grip ile gelmesi gibi, yaz ayları da hepimizin dikkat etmesi ve çocuklarımızı korumamız gereken birkaç hastalık getirir.

Yaz mevsiminin çeşitli risk faktörlerinin farkındaysanız, önleyici tedbirler alabilir ve çocuklarınızın tatilin tadını doyasıya çıkarmasını sağlayabilirsiniz. 

Gastrointestinal Hastalık

İshal ve Gıda Zehirlenmesi

Başlıca neden bakteri, virüs ve toksinleri yaydığı için kontamine yiyecek veya su tüketimidir.

Bebeklerde ishal, okul çağındaki çocuklarda gıda zehirlenmesi yaygındır.

Belirtileri; mide ağrısı, sulu ishal ve kusma.

Ciddi ise hastalarda kanlı ishal olabilir. Tedavi için antibiyotik gerektiğinden bu durum acil tıbbi müdahale gerektirir.

Ailenizdeki herkese, özellikle banyoyu kullandıktan sonra ve yiyeceklere dokunmadan önce ellerini iyice ve sık yıkamayı öğretin. Çabuk bozulan veya son kullanma tarihi olan yiyecekleri mümkün olan en kısa sürede kullanın.

Ne yazık ki, gıda zehirlenmesi genellikle çocukları en çok etkiler çünkü dehidrasyona yetişkinlerden biraz daha çabuk duyarlı olma eğilimindedirler.

Staph türlerinden E.coli’ye, Salmonella ve Shigella’ya kadar çeşitli bakteriler gıda zehirlenmesine neden olabilir.

Belirtiler tipik bir “mide virüsü”ne benzer – ateş, kusma, ishal ve karın ağrısı.

Çocuğunuzda dehidratasyon, kanlı ishal veya kalıcı yüksek hacimli ishal belirtileri varsa veya tabii ki herhangi bir endişeniz varsa doktorunuzu arayın.

Solunum Yolları Rahatsızlığı 

​Grip 

Yaygındır ve yıl boyunca bulunabilir. 5 yaşın altındaki çocuklar ve yaşlılar ciddi semptomlara ve komplikasyonlara sahip olma eğilimindedir.

Belirtileri; 39-40°C yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, göz ağrısı, balgamlı öksürük. Ağır vakalarda komplikasyon zatürredir ve hastada yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı olur.

5 yaşından küçük çocuklarda, yaşlılarda ve kalp hastalığı, astım gibi komorbiditesi olan hastalarda antiviral ilaç verilmelidir.

Ergenlerde veya yetişkinlerde – semptomatik tedavi (ve semptomlar şiddetli ise antiviral ilaçlar verilir).

Çocuklarda Yaz Hastalıkları

Grip Aşısı

6 aylık ve daha büyük çocuklara yılda bir kez grip aşısı yapılmalıdır. Uzmanlar, grip komplikasyonları açısından yüksek risk altındaki kişilere yıllık grip aşısı yapılmasını önermektedir.

5 yaşından küçük çocuklar, yaşlılar, kronik tıbbi rahatsızlıkları (diyabet, kalp hastalığı, böbrek hastalığı ve akciğer hastalığı), hamile kadınlar, bağışıklık sistemi zayıflamış hastalar ve sağlık profesyonelleri.

Aşı yılın herhangi bir zamanında verilebilir. Korumanın başlaması genellikle enjeksiyondan sonra iki hafta sürer. Çocuğunuzu yağmur mevsiminden önce veya endemik bölgelere seyahat etmeden önce aşılatmak en iyisidir.

Kuduz​

Köpekler ve kediler gibi enfekte hayvanların tükürüğünden yayılan ölümcül bir virüstür. Kuduz virüsü genellikle bir ısırık yoluyla bulaşır.

Bir kişi kuduz belirtilerini ve semptomlarını göstermeye başladığında, hastalık neredeyse her zaman ölümcüldür. Bu nedenle kuduza yakalanma riski olan herkes korunmak için kuduz aşısı yaptırmalıdır.

Çocuklara tanımadıkları hayvanlara dokunmamalarını söyleyin. Bir hayvan tarafından ısırıldıysanız, yaranızı iyice temizleyin. Yarayı bol su ve sabunla temizleyin. Derhal tıbbi yardım alın. Yara büyükse veya yüz, baş, parmaklar, eller ve ayak parmaklarındaysa, bu bölgelerdeki zengin kan akışı nedeniyle enfeksiyon riski daha yüksektir.

Kuduz virüsüne maruz kaldığınızdan şüpheleniliyorsa, maruziyet sonrası profilaksi adı verilen bir şey alacaksınız. Bu virüse maruz kaldıktan sonra aşı olmanız anlamına gelir. Bu derhal alındığında kuduz enfeksiyonunu önlemede çok etkilidir.

Bazı durumlarda, kuduz aşısı ile temas öncesi profilaksi önerilebilir. Bu kuduza maruz kaldığından şüphelenilmeden önce aşı yaptırmak anlamına gelir. Bu genellikle kuduzun yaygın olduğu ülkeleri ziyaret eden ve hayvanlarla temas kurmayı planlayan veya tıbbi bakımın zor olabileceği kırsal alanlarda kalan kişiler için ayrılmıştır.

Virüsler

Rinovirüs gibi bazı virüsler kışın daha yaygın olsa da, yılın herhangi bir zamanında soğuk algınlığına yakalanmak mümkündür.

Coxsackie virüsleri genellikle yılın bu zamanında ortaya çıkar. El ayak ve ağız hastalığına neden olur. Bu rahatsızlığı olan çocukların ağızlarında ateş ve küçük ağrılı yaralar ve bazen ellerinde ve ayak tabanlarında kızarıklıklar olur. Diğer virüslerde olduğu gibi, asetaminofen veya ibuprofen ile ağrıyı ve ateşi azaltmak ve dehidrasyonu önlemek için bol miktarda sıvı sağlamak dışında spesifik bir tedavi yoktur.

Enterovirüsler ve ekovirüsler çok hafiften çok ciddi semptomlara kadar çok çeşitli semptomlara neden olabilir.

Çocuklarda yüksek ateş, boğaz ağrısı, kusma, ishal, baş ağrısı, kızarıklık ve/veya konjonktivit (gözde kızarıklık) olabilir. Bu virüsler ayrıca menenjite (şiddetli baş ağrısı ve boyun tutulmasına bakın) ve kalp kası enfeksiyonu olan miyokardite (göğüs ağrısı olarak kendini gösterir) neden olabilir.

Bu ve diğer virüslerin yayılmasını önlemek için özellikle bebek bezini değiştirdikten veya tuvaleti kullandıktan sonra yaz aylarında bile dikkatli el yıkamaya devam edin.

Ateşi veya diğer hastalık belirtileri olan çocuklar, hastalığın ilk birkaç günü kamptan, yüzme havuzlarından ve çocuk bakım merkezlerinden evde kalmalıdır. Neyse ki çoğu çocuk bu virüslerden 7-10 gün içinde iyileşir.

Her zaman olduğu gibi, ilgili herhangi bir semptom veya soru için doktorunuzu arayın.

Sivrisinek ve Kenelerle Bulaşan Hastalıklar

Sivrisinekler, genel bir baş belası olmanın yanı sıra, Batı Nil ensefalitine neden olan virüsün yanı sıra Zika virüsünü de barındırabilir. Daha yaygın olarak, bir sivrisinek ısırığı, hepimizin derisinde bulunan bakteriler tarafından enfekte olabilir.

Çocuğunuz bir sivrisinek ısırığı (veya bu konuda bir kesik veya sıyrık) çevresinde kızarıklık, ateş, şişlik, akıntı veya ağrı geliştirirse, vakit kaybetmeden doktorunuzu arayın.

Çocuklarda Yaz Hastalıkları

Lyme hastalığına, bir geyik kenesinin ısırması yoluyla bulaşan bir bakteri neden olur (bunlar, haşhaş tohumu büyüklüğünde çok küçük kenelerdir).

Lyme hastalığı olan bir çocuk, ısırmadan 7-14 gün sonra kene ısırığı bölgesinde dairesel bir döküntü geliştirebilir.

Döküntü, görünümünden dolayı bazen “boğa gözü” döküntüsü olarak anılır. Diğer semptomlar ateş, yorgunluk, baş ağrısı, eklem sertliği veya ağrı ve diğer döküntüleri içerebilir.

Hastalık tedavi edilmezse, çocuklarda artrit ve hatta menenjit gelişebilir. Neyse ki, 2-3 haftalık oral antibiyotik tedavisi ile tedavi nispeten basittir ve çoğu çocuk tamamen iyileşir.

Bunlar bahar ve yaz aylarında gördüğümüz bazı yaygın rahatsızlıkların kısa bir özeti.

Yazı bir sağlık ve zindelik zamanı olarak düşünmeyi sevdiğimiz doğrudur, ancak gerçek şu ki hiçbir mevsim kendi özel enfeksiyonlarından tamamen yoksun değildir. 

”Bebek Hastalıkları” Konulu yazılarımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Bebek Hastalıkları: https://www.bebek.com/?s=bebek+hastal%C4%B1klar%C4%B1

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarda-yaz-hastaliklari/feed/ 0