Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk andan itibaren bebeğinizin gelişimine dair kafanızda soru işaretleri olması oldukça doğaldır. Sonrasında ise bebek gelişimi ve bakımı ile ilgili kitaplar okumak, bunlarla ilgili sitelerde dolaşmak her annenin yaptığı araştırmalardır.
Anne karnında bebek nefes alır mı ya da bebekler anne karnında nasıl nefes alırlar gibi sorular da bu araştırmaların konu başlıkları arasında yer alır. Bizde soru işaretlerinize çözüm olabilmek için bu konuyu detaylı bir şekilde araştırdık. Gelin hep birlikte anne karnındaki bebeğin solunumu ile ilgili bu konuyu inceleyelim.
Bebekler Anne Karnında Nasıl Nefes Alır?
Öncelikle belirtmeliyiz ki anne karnındaki bebeğin gelişimi için oksijen ve temel besin maddelerine ihtiyaç vardır. Ancak bahsi geçen oksijen bizim düşündüğümüz şekilde soluma yoluyla sağlanmaz. Bu sebeple bebeğin bu ihtiyaçlarını karşılamak için ve zararlı maddelerin atılması için anneyle bir bağa, bağlantıya ihtiyaç duyar. Anne ve bebek arasındaki bu bağ plasenta ve göbek kordonudur. Bebeklerin anne rahmindeyken nefes alma ihtiyaçlarını karşılayan farklı biyolojik sistemler ve nefes alma süreçleri bulunur. Bu süreçler şunlardır:
Göbek Kordonu ve Plasenta
Göbek kordonu, plasentadan çıkarak bebeğin göbeğine ulaşan ve anneyle bebek arasında köprü kuran fizyolojik bir oluşumdur. Bu sebeple anne karnındaki bebeğin oksijen ihtiyacının karşılanması için en önemli faktör olarak kabul edilir. Hamileliğin 5-6. haftaları itibariyle bu kordon bebeğe doğrudan oksijen sağlamak için gelişir.
Plasenta rahmin içinde bebekle birlikte gelişerek rahmin iç duvarına yerleşir ve bebeğin yanında bulunur. Hamilelik sürecinde göreve başlayan plasenta bebeğin doğumuyla birlikte görevini tamamlamış olur. Doğum sonrasında rahmin kasılma hareketleriyle birlikte o da dışarı atılır.
Bebeğin ihtiyacı olan oksijen, annenin kanı sayesinde giderilir. Plasentada anne ve bebeğin kanları karşılaşır ancak birbirine karışmazlar. Bu noktada gerekli maddelerin alışverişi yapıldıktan sonra bebeğin kanı göbek kordonu ile bebeğe, annenin kanı da rahimde bulunan kan damarları sayesinde anneye geri döner. Annenin bebeğe oksijen aktarması başka bir deyişle nefes vermesi bu kan alışverişi sayesinde olur. Anne her nefes aldığında, aldığı oksijeni kan akışı sayesinde bebeğe ulaştırır.
Plasenta ve göbek kordonu birlikte, anne karnındaki bebeğin oksijen ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra bebeğin gelişimi için ihtiyacı olan besinlerinde aktarılmasında da rol oynar. Bu sayede bebekler tuz, su, demir, kalsiyum, vitamin ve protein gibi temel besinleri almış olur.
Oksijen ve besin taşımanın yanı sıra plasenta ve göbek kordonunun diğer bir görevi ise bebeğin ihtiyaç duymadığı karbondioksit ve diğer atık maddelerin anneye taşınmasıdır. Bebekten çıkan karbondioksit anneye ulaşır ve dışkı yoluyla annenin vücudundan atılır. Bu durum annelerin yaşadığı gaz sorunlarının da en önemli sebepleri arasında yer alır. Bebeğin ihtiyaç duyduğu besinlerin taşındığı ve atık maddelerin atıldığı yollar birbirinden farklıdır. Göbek kordonunda bulunan bu iki damar sayesinde besinler birbirine karışmadan anne ve bebek arasında taşınır.
Fetal Solunum
Hamileliğin 10 ve 11. haftalarına gelindiğinde anne karnındaki minik fetüs, içinde bulunduğu amniyotik sıvıyı solumaya başlar. Ancak bu bildiğimiz soluma şeklinde gelişmez. Bebeği çevreleyen amniyotik sıvı bebeğin adeta yaşam pınarı olarak kabul edilebilir. Burun gelişimi ve akciğerlerin oluşmaya başlamasıyla birlikte bebek, bu sıvıyı yutma benzeri bir refleksle solumaya başlar.
Bu yutma benzeri hareket ve sıvı, bebeğin akciğer gelişimi için oldukça önemlidir. Gelişmekte olan bebeğin akciğerleri bu amniyotik sıvı ile dolar. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde yaklaşık 32. haftaya kadar bu süreç ve gelişme devam eder. 32. hafta itibariyle ise bu yutma refleksi daha sık tekrarlanır. Bu hareket aslında bebeğin akciğerlerini çalıştırmak için yaptığı bir refleks olarak kabul edilebilir. Bu sayede bebeğin akciğerleri sıkışır ve genişler, tıpkı nefes alır gibi hareket eder. Böylece akciğerler daha çok amniyotik sıvı ile dolar ve akciğerler gelişir.
Doğar doğmaz ilk nefeslerini alıp düzenli bir şekilde sürdürecekleri zamana kadar devam eden bu hareketler sayesinde göğüs kafesi ve diyafram kaslarını güçlendirirler.
Anne Karnındaki Bebeğin Akciğer Gelişimi
Anne rahmindeki bir bebeğin akciğer gelişimi genel olarak hamileliğin 35-36. haftalarında tamamlanır. Hamileliğin başlangıç tarihinin hesaplanmasında farklılıklar olabileceği için bu ortalama bir tarihtir. Bu sebeple erken doğumlarda solunum sıkıntıları görülebilir.
Anne adayının erken doğum yapmasının zorunlu olduğu durumlarda ya da erken doğum riski olduğunda doktorlar, bebeğin rahim dışında yaşama şansını arttırabilmek için anneye steroid verilmesini önerebilir. Bu steroidler bebeğin akciğer gelişimini hızlandırabilir. Böyle bir durum olduğunda konusunda uzman bir doktorla görüşmeniz doğru kararı vermenizde yardımcı olacaktır.
Gebeliğin 10-11. haftalarında gelişmeye başlayan akciğerler bu gelişmeyi doğuma kadar devam ettirir. Akciğer gelişimi her ne kadar 36. haftada tamamlanmış olarak kabul edilse de bebeğin rahim içindeyken soluma şeklinde nefes alma imkanı yoktur. Her yutma benzeri harekette amniyotik sıvı akciğerlere dolar. Bu bebekte boğulmaya sebep olmaz ve gelişim için olması gereken bir durumdur. Bebek doğumla birlikte oksijenle karşı karşıya kalması ve göbek kordonun oksijen bakımından yetersiz hale gelmesiyle akciğerler tetiklenir ve nefes alma olayı gerçekleşir.
Doğum Sırasında Nefes
Gebeliğin sonuna yaklaştığınızda ve artık küçük bebeğiniz dünyaya gözlerini açmaya hazır hale geldiğinde rahim kasılmaları başlar. Bu kasılmalar, bebeğinizi artık görebileceğinizin işaretidir. Kasılmalar sayesinde bebek doğum kanalına itilir. Aynı zamanda bu kasılmalar amniyotik sıvının da çekilmesine ve bebeğinizin doğum sonrası ilk nefesini alabilmesi için akciğerlerinin hazır hale gelmesine zemin hazırlar. Bebek doğduğu gibi oksijenle temas eder ancak hala plasenta ve göbek kordonuyla anneye bağlı olduğu için oksijen ihtiyacı üst sınırda değildir.
Doğumdan sonraki ilk birkaç dakika içinde akciğer aktivitesiyle birlikte bebeğiniz keskin nefesler almaya başlar. Akciğerleri oksijenle dolan bebeğinizin göğüs kafesi şişer ve ilk defa anneyle bağı olmadan kendi kendine nefes almayı öğrenir.
Bazı durumlarda göbek kordonu bebeğin boynuna dolanmış olabilir. Doğum esnasında sorun, kordonun boyna dolanması değildir. Çünkü hala anneyle bağlı olduğu için bebeğe oksijen transferi gerçekleşmektedir. Ancak kordon dolandıkça daha çok sıkılır ve kordondaki oksijen miktarı azalacağı için sorun teşkil eder. Bu sebeple doktor bu sorunu en kısa zamanda çözmeli ve bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanmalıdır. Oldukça yaygın görülen bu durum çoğu zaman sorun yaratmaz.
Doğum Sonrasında Nefes
Aslında akciğerler doğum sonrasında da gelişmeye devam eder. Yeni doğan bir bebeğin akciğerlerinde yaklaşık 20-50 milyon alveol olduğu tahmin edilmektedir. Yaklaşık 8 yaşına geldiğinde ise bu alveoller 300 milyona kadar ulaşabilmektedir. Çünkü vücut olarak büyüdükçe akciğerlerde büyür ve yeni yüzey alanları bu alveollerle kaplanır. Ayrıca hayati organları çevreleyen göğüs kafesi kemikleri de büyüdükçe genişler ve sertleşir. Bu da solunum gelişiminin önemli bir parçasıdır.
Suda Doğum Bebeğin Solunumunu Etkiler mi?
Anne karnında bebeğin nasıl nefes aldığını açıkladıktan sonra merak edilen bir diğer konuda suda doğumun solunum üzerinde etkisinin olup olmadığıdır. Bebek doğum öncesi anne karnında zaten bir sıvı içinde bulunmaktadır. Bu sebeple göbek kordonu hala bebeğe oksijen taşıdığı için suda doğum bebeğin nefes alma kabiliyeti üzerinde olumsuz bir etkiye sahip değildir.
Suda doğum yatıştırıcı ve ağrı kesici bir etkiyle birlikte rahim ortamının taklit edilmesine de yardımcı olur. Suda doğum yapmaya karar verdiyseniz dikkat edilmesi gereken doğum küvetinde geçirilen süre ve güvenlik kurallarıdır. Böylece doğum sırasında boğulma ya da yaralanma riski ortadan kaldırılmış olur.
Aşağıdaki yazımız dikkatinizi çekebilir:
Anne Karnındaki Bebek Hareketleri: https://www.bebek.com/anne-karninda-bebek-hareketleri/