Hamilelik Planlama – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Wed, 27 Nov 2024 12:53:26 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Hamilelik Planlama – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Klomen Kullanımıyla İlgili Bilinmesi Gerekenler https://www.bebek.com/klomen/ https://www.bebek.com/klomen/#respond Wed, 27 Nov 2024 12:49:03 +0000 https://www.bebek.com/?p=81940 Kadın hastalıkları ve doğum alanında tedavi gören hastaların sıklıkla kullandığı ilaçlardan biri olan klomen hakkında merak edilen soruların yanıtlarını Kadın Hastalıkları Doğum ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Doç. Dr. Pınar Yalçın Bahat yanıtladı.

 Klomen (aktif maddesi klomifen), genellikle fertilite (kısırlık) tedavisi için kullanılan bir ilaçtır. Özellikle ovulasyon (yumurtlama) sorunları yaşayan kadınlarda, yumurtlama sürecini uyararak hamile kalmayı kolaylaştırmak amacıyla kullanılır. Klomen, vücutta östrojen etkisini taklit ederek, beyin ve yumurtalıklar arasındaki iletişimi düzenler. Bu sayede yumurtlamayı tetikler ve yumurtlama problemi olan kadınlarda gebelik şansını artırabilir.

Klomen, hipofiz bezine etki ederek, vücutta FSH (folikül uyarıcı hormon) ve LH (luteinizan hormon) üretimini artırır. Bu hormonlar, yumurtalıkların olgunlaşmasını ve yumurtlama sürecinin başlamasını sağlayan temel hormonlardır. Böylece, kadınlarda yumurtlama stimülasyonu yapılmış olur.

Özellikle açıklanamayan infertilitede önemli yeri var!

Klomen, “klomifen sitrat” ana maddesinden elde edilen bir ilaçtır ve özellikle gebe kalmak isteyen kadınlar tarafından kullanılır. Klomen özellikle açıklanamayan infertilite dediğimiz her şeyi normal gözüken, yapılan ultrason ve hormon testlerinde bir problem görülmeyen hasta grubunda sıklıkla kullanılır.

Regl dönemi kullanımı kişiye göre düzenlenir ve ardından kişinin belli aralıklarla düzenli cinsel ilişkiye girmesi istenir.

Çoğunlukla bu tedaviye cevap vermeyen kişilerde farklı hormon ilaçlarıyla yumurtalıkların uyarılması aşamasına geçilir. Bu kısımda da başarılı olunmazsa direkt tüp bebek uygulamaları yapılır.

Klomen’in özellikle yumurta gelişimi ve yumurtanın çatlaması için kullanıldığı düşünülse de erkeklerde de uygun sperm gelişimi ve hareketliliği için kullanılır.

Polikistik over hastalarında kullanımı önemli.

Klomen uygulandığı ay etki etmekle birlikte, bazen etkisi bir sonraki ayda da görülebilir. Özellikle polikistik over dediğimiz çok sayıda yumurta çıkışı olan kadınlarda kullanımı büyük önem taşır.

Klomen hipofiz dediğimiz kafa içi bölgeye etki ederek östrojen karşıtı etki gösterir. Böylece yumurtalıklardaki foliküllerin yani yumurtaların uyarılarını artırıp daha sağlıklı gelişim göstermelerine yardımcı olur.

Doktor kontrolünde ve reçete ile kullanımı şart.

Klomen, doktor tarafından verilen reçeteye ve kişinin sağlık durumuna bağlı olacak şekilde kullanılır. Ancak genel olarak kullanım talimatları şu şekildedir:

 Kullanım Alanları:

  • Polikistik over sendromu (PCOS) gibi yumurtlama sorunları olan kadınlarda,
  • Ovulasyon bozuklukları yaşayan kadınlarda,
  • Bazen infertilite tedavisinde, doktorların önerisiyle kullanılır.
  1. Dozaj ve Kullanım Süresi:

    • Kadınlar için: Klomen genellikle her ay, bir veya birkaç döngüde kullanılır.
    • İlk tedavi: Genelde 50 mg (1 tablet) günde bir kez, 5 gün boyunca kullanılır. Bu tedavi genellikle adetin 5. günü başlar. Eğer bu dozla yumurtlama sağlanmazsa, doktor dozu artırabilir (75 mg veya 100 mg’a kadar).
    • Tedaviye başlanmadan önce yumurtalıkların ve rahim iç tabakasının durumu, ultrason ve kan testleriyle değerlendirilir.
    • Eğer ovulasyon gerçekleşirse, genellikle adet dönemi beklenir ve gebelik testi yapılır.
  2. Erkeklerde Kullanımı:

    • Erkeklerde düşük testosteron seviyeleri ve sperm üretim sorunları olan infertilite vakalarında da klomen kullanımı düşünülebilir. Dozaj ve kullanım süresi, doktorun önerilerine göre belirlenir.

 Klomen’in Yan Etkileri:

 Klomen, genellikle iyi tolere edilir, ancak bazı kişilerde yan etkiler görülebilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Sıcak basmaları
  • Baş ağrısı
  • Mide bulantısı
  • Görme değişiklikleri (bulanık görme veya ışığa duyarlılık)
  • Yumurtalık büyümesi veya şişliği
  • Duygusal dalgalanmalar
  • Aşırı yumurtlama (çoklu gebelik riski artar)

 

Klomen Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler:

 Herhangi bir ilaç kullanmadan önce, özellikle Klomen gibi hormonal tedavi içeren ilaçların kullanımı konusunda mutlaka bir doktora danışılmalıdır.

  • Doktorun önerdiği dozda kullanmak önemlidir. Aksi takdirde, aşırı dozda kullanmak yumurtalıkların aşırı uyarılmasına (OHSS) yol açabilir.
  • Hamilelik ihtimali: Klomen tedavisi sırasında, gebelik gerçekleşme olasılığı arttığı için düzenli olarak gebelik testi yapılması önerilir.
  • Yan etkiler: Klomen kullanırken herhangi bir yan etki hissederseniz, derhal doktorunuza başvurmanız gerekir.

Tüp Bebek Tedavi ile ilgili makalemizi okumak için tıklayın!

https://www.bebek.com/tup-bebek-tedavisi-hakkinda-merak-edilen-her-sey/

]]>
https://www.bebek.com/klomen/feed/ 0
Erken Hamilelik Belirtileri: Ne Zaman ve Nasıl Fark Edilir? https://www.bebek.com/erken-hamilelik-belirtileri-ne-zaman-ve-nasil-fark-edilir/ https://www.bebek.com/erken-hamilelik-belirtileri-ne-zaman-ve-nasil-fark-edilir/#respond Fri, 28 Apr 2023 10:00:16 +0000 https://www.bebek.com/?p=50279 Erken Hamilelik (Gebelik) Belirtileri: Ne Zaman ve Nasıl Fark Edilir? Hamilelik, her kadının yaşamında benzersiz ve özel bir süreçtir. Peki hamile olduğunuzu erkenden anlamanız mümkün mü? Erken hamilelik belirtileri nelerdir ve hangi belirtiler en yaygındır? Gelin, hep birlikte öğrenelim!

Erken Hamilelik (Gebelik) Belirtileri: Ne Zaman ve Nasıl Fark Edilir?

  • Adet Gecikmesi

Hamilelik sürecinin ilk işaretlerinden biri adet gecikmesidir. Adet döngüsü düzensiz olan kadınlar için bu belirti güvenilir olmayabilir, ancak düzenli adet gören kadınlar için önemli bir ipucudur. Hamilelik dışında stres, kilo değişiklikleri ve hormonal dengesizlikler de adet gecikmesine neden olabilir. Eğer adet gecikmesi yaşıyorsanız ve hamile olabileceğinizi düşünüyorsanız, bir gebelik testi yaparak durumunuzu teyit edebilirsiniz.

  • Göğüslerde Hassasiyet ve Büyüme

Hamileliğin erken dönemlerinde hormon seviyelerindeki değişiklikler nedeniyle göğüslerde hassasiyet ve büyüme yaşanabilir. Göğüslerdeki bu değişimler, genellikle adet dönemi öncesinde yaşanan hassasiyete benzer, ancak daha yoğun hissedilir. Ayrıca, göğüs uçlarında koyulaşma ve damarların belirginleşmesi gibi değişiklikler de görülebilir.

  • Yorgunluk ve Halsizlik

Hormonal değişiklikler ve artan progesteron seviyeleri nedeniyle hamile kadınlar, özellikle ilk trimesterde yorgunluk ve halsizlik yaşayabilirler. Bu belirti, hamileliğin erken evrelerinde oldukça yaygındır. Hamile kadınların enerji seviyelerini artırmak için uygun dinlenme ve beslenme alışkanlıkları benimsemesi önemlidir.

  • Bulantı ve Kusma

Sabah bulantısı olarak da bilinen bu belirti, hamileliğin en bilinen belirtilerinden biridir. Genellikle hamileliğin 6. haftasından itibaren başlar ve 12. haftaya kadar sürebilir. Bazı kadınlar gün boyu hafif bulantı yaşarken, diğerleri şiddetli kusma nöbetleri geçirebilir.

Sabah bulantısını hafifletmek için küçük ve sık öğünler tüketmek, tuzlu krakerler yemek ve bol sıvı almak işe yarayabilir. Eğer bulantı ve kusma aşırı şiddetli hale gelirse, tıbbi yardım almak önemlidir, çünkü bu durum, anne ve bebek için tehlikeli olabilecek bir durum olan hiperemezis gravidarum’a işaret ediyor olabilir.

sickness

  • Sık İdrara Çıkma

Hamileliğin erken dönemlerinde, büyüyen rahim mesaneye baskı uygular ve böylece sık idrara çıkma ihtiyacı ortaya çıkar. Ayrıca, hamilelik sırasında böbreklere daha fazla kan akışı olduğu için idrar üretimi artar ve bu durum da sık idrara çıkma isteğini tetikler.

  • Baş Ağrısı ve Baş Dönmesi

Hormonal değişiklikler ve kan basıncındaki düşüşler hamilelik sırasında baş ağrısı ve baş dönmesine neden olabilir. Bu belirtiler, hamileliğin erken dönemlerinde yaygındır ve genellikle geçici olup, hamileliğin ilerleyen dönemlerinde azalır. Yeterli su içmek ve düşük tansiyonu önlemeye yönelik önlemler almak, bu belirtilerin hafiflemesine yardımcı olabilir.

pregnancy

  • Kabızlık ve Gaz Şikayetleri

Hamilelik sırasında artan progesteron seviyeleri, bağırsak hareketlerini yavaşlatarak kabızlığa ve gaz şikayetlerine yol açabilir. Bu belirtiler, hamileliğin erken dönemlerinde başlar ve bazen hamileliğin tamamında sürebilir. Lifli gıdalar tüketmek, bol su içmek ve düzenli egzersiz yapmak, kabızlık ve gaz şikayetlerini hafifletmeye yardımcı olabilir.

  • Ruhsal Dalgalanmalar

Hamilelik sırasında yaşanan hormonal değişiklikler, duygusal dalgalanmalara da yol açabilir. Hamile kadınlar, özellikle hamileliğin erken dönemlerinde, ani duygu değişimleri yaşayabilirler. Hüzün, öfke ve neşe arasında ani geçişler yaşayan kadınlar, bu durumun hamilelikle ilişkili olabileceğini düşünmelidir.

  • Aşerme ve Tatsızlık Hissi

Hamilelik sırasında kadınlar, özellikle bazı yiyeceklere karşı aşırı istek (aşerme) ya da tatsızlık hissi yaşayabilirler. Bu durum, hamileliğin erken dönemlerinde başlar ve hormonal değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkar. Aşermeler ve tatsızlık hissi, hamileliğin ilerleyen dönemlerinde azalabilir veya devam edebilir. Aşerme ve tatsızlık hissi yaşayan kadınlar, dengeli beslenmeye ve uygun besin seçimlerine dikkat etmelidir.

  • Yüksek Vücut Sıcaklığı

Hamilelik sırasında vücut ısısı, progesteron seviyelerindeki artış nedeniyle hafifçe yükselebilir. Bu nedenle, hamileliğin erken dönemlerinde yüksek vücut sıcaklığı yaşayan kadınlar, hamile olabileceğini düşünmelidir. Ancak, yüksek vücut sıcaklığı enfeksiyon, ateş veya başka sağlık sorunlarına da işaret edebilir, bu nedenle sürekli yüksek sıcaklık durumlarında doktora başvurmak önemlidir.

Sonuç olarak;

Erken hamilelik belirtileri her kadında farklı şekillerde ortaya çıkar ve bu belirtilerin her biri her kadında görülmez. Eğer bu belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız ve hamile olduğunuzu düşünüyorsanız, bir sağlık uzmanına başvurarak kesin teşhis için test yaptırabilirsiniz. Unutmayın ki erken dönemde hamilelik teşhisi, hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için önemlidir.

Bu makale, erken hamilelik belirtilerine dair farkındalığı artırmayı amaçlamıştır. Eğer bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, doktorunuza danışabilirsiniz. Hamilelik sırasında yaşanan belirtilerin farkında olmak ve uygun önlemler almak, anne ve bebek için sağlıklı bir hamilelik sürecini desteklemeye yardımcı olacaktır.

Hamilelikte Doktor Seçimi Nasıl Olmalıdır? – https://www.bebek.com/hamilelikte-doktor-secimi/

Aklınıza takılan soruları yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz!

Sağlıklı günler.

]]>
https://www.bebek.com/erken-hamilelik-belirtileri-ne-zaman-ve-nasil-fark-edilir/feed/ 0
Şiddetli ve Düzensiz Adet Kanamaları Miyom İşareti Olabilir! https://www.bebek.com/siddetli-ve-duzensiz-adet-kanamalari-miyom-isareti-olabilir/ https://www.bebek.com/siddetli-ve-duzensiz-adet-kanamalari-miyom-isareti-olabilir/#respond Tue, 08 Nov 2022 13:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=4723 Bir adet döneminde ortalama 20-60 ml. kan kaybedilir. Adet kanamasının aralıklarını ve kanama süresini belirlemek kolay ama kanama miktarını ölçmek zordur.

Adet miktarının 80 ml.’nin üzerine çıkması şiddetli adet kanaması olarak nitelendirilir. Bu durumda adet kanamasının süresi uzamış veya kanama süresi 7 günle sınırlı kalmasına rağmen kanamanın şiddeti artmış olabilir.

Sağlıklı kadınların yaklaşık yüzde 10-15’inde bu sorun gelişebilir. Ortalama adet sıklığı 28 günde birdir, 25 günden kısa ve 35 günden uzunsa bir problem olabilir.

Şiddetli Adet Kanaması Neden Kaynaklanır?

Adet kanamalarının şiddetli olmasının başlıca nedenleri arasında hormonal denge bozuklukları gelir. Bu tür kanama pelvik veya sistemik bir hastalık olmaksızın ortaya çıkan rahim orijinli aşırı, uzamış veya sık kanamadır.

Hiçbir nedenin bulunmadığı, rahim ve rahim içinin tamamen normal yapıda olduğu, hormon ve pıhtılaşma sisteminin normal fonksiyon gördüğü bu grup, disfonksiyonel kanama bozukluğu başlığı altında toplanır.

Muayenelerin 1/5’i cerrahi girişimlerin 1/4’ü bu sebeple yapılır. Böyle bir durumda ayırıcı tanıda akla gebelik, çeşitli ilaç kullanımları, var olan sistemik hastalıklar ile miyom ve polip gibi rahme ait olan patolojik durumlar mutlaka gelmelidir.

Adenomyosis denilen ve rahmin kas tabakasında endometriozis varlığı ile tanımlanan durum da şiddetli kanamaya yol açabilir.

Nadiren de olsa rahim kanserinin kendisi veya öncü lezyonları da bu tip anormal kanamalara yol açabilir. Ayrıca kanın pıhtılaşmasını ve kanamanın durmasını sağlayan pıhtılaşma sistemi denge bozukluklarında da adet kanamaları şiddetli olabilir.

Kadınların Yaklaşık Yüzde 25’inde Görülen Miyomların Şiddetli Kanamada Yapıcı Etkisi Var mıdır?

Miyomlar rahmin kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu urlar olarak tanımlanır.

Gerçek bir tümör olmadıkları için de metastaz yapmaz, yani bir organa yayılmazlar. Diğer taraftan miyomlar rahimde bulundukları yerlere göre farklı bulgular verirler.

Saplı olan ve karnın içerisine doğru büyüyen miyomlar kanama bozukluğuna yol açmazken, rahim duvarını tutan veya rahim boşluğuna doğru büyüyen miyomlar kanama bozukluğunun sık rastlanan nedenlerinden birini oluştururlar.Şiddetli ve Düzensiz Adet Kanamaları Miyom İşareti Olabilir!

Miyom Tanısı Nasıl Konuyor?

Detaylı bir hasta hikayesi alınması ve ultrasongrafik inceleme ile birçok patoloji ortaya konabilir. Altta yatan faktör miyom ise muayenede rahim büyümüş olarak bulunabilir.

Poliplerin, miyomların ve kanserin tanısında rahim içine sıvı verilerek yapılan ultrason incelemeleri ile daha ileri tetkik olan histeroskopi ile rahmin içini bir kamerayla görüntüleyen işlem önemli bir yer tutar.

Endometrial biopsi ile rahim içi problemlerin tanısı %96 vakada konur. Hormonal faktörlere bağlı kanamaların tanısı için hormon testlerine başvurulabilir.

Miyom Nasıl Tedavi Edilir?

Genel tedavi prensibi altta yapan patolojiye yöneliktir. Miyom söz konusu ise genç, doğum yapmamış kadınlarda miyomektomi denilen sadece miyomun çıkarılması tercih edilirken, hormonal tedaviye yanıt vermeyen ileri yaş hastalarda çocuk doğurma isteği de tamamlanmışsa, yumurtaları bırakarak sadece rahmin alınması gerekebilir.Şiddetli ve Düzensiz Adet Kanamaları Miyom İşareti Olabilir!

Tedaviye yanıt vermeyen aşırı kanamalarda alternatif olarak, rahmin iç yüzeyinin ısı veya elektrik enerjisinden yararlanılarak yakılması düşünülebilir.

Poliplerin rahim ağzından dışarıya çıkacak kadar büyük olanları dibinden tutularak cerrahi olarak çıkartılabilir.

Genç yaştaki kadınlarda şiddetli adet kanamaları dışında kısırlığa neden olabildikleri için cerrahi olarak çıkarılması esas tedaviyi oluşturur. Ayrıca menopoz döneminde ve menopoz sonrası dönemde poliplerin teşhisi ve tedavileri ayrı bir anlam kazanır çünkü polipler bu dönemde kanser ile birlikte gelişebilir.

Tüm poliplerde yüzde 10 oranında 1-10 yıllık süreçte kanser gelişimi de gözlendiğinden çıkarılmaları şarttır.

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kadın Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer

”Hamilelikte Sağlık” Konulu yazılarımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Hamilelikte Sağlık: https://www.bebek.com/hamilelikte-saglik/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/siddetli-ve-duzensiz-adet-kanamalari-miyom-isareti-olabilir/feed/ 0
Diyabetli Kadınlar Hamile Kalabilir mi? https://www.bebek.com/diyabetli-kadinlar-hamile-kalabilir-mi/ https://www.bebek.com/diyabetli-kadinlar-hamile-kalabilir-mi/#respond Fri, 04 Nov 2022 13:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2004 Diyabet hastası olan kadınların sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmesi ve sağlıklı bir bebeğe sahip olması için, gebeliğin öncesinden başlayarak uzman kontrolünde olmaları gerekiyor.

Acıbadem Diyabet Merkezi’nden Dr. Yaser Süleymanoğlu merak edilen soruları yanıtlıyor.

  • Diyabeti olan kadının hamile kalması ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesi mümkün mü?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Diyabetle yaşamayı bilen ve kontrollerini düzenli yaptıran diyabet hastalarının sağlıklı bir bebek sahibi olmaması için neden yok. Ancak gebe kalmadan önce ve gebelik döneminde bilinmesi, dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var.

Gebelik döneminde diyabet hastalığının görülme sıklığının %5- %9 arasındadır.

Diyabet ve gebelik ilişkisi, önemli bir konudur. Tanı ve tedavideki gelişmeler sayesinde, binlerce diyabetik kadın problemsiz bir gebelik dönemi geçirerek sağlıklı bebek sahibi olabilirler.

İnsülinin keşfinden önce, hem anne hem de çocuk için varolan büyük problemler artık yok olabiliyor.

Bugün uygulanan bilinçli erken tedavi yöntemleri hastalığın yan etkilerini ve anne-çocuğun ölüm riskini en düşük düzeylere indirebiliyor.

Gebelik şekeri hakkında her şey! Konulu yazımızı incelemek için tıklayın: https://www.bebek.com/gebelik-sekeri-hakkinda-merak-ettiginiz-her-sey/

  • Gebelik döneminde daha önce hiç şikayeti olmamasına karşın bazı anne adaylarında diyabet görülebiliyor. Bunun sebebi nedir?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Gebelik döneminde gebeliğin fizyolojisi gereği, bebeğin gelişimi için bazı hormonlar normalden daha fazla salgılanıyor.

Gebelikte artan gebelik hormonları ise (Beta HCG ve HPL) diyabetin oluşmasında rol oynuyor. Bu açıdan özellikle diyabeti olan anne adaylarının diyabet doktoru ve kadın hastalıkları uzmanına başvurmaları önem taşıyor.

  • Diyabetin anne karnındaki bebeğe etkileri nelerdir?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Yükselen kan şekeri doğrudan çocuğa plasenta yoluyla geçer. Bu durumda çocuğun pankreası sürekli uyarılarak çocuğun kilosunda hızlı artış oluşur.

İri bebek doğumuna sebep olan bu durum aslında Tip II Diyabet tohumlarının atıldığının belirtisidir.

Bu çocukların beslenmesine ve egzersizine özen gösterilmezse aşırı şişman ve şeker hastası olurlar. Ayrıca özellikle kan şeker düzeyleri kontrolsüz olarak yüksek olduğu durumlarda, düşük ve ölü doğum, gebelik toxemisi (hipertansiyon) ve plasentanın erken ayrılma riski artar.

  • Kimler risk altında?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Hamilelik döneminde hormonların artışı tüm gebelerde görülüyor. Ancak gebelik diyabeti sadece bazı kadınlarda rastlanıyor. Bunları şöyle sıralamak mümkün:

  • 1. derece akrabalarında diyabet öyküsü olanlar,
  • Kilolu veya şişman olanlar,
  • Daha önce 4 kg. ve üzerinde bebek doğuranlar,
  • Daha önce ölü doğum ve düşük yapmış olanlar,
  • Daha önceki gebeliklerinde “Gestasyonel Diyabet” geçirmiş olanlar,
  • Hipertansiyonu (yüksek tansiyon) olanlar ve kan yağları yüksek olanlar,
  • Yaşı 30 ve üzerinde olanlar,
  • Daha önce “gizli şeker” olduğu söylenmiş olanlar,
  • Polikistik over sorunu olanlar

Diyabetli Kadınlar Hamile Kalabilir mi?

  • Tanı nasıl konuyor?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Gebelik döneminde şeker tanısı koymak zor değil. Bunun için yapılması gereken hamileliğin 24. ve 28. haftada arasında 50 gr glukoz ile tarama testi yaptırmak.

Testte, günün herhangi bir saatinde, suda eritilen 50 gram şeker alındıktan 1 sonraki kan şekeri değerine bakılıyor.

“Eğer glukoz yüklemesinden 1 saat sonraki kan şekeri 135mg/dl altında ise tarama testi negatif olarak değerlendirilir ve gebede gestasyonal diyabet olasılığından uzaklaşılır.”

Ancak daha önceden bahsedilen risk faktörlerinin varlığında (önceki gebelikte gebelik diyabeti, iri bebek, ileri anne yaşı, aile hikayesi olanlarda) 50 g şeker yükleme testi erken dönem gebelikte yapılmalı ve sonrasında, 24-28. hafta arasında tekrarlanmalıdır.

Eğer kan şekeri 135mg/dl üzerinde ise gebeye 100 gr glukoz ile 3 saatlik ikinci bir şeker yüklemesi yapmak gerekir.

Gebeliklerinde gestasyonel diyabet tanısı konmuş annelere lohusalık bitiminde 75 gram glukozla şeker yükleme testi uygulanır. Bu test normal çıksa da annenin sonraki gebeliklerinde ya da hayatının ileriki dönemlerinde şeker hastalığına yakalanma riskinin diğer insanlara göre %30-50 daha fazla olduğunu bilmesi gerekir.

  • Gebelik şekeri nasıl tedavi edilir?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Gebelik döneminde diyabet sorunu yaşayan kadınların sürekli uzman kontrolü altında tutulmaları gerekiyor.

Hatta diyabeti olan kadınların gebe kalmadan birkaç ay önce izlenmeye başlanması ve tedavi programına alınması şart.

Gebeliği sırasında ortaya çıkan diyabeti olan hastalarda başlangıçta gebe izlenir ve kişiye özel egzersiz, özel beslenme planı uygulanır.

Bir- iki hafta izleme rağmen kontrol sağlanamayan durumlarda kan şekerini ideal hale getirebilmek için insülin tedavisine başlanmalıdır. Bu dönemde anne mutlaka kan şekeri ölçüm cihazı almalı, kan şekerini her öğünden önce, öğünlerde 2 saat sonra ve yatarken olmak üzere 7 defa ölçmelidir.

  • Tedavide insülin kullanılır mı?

Dr. Yaser Süleymanoğlu: Hasta ve yakınları insülin bağımlılığı veya çocuğa verecek zararlar gibi değişik yanlış bilgilerle karşımıza çıkmaktadırlar. Biz diyoruz ki, insülin tedavisi doğal ve fizyolojik bir yaklaşımdır.

Anneye ve çocuk için son derece güvenlidir.

Asıl yanlış olan gebe olup, gebelik sırasında kan şekerini takipsiz bırakmak ve kontrol altına almayarak hem anne hem de çocuğunun hayatını tehdit edecek sorunlarla karşılaşmaktır.

Oysa yurt dışında yapılan bir araştırma da insülin kullanımın olası komplikasyonları önlemede ne kadar etkin bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Buna göre hamileliğin 24-34. haftaları arasında bulunan ve diyabeti olan 1000 gebe kadından kan şekeri kontrol altında tutulanlarda rutin takip edilenlere göre daha az doğum komplikasyonu görülmüş.

”Kiloluyken Hamile Kalınmalı mı?” Konulu yazımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Kiloluyken Hamile Kalınmalı mı?: https://www.bebek.com/kiloluyken-hamile-kalinmali-mi/ 

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/diyabetli-kadinlar-hamile-kalabilir-mi/feed/ 0
1-2 Haftalık Gebelik https://www.bebek.com/1-2-haftalik-gebelik/ https://www.bebek.com/1-2-haftalik-gebelik/#respond Sun, 31 Jul 2022 13:00:23 +0000 https://www.bebek.com/?p=28583 Siz şu an fark etmiyorsunuz ve muhtemelen bu haberi 2-3 hafta içinde öğreneceksiniz fakat müjde, vücudunuz hamilelik için ilk adımı attı!

Gebeliğin ilk iki haftası biyolojik olarak hamilelik sürecini başlatacak olayların gerçekleştiği dönemdir. 1 haftalık gebelik ile 2 haftalık gebelik bebeğin gelişim haftaları olarak hesaplansa da esasen yumurtanın döllendiği süreci kapsar. Peki yaklaşık 40 hafta sürecek olan bu serüvenin ilk iki haftasında sizi b bebeğinizi neler bekliyor?

1 Haftalık Gebelik

1-2 haftalık gebelik döneminde bebeğin gelişiminden bahsetmek mümkün olmaz. Bu haftalarda ancak onun meydana geliş serüvenini inceleyebiliriz.

Kanınızda dolaşan östrojen ve progesteron miktarındaki artış, rahminizi harekete geçirir. Rahmin harekete geçmesi, döllenecek yumurta için güçlü bir duvar oluşumuna zemin hazırlamış olur. Rahim oluşturduğu bu duvarla, bebeğin tutunmasına uygun bir ortam meydana getirir.

Aynı anda yumurtalıklardaki folikül olarak tanımlanan sıvı keselerin içerisinde yumurta (dişi üreme hücresi) olgunlaşmaya başlar. Olgunlaşan yumurta, folikülden ayrılır ve yumurta kanalına (follop tüpü) doğru ilerler.

Partnerin dişi üreme sistemine gönderdiği spermler, serviksten geçip rahme giriş yapar. Spermler, fallop tüpüne ulaşır ve nihayet yumurta ile karşılaşır. Bu yolculukta canlı kalan spermlerden sadece bir tanesi yumurta zarını delip içeri girmeyi başaracak! Şimdi sırada yumurtanın döllenme aşaması var.

1 – 2 Haftalık Hamilelikte Döllenme ile Birlikte Yaşanan Gelişmeler

Spermin yumurta zarını delmesinden sonraki 30 saat içerisinde sperm ile yumurtanın hücre çekirdekleri birleşir. Çekirdeklerin birleşmesi ile döllenme olayı gerçekleşmiş olur. Döllenme ile birlikte üreme hücrelerindeki çekirdeklerin yani kalıtsal bilgilerin bir araya gelmesi bebeğin özelliklerinin bir kısmını anneden bir kısmını babadan almasını sağlar.

Döllenmenin gerçekleştiği an bebeğin cinsiyeti bellidir. Eğer yumurtanın çekirdeğine ulaşan sperm Y kromozomu taşıyor ise bebek erkek, X kromozomunu taşıyor ise bebek kız olacak demektir. Bu bilgi başından beri belli olsa da siz bu bilgiyi muhtemelen 16. haftadan sonra öğreneceksiniz.

Döllenmiş olan yumurtaya artık zigot denir. Zigot, rahme doğru 3-4 gün boyunca ilerlerken aynı anda seri mitoz bölünmeler geçirerek hücre sayısını arttırır. Bölünmeler sonucu oluşan hücre yığını blastosist adını alır. Yani bu süreçte bebeğiniz bir hücre topundan ibaret diyebiliriz. Ancak ilerleyen süreçte blastosist, plasenta ve embriyoyu oluşturacak.

1-2 Haftada Bebek

Aslında henüz bu süreci 1-2 haftalık bebek olarak değerlendiremeyiz. Bu süreçte vücudunuz gebeliğe hazırlanan bir maceraya doğru yola koyulur. Hamilelikte 1. ve 2. haftanın asıl konusu, yumurtlama ve döllenme süreçleridir.

Yani bu süreçte bebeğiniz, yumurtanın yolculuğuna başlayan milyonlarca spermden fallop tüpüne ulaşan ve yumurta ile karşılaşan en sağlıklı ve en güçlü sperm diyebiliriz. Kendisi şu an için dölleniyor ve anne karnına yerleşmek için hazırlıklar yapıyor. Yani ilk iki hafta bebekte herhangi bir organ gelişiminden bahsetmek imkansızdır.

1-2 Haftalık Gebelikte Anne

Bu dönem itibariyle anne, yumurtanın en aktif olduğu dönemi yaşar. Döllenmeye çabalayan veya döllenen yumurta, annede bazı gelişmelere ve değişimlere neden olabilir. Döllenme tamamladıktan sonra embriyonun rahme tutunması için anne vücudunda

fark etmediği değişimler olur. Bu değişimlerin ilki endometrium adı verilen rahim zarının kalınlaşmaya başlamasıdır.

Dünyaya yeni gelecek olan bir bebeğe hazırlanan vücut, etkilerini tabii ki anneye gösterecektir. Bu dönemde oluşan etkilerin sebebi hormonal değerlerin farklılaşmasıdır. İşte 1-2 haftalık hamilelikte aktif, anneyi ve bebeği gebeliğe hazırlayan hormonlar ve etkileri:

1-2-haftalik-gebelikte-anne

  • Luteinizan Hormon (LH):

    LH hormonu cinsel fonksiyonlarda ve üremede görev alır. Döllenmeye giden yolda bu hormon fazlasıyla aktif olur. Hormonun var olması hamilelik döneminin en önemli parçasıdır. Çünkü LH kadınlarda yumurtalıkları uyararak yumurtanın çatlamasını sağlar. Luteinizan hormonunun hamilelik başlangıcı adına ne kadar aktif olduğunu buradan anlayabilirsiniz. LH ayrıca östrojen ve progesteron hormonlarının salınımını da düzenler.

  • Folikül Stimülan Hormonu (FSH):

    Kadınlarda ve erkeklerde ergenlikten itibaren salgılanan bu hormon, döllenme döneminde öne çıkar. Folikül stimülan hormonu, yumurtlamayı tetikleme özelliğinden dolayı en az LH kadar önemlidir.

  • Östrojen:

    Östrojen hormonu, hamilelikte embriyonun rahme tutunması için rahmin uyarılmasını sağlar. Bu hormon hamilelik sürecinin en başında aktifleşmeye başlar ve hamilelik boyunca aktifliğini korur.

  • HCG Hormonu (Human Karyonik Gonadotropin):

    Gebe olduğunuzu bu hormon sayesinde öğrenebilirsiniz. Kanda görülen bu hormon seviyesi hamilelik testinin en kesin cevabıdır. HCG yeni döllenmiş yumurtayı çevreleyen hücreler tarafından salgılanır. Gebeliğin rahme yerleşmesinden sonra yükselen hormon, ilk 3 ayda sık sık görülen o meşhur mide bulantılarının esas sebebidir.

  • Progesteron:

    Yumurtlamadan hemen sonra seviyesi yükselen progesteronun temel görevi, döllenen yumurtanın yerleşmesi ve korunması için rahim duvarının inşasına yardımcı olmaktır. Yani diğer bir deyişle progesteron, rahim duvarını embriyonun gelişimi için incelikle hazırlar. Bunu yaparken ise östrojen hormonundan yardım alır.

1-2 Haftalık Gebelikte Hamilelik Belirtileri Görülür mü?

En bilinen erken hamilelik belirtisi geciken adet dönemidir. Fakat genellikle anneler adet gecikmesi yaşadığını 1 ve 2 haftalık hamilelik sürecinde anlamaz. Yani döllenmeden itibaren anne adet görmez fakat 1-2 haftalık gebelikte bu döngünün gecikme durumu fark edilemeyebilir.

Hamilelik belirtileri döllenmeden itibaren etkinleşir fakat en belirgin belirtiler 3 ve 4. haftalarda yaşanır. Fakat şunu unutmamak gerekir, hamilelik belirtilerini yaşama şekli her gebede aynı değildir. Yani semptomları döllenme itibarıyla, erkenden de yaşamak mümkün.

1-2 haftalık gebelikte hamilelik belirtileri şu şekilde sıralanabilir.

  • Hafif Kanama ve Akıntı:

    Regl kanamasından farklı olarak akıntı şeklinde gelen kanama görülebilir. Kanamanın nedeni, embriyonun rahme tutunma çabasıdır. Regl kanamasından farklı olarak düzenli olmayan aralıklarla gelir ve açık renklidir. Nadiren de olsa erken hamilelik döneminde bu kanama yoğun bir akıntı şeklinde de yaşanabilir.

     

  • Kasık Ağrıları:

    Rahim kendini bebeğe hazırlarken kramplar ortaya çıkabilir.

  • Memelerde Hassasiyet:

    Memelerde büyüme ilerleyen süreçlerde net şekilde görünecektir. Fakat aynı zamanda erken hamilelik belirtileri arasındadır. Memeler hassaslaşır ve dokunulduğunda hafif bir acı hissi verir.

  • Yorgunluk ve Hâlsizlik:

    Gebelikle beraber miktarı artan progesteron hormonu, kişinin kendini yorgun hissetmesine neden olabilir. Yorgunluk ve hâlsizlik ilk hamilelik belirtileri arasında olabilir. Çabuk yorulmak ve uykulara doymamak bu dönemde çok normal. Çünkü vücudunuz şu an bebeğinizle çok meşgul.

  • Sabah Bulantıları ve Kusma:

    Beta HCG ve östrojen hormonlarına bağlı olarak gebeliğin başlangıç döneminde sabah bulantıları ve kusma görülebilir. Gebeliğin ilk 3 ayı boyunca yaşanması muhtemel bu durum, 2. haftada kendini gösterebilir.

Yumurtlama Dönemi ile İlgili Bilmeniz Gerekenler

Yumurtlama dönemi, üreme yeteneği kazanan kadınlarda her ay tekrarlanan ve adet döngüsü içinde gerçekleşen bir durumdur. Yumurtlama, genellikle bir sonraki regl tarihinin başlamasından 12 ila 16 gün önce gerçekleşir.

Adet döngüsü içinde yaşanan yumurtlama; ergenlik döneminden menopoza kadar her kadında bulunan yumurtanın içinde bulunduğu folikülün, fallop tüplerine bırakılması ile oluşan durumdur. Cinsel ilişki sonrası fallop tüplerinde bulunan yumurta, erkeğin üreme hücresi olan sperm ile karşılaştığında döllenme başlar ve döllenme ile birlikte hormonlar da kadını gebeliğe hazırlar.

Döllenmenin meydana gelmemesi halinde, bir sonraki adet döngüsü içinde yumurta tekrar gebeliğe hazırlanır.

Olayın en başından beri asıl olay sperm ile yumurta hücresini bir araya getirmek için yumurtlama dönemini denk getirmektir. Öyleyse gebe kalmak istiyorsanız önce yumurtlama dönemi hakkında bazı önemli detaylara hakim olmakta fayda var.

  • Yumurtlamaya yaklaştıkça vücut östrojen adı verilen hormonu artan miktarlarda üretmeye başlar. Bu hormon miktarındaki artış rahim astarının kalınlaşmasına neden olur. Böylece vücut bu dönemde sperm dostu bir ortam yaratmış olur.
  • Yüksek östrojen seviyeleri, luteinize hormonu (LH) adı verilen başka bir hormonda ani bir artışı tetikler. ‘LH’ dalgalanması olgun yumurtanın yumurtalıktan salınmasına neden olur.
  • Yumurtlama normalde LH dalgalanmasından 24 ile 36 saat sonra gerçekleşir, bu nedenle LH dalgalanması, doğurganlığın zirvesini gösterecektir.
  • Ortalama adet döngünüz 28 gün ise, son regl tarihinden sonraki 14. gün yumurtlamanız beklenir.
  • Yumurtlamadan önceki 72 saat ile yumurtladıktan sonraki 24 saat arası, cinsel ilişkiye girmek için en uygun zaman aralığıdır.
  • Yumurta, yumurtlamadan sonraki 24 saat içerisinde döllenmelidir. Döllenmenin gerçekleşmesi durumunda adet tarihinin başlangıcı, gebeliğin başlangıcı kabul edilir. Yani döllenme reglden 2 hafta sonra gerçekleşecek olsa bile siz o tarihte 1 haftalık gebelik sürecine girmiş kabul edilirsiniz.
  • Döllenmenin bu süre içerisinde gerçekleşmemesi durumunda, gebeliğe hazırlanmak için kalınlaşan rahim astarı dökülür. Böylece adet kanaması başlar, yumurta kaybolur ve kanamayla birlikte vücut dışına atılır. Ancak umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur, çünkü adetin başladığı günün ardından takip eden 14. gün yeni bir yumurtlama dönemi olacaktır.

 Sağlıklı Bir Gebelik için Döllenme Döneminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

saglikli-bir-gebelik-icin-dollenme-doneminde-dikkat-edilmesi-gerekenler

Hamile olmak isteyen kadınlar, adet döngüsü ve yumurtlama dönemini iyi takip etmeli. Aynı zamanda çiftlerin, yoğunluğu yumurtlama dönemi olacak şekilde, düzenli bir cinsel ilişki programı olmalıdır.

Tabii bunun dışında aldığınız önlemler ve gerçekleştirdiğiniz eylemlerle döllenmeyi kolaylaştırabilir, hamileliğinizin ilk günlerinden başlayarak rahat bir gebelik dönemi geçirebilirsiniz. İşte sağlıklı bir gebelik süreci yaşamak için hamilelik öncesinde dikkat etmeniz gerekenler:

Folik Asit Takviyesi Alın:

Uzmanlar tarafından, hamile kalmayı amaçlayan tüm kadınların günlük folik asit takviyesi alması önerilir. Folik asit, hamileliğin ilk haftalarında yaşanması muhtemel olan nöral tüp defekti riskini azaltır. Nöral tüp defekti, fetüsün omurilik ve beyin yapısının normal şekilde oluşmaması durumudur. Ayrıca folik asit, üreme dengesinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini de sağlayacaktır.

Eğer hamile kalmayı düşünüyorsanız, bir uzman doktora danışıp folik asit takviyesi alabilirsiniz. Alınacak dozu doktorunuz belirleyecektir. Beklenmedik bir şekilde hamilelik sürecinin başlaması hâlinde, folik asit takviyesi almıyor olmanız muhtemeldir. Ancak endişelenmeyin, hamileliğin ilk 12 haftasında bu takviyeyi alarak eksikliği telafi edebilirsiniz.

Sigarayı ve Alkolü Bırakın:

Eğer sigara kullanıyorsanız, hamileliği düşündüğünüz andan itibaren bu zararlı alışkanlıktan vazgeçmelisiniz. Çünkü sigara, bebeğe ve size zarar verir. Sigara; erken doğum, düşük doğum ağırlığı, bebekte solunum ve düşük problemlerine neden olur.

Siz içmeseniz de çevrenizde sigara içilmesi sizi pasif içici yapar. Bu nedenle eşinizden, arkadaşlarınızdan ve ailenizden yakınınızda sigara içmemesini istemelisiniz.

Sigarayı bırakma kuralı baba adayları için de geçerlidir. Çünkü bu zararlı alışkanlık erkekte sperm sayısını ve kalitesini ciddi miktarlarda düşürür. Yumurta ile karşılaşan spermin tutunma ihtimalinin düşmesiyle birlikte hamilelik ihtimali de zayıflamış olur.

Bebek yapmayı düşünen ebeveynler, sigarayı bırakma kuralını alkol ve benzeri zararlı alışkanlıklar için de uygulamalı. Bağımlılık yapan maddeler annede doğurganlığa, babada testosteron hormonu üretimine ve sperm kalitesine zarar verir. Eğer hamileyseniz ve bu zararlı alışkanlıklara devam ediyorsanız kullandığınız maddelerin bebeğinize de zararlı etkilerde bulunacağını bilmelisiniz.

Kilo Kontrolü Yapın:

Normalden fazla kilolu olma ya da aşırı zayıf olmak yumurtalık fonksiyonlarına ve yumurtlamaya zarar verir. Kilo problemleri aynı zamanda doğurganlık tedavisini de zorlaştırır. Bu nedenle sağlıklı bir kiloda kalmaya özen göstermeli, sağlıklı diyetler ve düzenli egzersizler ile süreci kontrol altına almalısınız.

İlaç Kullanımı Konusunda Hassas Olun:

Bazı ilaçlar yumurtlama ve döllenme yetisini zayıflatabilir. Bu nedenle kullandığınız ya da kullanacağınız ilaçları iyi araştırın. Doktorunuza danışmadan herhangi bir ilaç kullanmayın.

Sağlıklı Beslenin:

Sağlıksız beslenme, besin yetersizliklerine yol açar. Yeterli besin içeriğinin alınmaması da doğurganlık olasılığını azaltır. Özellikle vücudun vitamin ve mineral dengesini mutlaka korumalısınız. Uzmanlara göre B vitamini, magnezyum ve çinko doğurganlığı arttırır. Bu nedenle hamile kalmayı kolaylaştıracak besinler ile gebe kalma olasılığını arttırabilirsiniz.

Doğurganlığı arttıran besinler arasında; güçlü magnezyum kaynaklarından olan ceviz, fındık, yeşil yapraklı sebzeler başı çeker. Kırmızı et, kümes hayvanları, kabuklu deniz ürünleri ve süt ürünleri, ihtiyacınız olan çinko değerine ulaşmanıza yardımcı olur. B vitamini açısından yarar sağlayacak olan sarımsak, folik asit kaynağı olan mercimek ile güçlü protein kahramanı yumurta, döllenme ve hamilelik döneminin baş kahramanlarından olmalıdır.

hamilelikte-saglikli-beslenin

Stres Seviyesini Azaltmaya Çalışın:

Tipik günlük stres, hamile kalmaya engel olmayabilir fakat yüksek stres seviyeleri ve gebe kalmaya çalışma baskısı doğurganlığı olumsuz yönde etkileyebilir. Düzenli ve sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, yeterince uyumak, kendinizi iyi hissederek stresle savaşmanıza yardımcı olabilir.

Gebelik Haftası Nasıl Hesaplanır?

 Gebelik hesaplama, her zaman kafaların karıştığı bir olay olarak bilinir. Çünkü anne adayı esasen döllenmeden 2 hafta sonra hamile kalır. Hamileliğin 1. haftası ve hamileliğin 2. haftası gebeliğe hazırlanma sürecidir. Yani gebeliğin resmi başlangıcı 2. haftanın bitişi olarak kabul edilir diyebiliriz.

Uzmanlara göre gebeliğin ilk haftası, son adet döneminin başlangıcıdır. Çünkü gebelik hesaplama sırasında, son adet kanaması başlangıcı dikkate alınır. Bu nedenle hamilelik dönemi 38 hafta olarak bilinse de uzmanlar hamilelik süresini 40 hafta üzerinden hesaplar.

Hamilelik haftası hesaplama hakkında detaylı bilgiye ulaştıktan sonra veya uzman bir doktorla sürecin neresinde olduğunuzu belirleyebilirsiniz.

Ailenizin yeni minik bireyinin aranıza katılmaya doğru attığı ilk adım olan 1 haftalık gebelik ile 2 haftalık gebelik dönemleri, döllenmenin ön planda olduğu zamanlardır. Sağlıklı bir gebelik için döllenmeden itibaren 40 haftalık süreci ayrıntıları ile hafta hafta takip etmelisiniz.

Dilerseniz Hafta Hafta Gebelik videolarımızdan 1 ve 4. hafta arasını izleyebilirsiniz.

]]>
https://www.bebek.com/1-2-haftalik-gebelik/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/Icv7ExqzfnI Hamilelik Planlama - Bebek.com nonadult
Progesteron Kaç Olursa Hamile Kalınır? https://www.bebek.com/progesteron-kac-olursa-hamile-kalinir/ https://www.bebek.com/progesteron-kac-olursa-hamile-kalinir/#respond Wed, 04 May 2022 10:00:12 +0000 https://www.bebek.com/?p=38040 Progesteron, gebelik öncesi ve gebelik sürecinde anne adayları için yaşamsal değeri olan doğal bir hormondur. Kadınlar, gebelik sırasında, yumurtalıklarda, böbrek üstü bezlerde ve plasentada, hamilelik hormonu P4 veya Prog olarak da adlandırılan progesteron üretirler.

Gebeliğin oluşmasında, döllenmiş yumurtanın uterusa yerleşmesine ve sağlıklı bir hamileliğin korunmasına yardımcı olur. Bununla beraber progesteron, genellikle tüp bebek tedavilerinde de verilir. Çünkü bu süreçte kullanılan ilaçlar bir anne adayının doğal progesteron üretimini azaltır.

Progesteron Hormonu Gebelik İçin Neden Önemlidir?

Progesteron hormonu, aylık döngüler halinde gerçekleşen regli etkilemede ve gebeliğin sürmesinde önemli bir role sahiptir. Anne adayının yumurtalığı, bir yumurta folikülü bir yumurtayı serbest bıraktığında, salgılayan gebelik hormonu yani progesteron üretir. Bu P4 veya Prog olarak adlandırılır.

Kadınlardaki yumurtalıklar, doğal anlamda yeteri derecede progesteron üretmiyorsa ya da folikülleri az gelişmişse ve yeterince hormon sağlayamıyorsa, progesteron takviyesine ihtiyaç duyulabilir.

Bu hormon, kadın rahmini gebelik için hazırlar ve sağlıklı bir hamilelik için de gerekli olan şeydir. Yumurtlama işlemi oluştuktan sonra rahmin ihtiyaç hissettiği progesteronu üretmeye başlar.

Bir erkeğin spermi, kadının yumurtasını döllediğinde ortaya çıkan P4, embriyoyu almak için rahim duvarını kalınlaştırarak dönüştürür.

Yumurtlama meydana geldikten yaklaşık olarak 5 gün içerisinde, döllenen embriyo rahme ulaşır ve yaklaşık 2 gün içerisinde rahim duvarına yapışır. Bu durum, P4 seviyelerinin en tepede olduğu anda gerçekleşir.

Gebelik sürecindeki kadınların, yumurtalıklarının progesteron üretmeye devam edebilmesi için Hcg (koryonik gonadotropin hormonu) üretir. Bu durum, anne adayının hamile kalmasını sağlayarak, yumurtlama esnasında reglin başlamasını da engeller.

Progesteron Kaç Olursa Hamile Kalınır?

P4, anne karnındaki bebeği bebeğin beslenmesine yardımcı olarak, sağlıklı bir hamilelik sürecinin de geçirilmesini destekler. Gebelik sürecindeki progesteron seviyeleri, gebe olmayan kadınlarınkine göre yaklaşık 10 kat daha yüksektir.

8 ila 10 haftalık gebelik sürecinden sonra, plasenta yumurtalıklardan, progesteron hormonunu alarak, doğum gerçekleşene kadar progesteron üretimini büyük ölçüde arttırır.

Progesteron Hormonunun Faydaları Nelerdir?

Vücutta bulunan östrojen hormonu, rahim içindeki doku büyümesini uyaran bir hormondur. Bu hormonun sebep gösterdiği rahimdeki aşırı büyümenin önlenebilmesinde önemli olan P4 tür. P4 bu büyümeyi yavaşlatarak, başka taraflardaki büyümeleri hızlandırır.

Progesteron kullanılması, erken düşükten kaçınılmasına yardımcı olabileceği gibi aynı zamanda da sağlıklı bir hamilelik geçirilmesi içinde hormon seviyesini korur.

P4’ün faydaları şunlardır:

  • Vücutta bulunan fazla yağın yakılmasına ve olması gereken kilonun korunmasına yardımcı olur.
  • İdrar söktürücü özelliği sayesinde, vücutta bulunan sıvıyı ve tuz seviyelerini normal düzende tutar.
  • Tatlı ve şekerli gıdalara olan isteği azaltır ve kan şekeri seviyesinin kontrol altında olmasına yardımcı olur.
  • Osteoporoz problemine karşı koruma sağlayarak ve kemik büyümesinin önlenmesine yardımcı olur.
  • Eklemlerde meydana gelebilecek iltihabi rahatsızlıklara karşı korur ve bu rahatsızlıktan dolayı vücutta oluşan ağrıları da azaltmada bir anti inflamatuar olarak görev yapar.

Hamilelikten Önce ve Hamilelik Sırasında Progesteronun Önemi

Progesteron hormonu, gebeliğin erken süreçlerinde salgılanır ve rahmi gebeliğe hazırlar.

Regl döngüsünün, yumurtlamadan hemen sonra gerçekleşen 2 haftalık sürecin başlamasına neden olarak rahim astarını kalınlaştırır ve embriyo alacak biçime dönüştürür.

Gebelik süreci devam ederken döllenmiş olan embriyo, yumurtlama olayından 5 gün sonra normal rahme ulaşır. Rahim duvarına tutunduktan sonra bu durum, progesteron seviyelerinin artık en yüksekte olduğu zamandır.

Hamilelik sırasında ise anne adayı, insan koryonik gonadotropin hormonu üretir. Bu yumurtalıkların progesteron hormonu üretmeye devam ettiğinin sinyalidir.

İnsan koryonik gonadotropin, reglin başlamasını önler ve anne adayının gebe kalmasını sağlar.

Progesteron hormonu, daha sonrasında üretilmeye devam eder ve fetüs büyümeye başlarken onu besler.

8-10 haftalık gebelik sürecinden sonra plasenta progesteron üretimini devralarak bebek doğana kadar bunun üretimini arttırır.

Progesteron Kaç Olursa Hamile Kalınır?

18 ila 40 yaşları arasındaki anne adayları için, olması gereken ideal progesteron seviyesi, regl döneminin ilk gününde ve normal seyrinde 0.2 ile 1.4 ng/ml arasındadır. 2 haftalık yumurtlama evresinde ise vücuttaki progesteron oranının 4 ila 25 ng/ml aralığında olması beklenilen bir durumdur.

Yumurtlama döneminde, gebelik hormonu değerleri, bu aralığın içindeyse, gebe kalınma olasılığı çok yüksektir.

Hamilelik süreci boyunca, progesteron hormonu da yükselir. Gebeliğin ilk 3 aylık döneminde ideal olan progesteron seviyesi, 11,2 ila 90 ng/ml arasında görünür. İkinci 3 aylık dönemde, bu hormonun daha da yükselmesi ve 25,6 ila 89,4 ng/ml aralıkları arasında olması beklenir. Üçüncü 3 aylık gebelik sürecine gelindiğinde ise, bu aralıkların 48 ila 300 ng/ml arasında görülebilmesi idealdir.

Görülebilmesi ideal olan hormon seviyelerinin, üzerinde bir seviyede progesteron salgılanması, bir sağlık sorunu oluşabileceği anlamına gelmez.

Ancak progesteron seviyelerinin, gebelik döneminde düşmesi dikkat edilmesi gerekilen bir durumdur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, doktorunuzun size progesteron seviyesini arttırıcı ilaçlar önerebilir.

Progesteron Kaç Olursa Hamile Kalınır?
Progesteron Kaç Olursa Hamile Kalınır?

Progesteron Düşüklüğü ve Yüksekliği Belirtileri Nelerdir?

Vücuttaki gebelik hormonu seviyesinin, ideal olan seviyelerin altında kalması gebeliğin gerçekleşmesi ihtimalini düşürür.

Progesteron düşüklüğünün belirtileri şunlardır:

  • Şiddetli şekilde baş ağrıları
  • Regl düzensizlikleri
  • Duygusal ve ruhsal açıdan ani oluşan değişiklikler
  • Düşük riski
  • Östrojen hormonunun artışı ile oluşabilen kilo alımı, cinsel yaşamda isteksizlik, safra kesesi hastalıkları ve miyom oluşumları

Progesteron hormonunun normal seviyenin üstünde olması ise sağlık açısından çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Bu problemleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Göğüslerde hissedilebilecek hassasiyetlik durumu
  • Baş dönmesi
  • Uykusuzluk
  • Mide bulantısı
  • Halsizlik
  • Hafif derecede depresyon
  • Kaygılı ya da gergin bir ruh hali
  • Cinsel dürtüde azalma

Gebelik Sırasında Progesteronun Yaratabileceği Yan Etkiler

Hamilelik sürecinde progesteron tedavisi görürken mutlaka doktora danışılmalıdır.

Progesteron kullanırken görülebilecek yan etkiler şunlardır:

  • Vücudun sıvı tutması ya da şişkinlik hissi
  • Vücutta uyuşukluk
  • Terleme gibi sıcak basmaları
  • Vajinal akıntı
  • İdrar yapmada sıkıntı gibi idrar yolları problemleri
  • Depresyon ve stres
  • Eklemlerde oluşabilecek ağrılar
  • Karın ağrısı veya kramp yaşanması
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Göğüslerde hassasiyet
  • Kas ve kemik ağrıları
  • Burunda akıntı, hapşırma ya da öksürük
  • Kusma
  • İshal yada kabızlık

Progesteron takviyesi alınırken, hekiminize danışmak ve onun önereceği takviyeleri kullanmak en iyisi olacaktır.

Aşağıdaki yazımız da dikkatinizi çekebilir:

‘‘Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler’’: https://www.bebek.com/hamile-kalmadan-once-alinmasi-gereken-vitaminler/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/progesteron-kac-olursa-hamile-kalinir/feed/ 0
Emziren Anne Hamile Kalabilir Mi? https://www.bebek.com/emziren-anne-hamile-kalabilir-mi/ https://www.bebek.com/emziren-anne-hamile-kalabilir-mi/#respond Tue, 15 Mar 2022 10:00:15 +0000 https://www.bebek.com/?p=39197 Doğum anını heyecanla beklemenin ardından bebeğini kucağına alan ebeveynler yavrularının gelişim sürecini artık birlikte tamamlayacaktır. Bu süreçte anne sütünün bebek için ne kadar önemli olduğunu ve her bebeğin anne sütü alması gerektiğini bilmemizde fayda var.

Aynı zamanda toplumumuzda yeni doğum yapmış olan birçok kadın, bebeğini emzirdiği dönemde emziren anne hamile kalabilir mi? Sorusunun cevabını aramaktadır. Bu sorunun cevabına hep birlikte göz atalım.

Emzirme dönemlerinin ilk zamanları miniğinizi emzirmede zorlanabilirsiniz. Fakat bu süreçte sabırlı davranarak düzenli bir emzirme saati oluşturmalısınız.

Emzirmenin Önemi

Emziren anne hamile kalabilir mi? Konusuna geçmeden önce anne ve bebek için emzirmenin faydalarına bakmamız iyi olacaktır.

Heyecanlı bir gebelik sürecinin ardından bebeğini dünyaya getiren annenin ona verebileceği en değerli şeylerden birisi de anne sütüdür. Doğum yaptıktan sonraki ilk 6 ay bebeğinizin zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimi için çok önemlidir.

6 aylık süreçten sonra da bebeğinize ek gıda dönemine geçmekle birlikte yine anne sütü ile beslenmesi desteklenmelidir. 

  • Doğum öncesi bebeğin büyümesi ve anne vücudunun ödemlerle birlikte kilo artışı yaşanmasının ardından; bu kilolardan kurtulup, doğum öncesi kilonuza dönebilmeniz için emzirmek oldukça önemlidir. 
  • Emzirmek sadece bebeğinizin büyümesi, gelişmesi, hastalıklardan ve enfeksiyonlardan korunması için değildir. Aynı zamanda anne ve bebek arasında oluşan duygusal bağ kurmak ve bebeğiniz konuşuncaya kadar olan dönemde iletişimi sağlamak için de önemli bir faktördür. Çünkü emziren anneler mutluluk hormonu salgılar ve bebeklerine bu hormon sayesinde huzurlu bir gelişim verir.
  • Emzirmek aynı zamanda kadınların bazı hastalıklardan korunmasını da sağlar: Emziren annede doğumdan sonra oluşan lohusa kanaması miktarını büyük ölçüde azaltmaktadır. Sadece geçici dönem için değil, uzun vadede yaşanabilecek sağlık sorunlarını engelleme özelliği vardır. Ayrıca uzmanlara göre emzirmek, kadınlarda oluşabilecek göğüs kanseri riskini de azaltıcı etkiye sahiptir. 

Emzirmek Doğum Kontrol Yöntemleri Yerine Geçer Mi?

Anne ve babalığı yeni tatmış ebeveynleri, doğumun hemen ardından başka bir evlat sahibi olmak korkutabilir. Annenin doğum yaptıktan sonra kendisini fiziksel ve psikolojik olarak toparlaması ve dünyaya getirmiş olduğu yavrusuyla; duygusal gelişimini ya da anne sütüne duyduğu ihtiyacı karşılaması için; 3 yıl gibi bir süre hamile kalınması önerilmez. 

Yeni doğum yapmışsanız ve emziren bir anneyseniz, sütünüz sizi bazı şartlarda kesin olmamakla beraber, hamile kalmanızı düşük oranda etkileyerek koruyabilecektir. Ancak bu koruma hamilelikten korunma yöntemleri olan doğum kontrol metotları kadar yüksek güvenilirliği olmayan bir korumadır.

Emziriyor olmak bir doğum kontrol yöntemi değildir. Doğumdan sonra regl kanamalarınız olmaya başlamadıysa yüksek oranla hamile kalmazsınız. 

Doğum sonrasında hamile kalma riskini azaltmak istiyorsanız:

  • Bebeğinizi sadece anne sütü ile beslemelisiniz.
  • Emzirme aralığınız gündüzleri 4 geceleri ise 6 saati geçmemeli. Yani bebeğinizi ilk zamanlar sık aralıklarla emzirmelisiniz. 
  • Doktorunuza danışarak en uygun doğum kontrol metodunu seçmelisiniz.

Emzirmek Doğum Kontrol Yöntemleri Yerine Geçer Mi?

Doğum Sonrasında Regl Kanaması Görmeden Hamile Kalınır Mı?

Doğum sonrasında regl kanaması görene kadar olan süreçte emziren annenin hamile kalma ihtimali düşüktür. Tabi ki bu durumun istisnai durumları olabilir. Yani doğumunuzdan sonra regl kanaması görmeden de hamile kalmanız mümkündür. Bu gibi durumlarda genelde hamilelik çok geç fark edilmektedir.

Eğer cinsel birliktelik ilk yumurtlama döneminde olduysa, yani ilk yumurtlama ile hamilelik meydana geldiyse, regl kanamanız meydana gelmeden hamile kalmanız çok yüksek bir olasılıktır. Doğumdan sonra hiç regl olmadıysanız oluşan bu hamileliği çok geç fark edebilirsiniz.

Ancak doğum sonrası en fazla 56 günlük lohusa kanamasının bitiminden sonra regl kanamanız olduysa; emziren anne hamile kalabilir mi? sorusunun cevabı artık evettir. Doğum yapmanızın ardından regl kanamasının başlaması demek, yumurtalıkların döllenmeye hazır olduğu anlamı taşımaktadır.

Sonuç olarak; regl kanaması gerçekleştiğinde kesin bir şekilde doğum kontrol güvenilirliği olmayan ancak hamile olma riskinin daha düşük olduğu sütün koruma durumu ortadan kalkmış demektir. 

Bu gibi beklenmeyen hamilelikler yaşamamak için emzirmeyi modern bir doğum kontrol yöntemi olarak görmemeli, doğum sonrasında doktorunuzun da yönlendirmesiyle uygun bir doğum kontrol yöntemleri kullanmanız faydalı olacaktır. 

Emziren Annenin Hamile Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Daha önce de bahsettiğimiz gibi bazı durumlarda ve çoğu kadında emzirirken hamile kalma riski düşüktür. Ama biliyoruz ki kesin bir çözüm değildir.

Yeni doğum yapmış olan kadınlarda lohusalık kanamasından sonra gelen regli düzensizlikleri; gecikmeler, regl dönemleri arasındaki süre farkları, dönemin zamansız olması ya da aralıklarla devam etmesi gibi durumlar yaşanabilir. Bunlar yumurtalıkların çalışmadığı ya da hamile kalmayacağınız anlamına kesinlikle gelmemektedir. 

Doğum sonrasında özel gün düzensizliği yaşayan, bunun yanı sıra yavrusunu emzirmeye devam eden her anne, eğer doğum kontrol yöntemlerinden birini uygulamıyorsa hamile kalabilmektedir.

Emziriyorsanız ve hamile olabileceğinizi düşünüyorsanız sabah uyandığınızda bulantı yaşayabilirsiniz. Aynı zamanda gün içerisinde karşılaşacağınız halsizlik ve kendinizi yorgun hissetmeniz olası bir durumdur. Bir önceki hamileliğinizde yaşadığınız hamilelik durumlarını tekrar yaşayabilirsiniz. 

Yaşayabileceğiniz olası hamile belirtileri şunlardır:

  • Hamileliğin en temel belirtilerinden olan regl kanamasında gecikme.
  • Sabah uyandığınızda midenizde yanma, ekşime ve bulantı olması.
  • Halsizlik, yorgunluk ve sürekli uyuma isteği.

Hamilelik belirtilerinden bir ya da birkaçını taşıyorsanız en doğru ve kesin olan bilgiyi doktorunuzdan ya da yapabileceğiniz hamilelik testinden öğrenmek en doğrusu olacaktır.

Emziren anne hamile kalabilir mi? sorusunu sizler için ele aldık. Emzirme döneminiz boyunca istenmeyen bir hamileliğin yaşanılıp yaşanamayacağını yanıtlamış olduk. Bu durumda emzirmenin, hamile kalmamanız için kesin bir çözüm olmadığını, hiçbir doğum kontrol metodu kadar hamilelik riskini azaltmayacağını size aktardık.

Beklenmedik bir hamilelik yaşamak istemiyorsanız lohusa kanamasının bitiminde, regl kanamasını beklemeden doktorunuza başvurmanız hamile kalmamak için en doğru çözüm olacaktır.

”Emzirme Döneminde Beslenme Önerileri” Konulu yazımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

Emzirme döneminde beslenme Önerileri: https://www.bebek.com/emzirme-doneminde-beslenme-onerileri/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/emziren-anne-hamile-kalabilir-mi/feed/ 0
Gebelikte Smear Testinin Önemi https://www.bebek.com/gebelikte-smear-testinin-onemi/ https://www.bebek.com/gebelikte-smear-testinin-onemi/#respond Tue, 22 Feb 2022 10:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2016 Gebelikte Smear(Simir) Testi

Doğurganlık hızının yüksek olduğu Türkiye gibi ülkelerde, gebelik döneminde ortaya çıkan kanserler ciddi bir sorun oluşturuyor.

Rahim ağzı, meme ve yumurtalık kanseri gebelik döneminde en sık görülen kanserler.

Araştırmalara göre her 1000 gebelikten birinde kanser görülüyor. Bu nedenle gebeliğin başlangıcında rahim ağzı, meme ve yumurtalık kanseri açısından kontrol önem taşıyor.

Bu yüzden Acıbadem Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirkıran gebeliğin başlangıcında kanser taraması yapılması öneriyor.

Smear (Simir) testinin önemini bir kere daha kavratan makalemiz için tıklayın: https://www.bebek.com/duzenli-yapilan-smear-testi-rahim-agzi-kanserini-onluyor/

Uzmanlar, gebelik ile birlikte en sık görülen kanserin rahim ağzı kanseri olduğunu, yaklaşık 1200 gebenin birinde aynı zamanda rahim ağzı kanseri görüldüğünü belirtiyor.

“Gebelikte Smear(Simir) Testi ne zaman yapılmalı?” cevabı bu videoda:

Başka bir açıdan bakıldığında 35 rahim ağzı kanserinin birinde gebelik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fuat Demirkıran:

“Bundan sonra gebelikle birlikte ikinci en sık görülen kanser, meme kanseridir ve 2000 gebeliğin birinde görülür. Ancak son yıllarda meme kanseri gebelik birlikteliğinin arttığı dikkati çekmektedir. Gebelikle birlikte üçüncü en sık görülen kanser, yumurtalık kanseridir. Ayrıca kan kanserleri ve bağırsak kanserleri de gebelikte birlikte sık görülebilen kanserlerdir.“

Gebelikte görülen kanserlerde artış var. Son yıllarda yapılan araştırmalar gebelikte kanser görülme sıklığının bir miktar arttığını gösteriyor.

Bunun temel nedenini, değişen zaman içinde toplumlarda sosyal yapının değişmesine bağlayan Prof. Dr. Fuat Demirkıran şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Bu değişikliklere ve yardımcı üreme tekniklerindeki gelişmelere paralel olarak çocuk doğurma isteği ileri yaşlara kaymıştır. Ayrıca, genel olarak bakıldığında, yaş ilerledikçe kanser görülme sıklığı artar. Bu bağlantılar nedeni ile son yıllarda gebelik ve kanser birlikteliği bir miktar artmıştır.“

Gebelikte Kanser Taraması

Kadın sağlığı açısından en önemli dönemlerden biri olan gebelik döneminde, oluşabilecek bir kanser riskine karşı yapılan muayenelerde daha dikkatli davranılması öneriliyor.

Smear(Simir) testiniz pozitif çıktı ve ne yapmanız gerektiğini merak ediyorsanız, izleyin:

Yapılması gereken kontrollerle ilgili olarak Prof. Dr. Fuat Demirkıran şunları ekliyor:

“Özellikle gebeliğin başında yapılan gebelik muayeneleri sırasında, sık görülen kanserlere ait bulgular aranmalı ve gerektiğinde bazı testler yapılmalıdır. Rahim ağzı kanseri ve meme kanseri gebelikte sık görülen kanserlerdir. Bu nedenle gebelik muayeneleri sırasında memelerde muayene edilmelidir. Ancak gebelikte memelerin büyümesi sonucunda, küçük tümörler muayene sırasında saptanmayabilir. Bu muayene sırasında saptanan kitleler, meme derisindeki çekilmeler, asimetrik cilt kalınlaşmaları, meme başı anormallikleri, kanlı akıntılar ve koltuk altı bezelerini büyümesi meme kanseri yönünden değerlendirilmeli ve anne adayı bu bulgulara karşı uyarılmalıdır.”

Rahim Ağzı Kanserinin Erken Tanısı

Gebelikte kanserle ilgili yapılması gereken bir diğer önemli işlem de, erken gebelik kontrolleri sırasında vajinal akıntı araştırması yapılması.

Gebelikte rahim ağzı kanserinin erken tanınmasını sağlayacak olan bu işlemin, düzenli olarak yapılmaması rahim ağzı kanserinin artmasına zemin oluşturuyor.

Prof. Dr. Fuat Demirkıran konu hakkında şunları ekliyor:

“Maalesef gebelik sırasında görülen kanamalar gerek hasta ve gerekse hekim tarafından sıklıkla gebelikle ilişkili kanamalar olarak kabul edilmekte ve o yönde işlemler yapılmaktadır. Gebelik sırasında görülen her kanama gebelikle ilişkili değildir. Rahim ağzı kanserinin bir bulgusu da olabilir.

Özetlemek gerekirse, her gebeliğin başında en az bir kez vajinal smear araştırması yapılmalı ve gebelik sırasında görülen kanamalarda rahim ağzı da incelenmelidir. Diğer kanser türleri için gebelik sırasında bir bulgu oluşmadıkça araştırma yapmaya gerek yoktur. “

Gebelikte Kanser Tedavisi

Gebelikte kanser tedavisi yapılırken annenin yaşamının ön planda tutulması gerekiyor.
  • Gebeliğin ilk 3-4. ayında saptanan kanserlerde, gebelik sonlandırılarak kanserin tedavi edilmesi yoluna gidiliyor.
  • Gebeliğin son 7-8. ayında saptanan kanserlerde bazen çok kısa bir süre beklenerek doğum gerçekleştiriliyor ve tedaviye başlanıyor.
  • Gebeliğin 5-7. ayı arasında saptanan kanserlerde tedaviye başlama zamanının anne ve baba ile birlikte kararlaştırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Fuat Demirkıran sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu dönem kanserlerinde anne hayatı ön planda tutularak çoğu zaman bebek feda edilir. Gebelikte kansere yönelik her tanı ve tedavi girişiminde bebeğin yaşamı etkilenebileceğinden, anne ve babaya konu ayrıntıları ile anlatılmalı ve izin alınmalıdır. Rahim ağzı kanseri dışındaki kanserlerde bebeğe zarar vermeksizin gerekli ameliyatlar yapılabilir. Bunun için en uygun dönem gebeliği 14-16. haftalarıdır. Gerektiğinde gebelik sırasında kemoterapi denilen kanser tedavileri uygulanabilir. Gebeliğin ilk 2-3 aylık dönemi dışında bu tedavilerin bebeği olumsuz şekilde etkilediği gösterilmemiştir. Gebelikte radyasyon (ışın) tedavisi yapılmamalıdır. Bebeğe daima zarar verir.”

Embriyon Dondurulması

Gelişen tıp teknolojisiyle, artık kanser olan kadınların tedavi sonrasında hamile kalmalarını sağlayacak uygulamalar başarıyla yapılıyor.

Bunların başında yöntem embriyon dondurulması geliyor.

Prof. Dr. Fuat Demirkıran, embriyon dondurulması ilgili olarak şu bilgileri veriyor:

“Bu amaçla kanser tedavisi öncesi anneden yumurta alınır. Babadan alınan sperm ile bileştirilerek embriyon (bebeğin ilk hali) oluşturulur ve dondurularak saklanır. Tedavi sonrasında anne rahmine koyularak büyümesi sağlanır. Bu yöntem ülkemizde de yapılmaktadır. Deneme aşamasında olan ve henüz uygulamaya girmemiş iki yöntem daha vardır. Bunlardan birinde, yumurta dondurularak saklanmaktadır. Ancak henüz başarılı olunmamıştır. Bir diğer yöntem, yumurtalık parçalarını dondurmak ve kanser tedavisi sonrası cilt altına yerleştirmektir. Bu yöntemde hayvanlarda denenmektedir. İnsanlarda henüz istenen başarı sağlanamamıştır.”

Hepinize sağlıklı günler dileriz…

]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-smear-testinin-onemi/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/ASE7qD0hubY Hamilelik Planlama - Bebek.com nonadult
Çoğul Gebelik ile İlgili Detaylar https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/ https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/#respond Mon, 24 Jan 2022 10:00:11 +0000 https://www.bebek.com/?p=26733 Gebelik kadınlar için son derece önemli ve heyecan verici bir süreçken çoğul gebelikler bu dönemi daha da heyecanlı hale getiren bir durumdur.

Peki, çoğul gebelik nedir?

Çoğul hamilelikler, birden fazla yumurta hücresinin aynı anda döllenmesi ve gelişmesiyle oluşur. Bu tarz durumlarda genel olarak ikiz bebekler dünyaya gelir. İkiz bebeklerin yanı sıra üçüz gebeliklerde mümkündür. Üçüz hamileliğin oluşabilmesi için ise üç ayrı yumurtanın üç ayrı sperm tarafından döllenmesi ya da döllenmiş yumurtalardan birinin bölünmesiyle oluşabilir.

Bunların yanı sıra dünyada rekor çoğul gebeliklerde var. Biraz garip olsa da tek seferde 8 hatta 12 bebek sahibi olan anneleri de haberlerde duyuyoruz. Evet, bu durumun garip olduğu kadar ürkütücü de olduğunun farkındayız…

Çoğul Gebelik Sebepleri Neler Olabilir?

Aile hikayesinde çoğul gebelik olanlarda bu ihtimal yüksektir. Genetik yatkınlığın yanı sıra 35 yaş üzeri ya da infertilite tedavisi gören anne adaylarında çoğul gebelik olasılığı tedavi sebebiyle artar. Yumurtlama ilaçlarının da bu tarz gebelikleri artırdığı söylenebilir.

Tek Yumurta Ya Da Çift Yumurta İkizleri Nasıl Olur?

Adet döneminde birden fazla yumurtanın döllenmesi ve bu yumurtaların rahim içinde ayrı ayrı gelişmesiyle çift yumurta ikizleri dünyaya gelir. Çift yumurta ikizleri farklı yumurta ve spermlerden meydana geldikleri için birbirine ancak herhangi iki kardeş kadar benzer ve farklı cinsiyet olabilirler.

Tek yumurta ikizlerinde ise durum farklıdır. Döllenen bir yumurtanın mitoz bölünme sırasında iki parçaya ayrılıp ayrı ayrı gelişmesiyle oluşur.  Aynı sperm ve yumurtanın genetik bilgisine sahip olduklarından olayı tek yumurta ikizleri aynı fiziksel özelliklere sahip olurlar. Bazen ayırt etmek olanaksız gibi gelir.

Çoğul Gebelik ile İlgili Detaylar

Çoğul Gebelik Nasıl Anlaşılır?

Adet döneminin gecikmesi gebelik şüphesini akla getiren ilk belirtidir. Bu düşünceyle doktora gittiğinizde çoğul gebeliğin belirtileri ultrason ile tespit edilebilir. Ancak ultrason ile 6. haftada iki kese görüldüğünde bebeklerin ikiz olduğu anlaşılır.

Kan testi yapıldığında hamilelik pozitif çıkar ancak bunun ikiz ya da üçüz olduğuna dair bir belirti olmaz. Bu sebeple çoğul gebeliğin anlaşılmasının en iyi yolu ultrason ile yapılan kontroldür. Bunun yanı sıra anne karnının hızla büyümesi ya da iki kalp atışının duyulması da diğer çoğul gebelik belirtileri arasındadır.

Çoğul Gebeliklerde Anne Adayları Neler Yaşayabilir?

Tekli hamileliklerde görülen belirtiler çoğul gebeliklerde farklı seyredebilir. Bu dönemde annelerde görülebilecek durumlar şunlardır:

  • Bulantı ve kusma daha çok olabilir.
  • İlk aylarda kanama riski daha yüksektir.
  • Kansızlık oranı yükselebilir.
  • Tansiyon normal değerlerin üzerinde seyredebilir.
  • Kilo alımı normal gebeliklere göre daha ani ve fazladır.

Çoğul Gebeliklerde Doktor Kontrolünün Önemi

Her hamilelik doktor kontrolü ve takibi gerektirir. Ancak çoğul gebeliklerde risk daha yüksek olduğu için takibi de oldukça önemlidir. Bu sebeple takip planı yapılmalı ve bu plana göre hareket edilmelidir. Hamilelik boyunca kan ve idrar tahlilleri yapılmalı ve bu tahliller doğrultusunda gerekli takviye edici ilaçlar kullanılmalıdır.

Kansızlık oranına göre kan ilaçları kullanılabilir. Ayrıca kalsiyum hamilelik boyunca oldukça önemlidir. Bu sebeple kalsiyum ilaçlarının kullanılması gerekebilir.

Gebelik süresince doktor takibi ile bebeklerin büyümeleri haftalarıyla orantılı olarak ilerliyor mu diye kontrol edilmelidir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ise doğumun nasıl olacağına önceden karar verilmelidir.

Çoğul Gebeliklerde Yaşanabilecek Sorunlar

Daha önce de belirttiğimiz gibi ikiz ya da üçüz gebelik durumlarında tek bebeğe göre risk daima daha yüksektir. Birden fazla bebek taşımak gebeliğe bağlı birtakım problemleri beraberinde getirebilir. Bu riskler şunlardır:

  • Erken doğum: Gebeliğin 37. haftasından önce rahim ağzının açılmasına sebep olan rahim kasılmaları görülebilir. İkiz gebelik durumunda haftadan önce doğum meydana gelebilirken üçüz gebeliklerde bu süre, ortalama 35. haftadır. Bu sebeple erken doğumlarda bebekler düşük doğum kilolu olabilir. Bu durum bazı sağlık sorunlarına sebep olabileceği için çoğul gebelik yaşayan anne adayları sık sık doktor kontrolüne gitmeli ve bebeklerinin sağlığı ile ilgili gereken kontrolleri yaptırmalıdır.
  • Preeklampsi: Diğer adıyla gebelik zehirlenmesidir. Daha çok sebep olduğu yüksek tansiyon ile karakterize edilir. Çoğul gebeliklerde preeklampsi daha fazla görülür. Bu durumun diğer belirtileri ise aşağıdaki gibidir.
  • Ani kilo alımı
  • Baş ağrısı
  • Karın ağrısı
  • Görme bozuklukları
  • Ellerde ve ayaklarda şişme

Eğer bu tarz belirtiler varsa vakit kaybetmeden doktorunuzla görüşmeli ve gerekli önlemleri almalısınız.

  • Sezaryen doğumda artış: Çoğul gebeliklerde genel olarak sezaryen doğum tercih edilse de ikiz gebeliklerin yarısı normal doğum yapabilir. Ancak ikinin üstünde bebek varsa tavsiye ve tercih edilen doğum şekli sezaryendir.
  • İkizden ikize transfüzyon sendromu: Bu durum daha çok tek yumurta ikizlerinde görülür. Bebeklerin plasentası yani iki bebek arasında damarsal geçiş bulunması halinde görülebilecek bir durumdur. Bir bebeğe daha fazla kan akışı sağlanırken diğer bebeğe daha az kan akışı olur.Bu durumda bebeklerin birine fazla yükleme, diğerinde ise kansızlık ya da gelişme geriliği gibi problemler meydana gelir. Bu sebeple bu durumdan iki bebekte olumsuz yönde etkilenir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda doktorunuzla görüşmeli ve gerekirse erken doğum seçeneğini değerlendirmelisiniz.
  • Kaybolan ikiz sendromu: Bu sendroma bağlı durumlarda erken ultrasonda ikiz gebelik görülür ancak ilerleyen dönemlerde ikizlerden biri görülmeyebilir. Bu durum tam olarak açıklanama Bu durumu engellemek için anne olarak sizin alabileceğiniz herhangi önlem yoktur. Bu sebeple kendinize yüklenmemeli ve üzmemelisiniz.
  • Yapışık ikizler: Bu durumun görülme olasılığı yaklaşık 100.000 doğumda bird Tek yumurta ikizlerinde bazen yumurtalar birbirinden tam olarak ayrılamaz ve sonucunda yapışık ikizler oluşur. Oldukça nadir görülen bu durumda bebekler baş, göğüs ya da leğen kemiklerinden birbirine yapışık olabilirler. Bazı durumlarda ikizler bir ya da birden fazla organı ortak kullanabilir. Yapışma noktası ve paylaşılan organ sayısına göre bazen cerrahi müdahale ile ikizleri ayırmak mümkün olabilir. Bu durumun oldukça nadir yaşandığı unutulmamalı ve çoğul gebelik yaşıyorum acaba böyle bir durum yaşar mıyım diyerek strese girmemelisiniz.

Dilerseniz İkiz Gebelikte Kaçıncı Haftada Doğum Yapmalı?” Konulu videomuzu izleyebilirsiniz.

Çoğul Gebeliklerde Hangi Testler Uygulanır?

Tekli hamileliklerde yapılan ikili testler yerine çoğul hamileliklerde 11, ve 13. haftalar arasında ense kalınlığı ölçümü yapılır. Tekli gebeliklerde yapılan üçlü ve dörtlü testler yerine çoğul hamileliklerde 20. ve 23. haftalar arası detaylı ultrasonografi yapılır.

Çoğul Hamileliklerde Spor Yapılabilir mi?

Hamilelik kilo aldıran bir süreç olmasının yanı sıra sağlığınıza özen göstermeniz gereken bir dönemdir. Ancak çoğul gebelik de olsa doktor tavsiyesi ile ilk aylarda düşük tempolu spor yapılabilir. Son aylarda ise erken doğum riski olduğu için aktif spor yapılmaması tercih edilir.

Bunların yerine 2. trimester döneminde hafif tempolu yürüyüşler ya da doktorunuzun izniyle yoga ya da yüzme ile ilgilenebilirsiniz. Ancak 3. trimester döneminde daha çok istirahat etmeniz ve daha az hareketli olmanız tavsiye edilir.

Hamilelik, başlı başına heyecanlı ve merak uyandıran bir süreçtir. Karnınızda yeni bir hayatın oluşması, büyüdükçe size tepki vermesi kelimelerle anlatılamayacak duygular arasında, en üsttedir. Hele bir de ikiz ya üçüz annesi olacaksanız… Karnınızda iki hatta belki de daha çok kalbin atması tarifi mümkün olmayan bir durum olsa gerek. Bu sebeple bu dönemlerin tadını çıkarmalı ve strese girmemelisiniz.

Tüm çoğul gebelik sürecinde hamileliğinizi takip eden bir kadın doğum uzmanı olmalı ve bu süreçte doktorunuzla birlikte sıkı bir plan yapıp buna göre hareket etmelisiniz. Ayrıca her zaman yanınızda size yardım edebilecek kişilere de ihtiyacınız olacak. Çünkü hamilelik başladıktan sonra kısa sürede kilo alabilir ve hareketlerinizde birtakım kısıtlamalar olabilir.

Doktorunuzun tavsiyeleri ve sevdiklerinizin desteğiyle bu dönemi kolayca ve sorun yaşamadan geçirebileceğinizi aklınızdan çıkarmayın.

“Çoğul Gebelikler Hakkında Merak Ettikleriniz” Konulu yazımızı okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklayın!

Çoğul Gebelikler Hakkında Merak Ettikleriniz: https://www.bebek.com/cogul-gebelikler-hakkinda-merak-ettikleriniz/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/cogul-gebelik-ile-ilgili-detaylar/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/mRnRwa4DMfo Hamilelik Planlama - Bebek.com nonadult
Hamile Kalmanın Yolu: C Vitamini https://www.bebek.com/hamile-kalmanin-yolu-c-vitamini/ https://www.bebek.com/hamile-kalmanin-yolu-c-vitamini/#respond Wed, 29 Dec 2021 10:00:00 +0000 https://bebek.com/?p=2730 Bebek sahibi olmayı planlayan çiftler, gerekli tetkiklerini yaptırdıktan sonra doktorunun önerilerine göre önlemlerini almalıdır. Öncelikle yaşam tarzında ve beslenme şeklinde bir dizi değişiklik yapılmalıdır.

C vitamini üremeyi olumlu etkilemektedir. Bu nedenle gebelik ihtimalini artırmak için günde 5 porsiyon farklı renklerde taze sebze ve meyve tüketilmelidir.

Sigara kullanılıyorsa kesinlikle bırakılmalı, gerekirse bu konuda destek alınmalıdır. Ağır ve aşırı egzersizin, kalori yetersizliği yani açlık durumu sağlayacağı için üremeyi olumsuz etkilediği unutulmamalıdır.

Mutlu Bir Gebelik ve Doğum Süreci için 10 Adım

  • Kilo kontrolü gebe kalmada en etkin yöntemdir; çok zayıf veya aşırı kilolu kişilerin normal kilolu kişilere göre doğurganlık oranları düşüktür. Bu nedenle beslenme düzenlenmeli; kahvaltı alışkanlık haline gelmeli ve kahvaltı saati asla geciktirilmemelidir. Öğün atlanmamalı, günde 3 ana ve 2-3 ara öğün olacak şekilde bir beslenme planı oluşturulmalıdır. Sizin için en uygun beslenme planını oluşturabilmeniz adına beslenme ve diyet uzmanı ile danışmanızı öneririz.
  • Folik asit ihtiyacını karşılamak için koyu yeşil yapraklı sebzeler her gün 2 porsiyon olacak şekilde yenilmeli, doktora danışılarak folik asit ve B vitaminleri takviyesi alınmalıdır.

Hamilelik öncesi folik asit alımı ile ilgili tüm detaylar için makalemizi okuyabilirsiniz.

Hamilelik Döneminde Folik Asit ve Önemi – https://www.bebek.com/hamilelik-doneminde-folik-asit-ve-onemi/

  • Beyaz et özellikle balık tüketimi artırılmalı, kırmızı et tüketimi haftalık 400 gr. olacak şekilde ayarlanmalıdır.
  • Protein ihtiyacı ceviz, fındık ve kuru baklagillerle karşılanmalı, hayvansal kaynaklar azaltılmalıdır.
  • Trans yağlardan uzak durulmalı, zeytinyağı ve avokado tüketilmelidir.
  • Light süt ürünleri değil, tam yağlı olanlar tercih edilmelidir.
  • Kompleks karbonhidrat ve posa artırılmalı, basit şekerden uzak durulmalıdır.
  • Demir ihtiyacı bitkisel kaynaklardan sağlanmalı ancak yanından C vitamini tüketimi unutulmamalıdır. Multivitamin ve antioksidan takviyeleri bir uzman denetiminde kullanılmalıdır.
  • Günde 2,5-3 litre su tüketilmelidir. Alkol, kafein ve diğer uyarıcı içecekler azaltılmalı ya da bırakılmalıdır.
  • Hazır gıdalardan uzak durulmalı ve çevresel toksinler konusunda bilinçli olunmalıdır.

Hamile Kalmadan Önce Alınması Gereken Vitaminler konulu yazımızı incelemek için bağlantıya tıklayabilirsiniz: https://www.bebek.com/hamile-kalmadan-once-alinmasi-gereken-vitaminler/

 Alkol, Sigara ve Egzersiz Sperm Kalitesini Olumsuz Etkiliyor

Sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için baba adaylarının da bazı kurallara dikkat etmesi gerekmektedir. Öncelikle sperm kalitesini olumsuz yönde etkilediği için aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.

Tütün kullanımı sperm sayısını azaltmakta, hareketini yavaşlatmaktadır. Sigaradan uzak durulmalıdır.

Aşırı egzersiz testosteron düzeyini azalttığı için uzak durulmalı. Haftada 5 gün, orta yoğunluklu 30 dakika egzersiz yapılmalıdır.

Steroid kullanımı da testisleri olumsuz etkiler. Fazla kilo veya obezite hormon sistemine olumsuz yansır ve üremeyi etkiler.

Diğer taraftan, zayıf olmanın da sperm sayısını ve fonksiyonlarını düşürdüğü unutulmamalıdır. Bu nedenle sağlıklı kilo korunmalıdır. Aşırı stresten de uzak durulmalı, stresle baş etme yöntemleri öğrenilmelidir.

Sağlıklı Bir Baba Adayı Olmak için 10 Öneri

  • Kahvaltı alışkanlığı edinilmeli ve kahvaltı saati geciktirilmemelidir. Öğün atlanmamalı, günde 3 ana ve 2-3 ara öğün olacak şekilde bir beslenme planı oluşturulmalıdır.
  • Her gün çeşitli renkte taze sebze ve meyve yenilmelidir. Bu grupta yeşil yapraklılar, mor ve sarı sebzeler, elma, portakal, kivi, yaban mersini ve kavun yer almalıdır.
  • Tam tahıl taneleri yenilmeli, rafine tahıllardan uzak durulmalıdır. Örneğin; sabah kahvaltıda yulaflı müsli, öğle yemeğinde ise tam buğday ekmeği ve akşam esmer pirinç tercih edilmelidir.
  • Yağ oranı düşük süt ürünleri tercih edilmelidir. Süt ürünleri kalsiyum, protein, D vitamini ve potasyumun kaynağıdır. Tüm bu besin öğeleri vücudun iyi çalışmasını sağlar. Günde 3 porsiyon süt, yoğurt, kefir veya peynir grubunu kapsayan yağsız veya az yağlı süt ürünleri tüketilmelidir.
  • Kırmızı et sınırlandırılmalıdır. Balık, hindi, tavukgöğsü gibi yağı düşük protein kaynakları tercih edilmelidir. Fasulyeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve tofu da dahil olmak üzere bitkisel protein ağırlıklı beslenilmelidir.
  • Yağlara dikkat edilmelidir. Kızartılmış yemekler, tam yağlı süt ürünleri ve kırmızı etten gelen doymuş yağlar azaltılmalıdır. Sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. Her gün 30 gr. yağlı tohumlar, sebze ve salataların üzerine zeytinyağı veya sandviçlere avokado eklenmelidir.
  • Multivitamin, C vitamini ve antioksidan takviyeleri bir uzman denetiminde alınmalıdır.
  • Günde 2,5-3 litre su içilmelidir.
  • Hazır gıdalardan uzak durulmalı, çevresel toksinler, bitki ilaçları konusunda bilinçli davranılmalıdır. Sağlıklı, işlenmemiş gıdalar tüketilmelidir.
  • Doğru kıyafetler seçilmeli, dar olmayan, pamuklu ve hava alan yapıda kumaşlar tercih edilmelidir.

“Hamilelik Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler” Konulu yazımızı incelemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

“Hamilelik Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler”: https://www.bebek.com/hamilelik-oncesi-dikkat-edilmesi-gerekenler/

Aklınıza takılanları yorum olarak iletebilirsiniz.

Sevgiler.

]]>
https://www.bebek.com/hamile-kalmanin-yolu-c-vitamini/feed/ 0