Lohusalık – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Tue, 06 Aug 2024 14:01:23 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Lohusalık – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Doğum Sonrası Ödem Nasıl Atılır? https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-odem-nasil-atilir/ https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-odem-nasil-atilir/#respond Tue, 06 Aug 2024 14:10:01 +0000 http://bebek.com/?p=1593 Merhabalar sevgili herkes!

Hamilelik döneminde ödem sık karşılaşılan problemlerin başında geliyor. Hamilelik döneminde ödem problemini en aza indirmek için 8. ay gebelikte beslenme makalemizde önerilerde bulunmuştuk.

Hamilelikte yaşanan ödem problemi doğum sonrasında da devam edebilir. Doğum yaptığınızda karnınızın bir anda ineceğini ve hamileliğiniz boyunca aldığınız kiloların büyük bir kısmını kaybedeceğinizi düşünebilirsiniz ancak genel olarak doğum sonrası ilk 40 gün kendinizi yorgun ve şişkin hissedebilirsiniz.

Bu sorun ile başa çıkmanın yollarını bugün sizlerle paylaşacağız.

Okumaya devam edin!

Ödem Nasıl Oluşur?

Hamilelik sırasında vücuttaki kan miktarı %50’sinden fazlaya ulaşır. Artan su tüketimi ile birlikte damarlardaki sıvı miktarı artar ve bu da genişlemeye yol açar. Fakat bu genişlemenin miktarı artan sıvı hacmini tamamen karşılayamadığı için fazla sıvı, dokuların arasındaki hücrelerde birikir; bu duruma da ödem oluşur.

Hamilelik döneminde ödem probleminin yaşanmasının diğer bir nedeni de sağlıksız beslenme alışkanlıkları olabilir.

Dikkat! Yetersiz protein alımı ve gereğinden fazla tuz tüketimi ödem oluşumuna doğrudan etki eder. 

Doğum Sonrası Ödemi Atmanın 7 Yolu!

Beslenme Yeşil Elma

Doğum sonrası dönemde annelerin beslenme alışkanlıkları ödem probleminde doğrudan etkilidir.

Anneler yeterli ve dengeli beslenmelidir. Gün içinde 2-3 saat arayla ortalama 6 öğün yemek anneyi uzun süre aç bırakmayacağından metabolizmayı hep aktif tutarak
dengeli bir durum yaratır.

Zamanında ve düzenli beslenmek ödemi ve dolaşım bozukluğunu engellemektedir.

Bol Su! Su Damlası

Doğum sonrası ödem probleminden kurtulmanın en etkili yolu bol bol su içmektir. Su içmek ödemi çözeceği gibi emziren annelerin sütünü de artıracaktır.

Ödem oluşmasına neden olan şey suyun fazlalığı değildir. Çok su içerek suyun döngüsü sağlanır ve böylece vücudumuz “suyu tutmama gerek yok çünkü ihtiyacım olan su bana veriliyor” der ve rahatça ödemi atar.

Genel olarak gün içerisinde 2-2.5 litre su içmelisiniz.

Siz de günlük su ihtiyacınızı hesaplamak ister misiniz?
Günlük su ihtiyacını hesaplamak için; kilo x 0,033 
Doğum sonrası kiloları nasıl kilo verilir? Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

Tuz Alımı Sınırlandırılmalı Çarpı

Tuzun normal şartlarda suyu tuttuğu bilindiğinden vücut ödem yaptığı zaman tuz azaltmaya giden annelerin dengeli oranda tuz alması önerilmektedir.

Yüksek oranda sodyum içeren gıdalardan uzak durun. Doğum sonrası kilolarınızdan kurtulmak için de tuz tüketimine dikkat etmelisiniz.

Doğum sonrası kilolarınızdan kurtulmak için bir rehber arıyorsanız aşağıdaki linke tıklayın!  Gülen Emoji

Doğum sonrası kilo verme; https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/

Maydanoz

Doğum sonrası dönemde ödem problemini en aza indirmek için maydanoz çok iyi bir alternatiftir. Sabahları uyandığınızda 1 bardak sıcak suyun içerisine 1 tutam maydanoz ekleyin ve soğumasını bekleyin. Haftada 3 gün tekrarlayın farkı göreceksiniz!

Gün içerisindeki öğünlerinize de maydanozu ilave edebilirsiniz.

Unutmayın! Yeşillikler anne sütünü artırır Yonca Çiçeği

Burada dikkat etmeniz gereken taze maydanoz kullandığınızda demleme süresini biraz daha uzun tutmaktır.

Uyku Uyuyan EmojiUyku Emojisi

Anneler özellikle bebekleri ile yeterli miktarda uyuduklarında, beraber uyuyup uyandıklarında bebeğinde hayatına daha rahat entegre olunduğundan vücut yorgun düşmez ve yine dengede olduğu için fazladan ödem tutmaz.

Vücut dinlenince kan dolaşımı artacağından ödem oluşumu yine azalmaktadır Emoji

Ananas

Ananas A vitamininden zengindir ve bağışıklık sistemimize katkı sağlar. Ananas içerdiği Bromelain enzimi sayesinde vücudundaki fazla sıvının atımına yardımcı olur.

Yapılan araştırmalara göre bromelain vücutta vasküler geçirgenliği arttırarak dokularda biriken ödemin emilimini ve atımını arttırıyor.

Ekinezya Çayı

İdrar söktürücü özelliği diğer çaylara göre az olan ekinezya çayı özellikle kış aylarında bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara karşı koruma sağlar.

Ekinezya çayını doğum sonrası idrar söktürücü olarak tercih ederseniz kendinizi grip gibi hastalıklara karşı da korumuş olursunuz.

Tüm bu önerilerin dışında, haftada üç gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapabilirsiniz.

Herhangi beklenmeyen bir durumda veya komplikasyonda mutlaka doktorunuza danışmanız gerektiğini de hatırlatalım.

Aklınıza takılan soruları ise soru-cevap sayfamıza sorabilirsiniz.

8 adımda doğum kilolarınızdan kurtulun! makalemizi incelemek için aşağıdaki linke tıklayın.

https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/

Sevgiler.

Diyetisyen Beyza Uyan

Instagram: https://www.instagram.com/dytbeyzauyan/

]]>
https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-odem-nasil-atilir/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/KYgoWwkc8RI Lohusalık - Bebek.com nonadult
Karaciğer Temizleyen Emziren Anne Detoksu https://www.bebek.com/karaciger-temizleyen-emziren-anne-detoksu/ Mon, 24 Jun 2024 11:00:12 +0000 https://www.bebek.com/?p=80401

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

ebebek (@ebebek)’in paylaştığı bir gönderi


Karaciğer temizleyen emziren anne detoksu yapıyoruz!

Karaciğer Temizleyen, Emziren Anne Detoksu!! 🔥🤩

• 1 adet orta boy pancar
• 1 orta boy kabak
• 4-5 dal maydanoz

Sosu:
• Yarım limon suyu
• 3 yemek kaşığı yoğurt
• 1 çay kaşığı pul biber
• 1 çay kaşığı nane
• 2 tam ceviz (opsiyonel)

Yapılışı:
Pancarın ve kabağın kabuklarını soyup haşlıyoruz. Yuvarlak şekilde ince ince doğruyoruz ve üzerine dilimlediğimiz mayanozu ekliyoruz. Sosu için üç yemek kaşığı yoğurda pul biber ve naneyi ekleyerek üzerine limon sıkıyoruz, karıştırıyoruz. Pancarların üzerine sosu dönüyoruz ve en son ceviz ile süslüyoruz.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz. Bu tarife birlikte başlamak istediğiniz arkadaşınızı yorumlarda etiketleyin. 💭🥰

Çokça sevgiler,

]]>
Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Atlatılır? https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-depresyon/ https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-depresyon/#respond Tue, 16 May 2023 11:00:11 +0000 https://www.bebek.com/?p=21224 Doğum sonrası depresyonu, majör depresyon semptomlarının doğumdan sonraki dört hafta içinde ortaya çıkışı ile yaşanan bir duygu durum bozukluğudur.

Semptomlar çökkün duygu durum, ilgi kaybı ve hayattan zevk alamama, yeme bozukluğu ile kiloda değişim, uyku bozukluğu, hareketlerde yavaşlama, enerji düşüklüğü, değersizlik hissi ve/veya suçluluk duygusu, odaklanamama ve intihar/ölüm düşüncelerini içerir. Bu semptomların en az iki hafta sürmesi ile teşhis konulur. Genellikle kaygı bozukluğu eşlik eder.

Annelik Hüznü ile Doğum Sonrası Depresyonunun Farkı Nedir?

Birçok anne doğumdan sonra üzgün ya da yorgun olduğu, kilosunda ve uyku düzeninde değişikliklerin olduğu dönemlerden geçer. Genellikle doğum sonrası ilk iki hafta boyunca gözlenen ve sonra çözülen bu duruma “annelik hüznü” adı verilmektedir.

Bu dönem annenin sebebini anlamlandıramadığı ağlamalarının olduğu, aşırı duygusallık yaşadığı bir dönemdir ve hormonal değişikliklerle beraber toplumdaki yeni rolünün hissettirdiği baskı veya endişeden kaynaklanır.

Annelik hüznünde anneler yukarıda belirttiğim durumları yaşar ancak intihar düşünceleri taşımazlar ve zorlansalar da bebeklerine bakım verebilirler.

Örnek olarak uyku düzenine bakarsak, annelik hüznünde annenin uyku düzensizlikleri yaşamasına rağmen bebeği uyuduğunda uyuyabildiğini görürüz.

Doğum Sonrası Depresyonunda ise anne bebeğe bakım veremez, öyle ki bebeğin yanında bile olmak istemez ve bundan dolayı suçluluk hisseder. Hepsinden önemlisi, majör depresyonda olduğu gibi ölüm düşünceleri baskındır.

Doğum sonrası geçiş döneminin zorluklarını ve yaşanan duygusal değişimleri Doğum Sonrası Depresyonu ile karıştırmamak önemlidir. Geçiş dönemi zordur ancak bu her zaman depresyonda olduğunuz anlamına gelmez.

depresyon

Doğum Sonrası Depresyonunun Nedenleri Nelerdir? Risk Faktörleri Nelerdir?

  • 20 yaş öncesi doğumlar
  • Madde kullanımı
  • Ailede mental rahatsızlık geçmişi
  • Hamilelik sırasında yaşanan stresli durum
  • Evlilik problemleri
  • Zayıf sosyal destek
  • Planlanmamış hamilelik
  • Düşük geçmişi
  • Annenin kendi annesi ile zayıf ilişkiye sahip olması
  • Düşük gelir
  • Zorlu doğum
  • Hormonel değişiklikler
  • Yeni doğan bebeğin bakım stresi
  • Yaşanan rol değişikliği
  • Süt gelmemesinin oluşturduğu stres*

Doğum Sonrası Depresyon, Annelik Hüznü Nedir? Lohusalık Dönemi Nasıl Atlatılır? Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Doğum Sonrası Depresyonun (DSD) erken teşhisi ve tedavisi oldukça önemlidir çünkü hem anne-bebek ilişkisini hem de bebeğin gelecek yaşantısında depresyon ve anksiyete (kaygı bozukluğu) riskini etkiler.

Süreç destek almadan ve bilinçlenmeden ilerlerse, Doğum Sonrası Depresyon anne ve partnerinin ilişkisi üzerinde de olumsuz ve zedeleyici etkiye sahiptir.

DSD’nin tedavisinde depresyonun diğer türleri gibi ilaç tedavisi, terapi, ilaç tedavisine eşlik eden terapi veya alternatif ikincil tedaviler kullanılmaktadır.

İlaç tedavisinin gerekli olup olmadığını doktorunuz size söyleyecektir ancak belirtmek gerekir ki emzirdiği için ilaç tedavisini tercih etmeyip sadece terapi gören annelerde başarılı anlamda iyileşme görülmüştür.

Özellikle Kişilerarası Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi DSD üzerinde oldukça etkilidir. Çift terapisi de baş etme süreci için faydalı olacaktır. İkincil tedavi olarak, egzersiz, akupuntur, masaj ve gün ışığı alımı (ışık terapisi) önerilmektedir.

Doğum Sonrası Depresyonunu Nasıl Atlatırım?

Yapılan birçok çalışmada Doğum Sonrası Depresyon ile baş etmede en önemli faktörlerden birinin sosyal destek olduğunu görmüşlerdir. Öyle ki annenin çevresindeki sosyal destek ağı, DSD üzerinde önleyici bir etkiye sahiptir.

Sosyal destek anne için koruyucu faktördür.

Sosyal destek sağlandığında hem anne ve bebeğin fiziksel sağlığı hem de annenin psikolojik iyi oluşu olumlu yönde etkilenmektedir. Hamilelik sürecinde çevresinden sosyal destek alan annelerin doğumunun dahi daha kolay geçtiği öne sürülmektedir.

Değer Güvencesi ve Güvenilir İttifak sosyal desteğin Doğum Sonrası Depresyon ile baş etmede en önemli iki ögesidir.

Milgrom ve meslektaşlarının 2019 yılında yayımladığı bir çalışmada sosyal desteğin bu iki ögesinin DSD ile baş etmedeki önemi ortaya konulmuştur.

Değer Güvencesi

Annenin yetenek ve becerilerinin görülmesi ve onlara değer verilmesidir. Anneliğe geçiş döneminin zorlukları göz önüne alındığında, annenin becerilerinin tanınması ve bunun tanınmasının anne tarafından hissediliyor olması olumlu etkiye sahiptir.

Güvenilir İttifak

Annenin yaşadığı zor bir durumda yanında birilerinin olacağına inanması ve güven duymasıdır. Bebek bakımı sırasında sosyal ağın pratik desteği de güvenilir ittifaka sahip olmanın bir göstergesidir. Bu iki bileşen doğum sonrası depresyon ve kaygı ile baş etmede oldukça büyük önem taşır.

Sosyal desteğin en hayati olduğu dönem ise özellikle hamileliğin son 3 ayı ve doğumdan sonraki ilk 6 aydır.

Tüm bunlara bakıldığında DSD’nin ilaç tedavisi, terapi, ilaç tedavisine eşlik eden terapi, egzersiz, akupuntur, masaj, günışığı alımı (ışık terapisi) ve sosyal destek gibi farklı bileşenlerle aslında tedavi edilebilecek ve aşılacak bir duygu-durum bozukluğu olduğunu görüyoruz. Burada önemli olansa, vaktinde teşhis edilebilmesi.

Herkesin en mutlu olmanız gerektiğini düşündüğü anda sesinizi çıkarıp yaşadığınız ümitsizliği, isteksizliği, kaygıyı ve mutsuzluğu dile getirmek kolay olmayabilir.

Ama gücünüzü toplayıp yardım istediğiniz anda, Doğum Sonrası Depresyonu’nun baş edilebilir ve atlatılabilir bir durum olduğunu siz de göreceksiniz. Önemli olan ilk adım ve bu makaleyi okuyarak ilk adımı atmış gibisiniz.

depresyon

Merak Ediyorsanız;

“Neden Doğum Sonrası Depresyonu?”

Tüm bu sürece baktığımızda aklınıza, anne-bebek ilişkisi ve annenin bebeğe verdiği bakım insan soyunun devam etmesi için hayati önemde iken annenin neden böyle bir depresyona girme riski olduğu gelebilir.

En nihayetinde bakım veren depresyonda iken, yeni doğan bir bebek doğada bu şartlar altında hayatta kalamayacaktır ve bu da ırkın devamlılığı için negatif yönde bir etkidir.

Evrimsel psikoloji bu durumu şöyle açıklıyor: Dişi atalarımız bir bebeğe bakım verirken, bebeğin hayatta kalma ve tekrar üreme ihtimalini de aslında gözetirlerdi. Sosyal desteğin az olduğu, partnerin olmadığı durumlar bebeğin daha zayıf bakım alacağı, belki de bundan dolayı zaten hayatta kalamayacağı için o zamana kadar anne tarafından harcanan kaynakların da boşa gideceği anlamına geliyordu.

Bu duruma bakıldığında, kaynaklarını hayatta kalma şansı az olan bebeklerine değil de fazla olan bebeklerine harcayan annelerin genlerinin bir sonraki nesle aktarılması oranının fazla olduğu ve bundan dolayı da bugün popülasyonda hala varlıklarını bu yüzden devam ettirebildikleri çıkartılmaktadır.

Doğum sonrası ile ilgili daha fazla içerik için: https://www.bebek.com/dogum-sonrasi/

 Referanslar

American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.).

Collins, N.L., Dunkel-Schetter, C., Lobel, M. & Scrimshaw, S.C.M. (1993). Social support in pregnancy: Psychosocial correlates of birth outcomes and postpartum depression. Journal of Personality and Social Psychology, 65, No.6, 1243-1258

Friedman, S.H. & Resnick, P.J. (2009) Postpartum depression: An update. Women’s Health, 5(3), 287- 295

Hagen, E.H. (1999). The functions of postpartum depression. Evolution and Human Behavior, 20, 325-359

De Magistris, A., Carta, M. & Fanos, V. (2013). Postpartum depression and the male partner. J Pediatr Neonat Individual Med., 2(1), 15-27

Milgrom, J., Hirshler, Y., Reece, J., Holt, C. & Gemmill, A.W. (2019). Social support—A protective factor for depressed perinatal women? International Journal of Environmental Research and Public Health, 16, 1426

Patel, M., Bailey, R.K., Jabeen, S., Ali, S., Barker, N.C. & Osiezaghha, K. (2012). Postpartum depression: A review. Journal of Health Care for the Poor and Underserved, 23, 534-542

Rondon, M.B. (2003). Maternity blues: Cross-cultural variations and emotional changes. Primary Care Update for OB/GYNS, Vol.10, Num.4

Psikolog Maide Çelikarslan

]]>
https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-depresyon/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/4C27TchSCjo Lohusalık - Bebek.com nonadult
Gebelik Dönemi için Ödem Atıcı Besinler https://www.bebek.com/gebelik-donemi-icin-odem-atici/ https://www.bebek.com/gebelik-donemi-icin-odem-atici/#respond Thu, 30 Mar 2023 13:26:38 +0000 https://www.bebek.com/?p=49404 Herkese merhabalar,

Gebelik döneminde anne adaylarının yaşadığı en sık problemlerden biri de ödem problemi…  Peki ödem nasıl oluşur? Gebelik Döneminde Ödem atıcı besinler nelerdir? Nelere dikkat edilmelidir? Gelin, beraber imceleyelim.

Ödem Nasıl Oluşur?

Hamilelik sırasında vücuttaki kan miktarı %50’sinden fazlaya ulaşır. Artan su tüketimi ile birlikte damarlardaki sıvı miktarı artar ve bu da genişlemeye yol açar. Fakat bu genişlemenin miktarı artan sıvı hacmini tamamen karşılayamadığı için fazla sıvı, dokuların arasındaki hücrelerde birikir; bu duruma da ödem oluşur.

Hamilelik döneminde ödem probleminin yaşanmasının diğer bir nedeni de sağlıksız beslenme alışkanlıkları olabilir. Doğum sonrası dönemde de annelerin beslenme alışkanlıkları ödem probleminde doğrudan etkilidir.

Anneler yeterli ve dengeli beslenmelidir. Gün içinde 2-3 saat arayla ortalama 6 öğün yemek anneyi uzun süre aç bırakmayacağından metabolizmayı hep aktif tutarak dengeli bir durum yaratır.

Zamanında ve düzenli beslenmek ödemi ve dolaşım bozukluğunu engellemektedir.

Ödem Atıcı Besinler Nelerdir?

Ananas

Bromelain enzimi sayesinde vücudundaki fazla sıvının atımına yardımcı olur. Yapılan araştırmalara göre bromelain vücutta ödemin yani fazla suyun emilimini ve atımını artırıyor.

Nar

Antioksidan bakımından zengin nar, içerisindeki enzimler sayesinde ödem attırıcı özelliğe sahiptir.

Yaban Mersini

Yaban mersini idrar yolu enfeksiyonlarını giderir ve idrar söktürür. Ödem söktürürken potasyumu yok etmez, bu çok önemli bir özelliktir. Yaban mersini antioksidan özelliği sayesinde ise idrar kesesini temizler ve sağlıklı tutmaya çalışır.

Muz

İçerisindeki potasyumla gebelikle oluşan ödemi atmanıza yardımcı olur.

Kivi

Kivinin yapısında bulunan pektin vücuttaki toksinleri temizlerken gebelik döneminde sık görülen ödem probleminin en aza indirilmesinde yardımcı olur.

Turp

Yüksek miktarda potasyum ve folat içeren turp, vücuttaki elektrolit dengesini kurarak ödemin atılmasına yardımcı olur. Gaz probleminiz yoksa hafta 1 kez haşlanmış şekilde turp tüketebilirsiniz.

Ödem atmak denilince sizin için çok güzel bir önerimiz var!

Doğum sonrası için ödem atıcı çay tarifimizi denemeyi unutmayın.

Malzemeler:

  • 2 ince dilim limon
  • 1 orta boy yeşil elma
  • 1 kabuk tarçın
  • 1 tatlı kaşığı rezene çayı
  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 litre su

Yapılışı:

Limon, yeşil elma, tarçını kaynatın. Ocağın altını kapatıp rezene ve kimyonu ekleyin ve 10 dakika demlenmeye bırakıp süzün. Afiyet olsun.

Aklınıza takılan soruları yorum olarak bırakabilirsiniz.

Sevgiler.

Seray Tekin

Beslenme ve Diyet Uzmanı, Emzirme Danışmanı

Instagram: https://www.instagram.com/dytseraytekin/

]]>
https://www.bebek.com/gebelik-donemi-icin-odem-atici/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/yaQ_deZdZo0 Doğum Sonrası Ödem Atıcı Çay nonadult
Doğumdan Sonraki İlk Günleriniz https://www.bebek.com/dogumdan-sonraki-ilk-gunleriniz/ https://www.bebek.com/dogumdan-sonraki-ilk-gunleriniz/#respond Tue, 24 May 2022 10:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2058 Doğumdan sonraki ilk hafta içinde fırsat buldukça uyuyun. Boş zamanlarınızı hamilelik sırasında yapamadığınız işleri yapıp yetiştirme amacı ile yorularak geçirmeyin.

Şu sıralar sizin gereksinme duyduğunuz tek şey dinlenmedir. Doğumdan sonra vücudunuza baktığınızda şaşıracaksınız.

Karnınız küçülmüş ya da bacaklarınız kalın gelebilir. Doğumdan sonraki ilk günde hafif egzersizlerle başlayıp bunları yavaş yavaş arttırırsanız vücudunuz doğum öncesi formuna girecektir.

Doğum Sonrası Sancılar

Doğumdan sonraki ilk günlerde ağrı duyabilirsiniz. Aklınıza takılan her şeyi doktorunuza yada hemşirenize sormalısınız.

İlk günlerde özellikle emzirirken kasığınıza vuran ağrılar olabilir. Bunun nedeni, memeden uyarılan refleksle, rahmin eski haline dönmek için yaptığı kasılmalardır.

Bunlar vücudunuzun normale dönmekte olduğunu gösterir. Bu ağrılar günler sürebilir. Kasılmalar çok şiddetli ise ağrı kesici alabilirsiniz.

Doğumdan Sonraki İlk Günleriniz

İdrara Çıkma

Hamilelikte toplanan fazla suyu atmak için ilk günlerde sık idrara çıkma normaldir. Başlangıçta idrar yapmakta zorlanabilirsiniz ancak doğumdan hemen sonra idrarınızı yapmaya çalışmalısınız.

İdrarınızın gelmesi için kalkıp dolaşın. Ilık suda oturun, idrar steril olduğundan suya bırakabilirsiniz. Daha sonra yıkanın. Dikişleriniz varsa buradaki batma hissini gidermek için idrar yaparken dikişlerin üzerine ılık su dökebilirsiniz.

Kanama

Doğumdan sonra en az iki hafta boyunca kanamanız olabilir. Bebeğinizi emziriyorsanız kanama daha çabuk sona erer.

Başlangıçta kanama açık renkli ve çokçadır. Gittikçe azalarak rengi koyulaşır.

İlk adete kadar kanama devam edebilir. Bunun için hijyenik kadın bağı kullanabilirsiniz. Hastalık etkenleri taşıma olasılığı nedeni ile içe yerleştirilen tamponlar önerilmez.

Bağırsaklar

Doğumdan sonra bir iki gün tuvalete çıkma gereksinimi duymayabilirsiniz. Doğumdan sonra ne kadar erken ayağa kalkıp yürürseniz bağırsak hareketleri de o kadar çabuk başlar.

Bol su içip lifli besinler yiyin. Tuvalete gitme hissi geldiğinde hiç beklemeyin ancak tuvalette kendinizi zorlamayın, ıkınmayın.

Tuvaletinizi yaparken dikişlerinizin açılma olasılığı düşüktür ama yine de üzerine temiz bir bez ile bastırabilirsiniz.

Dikişler

Dikişler ilk günlerde ağrı yapabilir. Çoğu dikiş bir hafta içinde erir, dışta kalanlar düşebilir.

İyileştirmeyi hızlandırmak için doğumdan hemen sonra pelvis kaslarını çalıştırıcı egzersizleri uygulayın. Ilık su içinde oturarak dikişleri temiz tutun.

Doğumdan Sonraki İlk Günleriniz

Yıkadıktan sonra iyice kurulayın. Bu amaçla ılık hava üfleyen saç kurutucu kullanabilirsiniz.

Dikiş alanına buz torbası koyarak acıyı hafifletebilirsiniz.

“Doğum Sonrası” Konulu yazılarımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Doğum Sonrası: https://www.bebek.com/dogum-sonrasi/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/dogumdan-sonraki-ilk-gunleriniz/feed/ 0
1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek Gelişimi https://www.bebek.com/1-aylik-yeni-dogan-bebek-gelisimi/ https://www.bebek.com/1-aylik-yeni-dogan-bebek-gelisimi/#comments Mon, 02 May 2022 10:00:22 +0000 http://bebek.com/?p=276 Ay ay bebek gelişimi yazı dizisine 1 aylık bebek gelişimi makalesi ile başlıyoruz. 1 aydan 24 aya kadar tüm bebek gelişimlerini okuyarak veya videolarımızı izleyerek öğrenebilirsiniz.

1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek İçin İlk Kontroller

Doktorunuz doğum sonrası ilk muayeneden sonra ilk 24 saat içinde bir genel muayene daha yapacaktır. Bu muayenede neler inceleniyor? Gelin birlikte göz atalım.

  • Bebeğin ağırlığı (doğumdan sonra %10 oranında azalmıştır, meraklanmayın)
  • Kafa çevresi ve boy
  • Gözde kırmızı röfle (ışık hüzmesinin gözün arka duvarına çarpıp geri gelmesi)
  • Kalp sesleri ve soluk alıp vermesi
  • Böbrek, karaciğer, dalak gibi iç organların palpasyonla (dışardan elle) muayenesi
  • Yeni doğan refleksleri
  • Kalçalar (çıkık olup olmadığını kontrol etmek için)
  • Eller, ayaklar, kollar, bacaklar, cinsel organlar
  • Göbek kordonunun geri kalan kısmı

1. Ayında Bebeğiniz Neler Yapıyor Olabilir?

1. ayın sonunda yeni doğan bebeğiniz:

  • Düz bir yüzeye yatırıldığında kafasını kısa süreyle kaldırabilir
  • Yüze odaklanabilir
  • Çıngırağa bir şekilde yanıt verir (ağlayarak veya sakinleşerek)
  • Yüzünün 15 cm üzerinde yay şeklinde hareket ettirilen nesneyi orta hattın ötesine kadar takip edebilir
  • Ağlama dışında sesler çıkarabilir
  • Sizin gülüşünüze gülüşle yanıt verebilir
  • Kendiliğinden gülmeye başlayabilir

Yeni doğan bebeğiniz bunlardan birini ya da daha fazlasını yapamıyorsa doktorunuza bu konuyu açmanızda fayda vardır. Genelde sonradan normale dönüş gözleniyor.

1 Aylık Bebek Gelişimi videomuzu aşağıdan izleyebilirsiniz.

Prematüre bebeklerin bu olgunluğa normal doğanlardan daha geç ulaştığını aklınızdan çıkarmayın.

1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek Gelişimi

1 Aylık Bebek Beslenmesi – Yeni Doğan Bebek Ne Yemeli?

Anne sütü, bebeğiniz için en önemli, en uygun besindir. Her zaman taze, temiz ve bebeğe verilmeye hazırdır; bu yüzden emzirme ucuz ve basit bir yöntemdir.

Üretilen en sağlıklı besin dahi anne sütünü taklit edilebilecek yapıda geliştirilemez. Anne sütü ilk 6 ay boyunca bebeğinizin tüm ihtiyaçlarını karşılar. Bebeğinizi tüm hastalıklardan korur, duygusal bağınızı güçlendirir.

İlk 6 ay sadece anne sütü!

Anne sütü ve emzirme ile ilgili daha detaylı bilgiye sahip olmak isterseniz aşağıdaki 0-6 ay bebek beslenmesi makalemizi inceleyebilirsiniz.

0-6 Aylık Bebek Beslenmesi (Yenidoğan): https://www.bebek.com/0-6-aylik-bebek-beslenmesi/

Bebeğinizi Başarılı Bir Şekilde Emzirmeniz İçin İpuçları

  • Odadaki kalabalığı azaltın. Siz ve bebeğiniz bu erken dönemlerde emzirme seanslarına konsantre olmalısınız ve mümkün olduğunca az konuk ağırlamalısınız.
  • Bez değişikliği yapın. Bebeğiniz biraz sakinleştiğinde bir değişiklik yapmanın zamanı gelmiştir. Temiz bir bez, beslenme saatini daha rahat bir hale getirir ve hemen sonra bez değiştirme ihtiyacını ortadan kaldırır. Ancak geceleri gerekmediği sürece bez değiştirmeyin; bu tip bir müdahale bebeğin uykusuna dönmesini güçleştirir.
  • Rahat bir pozisyon bulun. Kas ağrıları ve yaygın vücut ağrıları büyümekte olan bebeği taşıyan yeni anne babalar için bir meslek hastalığı sayılabilir. Bebeği garip bir pozisyonda beslemek problemi daha da artırır. Bebeği memeyle ya da biberonla beslemeye başlamadan önce sırtınıza ve bebeğin altında kalan kolunuzun altına yeterli destek sağlayarak konforunuzu sağlamaya çalışın.
  • Bebeği rahatlatın. Bebeği çok sıkı sarmalamışsanız beslenme sırasında gevşetin.
  • Çığlık atan bebeği sakinleştirin. Bu şekilde bebek emme olayına konsantre olamaz. Yumuşak bir şarkı söylemeyi ya da biraz sallamayı deneyin. Sesiniz kötüyse bile aldırmayın!
  • Bebeğinizle temas kurun. Bebeğinize ellerinizle, gözlerinizle ve sesinizle sarılın ve okşayın. Öğünlerin sadece bebeğinizin günlük besin ihtiyaçlarının değil aynı zamanda anne sevgisi ihtiyacını karşıladığını da unutmayın.
  • Geğirme molası verin. Meme değiştirirken ya da biberon yarılandığında bebeğinize düzenli geğirme molaları verin. Bebeğiniz emmeyi vaktinden önce kesiyorsa yine geğirme molası verin. Neden mi? Gayet basit. Bebeğinizin minik karnını dolduran yemek değil gaz olabilir.

Zamanla bebeğinizin emişinde değişiklikler olabilir. Önceleri 3-4 saatte bir beslenen bebek zamanla daha sık ya da daha seyrek emmek isteyebilir. Bu sizi endişelendirmesin.

Sütünüzün azaldığını ya da bittiğini düşünmeyin. Bir kuyunun tam tersine süt rezervi düzenli kullanılmakla kurumaz. Hatta bebeğiniz emdikçe göğsünüz süt üretir.

Anne sütünü artırmak ve anne sütünün önemi makalelerimizi okumanızı tavsiye ederiz. Anne sütünü artırmaya yardımcı alkolsüz malt içeceği Promalt‘ı denemenizi tavsiye ederiz.

Bebeğinizi memenize daha sık yönelten olay büyüme veya iştah artışıdır.

İştah artışı en çok üçüncü haftada, altıncı haftada ve üçüncü ayda görülür.

Bazen önceleri geceleri uyuyan bebek, büyümesi hızlandığı için uyanıp emmek ister. Bu durumda, bebeğin aktif iştahı annedeki süt yapımını sürekli arttırarak ihtiyacını karşılayacaktır. Böyle durumlarda sadece rahatlayın ve bebeğinizin ihtiyacına karşılık vermeye çalışın.

Bebeğin iştahını karşılamak için mama vermeye başlamayın, çünkü birden emzirmeyi kesmeniz süt miktarını azaltır ve bebek de daha kolay emeceği biberona yönelir. Eğer işe geri dönmeniz gerekiyorsa, bu bebeğinizi 8-10 saat emziremeyeceksiniz demektir. Bu süt üretiminizi azaltır. Bunu önlemenin yolu bebek yanınızda olmadığı zamanlarda en az 3 saatte bir sütünüzü sağmanızdır.

Anne sütünü sağmak için göğüs pompası ya da süt sağma makinesi olarak da bilinen ürünleri inceleyebilirsiniz.

1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek Gelişimi

1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek Bakımı

1 Aylık Bebeğe Banyo Yaptırmak

Bebek tamamen kirlenmediği sürece günlük banyo yaptırmak gerekmez. Bez değişimi sırasında ve beslenmelerden sonra yerel temizlik yapmak zaten onun için yeterli.

Bebeğiniz banyodan hoşlanıyorsa her gün yıkayabilirsiniz. Banyodan hoşlanmayan bebeklere haftada iki-üç kere banyo yaptırılabilirsiniz.

Günlük olarak kritik yerlerin (yüz, boyun, kafa, popo) süngerle silinmesi banyoların arasındaki dönemlerde iyi olur.

Banyo için günün herhangi bir saati uygun olabilir ama yatmadan önce yaptırılan banyo bebeğin gevşemesini sağlayarak uykuya hazırlık aşamasını oluşturur. Uykusuzluk problemi çeken minikler haydi banyoya!

Bu arada aklınızda olsun, kesinlikle öğünlerden hemen önce ve hemen sonra bebeğinize banyo yaptırmayın.

Karnının dolu olduğu sırada banyo yaptırılması bebeği kusturabileceği ihtimalini göz önünde bulundurun.

Bebek karnı açken de banyo yapmak istemeyebilir. Bu durumda onu rahat bırakın, asla zorlamayın.

Banyoya yeterli zaman ayırın. Böylece telaşa kapılmamış ve banyo sırasında bebeği bir an bile başka işler yüzünden boş bırakmamış olursunuz.

Taşınabilir bir bebek küveti alın. Bebeği yıkarken çalışma alanınız sizi kısıtlamasın.

Bebeğin rahatı için özellikle ilk aylarda banyo yaptırırken tüm fanları ve klimaları kapatın; odanın sıcak olmasını sağlayın.

1 Aylık Bebek Ne Zaman Yıkanmalı?

Peki bebeğiniz ne zaman küvet banyosu yapmaya hazır hale geliyor?

İşte yanıtı: Göbek kordonu iyileştikten sonra bebeğiniz küvet banyosuna hazır. Bu da doğumdan 1-4 hafta sonra anlamına geliyor. Bebeğiniz suyun içinde bulunmaktan hoşlanmıyorsa birkaç gün daha sünger ile silmenizde yarar var.

Bebek Nasıl Yıkanır?

  • Bebeği yıkamadan önce suyun sıcaklığının uygun olmasına ve bebeğin doğuştan gelen düşme korkusunu gidermek için onu sıkı tutmaya özen gösterin.
  • Bebek küvetine 5 cm kadar su koyun ve suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin.
  • Küvete sabun ya da banyo köpüğü koymayın bunlar bebeğinizin cildini kurutabilir.
  • Bebeğinizi tamamen soyduktan sonra yavaş yavaş suya daldırın ve ürkme refleksini önlemek için onu sıkı tutun.
  • Nazik bir şekilde en kirli yerlerinden başlayarak bebeğinizi bebek sabunu ile sabunlayın.
  • Bebeğin gözleri için ayrı steril pamuklar kullanın. Daha sonra temiz bir yıkama beziyle bebeğinizi durulayın.
  • Bebeği havluya sarın ve küçük dokunuşlarla kurulayın.

Bebek banyosu nasıl yaptırılır öğrenmek için rehberimizi mutlaka okuyun.

Bebeklerde Gaz Nasıl Çıkarılır?

 

Bebeğinizin meme veya biberonla süt emerken yuttuğu şey sadece süt değil elbette.

Besleyici sıvı ile beraber hava da yutuyor ve bebek öğününü tamamladığında bu gazdan rahatsız olabiliyor. Bu nedenle meme emilirken her 5 dakikada bir veya biberonla beslenirken ara sıra bebeğin gazının çıkarın.

Bunun yapılması için üç yol var:

  • Omzunuza dayayın.
  • Yüzü yana bakacak şekilde kucağınıza yatırın.
  • Dik oturtun.

Bunların hepsini deneyerek hangisinin en iyi yol olduğunu bulmanız mümkün.

Hafif vuruşlar veya sırtını ovalama çoğu bebeğin gazını çıkarmak için yeterli. Ancak bazıları için daha kuvvetli dokunuşlar gerekebiliyor.

Dilerseniz teknikleri nasıl uygulayacağınızı birlikte öğrenelim:

  • Omzunuza dayama: Bebeği omzunuzda sıkıca tutun ve bir elinizle poposundan kavrayarak diğer elinizle sırtına hafifçe vurun. Bu yöntem birçok bebekte en iyi sonucu veren tutuş biçimidir. Ancak temiz bir havlu ile omzunuzu korumayı unutmayın.
  • Yüzü yana bakacak şekilde kucağa yatırma: Bebeği yüzü bir bacağınızın üstünde yana bakacak, midesi diğer bacağınızın üstünde olacak şekilde kucağınıza yatırın. Bir elinizle bebeği sıkıca kavrayın ve diğeri ile hafifçe sırtına vurun.
  • Dik oturtma: Bebeğinizi kafası öne eğik olacak şekilde kucağınıza oturtun ve bebeği koltuk altından tutarken bir elinizle göğüs bölgesine destek yapın. Bebeğin sırtını bu şekilde ovalayın.

Bebeklerde Gaz Problemi hakkında daha fazla bilgi edinin.

1 Aylık (Yeni Doğan) Bebek Nasıl Bezlenir?

Özellikle ilk aylarda bebeğiniz bez değişikliğine sık sık ihtiyaç duyuyor.

Hem bebeğiniz hem de sizin için angarya olsa da, en azından öğünlerden önce ve sonra bez değiştirmenizde yarar var. Böylece bebeğinizin hassas poposunda pişik ve tahrişleri önleyebilirsiniz.

Bebeğin bezini değiştirmek için uyuyan bebeğinizi kaldırmanız gerekli değil ve bebek çok ıslak ve rahatsız olmadığı sürece gece boyunca olan beslenmeler sırasında bezi değiştirmeniz için bir sebep yok. Böyle yaptığınız takdirde bebeğinizin uykusu bölünebilirve bir daha uykuya dalması zor olabilir.

Bebeğinizin bezini değiştirirken dikkat edilmesi gerekenler:

  • Gereken her şeyin elinizin altında bulunmasını saglayın. (temiz bez, ıslak mendil, kurulama havlusu, temiz bir ıslak bez)
  • Ellerinizi bez değiştirmeye başlamadan önce yıkayın
  • Bebeğinizin altına bebek bakım örtüsü ya da alt değiştirme örtüsü adı verilen koruyucu örtü serin ve bebeğinizi altını değiştirirken hiç yalnız bırakmayın
  • Bebeğin bezini çözün, eğer dışkı varsa bebek beziyle temizleyin. Bebeğin ön tarafını sıcak su veya temizleme bezi ile temizleyin, tüm kıvrımlara ulaşmaya çalışın.
  • Sonra bacaklarını kaldırın ve poposunu temizleyin; kirlenmiş bezi kaydırarak bebeğin altından alın ve temiz bezi altına koyun. Su kullanmışsanız bebeği yumuşak bir havlu ile kurulayın.
  • Bezleri hijyene uygun şekilde atın. Eger katı dışkı varsa bunları tuvalete atın.

Bebek bezi seçerken nelere dikkat etmeli? öğrenmek için tıklayın.

 

Bebek Tırnak Kesimi – Tırnak Nasıl Kesilir?

Yeni doğan bebeğin tırnaklarını kesmek çoğu anneyi endişelendiriyor. Yoksa siz de mi öyle düşünüyorsunuz? Ancak bebeğin kendi yüzünü çizmesi riskine karşı bunu yapmak zorundasınız.

Bebeğinizin tırnaklarını kesmeniz en az kağıt kesmek kadar kolay aslında. Zor olan tırnak keserken bebeği sabit pozisyonda tutmak.

Bebek derin uyuyorsa ve bebeği uyandırmaktan çekinmiyorsanız bebeğinizin tırnaklarını uyku sırasında kesmeye çalışın. Bebek uyanıksa siz tırnaklarını keserken bebeği tutan birinin olmasını sağlayın.

Her zaman yuvarlak uçlu ve bebeklere özel tırnak makası kullanın. Son seçenek olarak kesme aleti kullanamıyorsanız anne dişleri ile bebeğinin tırnaklarını kesebilirsiniz.

Bebek Göbek Bağı (Kordonu) Bakımı

 

Bebek göbek bağı ne zaman düşer? sorusunun cevabı: doğumdan birkaç gün sonra kordon kalıntısı kararır ve 7-10 gün sonra düşer.

Bölgenin hava almasını sağlayarak ve kuru olmasına dikkat ederek iyileşmeyi hızlandırın. Bölgenin enfeksiyon kapmasını önlemek için dikkat etmeniz gerekenler:

  • Bebeği bezlerken bezin ön tarafını aşağıya doğru kıvırıp bölgenin hava almasını sağlayın ve idrar ile teması önleyin.
  • Küvette banyo yaptırmayın ve kordon düşene kadar göbeği ıslatmayın.
  • Kordonu alkol ile silin. Bu kordonun temiz ve kuru kalmasını sağlar.
  • Göbek etrafındaki bölge kızarır veya bir sızıntı olursa doktora danışın.

İyot içeren antiseptikleri doktorunuza sorarak kullanın çünkü bu maddelerde bulunan iyot ciltten emilerek tiroid (guatr) hormonlarını baskılayabilir.

Anneyle Bebek Arasındaki Destek Hattı: Göbek Kordonu makalemiz bu konudaki birçok sorunuza cevap bulacaktır.

1 Aylık Bebeğin Doktor Kontrolleri

Genelde bebeğiniz iki-dört haftalıkken yapılacak ilk kontrolde şunlara dikkat edilir:

  • Bebeğin beslenmesi, uykusu, genel gelişimi incelenir
  • Bebeğin kilosu, boyu, kafa çevresi ölçülür
  • Görme ve işitme muayenesi yapılır
  • Bebeğin genel fiziksel muayenesi yapılır
  • Göbek kordonu iyileşmesi kontrol edilir
  • Bebeğin yaşına özgün refleksleri kontrol edilir
  • Bıngıldaklar elle muayene edilir
  • Doktorunuz D vitamini hakkında önerilerde bulunur.”Bebeğinizin ilk yılında sizi neler bekler” kitabından alınmıştır.

Kendinizi ihmal etmeyin. Annenin düzenli sağlık kontrolleri nelerdir? makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Alışveriş Önerisi – Satın Alın

Yeni doğan bebek için ebebek’te bulabileceğiniz yeni doğan hastane çıkışı ve yeni doğan bebek kıyafetleri ürünlerini inceleyip, diğer bebeveynlerin yorumlarını okuyup uygun fiyatlarla satın alabilirsiniz.

Şimdi Sıra Sizde – Yorum Yazın

Yeni doğan bebeğinizi nasıl büyütüyorsunuz? Bu dönemin üstesinden nasıl geldiniz? Diğer annelere yeni doğan bebek bakımı konusunda önerileriniz nelerdir? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Beğenip Paylaşmayı Unutmayın!

Diğer annelerin ve anne adaylarının da okuyup bilgilenmesi için 1 aylık (yeni doğan) bebek gelişimi ve bakımı konulu makalemizi beğenip paylaşmayı unutmayın!

]]>
https://www.bebek.com/1-aylik-yeni-dogan-bebek-gelisimi/feed/ 20 https://www.youtube.com/embed/lR_6eT3n2Fs Lohusalık - Bebek.com nonadult
Postpartum Nedir? Belirtileri, Nedenleri Nelerdir? https://www.bebek.com/postpartum-nedir-belirtileri-nedenleri-nelerdir/ https://www.bebek.com/postpartum-nedir-belirtileri-nedenleri-nelerdir/#respond Tue, 11 May 2021 10:00:02 +0000 https://www.bebek.com/?p=33034 Uzun ve heyecanlı bir bekleyişin ardından bebeğini kucağına alan taze anneler, doğum sonrasında bir değişim sürecine girerek birtakım psikolojik farklılıklar yaşayabilirler. Artan sorumluluk duygusu, annelik kavramının anne üzerinde oluşturduğu yük, bebek için kaygı duyulması, eski fiziksel görünüme özlem gibi nedenler, anneleri etkisini altına alarak yoğun bir duygu karmaşasına hatta depresyona itebilir. Postpartum adı verilen bu sıkıntı, gebeliğin ve doğumun bir parçası olarak olağandır, ancak süreçle baş edebilmeyi bilmek de oldukça önemlidir. 

Yeni doğum yapan annelerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen postpartum sendromu nedir? Hangi belirtilerle ve neden ortaya çıkar? Postpartuma karşı ne gibi önlemler alınabilir, birlikte inceleyelim.

Postpartum Nedir?

Doğum sonrasında annelerin duygu yoğunluğu yaşaması oldukça normaldir. Mutluluk, heyecan, bebeğin sağlığı ve bakımına yönelik kaygılar, korku, doğum stresi, eski hayata ve alışkanlıklara özlem her kadında farklı şekilde etki ederek depresif hissetmeye yol açabilir. Ortaya çıkan bu durum ‘postpartum nedir?’ sorusunu da beraberinde getirmektedir.

Doğumdan birkaç hafta sonra kaygı, hüzün, korku, bıkkınlık, öfke gibi birçok olumsuz duygunun ortaya çıktığı, annenin kendini yetersiz ve değersiz hissettiği, bebeğine ve dış dünyaya daha ilgisiz kalmasına hatta bebeğine veya kendine zarar vermeyi düşünmesine neden olan duruma postpartum depresyonu ya da bilinen adıyla lohusa depresyonu adı verilir.

Postpartum, şiddetli bir depresyon türüdür. Doğum yapmış her 10 kadından 1’inde rastlanabilir, yani görülme sıklığı yaklaşık %10-15 arasındadır. 

Lohusa Depresyonunun Belirtileri Nelerdir?

Postpartum depresyonu (PPD) çoğu zaman lohusalık hüznü ile karıştırılabilmektedir. Ancak lohusalık hüznü daha hafif şiddette ve kısa süreliyken postpartum daha geç başlayıp daha uzun sürebilir, belirtiler daha yoğun yaşanabilir. Bu nedenle lohusa depresyonu belirtileri doğru takip edilmelidir. Bir an önce tedaviye başlanması için erken tanı oldukça önemlidir.

Pospartum belirtileri şunlardır;

  • Depresif ruh hali
  • Kendini yetersiz hissetme
  • Umutsuzluk
  • Şiddetli ağlama krizleri
  • Ani ve şiddetli ruh hali değişimleri
  • Uykusuzluk veya uykuya meyilli olma hali
  • İştah kaybı veya aşırı yemek yeme
  • Aşırı kilo verme
  • Öfke kontrolü sorunu
  • Aşırı sinirli olma hali
  • Yakınlarından ve sevdiklerinden uzaklaşma
  • Bebekle bağ kurmada zorlanma
  • Yorgunluk, bitkinlik
  • Kaygı, endişe ve panik atak
  • Odaklanma ve konsantrasyon bozukluğu
  • Unutkanlık
  • Enerjide azalma
  • Suçluluk duygusu
  • İntihar düşüncesi

Anneler kendilerinde bu belirtilerden bir veya birkaçını gözlemliyor günlük işlerini etkileyecek düzeyde olumsuzluklar yaşıyorlarsa doğum sonrası depresyon belirtileri gösteriyor olabilirler.

Postpartum Depresyonu Neden Olur?

Yeni anneler postpartum depresyonu neden olur, merak edebilirler. Bu sendrom tek bir nedene bağlı olarak gelişmez. Kültürel, ekonomik, psikolojik hatta biyolojik faktörlerin tamamı depresyonun oluşması ve gelişmesi üzerinde aktif rol oynamaktadır.

Peki postpartum nedenleri nelerdir?

  • Planlanmamış gebelik yaşanması
  • İstenmeyen gebelik yaşanması
  • Hormonal değişimler (Östrojen ve progesteron hormon seviyelerinde yaşanan ani dalgalanmalar)
  • Yüksek riskli gebelik yaşanması
  • Sorumluluk duygusunun artması
  • Tiroid hormonundaki dalgalanmalar
  • Çevre baskısı
  • Eş ve aile desteğinin olmaması
  • Annenin kendisini daha az çekici hissetmesi
  • Tüm odağın bebek üzerinde olması nedeniyle annenin ihtiyaçlarının ve şikâyetlerinin sürekli göz ardı edilmesi
  • Annenin kendisine yeteri kadar vakit ayıramaması
  • Kimlik bunalımı yaşanması
  • Sürekli ve ağır uykusuzluk yaşanması
  • Annenin kendisini yalnız ve çaresiz hissetmesi

Kimler Doğum Sonrası Depresyon Riski Taşır?

Lohusa depresyonunu doğum yapmış her kadın yaşayabilir. Bebeğini kucağına aldıktan sonra artan olumsuz duygular, nedenleri göz önüne alındığında oldukça normaldir ve yaklaşık bir ay sonra kendiliğinden geçmektedir. Fakat bazı anneler için durum daha farklı gelişebilir. Çeşitli etkenlerden kaynaklı olarak duyguların şiddeti artış göstererek postpartum riskinin artmasına yol açar.

Aşağıdaki durumları yaşayan anneler daha fazla postpartum riski taşımaktadır;

  • Hamilelikten önceki bir dönemde psikolojik sorunlar yaşayanlar,
  • Gebelikte bazı psikolojik sıkıntılar yaşayanlar,
  • Travmatik doğum öyküsü olan yeni anneler,
  • Bebeğinde birtakım sağlık sorunları bulunan anneler,
  • Bebeği ile emzirme problemleri yaşayanlar,
  • Daha önceki doğum ya da doğumlarında postpartum sendromu yaşayanlar,
  • İstenmeyen veya planlanmamış gebelik yaşayanlar,
  • Ailesinde depresyon veya postpartum sendromu yaşamış kişiler bulunan anneler,
  • İkiz, üçüz gibi çoğul gebelik yaşayanlar,
  • Eşi ile sorunları olan veya eşinden destek görmeyen anneler,
  • Aile içinde maddi sorunları bulunanlar postpartum depresyonuna daha fazla meyillidir.

Postpartum Depresyonu Tedavisi

Lohusa depresyonunda tedaviye başlama zamanı oldukça önemlidir. Belirtiler ne kadar erken fark edilir, sorun ne kadar çabuk kabullenilirse tedaviye başlanması da o kadar çabuk olacaktır. Aksi halde aylarca hatta bir yıla kadar uzayan bir süreç söz konusu olabilir. Tedavi edilmeyen postpartum kendiliğinden ortadan kalksa bile annede manik depresif, bipolar bozukluk gibi çeşitli psikolojik sorunların yer etmesine yol açabilir.

Lohusa depresyonu tedavisi kişiye göre farklılık gösterir. Tedavide antidepresan ilaç ve psikoterapi yöntemlerine başvurulur. Bazı vakalarda her iki yöntemden de destek alınabilir. Ayrıca doktorunuzun önereceği birtakım uygulamalar da tedaviyi destekleyici olacaktır.

Doğum Sonrası Depresyonu Önlemenin Yolları Nelerdir?

Doğum sonrası dönem, en az hamilelik ve doğum kadar hassas bir süreçtir. Hissedilen yoğun duygular, bu dönemde lohusa sendromu yaşanma olasılığını artırmaktadır. Depresyon riskini azaltabilmenin bazı püf noktalarına dikkat edilmesi halinde doğum sonrasını daha rahat geçirebilmek mümkün olacaktır.

  • Bebek görme ziyaretlerine kısıtlama getirin. Özellikle ilk 40 günü bebeğinizle baş başa geçirin ve her ikinizin de toparlanması için zaman tanıyın.
  • Her gün düzenli olarak hava almaya çıkın ve yürüyüş yapmaya özen gösterin.
  • Bebeğin uyuduğu saatlerde siz de uyuyup dinlenmeye ve enerji toplamaya çalışın.
  • İhtiyaç duyduğunuzda yakınlarınızdan yardım talep etmekten çekinmeyin.
  • İyi beslenin, alkol ve kafeinden uzak durun.
  • İş bölümü yapmaya çalışın. Tüm yükü üzerinize almak yerine iş bölümü yaparak yükünüzü hafifletin.
  • Sosyalleşmeye çalışın. Yakınlarınız ve sevdiklerinizle bir araya gelin.

Postpartum depresyonunun utanılacak bir sorun olmadığını ve yaygın görüldüğünü unutmamak gerekir. Gerekli durumlarda anneler psikolojik destek almaktan çekinmemelidir. Annenin hem kendine hem de bebeğine daha faydalı olabilmesi bu sayede mümkün olacaktır.

Lohusalıkta yapılmaması gerekenler listesi: https://www.bebek.com/lohusalikta-yapilmamasi-gerekenler-listesi/

Lohusalık depresyonundan kurtulmanın yolları: https://www.bebek.com/lohusalik-depresyonundan-kurtulmanin-yollari/

]]>
https://www.bebek.com/postpartum-nedir-belirtileri-nedenleri-nelerdir/feed/ 0
Doğum Sonrası Panik Atak! https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-panik-atak/ https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-panik-atak/#respond Sat, 28 Nov 2020 10:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2672 Hamilelik süreci anne adayı için bedensel olduğu kadar ruhsal anlamda da iniş çıkışların yaşandığı bir dönemdir. Gebelikle birlikte başlayan bu değişken ruh hâli doğum sonrasında da devam edebilir. Değişen hormon seviyelerinin yanı sıra yeni bir hayatın başlangıcı, doğum düşüncesi ya da sorumluluk bilincinin farklı bir boyuta taşınması doğum sonrası panik atak yaşanmasının en önemli sebepleri arasında yer alır.

Hal böyle olunca doğum sonrası yaşanan depresyon ya da panik atak anne adayının gündelik hayatını olumsuz etkileyecek kadar ciddi boyutlara ulaşabilir. 

Doğum Sonrası Panik Atak Nedir?

Doğum sonrası hüznü ya da panik atak, doğum yapan annelerin neredeyse yarısında görülür. Geçici bir durum olan üzüntü hâli genellikle doğum sonrası 48 saat içinde geçer. Ancak 2 haftadan uzun süren uykusuzluk, iştahsızlık, umutsuzluk ve hatta intihar düşüncesinin olduğu durumlarda mutlaka konusunda uzman bir doktordan yardım alınmalıdır. 

İlk birkaç gün yaşayacağınız panik ataklar sizi korkutmasın. Bunları neredeyse her annenin ilk günlerinde yaşar. Dünyaya gözlerini yeni açmış bebeğinizin artık tüm sorumluluğunun sizin omuzlarınızda olması düşüncesinin sizi bu duruma sürüklemesi gayet normal. Bu durumda sakin olmalı ve anne olmanın keyfini çıkarmalısınız. Geleceği düşünmek için daha çok zamanınız olacak. 

Lohusalık Depresyonu

Lohusalık yeni anne olmuş bir kadının doğum sonrasında yaşayacağı yaklaşık 6 haftalık bir süreci kapsar. Lohusalık dönemi doğumdan sonraki hafta annelerin ruh hâllerinde bazı değişikliklere yol açar. Bu da annenin bazı kaygılar duymasına sebep olur.

Annelerin %17’sinde görülen lohusalık depresyonu, annelik hüznü gibi kısa sürede geçmeyen daha ciddi bir durumdur. Bu sebeple mutlaka profesyonel yardım almak gerekir. Hamilelik sürecinde neredeyse 10 katına çıkan östrojen ve progesteron hormonlarının doğum sonrası aniden düşmesi, sosyal ve psikolojik değişikliklere sebep olarak depresyon riskini arttırır. 

Her kadının doğum sırasında ve doğum sonrasında hormonların kendini regüle ettiği zaman dilimi farklı olduğundan sürece adapte olması da farklılık gösterir. İkinci kez anne olanlarda daha sık görülen depresyon hormonal olmanın yanında kalıtsal ve çevresel kaynaklı da ortaya çıkabilir.

Doğum sonrası yaşanan depresyon gerekli önlemler alınmadığında bazı annelerde panik atak boyutuna ulaşabilir. Panik atak, annenin çaresiz kaldığını hissettiği anda korku duygusuna kapılmasından kaynaklanır. Bu duyguya kendini teslim eden anne, hormonların da dengesizliği ile birlikte süreci yönetemez ve baş etmekte zorlandığı bu süreç beraberinde panik ataklar getirebilir. 

lohusalik-depresyonu

Panik Atak Belirtileri Nelerdir?

 

Yeni anne olmuş kadınların yüksek düzeyde kaygı ve korku yaşamaları normaldir. Ancak durumun ciddi boyutlara ulaşıp ulaşmadığını anlamak için aşağıda verilen panik atak belirtileri arasından bir ya da birkaç tanesini gösteriyor olmanız gerekir. 

  • Çoğu etkinliğe ve hobiye karşı ilgisiz tavır, zevk almama ya da zevk almada azalma görülebilir.
  • Bıkkınlık, sıkkınlık, cinsel isteksizlik ve işleri mecburiyetten yapıyormuş hissine kapılma görülebilir. 
  • Tatminsiz bir yapı mevcuttur fakat o boşluğu doldurmak isteyecek motivasyonu kendisinde bulamaz. Umursamaz ve kayıtsız kalma halleri yaşayabilir.
  • Diyet uygulanmasına karşın önemli derecede kilo alımı ya da kilo kaybı görülebilmektedir. İştahın ani artışı ya da azalması iyi bir uyarıcıdır. Bu sebeple dikkat edilmesi gerekir.
  • Hemen her gün uykusuzluk ya da çok uyuma hâli gözlenebilir.
  • Kendini değersiz hissetme, küçük görme, kendini beğenmeme, suçlu ya da günahkâr hissetme ve bu duyguların sonucunda anne adayı çaresizlik hissine kapılarak panikleyebilir.
  • Dikkat ve konsantrasyon azalması, anda kalamama önemli bir işarettir. Kararsızlık hali, konuşulanlara önem verilmemesi, söylenilenlerin duyulmaması durumları hayattan vazgeçmişliğe işaret olabilir. 
  • Tekrarlayan ölüm düşünceleri ve intihar planları ile karşılaşılabilir.

Bu semptomların her biri ciddiye alınmalı ve süreç mutlaka uzman hekim kontrolünde önemle takip edilmelidir.

Doğum Sonrası Depresyonu ya da Panik Atağı Neler Tetikler?

Panik atak ya da lohusalık depresyonu olarak isimlendirilen problem bazı unsurlar karşısında daha da tetiklenir ve anne için işleri daha da zorlaştırır. Bu nedenle aşağıdaki tetikleyici durum ve ortamların oluşmasına izin verilmemelidir. 

  • Gebelikte ilgi odağı olmuş anne bir anda geri plana düşer ve kendini değersiz hissedebilir. Bu da atakları artırır ya da depresyon gibi ileri bir boyuta taşıyabilir. 
  • Yeni doğmuş bebeğe ya da ikinci doğum ise evde bekleyen çocuğa karşı evde bekleyen sorumluluk artar. Bu da anne için huzursuz geceler demektir. 
  • Bazı anne adayları ise hastane yattığı süre boyunca kontrolü kaybettiğini düşünerek paniğe kapılır. 
  • Uyku düzenindeki bozulma ve bitkinlik hâli yine anneyi huzursuz eden durumlar arasındadır. 
  • Hayal kırıklığı,kendine aşırı yüklenme ve yetersizlik hissi annede panik atağı tetikleyen hatta arttıran düşüncelerdir. 
  • Doğum ile birlikte alınan aşırı kilolar ya da doğum sonrası görüntüden hoşnut olmama hâli panik atağı ve depresyonu artıran durumlardır. 
  • Bebeği kıskanma duygusu ise aslında annenin hiç farkında olmadan düşündüğü ve bunun farkına varamadığı bir durumdur. Olur mu öyle şey dediğinizi duyar gibiyiz. Ama tüm ilginin bebeğe kayması ya da bebeği çevredeki diğer insanlardan kıskanma içgüdüsü farkında olmadan annedeki panik atağı tetikleyebilir. 

Doğum Sonrası Panik Atak İçin Yapılması Gerekenler 

Doğum sonrası panik atak yaşıyor ya da bir yakınınız bu durumu yaşadığını düşünüyorsanız aşağıdaki ipuçları işinize yarayacak: 

  • Çevrenizde kim varsa eşiniz, anneniz, akrabalarınız ya da arkadaşınız, yardım istemekten çekinmeyin. Zor bir dönemi geride bıraktınız ve en önemlisi bir doğum yaptınız. Bunun fiziksel zorluklarıyla birlikte ruhsal zorlukları da beraberinde getirdiğini aklınızdan çıkarmayın. 
  • Kendiniz ve bebeğiniz hakkında gelecek kaygılarınız olabilir. Bu son derece doğal bir süreç ancak bu dönemde beklentilerinizde gerçekçi olmanız size fayda sağlayacaktır. 
  • Egzersiz yapmaya özen gösterin. Bu hem kilo kontrolünde size fayda sağlayacak hem de bir süreliğine evden uzaklaşmak size iyi gelecektir. Hatta kısa bir süre sonra bu yürüyüşleri bebeğinizle baş başa bile yapabilirsiniz. 
  • Her gün iyi geçmek zorunda değil. Bu, doğum öncesinde de böyle değil miydi? Bazı günlerin iyi bazı günlerin kötü geçebileceğini kabullenmek en doğrusu olacaktır. 
  • Sağlığınız için yeterli ve dengeli bir beslenme programı yaparak mantık çerçevesinde bir diyet uygulamalısınız. Böylece istemediğiniz şeyleri yemek ya da aç kalmak gibi bir problemden kurtulmuş olursunuz. Mümkün olduğunca alkol ve kafeinden uzak durmaya çalışmakta fayda var. 
  • Eşinizle birbirinize zaman ayırın, onu görmezden gelmeyin. Eğer bir probleminiz varsa onunla paylaşıp çözüm arayabilirsiniz. Onu uzak tutmak yerine onunla iş bölümü yaparak bebekle ilgilenmesini ve babalık bağlarının güçlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu durum yükünüzü hafifletecektir. 
  • Aile ve arkadaşlarınızdan uzaklaşmayın. Bu tarz izole bir yaşam sizi daha çok zorlayacaktır. 
  • Hastane sonrası eve dönüşte misafirleriniz çok ise sınır koymayı deneyebilirsiniz. Sürekli evde misafir olması sizi paniğe sürükleyebilir. Bu durumu söylediğinizde sizi anlayışla karşılayacaklardır. 
  • Bebeğiniz uyuduğunda kendinize mutlaka vakit ayırın. İsterseniz onunla birlikte uyuyun ya da evde yapmayı sevdiğiniz şeylere odaklanın. 

Birçok taze annenin yaşadığı doğum sonrası panik atak ya da lohusalık depresyonu sürece doğru yaklaşıldığında atlatması kolay sorunlardır. Ancak panik atak belirtileri geçmiyor ya da lohusalık dönemi sonrasında da bu belirtiler devam ediyorsa mutlaka bir uzmanda yardım almalısınız. Aksi takdirde ilerleyen dönemlerde anne-bebek ve eşler arası ilişkiniz de bundan zarar görebilir. Bu sebeple kendinize dikkat etmeli, sorunları eşiniz veya çevrenizdekilerle paylaşmalısınız. Böylece üstesinden kolayca gelebilirsiniz. 

 

LOHUSALIK DEPRESYONUNDAN KURTULMANIN YOLLARI Konulu makalemizi okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın!

LOHUSALIK DEPRESYONUNDAN KURTULMANIN YOLLARI: https://www.bebek.com/lohusalik-depresyonundan-kurtulmanin-yollari/

]]>
https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-panik-atak/feed/ 0
Doğum Sonrası Kilo Vermek https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/ https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/#comments Thu, 02 Jul 2020 09:52:57 +0000 https://www.bebek.com/?p=13529 Doğum Sonrası Kilo Vermek ⭐

Herkese merhaba! Başlığı görünce heyecanlandınız değil mi?

Şimdi tüm doğum sonrası kilolarımı nasıl vereceğim endişelerinizi bir kenara bırakıp, arkanıza yaslanmanızı isteyeceğim.

Doğum sonrası kilo verme hızı gebelik süresince alınan kilo ile yakından ilgilidir. Hamilelikte kaç kilo aldınız ve hangi aralıktasınız öğrenmek için 1. ay gebelikte beslenme makalemizi okuyabilirsiniz. Aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

    1. F
  1. ay gebelikte beslenme: https://www.bebek.com/1-ay-gebelikte-beslenme/

Doğumun ardından enerjinizin çoğunu bebeğinizin bakımına adayabilirsiniz. Bununla birlikte kendi sağlığınızla da ilgilenmek, bedeninizin hamileliğin ardından toparlanmakta olduğu ve bebeğinize en değerli besini sunduğunuz bu dönemde çok önemlidir.

Kısaca özetlemek gerekirse;

Emzirme Döneminde Beslenmenin Önemi 🤱🏻

  • Maternal (anne) fizyolojik gereksinmelerini karşılamak
  • Süt üretimi için enerji ve besin öğeleri depolarını dengede tutmak
  • Anne sütü verimliliğini arttırmak
  • Yeni doğanın anne sütü ile optimum büyüme ve gelişimini sağlamak

Maternal (Anne) Beslenmenin Anne Sütüne Etkisi ⭐

  • Maternal beslenmesi, anne sütünün enerji ve makro besin ögeleri miktarını etkilemez.
  • Yağ asidi bileşimi annenin besin alımını yansıtır.
  • Anne sütü vitamin düzeyi maternal yetersizlik durumunda azalır ve suplementasyon (ek destek) ile artar.
Önemli! Doğum sonrası dönemde şok diyetler, kalori kısıtlı diyetler yapılmasını asla önermiyorum ❗❗

Doğum sonrası dönemde en çok merak edilen konu; şu isimli diyeti yapabilir miyim? Bu isimli diyeti yapsam kaç kilo veririm?

Bu cümleyi her yazımda kullanıyorum belki ama akıllarınıza kazınmasını istiyorum. Diyet kişiye özeldir. Siz değerlisiniz, siz özelsiniz diyetinizde size özel olmalı. Benden size tavsiye, sosyal medyada duyduğunuz herhangi bir ismi olan moda diyetlerden uzak durun ve size özel bir beslenme programınızı oluşturmak için beslenme uzmanına danışın. Vücudunuz süt yapımı için çok fazla enerji harcıyor ve siz bu dönemde size özel olmayan, kalori kısıtlı diyetler yaparsanız sağlığınızdan olabilirsiniz ve süt üretiminiz azalır.

Şimdi içinizi rahatlatacak bir bilgi paylaşımında bulunacağım 😍

Bilgi! Emzirme döneminde anne, her gün yaklaşık 700 ml süt salgılar ve bunun için her gün 500-700 kalori harcar.

Bu demek oluyor ki; yeterli ve dengeli beslendiğiniz, vücudunuz için gerekli sıvı gereksinimini karşıladığınız zaman ekstra bir diyet yapmanıza gerek kalmaz.

Doğum sonrası dönemde, ayda 2 kg üzerinde kilo kaybı önerilmez. Bir an önce kilolarınızdan kurtulmak istiyorsunuz biliyorum ancak ne kadar hızlı kilo kaybederseniz geri alma riskiniz o kadar yüksek. Bu sebeple adımlarımızı sağlam atmamız oldukça önemli ❗

Doğum Sonrası Kilo Verme

Doğum Sonrası Kilo Vermeye Ne Zaman Başlanmalı?

Doğum sonrası her anne desteğe ihtiyaç duyar. Emzirme dönemi yanlış yönlendirmelere çok açık bir süreç. Anneler bu süreçte sütüm bol olsun diye günlük alması gereken kalorinin çok daha fazlasını alıyorlar ve bu kalorinin çoğu sağlıksız besinlerden geliyor.

Bu sebeple doğum sonrası Beslenme ve Diyet Uzmanı eşliğinde ilerlemenin çok sağlıklı olduğunu savunuyorum. Çünkü Beslenme Uzmanı kişiye özel listeler oluşturup, listede anne sütü artıran besinlere, tariflere ve besinlere yer verildiği için anne sütünde bir azalma meydana gelmiyor. Aksine kalitesi, verimi artıyor. Bu sayede emzirme dönemini avantajlı hale çevirip doğum kilolarınızdan da kurtulmuş oluyorsunuz.

Sosyal medyada yer alan ismi olan kalori kısıtlayıcı diyetleri asla uygulamamalısınız bu süreçte. Eğer Beslenme ve Diyet Uzmanı eşliğinde doğum sonrasında diyete başlarsanız, diyete ne zaman başlayacağınız hiçbir önemi yok 🙂

Doğum Sonrası Kilo Vermenin Püf Noktaları

⭐ Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez ⭐

  • Öncelikle kendinize bir hedef belirleyin. Bir kağıt, kalem alın ve günlük beslenmenizde yaptığınız hataları not edin daha sonra, hatayı düzeltmeye çalışın ve düzeltince üstünü çizin.
  • Doğum sonrası kilo verme sürecinde, önemli diğer bir nokta besin günlüğü tutmak. Bazen gün içinde hangi besini ne kadar tükettiğimizin farkında olmuyoruz ve bilinçsiz tüketimler hem bizi kilo almaya itebiliyor hem de kilo kaybımızı zorlaştırabiliyor. 
  • Doğum sonrası dönemde diğer bir majör bileşenimiz ise düzen. Gün içerisinde kendinize beslenme düzeni oluşturmalı ve hep aynı saatte beslenmeye özen göstermelisiniz. Günde 3 ana, 2-3 ara öğün yapmalısınız. Çoğu kişi ara öğünlerin mucizesinin farkında olmuyor ve acıkmıyorum, ne gerek var gözüyle bakıyor. Aslında çok yanlış.
Ara öğünler bizim köprüden önce son çıkışımız!😊

Peki bu ne demek oluyor? Ara öğünler kan şekerimizi dengeliyor ve ana öğünlerimize aşırı yüklenmememizi sağlıyor. Özellikle, öğle ve akşam yemeği arasındaki saat aralığı 5-6 saati bulabiliyor ve ara öğünler burada daha da önem arz ediyor.

Doğum sonrası dönemde emziriyorsanız vücudunuz çok fazla enerji harcıyor ve burada kaybolan depoları yerine koymak çok önemli. Eğer bu durumun tersi olursa vücut halsiz düşer ve bu durum bebeğinize olumsuz yansıyabilir. Aman dikkat!

  • Yapılan araştırmalarda tek başına kalori tüketiminin yeterli olmadığı, alınan enerjinin içeriğinin de çok önemli olduğunu öne sürüyor. Bu demek oluyor ki doğumdan sonra kilo verme sürecinde anne her besin grubundan besinleri yeterli ve dengeli miktarda beslenmesine eklemek zorunda.
  • Doğum sonrası kilo verme sürecinde annenin günlük beslenmesinde, %12-15’i proteinlerden, %55-60’ı karbonhidratlardan, %25-30’u ise yağlardan gelecek şekilde planlanmalıdır.
  • Doğum sonrası kilo verme sürecinde, beyaz undan yapılmış ürünler yerine tam tahıl ürünlerini, basit şeker içeren besinler yerine ise pekmez gibi kan yapıcı besinleri tercih etmelisiniz.
  • Protein alımı düşük olduğunda sütün kalitesi düşer. Sütün kalitesi sütün içeriği demektir. Anne sütüne en yakın protein, en kaliteli protein yumurtadır. Emziren annenin her gün beslenmesinde yumurtayı bulundurması gerekir. Haftanın iki günü sebzeli omlet ile kendinizi şımartabilirsiniz 🙂 Bunun yanında balık ve kırmızı et tüketimini de ihmal etmemenizi öneririm.
  • Vitamin mineraller vücudumuzun çalışmasını, enzimlerin ise daha işlevsel olmasını sağlar. Düzenli olarak mevsimine uygun meyve ve sebze tüketmeye özen gösterin.

Doğum sonrasında nasıl kilo verilir? Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

  • Doğum sonrası dönemde yağ oranının tamamen kısılması hiç doğru değildir. Bir kilo sebze yemeği 2-3 yemek kaşığı yağ ile yapılabilir. 
  • Yağda kızartmalardan uzak durun, fırın, ızgara, haşlama gibi pişirme yöntemlerini tercih edin.
  • Emzirme döneminde özellikle anne sütünü artırmak için en en en önemlisi sıvı desteği. Günde 2.5-3 litre su içmeye özen göstermelisiniz. Bu dolaylı yoldan kilo kaybetmenize de yardımcı olacaktır. Suyun dışında sıvı tüketiminizi desteklemek için probiyotik kaynağı kefir, ayranı tercih edebilirsiniz. Rezene, ıhlamur gibi bitki çayları da sizi rahatlatacak ve sıvı desteğine yardımcı olacaktır.
  • Yemek yeme sürenizi mümkün olduğunca uzatmaya çalışın. Hızlı yemek yediğinizde sindirim yavaşlar ve daha fazla yemek yemek istersiniz bu da kilo artışına neden olur. Bu sebeple yavaş yavaş sindirerek yemek yemeye çalışın ki sindirim enzimleriniz salgılanabilsin.
Yapılan araştırmalarda, günde 7 saatten az uyuyan kişilerin kilo alma risklerinin daha fazla olduğu bulunmuş⭐
Sevimli Bilgi! Uyku sırasında salgılanan büyüme hormonu yağ yakımına destek oluyor ⭐
  • Haftada üç gün 40-45 dakika tempolu yürüyüş yapmaya çalışın. Açık havada yapılan yürüyüşlerde mutluluk hormonu olan endorfin salgılanıyor ve ayrıca yapılan araştırmalar düzenli egzersizin antidepresanlardan çok daha iyi bir tedavi yöntemi olduğunu söylüyor. Düzenli egzersiz ile hem kilo kaybedebilir hem de stres faktörünü azaltabilirsiniz.
  • Doğum sonrası kilo verme sürecinde, diğer bir önemli nokta ise huzur ve mutluluk. Tüm endişelerinizi bir kenara bırakın ve sağlıklı beslenmenin yanında hayattan da beslenmeyi ihmal etmeyin.

Doğum Sonrası Kilo Verme Egzersizleri

Kilo verme sürecinin %70’i beslenme ise %30’u spordur. Ancak bu dönemde dikkat etmemiz gereken bir şey var. Emziren anneler yoğun egzersiz yaptıklarında anne sütünde laktik asit birikimi meydana gelir ve bu laktik asit birikimi anne sütünün tadını değiştirerek bebekte meme reddine sebep olabilir. Bu sebeple bu süreçte haftada 3 gün tempolu yürüyüşleri öneriyoruz.

Ağır egzersiz yapmamanızı öneririm.

Doğum Sonrası Kilo Verme Diyet Listesi

Sabah:

  • 1 haşlanmış yumurta
  • İki parmak kalınlığında peynir
  • 5-6 zeytin
  • 2 ince dilim tam buğday/çavdar/kepek ekmeği
  • 2 dilim ananas

Ara Öğün:

  • Rezene Çayı
  • 10 fındık
  • 1 meyve

Öğle Yemeği:

  • Fırınlanmış sebze
  • 1 kase yoğurt
  • 1 ince dilim tam buğday/çavdar/kepek ekmeği

Ara Öğün:

  • 1 meyve
  • 1 su bardağı süt
  • Tarçın

Akşam Yemeği:

  • 1 kase çorba
  • Et / Tavuk / Balık
  • 1 kase yoğurt / 1.5 bardak ayran / 1 kase cacık
  • Bol yeşillikli salata
  • 2 ince dilim tam buğday/çavdar/kepek ekmeği veya 4-5 yemek kaşığı bulgur pilavı

Gece:

  • 1 porsiyon meyve
  • 2 ceviz
  • Tarçın

Not: Bu liste geneldir. Diyet kişiye özeldir, kişisel farklılıklara göre azaltılabilir ya da arttırılabilir. Siz de kendi planınızı oluşturmak için bir beslenme uzmanına danışmalısınız.

Sevgiler.

Unutmayın ki! Siz çok değerlisiniz.

Diyetisyen ve Emzirme Danışmanı Beyza Uyan

Sorularınız için; instagram: https://www.instagram.com/dytbeyzauyan/

]]>
https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kilo-vermek/feed/ 36 https://www.youtube.com/embed/KYgoWwkc8RI Lohusalık - Bebek.com nonadult
Anne Adayları Dikkat! Tokofobik misiniz? https://www.bebek.com/anne-adaylari-dikkat-tokofobik-misiniz/ https://www.bebek.com/anne-adaylari-dikkat-tokofobik-misiniz/#respond Tue, 16 Jun 2020 03:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2224 Bebek sahibi olmak kadınların çoğunda tatlı heyecanlar uyandıran ve hoşa giden bir fikirdir ancak bazı kadınlar yaşadıkları travmalar veya duydukları korkular yüzünden hamile kalmaktan çekinir ve bebek sahibi olmak istemezler.

Emsey Hospital doktorlarından Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Orhan Karaca bu korkuların nedenlerini ve geride bırakabilmek için yapılabilecekleri açıklıyor:

Tokofobi Nedir?

Doğum korkusu anlamına gelen tokofobi gittikçe yaygınlaşan ve ciddi problemler yaratabilen psikolojik bir problemdir. Kadınlar doğum yapmaktan, doğum sırasında yaşayacakları yoğun acıdan ve çocuklarının sakat veya ölü doğma ihtimallerinden korkarlar. Evhamlı, dayanıksız, karamsar ve daha önceden kötü deneyimlere şahit olan kişilerde daha yoğun olarak görülür.

Terapiler ile geride bırakılabilecek bu tür korkular tedavi edilmediğinde pek çok kadının hayatını kabusa çevirebilmektedir. Evliliklerin sona ermesine, hamileliklerin sonlanmasına ve kişilerin ağır depresyonlar yaşamalarına neden olan tokofobi genellikle öğrenilmiş korkular nedeniyle ortaya çıkmaktadır.

Doğum Korkusunun Nedenleri Nelerdir?

Doğum korkusunun en temel ve yaygın nedeni çevresel faktörlerdir. Çocukluk döneminden itibaren kadınlardan dinlenilen acı dolu doğum anıları, filmlerde kullanılan çığlıklarla dolu doğum sahneleri özellikle daha önce doğum yapmamış kişilerin kafasında olumsuz imajların doğmasına neden olabilmektedir.

Eşlerinin veya kendisinin aile öyküsünde genetik rahatsızlık olan kadınlarda da çocuklarının hasta doğma endişesi ile doğum korkuları oluşabilmektedir.  Hazır hissetmeden hamile kalan kadınlarda da bebeğe nasıl bakacaklarını bilemediklerinden tokofobi oluşabilmektedir.

Öğrenilen korkuların yanı sıra kişinin kaygı düzeyi, mizacı ve deneyimleri de tokofobi oluşmasına neden olabilmektedir. Kaygı düzeyi yüksek kişilerde bilinmeyenden doğan korku daha yoğun olduğundan özellikle ilk doğumlarda tokofobi görülme oranı çok yüksek olmaktadır.
dogum korkusunun nedenleri nelerdir

Tokofobinin Nedenleri Nelerdir?

Tokofobi birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere üç kategoriye ayrılır.

Birincil tokofobide; sürecin başlangıcı çocukluk dönemine kadar uzanabilir, kişilerde cinselliğe karşı bir önyargı veya soğukluk görülmez ancak hamile kalma fikrine dahi tahammül edemezler. Nedeni genellikle dinledikleri korkunç doğum hikayeleri olmaktadır. Küçük yaşlarda annelerinin doğum sancılarına tanık olan çocuklarda da görülebilmektedir.

Annelerini kaybetme korkusu yaşayan çocukların bilinçaltlarında doğum yapmanın kötü olduğu fikri yer edebilir. Aile geçmişlerinde sakat doğumların yoğun olduğu kadınlarda da çocukları için duydukları endişe nedeniyle tokofobi oluşabilmektedir. Bu tokofobi türünde bireyler hamile kalmaktan kaçınmak için her yolu denerler, hamile kaldıklarında ise kürtaj yoluyla hamileliği sonlandırmayı tercih edebilirler.

Aşırı alkol alarak, yüksek yerlerden atlayarak veya ağır şeyler taşıyarak da bebeği düşürmeye çalışabilirler. Çocuk sahibi olmakta kararlı olan tokofobikler ise doğum yöntemi olarak sezaryeni tercih ederek doğum anını yaşamaktan kaçınırlar.
Doğum onlar için kanlı ve korkunç bir olaydır ve o anı yaşamaktan kesinlikle kaçınırlar.

İkincil tokofobilerde; korku bir travmanın ardından başlar, genellikle ilk doğumu zorlu geçen ve bebeği ölü ya da sakat doğan kadınlarda görülür. Bebek hakkında duyulan endişe ilk doğumda korku yaşamayan kişilerde dahi tokofobi doğmasına neden olabilir.

Bebeklerini kucaklarına alana kadar sürekli nasıl bir bebekle karşılaşacaklarını düşünerek kötü senaryolarla korkularını daha da artırırlar. Doğum dışında, yaşadıkları ciddi kazalar da ölüm korkusuna kapılmalarına ve doğum anını endişeyle beklemelerine neden olabilir. Hamilelik esnasında bir yakınlarını kaybetmeleri de yine travma yaratacağından tokofobiye yol açabilir.

Üçüncül tokofobilerde;ise hamilelik dönemi depresyonuna eşlik eden tokofobidir. Bu türde, kadınlar hamilelik öncesinde herhangi bir korkuya sahip olmakları halde hamilelik esnasında büründükleri depresif duygu durumlarına bağlı olarak tokofobiye kapılabilirler. Mutsuz giden evlilikleri ve hayatlarının istedikleri gibi gitmiyor oluşu doğum olayını bir felaket olarak görmelerine neden olabilir.

Tokofobi’nin Önüne Nasıl Geçilir? Bu Konuda Neler Yapılmalı?

Tokofobi sahibi kadınlar terapiler ile bu korkularından tamamen kurtulabilmektedir. Kendilerinde böyle bir korku olduğunu fark ettikleri andan itibaren terapilere başlamaları kısa sürede atlatabilmelerini sağlayacaktır. Hamile kalmadan önce korkularının farkındalar ise terapiye başlayarak daha sağlıklı bir hamilelik süreci geçirme şansını da yakalayabilirler.

Doğum esnasında yanlarında güvenilir birinin olacağını bilmek de korkunun azalmasına yardımcı olacaktır bu nedenle tamamen güvenebilecekleri bir uzmanla görüşüyor olmaları rahatlamalarını sağlayacak ve endişelerini dindirecektir.

Zor gerçekleştirdikleri doğumlarla ilgili anılarını anlatmak isteyen kişilerden uzak durarak da olumsuz fikirlere kapılmaktan kurtulabilirler. Özellikle ilk kez anne olacaklarda bebeğe nasıl bakacaklarını bilemediklerinden duydukları endişe de tokofobiye neden olabileceğinden doğuma hazırlık kurslarına katılarak bu durumdan kurtulabilirler.

Hamilelik sürecinde yanlarında yakınlarının olması ve eşlerinin desteği sürecin daha kolaylıkla atlatılmasını sağlayacak, korkuları geride bırakmalarına yardımcı olacaktır.

“Doğum Yöntemleri” Konulu makalemizi okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Doğum Yöntemleri: https://www.bebek.com/dogum-dogum-sonrasi/dogum-yontemleri/

]]>
https://www.bebek.com/anne-adaylari-dikkat-tokofobik-misiniz/feed/ 0