Erkek Bebek İsimleri
En güzel, modern erkek bebek isimlerini inceleyip bebeğiniz için en uygun ismi seçebilir, bebek isimlerinin anlamlarını öğrenebilir, ikili bebek isimleri arıyorsanız önerdiğimiz ve popüler ikili bebek isimlerine göz atabilirsiniz.
İsim Analizi: Çocuğunuzun İsminin Kişiliği Üzerindeki Etkisi
Erkek isimleri, çocuğunuzun kimliğinin ve kişiliğinin temel taşlarından biri olarak, onun hayatındaki yolculuğu üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Seçilen isim, çocuğunuzun sosyal çevresi tarafından nasıl algılandığını ve kendisini nasıl ifade ettiğini şekillendirir. Örneğin, geleneksel ve güçlü erkek isimleri, liderlik ve güven gibi özelliklerle ilişkilendirilirken, daha modern ve yaratıcı isimler, sanatsal yetenek ve açık fikirliliği vurgulayabilir. Bu bağlamda, Ahmet, Mehmet, Emir, Deniz, Kaan, Yiğit ve Baran gibi erkek bebek isimleri, hem kültürel mirasımızı yansıtır hem de çocuklarımıza farklı karakter özellikleri ve gelecek vaatleri sunar.
Ayrıca, isim seçimi sürecinde, erkek isimlerinin anlamlarını ve kökenlerini araştırmak, çocuğunuza aktarmak istediğiniz değerleri ve beklentileri belirlemenize yardımcı olur. Seçeceğiniz ismin, çocuğunuzun özgüvenini, arkadaş çevresini ve hatta akademik ve profesyonel başarılarını nasıl etkileyebileceğini düşünmek, bu kararın önemini daha da artırır. Dolayısıyla, bir erkek bebek ismi seçerken, sadece estetik ve popülerlik kriterlerini değil, aynı zamanda bu ismin taşıdığı derin anlamları ve çocuğunuzun geleceği üzerindeki potansiyel etkilerini de göz önünde bulundurmalısınız.
Sonuç olarak, erkek isimleri, çocuğunuzun toplum içindeki yerini ve bireysel kimliğini belirleyen kritik unsurlardır. Bu nedenle, çocuğunuza vereceğiniz isim üzerine yapacağınız özenli ve bilinçli seçimler, onun hayatı boyunca taşıyacağı bir miras ve güç kaynağı olacaktır. İsmin gücünü ve çocuğunuz üzerindeki etkisini anlamak, ona en uygun ve anlamlı ismi vermeniz için gereken bilgi birikimini sağlar.
Abdi: İtaat eden
Abdulaziz: İzzet, kudret, şeref sahibi Allah’ın kulu
Abdulbaki: Ezelden ebede varolan Allah’ın kulu
Abdulhamit: Hamd olunan Allah’ın kulu
Abdulkerim: Çok cömert olan Allah’ın kulu
Abdullah: Allah’ın kulu
Abdurrahman: Rahmet sahibi Allah’ın kulu
Abidin: İmanlı, inançlı, çok ibadet eden.
Abuzer: Altın suyu, altın suyu gibi parlak
Acahan: Amca, saygıdeğer, büyük
Acar: Cesur, becerikli
Aclan: Hızlı, aceleci
Adal: Nam kazan, ün al
Adem: Allah’ın yarattığı ilk insan
Adıvar: Adı yok değil adsız değil, adlandırılmış
Adil: Doğruluk gösteren-adaletli davranan
Adnan: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
Affan: Haramdan uzak olan
Afşar: Eli çabuk, çabuk iş gören, oğuz han’ın oğullarından birinin adı, türkmenlerin bir boyunun adı
Afşin: Tuğrul bey ve alpaslan döneminde anadolu’nun ele geçirilmesinde yeri olan ünlü türk komutanı, savaşlarda kullanılan, giysi, kargı, silah, zırh
Agah: Bilgili, uyanık
Ağa: Büyük kardeş, ağabey, köy ve kasabalarda büyük toprak sahibi olan varlıklı kimse, eski türklerde kimi örgütlerin başında bulunanlara verilen san
Ağan: Geceleri gökte, ara sıra, hızla akıp gittiği görülen ışıklı nokta, göktaşı, akanyıldız
Ağaner: Akanyıldız gibi güzel er, akaner
Ağca: Rengi beyaza yakın, beyazca akça,
Ahmed: Çok övülmüş, Methedilmiş, HZ. Muhammed’in isimlerinden biri ‘Türk dili kurallarında d harfi t olarak kullanılır.’
Ahmet: Övülmüş, Methedilmiş
Akad: Doğruluğuyla tanınmış, dürüst
Akalın: Temiz alın, açık alın, ak alın
Akalp: Ak yiğit, ak er, temiz yiğit
Akanay: Akıp giden ay
Akaner: Akıp giden yiğit
Akar: ‘akmak’ eylemini yapar
Akarsu: Dere çay, ırmak gibi akıp giden suların genel adı
Akartuna: Akıp giden tuna irmağı
Akartürk: Su gibi akıcı türk
Akasoy: Ağa soylu, soyunda ağalık bulunan kimse ağa soyu
Akat: Bkz. Akad
Akatay: Temiz ve herkesçe bilinen kimse
Akay: Parlak ay, aydınlık, ışık ay, dolunay adam, erkek, kuzey türklerinde erkek çocuklarından büyüğe verieln ad, ağa
Akaydın: Temiz ve aydınlık, ak aydınlık
Akbatu: Temiz ve güçlü
Akbatur: Namuslu ve yiğit
Akbay: Namuslu ve varsıl, mısır türk kölemenlerinden bir kişi
Akbayar: Namuslu, temiz ve yüce
Akbeğ: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey
Akbek: Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey, ak beğ
Akbel: Ak, beyaz, ile ‘bir dağın iki tepesi arasında geçit veren çukurca yer anlamına gelen ‘bel’ sözcüğünden oluşan bir ad
Akbilge: Lekesiz ve bilge, temiz bilge
Akbora: Ak yel, ak fırtına
Akbudak: Ak renkli budak
Akbulut: Beyaz bulut, pamuk bulut
Akburç: Ak renkli ak renkli kale burcu
Akburçak: Bir metre boyu olabilen bir burçak türü
Akcan: Temiz can
Akça: Oldukça ak renkli, beyaza yakın, beyazca
Akçakaya: Oldukça ak renkli kaya, beyazca kaya
Akçakıl: Ak renkte küçük taş, akarsu kıyılarındaki ak renkli küçük taş
Akçal: Ak renge yakın, beyaza yakın beyaza çalan
Akçalı: Beyaz çalı, paraya bağlı, para ile ilgili, parası olan zengin
Akçasu: Ak su, duru su
Akçay: Duru çay, ak su
Akçayel: Anadolu’nun kimi yerinde kuzeyden, kimi yerinde de kuzey batıdan esen yel
Akçıl: Beyaza yakın, beyazı çok, içinde ak renk bulunan, kırçıl
Akçınar: Bir çınar türü
Akçit: Ak güneş, aydınlık yüz, ışıklı yüz
Akdağ: Anadolu’nun kimi yerlerindeki dağların adı, ak renkli dağ
Akdal: Beyaz dal
Akdamar: Beyaz damar, akan damar
Akdemir: Döğme demir
Akdeniz: Ülkemizin güneyindeki deniz
Akdik: Ak renkte ve dik
Akdiken: Gövemeriği ya da geyik dikeni de denilen bir bitki alıç
Akdoğan: Kıvrık ve kısa gagalı, yırtıcı bir kuş
Akdoğdu: (Beyaz tenli doğan bebeğe verilir) ak tenli doğan kimse
Akdoğmuş: Akça pakça doğmuş, beyaz tenli doğmuş
Akdoğu: Beyaz şafak, ak ışıklı doğu
Akdora: Ak renkte dağ tepesi, ak doruk
Akdoruk: Beyaz renkte, ağaçsız dağ tepesi
Akduman: Beyaz duman
Akdur: Ak ve dur, akıp git ve dur, akıp dur, sürekli olarak ak
Akel: Eli temiz, güvenilir
Aker: Namuslu yiğit
Akersan: Yiğit sanlı
Akersoy: Namuslu ve yiğit soylu
Akgiray: Temiz ve yaraşır
Akgüç: Namuslu ve güçlü
Akgün: Aydınlık gün, mutlu gün
Akgündüz: Aydınlık gündüz
Akgüner: Aydınlık sabah vakti
Akgüngör: Aydınlık günler gör
Akhan: Ak soylu han
Akhun: Güney Hun Devleti
Akıman: Eli açık, yiğit, yiğit kimse
Akın: Güçlüklerden yılmayan
Akınalp: Akın yiğidi
Akıner: Akın eri, akın yapan er
Akıneri: Akın yapan yiğit, akıncı yiğit
Akıntan: Tan vakti,, tanyeri ağarırkenyapılan akın
Akif: İbadet eden
Akkor: Işık saçan aklığa varıncaya değin ısıtılmış olan, beyaz kor, beyaz ateş
Akköz: Ak renkte göz, ak kor
Akman: Lekesiz, temiz kimse, temiz ak, güzel, ak alımlı
Akmaner: Lekesiz yiğit, ak alınlı kimse
Akmeriç: ‘ak gibi meriç’ duru sulu meriç
Akna: Kanaatkar
Aköz: Özü ak, temiz,
Akpolat: Ak çelik, manas destanı’nda geçen bir ad
Aksal: ‘birçok kalın direğin ya yana bağlanmasıyla yapılan, düz ve korkuluksuz deniz ya da ırmak taşıtı’ demek olan ‘sal’ ile ‘ak’tan oluşmuş bir ad
Aksan: Temiz, lekesiz ün
Aksay: Ak renkte yassı ta, boz renkli kayalık yer
Aksel: Beyaz sel
Aksın: Akıp gitsin, aksın gitsin, doğrusun temizsin
Aksoy: Temiz soy, lekesiz soy
Aksu: Kayalardan sızan tatlı ve duru su, anadolu’da birçok akarsu ve yer adı
Aksungur: Atmacaya benzeyen bir kuş, akdoğan
Akşın: Teni ve kılları ak renkli kimse
Akşit: Işıklı yüz, aydınlık yüz, güneş, gün yüzlü, kutlu, uğurlu
Aktaç: Gelin tacı
Aktan: Aydınlık sabah vakti, avlu, evin önündeki açıklık
Aktaş: Beyaz taş, kireçtaşı
Aktay: Beyaz tay; toktamış han’ın başkomutanı, kırgızlardan bir boyun atası
Aktekin: Ak şehzade
Aktimur: Dövme demir, akdemir
Aktolga: Ak kargı
Aktuğ: Beyaz tuğ
Aktuna: Duru tuna, berrak tuna
Aktün: Aydınlık gece, ışıklı gece
Akün: İyi ad, temiz ad, temiz ün
Akünal: Temiz ün sahibi ol
Akyel: Güneyden esen yel, lodos, (kimi yerde) doğudan esen yel, (kimi yerlerde) kuzeyden esen yel, poyraz
Alaaddin: Din uğruna çalışan
Alanay: Alanları aydınlatan ay
Alaner: Alan eri, meydan yiğidi
Alangu: Altın geyik
Alatan: Güneş’in doğuşundan önceki vakit
Alaz: Yanan ve ışık veren nesnelerin türlü biçimlerde de uzanan dili, yalaz, yalım alev
Algan: Ele geçiren, alan, kentleri, ülkeleri ele geçiren
Algın: Sevdalı, tutkun, vurgun, aşık, güçlü, dolgun, keskin, iyi, güzel algün kızıl gün, al renkli güneş, kızıl güneş
Alhan: Al renkli prens
Ali: Yüce, ulu
Alican: Candan, cana yakın
Alihan: Ali ve Han
Alişan: Şanı şerefi en yüksek olan
Alkan: Kızıl kan
Alkım: Yağmur sonu gökte beliren renkli görüntü, gökkuşağı
Alkın: Korkusuz, yiğit, kızıl kın
Alkor: Kıpkırmızı ateş, kızıl köz
Alkun: El gün, herkes
Alp: Yiğitler yiğidiyiğit, kahraman, bahadır, yürekli, babayiğit
Alpagu: Tek başına düşmana saldıran yiğit
Alpağan: Yiğit
Alpar: Yiğit, kahraman, yiğit er, alp er, yiğit kişi
Alparslan: Yiğit arslan, kahraman aslan
Alpartur: Kendine güveni olan yiğit
Alpaslan: Arslan gibi cesur, yiğit savaşçı beyi
Alpay: Yiğit ay, yiğit ve ay gibi güzel
Alpaydın: Yiğit ve aydınlık, yiğit ve bilgili yiğit ve aydın
Alpçetin: Yiğit ve çetin kişi
Alpdemir: Yiğit ve demir gibi
Alpdoğan: Yiğit ve doğan kuşu gibi, yiğit ve yırtıcı, yiğit doğmuş olan, yiğit doğan
Alper: Cesur, yiğit
Alperen: Yiğit ve ermiş kişi
Alpergin: Yiğit ve ergin, yiğit ve olgun
Alpermiş: Yiğit ve ermiş kişi
Alpertunga: Kaplan gibi yiğit erkek, tarihsel türk adlarından iran mitolojisinde afrasiyap’ın türkçe adı. Yiğitlik simgesi
Alpgiray: Kırım hanlarından. ‘giray’ kırım hanlarına verilen bir ünvandı. Yiğit ve yaraşır
Alphan: Yiğit han
Alpkan: Yiğit, yiğit kanlı, soyca yiğit olan
Alpkutlu: Yiğit ve uğurlu, uğurlu yiğit
Alpman: Yiğit kimse
Alpsoy: Soyca yiğit olan, soylu
Alptekin: Biricik yiğit, yiğit prens
Alptuğ: Yiğit tuğu, yiğitlik simgesi
Alptuğrul: Yiğit alıcı kuş, yiğit doğan
Alsaç: Al renkli saç, kızıl saç, al ve saç, al ve ortalığa dağıt
Alsan: Ünlen, san, al tanın
Altan: Kızıl şafak, kızıl tan, altın, tatar hanlarına verilen bir unvan
Altanay: Kızıl tan eri, kızıl şafak yiğidi, altın renkli şafak
Altay: Altın, yüce dağ, orta asya’daki tanrıdağı, tiyanşan dağları, asya’da bir türk budunu
Altemur: Kızıl kor durumuna gelmiş demir
Altınay: Altından yapılmış ay
Altıner: Altın gibi değerli kimse
Altınöz: Özü altın gibi olan kimse
Altınsoy: Çok değerli soy, altın gibi soy
Altıntuğ: Çok değerli tuğ
Altuğ: Al renkli tuğ, kızıl tuğ, kızıl tuğlu
Altuna: Al renkli tuna, kızıl tuna
Altunay: Altından yapılmış ay altın ay
Altunç: Kızıl tunç
Altuner: Çok değerli kimse, altın yiğit
Altunhan: Çin’de cumhuriyet kuruluncaya değin hanlık yapmış olan ünlü devlet adamı
Altuntaş: Üçüncü harzem devleti’ni kuran kişi
Amaç: Ulaşılmak istenilen yüce ülkü, erek
Andak: Ak ant, temiz yemin, diken, sellerin oyduğu yar
Anıl: İhtiyatlı, tedbirli, aceleci olmayan, adın her zaman anılsın
Ankan: Temiz soy
Ant: Tanrı’yı, kutsal bilinen şeyleri tanık göstererek yapılan onama ya da yansıma, söz verme
Apaydın: Işıklar içinde, çok aydınlık
Aral: Asya’da bir göl, iki şey arası iki şey arasındaki göl ya da deniz, sıra dağlar
Aras: Doğu anadolu’da bir ırmak, erzurum’a bağlı bir bucak, bulunulmuş mal
Arbas: Çok güçlü erkek
Arca: Çam, çam ağacı, temiz
Arda: Hükümdar, kumandan asası, meriç nehrinin bir kolu, sonra gelen
Ardıç: Güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen bir ağaç, dağ servisi, çamgillerden kokulu bir ot
Ardıl: Arkadan gelen, sonra gelen (ilk ya da birkaç çocuktan sonra doğan), öncekinden sonra, ardından gelen
Arel: Temiz, dürüst
Argın: Yorgun, bitkin, zayıf, bir tür yaban armudu
Argun: Yorgun, bitkin, zayıf, argın, pars türünden bir yırtıcı, cengizhan soyunun iran’da kurulduğu ilhanlı devleti’nin dördüncü hükümdarının adı; kamıştan yapılmış bir çalgı; gizli, saklı, arınmış, çok temiz
Argün: Temiz, aydınlık gün
Arhan: Temiz han, temiz yönetici, yiğit han
Arıcan: Temiz kimse
Arıç: Dirlik, düzenlik, barış
Arıel: Dürüst, temiz kimse, temiz elli, temiz el
Arıer: Temiz er, katışıksız, er, temiz kimse
Arıhan: Bkz. Arhan
Arıkal: Temiz kal
Arıkan: Saf kan, temiz kan, soylu kan
Arıker: Temiz kimse, çelimsiz erkek
Arıkut: Temiz ve kutlu
Arıman: Dürüst ve temiz kişi
Arın: Temiz arı, saf, katışıksız, tertemiz ol, arılaş
Arınç: Erinç, huzur, barış
Arısal: Arı gibi çalışkan
Arısan: Adı, sanı temiz kimse
Arısoy: Katışıksız soy, temiz soy, soyu temiz kimse
Arısu: Katışıksız su, arı duru su, temiz su, saf su
Arış: Kağnı otu
Arıt: Arınmasını sağla, temiz bir duruma getir, arılaştır
Arıtan: Temiz bir duruma getiren, temizleyen
Arıtaş: Temiz taş
Arif: Anlayışlı, tanınmış, meşhur, bilgi sahibi
Arkan: Arı kan, temiz kan, soylu kan
Arkın: Arkada, geride olan, ağır, yavaş, sakin dingin
Arkun: Bkz. Arkın
Arkut: Temiz ve uğurlu arı ve kutlu
Armağan: Birine karşılıksız olarak verilen şey, birini sevindirmek, gönlünü hoş etmek için verilen şey ödül
Arsal: Arı gibi, arısal, kumral
Arsan: Yüce gönüllü, adı sanı, temiz kimse, arı san
Arsen: Kurtuluş
Arslan: Aslan
Arslaner: Aslaner
Arsoy: Arısoy
Arsu: Arısu
Artaç: Dost, aynı meslekte olan
Artan: Fazlalık, üstünlük
Artuk: Artmış olan, artan, kalan, üstün, ünlü selçuklu emiri
Artun: Kendine güvenen, onurlu, ağırbaşlı
Artunç: Arı tunç, katışıksız tunç
Arun: Bkz. Arın
Asal: Bir şeyde öğe olan, temel
Asım: Günahtan, haramdan çekinen, iffetli
Asutay: Yaramaz, huysuz tay, yaramaz çocuk
Aşan: Öte yana geçip giden, yüksek bir yerin, ötesine geçen, uygur yazıtlarında geçen bir ad
Aşar: Aşıp gider, öte yana geçer,
Aşkın: Üstün, benzerlerini aşmış, sevgilin
Aşkınay: Aşıp gitmekte olan, ay, yeni ay, ışkın ay
Aşkıner: Üstün er, üstün kimse
Aşkun: Bkz. Aşkın
Ata: Baba, dede, dedelerden her biri, soyun büyüğü
Atabay: Saygıdeğer ve varsıl kimse, seçuklular döneminde bir unvan, atabey
Atabey: Bkz. Atabek
Atacan: Hoşgörüsü olan kimse, babacan
Ataç: Atalardan sürüp gelen
Atadan: Atalardan sürüp gelen, ataç
Ataeli: Ata yurdu, ataların doğup büyüdüğü, yaşadığı yer
Atahan: Büyük yönetici, ata durumundaki han
Atak: Atılgan yiğit, yürekli
Atakan: Atalardan gelen kan, korkusuz
Ataker: Atılgan yiğit, atılgan ve yiğit
Atakol: Atılgan ol
Atakul: Ataya kul, ataya kul olan, ata kulu, lala
Atalay: Ünlü, şöhretli
Ataman: Ata, ata kişi, başkan bağbuğ
Atamer: ‘benim atam er kişidir’, yiğit atam
Ataner: ‘senin atan er kişidir, yiğittir
Ataol: Gelecek kuşaklara baba, ata olasın
Atasagun: Hekimlerin babası, atası
Atasay: Atayı say, ataya saygı göster
Atasev: Atayı, ataları, babayı sev
Ataseven: Atasını, babasını seven
Atasever: Atalarını seven kimse
Atasevin: Atalarınla sevin
Atasoy: Ata soyu, atadan
Atay: Herkesçe tanınan tanınmış kişi, ünlü kişi
Ateş: Cisimlerin tutuşmasıyla oluşan ısı ve ışık, coşku
Atıf: Şefkatli sevecen, bağlayan
Atıl: (‘atılmak’tan buyruk) ‘ileri doğru koş’, ‘saldır’ ‘fırla’
Atılay: Ünlü, şöhretli
Atılgan: Güçlüklerden ve tehlikelerden yılmayarak daima ileriye atılan, girişken, tez canlı
Atım: Atılan bir şeyin gidebildiği uzaklık
Atınç: ‘sevinç’ ‘övünç’ gibi sözcükler örnekleşerek ‘atmak’ eyleminden yapılmış bir sözcük
Atilla: Harpçi, fetheden, bir Türk hakanı
Atlas: Üstü ipek, altı pamuk kumaş, diba
Atlıhan: Ünlü han, atı olan, han, söylenceye göre, oğuz han’ınm atası attila hunların büyük imparatoru
Avni: Yardım etmiş, yardımla ilgili
Avşar: Bkz. Afşar avunç insanı avutan, teselli eden şey
Ayalp: Ay gibi güzel ve yiğit
Ayanç: Saygı
Ayas: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, ayaz
Ayaydın: Çok aydınlık, ay gibi aydınlık, ay ışığı
Ayaz: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, bulutsuz ve ay ışıklı gecede çıkan soğuk
Aybar: İnsanda saygı uyandıran görünüş, görkem
Aybars: Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı, (hun imparatoru attila’nın amcasının adı)
Aybay: Ay kadar güzel ve zengin
Aybek: Hindistan’da saltanat süren raziye hatun’un ünlü komutanı, daha sonraki adı kutluğ han
Ayberk: Sağlam kişilik, ayın şimşek gibi parlaklığı
Aybey: Ay gibi doğan erkek, bey
Aybora: Ay kadar güzel, fırtına kadar yıkıcı, ay ve fırtına
Aycan: Ay gibi kimse, ay ve can
Ayçetin: Ay kadar güzel ve çetin
Aydar: Manas destanı’nda adı geçen bir kahraman, perçem
Aydemir: Doğtamacı keseri, ay biçiminde bir balta
Aydeniz: Ay ile deniz
Aydın: Okumuş, bilgili görgülü ve aydınlık kimse, ışıklı, parlak, kutlu, uğurlu, aydınlık, ay ışığı bulunan gece, ege bölgesi’nde bir il
Aydınalp: Aydınlık ve yiğit
Aydınay: Her yeri aydınlatan ay, aydınlık ay, parlak ay
Aydıner: Aydınlık yüzlü kimse
Aydıntan: Işıklı sabah vakti, aydınlık sabah vakti
Aydinç: Dinç ay, ay gibi güzrl ve dinç
Aydoğan: Ay gibi doğmuş olan
Aydoğdu: Ay gibi doğmuş olan, ay gibi doğan
Aydoğmuş: Ay gibi doğmuş, ay kadar güzel olan
Aydolun: Ay’ın on dördü, dolunay
Aygen: Gönül arkadaşı, sevgili
Aygören: Ay’ın doğduğunu, gören, aylı gecede doğan
Aygün: Ay ile güneş, ay ve güneş kadar güzel
Ayhan: Ay gibi aydınlatan
Aykaç: Güzel söz söyleyen, ozan
Aykul: Ay gibi kutlu, ay kadar uğurlu
Aykut: Kutlu, uğurlu, mükafat
Aykutalp: Ay kadar kutlu ve yiğit, ertuğrul gazi’nin yanında anadolu’ya geçen bir türk komutanı
Ayman: Ay gibi güzel kimse
Aymete: Ay ve hun imparatoru mete’den oluşmuş bir ad
Aymutlu: Ay gibi güzrl ve mutlu, mutlu ay
Aypolat: Ay gibi güzel ve polat gibi sağlam
Ayral: Başkalarından değişik olan, ayrı olan
Aysal: Ay’la ilgili, ay gibi
Aysan: Ay gibi güzel ad
Aysen: Sen ay gibisin
Aysev: Ay’ı sev
Aysın: Ay gibi güzelsin, sen ay’sın
Aysoy: Ay gibi güzel soy
Ayşan: Ay gibi parlak şan, şanı, ay gibi olan, ay şanlı
Aytaç: Ay tacı, ay’a taç olan
Aytan: Ay gibi güzel, tan gibi aydınlık
Aytar: Olanları bildiren, haber veren
Aytek: Ay gibi tek olan
Aytekin: Selçuklu dönemi adlarından, ay prensi, ay gibi güzel ve biricik
Aytemur: Ay gibi güzel ve demir gibi sağlam
Aytimur: Horasan’da 1344 yıllarında hüküm süren bir türk hanı
Aytok: Ay gibi güzel ve tok
Aytolun: Ay’ın on dördü, ay’ın dolunay durumu, dolunay
Aytun: Ay ve gece, aylı gece
Aytuna: Ay gibi güzel ve tuna irmağı gibi görkemli
Aytunca: Ay gibi güzel ve tunca irmağı gibi görkemli
Aytunç: Ay gibi güzel ve tunç gibi sağlam
Aytürk: Ay gibi güzel ve türk gibi güçlü
Ayvaz: Ermen uşak
Azim: Büyük, ulu, kararlı
Aziz: Sevgili, az bulunur
Azmi: Kararlılık, güçlü. Baha güzellik, parıltı
Azrak: Çok az bulunur, değerli
Badi: Rüzgara veya havaya ait, Geçici
Bağatur: Yiğit, kahraman, batur, alp, Bahadır
Bağış: Bağışlanmış olan şey, (mecaz olarak) Tanrı’nın bağışladığı kimse
Bahaddin: Dinin değerlisi, güzelliği
Bahadır: Cesur, yiğit
Bahattin: Dinin değerlisi, güzelliği
Bahir: Deniz-belli, açık-ışıklı, parlak
Bahri: Denizle ilgili, denizci
Bahtiyar: Talihli, mutlu
Baki: Allah’ın isimlerinden, Varlığının sonu olmayan
Balaban: Çocuk bekçisi, iri yapılı gürbüz insan
Balamir: Gürbüz iri yapılı
Baler: Bal gibi tatlı kimse, bal gibi erkek, yiğit
Balkan: Sık ormanlık, sıradağlar
Balkı: Şimşek, ışık, parlayış, çok güzel
Balkır: Işıl ışıl parıldar, ışık saçar
Barak: Çok akıllı kimse
Baran: Yağmur seli
Baranalp: Güçlü yiğit
Baransel: Güçle ilgili, güçlü sel
Barbaros: Kızıl sakal, büyük türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa’nın avrupalılarca verilmiş lakabı
Barçın: Süslü ipekli kumaş
Barın: Bütün, tüm. Güç, kuvvet
Barış: Sulh, dinginlik, Savaştan sonra tarafların uzlaşması
Barışkan: Barışsever, barış düşkünü
Barkan: Çölde oluşan küçük kum kitlesi
Barkın: Görmek, gezmek ereğiyle yolculuklar yapan kimse, gezgin
Barlas: İyi savaşa, savaşçı yiğit
Bars: Kaplan benzeri yırtıcı hayvan
Bartu: En eski türk hanlarından birinin adı
Bartunç: Güçlü tunç
Basri: Görme ile ilgili
Başar: Gereken biçimde bitir, yapacağın işte başarıya ulaş
Başaran: Yapacağı işte başarıya ulaşan, işi gereken biçimde bitiren ereğine ulaşan
Başat: Hepsinden üstün, benzerlerinden üstün, gemen, en başta gelen
Başay: İlk ay
Başbay: Çok varsıl kimse, baş zengin
Başdoğan: İlk doğan
Başeğmez: Güçlü, baş eğmeyen, yenilmez
Başer: Başta gelen kimse, başta gelen er
Başhan: Hanların başı
Başkal: Her zaman baş kalasın
Başkan: Baş olan kimse, bir topluluğun başı, önder
Başkut: Uğurlu kimse
Batı: Güneş’in battığı yön
Batıbek: Batı beyi
Batıhan: Batı’nın hanı, hükümdarı
Batıray: Yiğit ay, hem yiğit hem ay gibi
Batırhan: Yiğit han
Battal: Hantal, çok büyük. Yürekli, cesur
Batu: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön
Batuğ: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön, batı
Batuğhan: Güçlü han, yiğit, yönetici
Batuhan: Altınordu devletinin kurucusu
Batur: Alp, yiğit, yürekli, Bahadır
Baturalp: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi
Baturay: Hem yiğit hem ay gibi olan
Bayar: Ulu, yüce, yüksek, büyük
Baybars: Eskiden türklerin besledikleri bir tür küçük kaplan; çok zengin ve kaplan gibi yiğit Türk Memluk İmparatorluğu’nun dördüncü sultanının adı
Baybora: Hem zengin hem fırtına gibi
Baycan: Zengin
Baydar: İlhanlı devleti komutanlarından
Baydoğan: Çok zengin doğmuş olan kimse, varsıl doğan
Baydu: Hülagü’nun torunu, ilhanlı hükümdarı
Bayduhan: Kutluk devleti şehzadelerinden
Baydur: Zengin ve ölümsüz olan
Bayduralp: Zengin ve ölümsüz yiğit
Baygüç: Zengin ve güçlü
Bayhan: Zengin han
Baykal: Yaban atı, Moğolistan’da büyük bir göl, deniz
Baykam: Sağaltman, sağlığa kavuşturan kimse
Baykan: Soylu kimse, zengin ve soylu
Baykara: Doğan türünden yırtıcı bir kuş
Baykurt: Malı mülkü çok olan kurt, zengin ve kurt gibi olan
Baykut: Zengin ve uğurlu kimse
Baykutay: Zengin, kutlu ve ay gibi güzel kimse
Bayman: Zengin kimse
Bayram: Neşe ve sevinçli gün, dini veya milli kutlama yapılan günler
Bayrı: Çok eskiden bu yana var olan, Gazne Hükümdarı Alptekin’in yerine geçen kimsenin adı
Bayru: Çok eskiden bu yana var olan, Gazne Hükümdarı Alptekin’in yerine geçen kimsenin adı
Baysal: Kavgası dövüşü olmayan ortamın hali, dirlik düzenlik bolluk durumu
Baysan: Varlıklı ve ünlü
Baysu: Varlıklı ve su gibi değerli
Baysungur: Şahin türüden yırtıcı bir kuş, Timur’un torunu
Baytaş: Bir beye hizmet eden kimse
Baytekin: Zengin ve biricik, varlıklı şehzade
Baytüzün: Varlıklı ve adaletli
Bayülken: Eski türk inanışına göre göğün on altıncı katında oturan barış
Bedi: Yoktan var eden, güzel, güzellik
Bedir: Dolunay
Bedirhan: İleri görüşlü lider
Bedreddin: Dinin ışığı, din bilgesi
Bedri: İçi altın dolu kese
Behçet: Sevinç, güler yüzlülük, şirinlik
Behiç: Şen, güler yüzlü
Behlül: Hayır sahibi, daima gülen
Behram: Merih yıldızı
Behzad: Soyu temiz
Bekir: Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinmiş kimse, yeni doğmuş
Bektaş: Akran, eşit derecede olan
Berk: Sağlam, kuvvetli, katı, sen
Berkan: Parlama, kıvırcık kuzu postu
Berkant: Bozulmaz yemin
Berkay: Ay gibi güçlü
Berke: Altınordu hükümdarı, kamçı
Berksu: Kama, hançer
Besim: Güleryüzlü, güleç
Beşir: Müjdeci, güler yüzlü, güleç
Beycan: Candan, içten bey
Beyhan: Uygur Hanlarından
Bilal: Su gibi ıslatan, ıslaklık
Bilge: Derin bilgi sahibi
Bilgehan: Göktürk hakanı
Bilgin: Alim, bilgili kişi
Binali: Ali’nin oğlu
Birant: Tek yemin. Özelliği olan yemin
Bircan: Tek, eşsiz
Birol: Tek, bir ol
Boğaç: Bir Dede Korkut Kahramanı
Bora: Şiddetli rüzgar
Boran: Şiddetli rüzgar ve arkasından gelen şiddetli yağmur
Boysan: Uzu boylu, yakışıklı
Buğra: Erkek deve
Buhari: Buharalı
Bumin: Göktürk hakanı
Burak: HZ. Muhammed’in miraç gecesi bindiği efsanevi at
Burç: Kale, hisar çıkıntısı, güneş sisteminin on iki bölümünden biri, sarp yamaç
Burhan: Delil, ispat
Burhaneddin: Dinin delili
Bülent: Yüce, yüksek
Bünyamin: Yakup peygamberin en küçük oğlu
Cafer: Küçük akarsu
Cahit: Çaba gösteren, çalışkan
Can: İnsanın varlığı, güç. İçten, sevimli, şirin, ruh
Canal: Can alıcı, (mecaz olarak) yiğit ol, canlar yak
Canalp: Can yiğit
Canay: Ay gibi güzel kimse
Canber: Sert kişi, sağlam kişi, canı sağlam
Canberk: Güçlü, sağlam
Candan: İçten, samimi
Candaş: Can yoldaşı, arkadaş, dost, sevgili
Candeğer: Uğrunda ölmeye değer
Candemir: Canı demir gibi sağlam, demir gibi kimse, demir canlı
Candoğan: Cana doğan
Canel: Dostluk eli
Caner: İçten, sevimli, yürekten sevilecek kimse
Cangür: Yaşam dolu, canlı
Cankut: Mutlu, talihli, talih, şans
Canol: ‘yaşamım ol, canım ol, bana can ol’
Canöz: Kişinin kendi öz canı, öz can
Canpolat: Canı polat gibi sağlam, canlı, çelik gibi kimse
Cansen: ‘yaşam sensin, can sensin’
Cansu: Yaşam veren su, can suyu
Cansun: Yaşam sun, canlılık ver
Cansunar: Yaşam verir diriltir
Cansunay: Yaşam sun ve ay gibi güzel ol
Cantekin: Tek, eşsiz can
Cavit: Sonsuz, ebedi
Celal: Büyüklük, yücelik, öfke, kızgınlık
Celalettin: Dinin yüceliği, büyüklüğü
Celasun: Gürbüz, yiğit, Bahadır, genç yiğit
Celayir: Moğolların kollarından birinin adı
Celil: Büyük, yüce
Cem: Hükümdar, toplanma, bir araya gelme
Cemal: Güzel yüz, yüz güzelliği
Cemalettin: Dinin güzelliği
Cemil: Güzel, yakışıklı erkek, iyilikle anma
Cemre: Ateş, kor, suda, havada, toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık
Cenan: Yürek, gönül
Cenap: Şeref, onur
Cengiz: Güçlü, gözü pek, Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu Türk Hanı
Cengizhan: Moğol imparatorluğunu kuran hükümdar
Cenk: Savaş
Cevahir: Mücevher, değerli süs taşı
Cevat: Cömert, eli açık
Cevdet: Olgunluk, büyüklük, kusursuzluk
Cevher: Bir şeyin özü, esası, enerji, mücevher, değerli taş
Ceyhan: Su gibi akan ve çevresini mutlu eden iyilik, güzellik, bir nehrimiz
Ceyhun: Orta Asya’da bir akarsu, Tevrat’a göre Cennet’in dört nehrinden biri
Cezmi: Kararlı
Cihan: Evren, alem
Cihangir: Dünyaya egemen olan
Cihat: Din uğruna savaşma
Civan: Taze, delikanlı
Coşar: Heyecanlı
Coşku: Heyecan ve hayranlık
Coşkun: Coşmuş olan, kabına sığmayan
Coşkunay: Kabına sığmayan ve ay gibi güzel olan
Coşkuner: Kabına sığmayan kimse, coşkun yiğit, coşkun erkek
Coşkunsu: Taşmış olan akarsu
Cömert: Pinti olmayan, eli açık, gönlü yüce
Cuma: Haftanın beşinci günü
Cumali: Cuma günü doğan
Cumhur: Halk, topluluk
Cüneyt: Küçük asker. Çağan bayram, şenlik
Çağacan: Yeni bir çağ başlatan kimse, çağ açan
Çağakan: Çağ, yani zaman gibi akan
Çağan: Mutlu gün, bayram
Çağatay: Cengiz han’ın oğlu
Çağda: Çağın içinde
Çağdan: Çağın içinden
Çağdaş: Çağımızla ilgili, aynı çağda yaşayanlar
Çağhan: Çağma kendini kabul ettirmiş hükümdar
Çağıl: Çağ ile ilgili, çakıl
Çağın: Çakır gözlü, mavi hareli göz
Çağlar: Şelale, çağlayan
Çağlayan: Bir akarsuyun yükseklerden köpürerek düştüğü yer, çavlan
Çağman: Çağdaş kimse, çağın insanı
Çağrı: Birini bir yere çağırma işi, çağırma, yırtıcı bir kuş
Çağrıbey: Selçuklu devleti’nin kurucularından
Çakır: Doğan ya da atmacaya benzeyen bir avcı kuş, ela gözlü kimse
Çakırbey: Alpaslan’ın babasının adı
Çakırer: Çakır kuşuna benzeyen kimse, ela gözlü kimse
Çapan: Tatar, ulak, postacı
Çavlan: Bir akarsuyun yüksekten köpürerek döküldüğü yer, çağlayan
Çavlı: Tanınmış, ünlü, selçukluların devlet adamlarından birkaçının adı
Çelebi: Bey, ağa, görgülü ve ince kimse
Çelik: Su verilip sertleştirilen demir, polat
Çeliker: Çelik gibi sağlam kimse
Çelikkan: Sağlam kan
Çeliköz: Özü çelik gibi sağlam olan kimse, çelik özlü
Çeri: Asker, yeniçeri
Çetin: İstenilen yola getirilmesi, elde edilmesi zor, güç olan, kolay olmayan, sert, sarp
Çetinalp: Zorlu ve yiğit, sert yiğit
Çetinel: Zorlu el, güçlü el
Çetiner: Sağlam ve güçlü kimse, çetin kimse
Çetinöz: Özü çetin kimse, çetin özlü
Çetinsoy: Kolayca yenilmeyen soyç
Çevik: Kolaylıkla, çabuklukla davranan, hareketleri hızlı, canlı
Çeviker: Hızlı yiğit
Çeviköz: Özü çevik olan, çevik kimse
Çevren: Gökyüzünün yerle birleşmiş gibi olduğu yer, göz erimi, ufuk
Çığır: Çığın açtığı iz, yol, yenilikçilik
Çınar: Uzun ömürlü, uzun boylu, kalın gövdeli bir ağaç türü. Dağhan eski türklerde dağ tanrısı
Çınay: Gerçek ay
Çıray: İnsan yüzü
Çoğaş: Isı ve ışık kaynağı olan gökcismi, güneş
Çokan: Dağın en yüce yeri doruk
Çoker: Çok yiğit
Dağhan: Oğuz han’ın oğlu, eski türk inanışına göre doğa tanrılarından
Dağtekin: Dağ gibi ve biricik, dağ gibi şehzade, dağ prensi
Dalan: Dal gibi olan, dal gibi ince yapılı
Dalay: Deniz, dal gibi ince ay gibi güzel
Dalayer: Deniz yiğidi, dal gibi ince ve ay gibi güzel kimse
Dalbaşar: Saldır ve başarıya ulaş
Dalca: Dal gibi, dala benzer
Dalım: Dal gibi güzel olanım
Dalince: Dal gibi ince yapılı
Dalokay: Herkesin beğendiği, hoşa giden
Dalsar: Saldır ve sar, saldır ve kuşat
Danişmend: Akıl danışılan. Bir Selçuklu komutanı
Danyal: Milattan önce 700 yıllarında yaşamış bir israil peygamberi
Darcan: Sıkıntılı, sabırsız kimse, serçe büyüklüğünde boz renkli kuş
Dardoğan: Zamanını beklemeden doğan, sabırsız doğan
Daver: Doğru, hakkaniyetli hükümdar, yönetici
Davut: Şairliği ve güzel sesiyle tanınmış israil peygamberi ve hükümdarı
Dayanç: Katlanma gücü, dayanma gücü, dayanış
Değer: Üstün nitelik, üstün, yararlı nitelikleri olan, bir şeyin önemini belirten ölçü, eder, karşılık
Demir: Kolay işlenen, dayanıklı bir maden
Demiralp: Demir gibi sağlam yiğit
Demiray: Demir gibi sağlam ve ay gibi güzel
Demirbilek: Sağlam bilekli, güçlü kimse
Demirbüken: Demiri bükebilecek denli yiğit kimse
Demircan: Demir gibi sağlam kimse
Demirdelen: Demiri delebilecek güçte olan
Demirel: Güçlü el
Demirer: Demir gibi sağlam kimse, güçlü kimse
Demirgüç: Sağlam ve güçlü kimse
Demirhan: Yakut türklerinden olan sular arasında tanrı sayılan ve dağ başlarında oturduğuna inanılan kutsal ruhlardan biri
Demirkan: Sağlam ve güçlü kan
Demirkaya: Demir ve kaya gibi sağlam kimse
Demirkıran: Güçlü kimse, babayiğit
Demirol: Demir gibi güçlü ol
Demiröz: Özü demir gibi sağlam olan
Demirtaş: Demir ve taş gibi kimse, güçlü kimse, demir gülle
Demirtiken: Demir gibi sağlam biricik olan, demir şehzade
Demirtuğ: Demirden yapılmış sorguç
Demirtürk: Demir gibi türk
Demiryürek: Yürekli, yiğit, korkusuz, güçlü kimse
Dengiz: Deniz
Dengizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı
Deniz: Yeryüzünün büyük bölümünü kaplayan çok geniş ve tuzlu su
Denizalp: Denizler yiğidi
Denizer: Denizci, deniz eri, deniz adamı
Denizhan: Eski türklerde deniz tannsı
Denizman: Denizci, deniz adamı
Deniztekin: Denzi şehzadesi
Denker: Uygun er
Denktaş: Yük yüklemeye yarayan, taş, denk taşı, aynı yaşta bulunan, yaşıt, akran, eşit özdeş
Deren: Tırmık da denilen bir tarım aracı; ekini biçip toplayan, derleyen
Derinöz: Özü derin olan kimse, derin özlü
Derman: İlaç, çare, güç, kuvvet
Derviş: Tarikata girmiş, onun kurallarına göre yaşayan, hoşgörülü, alçak gönüllü
Derya: Büyük deniz, okyanus
Devlet: Bütün ulus
Devran: Talih, kader, dünya, zaman
Devrim: Olumlu yönde değişiklik yaratan, kısa sürede gerçekleşen hareket
Devrimer: Devrimci, devrim yapan kimse, devrimin yiğidi
Dikmen: Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, doruk, dik, yerdeki orman, yayla, dikilerek oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri, dik olan yer
Dilaver: Yiğit, yürekli
Diler: Dileyen kimse, isteyen kimse
Dilercan: Dileyen can, dileyen kimse
Dilhan: İçten, samimi söylenen
Dilmaç: Tercüman
Dilmen: Dil bilen kimse, dilci
Dinç: Sağlık durumu iyi, güçlü, gücü yerinde, canlı
Dinçalp: Güçlü yiğit, güçlü ve yiğit
Dinçay: Güçlü ve ay gibi
Dinçel: Dinç bir duruma gel, dinçleş, dinç el güçlü el
Dinçer: Güçlü er, güçlü kimse
Dinçerk: Güçlü kuvvetli kişi
Dinçkal: Herzaman sağlıklı ve güçlü kal
Dinçkaya: Güçlü kaya, kaya gibi sağlam güçlü
Dinçmen: Sağlam, güçlü, kimse, güçlü erkek
Dinçöz: Dinç kimse, dinç özlü, güçlü kimse
Dinçsan: Dinç ve ünlü
Dinçsel: Güçlü sel
Dinçtaş: Güçlü taş
Dinçtürk: Sağlıklı, sağlam türk, güçlü türk
Diren: Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir tarım aracı
Direnç: Karşı koyn güç, dayanan güç
Dirican: Sağlıklı güçlü kimse
Dirisoy: Güçlü soy, canlı soy
Doğa: Kendiliğinden var olan, canlı, ve cansız nesnelerden oluşan, kendini sürekli olarak değiştiren varlığın tümü, tabiat
Doğal: Olağan olarak ortaya çıkmış olan, doğaya uygun, yapay olmayan, yapmacıksız
Doğan: Küçük kuşlarla beslenen, ava alıştırılarak kuş avında kullanılan, akdoğan, çakırdoğan, aladoğan gibi türleri olan bir kuş, şahin
Doğanalp: Şahin ve yiğit yiğit kimse
Doğanay: Ayın ilk günlerinde ay, yeni ay (ayın ilk günleri doğan çocuklara verilir
Doğaner: Şahin gibi kimse, şahin gibi yiğit
Doğangün: Doğmakta olan, doğan güneş
Doğantan: (Şafakta doğan için) tan gibi doğmuş olan, yeni tan
Doğruer: Yalan söylemeyen, haksızlık yapmayan kimse, içi dışı bir kimse
Doğrul: Herhangi bir yöne doğru yönlen, toparlan, dik duruma gel doğru ol
Doğruol: Eğrilikten kaçın, haksızlık etme, içi dışı bir ol
Doğruöz: İçi dışı bir kimse, özü doğru
Doğu: Güneşin doğduğu yön
Doğuer: Doğu yiğidi
Doğuhan: Doğunun hükümdarı
Doğukan: Doğulu, doğu soyundan
Doğuş: Doğma, doğma biçimi, yaradılış
Dora: Doruk
Doruk: En yüksek yer, zirve, üstün başarı
Dorukhan: Zirvenin hükümdarı
Dorukhan: Zirvenin hükümdarı
Doruktekin: Yüce ve biricik, yüce şehzade
Dost: Sevilen ve güvenilen yakın arkadaş, gönüldeş
Dönmez: İnandığını yapar, tuttuğu yolda gider, caymaz, vazgeçmez
Dönmezer: İnandığını yapan kimse, inandığı yolda giden kimse, sözünde duran yiğit
Dumrul: Dedem korkut öykülerinde geçen bir ad
Duran: Ölmeyen, yaşayan, kalan, gitmeyen, devinmeyen
Duraner: Duran yiğit
Durcan: ‘Sen cansın, sevgilisin ve yaşamalısın’ anlamında, çocuğu yaşamayan ailelerin koyduğu bir ad
Durdu: Uzun ömürlü olması istenen çocuklara verilen ad
Durgun: Hareketli olmayan, sakin
Durguner: Sakin kimse
Durhan: Turhan
Durmuş: Uzun ömürlü olması istenen çocuk
Dursun: Çok yasa, uzun ömürlü ol
Durualp: Temiz ve yiğit kimse
Durukan: Temiz kan, saf kan
Durul: (‘Durulmak’tan buyruk) duru bir duruma gel, durulaş, berraklaş
Duruöz: Temiz özlü kimse
Durusan: Adı sanı temiz kimse
Durusel: Bulanık olmayan sel, berrak sel
Durusoy: Temiz soylu, saf kanlı
Durusu: Bulanık olmayan su, katıksız su, saf su, berrak su, pırıl pırıl
Durutekin: Temiz ve biricik, pırıl pırıl ve bir tane olan kimse, temz şehzade
Duyal: İçli, çabuk duygulanan, duyarlı, duygulu
Duygun: Duygulanabilen, içli, duyarlı, duygulu
Duysal: İçli, duyarlı, çabuk duygulanabilen, duygulu, duygu ile ilgili, duyusal
Dündar: Artçı asker, birliği koruyan asker
Ecer: Güzel, yeni acar
Ecevit: Afacan, ele avuca sığmaz, çok yaramaz
Edgü: İyi
Edgüalp: İyi ve yiğit, iyi yiğit
Edgüer: İyi kimse, iyi er, iyi yiğit
Edip: Terbiyeli, edepli, edebiyatla uğraşan
Ediz: Değerli, ulu, yüce, yüksek
Efe: Özellikle batı anadolu yiğidi, yiğit, zeybek, ağa, ağabey, kabadayı
Efekan: Efe soyundan
Efgan: Ağlayıp inleme, feryat
Ege: Bir çocuğu koruyan, ona bakan, büyük ulu
Egemen: Yönetimini kendi gücüyle, dışardan denetime bağlı kalmadan sürdüren, üstün, sözünü, geçiren
Eğilmez: Hiçbir şey karşısında eğilmeyen, boyun eğmeyen
Ejder: Büyük yılan, hiddetli acımasız
Eke: Usta, bilgili, deneyli, yetişkin, açıkgöz, zeki
Ekemen: Açıkgöz kimse, zeki kimse, bilgili, görgülü, deneyli kimse, eke
Eken: Toprağa tohum atan serpen
Ekener: Toprağa tohum serpen kimse
Ekim: Toprağa ürün ekmek
Ekin: Tahılın tohum olarak tarlaya atıldığı andan başlayarak harman oluncaya değin aldığı duruma verilen ad
Ekiner: Tarımla uğraşan kimse
Ekmel: Mükemmel olan, en kamil
Ekrem: En kerim, cömert, eli açık, şeref sahibi
Elbir: Uzlaştırıcı, arabulucu, bir işi birlikte yapan
Elçin: Deste, demet, bir tutam, bir avuç, kışın ocak başında, öten cırcırböceği
Eldem: Sevimli kimse, sıcak kanlı kimse, cana yakın kimse
Elgin: Evinden ocağından uzak düşmüş kimse, gurbete çıkmış kimse, gurbetçi, elsever
Elgün: Kamu, herkes
Emin: Korkusuz, güvende olan, inanan, güvenen, şüpheye düşmeyecek kadar kesin
Emir: Bir kavmin başı -peygamber soyundan, kumandan
Emirhan: Emirlerin başı, hükümdarı
Emrah: Bir halk ozanımız
Emre: Aşık, vurgun
Emrullah: Allah’ın emri
Ender: Çok az, nadir bulunan
Ener: En yiğit, en er kişi
Enes: İnsan, HZ. Muhammed’in sahabelerinden biri
Engin: Yüksek olmayan, düzey bakımından düşük, denizin, karasularından uzakta bulunan geniş bölümü, ucu bucağı görünmeyecek denli geniş
Enginalp: Engin yiğit
Enginer: Engin yiğit, engin er, engin kimse
Enginsoy: Geniş soy
Enginsu: Ucu bucağı görünmeyen su, açık deniz
Engiz: Ağaç filizi
Engür: Hepsinden gür olan
Enis: Dost, arkadaş
Enver: En nurlu, en parlak
Eracar: Güçlü er gürbüz kimse
Erakalın: Alnı açık yiğit, ak alınlı kimse
Erakıncı: Akıncı yiğit, akıncı asker
Eralkan: Al kanlı yiğit
Eralp: Yiğit erkek, yiğit kimse, yiğitler yiğidi,
Eraltay: Altay dağlarından gelmiş yiğit
Eran: Yiğit diye anılacak kişi; anmakta geç kalma
Erandaç: Başkasından anı kalmış yiğit
Eranıl: Yiğit olarak anılasın
Eray: Ay gibi yiğit
Eraydın: Aydın yiğit aydınlık yiğit
Erbaşat: Egemen olan yiğit
Erbatur: Yiğitler yiğidi, er yiğit, bahadır
Erbay: Yiğit ve zengin kimse
Erbek: Sağlam, yiğit, sert yiğit
Erben: ‘Ben yiğidim, ben erim, yiğit ben’im
Erbey: Yiğit bey
Erbil: Bir zamanlar hakkari’de egemen olmuş erbil atabeylerinin adı
Erbilek: Yiğit bilekli, bükülmez bilekli
Erbilen: Bilgili, yiğit, bilen er
Erbilir: Bilen kimse, bilgili ve yiğit
Erbuğ: Yiğitler başı, komutan
Erbuğa: Boğa gibi yiğit kimse, yiğit boğa
Ercan: Yiğit can, yiğit ve can kimse
Erce: Yiğitçe, yiğide benzer bir biçimde
Ercüment: İtibarlı, haysiyetli, değerli
Erçelik: Çelik gibi yiğit, çelik er
Erçetin: Sağlam yiğit çetin er, güç er, zorlu er
Erçevik: Canlı, hareketli yiğit
Erdağ: Dağ gibi er, dağ gibi yiğit
Erdal: Tek erkek
Erdem: İyiliksever, acıma, alçakgönüllülük gibi övgüye değer niteliklerin genel adı
Erdemalp: Erdemli yiğit
Erdemer: Erdemli yiğit
Erdemir: Demir gibi yiğit, güçlü yiğit
Erden: El değmemiş, insan eli değmemiş
Erdenalp: El değmemiş yiğit
Erdenay: El değmemiş ay, erken doğan ay
Erdener: El değmemiş yiğit
Erdeniz: El değmemiş iz, yeni iz, yiğit deniz
Erdi: Ulaştı, yetişti, olgunlaştı, büyüdü, başakları olgunlaşmış ekin
Erdilek: Erken dilenen şey
Erdim: ‘Tanrı yolunda ermiş durumuna geldim’ ‘eriştim’ ‘olgunlaştım’ anlamında
Erdin: Ereğine ulaştın; tanrı yolunda ermiş duruma geldin, olgunlaştın yetiştin
Erdinç: Dinç, er
Erdoğ: Erken doğ, yiğit doğ
Erdoğan: Erken doğmuş olan, er olarak, yiğit olarak doğmuş olan doğuştan er
Erdoğdu: Yiğit olarak doğdu, erken doğdu
Erdur: Yiğit kal
Erduran: Duran, yaşayan yiğit
Erduru: Katışıksız er, duru er
Erek: Ulaşılmak istenen, ardından koşulan şey, amaç, erişilmek istenen sonuç
Ereken: Vaktinden önce eken, erken eken
Erel: Yiğit el
Erem: Olurunu bildirme işi, onaşma, pelin
Eren: Kendinitanrı’ya adamış kimse, ermiş kimse, babayiğit bahadır, yiğit
Erenalp: Ermiş yiğit
Erenay: Hem tanrı’ya ermiş hem ay gibi güzel kimse
Erencan: Ermiş kimse, ermiş can
Erenel: Ermiş el, yiğit el
Erener: Ermiş yiğit
Erengüç: Ermiş ve güçlü kimse
Erenöz: Özü ermiş kimse
Erensoy: Ermiş soy, yiğit soy
Erensü: Ermiş asker, yiğit subay
Erentürk: Tanrı’ya ermiş türk, eren türk yiğit türk
Erenuluğ: Ermiş ve ulu kimse
Erer: Erşir, yiğit er, yiğit erkek
Erez: Buğday ve arpa tarlalarında yetişen deliceotu da denilen bir bitki
Ergener: Henüz evlenmemiş evlenecek çağa girmiş yiğit
Ergi: İyi, güzel istenilen bir şeye erme durumu, erişme, ulaşma
Ergican: İstenilen iyi ve güzel şeye erişmiş kimse, erişilmş can kendisine kavuşulmuş can
Ergil: Er ile ilgili
Ergin: Olmuş, olgunlaşmış yetişmiş
Erginalp: Yetişkin yiğit
Erginay: Yetişmiş, olgunlaşmış, ve ay gibi olmuş, olgunlaşmış, olmuş ay
Erginbay: Erişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış ve zengin
Ergincan: Olgunlaşmış kimse
Erginer: Yetişmiş, olgunlaşmış er
Erginsoy: Ergin bir hale gelmiş soy
Ergisoy: Sitediğine ulaşmış soydan olan kimse
Ergökmen: Gök yüzlü ve sarışın erkek
Ergun: Oynak, hızlı giden at
Ergüç: Güçlü er, erkek ve güçlü
Ergüder: Yiğitlik eden
Ergüleç: Güler yüzlü kimse, güleç yiğit
Ergülen: Gülen er, mutlu kmse
Ergün: Yumuşak huylu, uysal
Ergüneş: Erken doğan güneş
Ergüvenç: Güvenç olan kimse, güvenilir er
Erhan: Yiğit han, er han
Erışık: Yiğit ışık
Eriker: Ermiş ve yiğit, yetişkin yiğit
Erim: Bir şeyin erişebileceği uzaklık, muştu, iyi bir şeye işaret olan durum, sevgi
Erinç: Mutluluk içinde yaşama, dirlik
Erinçer: Mutluluk içinde yaşayan kimse, dirlik düzenlik içinde yaşayan erkek
Eriş: (‘Erişmek’ten buyruk) ulaş, yetiş
Eriz: Yiğidiz, erkeğiz, er izi, er yolu
Erizgi: Akıllı kimsei zeki erkek
Erkal: Yiğit kal
Erkan: Yiğit, soylu
Erke: İşe çevrilebilen güç,
Erke: Yaptırma gücü, güç sözü geçerlilik
Erkel: Güçle ilgili, güçsel
Erker: Güçlü erkek, güç sahibi kimse
Erkınay: Çalışkan kimse
Erkış: Erken gelen kış
Erkin: Özgür, serbest
Erkiner: İstediği gibi davranabilen erkek, özgür kimse, özgür yiğit
Erkman: Güçlü, etkili, sözü geçen kimse
Erkoç: Koç gibi, iri yan
Erkoçak: Eliaçık erkek, cömert kimse, yiğit er, koçak er
Erkol: Güçlü ol, güç sahibi ol, yiğit ol
Erksal: Güç sal, güç gönder
Erksan: Güç sahibi ün, güçlü ad
Erksun: Güç ver güç sun
Erktin: Güçlü ruh
Erkul: Yiğit kul, yiğit kimse
Erkunt: Sağlam er, dayanıklı er
Erkurt: Yiğit kurt
Erkut: Uğur getiren yiğit, uğurlu yiğit
Erkutay: Yiğit, uğurlu ve ay gibi kimse
Erkutlu: Uğurlu yiğit, kutlu yiğit
Erlaçin: Sarp er, yalçın kaya gibi erkek, şahin gibi erkek
Erman: Er kişi, yiğit kişi
Ermiş: Veli, aziz
Ermutlu: Mutluluk içinde yaşayan er
Eroğan: Yiğit barış tanrısı, güçlü er
Eroğul: Yiğit oğul
Eroğuz: İyi ve doğru erkek, iyi erkek arkadaş, tosun gibi erkek gürbüz erkek
Erol: Erkek ol
Eröz: Özü yiğit, yiğit özlü, yiğit kimse
Ersan: Yiğit ünlü, er sanlı
Ersay: Yiğit olarak saygı göster
Ersayın: Saygıdeğer yiğit, saygı gösterilmesi gereken kimse
Ersel: Yiğit sel
Ersen: Sen ersin, sen yiğitsin
Ersev: Erkek ol ve sev, erken sev
Erseven: Erken seven kimse, yiğit kimse
Ersevin: Erkenden, vaktinden önce sevinç duy, vaktinden önce sevin
Ersezen: Vaktinden önce sezen kimse
Ersezer: Erken sezer, vaktinden önce sezer
Ersin: ‘Yiğitsin’ ‘erkeksin’ erişsin, ulaşsın, gelişsin, yetişsin, olgunlaşsın
Erson: ‘Son yiğit, son erkek’ anlamında, ailenin sonuncu erkek çocuğuna verilen ad
Ersoy: Erkek soy, yiğit soy
Ersöz: Yiğit sözü
Ersun: Erken sun, vaktinden önce sun
Ersungur: Yiğit ve doğan gibi yırtıcı
Erşan: Yiğitliğiyle tanınmış
Erşen: Şen, yiğit, şen erkek
Ertan: Güneş’in doğma zamanından az önce, şafaktan önce
Ertaş: Yiğit ve taş gibi sağlam kimse
Ertay: Yiğit tay
Ertaylan: Yiğit ve uzun boylu kimse
Erte: Sonraki, gün; şafak sökme zamanı; herhangi bir işteki ilk başarı
Ertek: Yiğit, ve tek er,
Ertekin: Yiğit ve tek, yiğit ve biricik, biricik yiğit, yiğit prens
Ertem: Bkz. Erdem
Erten: Sabah güneşin doğduğu an
Ertöz: Yiğit ve cevherli kimse
Ertuğ: Sorguçlu yiğit, tuğlu yiğit
Ertuğrul: Dürüst, doğru yiğit
Ertuna: Yiğit tuna irmağı
Ertunca: Yiğit tunca ırmağı
Ertuncay: Yiğit ve tunçtan yapılmış ay
Ertunga: Erkek kaplan, uygur yazıtlarında adı geçen kişi, alpertunga olarak da bilinir
Ertün: Akşamın ilk saatleri, gecenin başlangıç saatleri
Ertürk: Yiğit türk, erkek türk
Ertüz: Yiğit ve adaletli
Ertüzün: Düzgün er, yiğit ve düzgün kimse
Erülgen: Ulu yiğit, yüce yiğit, metin yiğit
Erün: Yiğit diye tanınan, ünlü yiğit
Erünal: Yiğit olarak tanın, yiğit olarak ün al
Erüstün: Üstün yiğit
Eryalçın: Çıplak, yalçın kaya gibi yiğit kimse
Eryaman: Her bakımdan alışılmışın üstünde olan yiğit
Eryavuz: Çok sert yiğit, yavuz erkek
Eryılmaz: Hiçbir şeyden korkusu olmayan yiğit, gözü korkusuz yiğit
Eryiğit: Yiğit erkek
Esat: Mutlu, çok hayırlı
Esen: Hiçbir sayrılığı, hiçbir sakatlığı olmayan, sağlık ve mutluluk içinde olan sağlıklı
Esendemir: Sağlıklı ve demir gibi
Esenel: Sağlıklı yiğit
Esener: Sağlıklı yiğit
Esentürk: Sağlıklı türk
Eser: Yel, sert esen yel; esme işini yapar, esinti olur yel olur
Esin: Tatlı tatlı esen sabah yeli, içe doğan güzel şey
Esiner: Sabah yeli gibi talı ve yiğit kimse, esin veren kimse
Esmen: Esen yel gibi kimse
Eşref: Çok şerefli, muhterem
Ethem: Edhem
Evin: Buğday tanesinin içi, özü, çok taneli başak, tohum, burçak başağı, ürün
Evren: Var olan şeylerin tümü, felek, cihan
Evrensel: Dünya ölçüsünde olan
Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden olan değişim, kendiliğinden gelişme
Fahir: İftihar edilecek, övülecek
Fahrettin: Diniyle övünen
Fahri: Şeref ve itibar için yapılan iş
Faik: Üstün, yüksek
Falih: Başarı kazanan, isteğine ulaşan
Faris: Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari, Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari
Faruk: Haklıyı haksızı ayırabilen
Fatih: Fetheden, hüküm veren
Fazıl: Faziletli, ahlaklı
Fazlı: Erdemlilik, iyilik
Fecri: Tan yeri ağarması
Fehim: Anlayışlı, zeki
Fehiman: Anlayışlı, zeki
Ferda: Yarın, gelecek
Ferdi: Kişiye özgü
Ferhad: Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren, ünlü halk masalı ferhad ile şirin’in ferhad’i
Ferhan: Sevinçli, mutlu
Ferhat: Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren
Ferid: Eşsiz, tek, benzeri olmayan
Feridun: Eşsiz, tek
Ferit: Avcı kuş
Ferkan: Güçlü, saygın soydan gelen
Ferruh: Uğurlu, kutsal
Fethi: Fetihle ilgili
Fethullah: Allah’ın fetih kısmet ettiği, dinin açılması
Fevzi: Kurtuluşla, zaferle ilgili, galip, üstün gelen
Feyiz: Nimet, ihsan, bereket
Feyyaz: Faydalı, verimli, bereketli
Feyzi: Bollukla, bereketle ilgili, bilimle ilgili
Feyzullah: Allah’ın bilimi, bereketi
Feza: Sonsuz genişlik, sema, uzay
Fırat: Doğu anadolu’da karasu ve murat ırmaklarının birleşmesiyle oluşan, ülkemizden çıktıktan sonra irak’ta dicle ile birleşen basra körfezi’ne dökülen büyük bir irmak
Fikret: Düşünce, akıl, anlayış
Fikri: Düşünceyle ilgili
Firuz: Mutlu, sevinçli
Firuzan: Patlayıcı, yanıcı. Galip üstün gelen, kazanan
Fuad: Kalp, gönül
Fuat: Kalp, gönül
Furkan: Doğruyu yanlıştan ayırma çok şerefli, muhterem
Gafur: Bağışlayıcı, örten, Allah’ın isimlerinden
Galip: Üstün gelen, kazanan
Gani: Zengin, varlıklı, bol
Garip: Zavallı, kimsesiz, yabancı, hüzün veren
Gazanfer: Aslan, yiğit, yürekli
Gazi: Allah yolunda savaşan, savaşta yaralanmış kişi, savaşta yararlılık göstermiş, basarı kazanmış komutanlara verilen ünvan
Gediz: Su birikintisi, gölcük, ege bölgesin’nde bir akarsu; adını bu akarsudan alan bir ilçe
Gencal: Genç, taze
Gencalp: Genç, yiğit, bkz.gençalp
Gencay: Bkz. Gençay
Gence: Azerbaycan’da bir şehir
Gencer: Delikanlı, genç yiğit bkzz. Gençer
Genco: Genç
Genç: Yaşı ilerlememiş olan, yaşlı olmayan, canlı, dinç
Gençalp: Genç yiğit
Gençay: Yeni doğan ay, ilk ay
Gençer: Delikanlı, genç yiğit
Gençkal: Hiç yaşlanma, herzaman genç kal
Gençsoy: Yaşlı olmayan soydan, dinç kimse, genç soylu, soylu genç
Geray: Gök renginde ay
Gerçeker: Aslına uygun nitelikler taşıyan yiğit, gerçek yiğit
Gezgin: Yeni yerler görmek ereğiyle geziye çıkan kimse
Giray: Kudretli, kuvvetli. Kırım hanlarının unvanı
Girgin: Herkesle çabucak ahbaplık, yakınlık kurabilen, sokulgan kimse
Gizay: Gizlenmi ay, saklı ay
Gizer: Giz gibi saklanan yiğit
Gizmen: Giz saklayan kimse, sırdaş
Göğem: Göğermiş ekin, yapraklanmış, ekin; yeşile bakan mor; bir tür yaban mersini
Göğen: Gök, mavi, yeşillik
Gökalp: (‘Alp’taki ‘i’ kalın okunur) gök gözlü yiğit
Gökay: Mavi ay; gökyüzündeki ay
Gökbaran: Gökteki güç; gök gücü
Gökbay: Gök yüzlü ve zengin kimse
Gökbel: Yeşil bir dağın geçit veren yeri
Gökbelen: Yeşil bir dağın geçit veren yeri; yeşil tepe
Gökben: Mavi renkli benek
Gökberk: Mavi gözlü, sert kişi
Gökbey: Mavi gözlü bey
Gökcan: Mavi gözlü dost, candan kişi
Gökçe: Güzel, sevimli, mavi gözlü, gökle ilgili, gök gibi
Gökçer: Mavi gözlü yiğit, sevimli yiğit
Gökçel: Gök ile ilgili, gök rengini andıran
Gökçem: Mavi gözlüm
Gökçen: Güzel, sevimli, mavi gözlü ve sarışın, yiğit, efe
Gökçener: Mavi gözlü yiğit
Gökçer: Mavi gözlü yiğit, gökçe er
Gökçin: Külrengi, kır, kurşuni
Gökdal: Yeşil dal, taze dal
Gökdeniz: Mavi deniz
Göker: Gökyüzünün yiğidi, gök yüzlü erkek, mavi gözlü kimse
Gökhan: Eski türklerde gök tanrısı, göklerin hakimi
Gökmen: Mavi gözlü ve sarışın kimse
Gökmenalp: Mavi gözlü ve sarışın yiğit
Gökmener: Mavi gözlü ve sarışın erkek, mavi gözlü sarışın yiğit
Göksagun: Mavi gözlü hekim
Göksel: Gökyüzüyle ilgili
Gökseven: Mavi seven, gökyüzünü seven
Göksever: Mavi sever, göğü sever, gökyüzünü sever
Göksoy: Mavi gözlü, sarısın soydan gelen
Göksu: Mavi su, türkiye’nin birçok yerinde akarsu adı
Göksun: Kahramanmaraş ilinde bulunan ve Seyhan Irmağı’na karışan bir çay ve bu çaydan adını alan bir ilçe
Gökşen: Mavi gözlü ve şen kimse
Gökşin: Yağmurdan sonra gökyüzünde görülen yedi renkli kuşak, gökkuşağı, alkım
Göktan: Mavi şafak, mavi tan
Göktaş: Mavi taş, uzaydan yere düşen taş, göktaşı
Göktekin: Gökyüzlü ve biricik, mavi gözlü şehzade
Göktuna: Mavi tuna
Göktunç: Mavi gözlü ve tunç gibi
Göktürk: 552-745 yılları arasında Orta Asya’da hüküm süren, Bumin Han’ca kurulmuş olan türk devleti ve bu devletin halkından olan kimse
Gönen: Mutlu ol, sevin
Gönenç: Varlık, bolluk, mutluluk, sevinç
Görgün: Görme yetisi olan, gören, görmüş olan, iyi gören
Görkay: Güzel ay, görkemli ay
Görkem: Gösteriş, görünüş, gürbüz, iyi gelişmiş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik
Görker: Güzel ve yiğit kimse
Görkmen: Alımlı, yakışıklı yiğit, görkemli erkek
Gözen: Albenisi olan, göze güzel görünen, çekici, pınar, kaynak, göze
Güçal: Kuvvet al, güç al
Güçhan: Çetin han, güçlü han
Güçkan: Güçlü soydan olan kimse
Güçlü: Dayanıklı, zorlu, gücü olan, kuvvetli, sözü geçer
Güçlüer: Dayanıklı, zorlu yiğit, güçlü yiğit, sözü geçer yiğit
Güçlütürk: Dayanıklı, zorlu türk, kuvvetli türk
Güçsel: Çetin sel, zorlu sel, güçle ilgili, enerjik
Güçyener: Yenici güç, zorlu güç
Güçyeter: Yeter güç
Güleç: Her zaman gülen, güler yüzlü, güler yüzlü ve sevimli
Güleçer: Güler yüzlü yiğit
Gülener: Güler yüzlü yiğit, güleç er
Gülertan: Gülümseyen sabah vakti
Gülesin: ‘Gülmek’ eyleminden bir iyi dilek
Gülez: Gülü ayaklarında çiğne
Gülhan: Gül evi
Gülmen: Güler yüzlü kimse, güleç
Gültan: Sabah vaktinin gülü, tan gülü
Gültekin: Tek gül, biricik gül, gül gibi güzel ve tek, gül şehzadesi
Günal: Kırmızı güneş, al güneş
Günalp: Güneş gibi ve yiğit
Günaltan: Kızıl sabah vakti ve güneş
Günaltay: Altaylar’dan doğan güneş, altay güneşi
Günay: Güneş ve ay, güneş gören yer, güney
Günaydın: Sabahları söylenen bir esenleme sözü, ‘gününüz aydın olsun’
Günberk: Güneş gibi yakıcı ve sert
Günce: Gün, yani güneş’e benzeyen, günü gününe tutulan,
Gündaş: Aynı günde doğanlardan her biri, aynı gün olan, gündeş
Gündeniz: Güneş ve deniz, güneşli deniz
Gündeş: Aynı günde doğanlardan her biri, aynı günde olan
Gündoğan: (Güneş doğarken doğan çocuklara konulan adlardan) doğan güneş, doğan gün
Gündoğdu: Doğudan esen yel, güneşin doğduğu yön
Gündüz: Bir günün sabahtan akşam dek süren aydınlık bölümü
Güner: Güneşin doğma vakti, günün erken zamanı
Güneri: Günün yiğidi
Güney: Dört yönden biri, her zaman güneşli yer
Güngör: Mutlu, neşeli yasa
Günhan: Oğuz han’ın oğlu
Günkut: Günün uğuru
Günsel: Gün ışığı, ışık seli
Günser: Işık ver, parla
Güntan: Güneşin doğuşundan az önceki zaman
Güntekin: Güneş gibi tek
Günyüz: Aydınlık yüzlü
Güral: Hakkını bol bol, çok al
Güralp: Güçlü yiğit
Güray: Bereketli ay
Gürbüz: Güçlü, iyi yetişmiş
Gürcan: Güçlü, coşkulu can
Gürel: Hareketli, coşkulu, maviye yakın bir renk
Gürhan: Güçlü, kuvvetli han
Gürkal: Gürbüz kal
Gürkan: Gürbüz, kanı bol
Gürol: Hayat boyu her şeyin bol olsun
Gürsel: Taşkın, bol sulu sel
Gürsoy: Güçlü, kalabalık soydan
Gürsu: Çok, güçlü su
Gürtan: Işıklı, geniş tan yeri
Güven: Kuşku, korku duymadan bağlanma, inanma, cesaret
Güvenç: Güven, sevinçli, dayanak
Güzey: Güneş görmeyen yer, kuzey
Hafiz: Koruyan, saklayan, kur’an ı ezberlemiş kişi
Hakan: Eskiden türk imparatorlarına verilen unvan. Kağan
Hakkı: Doğrulukla, adaletle ilgili
Haldun: Sonsuz, ebedi olan
Halid: Sonsuz, sürekli, bir yıldan çok yaşayan
Halil: Yakın dost
Halim: Sessiz, sakin, yumuşak huylu, yavaş
Halis: Katıksız, saf, temiz, hilesiz, yalnız
Halit: Sonsuz, sürekli, bir yıldan çok yaşayan
Haluk: İyi huylu, geçimli
Hamdi: Allah’ı övmek, şükretmek
Hamdullah: Allah’ın övgüsü
Hami: Himaye eden, koruyan
Hamid: Övgüye değer, tanrının adlarındandır
Hamil: Sahip, malik, taşıyan, gözeten
Hamit: Övgüye değer
Hamza: Aslan, heybetli, azametli
Haris: Bekçi, gözcü, kollayıcı
Harun: İnat eden, huysuz
Hasan: Güzellik, iyilik
Hasbi: İsteyerek ve karşılık beklemeden yapılan
Hasib: Hesap görücü, Allah’ın isimlerinden
Haslet: İnsanın yaradılıştaki huyu
Haşim: Gösterişli, muhteşem
Haşmet: Gösteriş, büyüklük, ululuk
Hayati: Dirilik, canlılık, önemli, hayatla ilgili
Haydar: Aslan, cesur, yiğit
Hayrettin: Dinin hayırlı, mübarek kıldığı
Hayri: Hayırla, iyilikle ilgili
Hayrullah: Allah’ın hayırlı ettiği
Hazar: Barış, güven
Hazer: Deniz, büyük su
Hazim: Akıllı, işbilir
Heper: Bütünüyle yiğit, hep yiğit, her zaman yiğit
Hepgüler: Her zaman güler
Hepyener: Her zaman yener, hiç yenilmez
Heybet: Korku ve saygı uyandıran görünüş
Hıdır: Ölümsüzlüge kavuştuğuna inanılan, hızır
Hıncal: Öcünü onda koyma, öcünü al, öç al
Hızır: Ölümsüzlüğe kavuştuğuna inanılan kişi
Hızlan: Elini çabuk tut, hızını artır
Hidayet: Doğru yola girme, müslüman olma
Hikmet: Bilgelik, tanrının nedeni anlaşılmayan amacı, özlü söz, vecize
Hilmi: Sakin, yumuşak huylu
Himmet: Çaba, emek, çalışma, irade, yardım, ermiş kişinin yaptığı etki
Hiram: Yürüme, gezinme
Hulagü: Abbasi devletini yıkan İlhanlı hülkümdarı
Hulki: Yaradılışla ilgili, iyi huylu
Hulusi: Saf, içi temiz, samimi, içten
Hurcun: Özgür
Hurşit: Güneş
Hüdai: Hidayete ermiş
Hüdaverdi: Allah’ın verdiği
Hülagü: İlhanlılar Devleti’ni kuran Türk Moğol hükümdarı
Hünkar: Uğurlu, genç osmanlı sultanlarına verilen bir ad
Hüray: Ay gibi özgür
Hürcan: Özgür
Hürkan: Özgür soydan gelen
Hüsam: Keskin kılıç
Hüsamettin: Dinin keskin kılıcı
Hüseyin: Küçük sevgili
Hüsmen: Hüseyin
Hüsnü: Çok güzel ildir Parıltı, parlayış, alacakaranlık
Hüsrev: Padişah, hükümdar. Ilgaz atın dört nala koşması, akın, hücum
Irmak: Taşıdığı su ve genişliği bakımından en büyük akarsu
Işık: Güneş ve benzeri bir kaynağın yaydığı aydınlık;
Işıkalp: Işıklı yiğit
Işıker: Aydınlık yiğit, ışıklı yiğit
Işıkhan: Işıklı han
Işıl: Çok aydınlık, parlak
Işılar: Parlaklık verir, pırıl pırıl eder, ışıldar, ışık yayar, parlar şavkır
Işıltan: Şafak ışığı
Işıltı: Titrek ışık, pırıltı, parıltı
Işıner: Işın saçan yiğit
İçöz: İçi özü olan
İdris: Hoş kokulu bir kiraz türü, bilimde ileri düzeyde olan, peygamber
İğdemir: Araba okunun demiri, dülgerlerin ve heykelcilerin ağaç yontma aracı
İhsan: İyilik, bağış, bağışlama
İkbal: Şans, talih, işlerin yolunda gitmesi, mutlu olmak, arzu istek
İlbars: Ülkenin parsı, XVI. Yüzyılda Harizm ya da Özbek Hanlığı Devleti’ni kuran kişi
İlbay: Bir ilin, bir obanın yöneticisi
İlbey: Vali
İlbilge: Ülkenin, yurdun bilgesi
İlcan: Ülkede en sevilen
İldeniz: Ülkenin, yurdun denizi,
İldiz: Yıldız, gün dönümünden 10 gün öncesi
İlgar: Çabuk, hızlı, hücüm, akın, havanın açık olması, öfke
İlgazer: Ilgaz dağlarının yiğidi
İlgi: İlişki, yakınlık duyma
İlgün: Bütün ülke, bütün halk, herkes el gün
İlhami: İçe doğanlarla, esinle ilgili
İlhan: Ülkenin başı, ülkenin yöneticisi, moğol devlet başkanlarına verilen unvan
İlkan: İran’da ilhanlılardan sonra kendi adıyla bir devlet kuran Türk
İlkay: Yeni ay, ayın ilk hali
İlkcan: İlk doğan erkek çocuklara verilen ad
İlke: (İlk çocuk için) kendisinden vazgeçilmeyecek ana düşünce, uyulması gereken davranış kuralı
İlker: İlk doğan erkek çocuk
İlkgün: (İlk çocuk için) birinci gün
İlkin: (İlk çocuk için ya da ikiz doğumda ilk doğan için) ilk önce, önce
İlkiz: (İlk çocuk için) birinci iz
İlköz: (İlk çocuk için) özden doğmuş ilk kişi, birinci
İlkut: Kutlu ülke, kutlu yurt
İlkutlu: Uğurlu il, kutsal ülke, kutlu ülke
İlsavaş: Ülke için savaş
İlsavun: Ülkeyi savun
İlsev: Ülkeyi sev
İlseven: Ülkeyi seven
İlsever: Ülkeyi sever, ülke sever
İltan: Ülkenin ışığı
İltay: Ülkenin yavrusu, çocuğu
İltekin: Tek eşsiz ülke
İlter: Yurdunu seven, koruyan
İlteriş: Ülkeyi derleyip topralayan
İltüzer: Ülkeyi düzene sokan, derleyip toplayan
İlyas: Yağmurlara hükmeden peygamber
İmdat: Yardım eden, son olması istenilen çocuğa konulan ad
İmge: Düş, görüntü, tasarım
İmran: Evine bağlı kalan
İmre: Dost, arkadaş, ağabey
İnal: Güvenilir arkadaş, inanılır kimse, dost, inanca veren, inanılan, şehzade, prens, han
İnalkut: İnanılır ve uğurlu kimse, uğurlu şehzade
İnaltekin: Güvenilir ve biricik olan, şehzade, prens
İnan: Tanrı’ya inanış, bir kimsenin ya da bir şeyin doğruluğuna, gücüne, büyüklüğüne sarsılmaz bir duygu ile inanma
İnanç: Bir düşünceye bağlılık, iman, doğru, emin
İnanır: İnanan kişi, inanan ve güvenen kimse
İnanöz: İnanan kimse, özüyle inanan kişi, inanan öz
İncebey: İnce yapılı ve soylu kişi, incelikli bey kişi
İnsel: İnden, mağaradan çıkan sel, in seli
İrem: Cennet, nişan tahtası, bir tür müzik aleti
İren: Kendini tanrı’ya adamış kimse, ermiş kimse, eren
İrfan: Bilme, anlama, sezme, kavrama gücü
İrtek: Erken doğan, er doğmuş
İsa: Tanrının yargılaması, dört büyük peygamberden biri, hristiyanlığın kurucusu
İshak: Bilgin olarak tanınan bir peygamer
İskender: Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Hindistan’ı fethetmiş Makedon kumandanı
İslam: İslam diniden olan, müslüman
İsmail: İbrahim peygamberin oğlu, kutsal kitaplarda adı geçen peygamber
İsmet: Masumluk, temizlik, haramdan çekinme
İstemihan: Göktürk Devleti’nin kurucusu Bumin Kağan’ın kardeşi, Göktürk Devleti’ni güçlendiren Türk hakanı
İşcan: Çalışkan
İşçen: İş sever, çalışkan, becerikli, işbilir
İzgütay: İyi yavru, iyi tay
İzzet: Değer, kıymet, kuvvet, kudret, hürmet, saygı
Jiyan: Kızgın, hışımlı
Kabil: HZ.Adem’in oğullarından, ağabeyini öldürdü
Kadem: Uğur, ayak adımı, yarım arşın
Kadir: Kuvvetli, güç sahibi, değer, onur, şeref
Kadri: Değer, kıymetle ilgili
Kadrican: Değerli itibarlı can, dost
Kahraman: Yiğit, cesur, bir olayın baş kişisi
Kalender: Alçakgönüllü, gösterişsiz
Kamber: Köle, dost
Kamer: Ay, sadık hizmetli
Kamil: Olgun, yetkin, kültürlü, bilgili, tam, eksiksiz
Kamuran: Arzusuna erişmiş
Kanber: Evin emektarı, büyüğü
Kandemir: Sağlam kan, kanı sağlam olan kimse, sağlam demir
Kani: Kanaat eden, razı olan
Kapkın: Ansızın yakalayıp alabilen, ısırıp parçalayan, hemen kapan, alan, kapgın, kapan
Kaplan: Hindistan ve Afrika ormanlarında yaşayan, aslan büyüklüğünde, postu çizgili, kedigillerden yırtıcı, güçlü bir hayvan
Karaalp: Karaalp yiğit
Karabey: Esmer, rengi karaya çalan bey
Karaca: Geyik türünden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı, dağkeçisi, yaban keçisi, eti yenen bir kuş, (mecaz olarak)
Karacabey: Esmer, rengi karaya çalan bey, kahramanlığıyla tanınmış Türk kumandanı
Karacan: Yağız, bir ağaçcık, dedem korkut öykülerinde bir yiğit
Karahan: Esmer hükümdar
Karakan: Bir tür dağ ağacı
Karan: Karanlık
Karanalp: Kara yağız yiğit
Karatay: Selçuklu devlet adamı
Karayağız: Yağız, ünlü halk ozanı Karacaoğlan’ın adından
Karer: Yağız yiğit
Kartal: Kızıl kara tüylü, güçlü kıvırcık gagalı, iri ve güçlü, yıryıcı bir kuş
Kartay: Yaşlı, pir
Karun: Zenginliğine güvenip kibirlenen
Kasım: Bölen, taksim eden, ezici ufaltıcı
Kaya: Büyük, sert taş kütlesi
Kayaalp: Kaya gibi sert yiğit
Kayacan: Kaya gibi güçlü can
Kayaer: Kaya gibi sert ve sağlam yiğit
Kayahan: Güçlü, sert hükümdar
Kayan: (‘Kaymaktan’ kayma işini yapan, akar gibi yer değiştiren, kayıcı,
Kayatekin: Kaya gibi sağlam şehzade
Kayatimur: Kaya demir, sert demir
Kayatürk: Kaya gibi sağlam ve sert türk
Kayhan: Güçlü hükümdar
Kayı: Osmanlıların kökeni olan Oğuz boylarından birinin adı, sağlam, sert, güçlü, sağanak, bora
Kayıhan: Güçlü kağan, sert han, sağlam han
Kaynak: Bir suyun çıktığı yer, göze, pınar
Kayra: Büyük birinden gelen iyilik, ihsan
Kazım: Er, öfkesini yenen kimse. Hırsını dizginleyen
Kemal: Olgunluk, en yüksek değer, erdem
Kemalettin: Dinin olgunluğu, değeri
Kenan: HZ. Yakup’un ülkesi. Cennet, filistin
Kerem: Soyluluk, cömertlik, bağış
Keremşah: Asil, soylu şah, hükümdar
Kerim: Cömert, ulu, büyük
Kerimhan: Cömert, ulu hükümdar
Keyhan: Dünya
Kılıçaslan: Selçuk sultanlarının üçüncüsü, Türklerin Anadolu’yu yurt edinmesini sağlayan, haçlıları Anadolu’dan kovan Türk Beyi
Kılıçer: Kılıç gibi keskin yiğit, kılıç gibi yiğit
Kınay: Hiç durmadan çalışan, çalışkan
Kıraç: Su bulunmayan toprak, kurak toprak, verimsiz toprak
Kıralp: Rengi kırçıl olan yiğit, kırçıl renkli yiğit, kır yiğit
Kıraner: Vurup ezerek parçalayan yiğit
Kırca: Kırçıla yakın, kıra benzer, kır gibi
Kırtekin: Kırçıl şehzade
Kıvanç: Mutlu bir olgudan duyulan şey, sevinç, övünç
Kıvançer: Sevinç olan yiğit, övünç olan yiğit, sevindiren kimse
Kıvılcım: Yanmakta olan bir şeyden çevreye sıçrayan ateş parçası
Koçer: Koç yiğit, yiğitler yiğidi
Koçhan: Yiğit kağan
Kolçak: Yiğit, mert, koçak
Konur: Bozla sarı arası bir renk, yanık kırmızı, gururlu, kibirli, kahraman,
Konuralp: Yiğitler yiğidi, onurlu yiğit
Konurata: Yiğit ata, onurlu ata
Konurbay: Onurlu ve varsıl, onurlu bey
Koral: Sınır muhafızı
Koralp: Kor gibi, kor ateş gibi yiğit
Koray: Kor renkli ay
Korcan: Kor ateş gibi kimse
Korçak: Heykel
Korel: Kor gibi etkili, yakıcı kişi
Korgün: Kızıl güneş, kor durumdaki güneş
Korhan: Ateş gibi kağan
Korkmaz: Hiçbirşeyden çekinmeyen, yiğit, yürekli
Korkut: Büyük dolu tanesi, cin, peri gibi hayali yaratıklar, korkusuz, cesur
Kortan: Kıpkızıl şafak, güneş’in doğmasından önceki kızıllık
Koşal: Koşarak git ve al
Köker: Soyca yiğit olan kimse, kökü yiğit
Köknar: Çam türünden, yatay dallı, kerestelik bir orman ve süs ağacı
Köksal: Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin
Köksalan: Kökleşmş olan, kök salmış olan
Köksan: Köklü ün, köklü ad
Köksoy: Kökü derinlere giden soydan olan
Kubat: Kaba, şişman
Kubilay: Çin’de ‘yu-an’ adıyla yeni bir hanedanlık kuran Moğol İmparatoru, Kubilay Han
Kudret: Güç, kuvvet, tanrının gücü, zenginlik, yetenek
Kunt: Sağlam yapılı, sağlıklı, dayanıklı, kalın, sert
Kunter: Sağlam, kuvvetli
Kuntman: Sağlam ve iri yapıl erkek
Kuraner: Kurucu kişi
Kurtalp: Kurt gibi yiğit
Kurtbey: Kurt gibi atılgan, güçlü
Kurter: Aldanmaz yiğit, işini iyi bilen yiğit, kurt yiğit
Kurtul: Güç bir durumdan kendini kurtar
Kurtuluş: Tehlikeli ve kötü bir durumdan kurtulma
Kutal: Uğur al, uğurla ilgili, uğursal
Kutalp: İyilik getiren yiğit, uğurlu yiğit
Kutan: Dua, yalvarma, saka kuşu
Kutay: Uğurlu ay
Kutbay: Uğurlu bey
Kutberk: Uğurlu ve sağlam
Kutcan: İyilik getiren kimse, kutlu kimse
Kuter: İyilik getiren yiğit, kutlu yiğit
Kutgün: Kutsal gün, kutlu günde doğmuş
Kuthan: Uğurlu kağan, kutlu kağan
Kutkan: Uğurlu kan, kutlu kan
Kutlay: Uğurlu ay, kutlu ay
Kutlu: İyilik, uğur getirdiğine inanılan, uğurlu kutsal
Kutlualp: Uğurlu yiğit
Kutlubay: İyilik ve zenginlik getiren
Kutlubey: Uğurlu bey
Kutlucan: Uğurlu ve can kimse
Kutluel: Uğur getiren el
Kutluer: Uğurlu yiğit
Kutluğ: Uğurlu, mutlu
Kutluğhan: Uğur getiren kağan, oğuz han’ın torunu
Kutluhan: Uğur getiren kağan
Kutluk: Uğurlu
Kutlutekin: Uğurlu ve biricik, uğur getiren şehzade, uğurlu prens
Kutlutürk: Uğurlu türk, kutsal türk
Kutsal: Tapınılacak ya da uğrunda can verilecek denli sevilen; dokunulmaması gereken; uğur getirdiğine inanılan uğurlu, kutlu
Kutsalan: Uğur getiren, uğur salan
Kutsalar: Uğur getiren kimse, uğur getiririr, kut gönderir
Kutsan: Uğurlu ad, kutlu ad
Kutsay: Uğurlu say
Kutsoy: Kutlu soydan gelen, soyu kutlu
Kuzey: Kürşat Göktürk prensi
Kuzgun: Bir tür karga
Kürşat: Açılış merasimi, bir cins tavla oyunu
Kürşat: Göktürk prensi. Lami
Lami: Sert, çatık kaşlı veya aslan
Latif: Yumuşak, güzel, nazik, şakacı
Lemi: Parlama, parıltı
Levend: Osmanlı donanmasında denizci, yakışıklı, boylu poslu
Levent: Dünya, varlık
Lokman: Doğruluk gösteren adaletli davranan
Lütfi: Hoşluk, iyi davranış. Macid şan, şeref sahibi, iyi ahlaklı
Lütfullah: Çok övülmüş, methedilmiş
Mahir: Becerikli, hünerli
Mahmut: Övülmeye değer, hamdolunmuş
Mahsun: Güçlendirilmiş, güçlü
Maksut: İstek, niyet, maksat, varılmak istenen yer
Malik: Sahip, elinde bulunduran
Malkoç: Ünlü bir akıncı soy olan Malkoç Oğullarının atası Malkoç Mustafa Bey’in adından
Mansur: Yardım edilmiş, tanrının yardımıyla galip gelmiş
Mazhar: Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer, onurlanma
Mecid: Çok ulu, yüce
Mecnun: Cin çarpmış, delice seven, tutkun, leyla ile mecnun hikayesinin mecnun’u
Medeni: Uygar, şehirli, terbiyeli, nazik
Medih: Övme konuşu olan
Mehdi: Allah tarafından hidayet verilmiş olan
Mehmet: Muhammed isminin türkçe’de söylenişi
Melih: Güzel, şirin, sevimli
Melik: Hükümdar, hakan, mal sahibi
Melikşah: Büyük Selçuklu Hükümdarı
Memduh: Övülmüş, övülecek
Memnun: Minnet eden, hoşnut, sevinçli
Menderes: Bir akarsu yatağının az eğimli ova ve vadilerde çizdiği kıvrım
Mengüalp: Ölümsüz yiğit
Mengüer: Ölümsüz yiğit
Mengühan: Ölümsüz Kağani Hulagu Han’ın kardeşi, Moğol Hanı
Mengütaş: Ölümsüz taş, bengi taş
Mengütekin: Ölümsüz şehzade
Mengütimur: Ölümsüz ve demir gibi sağlam, ölümsüz demir
Mensur: Saçılmış, dağılmış, ölçüsüz, uyaksız söz
Mercan: İskeleti kalkerli kırmızı renkli, koloniler halinde kayalık yerlerde yaşayan deniz hayvanı
Merdan: Mertler, yiğitler
Meriç: Balkan yarımadasında bir akarsu
Meriçtan: Meriç Irmağı’nın şafağı, Meriç kıyısındaki sabah vakti
Merih: Bir gezegen
Mert: Sözüne güvenilir, yiğit, adam, insan
Mertkal: Her zaman mert olarak yaşa
Mertol: Sözünün eri ol, yiğit ol
Mesut: Mutlu, bahtiyar
Mete: Büyük Türk Hun İmparatoru, cengi
Metin: Metanetli, sağlam, özü, sözü doğru, güvenilir
Mevlüt: Yeni doğmuş çocuk, doğulan zaman
Mihrican: Sonbahar
Miray: Ayın ilk günleri
Mirkelam: Güzel, nazik konuşan
Mirsat: Gemi çapası
Mirza: Hükümdar soyundan gelen
Mithat: Övme
Muammer: Ömür süren, yaşayan
Muhammet: Bkz. Muhammed
Muharrem: Haram kılınmış, ay takviminin ilk ayı
Muhittin: Dini saran, çevreleyen
Muhlis: Katıksız, halis, dostluğu içten olan
Muhsin: Bağışta iyilikte bulanan
Mukbil: Mutlu, bahtiyar
Murat: Arzu, istek, dilek
Murathan: Arzulu hükümdar Naci Kurtulan, cennetlik
Murtaza: Allah’ın (C.C.) razı olduğu kişi
Musa: Bir vasiyeti yerine getirmekle görevlendirilmiş kişi
Mustafa: Seçilmiş, güzide
Muştu: Sevindirici haber, iyi haber
Mutlu: Bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan, mesut
Mutlualp: Özlem ve isteğine kavuşmuş yiğit
Mutluay: Mutlu ve ay gibi olan
Mutlugün: Sevindirici gün; mutluluk veren gün
Mutluhan: Mutluluğa erişmiş hükümdar
Mutlutekin: Özlem ve isteklerine kavuşmuş ve biricik kimse, mutlu şehzade
Muttalip: İsteyen, talepte bulunan
Muzaffer: Zafer kazanmış, üstün
Müfid: Anlamlı, faydalı
Müjdat: Müjdeler, sevinçli haberler
Mükremin: Ağırlanmış, ikram olunmuş
Mümtaz: Ayrı, üstün tutulmuş
Münir: Işık veren, parlak
Müren: Dereden büyük akarsu, çay, ırmak moran
Mürsel: Gönderilmiş, peygamber
Müslim: İslam dininden olan, müslüman
Müşfik: Şefkatli, merhametli. Nabi haberci, haber veren, yerden fışkıran, akan
Nadi: Haykıran, seslenen, toplantı
Nadir: Az bulunur
Nafi: Yararlı, şifa, hayırlı
Nafiz: Becerikli, atılgandelen, içeri işleyen, etkili, sözü geçen
Nahit: Venüs gezegeni, zühre, ergen
Nail: Muradına ermiş
Naim: Varlık içinde yaşayan, zengin, cennetin bir bölümü
Naki: Temiz, pak, çok zarif, güzel
Namık: Yazıcı, katip
Nasir: Yardımcı, yardım eden
Nasrettin: Dine yardımı dokunan
Nasuh: Öğüt veren, temiz
Nasuhi: Bozulmaz biçimde tövbe eden
Naşit: Şiir yazan, okuyan
Nayman: Sekiz; batı Moğolistan’da yaşayan ve sekiz oymaktan oluşan türk topluluğu
Nazım: Düzenleyen, manzume yazan
Nazif: Temiz, zarif
Nazir: Bakan, gözeten, bakan, vekil
Nazmi: Nazımla, şiirle ilgili, sıralı
Nebil: Yüksek nitelikli, akıllı, anlayışlı, bilgili
Necat: Kurtulma
Necati: Kurtuluşla ilgili
Necdet: Kahramanlık, yiğitlik
Necip: Soylu, soyu temiz
Necmettin: Dinin yıldızı
Necmi: Yıldızlarla ilgili
Nedim: Tatlı, güzel konuşan
Nedret: Az bulunan, seyrek
Nehar: Gündüz
Nejat: Soy, nesil, doğa, yaradılış
Nesim: Yumuşak rüzgar, iyi, yumuşak huylu
Neşat: Sevinç, neşe
Neşet: Meydana gelme, yetişme
Nevra: Işıklı, parlak, çiçek
Nevzat: Yeni doğmuş
Neyzen: Ney çalan
Nezih: Temiz, lekesiz, rahat, huzurlu, kibar
Nezihi: Temizlikle, saflıkla ilgili
Nida: Bağırma, seslenme
Nihat: Huy, yaradılış
Nimet: Lütuf, bağış, mutluluk
Niyazi: Kaide, kural, düzen, tertip, yasa
Nizam: Kural, düzen, sıra, yasa
Nizamettin: Dinin yasası, kuralı
Nizami: Nizam, düzenle ilgili
Noyan: Ordular komutanı, başkomutan, soylu kişi
Nuh: Üçüncü peygamber
Numan: Kan, gelincik
Nuralp: Aydınlık saçan yiğit
Nurbay: Aydınlık saçan erkek
Nurer: Aydınlık saçan yiğit
Nurettin: Dinin ışığı, aydınlığı
Nuri: Nurle, ışıkla ilgili
Nurkan: Aydınlık, temiz soydan gelen
Nurkut: Aydınlık sal, ışık ver
Nursal: Aydınlık sal, ışık ver
Nurullah: Allah’ın (C.C.) nuru
Nusret: Yardım, tanrının yardımı, başarı
Nusrettin: Dinin üstünlüğü
Nuyan: Soylu kişi, noyan
Nüvit: İyi haber, müjde. Ogün belirli bir günde doğan
Nüzhet: Neşe, ferahlık, sevinç oflaz Eksiksiz, tam, gürbüz, yakışıklı, becerikli, eflatun
Obuz: Su gözesi, göze kaynak
Odhan: Ateş kağan, ateş han
Odkan: Ateş kan, ateşli kan, kaynayan kan, deli kan
Ogan: Barış tanrısı, gök tanrısı, güneş, güçlü, yiğit, bkz. Oğan, okan
Oganalp: Güneş gibi yiğit, gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit, bkz
Oganer: Gök tanrısı gibi yiğit, güçlü yiğit. Bkz. Oğaner, okaner
Ogansoy: Tanrı soyundan, gök tanrısı soylu
Ogün: O bilinen ve anısı olan gün
Oğan: Güçlü, kuvvetli
Oğul: Erkek evlat, kovandan çıkan arı topluluğu
Oğulbal: Tatlı oğul, oğul balı, oğul arılarının yaptığı ak bal
Oğulcan: Can oğul
Oğultekin: Biricik oğul, şehzade
Oğultürk: Türk oğlu
Oğur: Uğur, samimi, içten
Oğuz: Sağlam, gürbüz, güçlü, iyi yürekli, iyi arkadaş, dost Hun İmparatoru Oğuz Han’ın adından
Oğuzalp: Sağlam yiğit, güçlü yiğit, iyi yürekli yiğit, dost yiğit
Oğuzer: Sağlam yiğit, güçlü yiğit, iyi yürekli yiğit, dost yiğit
Oğuzhan: Yiğit han, oğuzların efsanevi kahramanı
Oğuzman: Sağlam, gürbüz, güçlü kimse, iyi yürekli dost kimse,
Okan: Anlama, öğrenme, oğuz
Okanay: Güçlü ay, yiğit ay, güneş ve ay
Okay: Ok gibi doğru, ay gibi parlak
Okayer: Ok gibi doğru, ay gibi yiğit
Okaygün: Ok gibi doğru, ay gibi güzel, güneş gibi yakıcı kimse
Okbay: Ok gibi doğru ve varsıl kimse
Okcan: Hareketli, canı tez
Okdemir: Demirden yapılmış ok
Oker: Hızlı, hareketli
Okgüç: Ok gibi doğru ve güçlü
Okman: Okçu, ok atan kimse
Oksal: Ak at, oku sal, oku bırak
Oktar: Ok atan, okçu
Oktay: Öfkeli, sinirli
Oktunç: Ok tuncu; tunçtan yapılmış ok
Oktürk: Ok gibi türk
Okyar: Oku parçala
Olca: Savaşta ele geçirilen mal, ganimet
Olcaytuğ: Hulagu’nun torunlarından argun’un oğlu, ilhanlı hükümdarı
Olgaç: Bilgi ve görgüce olgunlaşmış kimse
Olgun: Bilgi ve görgüce gelişmiş
Olgunay: Dolunay durumundaki ay
Olguner: Bilgi ve görgüce gelişmiş erkek, olgunlaşmış erkek
Olgunsoy: Gelişmiş soy, olgunlaşmış soy
Oltan: Şafak ol, tan ol
Oltun: Saygı gösterilen ol, saygın ol
Oltunç: Tunç ol, tunç gibi sağlam ol
Oluş: Olma işi, olma biçimi var oluş
Omay: Seçkin, seçilmiş
Onan: Daha iyi bir duruma giren, eksiği kalmayıp gönül huzuruna eren, iyileşen
Onar: (‘Onmak’tan) eksiği kalmayıp gönül erincine ulaşır, daha iyi bir duruma gelir, mutlu olur; (‘onarmak’tan) ‘işler duruma getir, düzelt’ anlamında buyruk
Onaran: İşler duruma getiren, düzelten
Onat: İyi, güzel, dürüst nitelikli
Onatkut: İyive uğurlu
Onay: Gerçekleme, doğrulama
Ongan: Özlem ve istekleri yerine gelmiş, mutlu
Onganer: Mutlu yiğit
Ongun: Tam, verimli, bayındır, kutlu, uğurlu, gelişmiş, gürbüz
Ongunalp: Mutlu yiğit, yararlı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit
Onguner: Mutlu yiğit, yararlıı yiğit, kutlu yiğit, gürbüz yiğit
Onur: Kişinin kendine saygısı
Onural: Onur sahibi ol
Onuralp: Kendine saygısı olan, yiğit, onurlu yiğit
Onurhan: Onurlu hükümdar
Onursal: Onurla ilgili, onur niteliğinde; saygı göstermiş olmak için verilen
Oran: Karşılıklı uygunluk, iki şeyin birbirini tutması, iki şey arasında ya da parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, anlayış
Oray: Kale burcu ve ay
Orbay: Kentli ve zengin
Orçun: Sağlam adam, bir görevde, birinden boşalan yere gelen kimse, ardıl
Orhan: Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci sultanı Orhan Gazi’nin adından kent kağanı
Orhun: Orta asya’da büyük bir ırmak
Orkan: ‘Orhan’ adının bir başka biçimi
Orkut: Kutlu, uğurlu şehir
Ortaç: Tepe, kendine miras kalan kimse; bir hükümdarlığın tahtına geçecek kimse, veliaht
Ortun: Ortanca kardeş
Ortunç: Tunçtan yapılmış gibi sağlam kale
Orun: Büyük bir görevlinin çalıştığı yer, makam
Orunbay: Büyük görevi olan kimse, makam sahibi
Oskay: Sevinçli, neşeli
Osman: Bir tür kuş, Osmanlı’nın kurucusu
Otağ: Yüksek direkli, süslü, büyük çadır
Oytun: Kutsal, mübarek, beğenilen yer
Ozan: Sazla şiir söyleyen halk şairi; şair, şiir yazan kimse
Ozanalp: Şair ve yiğit kimse
Ozanay: Şair ve ay gibi kimse
Ozaner: Şair ve yiğit
Ozankan: Ozan soyundan gelen
Ödül: Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan
Ögeday: Çok akıllı
Ögünç: Övünülecek şey
Öğün: (‘Övünmek’ten buyruk) kendi kendini öv, kendi kendini yücelt, övün
Öğüt: Birine, yapması ya da yapmaması gereken şeyler üzerine söylenen söz
Öke: Olağanüstü yetenekleri olan kimse, dahi
Öker: Akıllı
Ökkeş: Erkek örümcek, bir dağın adı
Ökmen: Akıllı, zeki
Ökmener: Akıllı, yiğit, zeki yiğit
Öksel: Akılla ilgili, zeka ile ilgili, ussal, akılsal
Öktem: Yürekli, yiğit, güçlü, görkemli; ünlü
Öktemer: Yürekli yiğit, güçlü yiğit, görkemli yiğit, ünlü yiğit
Ökten: Güçlü, yiğit
Ömer: Yaşayış, hayat, ikinci halife
Ömür: Yaşayış, hayat
Önal: Üstün gel, önde ol
Önalan: Önce davranan, önde giden, başa geçen
Önay: Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal
Öncel: Birine göre kendinden, önce gelen, selef; yol açan, yol gösteren
Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan
Öncüer: Önde giden yiğit, öncülük eden yiğit
Önder: Bir topluluğa başkanlık eden, önde giden, yol gösteren
Önel: Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade
Önem: Bir şeyin nitelik ya da nicelik yönünden değeri olma durumu, değer
Öner: Başta gelen, yön, sıra
Öngör: Önceden gör, ilerde olacakları sez
Öngören: Önceden gören, önceden kestiren
Öngün: Önemli bir günün ya da bir bayramın öncesindeki gün, arife
Önol: Önderlik et
Önsel: Hiçbir denemeye dayanmadan, yalnızca akıl yordamıyla
Önsoy: Önde gelen soy
Önumut: Önde gelen umut, ilk umut
Örsal: Örsü al
Örsan: Örs gibi sağlam adı olan
Örsel: Örs gibi sağlam el
Övgü: Övmek için söylenen güzel söz, övme
Övgün: Övülen kimse
Övül: Başkasınca beğenil ve iyiliklerin söylensin
Övün: Kendi kendini öv, kendini yücelt
Övünç: Bir niteliği nedeniyle övünme işi, sevinme, sevinç, kıvanç
Övüş: Birinin iyiliklerini söyleyerek beğenildiğini belirtme, övme biçimi, övme yolu
Öymen: Evcimen, evine bağlı
Öz: Bir kimsenin benliği, içsel varlığı; bir şeyin temel öğesi (mecaz olarak) ana nokta, can alıcı nokta, ana öğe, bir şeyin en güçlü kısmı, özü, içine arılığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan
Özak: Özü ak, özü beyaz, ak öz, beyaz öz
Özakay: Özü ak ay, özü beyaz ay
Özal: Özü kırmızı, özü al renkte, gerçek al,
Özalp: Özü yiğit, öz yiğit
Özarı: Özü temiz özü arı
Özay: Özü ay gibi
Özbay: Özü zengin
Özbek: Yürekli, doğru, namuslu; orta asya’da yaşayan bir türk boyu, bu boydan kimse
Özberk: Özü sert, özü sağlam
Özbey: Özü bey
Özbilen: Herşeyin özünü bilen, az ama öz bilen
Özbilge: Özce bilge kişi, özü bilge
Özbilgin: Bilgin kimse, özce bilgil kimse
Özbilir: Her şeyin özünü bilir
Özbir: Özü sözü bir, doğru özlü
Özcan: Bir kimsenin kendi öz canı olan
Özçelik: Özü çelik olan kimse, sağlam özlü
Özçetin: Özü çetin olan kimse, çetin kimse
Özçevik: Hemen durum alabilen kimse, çevik kimse
Özdal: Dal gibi kimse, özü değerli
Özdeğer: Değerli kimse, özü değerli
Özdem: ‘İçsel varlığım olan’ özü demir olan, demir özlü
Özdemir: Demir gibi kimse, özü demir olan, demir özlü
Özden: İçtenlikli kimse, içten davranışlı, içten, soyca temiz; özsu
Özdener: İçtenlikli davranan, kimse; soyca temiz yiğit
Özdilek: İçten dilenen şey, içsel dilek
Özdinç: Dinç kimse, özü dinç
Özdoğa: Özce doğaya benzeyen kimse
Özdoğal: Özce doğaya uygun, doğal kimse
Özdoğan: Özce şahin gibi olan kimse
Özdoğru: Doğru kimse, özü doğru
Özduru: İçsel varlığı duru kimse, temiz kimse, özü duru
Özdurul: İçsel varlıkça durulaş, özünü durulaştır, duru özlü ol
Özek: Ağacın, bitkinin içi, özü, çalışkan, güç, soluk, nefes, okla boyunduruğu birbirine bağlayan demir; bir şeyin ortası, göbeği
Özel: Yalnız bir tek şeye, bir ereğe ya da kimseye ayrılmış olan; her vakit görülenden ayrı, alışılmıştan, olağandan ayrı
Özenç: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma işi, özenme işi, özen
Özer: Özü yiğit, özce erkek, yiğit
Özercan: Özce erkek olan sevgili kimse, yiğit ve sevgil kimse
Özerdal: Özce yiğit ve dal gibi kimse
Özerdem: Özce erdemli kimse, özce iyilikçi, alçak gönüllü kimse
Özerhan: Ünlü uçbeyi, ünlü akıncı yiğit Evrenos Gazi’nin dedesi
Özerk: Kendi kendini yöneten
Özerkin: Özgür kimse, özerk kimse
Özerol: Özce yiğit ol
Özertan: Özce şafak vakti gibi olan
Özertem: Özce erdemli kimse, iyilikçi, alçak gönüllü, erdemli kimse
Özge: Başka, ayrı, başka yaradılışta olan, cana yakın, sıcak kanlı
Özgebay: Yaradılışça başka ve zengin kimse
Özgeer: Yaradılışça başka olan yiğit
Özgen: Yapıp ettiklerinden hiç kimseye karşı sorumlu olmayan, özgür
Özgenalp: Özgür yiğit
Özgenç: Genç kimse, özce genç
Özgener: Özgür yiğit
Özger: Özge er, başka er, özge yiğit
Özgü: Belli bir şeyde ya da kimsede bulunan, başkasında olmayan
Özgüç: Özü güçlü
Özgül: Pözü gül kimse; özellikle bir türle ilgili olan, o türe özgü olan
Özgüleç: Güler yüzlü kimse, özü güleç
Özgün: Hiç kimseye benzemeyen
Özgünay: Hiç kimseye benzemeyen ve ay gibi kimse
Özgüner: Hiç kimseye benzemeyen yiğit
Özgüneş: Güneş gibi kimse, özü güneş
Özgür: Başkasının kölesi olmayan, eyleminde kimseye hesap vermeyen, hür
Özgürcan: Özgür kimse, başkasının kölesi olmayan can, hür can
Özgürel: Özgürce iş gören el
Özgüven: İnsanın kendine inanma duygusu, insanın kendi özüne duyduğu güven
Özilter: Özü yurdu savunan
Özinal: Özü inanç verici
Özinan: Özü inandırıcı
Özkan: Soylu kan
Özkaya: Özü kaya, özü sağlam
Özker: Sağlam, sağlıklı, er; temiz yürekli yiğit, özger; iyilikçi; yardımsever
Özkul: Özü tanrı’ya kul olan
Özkut: Uğurlu kimse, özü kutlu
Özkutay: Uğurlu ay gibi kimse, özü uğurlu ve ay gibi güzel kimse
Özkutlu: Özü uğurlu, kutlu kimse
Özlek: Toprağın özlü, verimli yeri; zaman; doğaüstü güç
Özlen: Kendini özlet, özlenilecek biri ol; kaynak; küçük dere; ağaç kökü
Özler: Göreceği gelir, hasret çeker
Özlü: Özü olan, öz bölümü çokça olan; özleşmiş olan; içten gerçek
Özlüer: Özü olan yiğit, özlü yiğit
Özmen: Özü iyi, sağlam olan
Özmuştu: Özü muştu olan, özü müjde olan kimse
Özmut: Özü mut getiren, mutluluk veren
Özoğuz: Tam oğuz olan
Özok: Özü ok gibi doğru kimse, doğru özlü kimse
Özol: Bir şeyin en güçlü bölümü ol, özü ol
Özozan: Özü olan kimse, şair kimse
Özönder: Gerçek önder olan kimse
Özpeker: Özü sağlam yiğit
Özpolat: Özü çelik gibi yiğit
Özsel: Özü sel gibi olan, kimse; içle ilgili, içsel
Özsoy: Özü temiz, soylu kimse
Öztan: Gerçek şafak
Öztaş: Özü taş, taş gibi sağlam kimse
Öztek: Eşi benzeri olmayan kimse, özü tek olan
Öztekin: Biricik kimse, benzeri olmayan kimse; öz şehzade, tam bir şehzade
Öztimur: Özü demir olan, öz demir
Öztin: Gerçek ruh, öz ruh
Öztiner: Gerçek ruh olan yiğit
Öztok: Her şeye doymuş kimse, özü tok
Öztuna: Gerçek tuna irmağı
Öztunç: Tunç gibi sağlam kimse, özü tunç
Öztürk: Soyu türk olan
Özüak: Temiz özlü kimse
Özüdoğru: Doğru kimse, doğru özlü
Özün: Hakkıyla kazanılmış ün
Özüpek: Sağlam kimse
Özütok: Her şeye doymuş kimse
Özveren: Kendi özünden, kendinden veren kimse, kendi yararından vazgeçen, özverili
Pamir: Her şeye gücü yeten
Parla: (‘Parlamak’tan buyruk) ışık saç, tutuşup alev çıkar, ışıl ışıl yan
Parlar: Işık saçar, parıltı çıkarır, parlaklık yayar; tutuşur, alev alır
Pars: Becerikli, atılgan
Payidar: Doğruluk gösteren-adaletli davranan
Pehlivan: Güreşçi
Pekalp: Güçlü yiğit, sert yiğit, pek yiğit
Pekcan: Cani pek, dayanıklı sağlam
Pekdeğer: Çok değer, değeri çok
Peker: Sert yiğit, sağlam, dayanıklı yiğit, sıkı yiğit, çok yiğit, pek yiğit
Pekin: Kuşkuya yer olmayacak denli kesin
Pekiner: Pek yiğit, kuşkuya yer olmayacak denli yiğit
Pekintürk: Kuşkuya yer olmayacak denli türk, kesinlikle türk
Pekkan: Güçlü kan, sağlam kan, dayanıklı kan, sert kan
Pekol: Sağlam ol, dayanıklı ol, sert ol, pek ol
Pekşen: Çok şen
Pektaş: Sert taş, dayanıklı taş
Pektürk: Sağlam türk, dayanıklı türk, pek çok türk, tam türk
Pekün: Sağlam san, sağlam ün
Perker: Beyaz ay, dolunay
Pertev: Işık, alev, dürüst, güvenilir
Peyam: Mutlu, sevinçli gün
Peyami: Bilgi toplayıcı
Peykan: Beyaz taç, gelin tacı
Peyman: Yemin, and
Piruz: Uğurlu, hayırlı
Polat: Sertleştirilmiş demir, su verilmiş demir, çelik; çelik gibi sert
Polatalp: Çelik yiğit
Polathan: Çelik gibi sert han, çelik kağan
Polatkan: Çelik kan, sağlam kan
Poyraz: Yüce, ulu
Pozan: Candan, cana yakın
Pusat: Zırh ve korunma araçlarının genel adı; silah
Rabih: Yararlı, kazançlı, karlı.
Raci: Yalvaran, rica eden, umutlu
Racih: Üstün. Fıkıhta: Delil ve Burhanların tercihinde delili öncelik kazanan taraf.
Radi: Rıza gösteren, kabul eden
Rafet: Merhamet etme, esirgeme
Rafız: Bırakan, salıveren
Rafi: Kaldıran, yücelten, yükselten. Allah’ın isimlerinden, (bkz. Abdürrafi’). Rafi’ b. Hadic, sahabeden
Rafih: Rahat ve huzurlu yaşayan
Ragip: Allah’ın kulu
Rahdan: Yol bilen
Rahi: Rahat, huzurlu, dingin
Rahim: Her şeye gücü yeten
Rahman: Allah’ın isimlerinden, Nimet veren
Rahmani: Allah’tan gelen, kutsal, Allah’a özgü
Rahmet: Acıma, esirgeme, koruma, yarlığama.
Rahmetullah: Allah’ın esirgemesi, koruması
Rahmi: Acımayla ilgili
Raid: Gürleyen, gürüldeyen
Raif: Dünya, varlık
Raik: Sade, saf, halis.
Ramazan: Oruç ayı
Rami: Boyun egen, itaatli
Ramiz: Akıllı, zeki. İşaretlerle gösteren
Rasi: Kımıldamayan, oynamayan, sabit. Lenger atmış olan, demir üzerinde bulunan gemi.
Rasif: Sağlam dayanıklı
Rasih: Bir bilimde, özellikle din alanında çok derinleşmiş olan (kimse). Kur’an’da Rasihûn olarak geçer
Rasim: Resim yapan
Rasin: Beyaz ay, dolunay
Rastan: Doğru olanlar, haklı olanlar, haklılar.
Rasti: Doğruluk, gerçeklik, istikamet.
Raşid: Olgun, ergin, akıllı.
Raşit: Dürüst, güvenilir
Rauf: Esirgeyen, merhametli
Ravend: Sapları ilaç olarak kullanılan karabuğdaygillerden bir bitki.
Rayet: Bayrak. Sancak.
Rayihan: Han bayrağı, han sancağı.
Rebi: Bahar, ilkyaz
Recai: İsteyen, rica eden
Recep: Gösterişli, heybetli, kutsal üç aylardan ilki, arabi ayların yedincisi
Refet: Aydınlık gece
Refi: Yüksek, yüce, saygın
Refiğ: Bolluk içinde yaşayan
Refih: Varlık içinde yaşayan
Refik: Arkadaş, yoldaş, eş, koca
Regaip: Çok istek gören, beğenilen
Reha: Candan, cana yakın
Reis: Başkan, baş
Rekin: Gururlu, ağırbaşlı. Yüce, yüksek.
Remiz: İşaret, meramını isteğini işaretle ifade etme.
Remzi: İşaretle, simgeyle ilgili
Renan: İnleyen, çınlayan
Renas: Yol bilen.
Resul: Elçi, peygamber
Resulhan: Hükümdarların elçisi
Reşat: Doğru yolda, hak yolunda yürüme
Reşik: Uzun boylu, yakışıklı.
Reşit: İyiyi, doğruyu seçebilen, ergin
Reva: Yakışır, uygun, yerinde.
Reyan: Her şeyin evveli, ilk zamanı, tazelik zamanı
Rezan: Ağırbaşlı, gururlu.
Rıdvan: Razı olma, hoşnutluk, cennetin kapıcılığını yapan melek
Rıfat: Yücelik, büyük aşama
Rıfkı: Cesur, yiğit
Rıza: Yiğit, hükümdar
Rical: Onur sahibi kimseler
Ruhi: Tek yiğit, prens
Ruşen: Aydınlık, parlak
Rüçhan: Üstünlük
Rüstem: Kızıl, al renkli tuğ
Rüştü: Armağan, hediye
Rüzgar: Esinti, yel
Saba: Gün doğusundan esen rüzgar
Sabah: Günün başlangıcı
Sabahattin: Dinin güzelliği
Sabi: Yedinci.
Sabih: Güzel, şirin.
Sabikun: Hayırda ileri giden anlamını taşımaktadır
Sabir: Sabreden, katlanan
Sabit: Değişmeyen, kanıtlanmış, anlaşılmış
Sabri: Sabırla ilgili
Sacit: Secde eden
Saderu: Genç delikanlı
Sadettin: Kutluluk, saadete erme, mübarek olma
Sadık: Sadakatli, samimi, bağlı, doğru, gerçek
Sadır: Hayrette kalan, şaşıran
Sadıray: Hayrette kalan, şaşıran
Sadi: Mutlulukla, uğurla ilgili
Sadreddin: Dinin önderi, başı, ileri kişisi.
Sadri: Göğüsle ilgili
Sadullah: Allah’ın talihli kıldığı kişi
Sadun: Kutlu, uğurlu
Safa: Üzüntü ve kederden uzak olma, endişesizlik, rahat huzur, iç ferahlığı
Safder: Düşman saflarını yaran, yiğit
Safer: Hicri takvimde ikinci ay, sefer
Safevi: Safı adındaki kimsenin soyundan olan, Fars hükümdarı Şah İsmail’in soyu
Saffet: Saflık, temizlik
Safi: Katışıksız, katıksız, halis, temiz
Safi: Gökyüzü
Safir: Mavi renkli, değerli bir süs taşı, göktaşı
Safvet: Saflık, temizlik, paklık, arılık, halislik
Sağay: Yenisey türklerine bağlı bir türk boyunun adı
Sağcan: Sağlıklı can, sağlıklı kimse
Sağhan: İyi kağan sağın saygıdeğer, kutsal kimse; hekim, doktor; kazak hakanlarının ünlülerinden biri
Sağınç: Emel, istek, amaç, düşünce
Sağıt: Silah
Sağlam: Dayanıklı, kolay bozulmaz; yıkılmaz; zarar görmemiş,
Sağlamer: Dayanıklı yiğit, yıkılmaz yiğit, güvenilir yiğit
Sağman: Sağlıklı kimse. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse
Sağun: Saygıdeğer, kutsal kimse; hekim, doktor
Sahavet: El açıklığı, cömertlik
Sahir: Gece uyumayan, uykusuz.
Sahre: Kaya, kütle
Sahretullah: Beytü’l-Makdis’de Beni İsrail peygamberlerinin ibadet ettikleri meşhur kaya. HZ. Peygamber (S.A.S) Miraç gecesinde semaya buradan çıkmıştır
Said: Mübarek, kutlu, sevap kazanmış
Saik: Sevk eden, götüren. Süren sürücü
Saim: Oruçlu
Sair: Seyreden, hareket eden, yürüyen
Sait: Mübarek, kutlu, sevap kazanmış
Sakıb: Çok parlak. Türk dil kuralı açısından “b/p” olarak kullanılır
Saki: Su veren, su dağıtan. Kadehle içki sunan
Sakin: Uslu, kendi halinde, bir yerde yerleşmiş, oturan
Sakman: Uyanık, akıllı kimse
Salabet: Peklik, katılık, sağlamlık.
Salah: Düzelme, iyileşme, iyilik.
Salahaddin: Dinine bağlı kimse. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılmakladır
Salar: Baş, kumandan, başbuğ, önder.
Saldam: Ciddilik, ağırbaşlılık
Salık: Haber, bilgi. Haberci
Salih: Elverişli, yararlı, dinin emirlerine uyan
Salim: Sağlam, kusursuz, eksiksiz
Salman: Özgür, hiç kimsenin kölesi olmayan
Saltar: Tek, yalnız
Saltık: Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak.
Saltuk: Kendi başına bir varlığı olan; doğu anadolu’da kurulan
Saltukalp: Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak.
Salur: Oğuzlar’ın üçok boyuna bağlı bir türk oymağını adı
Samet: Çok yüksek, çok ulu, hiçbir şeye, kimseye ihtiyacı olmayan, tanrının adlanndan biri
Sami: Dinleyen, duyan, yüksek, yüce
Samim: Bir şeyin merkezi, içi
Samin: Sekizinci.
Samir: Meyveli, meyva veren
Sanaç: Dağarcık
Sanak: Kısa zaman, az süre
Sanal: Ün kazan, ünlü ol
Sanalp: Ünlü yiğit
Sanbay: Ünlü kimse
Sanberk: Ünü sağlam
Sancaktar: Sancak taşıyan kimse. Sancak taşıma görevlisi
Sancar: Kısa kama, saplar, batırır
Saner: Ünlü, tanınmış
Sanevi: İkinci
Sani: Yapan, işleyen, meydana getiren
Sanih: Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
Sanver: Adın duyulsun, ünlen
Saraç: Oşum, eğer takımlarıyla benzeri şeyler yapan veya satan kimse. Meşin üzerine süsleme yapan kimse
Sarahat: Açıklık, ibarede açıklık
Saramet: Yiğitlik
Sarban: Deve sürücüsü. Deveci
Sarduç: Bülbül
Sargan: Çorak yerlerde biten bir ot
Sargın: Candan, içten
Sargon: Asur kralı
Sargut: Eski adlardan; açık saman rengi
Sarıalp: Sarışın yiğit. Ruhi Sarıalp’, Türk atlet ve yönetici
Sarif: Sarfeden, harcayan. Değiştiren
Sarih: Açık, meydanda. Belli, hüveyda
Sarim: Keskin, kesici.
Sariye: HZ. Ömer’in İran’daki komutanı: Sariye(R.A)
Sarp: Çetin, sert
Sarper: Dik başlı yiğit, sarp yiğit
Sarphan: Sarp kağan
Sartık: Azad olunmuş, salıverilmiş, özgür
Saru: Sarı benizli, tenli insan
Saruhan: Sarı kağan, Sarı Han; Saruhan, Selçuk Uç Beylerindendi, Manisa’yı alarak Saruhanlı Beyliği’ni kurmuştu
Saruhan: Harizm’den gelip Anadolu’ya yerleşen Saruhanoğulları beyliğinin kurucusu
Sarvan: Deve süren, deveci
Satı: Satma işi, satış, pazar; doğumundan önce evliyalara satılarak, adanarak, inanışa göre, yaşaması sağlanan (çocuk), satılmış da denilir
Satıbey: Satma, satış. Alışveriş
Satılmış: Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk, satı.
Satuk: Satı, satılmış
Satvet: Ezici kuvvet, zorluluk
Savaş: Birbirine düşman iki ordunun çarpışması, silahlı eylem
Savaşer: Savaşçı yiğit
Savaşkan: İyi savaşan, iyi döğüşen
Savat: Gümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
Saver: Sağlam, zinde, güçlü erkek.
Savlet: Şiddetli saldırı, hücum
Savni: Koruma, gözetme ile ilgili.
Savtekin: Diri ve biricik; diri canlı şehzade; Anadolu’nun alınışında emeği geçen bir Türk komutanı
Savtuna: Sözünde duran kimse
Savtunç: Sağlam tunç
Savtur: Sağlıklı kal, hoşça kal
Sayan: Saygı gösteren, saymak eylemini yapan
Sayar: Saygı gösteririr, saygılı
Saye: Gölge
Sayedar: Gölgeli, gölgesi olan, gölge eden
Sayfi: Yaza ait, yazla ilgili.
Saygı: Kişilerin birbirlerine karşı duyumsadıkları çekinme ile karışık sevgi ve değer duygusu; başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu
Saygım: Saydığım kimse, benim saygım
Saygın: Saygı gösterilen, güvenilir olan, saygı gören
Saygur: Saygı gören, sayılan, hatırlı
Saygut: Sayılan ve uğurlu, kutlu sayılan
Sayguter: Sayılan ve kutlu bilinen yiğit
Sayhan: Saygı gösteren kağan
Sayıl: Kendini saydır, saygı gör, önemsen
Sayılgan: Kendini saydıran, saygın kimse
Sayıner: Değerli, saygı duyulan kimse
Sayıner: Seçkin yiğit, değerli yiğit, saygı gösterilen yiğit
Saykal: Düz, düzgün, pürüzsüz. Gösterişli.
Saykut: Sayılan ve kutsal kimse
Sayman: Hesap işleriyle uğraşan kimse
Sayraç: Cıvıldayan, şakıyan, güzel ötüşlü
Saytekin: Sayılan ve biricik, sayılan şehzade
Sazak: Küçük pınar, kaynak
Sebat: Değişmeyen, kımıldamayan
Sebatı: Sebatlık, sözünde kararında durma. Sebatlı, sözünde duran
Sebih: Yüzme, yüzüş
Sebil: Su dağıtılan yer. Hayır için parasız dağıtılan su
Sebre: Ölçülü, deneyimli. Sahabeden bu ismi taşıyanlar olmuştur.
Sebük: Hızlı, çabuk; sevgili
Sebükalp: Hızlı, yiğit, çabuk yiğit, çevik yiğit
Sebüktekin: Hızlı ve biricik; hızlı şehzade, hızlı prens
Secahat: Yumuşak huyluluk
Seçkin: Seçilerek en iyi diye ayrılan; benzerleri arasında yüksek
Seçkiner: Herkesçe beğenilen yiğit
Seçmeer: Seçilerek alınmış yiğit
Sedat: Doğru, haklı
Sefa: Gönül rahatlığı, rahatlık, eğlence
Sefer: Yolculuk, savaş hazırlığı, savaşa gitme
Sefir: El içi. Yabancı diplomat
Seha: Cömertlik, eli açıklık
Sehavet: Cömertlik
Sehhar: Kuvvetle kendine çeken, büyüleyici.
Sehran: Geceleri uyanık duran
Selahaddin: Dinine bağlı
Selam: İnsanların birbirleriyle karşılaştıklarında kullandıkları yakınlık dostluk, saygı ifade eden söz, yaptıkları işaret veya hareket
Selamet: Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş.
Selami: Barış ve rahatlıkla ilgili
Selcan: Taşkın su gibi can
Selçuk: Küçük sel; tezcanlı, evecen, hızlı; selçuklulara adını veren sultan selçuk’tan
Selçuker: Tezcanlı yiğit, hızlı yiğit, evecen yiğit
Selil: Yeni doğmuş erkek çocuğu, ilker.
Selim: Sağlam, doğru, kusursuz, temiz, içten
Selis: Kolay yumuşak
Sellem: “Selamete erdirsin” manasıyla dualarda geçen
Selman: Barış içinde, huzurlu
Selmani: Niyaz kabul eden derviş. İran İsfahan’ından olup, Rasulullah’la birlikte İslami mücadelede üzerine düşeni fazlasıyla yapmış büyük mücahid ve sahabi. Selman-ı Farisi’ye nispetle bu ad kullanılmıştır.
Selmi: Barışla ilgili, barışçıl.
Selsal: Tatlı, lezzetli, hafif su.
Semai: Semaya, göğe havaya ait.
Seman: Güneş ayının 27. günü
Semih: Cömert, eli açık
Sena: Övgü ile ilgili, şimşek parıltısı
Sencer: Halden bilen kimse; kale, hisar; çağatay hanlarından birinin adı
Seralp: Baş yiğit
Serbülent: Önde gelen, üstün, başı yüksek, yüce
Sercan: Sevgili, sevilen
Serdar: Başkumandan, başbuğ
Seren: Yelkenlilerde yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay bağlanan gönder
Sergen: Raf, vitrin, tepelerdeki düzlük, yorgun
Serhan: Kurt, canavar, şarkıcıların başı.soylu kan, başkan
Serhat: Sınır, iki devlet arasındaki sınır
Serkan: Soylu kan, başkan
Serkut: Mutlu, talihli
Sermet: Edebiyet, sonsuzluk
Sertaç: Çok sevilen, sayılan
Sertap: İnatçı, direnen
Serter: Katı, acımasız
Server: Başkan, reis
Servet: Zenginlik, varlık
Sevük: Sevi, sevgi; sevilmiş, sevilen, sevgili; dost, arkadaş
Seyfettin: Dinin kılıcı, koruyucusu
Seyfi: Kılıç gibi, askerlikle ilgili
Seyfullah: Allahın kılıcı
Seyhan: Çukurova’dan geçip akdeniz’e dökülen akarsu
Seyit: Lider, önder, HZ. Muhammed’in soyundan olan
Sezai: Uygun, yaraşan
Sezal: Sezen, sezgili
Sezen: Duyan, hisseden
Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
Sezgin: Sezme yeteneği olan kimse, sezici
Sezginer: Sezme yeteneği olan yiğit
Sıdal: Biraz olgunlaşmış, erginleşmeye başlamış
Sırrı: Sırla, gizlilikle ilgili
Simavi: Yüzle, çehreyle ilgili
Sina: Arap yanmadası ile Mısır’in birleştiği yerdeki üçgen biçimli yarımada. Bu yarımadada ki, HZ. Musa’ya tanrı sözlerinin geldiğine inanılan dağ
Sinan: Mızrak, süngü gibi silahların sivri ucu
Siret: Bir kimsenin manevi durumu, hal ve hareketleri, tabiatı ahlak ve karakteri. Hal ve gidiş. Hal tercümesi. HZ. Muhammed’in hal tercümesi
Siyami: Oruç tutan, oruçlu, kötülükten kaçınan.
Sohrap: Farsça bir isimdir. Anlamını bilenler bize ulaşabilirler
Solay: Ay ışığının azalması, solması
Somay: Ay gibi kusursuz
Somel: Doğru, katışıksız, güçlü el
Somer: Katışıksız güçlü
Sonalp: Sonuncu, son doğan yiğit, erkek çocuk
Sonay: Artık ondan sonrası olmayan ay; (mecaz olarak) son çocuk
Soner: Artık ondan sonrası olmayan yiğit; (mecaz olarak) son erkek çocuk, son yiğit
Songur: Şahin, ağır, hantal
Songün: Sonuncu, son olan. Eğilim, yetenek
Songür: Sonu iyi gelen kimse, sonu gür
Sonsuz: Sonsuzluk
Sorgun: Bir tür söğüt ağacı
Sorkun: Bir tür söğüt
Soyalp: Soyu yiğit, soylu yiğit
Soydan: Soylu, iyi bir soydan gelen
Soydaner: Soylu yiğit, iyi soydan gelen yiğit
Soydinç: Soyu dinç
Soydinçer: Soyu dinç yiğit
Soyhan: Soyu han olan, kağan soylu
Soykan: Soylu kan
Soysal: Uygar
Soysan: Tanınmış soy
Soytekin: Soyu biricik, soylu ve tek olan kimse; soylu şehzade
Soyuer: Yiğit bir soydan gelen, yiğit soylu
Sökmen: Selçuklular çağında Hasankeyf Artuklu Beyliği’ni kuran
Sönmez: Sürekli olarak yanar, hiç sönmeden yanar
Sönmezalp: Hiç sönmeden yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin yaşayacak yiğit
Sönmezer: Hiç sönmeden yanar yiğit; (mecaz olarak) sonsuza değin yaşayacak yiğit
Sözen: İyi ve güzel konuşan kimse
Sözer: İyi ve güzel konuşan yiğit; sözünün eri kimse
Sözmen: İyi ve güzel konuşan kimse
Sualp: Güçlü yiğit
Suat: Mutlulukla ilgili
Suavi: Her işe koşan, yardım eden
Suay: Suya düşen ay.
Subhi: Sabah vakti, şafak ile ilgili. Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Subutay: Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın ünlü komutanlarından birinin adı
Suca: Uzun düzgün boy
Sudeka: Doğru, hakiki dostlar.
Suder: Aydınlık Su
Sudeysi: Kabe imamlarından Abdurrahman Es Sudeysi ’nin soyadı
Sudi: Yararlı, faydalı, kazançlı
Sudur: Sadrazamlar
Suergin: Olgun asker
Sufi: Tasavvuf erbabı, mutasavvıf
Suhan: Suyun hakimi, su kaynaklarının yönetimini elinde bulunduran
Suhulet: Kolaylık, yumuşaklık, mülayemet
Sulbi: Birinin sulbünden gelme, kendi evladı, oğlu
Sulhi: Barışçı
Sunal: Sun ve al
Sunar: (Saygı ile) veriri, gönderir, yollar
Sunay: Ayı sun, ayı getir
Sungu: Sunulan şey, birine sunulan şey, bağış, armağan, sunu
Sungun: Yetenek; eğilim; armağan edilebilecek nitelikte
Sungur: Doğana benzeyen bir alıcı kuş, atmaca, şahin akdoğan
Sunguralp: Atmaca gibi ve yiğit, şahin yiğit
Sungurtekin: Şahin gibi ve biricik; Süleyman Şah’ın oğlu
Süer: Er yiğit, yürekli kişi, asker yiğit
Süha: Büyükayı yıldız kümesinin en küçük yıldızı
Süheyl: Güney yarım kürede yer alan parlak yıldız
Süleyman: Huzur, sükun
Sümer: Aşağı Mezopotamya’da bir bölge Sümer Ülkesi; M.Ö. 400 yıllarında bu bölgede devlet kuran bir Türk kavmi
Süreyya: Ülker yıldızı
Sürsoy: Soyu sürdür; süren soy
Şadan: Sevinçli, keyifli
Şadi: Sevinç, mutluluk
Şafaaddin: Dinin, Allah ile kul arasınadaki aracılığı, dinin şefaati. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
Şafak: Güneş doğmadan önce ufukta beliren aydınlık
Şafi: Suçlunun bağışlanması için araya girip yalvaran kimse
Şah: Hükümdar. Birleşik isimlerde 1. ve 2. isim olarak da kullanılır: Şahbanu Selimşah gibi.
Şahabettin: Dinin yıldızı. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır.
Şahamet: Şişmanlık, topluluk.
Şahan: Bkz. Şahin
Şahap: Akan yıldız, kıvılcım, cesur, yürekli
Şahat: Güçlü, güzel cins at, atların şahı.
Şahbaz: Beyaz, iri doğan
Şahbey: Üstün nitelikli, saygın, yüce.
Şahdar: Dallı, budaklı ağaç.
Şahi: Şah’a hükümdara mensup, şah ile ilgili. Şahlık hükümdarlık.
Şahidüddin: İslam’ı seçmiş olan ve İslam’ın hak din olduğuna şahidlik eden.
Şahin: Küçük kuşlarla beslenen, eğitilerek kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş sınıfı ve bu sınıftan bir kuş, doğan
Şahinalp: Şahin gibi yiğit
Şahiner: Şahin gibi yiğit
Şahinhan: Güçlü, yiğit kimse
Şahinkan: Yiğit soydan gelen, güçlü, kahraman.
Şahinter: Çok yiğit, kahraman, şahin gibi
Şahistan: Şah ülkesi
Şahkar: Baş eser, en güzel eser
Şahnur: Kaynak, ışık kaynağı.
Şahran: Büyük işlek yol, ana yol, cadde
Şahrun: Yüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse.
Şahsan: Dallık, ağaçlık, koruluk
Şahsuvar: İyi ata binen yiğit kimse
Şahvar: Şaha, hükümdara yakışacak surette
Şahzade: Şehzade, şah oğlu, hükümdar çocuğu.
Şahzat: Sevilen, sayılan kişi
Şaik: İstekli, hevesli.
Şair: Şiir yazan, ozan
Şakar: Yiğit, cesur
Şakir: Durumundan memnun, şükreden
Şakrak: San asma nevinden bülbül gibi öten bir kuş
Şamih: Yüksek, görkemli
Şamil: İçine alan, kapsayan
Şanal: Adın her yanda duyulsun, ünün yaygınlaşsın, iyi ün sahibi ol
Şanalp: Ünlü yiğit
Şaner: Ünlü kimse
Şanlı: Ünü yaygın, ünlü, iyi ün sahibi
Şanlıbay: İyi ün sahibi ve varsıl kimse
Şansal: Adını, şanını her yana duyur, şan ver
Şanver: Ünün, şanın her yana yayılsın
Şarani: Gür ve uzun saçlı kimse. (İslam tarihinde bu isimde birçok meşhur vardır)
Şarbay: Kentli, şehirli kimse
Şarık: Parlak, parlayan
Şatır: Büyük bir kimsenin atı yanında gitmekle vazifeli ağa
Şati: Kıyı, kenar
Şaylan: Kendini öven, övüngen; neşe saçan, sevinçli; ince, incelikli, nazik
Şaylaner: Neşeli yiğit; incelikli erkek
Şazi: Sevinç, mutluluk
Şaziment: Allah’ın adamı, Allah’a ait olan, O’nun yolundan giden kişi
Şebab: Gençlik, tazelik. -Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Şebefruz: Geceyi aydınlatan
Şebhan: Gece öten bir cins bülbül
Şebib: Gençlik, tazelik
Şecaaddin: Dinin kahramanı, dinin yiğidi
Şeci: Cesur, yürekli, yiğit
Şefaati: Şefaatle ilgili
Şefi: Şefaat eden
Şefik: Şefkatli, acıması olan
Şefkat: Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu
Şehalem: Evrenin hükümdarı
Şehamet: Zeka ve akılla birlikte olan yiğitlik, cesaret
Şehba: Kır, akçıl
Şehid: Allah yolunda canını feda eden müslüman, İslam uğruna ölen müslüman, şehadet mertebesine erişen kimse
Şehim: Akıllı ve kurnaz yiğit
Şehinşah: Şahların şahı, en büyük hükümdar. 1. Daha çok unvan olarak verilir
Şehlevent: Leventlerin şahı, boylu poslu, canlı, yakışıklı
Şehmuz: Hükümdar soyundan gelen
Şehrar: Şehri süsleyen, şehre süs veren.
Şehri: Nazik, terbiyeli
Şehriyar: Padişah, hükümdar
Şehrud: Büyük çay, nehir
Şekib: Sabır, tahammüllü, dayanıklı. Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Şekibe: Sabırlı, dayanıklı
Şekür: Şükreden, şükredici. Allah’ın isimlerinden, (bkz. Abdüşşekûr).
Şemail: Huylar, davranışlar, alışkılar.
Şemdin: Dinin mumu, dinin aydınlığı
Şemi: Mumla, ışıkla ilgili, ışıklı
Şemim: Güzel kokan, güzel kokulu, güzel koku.
Şemsettin: Dinin güneşi
Şemsi: Güneşle ilgili
Şemsifer: Güneşin aydınlığı, parlaklığı.
Şen: Yaşamından memnunluğunu davranışlarıyla gösteren, bunu çevresindekilere de yayan kimse, neşeli
Şenalp: Neşeli yiğit, şen yiğit
Şenaltan: Neşeli ve zengin kimse
Şenay: Parlak, canlı ay
Şencan: Neşeli ve cana yakın
Şendoğan: Neşeli doğmuş kimse
Şenel: Neşelen, mutlu ol
Şener: Neşeli yiğit, şen yiğit, şen erkek
Şengül: Neşeli ve gül gibi kimse
Şengün: Neşeli gün; ve güneş gibi kimse
Şeniz: Neşeliyiz
Şenkal: Neşeli kal
Şenkaya: Neşeli ve kaya gibi kimse
Şenol: Her zaman neşeli ol
Şensal: Neşeni çevrene yay, herkes neşelensin.
Şensoy: Soyu şen kimse, şen soydan
Şentürk: Neşeli, canlı, mutlu türk
Şenyaşar: Yaşamı şenlik, mutluluk içinde geçer, şen bir yaşam sürer
Şerafet: Şerefli olma hali. Soydanlık, asalet. HZ. Muhammed (S.A.S.)’in soyundan olma
Şerafettin: Dinlerin en şereflisi
Şeref: İyi ahlak ve fazilet sonucu oluşan manevi yücelik, iyi ün
Şerefhan: Büyük, yüce hükümdar
Şeren: Tez canlı, çevik.
Şerif: Şerefli, kutsal, soylu, temiz
Şevket: Büyüklük, heybet
Şevki: Güçle, şevkle ilgili
Şeyban: Saçlarına ak düşmüş yaşlı kimse. Moğol Hükümdarlarından birisi
Şezre: İşlenmemiş ham altın. Süs için asılan inci ve altın
Şide: Parlak, ışıklı, güneş.
Şihab: Kıvılcım. Akan yıldız.
Şihabeddin: Dinin parlak yıldızı
Şimşek: Çok bulutlu, yağmurlu havalarda, buluttan buluta ya da yere elektrik boşalırken oluşan, kırık çizgi biçimindeki çok yoğun elektrik akımı; (mecaz olarak) çok hızlı kimse
Şimşeker: Şimşek gibi yiğit
Şinas: Anlayan, tanıyan, bilen
Şinasi: Anlamakla ilgili
Şiran: Kaleler, hisarlar
Şiraz: Türk müziğinde eski bir makam
Şirzat: Aslan gibi güçlü, kişilikli kimse
Şiyar: Duyarlı, hisleri güçlü olan, kabiliyeti, anlama düzeyi yüksek olan ve refleksleri güçlü olan insan.
Şükran: Gönül borcu, minnettarlık
Şükrü: Şükürle, minnettarlıkla ilgili
Tacal: Üstün ol, baş ol
Tacaver: Padişah, hükümdar
Tacettin: Dinin tacı
Taci: Taçla ilgili
Tacik: İran ve Türkistan’da yaşayan İran asıllı, Farsça konuşan halktan olan kimse
Tacim: Noktalama, noktalatma
Tacir: Ticareti meslek edinmiş olan
Taçkın: Gurur
Tafdil: Birini diğerinden üstün tutma
Taflan: Gülgillerden kışın yaprağını dökmeyen bir bitki
Tafte: Bükülmüş, katlanmış
Taftin: Akıl erdirme, anlama, tefhim
Tağalap: Dağ alp. Dağ gibi güçlü, gösterişli, heybetli yiğit
Tağalp: Dağ gibi yiğit
Tağar: Kapı, çanak, çömlek
Tağman: Dağ gibi iriyarı, gösterişli.
Taha: Kuran’ın 120. Suresi
Tahir: Temiz, pak
Tahrim: Haram kılma, kılınma. Kur’an-ı Kerim’in 66. sûresi.
Tahsin: Güzel bulma, beğenme
Tahsir: Hasret bırakma, bırakılma. Hasret etme, edilme
Tahur: Pek temiz, temizleyici
Tahzir: Yeşil renk verme
Taib: Tevbe eden. Günahlarından dolayı pişmanlık duyup Allah’tan af dileyen, müslüman.Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Taif: Tavaf eden. Dönen, dolaşan
Tail: Fayda, yarar
Tair: Uçan, uçucu
Takdir: Allah’ın isteği, Allah’ın yazdığı. İnsan için tesbit edilen hayat çizgisi
Taki: Günahtan haramdan kaçınan, dinine bağlı.
Takiyuddin: Dinde muttaki, Allah’tan hakkıyla korkan kişi
Takrin: Beraber bulundurma, yaklaştırma
Takurt: Tay kurt
Talac: Ses, seda, çığlık
Talas: Yelin kaldırdığı toz; kasırga, fırtına
Talaş: Yelin kaldırdığı toz. Fırtına, kasırga
Talat: Yüz, çehre, yüz güzelliği
Talay: Dal gibi ince, ay gibi güzel; çok büyük göl, deniz
Talayer: Dal ve ay gibi yiğit; çok yiğit; deniz eri denizci
Talayhan: Dal gibi kağan
Talaykan: Denizci kanı taşıyan
Talaykut: Kutsal deniz
Talayman: Deniz adamı, denizci
Talaz: Dalga, kasırga, fırtına.bkz. Talas
Talha: Güzellik, cennetle müjdelenen on sahabiden biri
Talih: Şans, talih, kader
Talik: Güleryüzlü
Talip: Arayan, isteyen, alıcı, müşteri
Talu: İyi, güzel, seçilmiş, seçkin
Talut: Bakara suresinde İsrailoğulları hükümdarlığına Allah tarafından tayin edilen ve az bir askerle Calut’un ordularını yok eden komutan
Taluy: Bkz. Talu
Tamay: Dolunay, ay’ın dolgun durumu
Tamer: Bütünüyle yiğit, tam yiğit
Tamerk: Tam güçlü, özerk
Tamerkin: Güçlü, kuvvetli kimse
Tamkut: Çok mutlu, talihli kimse
Tan: Güneş’in doğmasından önceki zaman, şafak
Tanaçan: Sabah alacakaranlık
Tanak: Garip, tuhaf, şaşırtıcı
Tanalp: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
Tanaltan: Al renkli şafak
Tanaltay: Tan altay
Tanay: Şafak kızıllığının ay’ı, şafak vaktinin ay’ı
Tanaydın: Şafak aydınlığı
Tanbay: Tan bay
Tanbek: Aydın bey
Tanberk: Şafak çizgisi, parlayan şimşek
Tanbey: Şafak beyi, şafak vaktinin beyi
Tanbolat: Tan renginde çelik
Tancan: Şafak vakti doğan can
Tandan: Tan vaktinde doğan
Tandoğan: Şafak vakti doğmuş olan
Tandoğdu: Şafak vakti doğmuş olan
Tandoruk: Doruktan yükselen şafak
Taner: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi
Tanercan: Şafak gibi güzel ve can yiğit
Tanerk: Şafak gücü; güçlü şafak
Tanfer: Tan vaktinin yan aydınlığı
Tangör: Şafağın doğuşunu gör
Tangüç: Şafak gücü
Tangün: Şafak vaktinin güneş’i
Tangüner: Tan güneş’inin yiğidi
Tanhan: Şafak kağan
Tanıl: Herkesçe bilin, ünlen, tanın
Tanın: Herkesçe adın duyulsun, ünlen
Tanır: Anımsar, bilir. Bilip ayıran, seçen
Tanırcan: Cana yakın. Çabuk tanışıp yaklaşan
Tanırer: Cana yakın. Çabuk tanışıp yaklaşan
Tanju: Yücelik, ululuk, çinlilerin türk hakanlarına verdiği unvan, kağan, hakan, hükümdar
Tankan: Şafak gibi aydınlık, temiz soydan gelen
Tankoç: Tan koç
Tankut: Uğurlu şafak vakti; şafak uğuru; kutlu şafak
Tankutlu: Uğurlu şafak, kutlu şafak
Tanören: Şafakta çalışan
Tanpınar: Tan pınar
Tansan: Tan gibi aydınlık, temiz adı olan
Tansel: Şafak seli, ışık seli
Tanser: Güne başlama
Tansev: Şafağı seven kimse
Tansever: Şafağı seven kmse
Tansoy: Şafak gibi güzel soydan kimse
Tansu: Şaşkınlık verecek denli güzel şe, olağanüstü şey, insanları hayran eden ve doğaüstü sayılan olay, mucize
Tantürk: Şafak gibi türk
Tanuğur: Şafak vaktinin uğuru
Tanver: Şafak gibi ışık saç, aydınlat
Tanyel: Şafak vaktinin yeli
Tanyer: Şafağın doğduğu yer
Tanyeri: Güneş doğmak üzereyken, ufukta hafifçe aydınlanan yer
Tanyol: Şafak yolu, aydınlık yol
Tanyolaç: Aydınlığa götüren, yol açan
Tanyücel: Şafak vakti yüce ol
Tanyüz: Yüzü şafak gibi güzel, güzel yüzlü
Tanzer: Altın renginde tanyeri
Taran: Tarla, geniş toprak, geniş yer
Tardu: Armağan, hediye
Tarhan: Oğuzlarda demirci ustası, tüccarlar, han ve komutan ünvanı
Tarhun: Hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki
Tarık: Sabah yıldızı, zühre, venüs
Tarkan: Eskiden bey, vezir gibi kullanılmış bir san; saygıdeğer kimse; dağılmış bir durumda olan, karmakarışık, dağınık
Taşan: Coşkulu, taşkın
Taşcan: Taş gibi sağlam kimse
Taşdemir: Taş ve demir gibi güçlü, sağlıklı
Taşel: Sağlam güçlü el
Taşer: Sağlam güçlü kimse
Taşgan: Pınar, kaynak
Taşkan: Sağlam, güçlü soydan gelen
Taşkın: Coşmuş, taşmış halde bulunan, akarsuların yatağına sığmayacak biçimde taşması
Taşkınay: Taşmış halde bulunan. Coşkun, aşırı
Taşkıner: Kabına sığmayan yiğit, coşkun yiğit
Taştan: Taş gibi, taştan yapılmış gibi sağlam, taştan yapılmış
Taştekin: Taştan yapılmış ve biricik olan; taş gibi sağlam şehzade
Tatar: Bir Türk kavmi
Tatu: Barış, sulh
Tavgaç: Çekicilik, cazibe
Tavil: Uzun. Çok süren
Tayanç: Arka, dayanılacak şey; kayıran, koruyan
Taybars: Yavru pars
Taybe: Medine-i Münevvere
Taycan: Genç ve güçlü kimse, tay canlı
Tayf: Bileşik bir ışık demetinin bir pirizmadan geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü
Tayfun: Genellikle okyanuslarda görülen şiddetli fırtına
Tayfur: Küçük bir kuş türü
Taygan: Eşi benzeri olmayan, eşsiz, biricik
Taygar: Uçan uçucu. Gaza dönüşen
Taygun: Çocuk genç
Tayguner: Genç yiğit
Tayı: Bir işi kendi isteğiyle yapan
Taykara: Esmer, kara yağız çocuk
Taykoç: Tay koç
Taykut: Genç ve kutlu, uğurlu
Taylak: Yeni doğmuş at yavrusu. Biniye gelmiş iki yaşında at yavrusu. Deve yavrusu.
Taylan: İnce, kibar, boylu poslu
Tayman: Genç
Taymaz: Düşmeyen, kaymayan, dengeli kimse
Taytimur: Genç demir
Tayuk: İnce, kibar genç
Tayyar: Uçucu, uçan
Tayyip: İyi, hoş, güzel, helal çok temiz
Tazim: Ululama, büyük sayma. Saygı gösterme, ikram etme
Tebar: Soy
Teber: Küçük balta. Dervişlerin kullandıkları uzun saplı küçük balta. Meşin kesmek için kullanılan araç
Teberhun: Kızıl söğüt, tarhun
Tecen: Mağrur, gururlu
Tecik: Tutumlu, idareli tasarruflu
Tecimen: Ticaret adamı, tüccar
Tecimer: Tüccar
Tecmil: Süs, tezyin
Tedü: Bilge, zeki, anlayışlı kimse.
Tefhim: Anlatma, bildirme
Tehemten: İri yan, boylu boslu yiğit. Eski İran kahramanı Zaloğlu Rüstem’in lakabı
Tekalp: Biricik yiğit, tek yiğit
Tekant: Biricik yemin, tek yemin
Tekay: Biricik ay
Tekcan: Değerli, eşsiz
Tekdoğan: Eşsiz, benzersiz doğmuş olan.
Tekecan: Mert, sözünde duran. Özü sağlam kimse
Tekin: Bir tane, biricik, bir benzeri daha olmayan; Beyoğlu, yiğit şehzade
Tekinalp: Biricik yiğit; yiğit, şehzade
Tekinay: Biricik ve hayırlı ay
Tekindağ: Uğurlu dağ
Tekinel: Hayırlı el
Tekiner: Biricik yiğit
Tekinsoy: Biricik soydan, biricik soy
Tekiz: Bir tek iz; ikiden azız, biriz
Tekmil: Kemale erdirme. Bitirme, bitirilme, tamamlanma, tamamlama. Tam, eksiksizce, bütün, hep
Tekrim: Ululama, saygı gösterme
Teksen: Sen teksin, eşsizsin anlamında
Teksoy: Biricik soy
Temcit: Sabah ezanından sonra okunan, Allah’ın ululuğunu anlatan dua
Temdih: Çok övme
Temel: Bir şeyin gelişimi için gerekli ilk öğeler, ana, esas, yapının taşıyıcıları
Temim: Nazar boncuğu, nazarlık
Temircan: Demir gibi sağlam kimse
Temirhan: Demir gibi sağlam güçlü hükümdar Timur Han
Temirkut: Demir gibi güçlü ve uğurlu
Temizalp: İyi ahlaklı kimse
Temizcan: İçi temiz olan kimse
Temizel: Dürüst kimse
Temizer: Dürüst kimse
Temizhan: İyi vasıflı lider
Temizkal: Her zaman doğru ve dürüst kal
Temizkan: Temiz soydan gelen
Temizöz: Özü temiz, dürüst olan
Temizsan: Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse
Temizsoy: Temiz ve dürüst soydan gelen
Temren: Ok, kargı gibi delici silahların ucundaki sivri demir
Temür: Demir
Tendubay: Yiğit, cesur erkek.
Tengiz: Deniz
Tengizalp: Denizci yiğit
Tenşit: Şenlendirme, keyiflendirme
Tenvir: Aydınlatma, ışıklandırma
Tenzil: İndirme, aşağı düşürme. Azar azar indirme (Kur’an’ın)
Teoman: Hun İmparatoru Mete’nin, yani Oğuz Han’ın babası
Tercan: Genç, delikanlı, kırmızı buğday
Terim: Bilim ve sanat kavramlarından birini anlatan sözcük
Terlan: San renkli, büyük pençeli, kartala benzeyen bir kuş
Tesmi: İşittirme, işittirilme, duyurma
Tesmin: Sekizleme, sekize çıkarma
Tesrir: Sevindirme, sevindirilme
Teşci: Yüreklendirme
Teşerru: Şeriata göre davranma
Teşne: Susamış. Çok istekli
Tetiker: Uyanık, çevik, becerikli kimse
Tevfik: Uygun düşme, uyma, başarma, allah’ın yardımına ulaşma
Tevfik: Uydurma, uygun düşürme
Tevil: Durum, biçim. Süs
Teymin: “Uğurlu olsun” demek.
Teymullah: Allah’a hizmet eden, itaat eden
Tezal: Çabuk ol
Tezalp: Çabuk, hızlı yiğit
Tezalp: Aceleci yiğit, tez canlı yiğit
Tezay: Çabuk ol
Tezcan: Acele eden, tezcanlı
Tezcan: Telaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız
Tezel: Eli çabuk kimse
Tezer: Eli çabuk yiğit, aceleci yiğit
Tezeren: Çabuk yetişen
Tezkan: Kanı kaynayan, heyecanlı
Tınaz: Ot ya da saman yığını; ekin yığını, yığı
Tibet: Çin’in batısında bağımsız bir bölge
Timuçin: Büyük Moğol İmaparatorluğu’nun kurucusu Cengiz’in asıl adı
Timur: Demir, Türk-Moğol İmparatoru
Timurcan: Demir can
Timurhan: Demir han, sert kağan
Timurkan: Demir kan
Tokay: Dolunay; dere kıyılarındaki sık çalılık
Tokcan: Doymuş kimse
Toker: Gözü gönlü tok yiğit
Toktamış: Yerleşik kimse; altınordu beylerinden
Toktaş: Tok gözlü ve taş gibi
Toktimur: Tok gözlü ve demir gibi; sağlam demir
Tokyay: Tok gözlü ve yay gibi çevik
Tolga: Savaşta askerlerin başlarına giydikleri demirden yapılmış koruyucu başlık
Tolun: Dolgun, dolun, bedir
Tolunay: Dolunay, ay’ın on dördündeki durumu
Tolunbay: Dolgun ve zengin
Toman: Yavuz’a yenilerek mısır’ı türkler’e teslim eden kölemen hükümdarı
Tonguç: İlk çocuk; çocuk
Toprak: Toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla çürümüş organik cisimlerden oluşan ve üzerindeki bütün canlılara yaşama ortamı sağlayan madde; kara; ülke, yurt; topraktan yapılmış
Toralp: Eğitilmemiş, toy yiğit
Toraman: Sonradan ortaya çıkan, sonradan türeyen; tombul, iri yapılı
Toros: Anadolu’nun güneyinde, akdeniz boyunca uzanan ünlü sıradağ
Torun: Bir kimseye göre çocuğun çocuğu
Toycan: Deneysiz genç, toy kimse, genç insan
Toygar: Çayır kuşu, tarla kuşu, torgay, turgay
Tufan: Nuh peygamber zamanında yağıp, dünyayı sular altında bırakan güçlü yağmur
Tugay: İki alaydan oluşan askeri birlik
Tuğalp: Tuğlu yiğit, sorguçlu yiğit
Tuğer: Tuğlu yiğit
Tuğlan: Sorguç sahibi ol
Tuğra: Osmanlı İmparatorlarının imza yerine kullandıkları mühür
Tuğrul: Yırtıcı bir kuş. Selçuklu Devleti´nin kurucusu
Tuğtekin: Tuğlu şehzade
Tulga: Eski zamanlarda üstlerine giymek için kulanılan zincir şeklindeki zırh
Tuna: Karaormanlardan doğup Karadeniz’e dökülen, Avrupa’nın Volga’dan sonra en uzun ırmağı
Tunacan: Sevgili tuna, can tuna
Tunadan: Tuna Irmağın’dan; (mecaz olarak) tuna’dan tutulmuş çocuk
Tunaer: Tuna Irmağı’nın yiğit kişisi
Tunca: Meriç Irmağının bir kolu
Tuncal: Al renkli tunç
Tuncalp: Tunç gibi yiğit, tunç yiğit
Tuncay: Tunçtan yapılmış ay; (mecaz olarak) tunç gibi sağlam, ay gibi güzel
Tuncel: Tunçtan yapılmış el
Tuncer: Tunçtan yiğit, tunç gibi sağlam yiğit
Tunç: Bakır, çinko ve kalayın karışımından oluşan, pirince benzeyen koyu kızıl alaşım
Tunçal: Kızıl tunç, al renkli tunç
Tunçaslan: Tunçtan yapılmış aslan; (mecaz olarak) tunç gibi sağlam, aslan gibi güçlü
Tunçbay: Tunç gibi sağlam ve zengin kimse
Tunçbilek: Tunçtan yapılmış bilek; (mecaz olarak) çok güçlü bilek
Tunçok: Tunçtan yapılmış ok
Tunçsoy: Sağlam soy, güçlü soy, tunç gibi soy
Tunçtürk: Tunç gibi türk
Tunga: Alper tunga adlı söylence yiğidinin adından biri; yiğit, güçlü; kaplan türünden yırtıcı bir hayvan
Turaç: Keklik türünden, eti yenen bir av kuşu
Turan: Türklerin orta asya’daki en eski yurtlarına eski iranlıların verdiği ad
Turgay: Tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük, ötücü bir kuş, bir tür serçe çayırkuşu, tarlakuşu, toyga da denir
Turgut: Oturulacak yer, konut; ünlü türk denizcisi turgut reis’in adı
Turgutalp: Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında İnegöl kalesini alan yiğit kişi
Turhan: Onurlu, soylu kişi; eski türklerde kağanın huzuruna izin almadan girebilen, vergi vermeyen ayrıcalıklı kişi; koruyucu kişi, muhafız
Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim
Tuyan: Duyumsayan, duyan; semiz, şişman; zengin
Tuygan: Duyumsayan, duygulu, duyan
Tuygun: Duyumsayan, duyan, duygulu; genç, güçlü
Tümay: Ay’ın on dördündeki durumu, dolunay
Tümcan: Herşeyiyle can, bütünüyle can
Tümer: Her şeyiyle yiğit, tüm yiğit
Tümhan: Tam bir kağan gibi olan kimse
Tümkan: Soylu kan, tam kan
Tümtürk: Her şeyiyle türk, tam türk
Tünay: Gece doğan ay, gece ay’ı
Türe: Görenek ve gelenek, töre; hak ve hukuka uygunluk duygusu
Türkaslan: Aslan türk
Türkay: Ay gibi parlak türk
Türkcan: Can türk, sevgili türk
Türkdoğan: Türk doğmuş olan
Türkdoğdu: Türk olarak doğmuş olan
Türkekul: Türk’ün hizmetinde olan
Türker: Yiğit türk. Uçkan delişmen, havai
Türkeş: Uçar sezgi, anlayış, dikkat
Türkmen: Oğuz türklerinin bir kolu ve bu koldan olan kimse
Türknoyan: Türk başkomutanı
Türköz: Özü türk olan
Türksan: Sanı türk olan, türk sanlı
Tüzün: Düzenlilik, düzgünlük; doğruluk
Tüzünalp: Düzgün yiğit, doğru yiğit
Tüzüner: Düzgün yiğit, doğru yiğit
Ubeydullah: Allahın kulu
Ucaer: Yüce, yiğit, erişilmez yiğit
Ucatekin: Erişilmez ve tek olan, yüce ve tek; yüce şehzade
Uçan: Kanatlarını açarak yükselen, havada yol alan
Uçanay: Gökte uçan ay gibi olan kimse
Uçanok: Uçarak giden ok
Uçantekin: Kanatlı şehzade
Uçantürk: Havada yükselen türk, havada yol alan türk
Uçar: Uçan, uçucu
Uçarer: Kanatlarını açarak havada yol alan yiğit, uçar gibi giden yiğit
Uçbay: Sınır beyi
Uçhan: Uç ilde hüküm süren han
Uçkan: Uçucu, uçan; kuş uçmayı çok seven
Uçkun: Uçmaya düşkün, uçmayı çok seven; anasınca uçmaya alıştırılan yavru kuş
Uçman: Uçan insan, pilot
Ufki: Ufka ait, ufukla ilgili
Ufuk: Gökle yerin birleşir gibi göründügü yer, anlayış, kavrayış
Ufuktan: Sabah aydınlığının ufukla birleştiği nokta
Uğan: Yüce, yüksek, güçlü
Uğraş: Güçlük ve kötülükle uğraşma, mücadele
Uğur: İnsana iyilik getirdiğine inanılan doğaüstü güç ya da bir iyiliğin muştucusu sayılan herhangi bir belirti; iyilik kaynağı olan şey
Uğural: Uğur sahibi ol
Uğuralp: Uğurlu yiğit
Uğurata: Uğurlu baba, uğur getiren ata
Uğuray: Uğurlu, kutlu ay
Uğurcan: Uğur getiren, uğurlu kimse
Uğurel: Uğurlu el, uğurlu kimse
Uğurhan: Hayırlı lider
Uğurlu: Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutsal kutlu
Uğurol: Kut getir, uğurlu ol
Uğursal: Uğurla ilgili, uğurlu
Uğursan: Uğuruyla tanınmış olan
Uğursay: Uğur say
Uğursel: Uğur sel
Uğursoy: Uğurlu soydan gelen
Uğurtan: Uğur getiren şafak vakti
Uğurtay: Uğur getiren, uğurlu genç
Uğuş: Anlayış, zeka, bekleyiş
Uğuz: Kutsal, mübarek. Saf, temiz
Uhra: Başka, diğer
Ukab: Karakuş, kartal, tavşancıl kuşu. HZ. Muhammed’in (S.A.S) bayrak sancaklarından birinin adı
Ukbe: Ashabın meşhurlarından: Ukbe b. Nafı.
Ukde: Düğüm. Zor, karışık, iş.
Uknum: Asıl, temel
Ukul: Akıl, us.
Ukuş: Anlayış, zeka, bekleyiş
Ulaç: Bağlaya, bağlayıcı, bağlaç; (mecaz olarak) yaşama bağlayan çocuk
Ulağ: Ulak
Ulaş: (‘Varmak, ardından koşup yetişmek’ anlamına gelen ‘ulaşmak’tan buyruk) yetiş, eriş
Ulu: Çok büyük erdemleri olan, yüce; erişilmez derecede yüksek ve büyük;
Ulualp: Yüce yiğit, ulu yiğit
Uluant: Kutsal ant, büyük yemin
Ulubaş: Yüce, saygın kimse
Ulubay: Yüce ve zengin kimse
Ulubek: Saygınlığı olan bey
Uluberk: Saygın kişilikli yiğit
Ulucan: Erdemli, saygın, yüce kişi
Uluç: Ünlü türk denizcisi uluç (kılıç) ali paşa ve yine ünlü türk denizcisi uluç hasan paşa’nın adlarından
Uluçağ: Hayırlı, uğurlu dönem
Uluçam: Ulu çam
Uluçhan: Sınır hanı
Uluçhan: Altınordu devleti hanlarından biri
Uluçkan: Uluç kan
Uludağ: Çok büyük, yüce dağ
Uludoğan: Doğuştan yüce, uğurlu kimse
Uluer: Yüce yiğit, seçkin yiğit
Uluerkan: Saygın, yüce, soylu kimse
Uluğ: Ok büyük erdemleri olan, seçkin, yüce, büyük, yüksek, ulu
Uluğbey: Yüce bey, büyük bey; timur’un torunu, devlet adamı, ozan ve bilgin kişi
Uluğtekin: Yüce şehzade
Uluhan: Yüce kağan
Ulukaan: Büyük, saygın hükümdar
Ulukan: Soylu yüce kandan gelen
Ulukut: Büyük ve kutsal kimse
Ulum: Ululuk, haşmet, büyük gösteriş
Uluman: Ulu, yüksek, saygın kimse
Ulumeriç: Ulu meriç
Ulun: Ucunda temreni olmayan ok, sivri demirsiz ok
Ulunay: Önü bulutsuz, parlak ay
Uluöz: Yüce kimse, seçkin kimse
Ulus: Aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan insan topluluğu
Ulusal: Ulusla ilgili, ulusun malı, ulusa değgin
Ulusan: Adı yüce tanınmış kimse
Ulusoy: Yüce bir soydan gelen kimse, yüce soylu, yüce soy
Ulusu: Yüce, kutlu su
Uluşahin: Seçkin, erişilmez yücelikte ve şahin gibi kişi
Uluşan: Yüce ad, seçkin ad, yüce ün
Ulutan: Yüce tan
Ulutaş: Ulu taş
Ulutay: Ulu tay
Ulutekin: Seçkin ve biricik, yüce ve tek; yüce şehzade
Ulutürk: Seçkin türk, yüce türk
Ulvi: Yüce, yüksek
Uman: Olması istenilen bir şeyin olmasını dileyen, bekleyen
Umar: Bir konu için çözüm yolu, çare; olması istenilen bir şeyi olsun diye bekler, umut eder
Umay: Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, devlet kuşu
Umran: Bayındırlık, uygarlık, refah, mutluluk
Umur: Görgülü, bilgili
Umural: Görgü, bilgi, deneyim kazan
Umuralp: Görgülü, bilgili, yiğit.
Umurbay: Görgülü, bilgili, saygın kişi
Umurbey: Görgülü, bilgili, kişi
Umut: Ümit, güven duygusu
Unan: Sadakat, bağlılık
Unat: Doğru yolu tutan. Akıllı, ergin
Ungan: Onmuş kişi, mutlu
Unsur: Öğe, ilke, eleman
Ural: Asya’da bir sıradağ; bu sıradağlardan çıkıp hazer denizi’ne dökülen bir ırmak
Uralp: Şehirli yiğit
Uraltan: Ural Irmağı’nın ya da Ural dağları’nın şafağı
Uraltay: Ur altay
Uram: Büyük, geniş yol
Uran: Yetenekli, usta, becerikli
Urandu: Seçkin, seçilmiş
Urangu: Savaşçı, savaşkan
Uraz: Şans, talih
Uraza: Hediye, armağan. Konuğa çıkarılan yiyecek
Urgun: Vurulan, vurulmuş. Vurgun, aşık
Urhan: Yüksek rütbeli han
Urkan: Kale hendeği. Şehir, kent. Yüksek ve korunaklı yer
Urluk: Aile, soy sop, tohum
Uruç: İslamlığa göre, yiyip içmede belli bir süre kısıntı yapma yoluyla tanrı’ya gösterilen kulluk, oruç
Uruk: Tane, tohum
Urungu: Savaşçı, Kürşad’ın oğluna verdiği isim
Uruz: Hedef, amaç, gaye
Urve: Aslan, kışın yeşil kalan ağaç
Urza: Hedef, amaç
Usal: Gamsız, kedersiz, keyfine düşkün
Usalan: Akıl alan, akıllı
Usalp: Akıllı yiğit
Usbay: Akıllı, saygın kişi
Usberk: Şimşek gibi parlak akıllı kimse
Usbey: Akıllı kişi
User: Akıllı kişi
Ushan: Akıllı hükümdar
Uskan: Akıllı soydan gelen
Uslu: Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse
Usluer: Yaramaz olmayan yiğit
Usman: Usu olan kişi; akıllı kişi
Ussal: Akla uygun olan, akla yatan
Usum: Akıllı
Usun: Hüzün
Utarid: Merkür. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Utbe: Bir sahabi adı
Utkan: Zafer kazanmış, muzaffer, şerefli, onurlu soydan
Utku: Birçok emek ve çekinceli uğraşmalar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
Utman: Şerefli, edepli, terbiyeli kimse
Uyar: İsteğe göre davranır uysal
Uyaralp: İsteğe göre davranan yiğit, uysal yiğit
Uyarel: Uyar el
Uygan: Uyumlu, uyan
Uygar: Candan, cana yakın
Uygu: İki şey arasında uygunluk ilgisi
Uygun: Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı
Uygunel: Uygun el
Uyguner: Yakışır, yaraşır, yiğit; yararlı yiğit, işe yarar kimse
Uygur: VII. Yüzyılda orta asya’da büyük bir devlet ve uygarlık kurmuş olan türk ulusu ve bu ulustan olan kimse
Uyguralp: Uygur yiğidi
Uysal: Yumuşak başlı, söz dinler, söz anlar, uyar
Uyun: Gözler. Pınarlar, kaynaklar
Uzalp: Becerikli yiğit
Uzay: Bütün varlıkların içinde bulunduğu boşluk. Ülker boğa burcunda yedi yıldızdan biri
Uzbay: İyi, becerikli, temiz, akıllı ve saygın kişi
Uzcan: Becerikli kimse
Uzel: Usta el, becerikli el, işe yatkın el
Uzer: Becerikli yiğit
Uzgör: Geleceği gör, uzağı gör
Uzgören: Uzağı gören, geleceği gören
Uzhan: Becerikli kağan; bkz. Oğuzhan
Uzkan: Erdemli soydan gelen
Uzlet: Bir kenara çekilip toplum yaşayışından ayrı kalma
Uzma: Büyük, en büyük
Uzman: Belli bir işte, belli bir konuda beceri, görüş ve bilgisi olan kimse
Uzmen: Usta kişi, becerikli kişi
Uzsan: Becerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan
Uzsoy: İyi nitelikli soydan gelen
Uztan: Uz tan
Uztaş: Uz taş
Uztav: Uz tav
Uztay: Uz tay
Uztekin: Becerikli ve tek; becerikli şehzade
Uztürk: Becerikli türk
Übey: Sahabedendir. Übey b. Ka’b
Übeyd: Köle, kölecik, kul.Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Übeydullah: Allah’ın kulu
Übhet: Büyüklük, ululuk
Üçel: Yüce, yüksek
Üçer: Üç yiğit
Üçok: Oğuz destanı’na göre sol kolda bulunan 12 oğuz boyuna verilen genel ad
Üge: Ünlü, şöhretli
Üke: Onur, şeref
Ülcan: Ele avuca sığmaz, çok canlı
Ülez: Batmakta olan güneş
Ülgen: Yüce, ulu, iyilik tanrısı
Ülgenalp: Yüce yiğit, sağlam yiğit
Ülgener: Yüce, yiğit, sağlam yiğit
Ülger: Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım yıldız, ülker
Ülgü: Yakışıklı kimse
Ülke: Bir devletin egemenliği altındaki toprak ya da toprakların tümü, yurt
Ülkem: ‘Benim olan yurt, yurdum, benim olan ülke’
Ülken: Senin yurdun, senin vatanın
Ülkenur: Yurdunu aydınlatan ışık
Ülker: Boğa burcunda yedi yıldızdan biri
Ülkü: Kişiyi umut içinde yaşatan, ulaşılmaya çalışılan yüce dilek, amaç, erek
Ülküm: Amacım, ulaşmak istediğim şey
Ülkümen: Amaç sahibi kişi, ülkü kişisi, ülkücü
Ülküsel: Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde
Ülmen: Denizci, deniz adamı
Ümare: Beyler, emirler
Ümit: Umut
Ümmet: Bir peygambere inananların hepsi. İslam dinine bağlı olanların hepsine verilen ad
Ümran: Uygarlık, ilerleme, refah
Ünal: Ad sahibi ol, ünlen, tanın
Ünalan: Ad sahibi olan, ünlenmiş kişi, ünü olan kimse, iyi ad sahibi
Ünaldı: Ün aldı
Ünalmş: Ün ve şan kazanmış
Ünalp: Ünlü yiğit
Ünan: İnleme, nalan
Ünay: Ünlü ve ay gibi kimse, ünü olan ay
Ündoğan: Ünlü doğmuş kimse
Ünek: Kahraman, yiğit
Üner: Ünlü yiğit
Üngörmüş: Ün görmüş
Üngün: Ün gün
Üngür: Mağara
Ünkan: Tanınmış soydan gelen
Ünkaya: Ünlenen kaya, ünlü kaya; tanınmış ve kaya gibi kimse
Ünlem: Ses, seda, çağrı
Ünlen: Herkesçe tanın, ünün her yana yayılsın, ün sahibi ol
Ünler: Yüksek sesle bağırır
Ünlü: Herkesçe tanınan, ün salmış olan, tanınmış
Ünlüer: Tanınmış, ünlü kimse
Ünlüol: Adın duyulsun, ün kazan
Ünlüsoy: Tanınmış soydan gelen
Ünol: Şan ol, ünlü ol
Ünsaç: Her yana ününü duyur
Ünsal: Her yana adını duyur
Ünsan: Ünlü ve sanlı
Ünsev: Tanın ve sevil
Ünseven: Tanınmayı, ünlenmeyi seven
Ünsever: Ünlü olmayı sever
Ünsevin: Ünlü ol ve sevin
Ünsi: Alışmış, sokulgan
Üntürk: Tanınmış türk; ünlü türk
Ünüvar: Herkesçe tanınır, ünlü
Ünver: Her yana adını duyur, çok tanınmış biri ol, ünlen
Ünverdi: Adını duyuran, tanınan
Ünveren: Ün veren
Ünzil: Gönderilmiş, indirilmiş, inzal olunmuş
Ürün: Doğadan elde edilen yararlı şey
Üründü: Seçilmiş, seçkin
Üründübay: Seçilmiş, seçkin
Üsgen: Yüksek
Üstay: Ay gibi yüce, yüksek
Üstek: Yüksek, yüce
Üstel: Yüksek, yüce
Üstem: Altın veya gümüşten yapılmış at eyeri
Üster: Baş olan yiğit
Üstün: Yenen, galip gelen
Üstünbay: Seçkin, başarılı kimse
Üstündağ: Üstün dağ
Üstüner: Güçlü yiğit, iyi nitelikli yiğit, üstün gelen yiğit
Üveys: İsteyen, arzu eden
Üzer: Üst. Kaymak
Üzeyir: Kuran’da adı geçen bir kişi. Vahab bağışlayan, ihsan eden
Vacid: Yaratan, meydana çıkaran
Vacip: Dini (şer’i) bakımdan terkedilmesi doğru ve uygun olmayan, kesinlik bakımından farzdan sonra gelen
Vafe: Nasip, kısmet
Vafi: Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri
Vafid: Elçi, temsilci, rasul
Vafir: Çok, bol
Vaha: Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan
Vahap: Bağışlayan, ihsan eden
Vahat: Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yerler, vahalar
Vahdet: Teklik, birlik, allah’ın tekliğini kabul etmek
Vahdettin: Dinin tekliği, birliği
Vahdi: Bir ve tek olmayla ilgili
Vahid: Tek ve eşsiz, allahın isimlerinden
Vahiddin: Tek din, dinin tekliği
Vahip: Bağışlayan, bağışlayıcı
Vahit: Tek, yalnız
Vaid: Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma
Vail: Sığınan, kurtulan. Sahabe adlarındandır
Vaiz: Dinsel öğütlerde bulunan kimse
Vakar: Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin sabır, heybet
Vakıf: Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan
Vakia: Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan
Vakkas: Ağırbaşlı, temkinli
Vakur: Ağırbaşlı, temkinli
Vala: Yüksek, yüce
Valaşan: Şanı yüce, şanlı
Valay: Yükseklik, yücelik
Valek: Kurt anlamında kullanılmaktadır
Vali: Bir vilayeti idare eden en büyük memur
Valih: Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran
Vamık: Seven, aşık
Varaka: Tek yaprak, tek kağıt. Yazılı kağıt
Vareste: Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade
Vargın: Giden, varan
Varış: Zeka, anlayış, akıl
Varid: Gelen, vasıl olan, erişen
Varlık: Var olan her şey; önemli, yararlı, değerli şey; var oluş; para mal, mülk ve genel olarak zenginlik varol her zaman yaşa
Varol: Sağlıklı, uzun yasa
Vasfi: Nitelikle ilgili
Vasıf: Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet
Vasık: Güvenilen, emin, mutemed. Abbasi halifelerinden birinin unvanı
Vasıl: Ulaşan, kavuşan, yetişen
Vasi: Vasiyeti yerine getiren, vesayeti yüklenen kimse, henüz reşid olmamış çocuğun işlerine bakmakla mükellef kimse
Vassaf: Niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. Vassaf el-Hazrat. İranlı tarihçi, yazar
Vassal: Vasleden, ulaştıran, birleştiren. Sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar.
Vatan: Yurt, ülke
Vazah: Beyaz, güzel yüzlü adam
Vecaheddin: Dinin yüceliği, onuru. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Vecdet: Zenginlik, varsallık
Vecdi: Coşkunlukla ilgili
Vechi: Yüzle ilgili, yüze ait
Vecid: Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak
Vecih: Yüz, çehre. Tarz, üslup.
Vecihi: Güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili
Veciz: Kısa, derli toplu
Vedat: Sevgi, dostluk
Vedi: Başkasının malını saklamakla görevli kimse
Vediatullah: Allah’ın emaneti, dini. Kadınlar da Allah’ın emaneti olarak nitelenmişlerdir
Vedid: Dost, sevgisi çok olan. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Vedud: Çok muhabbetli, çok şefkatli. Allah’ın isimlerinden. İyi kullarını sevip onlara rahmet ve rızasını irade eden yüce Allah. -(bkz. Abdülvedud). Kur’an’da Hud, ayet: 90; Buruc, ayet: 14’te zikredilmiştir.
Vefa: Sözünde durmak, dostluğunu sürdürmek
Vefai: Vefa ile ilgili
Vefakar: Sevgisi geçici olmayan, vefası olan
Vefi: Vefalı, bağlı, tam, mükemmel
Vefik: Yoldaş, aynı fikirde olan
Vefir: Çok, bol
Vefret: Çokluk, bolluk
Vehbi: Allah vergisi
Vehhab: Çok hibe eden, bağışlayan. Sayısız nimetler veren yüce Allah. Bu isim Esmau’l-Hüsna’dan-dır. Kur’an-ı Kerim’de, Al-i İmran, ayet: 8; Sa’d suresi ayet: 9 ve 35’te geçmektedir. (bkz. Abdülvehhab).
Vehhac: Çok parıltı. Çok alevli
Vekil: Başkasının yerine ve adına hareket eden veya konuşan. Asıl vazifelinin yerine çalışan, bir vazifeyi geçici olarak idare eden.
Vekkad: Parlak, aydınlık, ışıklı.
Vela: Yakınlık, sahiplik. Efendisinin, azat ettiği köle ve cariyesi ile olan münasebeti ve onlar üzerindeki hakkı
Veladet: Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
Veli: Sahip, ermiş, eren
Velican: Candan, dost, yakın
Velid: Yeni doğmuş çocuk. Erkek çocuk, köle. Sahabe isimlerindendir
Veliyullah: Allah’ın sevgili kulu. Allah’a teslim olmuş, onun hakimiyet ve sultasının dışında hakimiyet ve sulta tanımayan. Yalnızca Allah’ı, rasulünü ve mü’minleri dost edinen
Veliyüddin: Dinin sahibi. Dinin dostu
Velu: Bir şeye fazla düşkün olan
Vemiz: Bulut arasından görünen ışık
Verdi: Güle ait, gül ile ilgili
Vergin: Verici, özverili kimse
Verim: Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç
Verka: Yabani güvercin, üveyik
Verrak: Kağıtçı. Ünlü Arap kelam bilgini: Ebu İsa Muhammed b. Harun el-Verrak
Verşan: Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol
Vesamet: Güzellik, güzel olma
Vesik: Çok sağlam, güçlü
Vesim: Güzel yüzlü
Veyis: Yoksulluk, muhtaçlık
Veysel: Kurt
Veysi: Yoksul, muhtaç
Vezir: Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse
Vidad: Sevme, sevgi. Dostluk
Visam: Damgalı, nişanlı
Volkan: Yanardağ
Vural: Vurarak al, vurup al
Vuralhan: Vural han
Vurgun: Vurulmuş çok sevmiş kimse, tutkun
Vuska: Çok sağlam, pek kuvvetli. Urvetul-Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık
Vusta: Orta, ortada bulunan, arada olan, iç
Yafes: Nuh Peygamber’in üçüncü oğlu, Türklerin atası
Yağan: Yağmur, kar, yağış
Yağın: Yağmur, yiğit
Yağınalp: Yağmur
Yağız: Koyu buğday rengi, esmer
Yağızalp: Esmer, yiğit, karayağız yiğit
Yağızbay: Esmer kimse
Yağızer: Esmer, yiğit, karayağız yiğit
Yağızhan: Esmer hükümdar
Yağızkan: Asil, soylu kan
Yağızkurt: Esmer, güçlü, kuvvetli kimse
Yağıztekin: Esmer ve biricik; yağız şehzade
Yağmur: Havadaki su buharının yükseklerde soğuyarak yoğunlaşması sonucu yere düşen su damlacıkları; Oğuz Beylerinden biri
Yağmurca: Bir tür geyik. Dağ keçisi
Yahşi: İyi, güzel, çok güzel
Yahşibay: İyi tanınan, saygın kimse
Yahşihan: Genç, güzel hükümdar
Yahya: Zekeriya’nın oğlu olan peygamber, “Allah lütufkardır” anlamında
Yaktın: Kabak. Kavun, karpuz, hıyar gibi toprakta uzanıp, yetişen bitki
Yakup: HZ. Yusuf’un babası, erkek keklik, ibranice’de takip eden, izleyen anlamında
Yakut: Parlak, kırmızı değerli taş, Sibirya’nın kuzeyinde yaşayan bir Türk kavmi
Yakzan: Uyanık, gözü açık
Yalap: Parıltı
Yalavac: Peygamber, elçi
Yalaz: Alev, bayrak
Yalaza: Alev
Yalazabey: Ateş gibi
Yalazalp: Alev gibi parlak yiğit
Yalazan: Berk, şimşek
Yalazay: Yalımlı ay, parıldayan ay, alevli ay
Yalçın: Sarp, düz, kaygan, parlak
Yalçıner: Sarp yiğit, dik yiğit
Yalçınkaya: Çıkılması güç kaya, dik kaya, büyük, dik ve kaygan kaya
Yalçuk: Parlayan, ay; evren; elçi
Yaldırak: Ak, parlak, ışıltılı
Yale: Sığır boynuzu
Yalgın: Ilgım, serap; aşı kalemi almaya ve aşılamaya elverişli ağaç, çiçek
Yalım: Ateşin dili, alaz, yalaz, yalaza, alev
Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz
Yalınalp: Katışıksız yiğit, sade yiğit
Yalınay: Ayın en güzel, sade görünümü
Yalınç: İçine başka bir şey karıştırılmamış, tek bir şeyden oluşan
Yalkı: Yalın, tek
Yalkın: Yalnız, tek, tek başına; ince, zayıf
Yalman: Düz, çıplak ve yassı taş; mızrak ucu; dik, sarp, yalçın
Yaltır: Parlak, parlayan
Yaltırak: Işık, parıltı
Yaltıray: Parlak ve parıldayan; parlak ışık saçan ay
Yalvaç: Tanrı’nın habercisi, tanrı elçisi
Yamaç: Dağın eğik yüzeyi, eğik yanı, bayır; karşı
Yaman: Kötü, korkulan, cesur, güçlü
Yamaner: İşbilir yiğit, becerikli yiğit
Yamanöz: Becerikli kimse, işbilir kimse, yaman kimse
Yanaç: Yön, taraf
Yanal: Yanda olan, yana düşen
Yanar: Parlayan, parıldayan
Yanıker: Aşık, vurgun kimse
Yankı: Sesin bir yere çarparak dönmesiyle duyulan ikinci ses
Yarıdil: Gönül arkadaşı, sevgili
Yarkaya: Sarp, uçurumlu kaya
Yarkın: Güneş ışığı, güneş aydınlığı; şimşek
Yarlık: Buyruk, ferman. Yasa, kanun
Yaruk: Işık, aydınlık, parlaklık, parıltı
Yasa: Varlığım surdur
Yasan: Tertip, düzen
Yasavul: Koruyucu muhafız
Yaser: Bolluk, varlık
Yasin: Kuran’ın 36. Suresi
Yasir: Sol tarafa giden
Yasun: Tarz, üslup, töre. Doğa, tabiat.
Yaşar: Yaşamını sürdürür, hiç ölmez, yaşayıp gider
Yaşık: Işık, parıltı, parlaklık
Yaşıl: Erkek ördek
Yaşın: Işık, yıldırım, şimşek
Yatman: Boyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse
Yatuk: Kanun, santur vb. sazların genel adı
Yaver: Yardımcı
Yaveş: Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin
Yavuz: Çok sert, yaman, yürekli, korkusuz
Yavuzalp: Korkusuz yiğit, yaman yiğit
Yavuzay: Ayın en güzel hali
Yavuzcan: Güçlü, cesur kişiliği olan
Yavuzer: Korkusuz yiğit, yaman yiğit
Yavuzhan: Güçlü, cesur hükümdar
Yaygır: Gökkuşağı
Yazel: Yaz El Kelimelerinden türemiş isim
Yazgan: Yazar, yazıcı
Yazganalp: Yazar, yazıcı
Yazgı: Kader, alın yazısı
Yazır: Oğuzların, Bozok kolunun Ayhan soyundan gelen bir Türkmen boyunun adı
Yediger: Büyük ayı takım yıldızı
Yefa: Yüksek yer
Yegan: Tekler, birler
Yeğin: Zorlu, katı, şiddetli, baskın, üstün, yiğit, güçlü, çalışkan, bereketli, bol, iyiliği seven
Yeğiner: Zorlu, katı, şiddetli, baskın, üstün, yiğit, güçlü, çalışkan, bereketli, bol, iyiliği seven
Yeğrek: İyilik sever
Yehud: Yahudi, HZ. Ya’kub’un oğlu Yahuda soyundan gelenler, İsrailoğulları
Yehuda: HZ. Ya’kub’un on iki oğlunun en büyüğü
Yeksan: Her zaman, bir düzeyde
Yekser: Tek başına, bir baştan bir başa aniden
Yekta: Tek, eşsiz
Yelal: Rüzgar, yel, esinti
Yeldan: Hızlı, süratli
Yelen: Arzu, istek
Yeler: Rüzgar gibi yiğit
Yelesen: Yel gibi hızlı, çabuk
Yelit: İhlas suresinde geçmektedir
Yelmen: Aceleci, hızlı davranan, canı tez kimse
Yeltekin: Rüzgar gibi ve tek olan; yel gibi şehzade
Yemliha: İnanışa göre mağra ehli olarak bilinen yedi uyurlardan birisi
Yenal: Yenerek al
Yenay: Yeni ay, hilal-i ayça
Yenbu: Pınar, çeşme, kaynak
Yener: Oyun, yarış, savaş gibi şeylerde karşısındakine üstün gelir
Yengi: Üstün gelme, yenme, utku, zafer
Yenisey: Orta asya’nın en büyük ırmaklarından birinin adı
Yenisu: Yeni akan su
Yerel: Belirli bir yer ile ilgili olan, örf
Yergin: Hüzünlü, tasalı, kaygılı
Yerhum: Erkek kartal
Yersel: Yere ait, yerle ilgili
Yertan: Güneşin ilk ışıklan
Yesar: Varlık, zenginlik
Yesari: Zenginlikle ilgili
Yeten: Yetişen, ulaşan. Olgun, olgunlaşan
Yetener: Olgun erkek
Yeter: (Artık çocuk istemeyenler son çocuklarına verirler) yeterli, yetişir
Yetik: Yetişmiş, erişmiş, büyümüş, bilgili, olgun
Yetiş: Amacına ulaş, isteğine kavuş
Yetişen: Ulaşan, kavuşan
Yetkin: Yetişkin, olgunlaşmış, erişmiş
Yetkiner: Yetişkin yiğit, olgunlaşmış yiğit, olgun yiğit
Yezdanşer: Allahın arslanı, savaşçı kral
Yezid: Emevi halifesi Muaviye’nin 3. oğlu
Yıbar: Misk, amber, güzel koku
Yıldır: Parlak, parlayan, ışıklı ışık
Yıldıralp: Korkutan yiğit, yıldıran yiğit
Yıldıran: Parlayan, ışıldayan, ışık saçan
Yıldıray: Parıldayan ay, ışık saçan ay
Yıldırım: Büyük bir ışıkla gürültü çıkararak hava ile yer arasında olan elektrik boşalması, şimşek; Osmanlı İmparatoru Yıldırım Beyazıt’ın adından
Yıldızhan: Yıldızların hakanı
Yılhan: Yıl han
Yılkan: Yıl kan
Yılmaz: Hiçbir şeyden korkup çekinmez
Yiğit: Güçlü ve yürekli; delikanlı, genç, genç adam
Yiğitalp: Yiğitler yiğidi, erler eri
Yiğitcan: Güçlü, korkusuz kahraman
Yiğiter: Güçlü ve yürekli erkek
Yiğithan: Yiğit, cesur hakan
Yiğitkan: Güçlü, cesur soydan gelen
Yoğun: Oylumuna oranla ağırlığı çok olan
Yolaç: Gidilecek bir çığır yarat
Yoldaş: Arkadaş, aynı yolun yolcusu olan
Yordam: Rehber, kılavuz, beceri, anlayış, davranış, kural, yöntem
Yoruç: Komutan, kumandan
Yönal: Belli bir yana doğru dön
Yöner: Yönünü, cepheni al
Yöntem: Bir işte tutulacak yol, ereğe ulaşmak için tutulacak özenli yol
Yörük: Hayvancılıkla geçinen göçebe bir Türkmen oymağı ve bu oymaktan olan kimse
Yula: Meşale, kandil
Yuluğ: Mutlu, mesut
Yumlu: Uğurlu, kutlu
Yunus: Memeli bir hayvan, bir peygamber
Yura: Dağ sırtı
Yurdaer: Yurda er olan kimse, yurdun yiğidi
Yurdahan: Yurda kağan olan kimse
Yurdakul: Yurda hizmet eden, yurda kul olan kimse
Yurdaşen: Yurdu şenlendiren, yurda şenlik olan
Yurday: Yurdun ay’ı yurda ay olan kimse
Yurtcan: Yurda canlılık veren
Yurtseven: Ülkesini, yurdunu sever
Yusuf: Yakup peygamberin oğlu
Yuşa: Tarihlerde, Peygamber olduğu rivayet edilen Yûşa b. Nün
Yüce: Yüksek, büyük, erişilmez, ulu
Yücealp: Büyük yiğit, erişilmez yiğit, ulu yiğit
Yücel: Yüksel, yücel duruma gel
Yücelay: Yüksel, yüce bir duruma gel, başarı kazan, ilerle
Yücelen: Yükselen, ulaşılmazlaşan, ululaşan, yüceleşen
Yücesan: Erişilmezleşmiş ad, ulu ad
Yücesoy: Erişilmezleşmiş soy, ulu soy
Yücetekin: Ulu ve biricik; ulu şehzade
Yüksel: Yükseklere ulaş, basarı kazan. Zafer amaca ulaşma, başarı
Yümin: Uğur, mutluluk
Yümni: Her işi sağ eli ile yapan, uğurlu
Yürük: Çabuk ve hızlı yürüyen
Yüzüak: Dürüst, namuslu, doğru, suçsuz kimse
Zade: Evlat, oğul
Zafer: Amaca ulaşma, basarı
Zafir: Zafer kazanan, üstün gelen
Zahid: Zühd sahibi, şüpheli şeyleri bile terkederek günahtan kaçan, Allah korkusuyla dünya nimetlerinden el çeken (kimse) muttaki.
Zahir: Parlak yıldız
Zahit: Dince yasak olan şeylerden sakınan, günahtan kaçınan
Zahrettin: Dinin zerresi, Dinin çekirdeği
Zaim: Kefil, şah
Zakir: Zikreden
Zal: İran’da eskiden kalma mitolojik bir savaşçı. Aynı zamanda horoz ibiği anlamında da kullanılıyor
Zarife: Nazik ve hoş konuşan, ince ve hoş tavırlı olan kimse, kibar. İnceliği, latifliği ile hoşa giden
Zati: Kendiyle ilgili, kendine ait, özel.Özle ilgili
Zayi: Kayıp, yitik
Zebih: Kesilmiş veya kesilecek kurban. HZ. İsmail ile HZ. Muhammed’in babası HZ. Abdullah’ın lakabı
Zekai: Zeka ile ilgili
Zekeriya: Erkek, bir peygamber
Zeki: Çabuk anlayan, kavrayan
Zemherir: Gündönümünden sonraki şiddetli soğuklar, kara kış
Zerak: Mavi, gök renkli
Zerare: Saçıntı, saçılan şey
Zeren: Kavrayışlı, zeki, akıllı, uyanık
Zerin: Altından olan, altın gibi parlak olan, san olan
Zerişte: Altın tel, sırma
Zerka: Gök gözlü. Gök mavisi
Zerver: Altın yaldızlı olan
Zevahir: Parlak yıldızlar
Zeval: Yerinden ayrılıp, gitme. Zail olma, sona erme.
Zevkan: Zevk bakımından, zevkçe
Zevra: Dicle nehri. Bağdat şehri
Zeycan: Candan, cana yakın
Zeynel: Zeynelabidin’in kısaltılmışı
Zeynelabidin: İbadet edenlerin süsü
Zeynettin: Dinin zineti, süsü
Zeyni: Süsle, bezekle ilgili
Zeynullah: Allah’ın süsü
Zeynur: Nurlu, ışıklı, aydınlık
Zeyrek: Eli uz; akıllı; uyanık; anlayışlı
Zeyyat: Zeytinyağı, zeytinyağı yapan kimse
Zihni: Akılla ilgili
Zikra: Anma, hatırlama. İbret, örnek.
Zikri: Anma ile ilgili
Zinde: Diri, yaşayan, canlı
Zirve: Doruk, tepe noktası
Zişan: Şanlı, şerefli, canlı
Zivekar: Vekarlı, vakar dolu, vakar sahibi
Ziver: Süs, bezek
Ziverbey: Süs, bezek
Ziya: Aydınlık, nur
Ziyaettin: Dinin ışığı, aydınlığı
Ziyat: Fazlalık, çokluk
Zobu: Zor, sıkıntılı. Eski vezir konaklarındaki hizmetlilere verilen ad.
Zoral: Zor al
Zorlu: Güçlü; tuttuğunu koparan
Zuhur: Görünme, meydana çıkma, baş gösterme
Zuhuri: Orta oyununda komik rolünü yapan kimse.
Zübeyir: Akıl, yazılı küçük şey
Zühal: Satürn
Zühdi: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren
Zühtü: Her türlü zevke karşı koyup kendini ibadete veren
Zülal: Saf ve tatlı su. Abakay bir Türk boyunun adı. Amaca ulaşma, başarı
Zülfi: Kılıcın kabzasına iliştirilen süs
Zülfikar: HZ. Peygamberin HZ. Ali’ye hediye ettiği çatal ağızlı kılıç
Zülfü: Zülfikârla ilgili
Zülkarneyn: İki boynuzlu, kuranda adı geçen nebi veya peygamber
Zümer: Zümreler, gruplar. Kur’an-ı Kerim’in 39. süresi.
Bebek İsimleri
- Modern Kız Bebek İsimleri
- Modern Erkek Bebek İsimleri
- İkili Kız Bebek İsimleri
- İkili Erkek Bebek İsimleri
- Kız Bebek İsimleri
- A ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- B ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- C ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ç ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- D ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- E ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- F ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- G ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- H ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- I ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- İ ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- J ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- K ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- L ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- M ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- N ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- O ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ö ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- P ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- R ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- S ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ş ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- T ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- U ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ü ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- V ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Y ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Z ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Erkek Bebek İsimleri
- A İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- B ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- C ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ç ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- D ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- E İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- F ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- G ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- H ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- I ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- İ Harfi ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- J ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- K ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- L ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- M ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- N ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- O ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ö ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- P ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- R ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- S ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ş ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- T ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- U ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ü ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- V ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Y ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Z ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
En güzel, modern erkek bebek isimlerini inceleyip bebeğiniz için en uygun ismi seçebilir, bebek isimlerinin anlamlarını öğrenebilir, ikili bebek isimleri arıyorsanız önerdiğimiz ve popüler ikili bebek isimlerine göz atabilirsiniz.