Bebeveynlik – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Fri, 20 Dec 2024 13:23:15 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Bebeveynlik – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Bebek Sağlığında Sık Sorulan Sorular https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/ https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/#respond Fri, 20 Dec 2024 13:23:15 +0000 https://www.bebek.com/?p=82052 Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Aslı Yalçınkaya, bebek sağlığı hakkında sık sorulan soruları yanıtlıyor.

1.Ne sıklıkla emzirmeliyim?

Öncelikle bebeğiniz her ağladığında onu sevip kucaklamalı ve özellikle İlk 3 ay her ağladığında emzirmelisiniz. Bebeğiniz büyüdükçe emzirme sıklığınız azalacaktır. Örneğin ilk 1 ay her 2-3 saatte bir emzirirken , 1-3 ay arası bu sıklık 3-4 saatte bir, 3-9 aylıkken 4-5 saatte bir, ek gıda miktarının artmasu ile birlikte 9-12 aylıkken 4-6 saatte bir şeklinde olabilir.

2.Bebeklerde gaz sancısı nasıl azaltılır?

Şunu bilmeliyiz ki bebeklerin gazını çıkartmak ve sancıyı gidermek için kesin tıbbi bir çözüm henüz yoktur. Emzirmeden sonra 10 dk kadar dik pozisyonda tutabilirsiniz. Yine beslenmeden yaklaşık 30 dk sonra sizin yanınızdayken  kısa süreli yüz üstü pozisyonda yatırabilirsiniz. Bebeği  kanguru pozisyonunda karnınızın üstüne yaslayıp minik minik sallanma hareketi yapabilirsiniz. Eğer kolik vasıfta gaz sancısı çekiyorsa bebeğiniz o zaman da çocuk doktorunuzdan medikal tedavi için destek isteyebilirsiniz.

3.Yenidoğan sarılığı nedir ve nasıl tedavi edilir?

Bebeğiniz doğduktan sonra özellikle ilk 1 hafta çeşitli sebeplerle kanda bilirübin değeri yükselebilir ve sarılık oluşabilir. Bu sarılık değeri eğer belirlenen normal referans değerleri aralığında ise sadece bol bol emzirmek sarılığı günden güne azaltacaktır. Ama sarılık değeri bu referans değerinden yukarıda ise bilirübinin verebileceği geri dönüşümsüz hasarı önlemek adına fototerapi dediğimiz mor ışık tedavisi başlanması gerekecektir

4.Ateşi çıkarsa ne yapmalıyım?

Öncelikle ateşin yükseldiği durumda oda ısısını düşürmeli ve ateşli çocuğun kıyafetlerini inceltmelisiniz. Buna rağmen ısısı azalmıyorsa ve ateşi 37.8 c ve üzerinde ise 6 ayın altındaki bebeklerde sadece parasetamol içeren ilaçları 6 ayın üstündeki bebek ve çocuklarda parasetamol veya ibuprofen içerikli ilaçları doktorunuzun önerdiği doz ve sıklıkta verebilirsiniz. Sonrasında ateşin nedeninin belirlenmesi için mutlaka bir hekime muayene için başvurmalısınız.

5.Cildinde kızarıklık veya döküntü oluştu , neden olabilir?

Ciltte oluşan döküntülerin ve kızarıklıkların birçok nedeni olabilir. Çocukluk çağı döküntülü hastalıkları (suçiçeği, kızamık,kızamıkçık,6.hastalık vb.), alerjik reaksiyonlar veya besin alerjileri, böcek ısırığı gibi nedenler bunların başlıcalarıdır. Nadir nedenler arasında  romatizmal hastalıklar, meningokoksemi gibi hayatı tehlikeye atacak durumlar, henoch schönlein purpurası gibi hastalıklar da olabilir. Bu kızarıklık veya döküntülerin tanısı için mutlaka hekim muayenesi gerekir.

6.Kabızlık yaşaması normal mi? Kabızlık için evde uygulanabilecek çözümler var mı?

Ek gıdaya geçiş döneminde, tuvalet eğitimine başlandığı döneminde, hastalık döneminde, seyahat ve tatil dönemlerinde geçici süreli kabızlık dönemleri olabilir. Aslında bu dönemler  beslenme ve tuvalet alışkanlıklarının değiştiği dönemlerdir. Bu süreçte bol sıvı alınması, kakayı sertleştirebilecek besinlerdense lif içeriği yüksek  besinlerle beslenme önerilir.  Uzun süre hareketsiz kalmak barsak hareketlerini yavaşlatır.  Hastalık döneminde kısa süreli bile olsa yürüyüşler  yapmak gerekir. Yemek sonrası akşam saatlerinde tuvalet ihtiyacı olmasa da tuvalet gitmeli, 10 dk kadar tuvalette ayaklarının altında bir basamak olacak şeklide oturmalı.  Buna rağmen kabızlık çekiyorsa mutlaka bir hekime başvurmalı ve muayene olmalıdır.

7. Gece uykularında sık sık uyanmasının sebebi nedir?

Bebeklerin sık uyanma nedeni birbirinden farklılık gösterebiliyor. Diş çıkarma, emme isteği ki bazı bebekler az az ama sık sık emmek ister, bezinin  ıslak olması, odanın çok sıcak veya çok soğuk olması , giydiği kıyafetin  çok kalın olması da  sık uyanmaya neden olabilir. Ama tabi ki bu durumlar dışında enfeksiyon dönemlerinde  ve sonrasında da belirgin uyku problemi yaşayabilirler.

8.Bebeğimin  gelişimi yaşına uygun mu?

Her bebeğin gelişimi kendi özgüdür ve mutlaka bireysel olarak değerlendirilmelidir. Bu da çocuk doktoru tarafından kilo,boy, baş çevresi ölçümü ile  persentil eğrisine bakılarak değerlendirilir. Vücut ağırlığı için ortalama değerler ;  4 aylıkken doğum ağırlığının 2 katı, 1 yaşta doğum ağırlığının 3 katı, 2 yaşta ise doğum ağırlığının 4 katı şeklindedir. Zamanında doğan bebeğin ortalama boy uzunluğu 50 cm kadardır. ilk 1 yaşta genellikle 25 cm kadar uzama olur ve 75 cm e ulaşır. 2 yaşa geldiğinde ise boy 10-12 cm kadar daha uzamış olur ve 85 cm e ulaşır.

9. Aşılar neden önemlidir ve hangi yaşlarda hangi aşılar yapılmalıdır?

Aşılar sadece bireysel korunmayı sağlamakla kalmaz aynı zamanda toplumsal bağışıklığı da güçlendirir. Hepimizin sağlığını koruma altına alır. Her yıl yüzbinlerce çocuk aşı ile önlenebilir hastalıklar nedeni ile  aşıya ulaşamadıkları veya aşı karşıtı ebeveynleri olduğu için hayatlarını kaybetmektedir. Aşılar ölümcül (kızamık,boğmaca,menenjit vb.) olabilen hastalıkların yayılmasını önler. Yine aşılar pandemilerin ve salgınların önlenmesinde en güçlü silahımızdır. Sağlık Bakanlığımızın belirlediği aşılama programındaki aşılar belirlenen aylara göre belirlenen dozlarla yapılmaktadır. Bunlar dışında 2 aylıkken başlanabilen rota virüs aşılaması, meningokok aşılaması , 9 yaşında başlanan HPV aşılaması, her yıl yapılan mevsimsel grip (influenza ) aşılaması da kabul eden  ailelere çocuk hekiminin planlaması ile uygulanmaktadır.

10. Ağlama türleri nasıl ayırt edilir ve hangi durumlar endişe vericidir?

Kısa ve ritmik ağlamalar genellikle bebekteki açlığı ifade eder. Ve anne bebeği emzirdiğinde veya mama ile beslediğinde ağlaması geriler. Sert sesli şiddetli ağlamalar genellikle ağrılı rahatsız edici bir durumu gösterir ki gaz sancısında ağlama bu şekildedir. Yüksek sesli ve kısa ağlamalar ani bir rahatsızlığı veya hoşuna gitmeyen ani bir değişikliği gösterebilir. Bu durumda da idrar yolu enfeksiyonu , mide bağırsak rahatsızlıkları akla gelmelidir.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Aslı Yalçınkaya

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuk Sağlığı Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar – https://www.bebek.com/cocuk-sagligi-konusunda-dogru-bilinen-yanlislar/

]]>
https://www.bebek.com/bebek-sagliginda-sik-sorulan-sorular/feed/ 0
Bebeklerde ve Çocuklarda Ekran Kullanımı https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/ https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/#respond Mon, 04 Nov 2024 13:23:54 +0000 https://www.bebek.com/?p=81865 Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik, bebeklerde ve çocuklarda ekran kullanımı hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.

Günümüz dünyasında ekranlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Hepimiz akıllı telefonlar, tabletler ve televizyonlarla iç içeyiz. İşlerimizi hallederken, haberleri takip ederken ya da biraz rahatlamak için ekranlara sıkça başvuruyoruz. Teknoloji, hayatımızı kolaylaştırıyor ve bize pek çok imkan sunuyor. Ancak, bebeklerimiz ve çocuklarımız söz konusu olduğunda ekran kullanımına biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor. Peki, ekran kullanımı konusunda nelere dikkat etmeliyiz ve çocuklarımızı nasıl yönlendirmeliyiz?

Çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için doğru bilgilere ve dengeli yaklaşımlara ihtiyacımız var. Ekranlar, çocukların hayatına çok erken yaşlarda girmeye başladı. Onları oyalamak, sakinleştirmek veya eğlendirmek için ekranlara başvurmak cazip gelebilir. Ancak, uzun vadede ekran kullanımının çocuklarımızın gelişimi üzerindeki etkilerini göz ardı edemeyiz. Bebeklerin ve küçük çocukların beyinleri, hızlı bir gelişim sürecindedir ve bu süreçte doğru uyaranlar alarak gelişmeleri son derece önemlidir.

Şimdi, ekran kullanımının çocuklarımız üzerindeki etkilerine ve aileler olarak bu konuda nasıl sağlıklı adımlar atabileceğimize bir göz atalım. Bebeklerimizin ve çocuklarımızın, ekran başında geçirdikleri zamanın yerine, onlara daha sağlıklı ve gelişimlerini destekleyecek alternatifler sunmak için neler yapabiliriz? Gelin, birlikte inceleyelim.

Ekran Kullanımının Etkileri

Dil ve Sosyal Gelişim:

Bebekler ve küçük çocuklar, çevrelerindeki insanlarla etkileşim kurarak dil ve sosyal becerilerini geliştirirler. Ekran başında geçirilen uzun süreler bu etkileşimleri azaltabilir. Bebeklerin ekran yerine sizinle göz teması kurması, sesinizi duyması ve sizinle oynaması çok daha faydalıdır. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklar için ekran kullanımının sıfırlanması, dil ve sosyal gelişim açısından büyük önem taşır. Bu dönemde çocuklar, çevrelerindeki dünyayı anlamak için yetişkinlerin mimiklerine, ses tonlarına ve sözcüklerine ihtiyaç duyar.

Fiziksel Aktivite:

Ekran başında geçen zaman, fiziksel aktivite süresini kısaltabilir. Oysa ki, fiziksel aktivite hem beden sağlığı hem de motor becerilerin gelişimi için oldukça önemlidir. Çocuklarınızla birlikte dışarıda oyun oynamak, yürüyüşe çıkmak veya evde hareketli oyunlar oynamak çok daha sağlıklı alternatiflerdir. Özellikle erken yaşlarda, çocukların hareket ederek dünyayı keşfetmeleri, kas ve kemik gelişimleri için kritiktir.

Uyku Düzeni:

Ekranlardan yayılan mavi ışık, uyku düzenini olumsuz etkileyebilir. Yatmadan en az bir saat önce ekran kullanımını sonlandırmak, çocuğunuzun daha iyi bir uyku düzenine sahip olmasına yardımcı olabilir. İyi bir uyku, çocuğunuzun genel sağlığı ve gelişimi için kritik öneme sahiptir. Düzenli ve kaliteli uyku, öğrenme ve hafıza süreçlerini destekler.

Yemekle Ekran İzleme:

Yemek zamanında ekran izlemek, çocukların yemek yeme alışkanlıklarını olumsuz etkileyebilir. Ekrana odaklanmak, çocukların ne kadar yediklerini fark etmelerini zorlaştırabilir ve bu da aşırı yeme veya yetersiz beslenmeye yol açabilir. Ayrıca, aile ile birlikte yemek yemek, sosyal etkileşim ve iletişim için önemli bir fırsattır. Bu nedenle, yemek saatlerinde ekran kullanımını sınırlamak, çocukların sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirmesine yardımcı olur. Yemek zamanları, aile içindeki bağı güçlendirmek ve iletişimi artırmak için ideal anlardır.

Göz Sağlığı:

Uzun süre ekran başında kalmak, çocuklarda göz yorgunluğuna ve kuruluğuna yol açabilir. Ayrıca, sürekli ekrana odaklanmak, miyop gibi görme sorunlarının gelişme riskini artırabilir. Ekran süresini sınırlayarak ve düzenli molalar vererek göz sağlığını koruyabilirsiniz. Çocuklarınızın göz sağlığı için, sık sık dışarı çıkmalarını ve doğal ışıkta oyun oynamalarını teşvik edin.

Dikkat ve Konsantrasyon:

Ekranlar, hızlı tempolu ve sürekli değişen görüntüler sunar. Bu da çocukların dikkat ve konsantrasyon sürelerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle eğitim döneminde, uzun süre ekran başında kalmak, derslere olan ilgiyi azaltabilir ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Ekran yerine, dikkat ve konsantrasyonu artıracak sessiz ve sakin aktiviteler tercih edilmelidir.

Ailelere Öneriler

Örnek Olun:

Çocuklar, ebeveynlerini örnek alır. Siz ne kadar ekran başında vakit geçirirseniz, çocuklarınız da o kadar ekran kullanmak isteyecektir. Kendi ekran sürenizi sınırlayarak, onlara iyi bir örnek olabilirsiniz. Unutmayın, sizin davranışlarınız onların gelecekteki alışkanlıklarını şekillendirir.

Ekran Süresini Sınırlayın:

Amerikan Pediatri Akademisi, 0-3 yaş arasındaki çocuklar için ekran süresinin sıfır olmasını öneriyor. Bu yaş grubunda çocukların, çevreleriyle doğrudan etkileşim kurarak öğrenmeleri en sağlıklısıdır. 3-5 yaş arası çocuklar için ise günlük en fazla bir saat kaliteli içerik önerilmektedir.

Kaliteli İçerik Seçimi:

Ekran kullanımı kaçınılmaz olduğunda, çocuğunuz için kaliteli ve eğitici içerikler seçmeye özen gösterin. Yaşına uygun eğitici programlar ve uygulamalar, ekran süresini daha faydalı hale getirebilir. Örneğin, hayvanlar, doğa veya basit bilim konularında eğitici videolar seçebilirsiniz.

Birlikte İzleyin ve Tartışın:

Çocuğunuzla birlikte izlemek, izledikleri hakkında konuşmak, onların ekran deneyimlerini daha anlamlı hale getirebilir. İzledikleri içerik hakkında sorular sorun, onların düşüncelerini paylaşmasına izin verin. Bu, hem onların anlama becerilerini geliştirir hem de sizinle olan bağlarını güçlendirir.

Ekran Dışında Alternatif Aktiviteler Sunun:

Ekran yerine yapabilecekleri çeşitli aktiviteler sunun. Kitap okumak, boyama yapmak, yapbozlarla oynamak, birlikte yemek yapmak gibi aktiviteler, ekranın yerini alabilir ve çocuğunuzun gelişimine katkı sağlar. Bu aktiviteler, çocuğunuzun hayal gücünü, problem çözme becerilerini ve el-göz koordinasyonunu geliştirir.

Unutmayın ki, ekran kullanımı konusunda dengeyi bulmak ve sağlıklı sınırlar koymak, çocuklarınızın hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı için oldukça önemlidir. Onlara sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak, gelecekteki yaşamları için atılmış büyük bir adımdır.

Uzman Psikolojik Danışman

Enes Çelik

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklarda Ekrana Maruz Kalmanın Etkileri – https://www.bebek.com/cocuklarda-ekrana-maruz-kalmanin-etkileri/

]]>
https://www.bebek.com/bebeklerde-ve-cocuklarda-ekran-kullanimi/feed/ 0
Emzirme Danışmanlık Hattı ile Yanınızdayız! https://www.bebek.com/emzirme-danismanlik-hatti-ile-yaninizdayiz/ https://www.bebek.com/emzirme-danismanlik-hatti-ile-yaninizdayiz/#respond Tue, 22 Oct 2024 07:29:41 +0000 https://www.bebek.com/?p=81836 Emzirme Danışmanlık Hattı ile Yanınızdayız!

Anne sütü ile beslenmenin yararları sadece anne sütü ile beslenme süreci ile sınırlı kalmayıp, ileri yaşam sağlığı üzerine önemli oranda olumlu etkileri vardır. Bu nedenle sağlıklı yaşamın temellerinin atılmasında anne sütü ile beslenmenin önemi tartışılamaz.

Emzirme konusunda her anne zaman zaman farklı konularda desteğe ihtiyaç duyar. Sizlere Emzirme Destek Projesi ile 2021 senesinden beri WhatsApp üzerinden ücretsiz ve birebir danışmanlık veriyoruz. Bu zamana kadar 70.000 annenin hayatına dokunduk. Şimdi sizlere emzirme hattıyla destek vermeye başladık!

Emzirme Hattımızı aşağıdaki konular özelinde arayabilirsiniz. Emzirme Destek Elçilerimiz hafta içi her gün 12.00 – 22.00 saatleri arasında çağrı merkezimizde size ücretsiz emzirme ve beslenme danışmanlığı vermeye hazır! 🤱🏻

  • Anne sütü nasıl artar?
  • Bebeğimin ayına göre gelişimi nasıl olmalı?
  • Emzirme döneminde nasıl beslenmeliyim?
  • Meme reddi nasıl çözülür?
  • Göğüs ucu yarası çözüm önerisi nelerdir?
  • Emzirme döneminde hangi çayları içebilirim?
  • Bebeğimi aktif nasıl emzirebilirim? Emzirme süreleri nasıl olmalı?
  • Ek besinlere geçiş
  • Bebeğim için en faydalı besinler nelerdir?
  • Ay ay bebek beslenmesi

Emzirme destek projesinden danışmanlık almak isterseniz aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz:

Emzirme Destek Projesi: https://www.bebek.com/emzirme-destek-projesi/

Emzirme, bebek beslenmesi konusunda danışmanlık almak için 0216 325 11 11’i arayabilirsiniz. 😍

Çokça sevgiler,

]]>
https://www.bebek.com/emzirme-danismanlik-hatti-ile-yaninizdayiz/feed/ 0
Boşanma Çocuğa Nasıl Söylenmeli? https://www.bebek.com/bosanma-cocuga-nasil-soylenmeli/ https://www.bebek.com/bosanma-cocuga-nasil-soylenmeli/#respond Wed, 09 Oct 2024 08:00:05 +0000 https://www.bebek.com/?p=81800 Çocukların aile ortamında büyümesinin önemli sıklıkla vurgulansa da; çatışmanın çok olduğu, anne ve babanın ilişkilerinde mutsuz oldukları bir evliliği sürdürmeleri çocukların  sağlıklı bir şekilde büyümesine engel olabilmektedir. Böyle durumlarda da boşanma  zaman zaman kaçınılmaz olmaktadır.

Boşanma; çocuklar için oldukça zorlayıcı bir yaşam olayıdır. Çocuğun doğduğu, büyüdüğü, belirli düzeninin olduğu, güvende hissettiği ev ortamında yaşanılacak değişimler ve ebeveynlerinin ilişkilerinin bozulması ve değişmesi çocuğu olumsuz etkilemektedir. Boşanma;  çocukta suçluluk, üzüntü, kaygı, öfke gibi zorlayıcı duygulara neden olabileceği gibi; doğru yönetilemeyen boşanma süreci çocuklarda travma da yaratabilmektedir.

BOŞANMA ÇOCUĞA NASIL SÖYLENMELİDİR

  • Boşanma çocuğa açıklanmadan önce eşler boşanma konusunda net karar vermiş olmalıdırlar.
  • Boşanma kararı çocuğun kendini güvende hissettiği bir yerde tercihen her iki ebeveyn tarafından söylenmelidir. Fakat zaman zaman boşanma sürecinde eşler iletişim kurmakta zorlanabilmektedir. Ebeveynler arasında iletişim yok ise boşanma açıklaması ebeveynler tarafından ayrı ayrı ama benzer içerikle farklı zamanlarda yapılabilir.
  • Boşanma durumu çocuğun yaşına uygun, kısa ve net ifadelerle çocukla paylaşılmalıdır.
  • Yapılan açıklamalarda çocuğun annesi ve babası olmaya devam edecekleri, ihtiyaç duyduğunda anne ve babasının yanında olacağı ve gerekli desteği sağlayacakları vurgulanmalıdır.
  • 0-6 yaş döneminde ben merkezci yapıya sahip olan çocuklar boşanmadan kendşlerini sorumlu tutup suçluluk duygusu yaşayabilirler. Bu nedenle boşanma kararının yetişkinlerle ilgili olduğu, çocukla ilgili olmadığı mutlaka vurgulanmalıdır.
  • Konuşma içeriğinde çocuğun kimle yaşayacağı, ebeveynleriyle hangi sıklıkta görüşeceği, diğer ebeveynin nerede yaşayacağı gibi yeni düzenle ilgili de bilgi verilmelidir.
  • Açıklamalar yapılırken her ebeveyn eşit miktarda söz hakkı almalıdır ve bu kararın ortak olarak alındığı mutlaka vurgulanmalıdır. Konuşmayı bir ebeveyn yürütürken diğer ebeveyn sessiz kaldığında; çocuk iç dünyasında daha çok konuşan ebeveynin boşanma isteğinde olduğunu, sessiz kalan ebeveynin boşanma konusunda isteksiz olduğunu düşünebilir.

BOŞANMA SÜRECİNDE VE SONRASINDA DİKKAT EDİLECEK ÖNEMLİ KONULAR

  • Ayrı evlerde yaşayan ebeveynler kurallar konusunda ortak şekilde ilerlemelidirler. Her iki evde de aynı kurallar çocuk için geçerli olmalıdır.
  • Var olan şartlar içerisinde mümkün olduğu kadar çocuğun rutinleri devam ettirilmeye çalışılmalıdır. Çünkü rutinler çocukları güvende hissettirir.
  • Çocuğun her iki ebeveynle de vakit geçirmesine olanak sağlayan planlar yapılmalıdır.
  • Ebeveynler evlilik içerisinde yaşanılan problemleri, boşanma nedenlerini ya da boşanma sürecinde yaşanılan olayları çocuğa anlatmamalı ve yansıtmamalıdır.
  • Ebeveynler ve çocukla iletişim kuran aile üyeleri; çocuğun anne ve babasına yönelik olumsuz,suçlayıcı söylemlerde bulunmamalıdır.
  • Çocuklarla bu süreç içerisinde yakın temasta olmak, bol bol oyun oynamak, sarılmak, sevdiğinizi söylemek ve şefkat göstermek çocuğun kendini güvende hissetmesini, sevildiğini hissetmesini sağlar ve bu şekilde çocuğun suçluluk duygusu hissetmesinin önüne geçilebilir.
  • Boşanmanın ardından çocuklar yeni düzenlerine alışmakta zorlanabilirler. Onlara alışmaları için zaman ve alan tanımak; ihtiyaç duyduklarında onlara duygusal destek vermek oldukça önemlidir.
  • Okula devam eden çocukların öğretmenleri ile iletişim halinde olunarak; çocuğun duygu ve davranış takibinin yapılması, değişen durumlar var ise okul-aile iş birliğinin sağlanması ve bir uzmana başvurularak profesyonel destek alınmalı ve sürecin doğru şekilde yönetilmesi sağlanmalıdır.
  • Boşanma süreci çocuklar kadar eşler için de oldukça zorlu bir süreçtir. Boşanma ve sonraki süreçlerde zorluk yaşayan ebeveynlerin de uzman desteği alması oldukça önemlidir. Çocuklara bakabilmek, doğru yaklaşabilmek ve şefkat verebilmek için anne ve babanın da iyi olması çok önemlidir.
  • Boşanma sürecinde ya da sonrasında çocuklarda davranışlarda değişiklikler, uyku ve yeme problemleri, içe kapanma, ağlama ya da öfke krizleri gözleniyora mutlaka bir uzmandan destek alınmalıdır.

Psikolojik Danışman

Özgür Aydın

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Boşanma Sürecinin Çocuk Üzerindeki Etkileri – https://www.bebek.com/bosanma-surecinin-cocuk-uzerindeki-etkileri/

]]>
https://www.bebek.com/bosanma-cocuga-nasil-soylenmeli/feed/ 0
Hamilelik Sürecinde Yaşanan Duygular https://www.bebek.com/hamilelik-surecinde-yasanan-duygular/ https://www.bebek.com/hamilelik-surecinde-yasanan-duygular/#respond Mon, 30 Sep 2024 13:21:27 +0000 https://www.bebek.com/?p=81773 Hamilelik sürecinde kaygı, heyecan, coşku, sevinç, korku, mutluluk, merak gibi pek çok duygunun bir arada yaşanabileceğini belirten Klinik Psikolog -Aile ve Çift Terapisti – Doğuma Hazırlık Eğitmeni Ebru Özkurt Topcu, yaşanan duygusal dalgalanmalar hakkında bilgi verdi.

Hamilelik döneminde duygularda değişiklikler ve duygusal dalgalanmalar genelde ilk olarak ne zaman başlar?

Hamilelik sürecinin ilk 3 ayında başlayan fiziksel değişimler (bulantı, kusma, uyku hali gibi) gebenin yaşamını sınırlayabilir. Bu sürece uyum sağlamaya çalışmak beraberinde duygusal değişimleri de getirebilir. Hamile olduğunu öğrenen kadınlar genellikle ilk trimester ile başlayan ve tüm hamilelik boyunca devam edebilecek duygu dalgalanmaları yaşayabilir. Fiziksel değişimlere adapte olurken bu yeni dönem için hazırlık heyecanı da yoğun duygulanımlara yol açabilir.

Bu dönemde anne adaylarında sıklıkla hangi duygular görülür?

Hamilelik dönemi yeni bir başlangıç olduğundan pek çok soru işaretini beraber getirir. Planlı gebelik değilse kabul etmek ve bu süreçteki değişimlere uyum sağlamak zorlaşabilir; böyle bir durum sıkıntı, endişe, öfke duygularını yoğunlaştırır. Ancak çok istenen bir gebelik olsa dahi anne adayının endişe duygusunu yoğun hissetmesi oldukça yaygındır.

Bu duygularla baş etmek için neler yapılabilir?

Anne olmaya dair pek çok soru ve merak edilen bilinmezlikler endişeye neden olur. “Yeterince iyi bakım verebilecek miyim?” “Duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilecek miyim?” … ile başlayan sorular “İyi anne olabilecek miyim?” “Ona güzel bir gelecek verebilecek miyim?” sorularına kadar geniş bir yelpazede anne adayları savrulur. Bu yeni ve özel bir döneme geçiş yapacak olmakla birlikte gelen oldukça doğal duygulardır. Dikkat edilmesi gereken nokta, bu duyguların sizin güzel heyecanınızı gölgelemeyecek, gündelik yaşamınızı zora sokmayacak şiddette olmasıdır. Dolayısıyla bu duygularla baş edebilirlik çok önemlidir. Düzenli meditasyon, yoga gibi aktivitelerin yapılması duygu yönetimini kolaylaştırır. Kaygılandıran durumlar ile ilgili farkındalığı arttırmak ve bilinçlenmek bu duyguların yönetilmesini sağlar.

Bu dönemde anne adayının çevresindeki kişilerin nasıl davranmaları gerekir?

Başta eşler olmak üzere anne adaylarının yakın çevresindeki kişilerin daha empatik ve özenli davranmaları çok değerlidir. Bunun öncelikli sebebi de anne stres yaşadığında bebeğin de stres olacağıdır. Hamilelik sürecinde değişen hormonların etkisiyle hassasiyetler değişebilir, duygu yoğunluğu artabilir. Yakın çevredeki kişiler, bu bilinçle yaklaşarak iletişimde çatışma gibi duygu değişimlerini etkileyebilecek, stres yaratabilecek durumlardan kaçınmalıdır.

Hamilelikteki psikolojik durum için ne zaman uzmandan yardım almak gerekir?

Hamilelikte fizyolojik değişimler kadar psikolojik değişimler de olası görülebilir. Bu değişikliklerin kişinin yaşamını kısıtlayan, zorlaştıran, yaşam kalitesini ve işlevselliğini bozup bozmadığı üzerinden değerlendirme yapılabilir. Yaşanan ruhsal değişimler, negatif düşünceler yoğunlaşıyor ve gündelik yaşamınızı olumsuz etkilemeye başlıyorsa uzman desteğine başvurulmalıdır.

 

Klinik Psikolog -Aile ve Çift Terapisti – Doğuma Hazırlık Eğitmeni Ebru Özkurt Topcu

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Hamilelik Döneminde Yaşanan Endişeler – https://www.bebek.com/hamilelik-doneminde-yasanan-endiseler/

]]>
https://www.bebek.com/hamilelik-surecinde-yasanan-duygular/feed/ 0
Kreş ve Anaokulu Döneminde Çocuklara Destek https://www.bebek.com/kres-ve-anaokulu-doneminde-cocuklara-destek/ https://www.bebek.com/kres-ve-anaokulu-doneminde-cocuklara-destek/#respond Thu, 26 Sep 2024 13:10:50 +0000 https://www.bebek.com/?p=81746 Kaygıları Azaltın, Mutlu Başlayın

Kreş ve anaokulu, çocuğun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişiminde büyük birer dönüm noktasıdır. Bu yeni sürece hazırlanmak ve çocuğunuzun bu ortamlara uyum sağlamasına destek olmak, sağlıklı bir başlangıç yapabilmesi için kritik önem taşır. Ebeveyn olarak atacağınız adımlar, çocuğunuzun bu yeni deneyime karşı hissettiği kaygı ve merak arasında denge kurmasına yardımcı olacaktır.

Kreş Dönemi: İlk Ayrılık Deneyimi

Kreş genellikle 1-3 yaş arasındaki çocuklar için tercih edilir ve bu dönemdeki çocuklar için en zorlayıcı kısım, anneden veya babadan ayrılma deneyimidir. Bu ilk ciddi ayrılık, çocuğun güven duygusunu zedeleyebilir veya doğru şekilde ele alındığında onu güçlendirebilir.

Bu süreçte çocuğunuzun kendini güvende hissetmesini sağlamak için, kısa ayrılık deneyimleri oluşturabilirsiniz. Örneğin, bir aile büyüğüne veya güvendiğiniz bir bakıcıya birkaç saatliğine bırakmak, çocuğunuzun küçük adımlarla sizden ayrı olma fikrine alışmasını sağlar. Bu deneyimler sırasında sevdiği bir oyuncak veya battaniye gibi güven verici objeleri yanında bulundurmak, onu rahatlatacaktır.

Ebeveynler için en önemli adımlardan biri de kreş ortamını önceden çocuğa tanıtmaktır. Okul ziyaretleri, çocuğun okula başlamadan önce sınıfları görmesi, öğretmenleri tanıması ve diğer çocuklarla etkileşime girmesi, alışma sürecini hızlandırır.

Anaokuluna Geçiş: Yeni Bir Sosyal Çevre

Anaokuluna başlama genellikle 3-5 yaş arasında gerçekleşir ve bu, çocuğun daha yapılandırılmış bir sosyal ortama adım atması anlamına gelir. Anaokulu, çocuğun sosyal ilişkilerini geliştirdiği, grup oyunları ve sınıf etkinlikleriyle farklı beceriler kazandığı bir yerdir.

Çocuğunuz bu yeni ortamla tanışırken, bazı kaygılar ve zorluklar yaşayabilir. Ancak, önceden yapılacak hazırlıklar bu süreci kolaylaştırabilir. Çocuğunuzun ilgisini çekecek etkinliklerden bahsetmek, örneğin “Orada boyama yapabileceksin, arkadaşlarınla birlikte oyunlar oynayacaksın” demek, okul fikrine olumlu bakmasını sağlayabilir. Ayrıca, anaokuluna geçiş sürecinde çocuğunuzun uyum sağlayabileceği bir rutine erken başlamanız önemlidir. Okul başlamadan birkaç hafta önce uyku düzenini ayarlamak, sabah kalkış saatlerini okul günlerine uygun hale getirmek, bu süreçte çocuğunuzun vücudunun ve zihninin de bu değişime hazırlanmasına yardımcı olur.

Hazırlık Süreci

Hem kreş hem de anaokulu öncesinde, çocuğunuzun bu yeni ortama geçiş yapmasını kolaylaştıracak adımlar atabilirsiniz. Okul ile ev arasında bir bağ kurmak bu adımlardan biridir. Örneğin, çocuğunuzun en sevdiği oyuncaklardan birini okula götürmesine izin verin. Bu, ona ev ortamından bir parça taşıyormuş gibi hissettirir ve okulu daha güvenli bir yer olarak görmesine yardımcı olur.

Diğer yandan, kitaplar ve hikayeler de bu süreçte büyük bir rol oynayabilir. Anaokulu veya kreş hakkında yazılmış çocuk kitapları okuyarak, çocuğunuzun bu yeni deneyimi keşfetmesine yardımcı olabilirsiniz. Bu kitaplar, çocuğunuzun okulun ne anlama geldiğini anlamasına ve duygusal olarak hazırlanmasına katkıda bulunabilir. Örneğin, “Birinci Günüm Anaokulunda” gibi kitaplar, çocuğun kendini başkahramanla özdeşleştirerek bu yeni deneyimi daha rahat kabul etmesini sağlar.

Duygusal Tepkiler ve Destek

Kreş veya anaokuluna başlamak, çocuklarda çeşitli duygusal tepkilere yol açabilir. Ayrılma kaygısı sıkça görülen bir durumdur ve bu kaygıyı hafifletmek için çocuğunuzun duygularını tanımanız ve ona destek olmanız önemlidir. Örneğin, çocuğunuz sabahları okula gitmek istemediğinde, onun duygularını görmezden gelmek yerine, “Anladım, bu sabah gitmek istemiyorsun. Ama okulda çok eğleneceksin ve ben seni her zaman alacağım” diyerek ona güven verin. Çocuğunuzun duygularını doğrulamak ve rahatlatıcı bir dil kullanmak, onun kaygılarını azaltabilir.

Buna ek olarak, sabahları vedalaşma sürecini kısa ve tatlı tutmaya çalışın. Uzun vedalar, çocuğunuzun kaygı düzeyini artırabilir. Sabahları okul kapısında kısa bir sarılma ve öpücük ile vedalaşarak, çocuğunuza ayrılık anının zorlayıcı bir deneyim olmadığını hissettirebilirsiniz.

Somut Öneriler: Ebeveynler İçin Pratik Adımlar

  1. Okul Öncesi Denemeler Yapın: Çocuğunuzla birlikte okul ziyaretleri gerçekleştirin, sınıfları gösterin ve diğer çocuklarla kısa süreli etkileşimler yaşamasını sağlayın.
  2. Güvenli Bağlantılar Kurun: Çocuğunuzun okula alışması için evdeki güvenli eşyalarını okula götürmesine izin verin. Bu, okulun yeni ve yabancı bir yer olmaktan çıkıp daha tanıdık ve güvenli bir ortam olmasına yardımcı olur.
  3. Sabah Rutinlerini Kolaylaştırın: Okul gününden önce çocuğunuzla birlikte sabah yapılacak işleri eğlenceli bir şekilde planlayın. Örneğin, birlikte okul kıyafetlerini seçmek veya çantasını hazırlamak, sabahları stres yerine keyifli bir zaman dilimi haline getirebilir.
  4. Duygusal Hazırlık Yapın: Çocuğunuzla okula başlamadan önce okul hakkında konuşun. Okulda yapılacak eğlenceli etkinlikler hakkında bilgi verin ve okula dair hikayeler okuyun.
  5. Pozitif Dil Kullanın: Okul hakkında konuşurken olumlu bir dil kullanmak, çocuğunuzun da bu sürece daha pozitif bakmasını sağlar. Örneğin, “Bu okulda çok güzel arkadaşlar edineceksin” gibi cümlelerle ona okulun keyifli yanlarını anlatın.

Film Önerisi: Ters Yüz (İnside Out)

Ters Yüz (İnside Out), Pixar tarafından yapılmış ve çocukların duygularını daha iyi anlamalarını sağlayan, hem çocuklar hem de ebeveynler için eğitici bir animasyon filmidir. Film, özellikle çocukların büyük değişimlerle karşılaştıklarında duygusal olarak nasıl tepki verdiklerini keşfetmek için harika bir araçtır.

Film, baş karakter Riley’in ailesiyle birlikte yeni bir şehre taşınmasıyla başlar. Riley, bu süreçte farklı duygularıyla yüzleşir: Neşe, Üzüntü, Korku, Öfke ve Tiksinti. Bu duygular, Riley’in zihninde birlikte çalışarak onun yeni hayatına uyum sağlamasına yardımcı olmaya çalışır. Çocuklar için büyük değişimlerin nasıl karmaşık duygusal tepkilere yol açabileceğini anlatan film, anaokulu veya kreşe başlama gibi çocuklar için stresli olabilecek süreçleri anlamalarını kolaylaştırır.

Filmde, her duygunun farklı bir işlevi olduğunu ve tüm duyguların önemli olduğunu görmek mümkün. Örneğin, Riley’in zorlandığı anlarda Üzüntünün de en az Neşe kadar değerli olduğu vurgulanır. Bu, çocuklara kötü hissetmenin de doğal ve geçici olduğunu öğretir.

Ters Yüz, çocuğunuzla birlikte izledikten sonra duygular üzerine konuşabileceğiniz bir platform sunar. Örneğin, filmden sonra çocuğunuza “Sen okula başladığında hangi duyguların vardı?” veya “Riley’in hissettiği gibi hissettiğin zamanlar oldu mu?” gibi sorular sorarak, çocuğunuzun kendi duygularını ifade etmesine yardımcı olabilirsiniz. Bu tür sohbetler, çocuğunuzun duygusal farkındalığını artırabilir ve kreş ya da anaokuluna uyum sürecinde yaşadığı duygusal dalgalanmaları daha iyi anlamasına yardımcı olabilir.

Enes Çelik

Uzman Psikolojik Danışman

 

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Çocuklar İçin Kreşe Başlama Yaşı Ne Olmalıdır? – https://www.bebek.com/cocuklar-icin-krese-baslama-yasi-ne-olmalidir/

]]>
https://www.bebek.com/kres-ve-anaokulu-doneminde-cocuklara-destek/feed/ 0
Yaşa Göre Vitamin Kullanımı https://www.bebek.com/yasa-gore-vitamin-kullanimi/ https://www.bebek.com/yasa-gore-vitamin-kullanimi/#respond Fri, 13 Sep 2024 13:29:10 +0000 https://www.bebek.com/?p=81686 Son dönemlerin popüler konusu gıda takviyelerini kullanırken bazı hususlara dikkat edilmesi şart. Bunların başında dönemin ihtiyaçlarına göre uygun takviyelerin doktor tavsiyesiyle seçimi geliyor. Zira tıpkı diğer ilaç tedavilerinde olduğu gibi, kişiselleştirilmiş destek tedavisinin ön plana çıkarılması giderek önem kazanıyor.

ADÖLESAN YAŞ (12-20)

İlk olarak adolesan yaş dönemine baktığımızda bu dönemde genç kızlarımızda ve erkeklerimizde özellikle büyüme ön planda olduğu ve hormonal değişimlerin ön planda olduğu bir dönem olduğu için bu dönemde uygun vitamin ve başta magnezyum olmak üzere mineral takviyelerinin dönemsel kullanımı büyük önem taşır. Gençlerimizin tam ergenlik dönemine denk geldiği için özellikle ilaç kullanımına uyumsuzluk olduğu da bilindiğinden, sıvı veya çiğnenebilen gummy formlar tercih edilebilir. Uygun besin destekleri de beslenme yoluyla alınmasına gidilebilmektedir. Gençlerde bu dönemden itibaren pestisit ve ağır metal atımını sağlamak için dönemsel hekim kontrolünde atılımı sağlamak için Zeolit ve Bentonit destekleri kullanılmalıdır. Özellikle gençlerde erken ergenlik ve erkek çocuklarda meme gelişimini engellemek için büyük önem taşımaktadır.

Özellikle genç kızlarımızda adet öncesi pre-menstrüel sendrom dediğimiz durum sıklıkla görülür ve çoğu zaman ergenlik ruh haliyle karıştırılır. Bu nedenle ergenlik döneminde B grubu vitaminlerin, çinkonun, D vitamininin kandaki değerlerinin uygun yüksekliklerde olması bu dönemin rahat geçirilmesi için büyük önem taşır.

Yine benzer şekilde özellikle gençlerin beslenmesinin çok iyi olmadığını düşünüyorsak dönemsel olarak farklı şekillerde Omega 3 desteği alınabilir. Özellikle adet sancısı ön planda olan gençler varsa magnezyumla birlikte Omega 3 desteğinin çok önemli olduğu bilinmektedir.

Bu önemli yaş döneminin aynı zamanda gençlerin sınav dönemi olduğu düşünüldüğünde özellikle odaklanma ve bilişsel hafıza için önemli olan sitikolin türevi takviyeler önerilebilir. Bu takviyelerin de özellikle sınav dönemleri öncesinde ya da okul süresince belli aralıklarla kullanabilir. Gençlerin akranlarıyla yoğun olarak vakit geçirdiği ergenlik döneminde bağışıklık sistemlerini destekleyecek ürünlerin özellikle mevsim geçişlerinde kullanılması da önemli.

Çeşitli spor dallarıyla uğraşan gençlerde ise özellikle yüzme ve havuz kullanımı ön plandaysa bu kullanımdan önce C vitamini takviyesinin alınması çok önemlidir. Bu dönemden itibaren barsak sağlığı da önemsenmeli, kabız kalınmaması için mutlaka düzenli beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Destek amaçlı olarak magnezyum takviyesi ve yanına dönemsel olarak akasya gamı ve ihtiyaca uygun pre-probiyotik kullanımı eklenmelidir.

ÜREME ÇAĞI (20- 40)

Üreme çağına geldiğimizde özellikle adölesan dönemde yapılmış olan yatırımlar bu dönemin ilerlemesi için büyük önem taşıyor.  Bu dönemde yine tıpkı adölesan dönemde olduğu gibi magnezyum takviyesinin haftanın 2 ya da 3 günü belli aralıklarla kullanılması büyük önem taşır. Bu dönemde maalesef sağlıklı da beslensek sebze ve meyvelerden gerekli vitamin ve mineralleri artık alamadığımız düşünüldüğünde, sıvı besin desteklerinin dönemsel kullanımı büyük önem taşır.

Bu yaşlardan itibaren vücudumuzda çok fazla ağır metal ve pestisit birikimleri de görüldüğü için yıllık detoks ürünlerine yönelik olarak Spirulina ve Chlorella gibi yosunları içeren destekler tercih edilebilir. Toksinlerin vücuttan hızla atılımını sağlayacak hardal benzeri içerikleri kapsayan, hekimlerin de uygun gördüğü detoksa yardımcı olacak ürünlerin düzenli kullanımı önem kazanır.

Gebelik planlayan anne adaylarına genellikle Folik asit kullanımı önerilmektedir. Ancak bundan önce mutlaka sağlıklı bir gebelik için ve bebek gelişimi için öncelikle annenin vücudunun arındırılması ve bunun için gerekli olan detoks uygulamalarının yapılıp ardından eksik olan minerallerin ve vitaminlerin yerine konulması büyük önem taşır. Bu sayede anne; bulantı, kusma gibi şikayetleri çok daha az yaşadığından bebeğin gelişimi çok daha sağlıklı olur. Özellikle gebelikte görülebilen gebelik tansiyonu, gebelik şekeri gibi istenmeyen durumların önüne geçilebilir.

Annenin gebeliği boyunca başta magnezyum olmak üzere gerekli pre/pro-biyotik desteğinin sağlanması, aktif folat formu olan folik asit desteğinin ilk 3 ayda kullanılması, EPA ve DHA oranı yüksek olan Omega-3 desteğinin dönemsel olarak kullanılması ve gebeliğe uygun multivitamin desteklerinin kullanılması sağlıklı bir gebeliğin devamı için özellikle önemlidir.

Benzer şekilde bu dönemde emzirmeye bağlı vitamin ve mineral kaybı olacağı için başta kemik sağlığını korumak ve diş kaybının önüne geçmek için D vitamini, kalsiyum ve magnezyum takviyeleri olmak üzere saç ve cilt kalitesi kaybını engellemek için uygun multivitamin desteğinin Omega-3 kullanımı, ayrıca kansızlığı engellemek için demir desteğinin kullanımı çok önemlidir.

Annenin sahip olduğu barsak mikrobiyatası bebeğe direkt aktarıldığı için dönemsel prebiyotik kullanımı çok faydalı olur.

Bir diğer önemli konu ise yardımcı üreme teknikleri dediğimiz tüp bebek tedavisiyle gebe kalmayı planlayan anne adayları ile yumurta dondurmayı planlayan genç kadınlarımız bu işlemlerden önce mümkünse Zeolit, Bentonit, Chlorella, Spirulina gibi ürünlerle doktor kontrolünde detokslarını yapmalı ardından üreme sağlığı için de önemli olan selenyum, çinko gibi destekleri mutlaka almalıdır.

Yine bu dönemde tiroid ve hormon sağlığı için dönemsel olarak selenyum ve iyot kullanımının çok önemli olduğu bilinmelidir.  Çünkü kullandığımız iyotlu tuzlarda bile yeterli seviyelerde bu mineralin olmadığını biliyoruz. Eğer evinizde arıtma su kullanıyorsanız minerallerden başta magnezyum, kalsiyum, potasyum gibi takviyelerin alınmasının çok kıymetli olduğunu biliyoruz.

Bu dönemde hormon sağlığımız ve üreme organlarının sağlığı için dönemsel olarak çinkonun picolinate formunun kullanılması çok değerli. Bu yaş aralığında beslenmemizde yeteri kadar Omega 3 alamıyorsak hayvansal ya da bitkisel Omega 3 desteğinin kullanılması da gerekli.

Kadınların aktif iş yaşantısının olduğu bir dönem olduğu için de NADH gibi mitokondri sağlığımızı destekleyecek ürünlerin kullanımı, damar sağlığımız için çok kıymetli olan ve metabolizmanın düzenini sağlayacak olan aktif folat ve metil içeren ilaçların kullanımı da önem taşır.

Bu yaşlarda ruhsal dengemizin sağlanması için B6 vitaminleri ve Passiflora tarzı doğal bitkisel takviyeler tercih edilebilir. Böylelikle hem gün içinde maruz kaldığımız aşırı uyaranlara karşı kendimizi koruyabilmek hem de günün sonunda rahat uyuyabilmek için dönemsel kullanımı büyük önem taşır.

MENOPOZ ÖNCESİ DÖNEM (40- 50)

Bu dönem; son yıllarda öne çıkan ve uzun sağlıklı yaş alma anlamına gelen ‘’Longevity’’ kavramına yatırım yapmak için çok önemli bir yaş aralığıdır. Menopoz öncesi dönemde yaptığımız yatırım, özellikle menopozdaki sağlığımızı belirler ve tüm vücudumuzda olabilecek değişikliklerin önüne geçilmesini sağlar. Bu dönemde yıkım, yapımın önüne geçtiğinden bu süreci dengelemek için uygun kollajen formlarının seçilmesi gerekir.  Özellikle Glisin içeren kollajenlerin aktif hastalıkta olmadığımız dönemlerde kullanımı, yine mümkünse kollajeni temiz içerikli kemik sularıyla almamız büyük önem taşır.

Bağ dokumuzu ve cilt bariyerini desteklemek için de dönemsel olarak özellikle yaz aylarında cildin yıpranmasını engellemek için Ceramid içeren ürünlerin kullanımı çok etkilidir. Kollajen cildi ve bağ dokusunu destekler. Yine erken dönemde başta idrar kesemiz olmak üzere, idrar kaçırmaya sebep olan çeşitli sarkmaların ve tüm bağ doku içeren organların sarkmasının da önüne geçilebilir.

Bu yaş döneminde oldukça sık görülen idrar yolu enfeksiyonlarını azaltmak için de özellikle yaz dönemlerinde Cranberry tarzı ürün desteklerinin kullanımını öneriyorum.

Kalp sağlığının da önem kazandığı bu yaşlarda yapacağımız yatırımların başında, magnezyum ve resveratrol kullanımı gelmelidir. D vitaminini özellikle K vitamini ile birlikte kullandığımızda kemiklerimizde yeterli kalsiyum geçişini sağlayarak kemik erimesine yatkınlığı ortadan kaldırır. Uygun miktarda magnezyum alımında da kemik ve damar sağlığımız için büyük oranda koruyuculuk sağlamış oluruz.

Bu dönemde özellikle vücudumuzda oksidasyon reaksiyonları çok yoğun olduğu için E vitamininin ara dönemsel olarak kullanımı büyük önem taşır. Göz sağlığımız için Lutein içeren ürünlerin ve özellikle anti-enflamatuar özelliği olan mikro besin desteklerini kullanılması ve metabolik denge için önemli olan dengeleyici ürünlerin ara dönemler halinde kullanılması çok önemlidir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Pınar Yalçın Bahat

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Hamilelikte Vitamin Kullanımı Gerekli Mi? – https://www.bebek.com/hamilelikte-vitamin-kullanimi-gerekli-mi/

]]>
https://www.bebek.com/yasa-gore-vitamin-kullanimi/feed/ 0
Bebekten Sonra Anne Baba İlişkisi https://www.bebek.com/bebekten-sonra-anne-baba-iliskisi/ https://www.bebek.com/bebekten-sonra-anne-baba-iliskisi/#respond Tue, 10 Sep 2024 07:16:52 +0000 https://www.bebek.com/?p=81643 Bebekten Sonra Anne Baba İlişkisi: Aşkın Yeni Bir Boyutu

Bebek sahibi olmak, bir çiftin hayatında derin değişikliklere yol açan mucizevi bir deneyimdir. Ancak, bu mutluluk kaynağı yeni sorumluluklar, kaygılar ve değişimlerle gelir. Bebekle birlikte gelen yoğun tempo, ilişkilerde önemli dönüşümlere neden olabilir. Bebek sahibi olduktan sonra anne baba ilişkisi nasıl etkilenir ve bu yeni dönemde ilişkinin sağlam kalması için neler yapılabilir?

Değişen Zaman Yönetimi ve Öncelikler

Bebekten önce, çiftlerin birlikte geçirecekleri zaman daha esnektir. Sinema geceleri, romantik akşam yemekleri ve spontane hafta sonu kaçamakları yaygındır. Ancak, bebek sahibi olduktan sonra bu tür aktiviteler azalır. Bebek bakımının zaman alıcı doğası, çiftlerin birbirine ayırdığı zamanı ciddi şekilde kısıtlar. Bu da, ilişkideki yakınlık ve bağlılık hissini olumsuz etkileyebilir.

Uyku Düzeni ve Enerji Seviyesi

Yeni ebeveynlerin sıkça yaşadığı en büyük zorluklardan biri uyku düzenidir. Bebekler genellikle gece boyunca uyanır ve bu durum ebeveynlerin uyku düzenini bozar. Uyku eksikliği, yorgunluk ve tahammülsüzlük gibi duygusal tepkilere yol açar. Bu da, çiftlerin birbirine karşı daha sabırsız ve anlayışsız olmasına neden olabilir.

Duygusal Değişimler ve Stres

Bebeğin doğumu ile birlikte özellikle annenin vücudunda ve zihninde önemli hormonal değişiklikler olur. Bu değişiklikler, postpartum depresyon gibi ciddi duygusal zorluklara yol açabilir. Baba da, yeni rolü ve sorumlulukları nedeniyle duygusal dalgalanmalar yaşayabilir. Bu süreçte, çiftlerin birbirine karşı empati ve anlayış göstermesi hayati önemdedir.

Maddi Kaygılar ve Gelecek Planları

Bebek sahibi olmak, aile bütçesine yeni yükümlülükler getirir. Bez, mama, sağlık harcamaları ve ilerideki eğitim masrafları gibi maddi kaygılar, çiftler arasında stres ve gerginliğe sebep olabilir. Bu maddi kaygılar, özellikle tek gelirli ailelerde daha belirgin olabilir ve çiftlerin birbirine karşı sabır ve destek göstermesi önemlidir.

İlişkisel Dinamikler ve Yeni Roller

Bebekle birlikte gelen yeni roller, çiftlerin ilişkisel dinamiklerini de değiştirir. Eşlerin birbirine karşı beklentileri ve sorumlulukları yeniden tanımlanır. Anne, genellikle bebeğin birincil bakıcısı olurken, baba da destekleyici rolü üstlenir. Ancak bu rollerin dengelenmesi ve her iki tarafın da birbirini desteklemesi önemlidir.

Çözüm Önerileri

  1. İletişimi Güçlendirin: Duygularınızı, endişelerinizi ve beklentilerinizi partnerinizle paylaşmaktan çekinmeyin. Açık ve dürüst iletişim, çiftlerin birbirini daha iyi anlamasına ve desteklemesine yardımcı olur. Örneğin, her günün sonunda 15 dakika boyunca “check-in” yapmak, yani günün nasıl geçtiğini, hislerinizi ve birbirinize dair gözlemlerinizi paylaşmak. Bu, küçük görünse de, günlük stresleri ve birikmiş duyguları ifade etmek için etkili bir yöntemdir.Açık ve dürüst iletişim, çiftlerin birbirini daha iyi anlamasına ve desteklemesine yardımcı olur. Bu “check-in” süresi boyunca, eleştiri yapmaktan kaçının ve sadece dinleyin.
  2. Birlikte Zaman Geçirin: Yoğun bebek bakım mesaisinde, eşinizle kaliteli zaman geçirmeyi ihmal etmeyin. Birlikte yapılan aktiviteler, ilişkiyi canlı tutar ve bağınızı güçlendirir. Örneğin, haftada bir kez, sadece çift olarak vakit geçireceğiniz bir “randevu gecesi” planlayın. Bu, evde bebeğin uyuduğu bir saat olabilir ya da bir aile üyesinin ya da bakıcının bebekle ilgilendiği bir zaman dilimi olabilir. Yoğun bebek bakımının ortasında, eşinizle kaliteli zaman geçirmeyi ihmal etmeyin. Birlikte yapılan aktiviteler, ilişkiyi canlı tutar ve bağınızı güçlendirir.
  3. Roller ve Sorumlulukları Paylaşın: Adil bir iş bölümü yapmak, hem annenin hem de babanın üzerindeki stresi azaltır. Bu, çiftlerin birbirine olan saygısını ve takdirini artırır. Örneğin, ev işleri ve bebek bakımı konusunda adil bir iş bölümü yapmak için bir plan hazırlayın. Örneğin, annenin bebeği gece beslemesi sırasında baba sabah ilk beslemeyi ve alt değiştirmeyi üstlenebilir. Adil bir iş bölümü yapmak, hem annenin hem de babanın üzerindeki stresi azaltır. Bu, çiftlerin birbirine olan saygısını ve takdirini artırır.
  4. Destek ve Anlayış Gösterin: Eşinizin yaşadığı zorlukları ve duygusal dalgalanmaları anlamaya çalışın. Birbirinize destek olmak, ilişkinizi daha da sağlamlaştırır. Örneğin, eşinizin duygusal olarak zorlandığını fark ettiğinizde, ona küçük jestlerle destek olun. Bu, sevdiği bir yemeği yapmak, ona dinlenmesi için zaman tanımak ya da sadece onu dinlemek olabilir. Eşinizin yaşadığı zorlukları ve duygusal dalgalanmaları anlamaya çalışın. Birbirinize destek olmak, ilişkinizi daha da sağlamlaştırır.
  5. Kendinize ve Birbirinize Zaman Ayırın: Bireysel olarak kendinize zaman ayırmanız, kişisel tatmininizi ve mutluluğunuzu korumanıza yardımcı olur. Aynı şekilde, eşinizin de kendi zamanına ihtiyacı olduğunu unutmayın. Örneğin, her iki tarafın da kişisel zamanına saygı gösterin. Annenin kendi başına bir kahve içmek ya da baba spor salonuna gitmek gibi bireysel aktiviteler yapması, çiftlerin kendi kimliklerini korumasına yardımcı olur. Bireysel olarak kendinize zaman ayırmanız, kişisel tatmininizi ve mutluluğunuzu korumanıza yardımcı olur. Aynı şekilde, eşinizin de kendi zamanına ihtiyacı olduğunu unutmayın.
  6. Profesyonel Yardım Almayı Düşünün: Aile terapisti ya da danışman, iletişim sorunlarını çözmenize ve ilişkinizi daha sağlıklı bir temele oturtmanıza yardımcı olabilir. Örneğin, aile terapisti ya da danışmanla düzenli seanslar planlamak. Bu, özellikle zor zamanlarda iletişimi ve ilişkiyi güçlendirmek için faydalı olabilir. Bir profesyonelin rehberliği, iletişim sorunlarını çözmenize ve ilişkinizi daha sağlıklı bir temele oturtmanıza yardımcı olabilir.

Sonuç Olarak,

Bebek sahibi olduktan sonra anne baba ilişkisi, çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalır. Ancak, bu dönemde iletişim, birlikte zaman geçirme, rollerin paylaşımı, destek ve anlayış gösterme gibi unsurlar büyük önem taşır. Unutmayın ki, bu zorluklarla başa çıkarken ilişkinizin de güçlenmesi mümkündür. Birlikte büyümek ve bu yeni deneyimi paylaşmak, sevginizi ve bağınızı daha da derinleştirecektir.

Bu yeni dönemde, sevginizi ve ilişkinizi koruyarak ilerlemek mümkündür. Bebekle birlikte gelen değişiklikler, aşkın yeni bir boyutunu keşfetmenize olanak tanır. Birbirinize destek olarak ve birlikte çalışarak, bu dönemi daha da anlamlı ve özel hale getirebilirsiniz.

Kitap Önerisi

İlişkinizi ve ebeveynlik becerilerinizi geliştirmek için, şu kitabı öneriyoruz:

“Yeterince İyi Ebeveyn Olmak: 0-6 Yaş Dönemi Anne Baba Çocuk İlişkisi”
Yazar: Doç. Dr. Veysi Çeri
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yayın Yılı: 2021
Sayfa Sayısı: 176
Bu kitap, mükemmeliyetçilikten ziyade “yeterince iyi” olmanın önemini vurguluyor ve anne babalara, çocuklarıyla olan ilişkilerini güçlendirmek için pratik öneriler sunuyor. Erken çocukluk döneminde anne baba ve çocuk arasındaki dinamikleri anlamak için değerli bilgiler içeriyor. Kitap, aile içi iletişimi ve ilişkileri geliştirmek isteyen ebeveynler için vazgeçilmez bir rehber niteliğindedir.

Uzman Psikolojik Danışman Enes Çelik

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın !

Babalar İçin Anneyi Anlamak – https://www.bebek.com/babalar-icin-anneyi-anlamak/

]]>
https://www.bebek.com/bebekten-sonra-anne-baba-iliskisi/feed/ 0
Çocukların Ay Burçlarına Göre Duygusal Dünyalarını Anlamak https://www.bebek.com/cocuklarin-ay-burclarina-gore-duygusal-dunyalarini-anlamak/ https://www.bebek.com/cocuklarin-ay-burclarina-gore-duygusal-dunyalarini-anlamak/#respond Mon, 09 Sep 2024 07:17:43 +0000 https://www.bebek.com/?p=81638 Çocuklarımızın iç dünyasını, yeteneklerini ve potansiyelini anlamak için gökyüzü bize önemli bir rehber sunar. Astrolojide Ay, haritamızdaki en hızlı hareket eden gezegen olarak, duygusal dünyamızın ve içsel benliğimizin güçlü bir yansımasıdır. Ay burcu, doğduğumuz anda Ay’ın bulunduğu burç olup, çocuklarımızın duygusal tepkilerini, içsel ihtiyaçlarını ve sezgilerini belirler. Bugün, çocuklarımızın Ay burcuna göre nasıl bir duygusal dünyaya sahip olduğunu ve bu bilgiyi onların duygusal gelişimlerinde nasıl kullanabileceğimizi konuşmak istiyorum.

Ay Burcu Koç Olan Çocuklar

Ay burcu Koç olan çocuklar, bağımsızlığa düşkün ve cesur olurlar. Bu çocukların bağımsızlık ihtiyaçlarını desteklemek ve cesaretlendirmek önemlidir. Sabırsız olabilirler, bu yüzden sabır gerektiren oyunlar oynamak faydalı olacaktır. Örneğin, bir kum saati veya zamanlayıcı kullanarak beklemeyi gerektiren oyunlar oynayabilirsiniz. Kum saati dolana kadar resim yapmak veya yapboz tamamlamak gibi aktiviteler sabır geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Ay Burcu Boğa Olan Çocuklar

Ay burcu Boğa olan çocuklar, istikrardan ve düzenden hoşlanırlar. Kendilerini güvende ve konforlu hissettikleri yerde olmak onlar için önemlidir. Herhangi bir değişim öncesinde onlarla konuşmak ve duygusal anlamda hazırlamak önemlidir. Dokunsal ve fiziksel temasa çok önem verirler. Onlar için bir “Duyusal Oyun Kutusu” oluşturabilirsiniz. Bu kutuya farklı dokularda nesneler (pamuk, kum, farklı kumaş türleri, vs.) koyarak çocukların bu nesnelere dokunmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca, kille şekil yapma veya hamurla oynama gibi aktiviteler de Ay burcu Boğa çocukları için rahatlatıcı ve eğlenceli olacaktır.

Ay Burcu İkizler Olan Çocuklar

Ay burcu İkizler olan çocuklar, meraklı ve iletişim odaklıdır. Onlar için iletişimde olmak önemlidir. Duygularını ifade etmekten hoşlanırlar ve meraklıdırlar. Onların merakını desteklemek ve onlarla sürekli iletişim halinde olmak, duygusal anlamda besleyici olacaktır. Duygularını daha rahat ifade etmeleri ve empati duygularını geliştirmek için “Hikaye Tamamlama” oyunu oynatabilirsiniz. Sizin başlattığınız bir hikayenin ortasında keserek onun tamamlamasına izin vermek onlar için çok besleyici olacaktır.

Ay Burcu Yengeç Olan Çocuklar

Ay burcu Yengeç olan çocuklar, sevgi dolu, şefkatli, besleyici ve empatik olurlar. Ev ortamı onlar için çok önemlidir. Huzurlu bir ev ortamı onları duygusal anlamda çok huzurlu hissettirecektir. Birlikte sokak hayvanlarına mama vermek veya her gün duygularını yazdığı ya da çizdiği bir günlük tutmak, duygusal dünyalarını besleyecektir.

Ay Burcu Aslan Olan Çocuklar

Ay burcu Aslan olan çocuklar, ilgi görmek, takdir edilmek ve alkışlanmaktan hoşlanırlar. Bu yüzden ebeveynler olarak onların çabasını takdir etmek önemlidir. Başarısızlığın da hayatın bir parçası olduğunu anlatmak faydalı olacaktır. Farklı duyguları canlandırdığınız drama oyunları, duygusal anlamda kendilerini besleyecektir.

Ay Burcu Başak Olan Çocuklar

Ay burcu Başak olan çocuklar, düzen ve detaylara önem verir. Onlar için netlik önemlidir ve belirsizlikten hoşlanmazlar. Duygusal olarak, güvenli ve düzenli bir ortamda büyümek isterler. Ebeveynler, bu çocuklara düzenli ve planlı bir yaşam sunmalı ve onların detaylara olan ilgisini desteklemelidir. Olumlu geri bildirimlerle desteklenmelidirler. “Duygu Çizelgesi” oluşturup farklı duyguları ve bu duyguların nedenlerini yazarak bir çizelge oluşturabilirsiniz. Böylece duyguları çok daha net tanıyacaklardır.

Ay Burcu Terazi Olan Çocuklar

Ay burcu Terazi çocukları, dengeli ve uyumludur. Onlar için sosyal bağlantılar ve adalet duygusu önemlidir. Duygusal olarak, huzurlu ve dengeli bir ortamda büyümek isterler. Ebeveynler, bu çocuklara sosyal becerilerini geliştirebilecekleri fırsatlar sunmalı ve onların adalet duygusunu desteklemelidir. Çatışma yönetimi konusunda rehberlik etmek önemli olacaktır. Aile bireyleri ile akşam yemek masasında sırayla neler yaşadığını ve nasıl hissettiğini anlatmak, duygusal dünyaları için çok besleyici olacaktır.

Ay Burcu Akrep Olan Çocuklar

Ay burcu Akrep çocukları, sezgileri kuvvetlidir. Bu yüzden onlara asla yalan söylememek gerekir. Güvenilir ve gerçek ilişkiler kurmak isterler. Kendi duygularını ve duygusal ihtiyaçlarını ifade etmekte zaman zaman zorlanabilirler. Sevdiği insanlara karşı fazlasıyla sahiplenici olabilirler. Duygu kartları üzerinden duygular üzerine konuşmak ve kalbimizin sevdikçe büyüdüğünü anlatmak, onlar için önemli olacaktır.

Ay Burcu Yay Olan Çocuklar

Ay burcu Yay olan çocuklar için, öğrenmek ve hayatı keşfetmek önemlidir. İyimser ve pozitiftirler. Duygusal olarak, özgür bir ortamda büyümek isterler. Ebeveynler, bu çocuklara keşfetme ve öğrenme fırsatları sunmalı ve onların bağımsızlık duygusunu desteklemelidir. Birlikte seyahate çıkmak, farklı yerler görmek ve orada neler hissettiği üzerine konuşmak, duygusal anlamda çok besleyici olacaktır.

Ay Burcu Oğlak Olan Çocuklar

Ay burcu Oğlak olan çocuklar, disiplinli ve sorumluluk sahibidir. Onlar için sorumluluklarını tamamlamak çok önemlidir. Ebeveyn olarak, bu çocuklara güvenli ve yapılandırılmış bir yaşam sunmalı ve onların sorumluluk duygusunu desteklemelisiniz. Zaman zaman sorumluluklar söz konusu olduğunda kendi duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını göz ardı edebilirler, bu yüzden duygularına da kulak vermesi konusunda rehberlik edebilirsiniz. Duygusal farkındalık oyunları, onlara çok iyi gelecektir.

Ay Burcu Kova Olan Çocuklar

Ay burcu Kova olan çocuklar, özgürlüklerine düşkün ancak topluma katkı sağlamaktan hoşlanırlar. Sosyal yardım kuruluşlarında yer almak, sosyal aktivitelerde bulunmak, onlar için besleyici olacaktır. Duygularını farklı şekillerde ifade etmek isterler. Ebeveynler olarak, bu özgün ruhlarını beslemek önemlidir. Duygu çarkı oluşturup gelen duyguyu anlatması veya üzerine hikaye yazmasını isteyebilirsiniz. Bu oyun, duygusal farkındalıklarını artıracaktır.

Ay Burcu Balık Olan Çocuklar

Ay burcu Balık olan çocuklar, duygusal, hassas ve empatiktirler. Onlar için destekleyici bir ortamda olmak ve kendilerini güvende hissetmek önemlidir. Yaratıcı olurlar. Fazlasıyla fedakarlık eğiliminde olabilirler, bu yüzden duygusal sınırları doğru koyma konusunda ebeveynlerin rehberlik etmesi önemli olacaktır. Farklı duyguları resimlerle çizeceği bir oyun oynamak, onların duygularını daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

Gabor Maté’nin dediği gibi, “Çocukların duygularını anlamak, onlara verebileceğimiz en büyük hediyelerden biridir. Çünkü bir çocuğun duygusal sağlığı, onun hayatındaki tüm alanları etkiler.”

Çocuklarınızın duygusal dünyasını anlamak, onlarla daha derin bir bağ kurmanızı sağlar ve onların potansiyellerini en iyi şekilde gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Gökyüzü, bu konuda bize rehberlik etmeye her zaman hazır.

Sevgiler,

Astrmom

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Haftalık Bebek Burç Yorumları – https://www.bebek.com/haftalik-bebek-burc-yorumlari-8-ocak-14-ocak-2024/

]]>
https://www.bebek.com/cocuklarin-ay-burclarina-gore-duygusal-dunyalarini-anlamak/feed/ 0
Bebeklerde Kabızlık Nasıl Önlenir? https://www.bebek.com/bebeklerde-kabizlik-nasil-onlenir/ https://www.bebek.com/bebeklerde-kabizlik-nasil-onlenir/#respond Mon, 02 Sep 2024 11:32:55 +0000 https://www.bebek.com/?p=81618 Çocuklarda görülen kabızlığın sık karşılaşılan bir mide-bağırsak sistemi sorunu olduğunu,  haftada ikiden az, güç ve sert dışkılama olarak tanımlandığını söyleyen Liv Hospital, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hilal Kızıldağ, ailelere konu hakkında önemli bilgiler verdi.

Anne sütü alan bebekler inek sütü veya formula mamayla beslenen bebeklere göre daha yumuşak ve daha sık dışkılarlar.

Kabızlık tedavi edilmezse kısır döngüye neden olur ve bu da kabızlığın kronikleşmesine, tedavi güçlüklerine neden olur.

Kabızlığın en sık nedeni fonksiyonel kabızlık olmakla beraber organik hastalıklar da kabızlığa neden olabilir.

Kabızlık, mide bağırsak sisteminden geçişin yavaşlaması veya dışkılama sürecine ilişkin bir bozukluğa bağlı olarak normal dışkılamanın yapılamaması, seyrek ve katı dışkılamadır.

Çocuklarda ortalama normal dışkılama sıklığı yaşlara göre değişmektedir. Yenidoğan bir bebek genellikle günde 4 defa dışkılarken ki bu ilk 2 haftada daha da sıktır, iki yaş dolaylarında bu sıklık günde 1.7 dışkılama, dört yaş dolaylarında günde 1.2 dışkılama olarak seyrekleşir. Dört yaşından sonra dışkılama sayısında değişiklik görülmemektedir.

Çocuklarda kabızlık sık karşılaşılan bir mide-bağırsak sistemi sorunudur. Organik ve fonksiyonel olarak iki ana başlık altında incelenir ki organik kabızlık (anatomik- nörolojik- metabolik-endokrin nedenlerden kaynaklanır) ortalama %5 sıklıkta görülür. En sık görülen, kökeninde davranışsal sorunların ve diyet alışkanlıklarının yattığı kabul edilen idiopatik/ fonksiyonel kabızlıktır. Haftada ikiden az, güç ve sert dışkılama olarak tanımlanır.

Eğer haftada bir veya iki kez olan dışkılama kendiliğinden ve yumuşak kıvamda ise, bebekte huzursuzluk, karın şişliği, kusma, kilo alamama gibi bulgular yoksa ve organik özellikle de hipotiroidi ve Hirschprung hastalığı gibi nedenler dışlanmışsa normal bir durumdur, müdahale gerektirmez.

Fonksiyonel kabızlık özellikle hayatın üç döneminde sık görülür:

  • Anne sütünden tamamlayıcı beslenmeye geçilen geçiş dönemi
  • Tuvalet eğitiminin verildiği dönem
  • Okula başlama dönemi

Ek gıdaya geçiş döneminde neden kabızlık sıklığı artar?

Anne sütü alan bebekler inek sütü veya formula mamayla beslenen bebeklere göre daha yumuşak ve daha sık dışkılarlar. Bunun birçok nedeni vardır.

Anne sütündeki makro besinler sindirimi daha kolay içeriktedir. Hem makro hem de mikro besinler bağırsak hücrelerinin gelişimini destekleyici ve sindirime yardımcı olmaktadır. Ayrıca çeşitli enzimler de içeren anne sütü hazmı kolaylaştırır. Çeşitli hormon ve büyüme faktörü içeriği ile mide bağırsak sistemi hücrelerinin gelişimini- olgunlaşmasını ve sinir sistemi gelişimini destekler. Anne sütünün mikrobiyal içeriği de yine benzer mukozal büyüme, enzimatik aktiviteye destek olarak, bağırsak yararlı bakterilerinin çoğalmasını sağlayarak bağırsaktaki osmotik dengeyi düzenler kakayı yumuşatır ve sindirimi kolaylaştırırlar.

Tamamlayıcı gıdaya geçiş ile sindirimi daha zor, bebek için alerjen olabilecek gıda tüketimi, daha düşük mikrobiyom çeşitliliği, az su içeriği, düşük lif tüketimi gibi durumlar kabızlığa neden olabilir.

Diyet lifi nedir?

Diyet lifi, diyetteki sindirilemeyen karbonhidratlar olarak tanımlanır. Diyet lifi özellikle liflerin su bağlama özellikleri ile dışkı hacminin artmasını sağlar ve bağırsaktan dışkının geçiş sürecini kısaltarak dışkılamayı kolaylaştırır, dışkının yumuşamasını sağlar. Diyet lifi ayrıca sindirim enzimlerinden etkilenmeyerek sadece bağırsak içerisinde bulunan yararlı bakteriler tarafından parçalanmaktadır. Bu olaya kalın bağırsakta fermantasyon denilmektedir. Bağırsak sağlığını koruyucudur.

Fazla lif tüketimi yararlı mıdır?

Fazla dışkılama ile enerji kaybına, minerallerin biyo-yararlanımının azalmasına ve büyüme duraksamalarına neden olabilir. Onun için çocuklarda yaş aralıklarına göre önerilen miktarlardan fazla lif de tüketilmemelidir. 1 yaş sonrası için ortalama günlük lif önerisi yaş+5 gr formulü ile hesaplanabilir.

Özellikle tamamlayıcı beslenmeye geçişte kabızlığı önlemek için ne yapılmalıdır?

Bu dönemde çocuğun diyetinde yetersiz miktarda lif vardır. Bu durum da sıklıkla kabızlığa yol açan ana nedendir.

Günlük alınan diyet içindeki lif miktarının çoğunu tam tahıllar oluşturur. Ancak günümüzde birçok gıda tam tahıl değil, işlenmiş rafine tahıldır. Ayrıca yeşil sebzeler, meyveler, baklagiller de lif yönünden zengindir. Özellikle bu dönemde meyve suyunun kullanımı lif alımını düşürür, şeker yükünü de arttırır.  Meyvelerin bebeğin ayına uygun kıvamda tam meyve olarak verilmesi, sebze tüketiminin yeterli olmasının sağlanması, sebzelerin de özellikle zeytinyağı ile hazırlanması, tahılların rafine tahıl değil tam tahıl olarak tüketilmesi, bakliyatlara geçişte gecikilmemesi yine kabızlığı önleyici olacaktır.

Genel olarak düşük sıvı alımı kabızlık gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Daha önce sadece anne sütü alan, anne sütü ile de yeterli sıvı alabilen bebeklerin katı gıdaya geçişi ile su alımı azalmakta, su ihtiyacı da artmaktadır. Yeterli su içmesi sağlanmalıdır.

Kabız bir bebekte kaka nasıl görünür?

Sadece anne sütü ile beslenen bir bebeğin dışkısı altın sarısı renkte, hafif pütürlü, yumuşak- hafif sulu bir kıvamdadır. Katı gıda ile beslenme ile dışkı forme bir hal alır- şekillenir, rengi gıda içeriklerine göre değişmekle beraber genel olarak kahverengileşir.

Kabızlığı olan bir bebekte ise bağırsak pasajı yavaşlar, dışkı macun gibi yapışık, sert bir hal alır, rengi koyulaşır. Sert dışkı anal kanaldan geçerken yırtılma ve anal çatlaklara neden olabilir. Bu da dışkının etrafında taze kan görünmesine neden olur.

Kabızlık tedavi edilmezse kısır döngüye neden olur ve bu da kabızlığın kronikleşmesine, tedavi güçlüklerine neden olur.

Sert dışkı anal kanaldan geçerken yırtılma ve anal çatlaklara neden olabilir. Sert dışkının anal kanala verdiği bu zarar, bebeğin canının yanmasına neden olur. Bu ağrı ile bebek dışkılama hissi duyduğunda anal kaslarını kasarak dışkının ilerlemesini ve ağrı hissini önlemeye çalışır. Daha çok tutulan dışkı, daha çok sertleşir ve süreç kısır bir döngü halini alır.

Tekrarlayan dışkı tutmaları sonucu rektum genişler, dışkılar büyük çap ve hacimde birikir. Sert ve daha büyük kaka çıkışı daha fazla anal çatlağa neden olur. Tekrar eden rektal gerilmeler rektumda duyarlılık kaybına, bu da dışkılama hissinin başlaması için daha büyük hacimde dışkı varlığı ile uyarılma ihtiyacını doğurur. Süreçte normal dışkılama alışkanlığı kaybolur.

Kabızlık ne zaman tehlikeli hale gelir?

Kabızlığın en sık nedeni fonksiyonel kabızlık olmakla beraber organik hastalıklar da kabızlığa neden olabilir. Kabız bebeklerin bu hastalıklar açısından değerlendirilmelerinin yapılması önemlidir.

Sert dışkı, anal çatlak, ağrı, tutma döngüsü de kabızlığı kronikleşmesine ve tedavi güçlüklerine sebep olur. Kronikleşmeden önlem almak gerekir.

Kabızlık tedavisi nasıl olmalıdır?

Fonksiyonel kabızlıkta bol sıvı alımı, yeterli dengeli lif alımı ile genellikle olumlu sonuç alınır.

  • Kabızlığa bağlı anüs etrafında dermatit gelişmişse dermatite yönelik özellikle çinko oksitli kremlerle cilt rahatlatılmalıdır. Zedelenmiş cildin iyileşme sürecini hızlandıran kremler de ağrı hissini azaltacaktır. Enfeksiyon gelişmiş ise lokal antibiyoterapi uygulanabilir.
  • Lif ve su tüketimi ile kabızlık düzelmiyorsa laksatifler kullanılabilir. Laksatifler dışkıda su içeriğini arttırarak dışkının yumuşamasını ve hacminin artmasını, dışkılama hissinin uyarılmasını sağlar.
  • Bebeklerde aspirasyon pnömonisine neden olabileceği için mineral yağ önerilmez.
  • Gliserin fitil ile rektal uyarı sık olmamakla beraber kullanılabilir.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hilal Kızıldağ

 

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Doğumdan Sonra Kabızlık Nasıl Geçer? – https://www.bebek.com/dogumdan-sonra-kabizlik-nasil-gecer/

]]>
https://www.bebek.com/bebeklerde-kabizlik-nasil-onlenir/feed/ 0