Hamilelik – Bebek.com https://www.bebek.com Hamilelik, Bebek, Çocuk ve Anne Sağlığı Tue, 25 Mar 2025 13:23:36 +0000 tr hourly 1 https://www.bebek.com/wp-content/uploads/2022/12/cropped-cropped-bebek-favicon-192x192-1-32x32.png Hamilelik – Bebek.com https://www.bebek.com 32 32 Beta HCG Nedir? https://www.bebek.com/beta-hcg-nedir/ https://www.bebek.com/beta-hcg-nedir/#respond Mon, 24 Mar 2025 14:09:49 +0000 https://www.bebek.com/?p=82833 Beta HCG Nedir?

Beta HCG (Human Chorionic Gonadotropin), hamilelik testlerinde kullanılan bir hormon olup, gebelik başladığında plasenta tarafından üretilir. Bu hormon, genellikle gebeliğin erken dönemlerinde kanda ve idrarda bulunur ve gebeliğin varlığını doğrulamak için kullanılan temel testlerden biridir. Hamilelik gerçekleştiğinde, bu hormonun seviyesi hızla artar ve genellikle gebeliğin ilk birkaç haftasında hızla yükselmeye devam eder.

HCG hormonu, sperm ve yumurta döllendikten sonra salgılanmaya başlar. Bu nedenle hamileliği belirler. Bu değerin yüksek çıkmasıyla gebelik saptanabileceği gibi, mol gebelik, dış gebelik ve boş gebelik de ortaya çıkabilir. Bu durumun takibi için yaklaşık 2-3 gün sonra yeniden beta hcg testi yapılmakta ve sonuçlar karşılaştırılmaktadır.

Beta HCG Testi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?

Genellikle hamilelik şüphesi , adet gecikmesi varsa doktorlar tarafından kan testi ile yapılır. Adet gecikmesinden önce de yapılabilir, yumurtlamadan 7-12 gün sonra kan testi ile saptanabilir.

Beta HCG Hormonu Nasıl Tespit Edilir?

Beta hCG hormonu, gebelik tespiti için genellikle kan testi veya idrar testi ile ölçülür. Kan testi idrar testine göre daha hassas ve erken sonuç verir.

Eğer hormon değerleri yüksekse test sonucu pozitif çıkacaktır ve mutlu haber, hamilesinizdir. Fakat sağlıklı sonuç elde edebilmek için adet gecikmesinden bir hafta on gün geçtikten sonra kan testi yapılarak Beta HCG hormonun değerleri ile daha net sonuca ulaşabilirsiniz. Kan testi sonucu değerlerin yüksek çıkması gebeliğin işareti olmaktadır.

Yapılan kan veya idrar testi sonrasında Beta HCG hormonunun yüksek çıkması ve yapılan jinekolojik kontrolden sonra hamile olduğunuzu öğrendiyseniz, tebrik ederiz! Artık siz de bir anne adayısınız demektir. Anne adayı dedik, çünkü gebeliğin müjdecisi olan bu hormonun tespit edilmesi kadar takip edilmesi de çok önemlidir.

Hamilelik hormonu da denilen Beta HCG hormonu hamilelik süreci boyunca sürekli artmaktadır. Hormon seviyesi, her iki günde bir öncekinin iki katı kadar bir artış gösterir. Bu hormonun seviyesinde yaşanılan olası bir düşüş, maalesef hamilelik sürecinde bir sıkıntı olduğunu bize haber verir.

Beta HCG Düşüklüğünde Neler Yapılmalıdır?

Beta hCG seviyeleri, gebeliğin sağlıklı ilerleyip ilerlemediğini izlemek için kullanılabilir. Düşük varlığında beta HCG seviyeleri hızla düşer. Çok düşük veya çok yüksek beta HCG seviyeleri, dış gebelik veya diğer gebelikle ilgili komplikasyonları gösterebilir. Beta HCG, ayrıca bazı sağlık durumlarının izlenmesinde de kullanılır. Örneğin, bazı kanser türlerinin teşhisinde ya da gebelikle ilgili komplikasyonların değerlendirilmesinde de rol oynar.

Bazı durumlarda Beta HCG hormonu değeri belirtilen haftalarda olması gereken değerlerden düşük olabilir. Bunun sebebi geç döllenmeden de kaynaklı olabilir.

Peki, böyle bir durumla karşılaştığınızda ne yapmanız gerekir?

  • Öncelikle istirahat etmeniz gerekir. Ayaklarınızı uzatıp dinlenmelisiniz; çünkü güzel bir sürecin başlangıcındasınız.
  • Stresten uzak durup kendinizi rahatlatmanız bu süreçte çok önemlidir.
  • Doktor önerisi ile progesteron hormonunu güçlendirecek ilaçlar kullanabilirsiniz. Çünkü bu hormonun ana görevi, rahmi hamilelik için hazır hale getirmektedir. Bu takviye size yardımcı olabilir.
  • İki günde bir Beta HCG değerlerinizin takibini yaptırabilirsiniz. Fakat unutmayın, endişeden ve stresten uzak durmanız gerekiyor.
Haftaya Göre Beta Hcg Değerleri
Hafta Değer
3. hafta 5-130
4. hafta 75-2.600
5. hafta 850-20.800
6. hafta 4.000-100.200
7/12. hafta 11.5000-289.000
13/16. hafta 18.300-137.000
17/24 hafta 1.400-53.000
25/40 hafta 940-60.000

Dış gebelik veya kimyasal gebelik durumlarında Beta HCG nasıl değişir?

Dış gebelik (ektopik gebelik) durumunda beta hCG seviyeleri, normal bir rahim içi gebelikteki gibi artmaz.

Peki dış gebelikte durum nasıldır?

  • Dış gebelikte kimyasal gebeliğin aksine yumurta döllenmiş ve rahim içine yerleşmiştir. Burada yaşanılan sorun, çeşitli nedenlerden dolayı döllenmiş yumurtanın rahme ulaşmadan olduğu yere tutunması ve orada gelişmeye çalışmasıdır.
  • Bebek rahme ulaşmadan rahim boynuna, yumurtalığa, karın kesisine veya sezaryen kesisine tutunur. Bebeğin tutunduğu yer, büyüyüp gelişmesini sağlayamadığı için hamilelik normal bir biçimde ilerleyememektedir.
  • Eğer dış gebelik fark edilmez ve bebeğin gelişimi ait olmadığı yerde gerçekleşirse, kadınlık tüplerinde ciddi hasarlar meydana gelebilir.
  • Oluşan hasarlar nedeni ile aşırı karın ağrısı ve kanama meydana gelir. Hatta bu hasar, anne adayını ölüme bile götürebilir.

Beta HCG hormonu bize hamileliğimizin müjdesini verdiği gibi, takip değerleri ile sağlıklı bir gebelik yaşayıp yaşamadığımızı göstermektedir. Beta HCG düşüklüğü ise bazen geç döllenmeden kaynaklandığı gibi sağlıksız gebeliğin habercisi de olabilir. Bu nedenle gebelikte hamilelik hormonu takibi iyi bir şekilde yapılmalı, gerekli önlemler alınarak ihmal edilmemelidir.

Sessiz gebelik olarak da bilinen kimyasal gebelik; döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmeden atılmasıdır. Bu durumda gebelik kesesi oluşmadan hamilelik sona erer.

Peki kimyasal gebelik nedir ve neden olur?

  • Bu durum kanda yapılan Beta HCG hormon testi ile tespit edilebilir.
  • Gebeliğinizi yaptırmış olduğunuz kan testi veya gebelik testi ile öğrenmiş ve henüz klinik aşamasına gelmeden kanama yaşamışsanız bilin ki kimyasal gebelik yaşıyorsunuzdur.
  • Bunun sebebi ise bebekteki kromozomal bozukluktan kaynaklanmaktadır. Kromozomal bozukluk sebebi ile döllenmiş yumurta rahime tutunmadan dışarı atılmaktadır. Yani, sağlıksız bir bebek dünyaya getirmeyi önlemektedir.
  • Kimyasal gebelik birçok kadın tarafından anlaşılamayabilir. Bunun sebebi, gebeliğin anlaşılmayıp kanamanın adet gecikmesi olarak düşünülmesidir. Adet gününden sonra yaşanılan parçalı kanama kimyasal gebelikten kaynaklanıyor olabilir.

Kimyasal gebelikte beta hCG değerleri az miktarda yükselir sonrasında hızla düşer.

İkiz veya çoğul gebeliklerde beta HCG seviyesi nasıl farklılık gösterir?

Çoğul gebelikte beta hCG seviyeleri daha hızlı artış gösterir.

Tüp Bebekte HCG Testi

Tüp bebek tedavisinin son aşaması, embriyonun rahim içine transferidir. Bu transferden bir süre sonra, gebelik testi yapılıp tedavinin sonucu gözlemlenir. Aileler için uzun ve heyecanlı süren bir bekleyişin ardından, yumurta geliştirme ve ilaç tedavileri sonrası sonuç bu test ile belli olacaktır.

Tüp bebekte gebelik testi, embriyonun rahmin içine transferinden 12 gün sonra yapılır. 12 günden önce yapılan testler güvenilir ve net bilgiler vermeyecektir. Sonrasında yapılan kan testlerinde beta hcg hormonunda bir artış beklenir. Bu artış hamileliğin habercisidir. 🙂

Beta Hcg değerleri tahmini gebelik haftasına karar vermekte sizlere yol gösterecektir. Fakat ikiz veya üçüz gebelik olup olmadığı veya kesin gebelik durumunu merak ettiğiniz konularda kadın doğum doktorunuz tarafından yapılacak ultrason muayenesi çok daha önemlidir. Ultrason tahlili sonrası gebelik hakkında çok daha detaylı bilgi alınabilmektedir.

Düşük tehdidinde Beta HCG seviyesi nasıl takip edilir?

Düşük tehdidi saptanan gebeliklerde beta hCG seviyeleri doktorlar tarafından yakın takip edilerek gebeliğin sağlıklı bir şekilde ilerleyip ilerlemediği hakkında bilgi verir.

Mol gebelik veya bazı kanser türlerinde Beta HCG neden yükselir?

Mol gebelikte, yumurtanın döllenmesi sırasında kromozomal bir hata meydana gelir. Plasentadan kaynaklanan sorunlar nedeniyle plasenta hızla çoğalmaya başlar, aşırı yüksek düzeyde beta hCG üretir. Beta hCG, erkeklerde de üretilebilir, seviyelerinin anormal yükselmesi, bazı testis kanserleri gibi durumlarla ilişkilendirilebilir.

Op. Dr. Aslıhan Öztürk

İAÜ VM Medical Park Florya Hastanesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

]]>
https://www.bebek.com/beta-hcg-nedir/feed/ 0
Bebeğin Anne Karnında Beslenmesi Hakkında Her Şey! https://www.bebek.com/bebegin-anne-karninda-beslenmesi/ https://www.bebek.com/bebegin-anne-karninda-beslenmesi/#respond Mon, 10 Mar 2025 12:52:12 +0000 https://www.bebek.com/?p=82661 ANNE KARNINDAKİ BEBEKLERİN AÇLIK HİSSİ VAR MIDIR?

Gebe bir kadının vücudu çeşitli değişikliklerden geçer. Hamilelik sürecinde anne adaylarının metabolizma hızı artar ve buna bağlı olarak enerji ihtiyacı da yükselir. Bununla birlikte, anne adaylarının daha fazla acıkmasına ve belirli yiyeceklere karşı iştah duymasına neden olabilir. Ancak bu durum, bebeğin de aç olduğu anlamına gelmez.

Anne karnındaki bebekler, plasenta ve göbek bağı yoluyla sürekli bir besin akışı alır. Bu nedenle, anne açlık hissetse de bebek açlık hissetmez. Yetersiz beslenme durumunda ise bebek, ihtiyaç duyduğu besinleri alamayabilir. Ancak yine de açlık hissi söz konusu olmaz.

Sağlıklı bir gebelik süreci için anne adaylarının, vitamin ve mineraller açısından zengin bir beslenme düzeni benimsemesi gerekir. Anne yeterli ve dengeli beslendiğinde, bebek de gelişimi için gerekli olan tüm besin öğelerini almış olur.

 

 BEBEĞİN BESLENMESİ PLASENTA ARACILIĞI İLE NASIL GERÇEKLEŞİR?

Anne karnındaki bebek, ihtiyacı olan besinleri göbek bağı ve plasenta aracılığıyla alır. Bu süreç şu şekilde gerçekleşir:

  1. Anne yemek yediğinde, besinler sindirim sistemi tarafından glikoz, yağ, vitamin, mineral ve protein gibi bileşenlere ayrılır.
  2. Bu bileşenler annenin kan dolaşımına karışarak plasentaya ulaşır.
  3. Göbek kordonundaki damarlar, bu besinleri plasentadan alarak bebeğe iletir. Aynı zamanda bebeğin atık ürünleri de plasenta aracılığıyla annenin dolaşım sistemine geri gönderilir ve vücuttan atılır.

Bu sistem, bebeğin gelişimi için gerekli tüm besinleri almasını sağlarken, aynı zamanda metabolik atıkların uzaklaştırılmasına da yardımcı olur.

 

ANNE YETERLİ BESLENMEZSE BEBEĞİN BESLENMESİ NASIL ETKİLENİR

Gebelik döneminde anne adayının yeterli beslenmemesi,  hem anne hem de bebek için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Anne yeterli beslenmediğinde, bebek de ihtiyacı olan besinleri tam olarak alamaz. Bu durum şu riskleri beraberinde getirebilir:

  • Düşük doğum ağırlığı
  • Erken doğum (görme ve işitme kayıpları, solunum problemleri riski)
  • Doğum kusurları (özellikle folik asit eksikliğiyle bağlantılı olarak)
  • Gelişim geriliği
  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması

Anne adaylarının sağlıklı bir gebelik geçirebilmesi için, tüm besin gruplarını içeren bir beslenme programı büyük önem taşır.

BEBEĞİN KAN ŞEKERİ SEVİYELERİ NASIL DÜZENLENİR?

Bebekler, annelerinin sindirdiği glikozu plasenta ve göbek kordonu aracılığıyla alır. Bu glikozun bir kısmı anında enerji olarak kullanılırken, bir kısmı da doğum sonrası kullanılmak üzere depolanır. Depolanan glikoz, doğum sonrası yeterli beslenme sağlanana bebeğin kan şekeri seviyelerinin hayatının ilk birkaç günü boyunca normal seviyede kalmasına yardımcı olur.

Bazı bebeklerde kan şekeri seviyeleri düşük olabilir. Özellikle:

  • Sağlıklı bebeklerde (37 haftadan sonra doğan bebekler), kan şekeri seviyeleri doğumdan 1 ila 2 saat sonra en düşük seviyededir. Bundan sonra, bebeğinizin vücudu depolarını kullanmaya başladıkça seviyeler genellikle yükselmeye başlar.
  • Küçük ve prematüre (erken doğan) bebeklerin, ekstra beslenme olmadan seviyeyi yüksek tutmak için yeterli depoları olmayabilir. Bu bebekler, yaşamlarının ilk 24 saatinde düşük kan şekeri açısından risk altındadır.
  • Annede gebelik diyabeti olan bebekler (özellikle insüline ihtiyaç duyan veya diyabeti iyi kontrol edilmeyen anneler) glikoz depolarını kullanmada sorun yaşayabilirler. Doğumdan sonra gerçekleşmesi gereken kan şekerindeki normal artış hemen gerçekleşmeyebilir.
  • Postterm (geç doğan) bebekler, yaşamlarının ilk 12 saatinde aynı tür sorunlarla karşılaşabilirler.

Anne sütü, bebeğin doğum sonrası temel enerji kaynağıdır. Anne sütündeki laktoz, bebeğin ihtiyacı olan glikoza dönüşerek enerji sağlar.

ANNENİN YEME DÜZENİ BEBEĞİN GELİŞİMİNİ NASIL ETKİLER

Dengeli ve yeterli makro besin alımına sahip bir diyet, sağlıklı bir gebelik için olanak sağlar. Dengeli bir diyet, bol miktarda sebze, meyve, tam tahıllar, kuruyemişler, baklagiller, balık ve lif açısından zenginleştirilmiş besinler içerir. Ayrıca, sağlıklı diyetler basit şekerlerden, işlenmiş gıdalardan, trans ve doymuş yağlardan kaçınır.

Gebelik sırasında herhangi bir makro besini önemli ölçüde kısıtlayan çok katı diyetlerden kaçınılmalıdır. Aşırı kısıtlayıcı diyetler veya popüler diyetler, gebelik döneminde zararlı olabilir. Özellikle karbonhidrat veya protein eksikliği, bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir.

Gebenin ağırlık kazanımı için gerekli olan enerji ve besin öğeleri yönünden yeterli ve dengeli beslenmesi gerekir. Farklı besin gruplarını içeren bir beslenme planı ile vitamin ve minarelerin de çeşitliliği sağlanmalıdır.

Son araştırmalar, annenin gebelikte tükettiği besinlerin, bebeğin ilerleyen yaşlardaki beslenme tercihlerini de etkileyebileceğini gösteriyor. Örneğin, hamilelik sürecinde brokoli tüketen bir annenin bebeğinin, ileride brokoliyi daha çok sevme olasılığı artabilir.

 

ANNENİN UZUN SÜRE AÇ KALMASI BEBEĞİ NASIL ETKİLER?

Gebelerde açlık toleransı daha düşüktür ve uzun süre aç kalmak, enerji düşüklüğüne ve bebeğin yeteri kadar beslenememesine yol açabilir. Bunun sürekli hale gelmesi bebeğin gelişimini yavaşlatarak, düşük doğum ağırlığına sahip olması gibi ciddi sorunlara sebebiyet verebilir.

Gebelik süresince bazal metabolizma hızının yüzde 20 oranında arttığı bilinir. Bu açığın gerektirdiği besin öğelerinin karşılanması önem taşır. Yetersiz beslenme gebede anemi, fetüste düşük doğum ağırlığı ve büyüme geriliği gibi sorunlar yanında ölü doğum risklerinde de artışa yol açabilir.

Özetle gebelik süresince çok uzun süre aç kalınmamalıdır. Anne aç olduğunda bebeğine yeterli besin öğelerini sağlayamaz. Ayrıca mide ekşimesi, mide bulantısı, baş dönmesi ve yorgunluk gibi bazı rahatsız edici hamilelik semptomları tetiklenebilir.

 

ANNENİN TÜKETTİĞİ BESİNLERİN BEBEĞİN HAREKETLERİNE BİR ETKİSİ VAR MI?

Anne karnındaki bebeklerin hareketleri kişiye özeldir. Anne adayları bebeğin günün belirli saatlerinde daha aktif olduğunu görülebilir. Gebeler, yemek yedikten sonra bebeklerinin daha aktif hale geldiğini fark edebilir. Bu durum, annedeki kan şekeri seviyelerinin artmasıyla bağlantılıdır.

Bazı araştırmalar, glikoz alımı sonrası bebek hareketlerinde artış olduğunu gösterirken, bazıları böyle bir ilişki bulamamıştır. Ancak, annenin kan şekeri düştüğünde bebekte hareket artışı gözlemlenmiştir.

Diğer araştırmalarda ise annede kan şekeri düştüğü sırada bebeğin aktivitesinde anlamlı bir artış görülmüştür. Bebek hareketlerinin genellikle anne aç olduğunda arttığı ve anne ile bebekteki kan şekeri seviyelerinin düştüğünü yansıtmıştır. Bu durum yiyecek ararken artan aktiviteye benzetilmiş ve ardından beslenme gerçekleştikten sonra bebek hareketlerinde azalmayla birlikte sessizlik dönemi olduğu belirtilmiştir.

 

ANNE YEMEK YEDİĞİNDE BEBEK NASIL TEPKİ VERİR

Yapılan araştırmalara göre, gebeliğin ilerleyen haftalarında bebekler, annelerinin tükettiği besinlere tepki verebilir.

Bebekler tat alma yetilerini gebeliğin 8. haftasında kazanmaya başlar. 24. haftada ise amniyotik sıvıda bulunan tatları algılayabilirler.

32-36 haftalık bebekler üzerinde yapılan bir çalışmada, annelerine havuç veya lahana aromalı kapsüller verildiğinde, havuç tüketen annelerin bebeklerinin gülümseyerek, lahana tüketenlerin ise yüzlerini ekşiterek tepki verdikleri gözlemlenmiştir.

 

AMNİYON SIVISININ TADI ANNENİN BESLENMESİNE GÖRE DEĞİŞİR Mİ?

Anne adayının tükettiği besinler, amniyon sıvısının tadını etkileyebilir. Bebeğin, doğum sonrası tanıdık tatlara daha hızlı adapte olmasını sağladığı düşünülen bu süreç, tat duyusunun gelişiminde önemli bir rol oynar.

Gebeliğin 21. haftasında, gelişmekte olan bir bebek rahimde her gün amniyotik sıvı içer. Bebeği çevreleyen bu sıvı aslında annenin son birkaç saat içinde yediği yiyecek ve içeceklerle tatlandırılır.

Vanilya, havuç, sarımsak ve nane gibi bazı tatların, amniyon sıvısında belirgin bir şekilde hissedildiği bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir.

 

BEBEK ANNE KARNINDA TATLARI VE KOKULARI ALGILAYABİLİR Mİ?

Gebe kadınların beslenmesi, bebeği koku, tat ve kimyasal duyumları içeren çeşitli tatlara maruz bırakır.

Amniyotik sıvı, bebeklerin çevrelerini, özellikle de kimyasal çevrelerini algılamaya başladıkları ilk yerdir. Bu deneyim, anne karnındaki yaşamdan yenidoğan yaşamına kadar tat ve koku gibi duyusal bilgiler sağlar.

Bebekteki tat tomurcukları anatomik olarak gebeliğin 8. haftasında gelişir ve böylelikle doğumdan önce tat alma konusunda bolca deneyim kazanırlar. Özellikle sarımsak gibi tatlar amniyon sıvısının tat ve kokusunu değiştirir ve anne yemek yedikten yaklaşık 45 dakika sonra zirveye ulaşır.

Bebek amniyon sıvısını gebeliğin 12. haftasında yutmaya başlar ve 16. haftaya gelince sıvının tadına göre her gün daha az ya da daha fazla sıvı alır ve 28. haftaya gelindiğinde bebek amniyon sıvısındaki kokuları ayırt edebilir.

Çakmak Erdem Hastanesi

Uzman Diyetisyen Ceren Turan

 

]]>
https://www.bebek.com/bebegin-anne-karninda-beslenmesi/feed/ 0
Ultrason Yöntemi Hakkında Tüm Detaylar https://www.bebek.com/ultrason-yontemi/ https://www.bebek.com/ultrason-yontemi/#respond Wed, 26 Feb 2025 07:57:34 +0000 https://www.bebek.com/?p=82609 Ultrason yöntemi gebelik takibinde en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Gelin, bu yöntemi yakından tanıyalım.

Doppler ultrason nedir? Neden yapılır?

Ultrason deyince akla ilk gelen görüntüler, elbette bebeğin iç organları ve büyüme hızıdır. Ancak Doppler ultrason, kan akışını ölçmek için kullanılan özel bir tekniktir.

Doppler ultrason, bebeğinizin beslenmesi ve oksijen alışı için çok önemlidir. Özellikle plasentada kan akışının yeterliliğini kontrol etmek ve gebelikteki olası riskleri erkenden tespit edebilmek için yapılır.

Gebelikte ultrason ne sıklıkla yapılmalıdır?

“Bir ultrason testine ne kadar sık girilmeli?” sorusu, pek çok anne adayının kafasında yer edinir. Normal bir gebelikte ultrason, üç ana dönemde yapılır:

1) Trimesterde gebeliğin doğruluğu ve kalp atışlarının kontrolü

2) Trimesterde bebeğin yapısal kontrolleri

3) Trimesterde bebeğin büyüme ve gelişim takibi

Ancak, riskli gebeliklerde ultrason sayısı daha fazla olabilir.

Ultrason raporunda geçen ‘BPD’, ‘HC’, ‘AC’, ‘FL’ gibi kısaltmalar ne anlama geliyor?

Bebeğin büyüme takibi, bu terimler sayesinde yapılır. BPD baş çapını, HC baş çevresini, AC karın çevresini, FL ise femur uzunluğunu ifade eder. Bu ölçümler, bebeğin gelişiminin takip edilmesine olanak tanır. Gelişimi takip etmek, doğumda olası komplikasyonları önceden görmek için çok önemlidir.

Bir annenin gebelik süresince en çok merak ettiği şeylerden biri de plasentasının doğru yerleşimidir. Plasenta, bebeğin hayat kaynağıdır. Plasenta previa (plasentanın rahim ağzına yakın olması durumu) gibi komplikasyonlar doğum sürecinde büyük sorunlara yol açabilir. Bebeğin doğum süreci için plasentanın doğru yerde olması doğum süreci için büyük önem taşır.

Amniyotik sıvı indeksi (AFI) nedir? Normal değerleri nelerdir?

Amniyotik sıvı, bebeğin güvenliğini ve sağlıklı gelişimini sağlamak için oldukça önemlidir. AFI, amniyotik sıvının miktarını ölçer. Normal değerlerin dışındaki sapmalar bebeğin sağlığına dair bir uyarı olabilir. Bu değerlerin 5-20 cm arasında olması gerekir. Düşük AFI, sıvı eksikliği anlamına gelir ve bu da erken doğuma sebebiyet verebilir veya bebekte gelişimsel problemler yaratabilir.

Ultrason raporunda ‘EFW’ ne anlama geliyor? Bebeğin tahmini kilosu nasıl hesaplanıyor?

Ultrason raporlarında sıkça karşılaşılan EFW (Estimated Fetal Weight) bebeğin tahmini kilosudur. Bebeğin tahmini kilosu, baş çevresi (HC), karın çevresi (AC) ve femur uzunluğu (FL) gibi ölçümlerle hesaplanır. Bu, büyüme takibini kolaylaştırır ve doğum sırasında bebeğin kilosunun ne olacağını tahmin edilmesine yardımcı olur.

Ultrason raporunda ‘uterin arter Doppler’ ne demektir?

Uterin arter Doppler, kan akışını ölçmek için kullanılan bir testtir. Bu test, plasentadaki kan akışını kontrol eder ve bebeğin yeterince beslenip beslenmediğinin anlaşılmasına olanak tanır. Eğer uterin arter Doppler testinde anormal bir sonuç elde edilirse, gebelik sürecinde plasenta yetersizliği ya da hipertansiyon gibi riskler göz önünde bulundurulur.

Bebeğin ense kalınlığı (NT) ölçümü neden yapılır? Normal değerleri nelerdir?

Bebeğin ense kalınlığı (NT) ölçümü, genetik hastalıkları tespit etmek için yapılan bir ultrason taramasıdır. NT ölçümü, Down sendromu gibi kromozomal hastalıkların olasılığını değerlendirir. 11-14. haftalar arasında yapılan bu ölçüm, bebeğin sağlığı hakkında önemli ipuçları verir.

Ultrason raporunda ‘koryonik villus’ veya ‘plasental kalınlık’ ne anlama geliyor?

Koryonik villus, plasentanın önemli bir parçasıdır ve bebeğin oksijen alımı ile besin transferinde kritik bir rol oynar. Doğum sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için plasentanın doğru konumda olması büyük önem taşır. Plasental kalınlık ise plasentanın gelişim düzeyini gösterir ve bebeğin büyümesi ile genel sağlığını takip etmek açısından önemli bir kriterdir.

Bebeğin organlarının gelişimi ultrasonla nasıl değerlendiriliyor?

Bebeğin organları, ultrason sayesinde erken dönemde gelişimsel olarak izlenebilir. Ultrason sayesinde bebeğin; kalp, beyin, böbrekler ve diğer organlarının gelişimi değerlendirebilir. Herhangi bir gelişimsel sorun, bu testlerle tespit edilip tedavi süreci erken başlatılabilir.

Çakmak Erdem Hastanesi

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Funda Ayşe Demir

]]>
https://www.bebek.com/ultrason-yontemi/feed/ 0
Gebelikte Siyah Dışkı Neden Olur? https://www.bebek.com/gebelikte-siyah-diski/ https://www.bebek.com/gebelikte-siyah-diski/#respond Fri, 21 Feb 2025 12:17:47 +0000 https://www.bebek.com/?p=82583 Gebelik sürecinde vücutta meydana gelen birçok değişiklik, sindirim sistemi üzerinde de etkili olabilir. Anne adaylarını zaman zaman endişelendiren durumlardan biri de dışkı rengindeki farklılıklardır. Özellikle siyah dışkı, beslenme alışkanlıklarından demir takviyelerine, hatta bazı sağlık sorunlarına kadar çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu yazımızda, gebelikte siyah dışkının olası nedenlerini, ne zaman endişelenmek gerektiğini ve bu durumla ilgili yapılması gerekenleri detaylı bir şekilde ele alacağız.

Gebelikte Siyah Dışkı Neden Görülebilir?

Gebelikte siyah dışkı özellikle demir takviyesi kullanan anne adaylarında görülür. Bununla beraber yiyecekler, kabızlık veya kullanılan demir dışındaki farklı ilaçlar da gebelikte siyah dışkılamaya neden olabilir.

Gebelikte dışkının siyah olması sık karşılaşılan bir durumdur. Ancak nadiren iç kanama veya  enfeksiyon gibi daha ciddi durumlara bağlı olarak gelişebilir. Bu nedenle rutin kontrollerde gebelik takibini yapan hekimi bilgilendirmek faydalı olacaktır.

Siyah meyveler (böğürtlen, yaban mersini), meyan kökü, kırmızı et veya pancar gibi besinler bu duruma neden olabilir.

Yoğun mide ülseri, gastrit veya bağırsaklardaki kanamaya bağlı gelişen bir iç kanama durumunda da siyah dışkı görülebilir.  Bununla birlikte kronik hemoroid varlığında da benzer sonuçlar olabilir.

Siyah dışkının alınan ilaç, takviye veya besinlerden mi yoksa iç kanama gibi ciddi bir durumdan mı kaynaklandığını ayırt etmek için kullanılan ilaç ve yenilen besinleri kesip dikkatli bir takip sonucunda klinik sonuca varılabilir.

Gebelikte Görülen Siyah Dışkı Devam Eder mi?

Sıklıkla demir takviyesi sonucu oluşan siyah renkli dışkı gebeliğin son dönemine kadar devam edebilir.

Karın ağrısı, halsizlik, baş dönmesi, kansızlık gibi durumlarda detaylı bir araştırma multidisipliner olarak yapılması gerekir. Hamilelikte demir takviyesine bağlı siyah renkli dışkı tamamen normal olup, yapılması gereken herhangi bir tedavi yoktur. Çünkü demir ilaçları gebeliğin 2. trimester’ından doğumu kadar mutlak kullanılması gereken bir takviyedir.

Op. Dr. Hakan Bilgesoy
Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Medicalpark Antalya Hastane Kompleksi

]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-siyah-diski/feed/ 0
Gebelikte Çatı Muayenesi Nedir? Nasıl Yapılır? https://www.bebek.com/gebelikte-cati-muayenesi-nedir-nasil-yapilir/ https://www.bebek.com/gebelikte-cati-muayenesi-nedir-nasil-yapilir/#respond Fri, 27 Dec 2024 13:30:37 +0000 https://www.bebek.com/?p=82117 Gebelikte Çatı Muayenesi Nedir? Nasıl Yapılır?

1. Çatı muayenesi nedir ve gebelik sürecindeki önemi nedir?

Çatı muayenesi diye halk arasında bahsi geçen muayene elle yapılan pelvik muayenenin karşılığıdır. Çatıdan kastedilen leğen kemiği, kuyruk sokumu kemiği ve pubis kemiğin birleşmesi ile oluşan kadın pelvisinin kemikleridir.

Gebelikte sadece doğum başladığında önem arz eder. Çünkü bebeğin kafası ve gövdesinin doğum kanalı dediğimiz pelvis kemikleri ve yumuşak dokularından oluşan kanalın içinden rahatlıkla geçebilmesi gerekmektedir. Bu yüzden doğum başladığında çatı muayenesi doğumun şeklini belirleyen ana unsurlardan biri olduğundan çok büyük önem teşkil eder.

 2. Çatı muayenesi hangi gebelik haftalarında yapılır?

Çatı muayenesi yanlış bilinenin aksine doğum sancıları başlayınca yapılmalıdır. Çünkü. Doğum başlaması ile salgılanan horomonlara bağlı olarak pelvis bağ dokusu ve kas dokusu gevşer, bebeğin doğum kanalından çıkması için elinden geleni yapmaktadır.

Yapılan araştırmalarda doğum başlamayan kadınların çatı muayenesi ile aynı hastaların doğum başladıktan sonra yapılan çatı muayeneleri arasında ciddi bir farklılık vardır. Bu nedenle çatı muayenesi en doğru şekilde doğum başladığında yapılmalıdır. Belli bir haftası yoktur.

3-Bu muayene hangi durumlarda gerekli görülür ve hangi durumlarda önerilmez?

Çatı muayenesi doğum sancıları başlayan ve normal doğuma engel bir durumu olmayan tüm anne adaylarına yapılmalıdır. Plasenta previa dediğimiz bebeğin eşi rahim ağzını kapattığı durumlarda, daha önce normal yol ile doğum yapmış kadınlar, iri bebek nedeni ile normal doğum planlanmayan anne adaları,eski sezeryan olan anne adayları, makat geliş yada transvers geliş gibi prezentasyon anormalliklerinde, çok erken olan erken doğumlarda, kısacası sezaryen ile doğum planlanıyorsa çatı muaynesi önerilmez.

4-Çatı muayenesinin doğum şekline (normal doğum veya sezaryen) karar verme sürecindeki rolü nedir?

Çatı muayenesi baş pelvis uyumsuzluğunun tanısını koymakta tek yöntemdir. Bu yüzden normal doğumun mümkün olamayacağı kadar dar pelvis yapıları olan anne adaylarının direk sezaryene gitmelerine bu muayene sayasinde karar verilir.

5- Muayene sırasında annenin konforunu sağlamak için nelere dikkat edilir?

Öncelikle bu muayene anne adayının mahremiyetine dikkat edilerek yapılır. Anne adayı sakin bir odada jinekolojik masada muayene edilir. Muayenenin her aşaması anne adayına ayrıntılı şekilde ya da maket üzerinde uygulamalı olarak anlatılır. Anne adayı ile konuşularak telkinde bulunulur. Bu muayene esnasında hekim/ebe ve anne adayı uyum içinde olmalıdır. Steril eldivenle kayganlaştırıcı jeller kullanarak acıyı en aza indirmeye ve enfeksiyon riskini en aza indirmeye çalışılır.

muayene-sirasinda-annenin-konforunu-saglamak-icin-nelere-dikkat-edilir

6- Çatı muayenesi sırasında veya sonrasında herhangi bir risk ya da komplikasyon olabilir mi?

Uygun koşullarda yani steril eldivenle yapılmazsa enfeksiyon riski artabilir. Ayrıca çatı muayenesi rahim ağzı açıklığı varsa amnion suyunun gelmesine neden olabilir. Bu yüzden çatı muayenesi hastane koşullarında ve sterilizasyon kurallarına uyularak, jinekologlar ya da ebelerce yapılabilir.

7- Muayene esnasında ne gibi ölçümler yapılır ve bu ölçümler nasıl değerlendirilir?

Kadın pelvisinde çatı muayenesinde ölçtüğümüz birden fazla açı vardır bu açılardan doğum için en önemlileri. Pelvis girimi dediğimiz doğum kanalının girişindeki önden arkaya olan çapları; conjugata vera (11cm), pubis kemiğin iç kısmından kuyruk sokumu kemiğinin başlangıç kısmına kadardır, pelvis çıkımı (doğum kanalı çıkımı) diameter apertura pelvis inferior (9-11,5 cm), pubis kemiğin altından kuyruk sokumu kemiğinin son kısmına kadardır, transvers çapları pelvis giriminde en geniş çap 13,5 cm ile linea terminalisin en geniş çapıdır, pelvis çıkımında interspinöz çap en dar çaptır ve 9 cm civarındadır.

Çatı muayenesinde özetle doğum kanalının girişi, geçişi ve çıkışında bebeğe engel olabilecek kemik yapıların tek tek değerlendirmesi yapılır. Uygun mesafede çapları olmayan pelvislere normal doğumun zor ya da mümkün olmayacağı şeklinde karar verilir.

8-Bebeğin pozisyonu ve annenin pelvik yapısı çatı muayenesinde nasıl değerlendirilir?

Çatı muayenesinde yapılanları kısaca anlattım. Rahim ağzı açılmaya başlayınca bebeğe ait yapılar da çatı muayenesi esnasında değerlendirilir. Bu aşamada gelen kısımda bebeğe ait yapıların ne olduğu, baş, makat, kol ya da bacak mı geliyor hepsi bu muayene esnasında tespit edilir. Ayrıca bebeğin başında bazı noktalar orijin alınarak bebeği hangi yönde geldiği tespit edilir.

Bebeğin geliş yönü normal doğum için önemlidir. Bazı pozisyonlarda bebeğin normal doğumu çok zor olmakta ya da mümkün olmamaktadır. Bu yüzden çatı muayenesinde bebekle ilgili pozisyonu, gelen kısmı tek tek değerlendirilir.

9- Bu muayene anne adayında endişe veya korku yaratıyorsa, bu duygularla başa çıkması için hangi önerilerde bulunursunuz?

Öncelikle gebelik süreci boyunca normal doğum ile ilgili adım adım takip edilmesi gereken eğitim süreçleri vardır. Bu süreçte beslenme şekillerinden yapılması gereken egzersizlere kadar ayrıntılı olarak anlatılır. Çatı muayenesi hakkında da öncede birçok görüşmede ayrıntılar anlatılır. Tüm bu aşamalarda çatı muayenesinin tüm aşamaları hakkında anne adayı bilgilendirilmiş olur.

Çatı muayenesi de hiç aceleye getirilmemelidir. Anne adayı duygusal ve fiziki olarak kendini hazır hissettiğinde bu muayene yapılmalıdır. Muayenenin de her aşaması anne adayına anlatılmalıdır. Gerekirse muayene esnasında anne adayı süreçle baş edemez ise muayeneye ara verilir daha sonra tekrar denenir.

10- Çatı muayenesinin yapılmadığı durumlarda, doğum planlaması nasıl ilerletilir?

Çatı muayenesi yapılmadan eğer doğum ilerlemiş ve bebek doğum kanalı içinde ilerlemiş ise normal doğum denenir. Çünkü pelvik kemikler uygun olmazsa zaten bebek doğum kanalına girmekte zorlanır.

Bebeğin en büyük çapları bebeğin başıdır. Bu yüzden bebeğin başı doğum kanalında ilerliyor ise tüm vücut kolaylıkla doğacaktır. Ama doğum başlamasına rağmen çatı muayenesi yapılamıyorsa riskli bir durum oluşur.

Bu yüzden doğum başladı ise çatı muayenesi yapılmalıdır. Çatı muayenesi yapılamıyorsa bebek ve anne hayatını tehlikeye sokabilecek durumlar göz önünde buludurularak doğum şekli sezaryen ile olmalıdır.

Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç. Dr. Ömer Ünal

Medicalpark Antalya Hastane Kompleksi

]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-cati-muayenesi-nedir-nasil-yapilir/feed/ 0
Mevsim Değişiklikleri Hamilelik Sürecini Nasıl Etkiliyor? https://www.bebek.com/mevsim-degisiklikleri-hamilelik-surecini-nasil-etkiliyor/ https://www.bebek.com/mevsim-degisiklikleri-hamilelik-surecini-nasil-etkiliyor/#respond Wed, 30 Oct 2024 12:53:47 +0000 https://www.bebek.com/?p=81854 Mevsim değişiklikleri anne adaylarında hem fiziksel hem ruhsal bazı sorunlara yol açabilir. Ancak doğru yönlendirmeler ile tüm bu sorunları aşmak mümkündür. Koç Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Perinatoloji Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Ebru Çelik konuyla ilgili sorularımızı cevapladı.

Mevsim değişikliği hamilelik sürecini nasıl etkileyebilir? Hamilelikte mevsim değişikliğine bağlı olarak hangi sağlık sorunları ortaya çıkabilir?

Mevsim değişikliklerinin gebelik üzerine etkileri birkaç başlıkta anlatılabilir. Öncelikle, hava sıcaklığı ve nem oranı gibi çevresel faktörler anne adayının metabolizmasını ve genel sağlığını etkileyebilir. Örneğin yaz aylarında aşırı sıcaklık hamilelerde dehidratasyon ve sıvı kaybı riskini artırabilir. Bu durum bebeğin sıvısının azalmasına ya da annenin kan basıncının yükselmesine yol açabilir. Kış aylarında ise soğuk hava ve azalan güneş ışığı, D vitamini eksikliğine ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir, bu ve gebe olmayanlarda olduğu gibi kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirme annenin hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelmesine yol açabilir. Ayrıca, mevsim değişiklikleri ruh hali ve enerji seviyelerinde dalgalanmalara neden olabilir. Kış aylarında artan depresyon ve anksiyete gibi durumlar anne adayının psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu da dolaylı olarak hamilelik ve lohusalık sürecini zorlaştırabilir. Bununla birlikte, mevsimsel alerjiler veya hava kirliliği gibi faktörler de annenin nefes darlığı gibi semptomlar yaşamasına neden olabilir ve bebeğin ve annenin genel sağlığını etkileyebilir. Son olarak, mevsim değişiklikleri gıda erişimini ve beslenme alışkanlıklarını da etkileyebilir. Özellikle taze meyve ve sebzelerin bulunabilirliği, hamilelikte ihtiyaç duyulan besinleri karşılamak açısından önemli olabilir. Sonbahara geçişte yaşanan mevsim değişiklikleri, sıcaklıkların düşmesi ve gün ışığının azalması vücut ritmini ve enerji seviyelerini etkileyebilir. Tüm insanların -kadın, erkek- her mevsim geçişinde yaşadıkları problemler gebelerde genellikle daha belirgin olarak hissedilmektedir. Sonbaharda artan soğuk algınlığı ve grip gibi mevsimsel hastalıklar da hamile kadınları olumsuz etkileyebilir. Bağışıklık sistemi gebelik sırasında bebeğe tolerans göstermek için ciddi bir değişime uğrar, bu da annenin hastalıklara karşı daha hassas olmasına yol açabilir veya bazı hastalıkların daha ağır seyretmesine neden olabilir. Bu nedenle, anne adaylarının bağışıklıklarını güçlendirmek için dengeli beslenmesi, bol sıvı tüketmesi ve doktorun önerdiği aşıları yaptırması önemlidir.

Mevsimsel alerjiler hamilelikte nasıl yönetilmelidir?

Mevsimsel alerjiler hamilelik sırasında rahatsız edici olabilir, ancak bu süreçte dikkatli yönetimle anne ve bebeğin sağlığı korunabilir. İlk olarak, hamilelikte kullanılacak ilaçlar konusunda dikkatli olunmalıdır. Antihistaminikler gibi bazı alerji ilaçları hamilelikte güvenli kabul edilirken, bazıları risk oluşturabilir. Bu nedenle, herhangi bir ilaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Doğal yollarla alerji yönetimi de hamilelikte önemlidir. Ev ortamındaki alerjenleri azaltmak için polenlerin yoğun olduğu dönemlerde pencereleri kapalı tutmak, dışarıdan geldikten sonra kıyafetleri değiştirmek ve düzenli olarak duş almak etkili olabilir. Evdeki toz ve polen miktarını en aza indirmek için sık sık temizlik yapmak, toz filtreleri kullanmak ve hava temizleyicilerden faydalanmak veya halı ve halıfleks kullanımına dikkat etmek de alınabilecek tedbirler arasında yer alır. Beslenme de alerji yönetiminde önemli bir rol oynar. Omega-3 yağ asitleri içeren besinler bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olabilir ve inflamasyonu azaltabilir. Yeterli miktarda su içmek de solunum yollarının nemli kalmasına ve alerjenlerin vücuttan daha kolay atılmasına katkıda bulunur. Ayrıca, hamilelik döneminde burun tıkanıklığı gibi semptomlar için tuzlu suyla burun temizliği yapmak da alerji belirtilerini hafifletebilir. Burun spreylerinin kullanımı ise gebelikte kesinlikle uzman hekim kontrolünde olmalıdır. Burun spreylerinin uzun süre kullanımı gebelik süresinde hassaslaşan burun damarlarının kanlanmasının bozulmasına neden olabilmekte, burun kanamasına ve septum problemlerine sebebiyet verebilmektedir.

Hamilelikte D vitamini eksikliği hangi mevsimde daha sık görülür ve bu durum nasıl yönetilir?

Hamilelikte D vitamini eksikliği özellikle sonbahar ve kış aylarında daha sık görülür, çünkü bu mevsimlerde güneş ışığına maruz kalma süresi azalır. D vitamini ciltte güneş ışınlarının etkisiyle sentezlenir ve bu vitamin kemik sağlığı, bağışıklık sistemi ve bebek gelişimi için kritik öneme sahiptir. Kış aylarında güneş ışığının azalmasıyla birlikte D vitamini üretimi yetersiz kalabilir ve anne adaylarında bu eksiklik daha belirgin hale gelebilir. Ayrıca, kışın kapalı alanlarda daha fazla zaman geçirilmesi eksiklik riskini artırır. D vitamini eksikliğini yönetmek için hamilelik sırasında doktor önerisiyle D vitamini takviyesi alınması en etkili yoldur. Takviye dozları annenin D vitamini seviyesine bağlı olarak doktor tarafından belirlenir. Bunun yanında, D vitamini açısından zengin gıdaların tüketimi de önemlidir. Yağlı balıklar (somon, hamsi vb.), yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri, takviye edilmiş gıdalar bu vitaminin doğal kaynaklarıdır. Güneş ışığından faydalanmak da önemlidir, bu nedenle mümkün olduğunca gün ışığında kısa yürüyüşler yapmak D vitamini seviyesini artırmaya yardımcı olabilir.

Mevsim değişiklikleri hamile kadınların ruh halini ve uyku düzenini nasıl etkileyebilir?

Mevsim değişiklikleri hamile kadınların ruh hali ve uyku düzeni üzerinde önemli etkiler yaratabilir. Özellikle sonbahar ve kış aylarında gün ışığının azalması, melatonin ve serotonin hormonlarının dengelerini etkileyebilir, bu da mevsimsel depresyon (SAD) riskini artırır. Melatonin, vücudun uyku düzenini düzenleyen bir hormondur ve derin uykuda salgılanma seviyesinin arttığı bilinmektedir. Gebelikte, özellikle ilerleyen haftalarda ve lohusalıkta melatonin ve seratonin dengesinin bozulması, erken gebelikte artmış progesteron seviyeleri uyku düzenini bozar ve bu da gün içinde uyku hali ve yorgunluk hissine neden olabilir. Aynı zamanda, serotonin seviyelerindeki düşüş ruh halinde
dalgalanmalara, anksiyete ve depresyona yol açabilir. Hamilelik sırasında zaten hormonal değişiklikler yaşandığı için, bu mevsimsel değişiklikler ruh hali dalgalanmalarını daha da belirgin hale getirebilir. Hamile kadınlar artan stres, kaygı ve duygusal hassasiyet yaşayabilirler. Gecelerin uzaması uyku kalitesini etkileyebilir ve bu durum hamile kadınlarda zaten yaygın olan uyku sorunlarını (örneğin uykusuzluk veya sık uyanmayı) şiddetlendirebilir. Bu etkileri yönetmek için düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme ve açık havada gün ışığına maruz kalmak önemlidir. Ayrıca, rahatlatıcı uyku rutinleri oluşturmak ve ihtiyaç halinde bir uzmandan psikolojik destek almak da bu dönemde ruh hali ve uyku sorunlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Hamilelikte bağışıklık sistemi nasıl etkilenir ve mevsim değişiklikleri bu durumu nasıl etkiler?

Gebelikte bağışıklık sistemi, hem annenin hem de gelişen bebeğin sağlığını korumak amacıyla kısmen baskılanır. Bu bağışıklık yanıtının baskılanması annenin vücudunun bebeği yabancı bir madde olarak algılamasını ve ona saldırmasını önlemek için gerçekleşir. Ancak, bu durum hamile kadınları enfeksiyonlara, özellikle soğuk algınlığı, grip gibi mevsimsel hastalıklara karşı daha hassas hale getirir. Mevsim değişiklikleri özellikle sonbahar ve kış aylarında bağışıklık sistemini daha da zorlayabilir. Hava sıcaklığındaki ani değişiklikler, soğuk hava ve daha kapalı ortamlarda vakit geçirme eğilimi virüslerin ve bakterilerin yayılma olasılığını artırır. Bağışıklık sisteminin mevsim değişikliklerinden olumsuz etkilenmesini önlemek için anne adaylarının sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi önemlidir.
• Dengeli bir beslenme programı, vitamin ve mineral açısından zengin gıdalarla bağışıklığı destekleyebilir. Özellikle C vitamini ve D vitamini alımının artırılması bağışıklık sistemini güçlendirebilir.
• Düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stresin yönetilmesi de bağışıklığı olumlu etkiler.
• Ayrıca grip aşısı gibi doktorun önerdiği aşılar mevsimsel enfeksiyonlardan korunmada etkili olabilir. Sonuç olarak, hamilelik sırasında bağışıklık sistemi zaten hassaslaştığı için, mevsim değişiklikleri bu durumu daha karmaşık hale getirebilir. Ancak, gebelikte aşılanma ile antikorların bebeğe de geçişinin sağlanması, özellikte gebeliğin ilerleyen haftalarında aşı yaptırmanın önemini artırmaktadır. Neredeyse tüm dönemsel aşılar (Covid, grip, boğmaca vb.) gebelikte güvenlidir ve yenidoğan bebeklerin bağışık doğmasına da katkı sağlar.

Mevsim değişiklikleri hamilelikte beslenme alışkanlıklarını nasıl etkileyebilir?

Yaz aylarında bol bulunan taze sebze ve meyveler sonbahar ve kış aylarında daha az bulunur hale gelebilir, bu da mevsimsel besin dengesizliğine yol açabilir. Balık sezonunun kışın açılıyor olması da sonbaharın en önemli güzelliklerinden biridir. Özellikle ülkemizde kış aylarında bol bulunan hamsi gebelikte tüketim için çok ideal bir balık türüdür. Ayrıca, soğuk havalar daha fazla kalorili gıdalar tüketme eğilimini artırabilir, bu da hamilelikte aşırı kilo alımına neden olabilir. Gebelikte kışa geçerken aşırı kilo alımını önlemek için dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlar dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarıdır. Kış aylarında soğuk havalar nedeniyle daha az hareket etme eğilimi ve kalorili, rahatlatıcı yiyeceklerin tüketimi artabilir. Bu dönemde sağlıklı ve dengeli bir diyet sürdürmek, aşırı kilo alımını önlemenin anahtarıdır. Yüksek kalorili ve şekerli yiyecekler yerine, sebze, meyve, tam tahıllı yiyecekler, sağlıklı proteinler (balık, tavuk, baklagiller) ve lifli gıdalar tercih edilmelidir. Lifli gıdalar tokluk hissini artırarak fazla yeme isteğini azaltabilir. Ayrıca, porsiyon kontrolü önemlidir. Küçük ama sık aralıklarla yemek, ara öğünleri atlamamak, kan şekerini dengede tutarak aşırı açlık hissini engeller. Hamilelikte sık karşılaşılan tatlı ve karbonhidrat isteği kışın daha belirgin olabilir, bu yüzden sağlıklı atıştırmalıklar (örneğin fındık, yoğurt, badem, kefir) tercih edilmelidir. Su tüketimi de genellikle kışın ihmal edilir, ancak yeterli su içmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de aşırı yeme isteğini azaltır. Kış aylarında kapalı mekanlarda yapılabilecek hafif egzersizler de (örneğin yürüyüş, yoga, pilates vb.) kilo kontrolüne yardımcı olur ve aynı zamanda anne adayının ruh halini iyileştirir. Düzenli egzersiz, hamilelikte kilo alımını dengede tutmanın yanı sıra, doğum sürecini de kolaylaştırabilir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Perinatoloji Bilimdalı Başkanı

Prof. Dr. Ebru Çelik

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Alerji Mevsimi Çocukları da Etkiliyor – https://www.bebek.com/alerji-mevsimi-cocuklari-da-etkiliyor/

]]>
https://www.bebek.com/mevsim-degisiklikleri-hamilelik-surecini-nasil-etkiliyor/feed/ 0
Gebelikte Vitamin Kullanımı https://www.bebek.com/gebelikte-vitamin-kullanimi/ https://www.bebek.com/gebelikte-vitamin-kullanimi/#respond Fri, 25 Oct 2024 06:02:48 +0000 https://www.bebek.com/?p=81845 Kadın Hastalıkları Doğum ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Doç. Dr. Pınar Yalçın Bahat, gebelikte vitamin kullanımı hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.

Hamilelikte adım adım doğru vitamin kullanımı

Hamilelik dönemi kadınların hayatındaki en özel dönemlerinden biridir.

Bu dönemde hem gebelik sürecine hem de doğuma hazırlık için bazı besin desteklerinin kullanılması büyük önem taşır.

Anne adaylarının gebeliğe hazırlık döneminde kullanması gereken takviyeler başında folik asit gelir. Folik asidin mümkünse gebe kalmadan üç ay öncesinde kullanılmaya başlanmasını öneriyoruz.

Günümüzde içerisinde folik asit olan doğum kontrol hapları mevcut. Bu sayede, doğum kontrol hapları bırakıldıktan hemen sonra ek takviyeye gerek kalmadan gebelik planlanabilmektedir. Bu süreçte belki de dikkat edilmesi gereken en önemli unsur; takviyelerin besin destekleri olarak görülmeyip mutlaka hekim kontrolünde kullanılması gerektiğidir.

Gebe kalmadan önce alınması gereken takviyeler

Gebe kalmadan önce anne olmaya karar veren kadınların özellikle gebelik dönemini rahat geçirmek için hekim kontrolünde detoks yapmaları da büyük önem taşır.

Anne adaylarının gebelik döneminde özellikle ilk üç ayda aktif folik asit takviyesine devam etmeleri bununla birlikte mümkünse hamile kalmadan önce D vitamini takviyesi almaları önerilir. D vitamini takviyesinin belli aralıklarla yaz döneminde de alınması gerekir. Zira yazın kullanılan güneş koruyucular ve güneşlendikten sonra çeşitli duş jelleri ve kimyasallarla yapılan duşlara bağlı D vitamini sentezi tam olarak sağlanamaz. Bu nedenledir ki yaz dönemine denk gelen hamilelik başlangıçları ya da kararlarında da çok düşük dozda hekim kontrolünde D vitamini alınmalıdır.

Yine benzer şekillerde çocuklarda sağlıklı bir beyin ve zeka gelişimi için Omega 3 desteği ve benzer şekilde iyot desteğinin alınması büyük önem taşır. Folik asitlerin bazı formu iyot ile birlikte olduğu için bu şekilde ek takviye alınabilir. Çoğu zaman anne adaylarının iyotlu tuz şeklinde aldıkları iyot miktarı yeterli olmamakta ve dışarıdan ek takviye kullanılması uygun görülmektedir.

Özel durumlarda vitamin kullanımı nasıl olmalı?  

İkinci trimester dediğimiz gebeliğin 16. ve 24. haftalar arasındaki olan dönemde kullanılan multivitaminlerin içerisinde düşük doz çinko ve selenyumun bulunması da hem tiroit sağlığını hem de anne karnında bebeğin gelişiminde destek sağlamak açısından büyük önem taşır.

Annelerin bu dönemde kullandığı takviyeler de bazı vitaminlerin çok yüksek doz alınmaması önemlidir bunların başında A vitamini gelir. A vitamini, multivitaminlerde düşük doz bulunur ve sağlıklı bir zihin gelişimi ve beden bütünlüğü için önemlidir. Ancak çok yüksek dozlarda alınması ya da beslenme düzenine çok yüksek dozlarda eklenmesi önerilmez.  Özellikle kanamaya bağlı düşük riski olan gebelerde de çok yüksek dozlarda Omega 3 kullanımı önerilmez. Mutlaka hekim kontrolünde ve optimum dozlarda kullanılması gerekir.

Magnezyumun anne adayı ve bebek için önemi

Gebelik boyunca hekim kontrolünde magnezyum kullanılması da gereklidir. Gerek gebelik dönemindeki krampların azalması, gerek erken doğumun engellenmesi, gerekse bedenen tüketimin fazla olması nedeniyle düzenli olarak uygun formların kullanılması büyük önem taşır. Özellikle son dönemde bağırsak hareketlerinin azalmasına bağlı olarak yaşanan kabızlık problemlerinin önlenmesinde de magnezyum büyük önem taşır.

Bahar geçişlerine denk gelen gebeliklerde anne adaylarının bağışıklık sisteminin desteklenmesi ayrıca önemlidir. Bu dönemde özellikle C vitamini takviyelerinin alınması, D vitamini seviyelerinin ideal aralıkta tutulması ve aralıklı olarak çinko takviyesinin kullanılması gebeleri hastalık riskinden koruyucu olacaktır.

Ayrıca hem bağışıklığın düzenlenmesi, hem de olası enfeksiyon ajanlarından korunmak için aromaterapi desteklerinden de güvenli şekilde faydalanmak mümkün.

 

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Doç. Dr. Pınar Yalçın Bahat

 

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Doğum Sonrası Hangi Vitaminler Alınmalıdır? – https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-hangi-vitaminler-alinmalidir/

]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-vitamin-kullanimi/feed/ 0
Kan Uyuşmazlığı Nedir ve Neden Olur? Kan Uyuşmazlığı Belirtileri https://www.bebek.com/kan-uyusmazligi-nedir/ https://www.bebek.com/kan-uyusmazligi-nedir/#respond Tue, 13 Aug 2024 07:38:56 +0000 https://www.bebek.com/?p=81545 Liv Hospital Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. K. Doğa Seçkin kan uyuşmazlığı hakkında merak edilenleri yanıtlıyor.

Kan Uyuşmazlığı Nedir?

Kan uyuşmazlığı, anne adayı ile bebek arasındaki Rh farklılığı nedeniyle oluşur. Rh faktörü, bazı kırmızı kan hücrelerinde (RBC’ler) bulunan bir proteindir. Anne adayı Rh negatif kan grubuna sahip; ancak baba adayı Rh pozitif kan grubuna sahip ise bebeğin kan grubu Rh pozitif olabilir; bu duruma kan uyuşmazlığı denir. Hamilelik sırasında, doğmamış bebekten gelen kırmızı kan hücreleri plasenta yoluyla annenin kanına geçebilir. Anne Rh negatif ise, bağışıklık sistemi anne karnındaki bebeğin Rh pozitif fetal hücrelerine yabancı bir maddeymiş gibi davranır. Anne adayı yabancı olarak algıladığı fetal kan hücrelerine karşı antikor üretir. Bu antikorlar plasenta aracılığı ile bebeğe geçebilir. Plasentadan geçen bu antikorlar bebeğin dolaşan kırmızı kan hücrelerini parçalayarak yok edebilir.

Evlilikte Kan Uyuşmazlığı Tablosu

Anne Kan Grubu Baba Kan Grubu Bebekte Kan Uyuşmazlığı Riski
Rh negatif (-) Rh pozitif (+) Yüksek risk
Rh negatif (-) Rh negatif (-) Risk yok
Rh pozitif (+) Rh negatif (-) Risk yok

Kan uyuşmazlığının belirtileri nelerdir?

Yenidoğan bebekte kan uyuşmazlığına bağlı olarak;

  • Anemi nedeniyle soluk renk
  • Cildin ve göz beyazlarının sarı renkte olması (sarılık)
  • Hızlı kalp atış hızı (taşikardi)
  • Enerji düşüklüğü ve halsizlik-hipotoni
  • Deri altında meydana gelen şişlikler

gibi durumlar görülebilmektedir.

Hafif düzeyden ağır seviyeye kadar etkilenme görülebilir. Bebeğin kan hücrelerindeki yıkımın miktarına bağlı olarak hafif derecede sarılıktan, karaciğer ve kalp yetmezliğine kadar ciddi boyutlara varabilir. İleri derecede etkilenme olup, anemi derinleştiğinde;

  • Yüksek düzeyde bilirubin açığa çıkması nedeniyle beyin hasarı
  • Bebekte sıvı birikmesi ve şişmesi (hidrops fetalis)
  • Zihinsel işlev, hareket, işitme, konuşma ve nöbetlerle ilgili sorunlar görülebilir.

Kan Uyuşmazlığı Testi Ne Zaman Yapılır?

Eğer çiftler evlilik öncesinde veya gebelik sürecinde kan gruplarını bilmiyorsa, doktorlar kan uyuşmazlığı testi yaparak risk olup olmadığını belirler.

Kan uyuşmazlığı testi genellikle:

  • Evlilik öncesinde zorunlu kan testleri sırasında yapılır.
  • Hamileliğin ilk haftalarında annenin kan grubu belirlenir ve Rh faktörü tespit edilir.
  • Eğer anne Rh negatif ise, İndirekt Coombs Testi uygulanarak annenin bebeğin kanına karşı antikor üretip üretmediği kontrol edilir.

Kan uyuşmazlığı tanısı nasıl konulur?

Anne adayının kan grubu testi, gebelikte ilk vizitte bakılır. Anne adayı Rh negatif, baba adayı Rh pozitif ise kan uyuşmazlığı tanısı konur.

Gebelik esnasında herhangi bir gebelik haftasında kanama gerçekleşir ise ilk 72 saat içerisinde, antikor titresine bakılarak kan uyuşmazlığı iğnesi yapılmalıdır.

Herhangi bir kanama olmasa da 28.gebelik haftasında ve doğumdan sonra bebeğin kan grubunu ve antikor titresi testini takiben ilk 72 saat içerisinde gereklilik halinde kan uyuşmazlığı iğnesi tekrarlanır.

Kan Uyuşmazlığı İğnesi (Rhogam) Ne Zaman Yapılır?

Kan uyuşmazlığı riski olan gebeliklerde, Rhogam adı verilen kan uyuşmazlığı iğnesi uygulanır. Rhogam, annenin bağışıklık sisteminin bebeğin kan hücrelerine tepki vermesini önler.

Kan uyuşmazlığı iğnesi genellikle şu zamanlarda yapılır:

  • Gebeliğin 28. haftasında (önleyici amaçlı)
  • Doğumdan sonraki 72 saat içinde (eğer bebek Rh pozitifse)
  • Düşük, kürtaj, dış gebelik veya amniyosentez gibi durumlarda

Eğer Rhogam uygulanmazsa, annenin vücudu bebeğin kanına karşı antikor üretmeye başlayabilir ve bu, gelecekteki gebeliklerde ciddi sorunlara yol açabilir.

Kan uyuşmazlığı ilk bebeği etkiler mi?

Gebelik esnasında normalde bebeğin kan hücreleri annenin dolaşımına geçmez. Ancak bu karışma, doğum esnasında olabilir. O sebeple ilk bebeğin etkilenmesi beklenmez. Ancak doğum esnasında annenin dolaşımına karışan bebeğin kan hücrelerine karşı antikor gelişimi başlar. Dolayısı ile bu antikor gelişimi sonraki gebeliklerde bebeği olumsuz etkileyebilir. Ancak ilk gebelik de olsa gebelik süresince girişimsel bir işlem (örneğin amniosentez) yapıldıysa veya kanama yaşandıysa fetal kan hücreleri anne dolaşımına karışabileceği için etkilenme olabilir.

 

Kan Uyuşmazlığı Tedavisi Var mı?

Kan uyuşmazlığı, zamanında tespit edilirse önlenebilir bir durumdur. Eğer kan uyuşmazlığı nedeniyle bebekte ciddi sorunlar gelişirse, anne karnında kan nakli veya doğum sonrası ışık tedavisi gibi çeşitli tıbbi müdahaleler uygulanabilir.

Kan uyuşmazlığı hakkında daha fazla bilgi almak için uzman bir doktora danışabilir veya sağlık kuruluşlarında detaylı testler yaptırabilirsiniz.

Kan Uyuşmazlığı Olan Çiftler Nasıl Önlem Almalı?

Kan uyuşmazlığı riski olan çiftlerin yapması gerekenler şunlardır:

  1. Evlilik öncesinde kan grubu testi yaptırmak
  2. Hamilelik planlanmadan önce doktora danışmak
  3. Gebelik boyunca düzenli doktor kontrolünde olmak
  4. İndirekt Coombs Testi ile annenin antikor seviyesini takip ettirmek
  5. Gerekli durumlarda Rhogam iğnesi yaptırmak

Liv Hospital Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. K. Doğa Seçkin

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Hamilelikte Kan Uyuşmazlığı – https://www.bebek.com/hamilelikte-kan-uyusmazligi/

 

]]>
https://www.bebek.com/kan-uyusmazligi-nedir/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/gvz-Qlhivl0 Kan Uyuşmazlığı İğnesi Sonraki Gebelik İçin Sorun Teşkil Edermi ? #ebebek nonadult
Hamilelikte Kaşıntı Neden Olur? Gebelikte Kaşıntı Sebepleri https://www.bebek.com/gebelikte-kasinti/ https://www.bebek.com/gebelikte-kasinti/#respond Mon, 24 Jun 2024 10:44:28 +0000 https://www.bebek.com/?p=81346 Hamilelikte Kaşıntı: Nedenleri ve Çözüm Önerileri

Hamilelik, vücutta birçok değişikliğe neden olan özel bir dönemdir. Bu süreçte anne adayları farklı belirtilerle karşılaşabilir ve kaşıntı da bunlardan biridir. Hamilelikte kaşıntı, özellikle karın, bacaklar, eller ve ayaklarda yaygın görülen bir durumdur. Peki, hamilelikte vücutta kaşıntı neden olur ve bu durum nasıl hafifletilir? İşte detaylar:

Gebelikte Kaşıntı

Hamilelik sürecinde cilt gerildikçe ve hormon seviyeleri değiştikçe kaşıntı oluşabilir. Çoğu zaman zararsızdır, ancak şiddetli kaşıntılar bazı sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Gebelik boyunca kaşıntı, özellikle karın, bacaklar ve göğüs bölgesinde yoğunlaşabilir. Kaşıntının şiddeti kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve altta yatan farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Cilt gerilmesi, kuruluk ve terleme gibi faktörler hamilelikte vücutta kaşıntıya yol açabilir. Özellikle üçüncü trimesterde, cilt daha hassas hale gelebilir.

Hamilelikte Kaşıntı Neden Olur?

  1. Cilt Kuruluğu: Hormon değişiklikleri cildi kurutabilir.
  2. Gebelik Koliestazı: Karaciğer fonksiyonlarındaki değişikliklerden kaynaklanabilir.
  3. Alerjik Reaksiyonlar: Besinler veya kozmetik ürünler kaşıntıya yol açabilir.
  4. PUPPP Sendromu: Gebeliğe özgü kaşıntılı deri döküntüleridir.
  5. Hormonal Değişimler: Artan östrojen seviyeleri kaşıntıyı tetikleyebilir.

Puppp (Pruritik ürtikeryal papüler ve gebelik plakları)

Hamile kadının cildinde soluk, kırmızı döküntüler yapan kaşıntı yanında batma ve yanmaya da neden olur. Özellikle karın, bacak, kol, göğüs, kalçada görülen lezyonlardır. Bu lezyonlar gebelik ile birlikte geçer ve özel dermatolojik tedaviler ılık su banyoları ile geçebilirler. Puppp genellikle ilk gebeliklerde ve gebeliklerin son 3 ayında görülür. Gebeliklerde en sık kaşıntıya neden olan durumdur fakat bebeği ve gebeliği tehlikeye sokacak hale gelmez ve tekrarlayan gebeliklerde de genellikle görülmez.

 

Gebeliklerde Intrahepatik Kolestaz

Hamilelik kaşıntılarında dikkate alınması gereken bir durumdur. Genelde gebeliklerin 30.haftasından sonra gelişir. Döküntülü olmadan tüm vücutta yaşanan yoğun bir kaşıntı halidir, pupppdan farklı olarak avuç içi ayak tabanı gibi vücut alanlarında da kaşıntı vardır. Gebelikte ilerleyen haftalarda gebeliğe bağlı olarak gelişen bir durumdur ve tanı konulup tedavi edilmeli ve bazen gebeliklerin bebek ve anne sağlığı için sonlandırılmasını gerektirir. Gebelik kolestazı ince safra yollarının gebeliklerde tıkanması sonucu bağırsaklara jelfra salgısının geçememesi sonucu safra asitlerinin kana geçmesi, cilt altında safra tuzlarının birikmesi ile oluşan bir durumdur.

Şiddetli yaygın, uyku bozukluklarında kadar giden kaşıntılar olduğunda mutlaka doktorumuza başvurmamız bunu normal kabul etmemeniz gerekmektedir. Kolayca yapılan karaciğer fonksiyon testlerini ve kan safra asitlerinin seviyesinin tespiti ile tanı konulabilir. Fakat unutulmaması gereken nokta kolestazın bazen gerçekleşen safra yollarının taşla tıkanması veya karaciğer enzimlerini yükselten başka nedenleri de testler ve görüntüleme metotları ile ayırt etmek gerekir.

Gebelik kolestanı için özel doktor kontrolünde kullanılan medikal tabletler kullanılır, özel diyetler önerilir. Fakat artan karaciğer fonksiyon testleri ve kan safra asit seviyelerinde artışın devam etmesi durumunda gebeliklerin anne ve bebek sağlığını etkilemesi riskinden dolayı doğumun beklenenden önce gerçekleştirilmesi gerekebilir.

Hamilelikte Alerji Kaşıntı

Hamilelik döneminde bağışıklık sistemi daha hassas hale gelebilir. Bu durum, polen, deterjanlar, bazı yiyecekler ve kozmetik ürünlere karşı alerjik reaksiyonları artırabilir.

Hamilelikte Vücut Kaşıntısı

Vücut genelinde kaşıntı hissediliyorsa, cilt kuruluğu, hormonal değişiklikler veya altta yatan sağlık sorunları değerlendirilmeli ve gerektiğinde bir doktora danışılmalıdır.

Hamilelikte Ayak Kaşıntısı

Hamilelikte ayak kaşıntısı, özellikle gebelik kolestazı gibi ciddi durumların belirtisi olabilir. Gece saatlerinde artan kaşıntı varsa doktora danışılmalıdır.

Hamilelikte Göğüs Kaşıntısı

Göğüs bölgesindeki kaşıntılar genellikle cilt gerilmesine ve hormonal değişikliklere bağlıdır. Emzirmeye hazırlık sürecinde de göğüslerde hassasiyet artabilir.

Hamilelikte Kaşıntıya Ne İyi Gelir?

  • Cildinizi Nemlendirin: Doğal yağlar ve nemlendirici kremler kullanabilirsiniz.
  • Ilık Duş Alın: Sıcak su yerine ılık su tercih edin.
  • Pamuklu Giysiler Giyin: Sentetik kumaşlardan kaçının.
  • Bol Su İçin: Cildin nem dengesini koruyun.
  • Kaşıntıyı Artıran Gıdalardan Kaçının: Alerjiye neden olabilecek besinleri azaltın.
  • Doktora Danışın: Özellikle şiddetli kaşıntılarda uzman görüşü alın.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

https://www.bebek.com/dogum-sonrasi-kasinti/

 

]]>
https://www.bebek.com/gebelikte-kasinti/feed/ 0 https://www.youtube.com/embed/Ovbz_JAI2hY Gebelikte Kaşıntı - Hamilelikte Kaşıntı Neden Olur? nonadult
Genetiğin Gebelikteki Rolü https://www.bebek.com/genetigin-gebelikteki-rolu/ https://www.bebek.com/genetigin-gebelikteki-rolu/#respond Tue, 19 Mar 2024 14:49:47 +0000 https://www.bebek.com/?p=80811 Acıbadem Dr. Şinasi Can Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Yayla, genetiğin gebelikteki rolü ile ilgili sorularınızı yanıtladı.

Gebelik sürecinde genetik faktörlerin ne kadar önemli olduğunu söyleyebilir misiniz?

Kromozom ve genlerimiz ile bunların alt birimleri genetik özelliklerimizi belirlerler. Organlarımızı oluşturan yapı taşlarımızın dizilişleri, fonksiyonları, becerilerimiz, hastalıklarımız bu özelliklerimizde gizlidir. Gebelikte bu faktörlerde oluşacak bir sapma özellikle çocukluk çağında görülen hastalıkların ve hatta kayıpların temelinde rol oynar, hayat boyu sürecek sorunların başlangıcı da olabilir.

Anne ve babanın genetik geçmişi, bebekte hangi tür sağlık risklerini etkileyebilir?

Gebelik ürünü oluşurken genetik yapılar önce iki eşit parçaya ayrılır, daha sonra karşı cinsten gelen diğer bir parça ile birleşir ve yeni bir bireyi oluşturur. Böylece anne ve babanın birçok özelliği bazan aynı şekilde, bazan biraz veya tamamen değişerek evlatlarına geçer. Ebeveynlerde önceden kalıtılmış genetik sapmalar da bu yolu izler. Özellikle karşılıklı benzer çekinik gen sorunu olan sağlıklı anne babalar sağlıksız çocuklar dünyaya getirebilirler.

Hangi genetik testler gebelik öncesinde veya gebelik sırasında önerilmektedir?

Genetik hastalıkların büyük çoğunluğu genlerimizin değişik birçok etken ile etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Tek gen hastalıkları ve ana kromozomları ilgilendirenler ise daha nadirdir. Ailede bu tür bilinen bir hastalık yoksa gebelik öncesinde spinal müsküler atrofi (SMA), Kistik Fibroz, Frajil X ve Talasemi taramalarının yapılması hem toplumumuza uygun hem de ekonomik bir yöntemdir. Bunların bir kısmı evlilik öncesinde zaten yasal olarak istenmektedir. Gebelikte ise aile isteği ön planda tutularak en sık rastlanan kromozom bozukluklarından olan trisomiler (13-18-21), seks kromozom sayısal sapmaları taranabilmektedir. Çok etkin olmamakla birlikte diğer kromozomlara yönelik taramalar ve bazı nadir hastalık taramaları da bunlara eklenebilmektedir.

Ailede genetik bir hastalık öyküsü varsa, bu durumda hangi önlemler alınmalıdır?

Öncelikle o ailenin soy ağacı çıkartılmalı ve riskli olabilecek aile-kişi birliktelikleri ortaya konmalıdır. Daha sonra prenatal-genetik danışmanlık verilmelidir.

Anne yaşı ve gebelik sonucu arasındaki genetik ilişki nedir?

Anne yaşı arttıkça kromozom sayı anormalliği oranı de artar. Ancak tek gen hastalıklarının oranı bütün yaşlarda sabittir ve kromozom sayı sapmalarından daha sıktır.

 

Genetik test sonuçlarının olumlu veya olumsuz olması durumunda aileye nasıl destek sağlanabilir?

Taramalar olumsuz sonuçlandığında tanısal testlere geçilmelidir. Tanısal testler yanlış pozitif taramalardan aileleri korur. Gerçek pozitif olgularda ise ailelere tedavi veya gebelik sonlandırma şansı tanınmış olur.

Genetik danışmanlık hizmetleri, gebelik sürecinde anne ve aileye nasıl yardımcı olabilir?

Genetik ve prenatal danışmanlık verilirken hangi testlerin ne zaman ve ne şekilde yapılması gerektiği, başarı oranları ve maliyetleri aileye bildirilmelidir. Bazı testler ancak gebelikte yapılabilirken, bazıları tüp bebek aşamasında gerçekleştirilebilir. Böylece gebeliğin ortasında oluşabilecek bir gebelik tahliyesi işleminden korunulmuş olur.

Gebelik sırasında genetik risklerin değerlendirilmesinde kullanılan yeni teknolojiler hakkında bilgi verir misiniz?

On yıl öncesine kadar kromozomlar ve bazı tek gen hastalıkları hakkında bilgi sahibi olabilirken günümüzde bunlara dizileme ve egzom analizleri de eklenmiş ve birçok nadir hastalığın genetiği çözülmüştür.

Çevresel faktörler ile genetik faktörler arasındaki ilişkiyi açıklayabilir misiniz?

Olumsuz çevre şartları (radyasyon, ilaçlar, madde kirlilikleri, enfeksiyonlar doğrudan genetik yapımızı bozarak bunları sonraki kuşaklara aktarmamıza sebep olabilir veya aynı etkenler eşey hücrelerin kromozomlarına birleşme ve bölünme safhalarında benzer etkiler yaratarak genetik sorunlara yol açabilirler.

Gebelikte genetik danışmanlık hizmetlerinin önemi nedir ve hangi durumlarda başvurulmalıdır?

Aile bireylerinde açıklanmış veya açıklanmamış bir hastalık, engel durumu varsa yeni gebelikler oluşturulmadan bu hizmet alınmalıdır. Bunlardan herhangi biri olmasa bile toplumsal benzer doğal risklerin ne kadar olduğu, bunların hangi testler ile anlaşılabileceği sorgulanmalı ve talep edilmelidir.

Acıbadem Dr. Şinasi Can Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Perinatoloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Yayla

Bu yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Hamilelik Öncesi Genetik Test – https://www.bebek.com/hamilelik-oncesi-genetik-test/

]]>
https://www.bebek.com/genetigin-gebelikteki-rolu/feed/ 0