Kız Bebek İsimleri
En güzel, modern kız bebek isimlerini inceleyip bebeğiniz için en uygun ismi seçebilir, bebek isimlerinin anlamlarını öğrenebilir, ikili bebek isimleri arıyorsanız önerdiğimiz ve popüler ikili bebek isimlerine göz atabilirsiniz.
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
A
Acunbike: Dünya güzeli hanım
Açelya: Güzel, kokusuz, çok çeşitli renklerde çiçek açan fundagillerden bir bitki
Açılay: Ayın dolunay hali almaşı
Adalet: Dengeli davranma, hakka riayet
Adeviye: İyilik, yardımseverlik
Adile: Haktan ayrılmayan, adaletle iş gören, adil
Adniye: Cennetlik
Afet: Çok güzel kadın, doğal felaket
Afife: İffetli, namuslu, temiz
Afitab: Güneş ışığı, aydınlığı, güzel dilber
Ağbet: Yüzü nurlu
Ahenk: Uyum, düzen
Ahsen: Çok güzel, en güzel
Ahu: Ceylan, karaca, maral, güzel kadın
Ahzan: Yeşil
Ajda: Filiz, sürgün, üzeri çentik çentik, diş diş olan şey
Akarsu: Akan su, tek sıra elmastan ya da pırlantadan gerdanlık
Akasya: Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen baklagillerden bir ağaç, salkımağacı
Akay: Parlak ay, aydınlık, ışık ay, dolunay adam, erkek, kuzey türklerinde erkek çocuklarından büyüğe verilen ad, ağa
Akbegüm: Hayırlı, uğurlu kadın
Akife: Sebatlı, kararlı, ibadet eden
Akmer: Ay gibi yüz aydınlık
Aksu: Temiz, berrak akarsu
Alev: Yanan ışık veren maddelerin çeşitli şekillerde şeffaf dili, yalım, yalaz, alaz
Aliye: Yüce, ulu
Altınay: Altın gibi sarı, parlak ay
Anber: Güzel koku, amber balığından çıkan kül renkli, güzel kokulu madde
Andaç: Anı için verilen şey, armağan, anı
Anıl: İhtiyatlı, tedbirli, aceleci olmayan, adın her zaman anılsın
Anise: Cana yakın
Arca: Namuslu, temiz
Arife: Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip
Armağan: Birini sevindirmek için verilen şey, ödül
Arsal: Arı gibi temiz, çalışkan
Arzu: İstek, özlem, dilek, halk masalında kamber’in sevgilisi
Asena: Güzel kız dişi kurt
Asiye: Kederli, hüzünlü kadın, isyan eden
Aslı: Kök, köken, aşık kerem’in sevgilisi
Aslıhan: Aslı, han soyundan olan
Asu: Asi, ehlileşmeyen huysuz at, isyankar
Asude: Rahat, dingin
Asuman: Gökyüzü, sema
Asya: En büyük kıta
Aşkın: Üstün, benzerlerini aşmış, sevgilin
Atifet: Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever
Atike: Özgür, soylu, güzel, genç kız
Avniye: Yardımcı, Osmanlı’da asker yağmurluğu
Avşar: Bkz. Afşar avunç insanı avutan, teselli eden şey
Aya: El değmemiş bakire, meryem’e verilen bir ad, medine şehrinin bir adı, delinmemiş inci, Bahar kışla yaz arasındaki mevsim, genç, taze devre, ilk zamanlar
Ayas: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, ayaz
Ayben: Ay gibi, ayın kendisi
Ayber: Ay meyvesi, ayca, ay gibi parlak ve aydınlık
Aybike: Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı
Aycan: İçi dışı ay gibi parlakaydınlık
Aycihan: Cihanı aydınlatan ışık
Ayça: Ayın ilk günlerde aldığı, biçim, hilal, Ay gibi parlak ve aydınlık
Ayçil: Sürekli aydınlık veren, ay gibi
Ayda: Dere kıyılarında yetişen bir bitki, parmakları, beli, endamı güzel kadınlar için söylenen bir söz
Aydan: Güzelliğim aydan almış, aydan gelen, aydan yaratılmış
Aydil: Güzel, parlak, aydınlık gönül
Aydoğan: Ay gibi doğan, parlayan
Ayfer: Ay ışığı
Aygen: Gönül arkadaşı, dostu
Aygül: Ay gibi ışıldayan, parlak, gül renkli, güzel
Aygün: Kedersiz, üzüntüsüz
Ayla: Ayın çevresindeki hale, Eş, zevce
Aylin: Ayın çevresinde görülen ışıklı ; daire, ay evi
Aynur: Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl
Aypare: Ay parçası
Ayperi: Ay gibi aydınlık ve peri gibi, büyüleyici güzel
Aysan: Ay gibi temiz, parlak şöhretli
Aysel: Ay gibi parlak ve güzel
Aysem: Ay ışığı, benim ayşe’m
Aysema: Ay gözlü
Aysen: Ay gibi parlak, neşeli, sevimli güzel
Aysin: Ay gibi güzel
Aysu: Ay gibi parlak, berrak su
Aysun: Ay gibi güzelsin, ay’sın, ay’ı sun
Aysuna: Ay ve suna gibi kimse
Aysunar: Ay’ı verir, ay’ı sunar
Ayşan: Ay gibi temiz, parlak şöhreti olan
Ayşe: Yaşam, erinç, rahat, huzur içinde yaşayan
Ayşegül: Gül renkli, canlı ve güzel
Ayşem: Ay ışığı, benim ayşem
Ayşen: Ay gibi parlak, neşeli, sevimli
Ayşenur: Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel
Ayşin: Ay gibi güzel
Ayten: Ay gibi beyaz tenli
Aytül: Ayın ışığını gölgeleyen ince ve beyaz renkli bulutların ayı süslemesi
Ayyıldız: Bayrağımızın simgesi, Hilal ve yıldızın birlikte görülme hali
Azime: İrade, gayret, kesin karar
Azimet: Kuvvetli bir iradeye dayanan karar, yemin
Azize: Kutsal, ermiş kadın, sevgi hitabı
Azmiye: Niyetli, kararlı
Azra: El değmemiş bakire, meryem’e verilen bir ad, medine şehrinin bir adı, delinmemiş incii
Açelya: Güzel, kokusuz, çok çeşitli renklerde çiçek açan fundagillerden bir bitki
Açılay: Ayın dolunay hali almaşı
Adalet: Dengeli davranma, hakka riayet
Adeviye: İyilik, yardımseverlik
Adile: Haktan ayrılmayan, adaletle iş gören, adil
Adniye: Cennetlik
Afet: Çok güzel kadın, doğal felaket
Afife: İffetli, namuslu, temiz
Afitab: Güneş ışığı, aydınlığı, güzel dilber
Ağbet: Yüzü nurlu
Ahenk: Uyum, düzen
Ahsen: Çok güzel, en güzel
Ahu: Ceylan, karaca, maral, güzel kadın
Ahzan: Yeşil
Ajda: Filiz, sürgün, üzeri çentik çentik, diş diş olan şey
Akarsu: Akan su, tek sıra elmastan ya da pırlantadan gerdanlık
Akasya: Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen baklagillerden bir ağaç, salkımağacı
Akay: Parlak ay, aydınlık, ışık ay, dolunay adam, erkek, kuzey türklerinde erkek çocuklarından büyüğe verilen ad, ağa
Akbegüm: Hayırlı, uğurlu kadın
Akife: Sebatlı, kararlı, ibadet eden
Akmer: Ay gibi yüz aydınlık
Aksu: Temiz, berrak akarsu
Alev: Yanan ışık veren maddelerin çeşitli şekillerde şeffaf dili, yalım, yalaz, alaz
Aliye: Yüce, ulu
Altınay: Altın gibi sarı, parlak ay
Anber: Güzel koku, amber balığından çıkan kül renkli, güzel kokulu madde
Andaç: Anı için verilen şey, armağan, anı
Anıl: İhtiyatlı, tedbirli, aceleci olmayan, adın her zaman anılsın
Anise: Cana yakın
Arca: Namuslu, temiz
Arife: Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip
Armağan: Birini sevindirmek için verilen şey, ödül
Arsal: Arı gibi temiz, çalışkan
Arzu: İstek, özlem, dilek, halk masalında kamber’in sevgilisi
Asena: Güzel kız dişi kurt
Asiye: Kederli, hüzünlü kadın, isyan eden
Aslı: Kök, köken, aşık kerem’in sevgilisi
Aslıhan: Aslı, han soyundan olan
Asu: Asi, ehlileşmeyen huysuz at, isyankar
Asude: Rahat, dingin
Asuman: Gökyüzü, sema
Asya: En büyük kıta
Aşkın: Üstün, benzerlerini aşmış, sevgilin
Atifet: Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever
Atike: Özgür, soylu, güzel, genç kız
Avniye: Yardımcı, Osmanlı’da asker yağmurluğu
Avşar: Bkz. Afşar avunç insanı avutan, teselli eden şey
Aya: El değmemiş bakire, meryem’e verilen bir ad, medine şehrinin bir adı, delinmemiş inci, Bahar kışla yaz arasındaki mevsim, genç, taze devre, ilk zamanlar
Ayas: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, ayaz
Ayben: Ay gibi, ayın kendisi
Ayber: Ay meyvesi, ayca, ay gibi parlak ve aydınlık
Aybike: Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı
Aycan: İçi dışı ay gibi parlakaydınlık
Aycihan: Cihanı aydınlatan ışık
Ayça: Ayın ilk günlerde aldığı, biçim, hilal, Ay gibi parlak ve aydınlık
Ayçil: Sürekli aydınlık veren, ay gibi
Ayda: Dere kıyılarında yetişen bir bitki, parmakları, beli, endamı güzel kadınlar için söylenen bir söz
Aydan: Güzelliğim aydan almış, aydan gelen, aydan yaratılmış
Aydil: Güzel, parlak, aydınlık gönül
Aydoğan: Ay gibi doğan, parlayan
Ayfer: Ay ışığı
Aygen: Gönül arkadaşı, dostu
Aygül: Ay gibi ışıldayan, parlak, gül renkli, güzel
Aygün: Kedersiz, üzüntüsüz
Ayla: Ayın çevresindeki hale, Eş, zevce
Aylin: Ayın çevresinde görülen ışıklı ; daire, ay evi
Aynur: Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl
Aypare: Ay parçası
Ayperi: Ay gibi aydınlık ve peri gibi, büyüleyici güzel
Aysan: Ay gibi temiz, parlak şöhretli
Aysel: Ay gibi parlak ve güzel
Aysem: Ay ışığı, benim ayşe’m
Aysema: Ay gözlü
Aysen: Ay gibi parlak, neşeli, sevimli güzel
Aysin: Ay gibi güzel
Aysu: Ay gibi parlak, berrak su
Aysun: Ay gibi güzelsin, ay’sın, ay’ı sun
Aysuna: Ay ve suna gibi kimse
Aysunar: Ay’ı verir, ay’ı sunar
Ayşan: Ay gibi temiz, parlak şöhreti olan
Ayşe: Yaşam, erinç, rahat, huzur içinde yaşayan
Ayşegül: Gül renkli, canlı ve güzel
Ayşem: Ay ışığı, benim ayşem
Ayşen: Ay gibi parlak, neşeli, sevimli
Ayşenur: Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel
Ayşin: Ay gibi güzel
Ayten: Ay gibi beyaz tenli
Aytül: Ayın ışığını gölgeleyen ince ve beyaz renkli bulutların ayı süslemesi
Ayyıldız: Bayrağımızın simgesi, Hilal ve yıldızın birlikte görülme hali
Azime: İrade, gayret, kesin karar
Azimet: Kuvvetli bir iradeye dayanan karar, yemin
Azize: Kutsal, ermiş kadın, sevgi hitabı
Azmiye: Niyetli, kararlı
Azra: El değmemiş bakire, meryem’e verilen bir ad, medine şehrinin bir adı, delinmemiş incii
B
Bade: Şarap, içki. İsim olarak kullanılmaz.
Badegül: Bade ve gül kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir isimdir. Bade : Şarap, içki. Kadeh. Gül : Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhur bir çiçek.
Badem: 1. Gülgillerden ülkemizin her bölgesinde yetişen ağaç. 2. Bu ağacın yaş ve kuru yenen meyvesi.
Badiye: Çöl, kır
Bahar: Kışla yaz arasındaki mevsim, genç, taze devre, ilk zamanlar
Bahriye: Denizle ilgili, eli açık, cömert
Bahtıser: Şanslı
Balcan: Bal gibi tatlı, sevimli çocuk
Balım: Benim balım, tatlım, çok sevgili, samimi arkadaş
Balkız: Bal gibi tatlı, güzel kız, Halk dilinde belkıs
Banu: Kadın, hanım, şarap, gülsuyu gibi şeylerin şişesi
Barçın: Süslü ipekli kumaş
Barış: Sulh, dinginlik, Savaştan sonra tarafların uzlaşması
Başak: Arpa, buğday, yulaf gibi bitkilerin tanelerini taşıyan başı
Baylan: Nazlı, şımarık
Bedia: Beğenilen, taktir edilen yeni şey, Eşi az bulunur güzellikte
Bedihe: Başlangıç, güzel söz
Bedriye: Dolunayla ilgili, ay kadar güzel
Begim: Kibar hanımefendi
Begüm: Saygıdeğer kadın, hanımefendi, hint prenseslerine verilen san
Behice: Şen, güler yüzlü
Behire: Güzel, asil
Behiye: Güzel ve alımlı kadın
Bekriye: İlk kız çocuğu, her şeyin evveli
Belen: Dağ geçidi
Belgin: Kesin, apaçık
Belin: Şaşkınlık, hayret
Belkıs: Saba melikesi
Belma: Sakin, yumuşak
Bengisu: İçince ölümsüzlük verdiğine inanılan su
Bengü: Sonu olmayan, ebedi
Bengül: Üzerinde benekler olan gül
Berca: Doğru, yerinde olan
Berçin: Toplayıcı
Berfin: Kardan gelen, tertemiz, kar gibi beyaz
Beria: Güzelliği ve olgunluğu ile benzerlerinden farklı sevgili, kadın
Beril: Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
Berin: En yüksek, yüce, Asil, necip
Berkay: Işığı kuvvetli ay
Berna: Genç, yiğit
Berra: Doğru sözlü, hayır işleyen
Berrak: Aydınlık, parlak, duru, saf
Berrin: Yüksek, yüce
Berşan: Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
Besime: Güleryüzlü, şen kadın
Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgiler
Bestegül: Gül demeti
Betül: Ayrı kök salmış fidan, hz. meryem’in lakabı, bakire
Beyhan: İçindekini açıkça söyleyen, sır saklamayan, Hanların beyi
Beyza: En beyaz, en ak, günahtan kaçınmış
Bihter: Pek iyi
Bilge: Bilgili, bilgisini yararlı kullanan
Billur: Parlak şeffaf taş, kristal
Bingül: Bin gülün güzelliğinde
Binnaz: Çok nazlı
Bircan: Herkesçe sevilen, candan
Birce: Bir tanecik, biricik
Birgül: Benzersiz gül
Biricik: Eşsiz, yegane
Birsel: Bire dönük, bire ait
Birsen: Bir tek sen
Buhayra: Küçük deniz
Buket: Çiçek demeti
Burcu: Güzel koku, ıtır
Burçak: Baklagillerden bir bitki
Burçin: Dişi geyik, ahu
Buse: Öpmek, öpüşmek, öpücük
Bürde: Gece üste örtülen, gündüz giyilen bir elbise
Bürke: Martı, göl
Büşra: Sevinçli, müjdeli haber
Büteyra: Sabah ışıkları, sabah güneşinin ısıtması
Badegül: Bade ve gül kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir isimdir. Bade : Şarap, içki. Kadeh. Gül : Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhur bir çiçek.
Badem: 1. Gülgillerden ülkemizin her bölgesinde yetişen ağaç. 2. Bu ağacın yaş ve kuru yenen meyvesi.
Badiye: Çöl, kır
Bahar: Kışla yaz arasındaki mevsim, genç, taze devre, ilk zamanlar
Bahriye: Denizle ilgili, eli açık, cömert
Bahtıser: Şanslı
Balcan: Bal gibi tatlı, sevimli çocuk
Balım: Benim balım, tatlım, çok sevgili, samimi arkadaş
Balkız: Bal gibi tatlı, güzel kız, Halk dilinde belkıs
Banu: Kadın, hanım, şarap, gülsuyu gibi şeylerin şişesi
Barçın: Süslü ipekli kumaş
Barış: Sulh, dinginlik, Savaştan sonra tarafların uzlaşması
Başak: Arpa, buğday, yulaf gibi bitkilerin tanelerini taşıyan başı
Baylan: Nazlı, şımarık
Bedia: Beğenilen, taktir edilen yeni şey, Eşi az bulunur güzellikte
Bedihe: Başlangıç, güzel söz
Bedriye: Dolunayla ilgili, ay kadar güzel
Begim: Kibar hanımefendi
Begüm: Saygıdeğer kadın, hanımefendi, hint prenseslerine verilen san
Behice: Şen, güler yüzlü
Behire: Güzel, asil
Behiye: Güzel ve alımlı kadın
Bekriye: İlk kız çocuğu, her şeyin evveli
Belen: Dağ geçidi
Belgin: Kesin, apaçık
Belin: Şaşkınlık, hayret
Belkıs: Saba melikesi
Belma: Sakin, yumuşak
Bengisu: İçince ölümsüzlük verdiğine inanılan su
Bengü: Sonu olmayan, ebedi
Bengül: Üzerinde benekler olan gül
Berca: Doğru, yerinde olan
Berçin: Toplayıcı
Berfin: Kardan gelen, tertemiz, kar gibi beyaz
Beria: Güzelliği ve olgunluğu ile benzerlerinden farklı sevgili, kadın
Beril: Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
Berin: En yüksek, yüce, Asil, necip
Berkay: Işığı kuvvetli ay
Berna: Genç, yiğit
Berra: Doğru sözlü, hayır işleyen
Berrak: Aydınlık, parlak, duru, saf
Berrin: Yüksek, yüce
Berşan: Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
Besime: Güleryüzlü, şen kadın
Beste: Bir müzik eserini oluşturan ezgiler
Bestegül: Gül demeti
Betül: Ayrı kök salmış fidan, hz. meryem’in lakabı, bakire
Beyhan: İçindekini açıkça söyleyen, sır saklamayan, Hanların beyi
Beyza: En beyaz, en ak, günahtan kaçınmış
Bihter: Pek iyi
Bilge: Bilgili, bilgisini yararlı kullanan
Billur: Parlak şeffaf taş, kristal
Bingül: Bin gülün güzelliğinde
Binnaz: Çok nazlı
Bircan: Herkesçe sevilen, candan
Birce: Bir tanecik, biricik
Birgül: Benzersiz gül
Biricik: Eşsiz, yegane
Birsel: Bire dönük, bire ait
Birsen: Bir tek sen
Buhayra: Küçük deniz
Buket: Çiçek demeti
Burcu: Güzel koku, ıtır
Burçak: Baklagillerden bir bitki
Burçin: Dişi geyik, ahu
Buse: Öpmek, öpüşmek, öpücük
Bürde: Gece üste örtülen, gündüz giyilen bir elbise
Bürke: Martı, göl
Büşra: Sevinçli, müjdeli haber
Büteyra: Sabah ışıkları, sabah güneşinin ısıtması
C
Cahide: Çalışan, çaba gösteren
Can: İnsanın varlığı, içten sevimli, gönül, sevgili
Canan: Gönülden sevilen, aşık olunan
Candan: Yürekten, içten
Canel: İçten, candan uzatılan dostluk eli
Cangül: Gül gibi canlı
Cansel: Cana dair, canla ilgili
Cansın: İçten, gönüldensin
Cansu: Hayat veren su
Cavidan: Ebedi, sonsuz
Celile: Büyük, ulu
Cemile: Hoşa gitmek için yaranma, güzel kadın
Cemre: Ateş, bahardan önce havaya, suya, toprağa düştüğüne inanılan sıcaklık
Ceren: Ceylan, ahu
Cevher: Bir şeyin özü, güç, enerji, değerli taşlar
Cevriye: Eziyet, cefa, sıkıntı
Ceyda: İyi, hayırlı, faydalı insan, uzun boyunlu ve güzel
Ceyhan: Su gibi akan ve çevresini mutlu eden iyilik, güzellik, bir nehrimiz
Ceylan: Güzel gözlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif bir hayvan
Ceylin: Cennetin kapısı, cennete açılan kapı
Cihan: Evren, alem
Cihannur: Alemi aydınlatan nurlu ışık
Can: İnsanın varlığı, içten sevimli, gönül, sevgili
Canan: Gönülden sevilen, aşık olunan
Candan: Yürekten, içten
Canel: İçten, candan uzatılan dostluk eli
Cangül: Gül gibi canlı
Cansel: Cana dair, canla ilgili
Cansın: İçten, gönüldensin
Cansu: Hayat veren su
Cavidan: Ebedi, sonsuz
Celile: Büyük, ulu
Cemile: Hoşa gitmek için yaranma, güzel kadın
Cemre: Ateş, bahardan önce havaya, suya, toprağa düştüğüne inanılan sıcaklık
Ceren: Ceylan, ahu
Cevher: Bir şeyin özü, güç, enerji, değerli taşlar
Cevriye: Eziyet, cefa, sıkıntı
Ceyda: İyi, hayırlı, faydalı insan, uzun boyunlu ve güzel
Ceyhan: Su gibi akan ve çevresini mutlu eden iyilik, güzellik, bir nehrimiz
Ceylan: Güzel gözlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif bir hayvan
Ceylin: Cennetin kapısı, cennete açılan kapı
Cihan: Evren, alem
Cihannur: Alemi aydınlatan nurlu ışık
Ç
Çağla: Badem, kayısı gibi meyvelerin çiğ hali, coşkulu olan
Çağlar: Köpürerek yüksekten düşen su, çağlayan, coşkulu, canlı
Çağrı: Davet, birim bir yere çağırma, doğan kuşu, çakır kuşu, mavi göz
Çığır: Çığın açtığı iz, yol, yenilikçilik
Çiçek: Bir bitkinin üreme organlarının yer aldığı güzel kokulu, renkli kısmı
Çiğdem: Zambakgillerden bir kır çiçeği
Çilay: Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler
Çilem: Ahenkli sesiyle bülbül gibi şakıyanım, sıkıntım, eziyetim
Çiler: Şakıyan bülbül, Damla yağmurun ya da bir sıvının en küçük ve yuvarlak parçası
Çolpan: Çoban yıldızı, zühre, venüs
Çağlar: Köpürerek yüksekten düşen su, çağlayan, coşkulu, canlı
Çağrı: Davet, birim bir yere çağırma, doğan kuşu, çakır kuşu, mavi göz
Çığır: Çığın açtığı iz, yol, yenilikçilik
Çiçek: Bir bitkinin üreme organlarının yer aldığı güzel kokulu, renkli kısmı
Çiğdem: Zambakgillerden bir kır çiçeği
Çilay: Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler
Çilem: Ahenkli sesiyle bülbül gibi şakıyanım, sıkıntım, eziyetim
Çiler: Şakıyan bülbül, Damla yağmurun ya da bir sıvının en küçük ve yuvarlak parçası
Çolpan: Çoban yıldızı, zühre, venüs
D
Damla: Yağmurun ya da bir sıvının en küçük ve yuvarlak parçası
Defne: Defnegillerden yapraktan güzel kokulu bir ağaç, zafer ve mutluluk sembolü bir ağaç
Değer: Üstün nitelik, üstün, yararlı nitelikleri olan, bir şeyin önemini belirten ölçü, eder, karşılık
Delfin: Yunus balığı
Demet: Bir araya toplanmış ekin ya da çiçekler, bir ışık kaynağından çıkan aynı doğrultuda ışınlar, bağlanmış deste
Deniz: Yeryüzünün büyük bölümünü kaplayan çok geniş ve tuzlu su
Deren: Derleyen, toplayan
Derin: Gelişmiş, ilerlemiş, yoğun, çok içten gelen
Derya: Büyük deniz, okyanus
Deste: Bağlanmış tutam, tomar
Destegül: Gül demeti
Devran: Talih, kader, dünya, zaman
Devrim: Bir toplumsal düzenin yerine yenisinin kurulması
Diba: Çiçek desenli ipek kumaş, sevgilinin yüzü
Dicle: Yüce ırmak, güneydoğu anadolu’dan akan ırmağımız
Didar: Yüz, çehre, göz, görüş kuvveti
Didem: Gözüm, kıymetlim
Dilan: Gönüller, yürekler
Dilara: Gönül alan, gönül okşayan
Dilay: Gönül aydınlatan ay
Dilber: Güzel
Dilberan: Dilberler, güzeller
Dildade: Sevdalı
Dildar: Birinin gönlünü almış, sevgili
Dilek: İstek, arzu
Diler: Dileyen kimse, isteyen kimse
Dilge: Hoş sohbet
Dilruba: Gönül kapan, Düşen, gönlü neşeli
Dilşad: Gönlü hoş
Doğa: Kendiliğinden var olan, canlı, ve cansız nesnelerden oluşan, kendini sürekli olarak değiştiren varlığın tümü, tabiat
Doruk: Zirve
Döndü: Evlenmemiş kız
Duru: Saf, berrak
Duygu: His, duyulan, hissedilen, iyi ya da kötü eğilim
Dürdane: İnci tanesi, sevgili, kıymetli
Defne: Defnegillerden yapraktan güzel kokulu bir ağaç, zafer ve mutluluk sembolü bir ağaç
Değer: Üstün nitelik, üstün, yararlı nitelikleri olan, bir şeyin önemini belirten ölçü, eder, karşılık
Delfin: Yunus balığı
Demet: Bir araya toplanmış ekin ya da çiçekler, bir ışık kaynağından çıkan aynı doğrultuda ışınlar, bağlanmış deste
Deniz: Yeryüzünün büyük bölümünü kaplayan çok geniş ve tuzlu su
Deren: Derleyen, toplayan
Derin: Gelişmiş, ilerlemiş, yoğun, çok içten gelen
Derya: Büyük deniz, okyanus
Deste: Bağlanmış tutam, tomar
Destegül: Gül demeti
Devran: Talih, kader, dünya, zaman
Devrim: Bir toplumsal düzenin yerine yenisinin kurulması
Diba: Çiçek desenli ipek kumaş, sevgilinin yüzü
Dicle: Yüce ırmak, güneydoğu anadolu’dan akan ırmağımız
Didar: Yüz, çehre, göz, görüş kuvveti
Didem: Gözüm, kıymetlim
Dilan: Gönüller, yürekler
Dilara: Gönül alan, gönül okşayan
Dilay: Gönül aydınlatan ay
Dilber: Güzel
Dilberan: Dilberler, güzeller
Dildade: Sevdalı
Dildar: Birinin gönlünü almış, sevgili
Dilek: İstek, arzu
Diler: Dileyen kimse, isteyen kimse
Dilge: Hoş sohbet
Dilruba: Gönül kapan, Düşen, gönlü neşeli
Dilşad: Gönlü hoş
Doğa: Kendiliğinden var olan, canlı, ve cansız nesnelerden oluşan, kendini sürekli olarak değiştiren varlığın tümü, tabiat
Doruk: Zirve
Döndü: Evlenmemiş kız
Duru: Saf, berrak
Duygu: His, duyulan, hissedilen, iyi ya da kötü eğilim
Dürdane: İnci tanesi, sevgili, kıymetli
Dürriye: İnci gibi parlak
E
Ebhar: Denizler
Ebru: Bulut renginde, kağıda suyla yapılan bir çeşit süsleme yöntemi, kaş
Ece: Kraliçe, güzel kadın, ana
Ecem: Benim kraliçem
Ecrin: Allahın hediyesi
Eda: Tavır, davranış, anlatım yolu, naz, cilve
Edibe: Edepli, terbiyeli, edebiyatla uğraşan, yazar
Efsane: Halk arasında anlatılan olağanüstü nitelikli masal
Efser: Taç
Efsun: Büyü, sihir
Ege: Bir çocuğu koruyan, ondan sorumlu olan kimse, bir deniz
Ekim: Ekme, yetiştirme, yılın onuncu ayı
Ekin: Tahılın tohum olarak tarlaya atıldığı andan başlayarak harman oluncaya değin aldığı duruma verilen ad
Ela: Açık kestane göz rengi
Elçi: Açık kestane göz rengi
Elçin: Deste, demet, ağustos böceği, bilmece, bulmaca
Elfida: Feda etme
Elif: Arap alfabesinin ilk harfi, alışıldık, aşina, ince, uzun boylu kız
Elmas: Kıymetli bir taş, mücevher, sevgili, değerli
Elvan: Renkler, rengarenk, alacalı
Emel: Gerçekleşmesi zamana bağlı arzu, istek
Emine: İnanılır, güvenilir, tehlikesiz
Emire: Kadın hükümdar
Emriye: Emire ait
Ender: Eşine az rastlanır
Enise: Dost, arkadaş, sevgili
Eray: Ay gibi aydınlık
Erda: Bkz. Erdağ
Erden: Bakire, el sürülmemiş yer
Erel: Güçlü el
Ergil: Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
Ergin: Olmuş, yetişmiş
Erguvan: İlkbaharda eflatunla kırmızı renklerde çiçek açan bir ağaç
Ergül: Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
Eribe: Olgun, anlayışlı
Erma: Cilveli, çok güzel
Ersin: Bağsız, kayıtsız, basma buyruk
Ertaç: Erkeklerin baştacı olmuş güzel
Esen: Sağlıklı, sağlam, güçlü
Esengül: Diri, yeni açmış gül
Eser: Zihin ya da yetenek ürünü değerli, önemli şey, yapıt, iz
Esin: Sabah rüzgarı, içe doğan güzel fikir, duygu, ilham
Esma: İşitmek, dinlemek
Esmeray: Ayın üzerinden bulut geçmiş hali, buğday renkli
Esra: En seri, çabuk
Evin: Bir şeyin özü, tahıl tanesi
Evren: Var olan şeylerin tümü, felek, cihan
Evrim: Değişim ve gelişmeler dizisi
Eylem: Değişiklik doğuran davranış, iş
Eylül: Yılın dokuzuncu ayı
Ezgi: Belli bir kuralla yaratılan, duygu meydana getiren ses dizisi, şarkı, türkü
Ezra: Sözü, konuşması düzgün
Ebru: Bulut renginde, kağıda suyla yapılan bir çeşit süsleme yöntemi, kaş
Ece: Kraliçe, güzel kadın, ana
Ecem: Benim kraliçem
Ecrin: Allahın hediyesi
Eda: Tavır, davranış, anlatım yolu, naz, cilve
Edibe: Edepli, terbiyeli, edebiyatla uğraşan, yazar
Efsane: Halk arasında anlatılan olağanüstü nitelikli masal
Efser: Taç
Efsun: Büyü, sihir
Ege: Bir çocuğu koruyan, ondan sorumlu olan kimse, bir deniz
Ekim: Ekme, yetiştirme, yılın onuncu ayı
Ekin: Tahılın tohum olarak tarlaya atıldığı andan başlayarak harman oluncaya değin aldığı duruma verilen ad
Ela: Açık kestane göz rengi
Elçi: Açık kestane göz rengi
Elçin: Deste, demet, ağustos böceği, bilmece, bulmaca
Elfida: Feda etme
Elif: Arap alfabesinin ilk harfi, alışıldık, aşina, ince, uzun boylu kız
Elmas: Kıymetli bir taş, mücevher, sevgili, değerli
Elvan: Renkler, rengarenk, alacalı
Emel: Gerçekleşmesi zamana bağlı arzu, istek
Emine: İnanılır, güvenilir, tehlikesiz
Emire: Kadın hükümdar
Emriye: Emire ait
Ender: Eşine az rastlanır
Enise: Dost, arkadaş, sevgili
Eray: Ay gibi aydınlık
Erda: Bkz. Erdağ
Erden: Bakire, el sürülmemiş yer
Erel: Güçlü el
Ergil: Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
Ergin: Olmuş, yetişmiş
Erguvan: İlkbaharda eflatunla kırmızı renklerde çiçek açan bir ağaç
Ergül: Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
Eribe: Olgun, anlayışlı
Erma: Cilveli, çok güzel
Ersin: Bağsız, kayıtsız, basma buyruk
Ertaç: Erkeklerin baştacı olmuş güzel
Esen: Sağlıklı, sağlam, güçlü
Esengül: Diri, yeni açmış gül
Eser: Zihin ya da yetenek ürünü değerli, önemli şey, yapıt, iz
Esin: Sabah rüzgarı, içe doğan güzel fikir, duygu, ilham
Esma: İşitmek, dinlemek
Esmeray: Ayın üzerinden bulut geçmiş hali, buğday renkli
Esra: En seri, çabuk
Evin: Bir şeyin özü, tahıl tanesi
Evren: Var olan şeylerin tümü, felek, cihan
Evrim: Değişim ve gelişmeler dizisi
Eylem: Değişiklik doğuran davranış, iş
Eylül: Yılın dokuzuncu ayı
Ezgi: Belli bir kuralla yaratılan, duygu meydana getiren ses dizisi, şarkı, türkü
Ezra: Sözü, konuşması düzgün
F
Fadime: Fatma’nın bir çeşit söylenişi
Fahire: Övünülecek, iftihar edilecek, kıymetli, parlak, güzel, mükemmel
Fahriye: Bir karşılık beklemeden yapılan iş, bir şiir türü
Farise: Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari, Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari
Fatma: Kendisi ve soyu cehennemden uzak kılınmış, sütten kesme, hz. Muhammed’in kızı
Fatmagül: Fatma ve gül’ün bileşik hali
Fatoş: Fatma’nın bir başka söyleniş biçimi
Fazilet: Kişiyi ahlaklı ve iyi davranmaya yönelten manevi kuvvet, iyilik, ahlak
Fehime: Akıllı, anlayışlı
Ferah: Gönül açıklığı, sevinç, açık, havadar
Ferahnaz: Nazlı
Feray: Aydınlık, parlak ay
Feraye: Ay ışığı
Ferda: Yarın, ahiret, öbür dünya
Ferhan: Sevinçli, mesut
Ferhunde: Mübarek, kutlu, uğurlu
Feride: Tek, eşi olmayan, kendi fikrince hareket eden
Feride: Gururlu, kibirli
Feriha: Sevinçli, rahat
Ferzan: Bilim
Fethiye: Fethe ait
Fevziye: Galip gelen, üstün, Tanrının bereketi ile ilgili
Feyman: Ahlaki olgunluk
Feyza: Suyun taşarak akması, bolluk, verimlilik
Feza: Uzay, evrenin genişliği
Fidan: Yeni yetişen ağaç
Figen: Çiçek demeti, atıcı, yıkıcı
Fikret: Fikir, düşünce, amaç, niyet
Fikriye: Düşünceyle oluşturulan
Filiz: Bitkinin ya da tohumun yeni çıkan ucu, ham maden, cevher, ince vücutlu
Firdevs: Cennet, bostan, bahçe
Firuz: Mesut, mutlu, iyi talihli, firuze, mesut, mutlu, açık yeşille gök mavişi renkleri arasında kıymetli taş
Firuze: Mesut, mutlu, açık yeşille gök mavisi renkleri arasında kıymetli taş
Fitnat: Zihin açıklığı, çabuk kavrayan anlayışlı olan
Fulya: Sarı renkli, hoş kokulu bir çiçek
Funda: Birçok çeşidi olan çalı
Füruzan: Parlayıcı, parlak
Füsun: Büyü, sihir, şaşırtacak kadar güzel
Fahire: Övünülecek, iftihar edilecek, kıymetli, parlak, güzel, mükemmel
Fahriye: Bir karşılık beklemeden yapılan iş, bir şiir türü
Farise: Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari, Ferasetli, anlayışlı, atlı, süvari
Fatma: Kendisi ve soyu cehennemden uzak kılınmış, sütten kesme, hz. Muhammed’in kızı
Fatmagül: Fatma ve gül’ün bileşik hali
Fatoş: Fatma’nın bir başka söyleniş biçimi
Fazilet: Kişiyi ahlaklı ve iyi davranmaya yönelten manevi kuvvet, iyilik, ahlak
Fehime: Akıllı, anlayışlı
Ferah: Gönül açıklığı, sevinç, açık, havadar
Ferahnaz: Nazlı
Feray: Aydınlık, parlak ay
Feraye: Ay ışığı
Ferda: Yarın, ahiret, öbür dünya
Ferhan: Sevinçli, mesut
Ferhunde: Mübarek, kutlu, uğurlu
Feride: Tek, eşi olmayan, kendi fikrince hareket eden
Feride: Gururlu, kibirli
Feriha: Sevinçli, rahat
Ferzan: Bilim
Fethiye: Fethe ait
Fevziye: Galip gelen, üstün, Tanrının bereketi ile ilgili
Feyman: Ahlaki olgunluk
Feyza: Suyun taşarak akması, bolluk, verimlilik
Feza: Uzay, evrenin genişliği
Fidan: Yeni yetişen ağaç
Figen: Çiçek demeti, atıcı, yıkıcı
Fikret: Fikir, düşünce, amaç, niyet
Fikriye: Düşünceyle oluşturulan
Filiz: Bitkinin ya da tohumun yeni çıkan ucu, ham maden, cevher, ince vücutlu
Firdevs: Cennet, bostan, bahçe
Firuz: Mesut, mutlu, iyi talihli, firuze, mesut, mutlu, açık yeşille gök mavişi renkleri arasında kıymetli taş
Firuze: Mesut, mutlu, açık yeşille gök mavisi renkleri arasında kıymetli taş
Fitnat: Zihin açıklığı, çabuk kavrayan anlayışlı olan
Fulya: Sarı renkli, hoş kokulu bir çiçek
Funda: Birçok çeşidi olan çalı
Füruzan: Parlayıcı, parlak
Füsun: Büyü, sihir, şaşırtacak kadar güzel
G
Gamze: Süzgün bakış, çene veya yanaktaki çukur
Gaye: Amaç, merak, sonuç, hedef
Gazal: Ceylan, geyik, güzel, iri göz
Gelincik: Kırlarda yetişen kırmızı çiçekli bitki
Gencay: Hilal
Gevher: Değerli taş, elmas, Bir şeyin aslı
Gizem: Sır karşılığı olarak kullanılan kelime
Gonca: Henüz açmamış gül, Sevgilinin ağzı
Goncagil: Henüz açmamış gül
Gökben: Gökle ilgili, uzay
Gökçe: Göğe ait, semavi, mavi, mavimsi, güzel, hoş
Gökçen: Mavi gözlü
Göknur: Gökten gelen kutsal ışık
Göksel: Gökle ilgili, semavi
Göksu: Mavi su, akarsulara verilen bir ad
Gökşen: Aydınlık, ışıklı gök
Gönül: Aşk, insanın hislerinin kaynağı
Görkem: Gösteriş, görünüş, gürbüz, iyi gelişmiş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik
Gözde: Sevilen, benimsenen, beğenilen kimse
Güfte: Bir müzik eserinin sözleri
Güher: Cevher
Gül: Çiçek
Gülay: Güllerin açtığı ay, mayıs
Gülbahar: Bahar gülü
Gülben: Gül gibi kişilikli
Gülbeniz: Gül yüzlü
Gülbin: Gül kökü, gülün bittiği yer
Gülcan: Gül gibi güzel
Gülce: Gül gibi
Gülçiçek: Gül çiçeği
Gülçin: Gül toplayan
Gülden: Gül gibi, gülden yapılmış
Güldeniz: Gül denizi
Gülder: Gül topla
Gülderen: Gül toplayan
Güldeste: Gül demeti
Güleda: Gül gibi narin, gül gibi edalı
Gülenay: Devamlı gülen, ay yüzlü
Güler: Gülen, sevinçli
Gülesen: Sağlıklı, esen gül
Güleser: Baştacı olan gül
Gülfem: Gül ağızlı
Gülfîdan: Gül fidanı gibi endamlı
Gülgün: Gül renkli, pembe
Gülin: Güle dönüşmüş
Gülistan: Gülbahçesi
Güliz: Gülden yapılmış işaret
Gülizar: Gül yanaklı
Güllü: Gülü olan, gül desenli
Gülnar: Nar çiçeği
Gülnaz: Gül gibi nazlı, narin
Gülnihal: Gül fidanı
Gülnur: Çevresini aydınlatan gül
Gülpembe: Gül pembesi renginde
Gülperi: Gizli gül
Gülriz: Gül saçan, gül serpen
Gülsah: Güllerin şahı
Gülseli: Gül seli
Gülsema: Gül gibi güzel sema
Gülsen: Her zaman gül
Gülser: Gülü kurutmak üzere ser
Gülseren: Gül toplayan, dağıtan
Gülsoy: Gül gibi güzel bir soydan gelen
Gülsu: Taze su, gül renkli su
Gülsüm: HZ. Muhammed’in kızı
Gülsün: Hayatınca mutlu olsun
Gülşah: Güllerin şahı
Gülşen: Gül bahçesi, gülistan
Gülten: Gül tenli, vücutlu
Gülüm: Sevgilim, gül çiçeğim
Gülümser: Her zaman gülümseyen
Gülyüz: Gülyüzlü, iç açıcı güzel
Günay: Günün aydınlığında ay
Güner: Güneşin doğma vakti, günün erken zamanı
Güneş: Çevresinde dönen gezegenlere ışık ve ısı yayan büyük gök cismi
Güney: Dört ana yönden biri
Güngör: Mutluluk içinde yaşa
Güniz: Günün ışığı
Günnur: Gün ışığı
Günseli: Güneşin seli
Gürcan: Güçlü
Gürel: Çevresi, güçlü, kuvvetli
Gürsel: Güçlü sel
Gürses: Bütün sesleri bastıran
Gürsu: Temiz, pak, hızlı su
Güven: İnanç, bağlanma duygusu
Güzide: Seçkin, seçilmiş
Güzin: Seçilmiş, beğenilmiş
Gaye: Amaç, merak, sonuç, hedef
Gazal: Ceylan, geyik, güzel, iri göz
Gelincik: Kırlarda yetişen kırmızı çiçekli bitki
Gencay: Hilal
Gevher: Değerli taş, elmas, Bir şeyin aslı
Gizem: Sır karşılığı olarak kullanılan kelime
Gonca: Henüz açmamış gül, Sevgilinin ağzı
Goncagil: Henüz açmamış gül
Gökben: Gökle ilgili, uzay
Gökçe: Göğe ait, semavi, mavi, mavimsi, güzel, hoş
Gökçen: Mavi gözlü
Göknur: Gökten gelen kutsal ışık
Göksel: Gökle ilgili, semavi
Göksu: Mavi su, akarsulara verilen bir ad
Gökşen: Aydınlık, ışıklı gök
Gönül: Aşk, insanın hislerinin kaynağı
Görkem: Gösteriş, görünüş, gürbüz, iyi gelişmiş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik
Gözde: Sevilen, benimsenen, beğenilen kimse
Güfte: Bir müzik eserinin sözleri
Güher: Cevher
Gül: Çiçek
Gülay: Güllerin açtığı ay, mayıs
Gülbahar: Bahar gülü
Gülben: Gül gibi kişilikli
Gülbeniz: Gül yüzlü
Gülbin: Gül kökü, gülün bittiği yer
Gülcan: Gül gibi güzel
Gülce: Gül gibi
Gülçiçek: Gül çiçeği
Gülçin: Gül toplayan
Gülden: Gül gibi, gülden yapılmış
Güldeniz: Gül denizi
Gülder: Gül topla
Gülderen: Gül toplayan
Güldeste: Gül demeti
Güleda: Gül gibi narin, gül gibi edalı
Gülenay: Devamlı gülen, ay yüzlü
Güler: Gülen, sevinçli
Gülesen: Sağlıklı, esen gül
Güleser: Baştacı olan gül
Gülfem: Gül ağızlı
Gülfîdan: Gül fidanı gibi endamlı
Gülgün: Gül renkli, pembe
Gülin: Güle dönüşmüş
Gülistan: Gülbahçesi
Güliz: Gülden yapılmış işaret
Gülizar: Gül yanaklı
Güllü: Gülü olan, gül desenli
Gülnar: Nar çiçeği
Gülnaz: Gül gibi nazlı, narin
Gülnihal: Gül fidanı
Gülnur: Çevresini aydınlatan gül
Gülpembe: Gül pembesi renginde
Gülperi: Gizli gül
Gülriz: Gül saçan, gül serpen
Gülsah: Güllerin şahı
Gülseli: Gül seli
Gülsema: Gül gibi güzel sema
Gülsen: Her zaman gül
Gülser: Gülü kurutmak üzere ser
Gülseren: Gül toplayan, dağıtan
Gülsoy: Gül gibi güzel bir soydan gelen
Gülsu: Taze su, gül renkli su
Gülsüm: HZ. Muhammed’in kızı
Gülsün: Hayatınca mutlu olsun
Gülşah: Güllerin şahı
Gülşen: Gül bahçesi, gülistan
Gülten: Gül tenli, vücutlu
Gülüm: Sevgilim, gül çiçeğim
Gülümser: Her zaman gülümseyen
Gülyüz: Gülyüzlü, iç açıcı güzel
Günay: Günün aydınlığında ay
Güner: Güneşin doğma vakti, günün erken zamanı
Güneş: Çevresinde dönen gezegenlere ışık ve ısı yayan büyük gök cismi
Güney: Dört ana yönden biri
Güngör: Mutluluk içinde yaşa
Güniz: Günün ışığı
Günnur: Gün ışığı
Günseli: Güneşin seli
Gürcan: Güçlü
Gürel: Çevresi, güçlü, kuvvetli
Gürsel: Güçlü sel
Gürses: Bütün sesleri bastıran
Gürsu: Temiz, pak, hızlı su
Güven: İnanç, bağlanma duygusu
Güzide: Seçkin, seçilmiş
Güzin: Seçilmiş, beğenilmiş
H
Habibe: Sevgili, sevilen dost
Hacer: Taş, kaya, kabe’nin duvannda bulunan kara taş
Hafize: Saklayan, koruyan, kur’an’ı ezbere bilen ve usulünce okuyan
Hale: Ayın ve güneşin çevresinde bazen görülen ışıklı halka, ayla
Halenur: Ayın ya da güneşin çevresindeki halkadan geçen ışık
Halide: Sonsuz, daimi, ebedi
Halime: Sakin, sessiz
Halise: Hilesiz, katkısız, Yalnız, sadece
Hamide: Övgüye değer
Hamiyet: Milli onur ve haysiyet, fazilet
Handan: Gülen, gülücü, güler yüzlü, sevimli
Hande: Açılış, açılma, gülme, gülüş
Hanife: Allah’ın birliğine inanan, islama inancı kuvvetli olan
Hanzade: Hükümdar çocuğu
Hare: Meneviş, menevişli kumaş, sert kaya, taş
Harika: İnsanda hayret uyandıran şey
Hasene: İyilik, iyi hal, dünya ve ahirette mutluluk
Hasibe: Hayır sahibi, cömert
Haslet: İnsanın yaradılışındaki huyu
Hasret: Ele geçirilemeyen bir şeye üzülmek, iç çekme, inleme
Hatıra: Anı, andaç
Hatice: Erken doğan kız çocuğu, hz. Muhammed’in ilk karısı
Hatime: Sakin, sessiz
Havva: Esmer kadın, HZ. adem’in karısı, ilk kadın
Hayal: Gerçekte olmadığı halde görüldüğü sanılan şey
Hayat: Yaşam, canlıların doğumundan ölümüne dek geçen süre
Hayriye: Hayırla, iyilikle ilgili
Hayrünnisa: Kadınların hayırlısı
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları
Hazan: Sonbahar
Hazer: Deniz, büyük su
Hediye: Armağan, karşılıksız olarak verilen şey
Hesna: Hanım kadın, güzel kadın
Hicran: Ayrılık, unutulmaz acı, keder
Hikmet: Hakimlik, filozofluk
Hilal: Yeni ay, genç ay
Hunde: Sessizlik
Huri: Cennet kızı, sevgili
Huriye: Huri, tasavvufta üyelerinin coşkunlak anlarında hurilerle buluştuğuna inanılan bir tarikat
Hülya: Tatlı düş, hayal
Hüma: Devlet kuşu, mutluluk
Hümeyra: Beyaz tenli kadın
Hüner: Beceriklik, marifet
Hürmüz: Jüpiter, zerdüştlerin hayır tanrısı
Hürrem: Yeşil, taze, içaçıcı, şen şakrak
Hüsna: Güzel, güzellik
Hüsniye: Güzellikle ilgili
Hüveyda: Açık, apaçık belli olan
Hacer: Taş, kaya, kabe’nin duvannda bulunan kara taş
Hafize: Saklayan, koruyan, kur’an’ı ezbere bilen ve usulünce okuyan
Hale: Ayın ve güneşin çevresinde bazen görülen ışıklı halka, ayla
Halenur: Ayın ya da güneşin çevresindeki halkadan geçen ışık
Halide: Sonsuz, daimi, ebedi
Halime: Sakin, sessiz
Halise: Hilesiz, katkısız, Yalnız, sadece
Hamide: Övgüye değer
Hamiyet: Milli onur ve haysiyet, fazilet
Handan: Gülen, gülücü, güler yüzlü, sevimli
Hande: Açılış, açılma, gülme, gülüş
Hanife: Allah’ın birliğine inanan, islama inancı kuvvetli olan
Hanzade: Hükümdar çocuğu
Hare: Meneviş, menevişli kumaş, sert kaya, taş
Harika: İnsanda hayret uyandıran şey
Hasene: İyilik, iyi hal, dünya ve ahirette mutluluk
Hasibe: Hayır sahibi, cömert
Haslet: İnsanın yaradılışındaki huyu
Hasret: Ele geçirilemeyen bir şeye üzülmek, iç çekme, inleme
Hatıra: Anı, andaç
Hatice: Erken doğan kız çocuğu, hz. Muhammed’in ilk karısı
Hatime: Sakin, sessiz
Havva: Esmer kadın, HZ. adem’in karısı, ilk kadın
Hayal: Gerçekte olmadığı halde görüldüğü sanılan şey
Hayat: Yaşam, canlıların doğumundan ölümüne dek geçen süre
Hayriye: Hayırla, iyilikle ilgili
Hayrünnisa: Kadınların hayırlısı
Hazal: Kuruyup dökülen ağaç yaprakları
Hazan: Sonbahar
Hazer: Deniz, büyük su
Hediye: Armağan, karşılıksız olarak verilen şey
Hesna: Hanım kadın, güzel kadın
Hicran: Ayrılık, unutulmaz acı, keder
Hikmet: Hakimlik, filozofluk
Hilal: Yeni ay, genç ay
Hunde: Sessizlik
Huri: Cennet kızı, sevgili
Huriye: Huri, tasavvufta üyelerinin coşkunlak anlarında hurilerle buluştuğuna inanılan bir tarikat
Hülya: Tatlı düş, hayal
Hüma: Devlet kuşu, mutluluk
Hümeyra: Beyaz tenli kadın
Hüner: Beceriklik, marifet
Hürmüz: Jüpiter, zerdüştlerin hayır tanrısı
Hürrem: Yeşil, taze, içaçıcı, şen şakrak
Hüsna: Güzel, güzellik
Hüsniye: Güzellikle ilgili
Hüveyda: Açık, apaçık belli olan
I
Iğıl: Sessiz, yavaş, sakin su akıntısı
Ilgaz: Hücum, akın, Karadeniz’de dağ
Ilgın: Kumlu topraklarda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanılan ağaçcık
Ilgın: Genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunan, beyaz ya da pembe çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaçcık
Iraz: Uzak, ırak
Irmak: En büyük akarsu, nehir
Işık: Aydınlık, nur, aydınlatma cihazı, bilgiveren
Işıl: Aydınlık, parlak ışık
Işılay: Ay ışığı, mehtap
Işıltı: Parıltı, titrek ışık
Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ışık demeti
Işınay: Aydan gelen ışın
Işkın: Ağaçta yeni sürmüş dal, ince ve taze kal
Itır: Güzel, hoş koku, sardunyagillerden yaprakları hoş kokan bir bitki
Ilgaz: Hücum, akın, Karadeniz’de dağ
Ilgın: Kumlu topraklarda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanılan ağaçcık
Ilgın: Genellikle küçük akarsu kıyılarında bulunan, beyaz ya da pembe çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaçcık
Iraz: Uzak, ırak
Irmak: En büyük akarsu, nehir
Işık: Aydınlık, nur, aydınlatma cihazı, bilgiveren
Işıl: Aydınlık, parlak ışık
Işılay: Ay ışığı, mehtap
Işıltı: Parıltı, titrek ışık
Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ışık demeti
Işınay: Aydan gelen ışın
Işkın: Ağaçta yeni sürmüş dal, ince ve taze kal
Itır: Güzel, hoş koku, sardunyagillerden yaprakları hoş kokan bir bitki
İ
İclal: Büyüklük, kudret, saygı, ikram
İdil: Kır hayatını anlatan şiir, ya da yazı, içten, saf aşk
İffet: Namusluluk, ahlak kurallarına bağlılık
İkbal: İlk doğan kız çocuklarına verilen ad,İşlerin yolunda gitmesi,saadetli
İkrime: Kerem sahibi
İlayda: Su perisi
İlbike: Beyin hanımı, seçkin ve saygıdeğer kadın
İlcan: Ülkenin canı, sevdiği
İldem: Pişmanlık duyan
İldeniz: Ülkenin denizi
İlhan: Moğol hükümdarı
İlkay: Ayın ilk hali
İlkbay: İlk doğan kız çocuğu
İlkcan: İlk doğan çocuklara verilen ad
İlke: Temel düşünce, prensip
İlkin: Önce, öncelikle
İlknur: Ayın ilk hali
İlkyaz: İlkbahar, yaz başı
İlsu: Ülkenin suyu, bereketi
İlter: Yurdunu seven, koruyan
İmge: Hayal, düş, tasarım
İmran: Evine bağlı kalan
İnci: İstiridyelerin içinden çıkan parlak bir değerli taş
İncigül: İnci gibi güzel gül
İncilay: Parlaklık, ışık
İncilay: Ayın en ince olan zamanı
İncinur: İnci gibi ışıklı, parlak
İnciser: En güzel inci
İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun güzel kokulu sarımtrak çiçeği çiçeği, bu çiçeğin kokusu, misk amber
İpek: Kozadan elde edilen, kumaş dokumada kullanılan parlak, ince tel
İrem: Cennet bahçesi
İris: Mitolojide tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi
İrmegan: Terbiye eden, mutluluk
İsmet: Masumluk, günahsızlık, haramdan çekinme
İsmihan: Hükümdar ismi
İsminaz: Çok nazlı olan
İşcan: Çalışkan
İyem: Güzellik, Jale gece oluşup sabah çiçeklerin üzerinde görülen damlacık, çiy
İzel: İyi, güzel el izi
İzem: Büyüklük, ululuk
İzgi: İyi, güzel, adaletli
İdil: Kır hayatını anlatan şiir, ya da yazı, içten, saf aşk
İffet: Namusluluk, ahlak kurallarına bağlılık
İkbal: İlk doğan kız çocuklarına verilen ad,İşlerin yolunda gitmesi,saadetli
İkrime: Kerem sahibi
İlayda: Su perisi
İlbike: Beyin hanımı, seçkin ve saygıdeğer kadın
İlcan: Ülkenin canı, sevdiği
İldem: Pişmanlık duyan
İldeniz: Ülkenin denizi
İlhan: Moğol hükümdarı
İlkay: Ayın ilk hali
İlkbay: İlk doğan kız çocuğu
İlkcan: İlk doğan çocuklara verilen ad
İlke: Temel düşünce, prensip
İlkin: Önce, öncelikle
İlknur: Ayın ilk hali
İlkyaz: İlkbahar, yaz başı
İlsu: Ülkenin suyu, bereketi
İlter: Yurdunu seven, koruyan
İmge: Hayal, düş, tasarım
İmran: Evine bağlı kalan
İnci: İstiridyelerin içinden çıkan parlak bir değerli taş
İncigül: İnci gibi güzel gül
İncilay: Parlaklık, ışık
İncilay: Ayın en ince olan zamanı
İncinur: İnci gibi ışıklı, parlak
İnciser: En güzel inci
İpar: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun güzel kokulu sarımtrak çiçeği çiçeği, bu çiçeğin kokusu, misk amber
İpek: Kozadan elde edilen, kumaş dokumada kullanılan parlak, ince tel
İrem: Cennet bahçesi
İris: Mitolojide tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi
İrmegan: Terbiye eden, mutluluk
İsmet: Masumluk, günahsızlık, haramdan çekinme
İsmihan: Hükümdar ismi
İsminaz: Çok nazlı olan
İşcan: Çalışkan
İyem: Güzellik, Jale gece oluşup sabah çiçeklerin üzerinde görülen damlacık, çiy
İzel: İyi, güzel el izi
İzem: Büyüklük, ululuk
İzgi: İyi, güzel, adaletli
J
Jale: Gece oluşup sabah çiçeklerin üzerinde görülen damlacık, çiy
Jaledar: Üzerine çiğ düşmüş
Jalenur: Parlayan, ışıldayan çiy
Jülide: Karışık, karmaşık, derinlik
Jaledar: Üzerine çiğ düşmüş
Jalenur: Parlayan, ışıldayan çiy
Jülide: Karışık, karmaşık, derinlik
K
Kader: Talih, baht
Kadife: Bir kumaş türü
Kadriye: Değer, itibar, onur, şeref
Kafiye: Şiirde mısra sonunda ses uyumluluğu
Kamelya: Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki, yabangülü
Kamile: Tam, eksiksiz, kemale ermiş, bilgin, bilgili
Kamuran: İstediğine ulaşmış, mutlu
Kansu: Çerkez memluk beyi, çin’de bir il, memluk sultanlığının son çerkez sultanı
Karanfil: Kokulu bir çiçek
Kardelen: Nergisgillerden, baharda çok erken açan bir çiçek, çiğdem
Karmen: Parlak kırmızı
Katre: Damla, damlayan şey
Kebire: Yetişkin kız çocuğu, yetişkin, ulu kadın
Keriman: Cömert, ulu, büyük
Kerime: Cömert, ulu, büyük, kız çocuk
Kevser: Maddi, manevi çokluk, kalabalık, cennette bir ırmak
Keyyise: Akıllı, anlayışlı, ince zarif, kibar
Kezban: Bir yeri yöneten, evine, kocasına bağlı
Kısmet: Nasip, kazanç, kader talihi
Kıvanç: Sevinç, mutluluk, övünen, iftihar eden
Kıymet: Değer, bedel, tutar, şeref, onur
Kibariye: İnce, zarif, cömert, asil
Kiraz: Gülgillerden bir ağaç ve onun meyvesi
Kösem: Sürülere rehberlik eden, cildi temiz, pürüzsüz
Kumru: Güvercinden küçük boz renkli kuş
Kübra: En büyük
Kadife: Bir kumaş türü
Kadriye: Değer, itibar, onur, şeref
Kafiye: Şiirde mısra sonunda ses uyumluluğu
Kamelya: Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki, yabangülü
Kamile: Tam, eksiksiz, kemale ermiş, bilgin, bilgili
Kamuran: İstediğine ulaşmış, mutlu
Kansu: Çerkez memluk beyi, çin’de bir il, memluk sultanlığının son çerkez sultanı
Karanfil: Kokulu bir çiçek
Kardelen: Nergisgillerden, baharda çok erken açan bir çiçek, çiğdem
Karmen: Parlak kırmızı
Katre: Damla, damlayan şey
Kebire: Yetişkin kız çocuğu, yetişkin, ulu kadın
Keriman: Cömert, ulu, büyük
Kerime: Cömert, ulu, büyük, kız çocuk
Kevser: Maddi, manevi çokluk, kalabalık, cennette bir ırmak
Keyyise: Akıllı, anlayışlı, ince zarif, kibar
Kezban: Bir yeri yöneten, evine, kocasına bağlı
Kısmet: Nasip, kazanç, kader talihi
Kıvanç: Sevinç, mutluluk, övünen, iftihar eden
Kıymet: Değer, bedel, tutar, şeref, onur
Kibariye: İnce, zarif, cömert, asil
Kiraz: Gülgillerden bir ağaç ve onun meyvesi
Kösem: Sürülere rehberlik eden, cildi temiz, pürüzsüz
Kumru: Güvercinden küçük boz renkli kuş
Kübra: En büyük
L
Lacerem: Elbette, öyledir, şüphesiz
Lale: Zambakgillerden güzel ve çeşitli renklerde bir çiçek
Lalehan: Lalelerin sultanı
Lalezar: Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
Lamia: Parlak, parıldayan
Laminur: Nur saçarak parlayan
Latife: Yumuşak, hoş, güzel, nazik, güldüren güzel söz, şaka
Leman: Parlama, parıltı
Lerzan: Titrek, titreyen
Letafet: Latiflik, hoşluk, güzellik
Leyla: Çok karanlık gece, mecnun’un leylası
Lezza: Yakıcı ateş, cehennem
Lütfiye: Hoşluk, güzellik, Mahmur ay ışığı, ay yüzlü güzel
Lale: Zambakgillerden güzel ve çeşitli renklerde bir çiçek
Lalehan: Lalelerin sultanı
Lalezar: Lale yetiştirilen yer, lale bahçesi
Lamia: Parlak, parıldayan
Laminur: Nur saçarak parlayan
Latife: Yumuşak, hoş, güzel, nazik, güldüren güzel söz, şaka
Leman: Parlama, parıltı
Lerzan: Titrek, titreyen
Letafet: Latiflik, hoşluk, güzellik
Leyla: Çok karanlık gece, mecnun’un leylası
Lezza: Yakıcı ateş, cehennem
Lütfiye: Hoşluk, güzellik, Mahmur ay ışığı, ay yüzlü güzel
M
Macide: İyi ahlaklı olan kişi
Mahfer: Ay ışığı, aydınlığı
Mahinur: Ay ışığı, ay yüzlü güzel
Mahire: Becerikli, hünerli
Mahizar: İnleyen ay
Mahlika: Ay yüzlü güzel
Mahmur: Ay ışığı, ay yüzlü güzel
Mahmure: Uyku basmış, yarı baygın göz
Mahpare: Ay parçası gibi güzel
Mahsune: Çevrilmiş, kuşatılmış, sarılmış
Maide: Yemek, şölen, isa ve havarilerine gökten inen sofra
Makbule: Kabul görmüş, beğenilmiş
Maksude: İstek, niyet
Manolya: Beyaz, güzel kokulu çiçekleri olan süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaç ve çiçekleri
Mansure: Allah’ın (C.C) yardımı ile üstün gelen
Maral: Dişi geyik, ceylan, karaca
Maviş: Mavi gözlü
Mebrure: Hayır, yararlı
Mediha: Övülmeye neden olan
Medine: H.Z Muhammed’in kabrinin bulunduğu, hacıların Mekke’den sonra ziyaret ettikleri şehir
Meftun: Gönül vermiş, tutkun
Meftune: Kendinden geçmiş
Mehlika: Ay yüzlü güzel
Mehpare: Ay parçası gibi güzel
Mehtap: Ay ışığı, dolunay
Mehveş: Ay yüzlü güzel
Melahat: Yüz güzelliği
Melda: Genç, körpe
Melek: Nurdan yaratılmış varlık, güzel huylu, sakin
Meliha: Güzel, şirin
Melike: Kadın hükümdar, hükümdarın karısı
Melodi: Ezgi, nağme, ahenk
Meltem: Yazın karadan denize doğru esen rüzgar
Menekşe: Koyu mor renkte açan bir süs bitkisi, koyu mor renk
Mengü: Ebedi, ölümsüz
Meral: Dişi geyik, aslı maral’dır
Mercan: Kayalık yerlerde koloni oluşturarak yaşayan, iskeleti kalkerli, kırmızı renkli deniz hayvanı
Meriç: Balkanlar’ın güneydoğusunda bir nehir
Merih: Dünyadan sonra güneşe en yakın gezegen
Merve: Mekke’de bir dağ
Meryem: İbadete düşkün, HZ. İsa’nın annesi
Mesude: Mutlu, bahtiyar
Mevhibe: Alllah (C.C.) vergisi, ihsan
Mısra: Bir şiiri oluşturan dizelerin her biri
Mihriban: Şefkatli, güleryüzlü, iyi huylu
Mihrican: Sonbahar
Mihrinur: Işık saçan güneş
Mimoza: İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi
Mine: Camı andıran cila, dişin üzerindeki ince, parlak tabaka, ince nakış
Miray: Ayın ilk günleri
Mircan: Canın içi
Mualla: Yüce, yüksek
Muazzez: Saygı uyandıran, kıymetli, izzet, şeref sahibi
Muhlise: Halis, katıksız, her hali içten, gönülden
Muhsine: İyilikte bulunan, cömert, bağışlayan
Muhterem: Saygıdeğer, sayılan
Mukadder: Takdir edilmiş, beğenilmiş, yazılıp belirlenmiş
Mukaddes: Mübarek, kutsal
Munise: Cana yakın, sevimli, insandan kaçmayan, aşık olunan
Mutlu: Bahtiyar, talihli
Muzaffer: Zafer kazanmış, üstün
Mübeccel: Yüce, ulu
Müberra: Aklanmış, arınmış, temiz
Mübeyyen: Meydana çıkarılan, açıklanan
Mücella: Parlak
Mücevher: Değerli ziynet eşyası
Müesser: Tesir altında kalmış
Müfide: Sohbetinden yararlanılan, ifade eden
Müge: İnci çiçeği
Müjde: Hayırlı, sevinçli haber
Müjgan: Kirpik
Mükerrem: Sayın, saygıdeğer
Mümine: İnanmış, iman etmiş
Münevver: Aydınlatılmış, ışıklı
Münibe: Allah’a (C.C.) yönelmiş,saf, içten
Münire: Işık veren, parlak
Mürevva: İyi düşünen, fikirleri isabetli
Mürüvvet: Cömertlik, iyilikseverlik
Müşerref: Şereflendirilmiş
Müveddet: Sevgi, muhabbet
Müyesser: Kolaylıkla yapılan,
Müzeyyen: Süslenmiş, süslü
Mahfer: Ay ışığı, aydınlığı
Mahinur: Ay ışığı, ay yüzlü güzel
Mahire: Becerikli, hünerli
Mahizar: İnleyen ay
Mahlika: Ay yüzlü güzel
Mahmur: Ay ışığı, ay yüzlü güzel
Mahmure: Uyku basmış, yarı baygın göz
Mahpare: Ay parçası gibi güzel
Mahsune: Çevrilmiş, kuşatılmış, sarılmış
Maide: Yemek, şölen, isa ve havarilerine gökten inen sofra
Makbule: Kabul görmüş, beğenilmiş
Maksude: İstek, niyet
Manolya: Beyaz, güzel kokulu çiçekleri olan süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaç ve çiçekleri
Mansure: Allah’ın (C.C) yardımı ile üstün gelen
Maral: Dişi geyik, ceylan, karaca
Maviş: Mavi gözlü
Mebrure: Hayır, yararlı
Mediha: Övülmeye neden olan
Medine: H.Z Muhammed’in kabrinin bulunduğu, hacıların Mekke’den sonra ziyaret ettikleri şehir
Meftun: Gönül vermiş, tutkun
Meftune: Kendinden geçmiş
Mehlika: Ay yüzlü güzel
Mehpare: Ay parçası gibi güzel
Mehtap: Ay ışığı, dolunay
Mehveş: Ay yüzlü güzel
Melahat: Yüz güzelliği
Melda: Genç, körpe
Melek: Nurdan yaratılmış varlık, güzel huylu, sakin
Meliha: Güzel, şirin
Melike: Kadın hükümdar, hükümdarın karısı
Melodi: Ezgi, nağme, ahenk
Meltem: Yazın karadan denize doğru esen rüzgar
Menekşe: Koyu mor renkte açan bir süs bitkisi, koyu mor renk
Mengü: Ebedi, ölümsüz
Meral: Dişi geyik, aslı maral’dır
Mercan: Kayalık yerlerde koloni oluşturarak yaşayan, iskeleti kalkerli, kırmızı renkli deniz hayvanı
Meriç: Balkanlar’ın güneydoğusunda bir nehir
Merih: Dünyadan sonra güneşe en yakın gezegen
Merve: Mekke’de bir dağ
Meryem: İbadete düşkün, HZ. İsa’nın annesi
Mesude: Mutlu, bahtiyar
Mevhibe: Alllah (C.C.) vergisi, ihsan
Mısra: Bir şiiri oluşturan dizelerin her biri
Mihriban: Şefkatli, güleryüzlü, iyi huylu
Mihrican: Sonbahar
Mihrinur: Işık saçan güneş
Mimoza: İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi
Mine: Camı andıran cila, dişin üzerindeki ince, parlak tabaka, ince nakış
Miray: Ayın ilk günleri
Mircan: Canın içi
Mualla: Yüce, yüksek
Muazzez: Saygı uyandıran, kıymetli, izzet, şeref sahibi
Muhlise: Halis, katıksız, her hali içten, gönülden
Muhsine: İyilikte bulunan, cömert, bağışlayan
Muhterem: Saygıdeğer, sayılan
Mukadder: Takdir edilmiş, beğenilmiş, yazılıp belirlenmiş
Mukaddes: Mübarek, kutsal
Munise: Cana yakın, sevimli, insandan kaçmayan, aşık olunan
Mutlu: Bahtiyar, talihli
Muzaffer: Zafer kazanmış, üstün
Mübeccel: Yüce, ulu
Müberra: Aklanmış, arınmış, temiz
Mübeyyen: Meydana çıkarılan, açıklanan
Mücella: Parlak
Mücevher: Değerli ziynet eşyası
Müesser: Tesir altında kalmış
Müfide: Sohbetinden yararlanılan, ifade eden
Müge: İnci çiçeği
Müjde: Hayırlı, sevinçli haber
Müjgan: Kirpik
Mükerrem: Sayın, saygıdeğer
Mümine: İnanmış, iman etmiş
Münevver: Aydınlatılmış, ışıklı
Münibe: Allah’a (C.C.) yönelmiş,saf, içten
Münire: Işık veren, parlak
Mürevva: İyi düşünen, fikirleri isabetli
Mürüvvet: Cömertlik, iyilikseverlik
Müşerref: Şereflendirilmiş
Müveddet: Sevgi, muhabbet
Müyesser: Kolaylıkla yapılan,
Müzeyyen: Süslenmiş, süslü
N
Nabia: Kaynayan yerden fışkıran, akan
Nabiye: Haber veren
Naciye: Kurtulan, cennetlik
Nadide: Değerli, az bulunan
Nadire: Az bulunur
Nafia: Bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmalar
Nafize: Sözü geçen, tesirli, kendine itaat edilen
Nagehan: Ansızın
Nağme: Ezgi, uyumlu ses
Nahide: Venüs, ergenlik çağındaki kız
Naile: İsteğine ulaşmış
Naime: Nazlı, zarif
Nalan: İnleyen
Name: Mektup, aşk mektubu
Narin: Zarif, ince yapılı
Naşide: Şiir okuyan, yazan
Naz: Kendini beğendirmek için yapılan cilve
Nazan: Naz yapan, cilveli
Nazende: Nazlanan, sevgili
Nazife: Zarif, kibar, temiz
Nazime: Düzenleyen
Nazire: Taze, körpe, bir davranış ya da söze karşılık yapılan davranış edilen söz, benzer
Nazlı: Naz yapan, cilveli
Nazlıhan: Naz yapan, cilveli
Nazmiye: Şiirle ilgili, düzenli
Nebahat: Şan, şeref
Nebile: Yüksek nitelikli, akıllı, anlayışlı, bilgili
Necibe: Soylu
Necla: Kuşak, nesil, evlat
Necmiye: Yıldızlarla ilgili
Nedime: Hoş sohbet, kadın, kadın arkadaş
Nedret: Az bulunan
Nefise: Beğenilen, hoş, güzel
Nehir: Akarsuların en büyüğü
Nergis: Beyaz ya da sarı renkte süs bitkisi
Neriman: Yiğit, cesur
Nermin: Nazik, ince
Nesime: Alçak gönüllü insan
Nesli: Nesle ait, soya ait
Neslihan: Soylu, han soyundan gelen
Neslişah: Şah soyundan gelen
Nesrin: Yaban gülü türü
Neşe: Sevinç, mutluluk
Neval: Talih, bağış, ihsan
Nevbahar: İlkbahar
Nevcan: Yeni doğmuş
Neveser: Türk müziğinde bir bileşik makam
Nevgül: Gonca, yeni açmış gül
Nevide: Müjde, sevinçli haber
Nevin: Yeni, yepyeni
Nevra: Parlaklık, çiçek, beyaz çiçek
Nevzat: Yeni doğmuş çocuk
Nezafet: Temizlik, parlaklık
Nezahat: Temizlik, ahlaken temizlik
Nezihe: Temiz, masum
Nigar: Resim gibi güzel
Nihal: Fidan, taze sürgün, düzgün vücutlu güzel
Nihan: Sır, gizli, saklı
Nil: Mavi, mısır’ın içinden geçip akdeniz’e dökülen bir nehir
Nilay: Nil’e ışık saçan
Nilgün: Koyu mavi
Nilhan: Nil’in hakimi
Nilsu: Çivit otu, Mısır’dan geçen Akdeniz’e dökülen meşhur nehir
Nilüfer: Uzun saplı, beyaz çiçekli, su yüzeyinde açan bir bitki
Nimet: İyilik, lütuf
Nisa: Kadınlar
Nur: Tanrıdan geldiğine inanılan ışık, ışık, parıltı
Nuran: Nurlu, ışıklı
Nuray: Işık veren ay
Nurcan: Canlı, neşeli
Nurcihan: Dünyanın ışığı
Nurçin: Işık derleyen
Nurdan: Işıklı, parlak
Nurgül: En parlak gül
Nurgün: Işıklı, nurlu gün
Nurhan: Işığın yöneticisi, hakimi
Nurinisa: Kadınlığın ışığı
Nuriye: Işıklı, aydınlık, nurlu
Nurperi: Peri kadar aydınlık, güzel
Nursel: Işık, aydınlık seli
Nurseli: Işık, aydınlık seli
Nursen: Işıklı, mutlu
Nurşah: Işığın hükümdarı
Nurşen: Işıklı, mutlu
Nurtaç: Nurlu, ışıklı taç
Nurten: Teni berrak, ışıklı
Nurun: Nurlu, ışıklı
Nusret: Yardım, üstünlük, basan
Nükhet: Teni berrak, ışıklı, nurlu Güzel koku
Nüzhet: Ferahlık, sevinç, Oksan sevil, şefkat gör
Nabiye: Haber veren
Naciye: Kurtulan, cennetlik
Nadide: Değerli, az bulunan
Nadire: Az bulunur
Nafia: Bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmalar
Nafize: Sözü geçen, tesirli, kendine itaat edilen
Nagehan: Ansızın
Nağme: Ezgi, uyumlu ses
Nahide: Venüs, ergenlik çağındaki kız
Naile: İsteğine ulaşmış
Naime: Nazlı, zarif
Nalan: İnleyen
Name: Mektup, aşk mektubu
Narin: Zarif, ince yapılı
Naşide: Şiir okuyan, yazan
Naz: Kendini beğendirmek için yapılan cilve
Nazan: Naz yapan, cilveli
Nazende: Nazlanan, sevgili
Nazife: Zarif, kibar, temiz
Nazime: Düzenleyen
Nazire: Taze, körpe, bir davranış ya da söze karşılık yapılan davranış edilen söz, benzer
Nazlı: Naz yapan, cilveli
Nazlıhan: Naz yapan, cilveli
Nazmiye: Şiirle ilgili, düzenli
Nebahat: Şan, şeref
Nebile: Yüksek nitelikli, akıllı, anlayışlı, bilgili
Necibe: Soylu
Necla: Kuşak, nesil, evlat
Necmiye: Yıldızlarla ilgili
Nedime: Hoş sohbet, kadın, kadın arkadaş
Nedret: Az bulunan
Nefise: Beğenilen, hoş, güzel
Nehir: Akarsuların en büyüğü
Nergis: Beyaz ya da sarı renkte süs bitkisi
Neriman: Yiğit, cesur
Nermin: Nazik, ince
Nesime: Alçak gönüllü insan
Nesli: Nesle ait, soya ait
Neslihan: Soylu, han soyundan gelen
Neslişah: Şah soyundan gelen
Nesrin: Yaban gülü türü
Neşe: Sevinç, mutluluk
Neval: Talih, bağış, ihsan
Nevbahar: İlkbahar
Nevcan: Yeni doğmuş
Neveser: Türk müziğinde bir bileşik makam
Nevgül: Gonca, yeni açmış gül
Nevide: Müjde, sevinçli haber
Nevin: Yeni, yepyeni
Nevra: Parlaklık, çiçek, beyaz çiçek
Nevzat: Yeni doğmuş çocuk
Nezafet: Temizlik, parlaklık
Nezahat: Temizlik, ahlaken temizlik
Nezihe: Temiz, masum
Nigar: Resim gibi güzel
Nihal: Fidan, taze sürgün, düzgün vücutlu güzel
Nihan: Sır, gizli, saklı
Nil: Mavi, mısır’ın içinden geçip akdeniz’e dökülen bir nehir
Nilay: Nil’e ışık saçan
Nilgün: Koyu mavi
Nilhan: Nil’in hakimi
Nilsu: Çivit otu, Mısır’dan geçen Akdeniz’e dökülen meşhur nehir
Nilüfer: Uzun saplı, beyaz çiçekli, su yüzeyinde açan bir bitki
Nimet: İyilik, lütuf
Nisa: Kadınlar
Nur: Tanrıdan geldiğine inanılan ışık, ışık, parıltı
Nuran: Nurlu, ışıklı
Nuray: Işık veren ay
Nurcan: Canlı, neşeli
Nurcihan: Dünyanın ışığı
Nurçin: Işık derleyen
Nurdan: Işıklı, parlak
Nurgül: En parlak gül
Nurgün: Işıklı, nurlu gün
Nurhan: Işığın yöneticisi, hakimi
Nurinisa: Kadınlığın ışığı
Nuriye: Işıklı, aydınlık, nurlu
Nurperi: Peri kadar aydınlık, güzel
Nursel: Işık, aydınlık seli
Nurseli: Işık, aydınlık seli
Nursen: Işıklı, mutlu
Nurşah: Işığın hükümdarı
Nurşen: Işıklı, mutlu
Nurtaç: Nurlu, ışıklı taç
Nurten: Teni berrak, ışıklı
Nurun: Nurlu, ışıklı
Nusret: Yardım, üstünlük, basan
Nükhet: Teni berrak, ışıklı, nurlu Güzel koku
Nüzhet: Ferahlık, sevinç, Oksan sevil, şefkat gör
O
Okşan: Sevil, şefkat gör
Olca: Düşmandan ele geçirilen mal, ganimet
Olcay: Talih
Omay: Gözde, sevilen, beğenilen
Onat: Güzel, düzgün, doğru, uygun, namuslu
Orkide: Az bulunup zor yetiştirildiği için çok değerli olan bir çiçek türü
Oya: İpek ibrişim kullanılarak iğne, fırkete gibi şeylerle yapılan ince dantel
Oylum: Çukur, oyuk
Olca: Düşmandan ele geçirilen mal, ganimet
Olcay: Talih
Omay: Gözde, sevilen, beğenilen
Onat: Güzel, düzgün, doğru, uygun, namuslu
Orkide: Az bulunup zor yetiştirildiği için çok değerli olan bir çiçek türü
Oya: İpek ibrişim kullanılarak iğne, fırkete gibi şeylerle yapılan ince dantel
Oylum: Çukur, oyuk
Ö
Ömür: Yaşama süresi, hayat
Öngül: Direnen, inatçı, kılavuz, öncü, teşvik eden
Övgü: Övmek için kullanılan söz
Övgül: Övülmeye değer
Övün: Başarılarınla, niteliklerinle yücel
Övünç: Samimi, içten
Özcan: Özgür, özle ilgili
Özden: Övmek için kullanılan söz
Özge: Başka, yabancı, iyi, güzel, cana yakın, şakacı, yürekli, gözü pek
Özgen: Özü geniş, rahat
Özgül: Bir türe ait olan, özü gül gibi olan
Özgür: Kendi kendine hareket etme, karar verme gücü, hür, bağımsız
Özlem: Yeniden görüşme, kavuşma arzusu, hasret, bir şeye karşı duyulan istek
Özlen: Su kaynağı, derecik, özlenecek kadar sevilen
Öznur: Özü ışıklı, aydınlık
Özün: Şiir, hak edilmiş ün
Öngül: Direnen, inatçı, kılavuz, öncü, teşvik eden
Övgü: Övmek için kullanılan söz
Övgül: Övülmeye değer
Övün: Başarılarınla, niteliklerinle yücel
Övünç: Samimi, içten
Özcan: Özgür, özle ilgili
Özden: Övmek için kullanılan söz
Özge: Başka, yabancı, iyi, güzel, cana yakın, şakacı, yürekli, gözü pek
Özgen: Özü geniş, rahat
Özgül: Bir türe ait olan, özü gül gibi olan
Özgür: Kendi kendine hareket etme, karar verme gücü, hür, bağımsız
Özlem: Yeniden görüşme, kavuşma arzusu, hasret, bir şeye karşı duyulan istek
Özlen: Su kaynağı, derecik, özlenecek kadar sevilen
Öznur: Özü ışıklı, aydınlık
Özün: Şiir, hak edilmiş ün
P
Pakize: Temiz, lekesiz, saf, katıksız
Papatya: Taç yaprakları beyaz, ortası sarı baharda açan bir kır çiçeği
Parla: Işıksaç, ısılda, tanın, ün kazan,
Parule: Şakacı, latifeci
Pelin: Yaprakları acı, ıtırlı, tıpta kullanılan bir bitki
Perçem: Kakül, mızrak, bayrak gibi şeylerin üzerine konulan püskül
Peren: Ülker yıldızı
Peri: Olağanüstü güçleri olduğuna inanılan hayali kadın, güzel, alımlı
Perihan: Perileri davet eden, perilerin sultanı
Perin: Gönül tokluğu
Perran: Uçucu
Pervin: Ülker yıldızı, süreyya
Petek: Anların bal depoladığı yuvacık
Pezire: Karşılama
Pınar: Yerden kaynayan su, kaynak
Pırıltı: Parıldayan şeylerin çıkardığı ışık
Pırlanta: Bir tür değerli elmas
Piraye: Takı, zinnet
Piruze: Mavi renkli değerli bir taş
Poyraz: Kuzeydoğudan esen sert rüzgar
Pürçin: Çok düşünceli, öfkesi kabarmış
Püren: Sarı, kırmızı renkte açan küçük yapraklı bir tür ot
Papatya: Taç yaprakları beyaz, ortası sarı baharda açan bir kır çiçeği
Parla: Işıksaç, ısılda, tanın, ün kazan,
Parule: Şakacı, latifeci
Pelin: Yaprakları acı, ıtırlı, tıpta kullanılan bir bitki
Perçem: Kakül, mızrak, bayrak gibi şeylerin üzerine konulan püskül
Peren: Ülker yıldızı
Peri: Olağanüstü güçleri olduğuna inanılan hayali kadın, güzel, alımlı
Perihan: Perileri davet eden, perilerin sultanı
Perin: Gönül tokluğu
Perran: Uçucu
Pervin: Ülker yıldızı, süreyya
Petek: Anların bal depoladığı yuvacık
Pezire: Karşılama
Pınar: Yerden kaynayan su, kaynak
Pırıltı: Parıldayan şeylerin çıkardığı ışık
Pırlanta: Bir tür değerli elmas
Piraye: Takı, zinnet
Piruze: Mavi renkli değerli bir taş
Poyraz: Kuzeydoğudan esen sert rüzgar
Pürçin: Çok düşünceli, öfkesi kabarmış
Püren: Sarı, kırmızı renkte açan küçük yapraklı bir tür ot
R
Rabah: Kuran ’da geçiyor HZ. peygamberin en iyi arkadaşı enes bin malik
Rabia: Dördüncü, Saatteki salisenin altmışta biri
Racife: Sur’un kıyamette bütün canlıları öldürecek olan ilk üflenişi.
Raciye: Rica eden, yalvaran
Radiye: Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen
Rafia: Her çeşit ayaklık ve destek
Rahe: Avuç içi, el ayası
Rahile: Rahat, sakin
Rahime: Güzel, latif konuşan
Rahiye: Bal arısı
Rahmet: Acıma, esirgeme, koruma
Rahmiye: Acımayla ilgili
Rahna: Lazca da örümcek anlamına gelmektedir.
Rahşan: Işıltı
Rahşende: Parıldayan, parıldayıcı
Raide: Gürleyen bulut
Raika: Güzel, hoş
Ramiye: Fırlatan, atan
Ramize: Akıllı, zeki
Rana: Güzel, hoş
Rasafet: Sağlamlık, dayanıklılık
Rasanet: Sağlamlık, dayanıklılık, melanet
Rasia: Kabara. Kabara gibi yer yer konulan süs.
Rasife: Rıhtım, su içine yapılan set
Rasiha: Bir bilimde, özellikle din alanında çok derinleşmiş olan (kimse). Kur’an’da Rasihûn olarak geçer
Rasime: Tören, merasim
Rasiye: Büyük dağ
Raşan: Titreme, titreyiş
Raşide: Akıllı, doğru yola giden
Ravza: Çimeni, ağacı bol olan yer, bahçe. Ravza-i Mutahhara; Rasulullah’ın medfun olduğu mekan.
Rayet: Bayrak. Sancak.
Rayiha: Güzel koku
Rayihan: Han bayrağı, han sancağı
Rayyan: Suya kanmış, suya doymuş
Raziye: Kabul eden, boyun eğen
Rebia: Bahar
Rebiye: Kış sonlarında yapılan ekim
Refah: Bolluk, rahatlık
Refahet: Bolluk, gürlük
Refhan: Varlık içinde yaşayan
Refia: Yüksek, yüce, saygın
Refiha: Varlık içinde yaşayan
Refika: Eş, zevce
Reftar: Salınarak, edalı yürüyüş
Rehamet: Sesin ince, yavaş ve tatlı olması
Rehaset: Tazelik, yumuşaklık
Remide: Ürkmüş, korkmuş
Remle: Çölde bulunan kristal biçimindeki kum tanesi
Remziye: Sembolik, simgesel
Renan: İnleyen
Rengidil: Türk müziğinde bir makam
Rengin: Parlak renkli, hoş, süslü
Rengül: Gül rengi
Rensa: Eski Türk mitolojisinde su tanrısı. Ayrıca İsveççede silmek anlamını taşır
Resa: Yetişen, yetiştiren, erişen
Resan: Erişenler, yetişenler, ulaşanlar
Resmigül: Gül gibi güzel, gül biçiminde
Resmiye: Devletle ilgili olan
Reşide: İyi ve doğruyu seçebilen, malını idare gücü olan, rüşd yaşına ulaşmış akil ve baliğ (kişi) ergin, erişkin
Reva: Yakışır, uygun, yerinde
Revan: Su gibi akan, ruh, can
Reyan: Her şeyin evveli, ilk zamanı, tazelik zamanı
Reyda: Nart mitolojisinde dans tanrısının adıdır.
Reyhan: Fesleğen, güzel kokulu bir süs bitkisi
Reyna: Bir daha, yeniden, tekrar
Reyya: Güzel koku, reyhan
Reyye: Çokluk, fazlalık, kesret
Rezan: Ağırbaşlı, gururlu
Rezzan: Ağırbaşlı, onurlu
Rihem: Yağmur yağdığında toprağın kokusu
Rojda: Gündoğumu; güneşin doğduğu an, yeni bir gün
Ronahi: Aydınlık
Ronay: Dolunayda ay bazı haller geçirir
Ruhan: Güzel kokulu
Ruhiye: Ruhsal, ruhla ilgili
Ruhsade: Yanağını, yüzüne süren, yüzünü sürmüş
Ruhsar: Yüz, çehre
Ruhşen: Neşeli, canlı
Ruken: Güler yüz
Rukiye: Büyü, sihir, efsun
Rüçhan: Üstünlük
Rüya: Düş
Rüyet: Görme, kalp gözüyle görme saadet
Rabia: Dördüncü, Saatteki salisenin altmışta biri
Racife: Sur’un kıyamette bütün canlıları öldürecek olan ilk üflenişi.
Raciye: Rica eden, yalvaran
Radiye: Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen
Rafia: Her çeşit ayaklık ve destek
Rahe: Avuç içi, el ayası
Rahile: Rahat, sakin
Rahime: Güzel, latif konuşan
Rahiye: Bal arısı
Rahmet: Acıma, esirgeme, koruma
Rahmiye: Acımayla ilgili
Rahna: Lazca da örümcek anlamına gelmektedir.
Rahşan: Işıltı
Rahşende: Parıldayan, parıldayıcı
Raide: Gürleyen bulut
Raika: Güzel, hoş
Ramiye: Fırlatan, atan
Ramize: Akıllı, zeki
Rana: Güzel, hoş
Rasafet: Sağlamlık, dayanıklılık
Rasanet: Sağlamlık, dayanıklılık, melanet
Rasia: Kabara. Kabara gibi yer yer konulan süs.
Rasife: Rıhtım, su içine yapılan set
Rasiha: Bir bilimde, özellikle din alanında çok derinleşmiş olan (kimse). Kur’an’da Rasihûn olarak geçer
Rasime: Tören, merasim
Rasiye: Büyük dağ
Raşan: Titreme, titreyiş
Raşide: Akıllı, doğru yola giden
Ravza: Çimeni, ağacı bol olan yer, bahçe. Ravza-i Mutahhara; Rasulullah’ın medfun olduğu mekan.
Rayet: Bayrak. Sancak.
Rayiha: Güzel koku
Rayihan: Han bayrağı, han sancağı
Rayyan: Suya kanmış, suya doymuş
Raziye: Kabul eden, boyun eğen
Rebia: Bahar
Rebiye: Kış sonlarında yapılan ekim
Refah: Bolluk, rahatlık
Refahet: Bolluk, gürlük
Refhan: Varlık içinde yaşayan
Refia: Yüksek, yüce, saygın
Refiha: Varlık içinde yaşayan
Refika: Eş, zevce
Reftar: Salınarak, edalı yürüyüş
Rehamet: Sesin ince, yavaş ve tatlı olması
Rehaset: Tazelik, yumuşaklık
Remide: Ürkmüş, korkmuş
Remle: Çölde bulunan kristal biçimindeki kum tanesi
Remziye: Sembolik, simgesel
Renan: İnleyen
Rengidil: Türk müziğinde bir makam
Rengin: Parlak renkli, hoş, süslü
Rengül: Gül rengi
Rensa: Eski Türk mitolojisinde su tanrısı. Ayrıca İsveççede silmek anlamını taşır
Resa: Yetişen, yetiştiren, erişen
Resan: Erişenler, yetişenler, ulaşanlar
Resmigül: Gül gibi güzel, gül biçiminde
Resmiye: Devletle ilgili olan
Reşide: İyi ve doğruyu seçebilen, malını idare gücü olan, rüşd yaşına ulaşmış akil ve baliğ (kişi) ergin, erişkin
Reva: Yakışır, uygun, yerinde
Revan: Su gibi akan, ruh, can
Reyan: Her şeyin evveli, ilk zamanı, tazelik zamanı
Reyda: Nart mitolojisinde dans tanrısının adıdır.
Reyhan: Fesleğen, güzel kokulu bir süs bitkisi
Reyna: Bir daha, yeniden, tekrar
Reyya: Güzel koku, reyhan
Reyye: Çokluk, fazlalık, kesret
Rezan: Ağırbaşlı, gururlu
Rezzan: Ağırbaşlı, onurlu
Rihem: Yağmur yağdığında toprağın kokusu
Rojda: Gündoğumu; güneşin doğduğu an, yeni bir gün
Ronahi: Aydınlık
Ronay: Dolunayda ay bazı haller geçirir
Ruhan: Güzel kokulu
Ruhiye: Ruhsal, ruhla ilgili
Ruhsade: Yanağını, yüzüne süren, yüzünü sürmüş
Ruhsar: Yüz, çehre
Ruhşen: Neşeli, canlı
Ruken: Güler yüz
Rukiye: Büyü, sihir, efsun
Rüçhan: Üstünlük
Rüya: Düş
Rüyet: Görme, kalp gözüyle görme saadet
S
Saadet: Mutluluk
Saba: Gün doğusundan esen rüzgar
Sabah: Günün başlangıcı
Sabahat: Güzellik
Sabia: Yedinci.
Sabiha: Güzel, şirin
Sabihat: Yıldızlar. 3 İmanlıların ruhları
Sabikun: Hayırda ileri giden anlamını taşımaktadır
Sabire: Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabırlı.
Sabiye: Küçük kız çocuğu, küçük kız
Sabrinisa: Kadınların sabırlısı
Sabriye: Sabırlı, dayanıklı
Sacide: Secde eden
Saçı: Düğün armağanı. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler
Sada: Ses, yankı.
Sadegül: Bir gül kadar sade, temiz ve güzel
Sadıka: Doğru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte olmayan. Sadakatli, samimi, bağlı.
Sadiye: Mutlulukla, uğurla ilgili, uğurlu
Sadriye: Göğüsle ilgili
Safigül: Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz
Safiha: Yassı düz ve geniş yüz, levha. Levha halinde bulunan maden, saç
Safinaz: Çok nazlı
Safinur: Çok aydınlık, temiz
Safire: İnce güzel ses
Safiye: Katıksız, arı, seçilmiş
Sahabet: Sahip çıkma. Koruma, arka olma, yardım etme
Sahara: Çöl, Ayrıca Tunus’ta bir çölün adı
Sahba: Al, kızıl.
Sahiba: Bir şeyi elde etmiş olan
Sahibe: Sahip. Koruyan, gözeten
Sahil: Deniz, nehir, göl kıyısı
Sahire: Geceleri uyumayan, uykusuz
Sahra: Kır, ova, çöl
Sahranur: Çöldeki kutsal ışık
Sahure: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
Saide: Uğurlu, tanrıya karşı görevini yerine getirmiş
Saika: Sevk eden, götüren. Süren sürücü
Saime: Oruç tutan
Saire: Seyreden, hareket eden, yürüyen
Sakıba: Parlak, ışıklı
Sakine: Durgun, kendi halinde, sessiz
Salabet: Peklik, katılık, sağlamlık
Saliha: Uygun, yakışan, yetkili olan, dine uygun hareket eden
Salime: Sağ, eksiksiz, emin
Salise: Saniyenin altmışta biri
Salkım: Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek. Akasya.
Samahat: Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik
Samiha: Cömert
Samime: Öz, asıl
Samire: Meyveli, meyva veren
Samiye: Yüksek, yüce
Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar
Sanahat: Çok düşünmeden fikre doğan, akla gelen şeyler
Sanay: Ay gibi güzel
Sanem: Put, güzel kadın
Sanevber: Çam fıstığı. Çam fıstığı kozalağı
Sania: Sanat eseri yaratan, yapan, oluşturan
Saniha: Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
Saniye: Dakikanın altmışta biri
Sannur: Nurlu, ışıklı, güzel
Sara: Katıksız, saf
Sarahat: Açıklık, ibarede açıklık
Sarife: Sarfeden, harcayan. Değiştiren
Sariha: Açık, meydanda. Belli, hüveyda
Sarime: Keskin, kesici.
Sarmaşık: Koyu yeşil renkli, değişik biçimli yapraklan olan tırmanıcı bir bitki
Sarra: Sevindirici, sevinçli
Satıgül: Satma, satış. Alışveriş
Saye: Gölge
Sayezar: Gölgelik
Saygül: Nadir, eşsiz gül, sayılı gül
Seba: Yedi. İslam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi sayısının kutsal bir nitelik taşıdığına inanırlardı, “yedi” sayısı
Sebahat: Güzellik, letafet
Sebla: Uzun kirpikli göz
Seçil: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle ayrılan
Seçkin: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle üstün olan
Seda: Yankı, ses
Sedef: Bazı deniz hayvanlarının sert, beyaz kabuğu
Seden: Uyanık, tetikte
Sefine: Uzayın güney yarımı
Seher: Tan ağartısı
Sehhare: Çok güzel, büyüleyici kadın.
Sehle: Taze, körpe. Habeşistan’a hicret eden kadın sahabelerden
Selamet: Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş.
Selay: Sel-ay
Selcan: Hareketli, coşkulu
Selda: Bir tür söğüt
Seldanur: Nur seli
Selen: Müjde, muştu
Selena: Güzellik, bereketli, yağmur
Selenge: Moğolistan’da (Orta Asya) bir nehir
Seli: Yavaş akan su
Selika: Güzel konuşma ve yazma kabiliyeti
Selile: Yeni doğmuş ilk kız çocuğu
Selime: Sağlam, kusursuz
Selin: Gür su, orta asya’da yetişen bir bitki
Selinay: Ay gibi parlak ve gür akan su. Selin ve ay kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir.
Selma: Huzur, barış içinde olma
Selmin: Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu
Selnur: Nur seli, ışık seli
Selsal: Tatlı, lezzetli, hafif su
Selva: Büyük bıldırcın. Tih çölünde bulundukları sürece, israiloğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını doyurmak için gönderilen kuş
Selver: Lider, önder anlamındadır. İsim hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bizimle iletişime geçebilirler.
Selvet: Gönül rahatı
Selvi: Yapraklarını dökmeyen ince uzun ağaç
Selvihan: Selvi ve han kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isim
Sema: Gökyüzü
Semahat: El açıklığı, iyilikseverlik
Semiha: Cömert
Semiramis: Asur kraliçesi
Semra: Esmer
Sena: Övme, övüş, şimşek parıltısı
Senay: Ay gibi güzelsin
Senem: Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
Seniha: İnciler, süsler
Serap: Çölde ışığın kırılması sonucu görülen aldatıcı görüntü
Seray: Ay gibi güzel
Seren: Yelken germeye yarayan ağaç
Sernaz: Çok nazlı
Serpil: İyi yetiş, büyü
Serra: Rahatlık, kolaylık
Sertap: İnatçı
Serva: Masal
Servet: Varlık, zenginlik
Servinaz: Uzun boylu sevgili
Seval: Severek al
Sevcan: Sevgili insan
Sevda: Aşk, sevgi
Sevgi: Sevme duygusu, aşk
Sevil: Her zaman sevilen
Sevilay: Ay gibi hep sevilen
Sevim: Sevilmeye neden olan nitelik
Sevinç: Sevinme duygusu, coşku
Sevtap: Tapılacak kadar sevilen
Seyhan: Adana ovasindan geçip akdeniz’e dökülen bir nehir
Seza: Uygun, yaraşan
Sezen: Duyan, hisseden
Sezer: Duyar, hisseder
Sezgi: Anlama, sezme yeteneği
Sezgin: Duygulu, anlayışlı
Sezin: Sezme yeteneği olan, anlayışlı
Sıla: Doğup büyüdügü yere dönme, yakınlarıyla kavuşma,gurbet
Sırma: Altın suyuyla yaldızlanmış gümüş tel, altın sarısı renginde saç
Sibel: Buğday başağı, yere düşmemiş yağmur damlası
Sima: Yüz, çehre, insan, tip
Simge: İşaret, sembol
Sine: Göğüs, gönül, yürek
Sinem: Gönlüm, sevdiğim,Sevinme duygusu
Sitare: Yıldız
Siva: Başka, gayrı özge
Sivar: Bilezik, bileklik
Sohbet: Görüşüp, konuşma, arkadaşlık
Solay: Ay ışığının azalması, solması
Solmaz: Her zaman taze, genç
Somay: Ay gibi eksiksiz, tam
Sonat: Bir ya da iki çalgı için yapılmış müzik eseri
Sonay: Ayın son günleri
Songül: Son doğan kız çocuğuna verilen ad
Sonnur: Son ışık
Sontaç: Eşsiz taç.
Sonver: Son olması istenen çocuklara verilen isimlerden
Sönmez: Işığını hiç kaybetmeyen
Sönmezay: Işığı hiç sönmeyen ay
Su: Hayati sıvımız
Suat: Mutlulukla ilgili, mutlu
Suay: Suya düşen ay.
Suca: Uzun düzgün boy
Sudan: Su gibi güzel, parlak
Sude: Sürmüş, sürülmüş, ezilmiş
Sudegül: Sude ve Gül kelimelerinin birarada kullanılması ile meydana gelmiştir. Bknz: Sude, Gül
Sudem: Sude isminin aitlik eki almış halidir. Sude : sürmüş, sürülmüş, ezilmiş
Sudenaz: Boyalı, sürmeli ve Nazlı olan
Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı
Sueda: Dosdoğru, temizlenmiş olan
Suğra: Daha, pek, en küçük
Suhara: Davet ve şölen demektir. Aynı zamanda kuranda da geçmektedir
Sulbiye: Birinin sulbünden gelme, kendi evladı, oğlu
Suleha: Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah işlemeyen
Sulhiye: Barışla ilgili, barışçı
Sultan: Padişah, hükümdar, padişah soyundan gelen kadın
Suna: Yaban ördeği, boylu poslu, yakışıklı
Sunay: Ayı sun
Suzan: Ateşli, coşkulu, yakıcı
Süheyla: Sakin, iyi huylu
Sümbül: Çiçekleri kokulu, çeşitli renklerde açan bir bitki
Süreyya: Ülker yıldızı
Saba: Gün doğusundan esen rüzgar
Sabah: Günün başlangıcı
Sabahat: Güzellik
Sabia: Yedinci.
Sabiha: Güzel, şirin
Sabihat: Yıldızlar. 3 İmanlıların ruhları
Sabikun: Hayırda ileri giden anlamını taşımaktadır
Sabire: Sabreden, tahammül eden, Katlanan sabırlı.
Sabiye: Küçük kız çocuğu, küçük kız
Sabrinisa: Kadınların sabırlısı
Sabriye: Sabırlı, dayanıklı
Sacide: Secde eden
Saçı: Düğün armağanı. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler
Sada: Ses, yankı.
Sadegül: Bir gül kadar sade, temiz ve güzel
Sadıka: Doğru gerçek hakiki, yalan olmayan, sahte olmayan. Sadakatli, samimi, bağlı.
Sadiye: Mutlulukla, uğurla ilgili, uğurlu
Sadriye: Göğüsle ilgili
Safigül: Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz
Safiha: Yassı düz ve geniş yüz, levha. Levha halinde bulunan maden, saç
Safinaz: Çok nazlı
Safinur: Çok aydınlık, temiz
Safire: İnce güzel ses
Safiye: Katıksız, arı, seçilmiş
Sahabet: Sahip çıkma. Koruma, arka olma, yardım etme
Sahara: Çöl, Ayrıca Tunus’ta bir çölün adı
Sahba: Al, kızıl.
Sahiba: Bir şeyi elde etmiş olan
Sahibe: Sahip. Koruyan, gözeten
Sahil: Deniz, nehir, göl kıyısı
Sahire: Geceleri uyumayan, uykusuz
Sahra: Kır, ova, çöl
Sahranur: Çöldeki kutsal ışık
Sahure: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
Saide: Uğurlu, tanrıya karşı görevini yerine getirmiş
Saika: Sevk eden, götüren. Süren sürücü
Saime: Oruç tutan
Saire: Seyreden, hareket eden, yürüyen
Sakıba: Parlak, ışıklı
Sakine: Durgun, kendi halinde, sessiz
Salabet: Peklik, katılık, sağlamlık
Saliha: Uygun, yakışan, yetkili olan, dine uygun hareket eden
Salime: Sağ, eksiksiz, emin
Salise: Saniyenin altmışta biri
Salkım: Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek. Akasya.
Samahat: Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik
Samiha: Cömert
Samime: Öz, asıl
Samire: Meyveli, meyva veren
Samiye: Yüksek, yüce
Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar
Sanahat: Çok düşünmeden fikre doğan, akla gelen şeyler
Sanay: Ay gibi güzel
Sanem: Put, güzel kadın
Sanevber: Çam fıstığı. Çam fıstığı kozalağı
Sania: Sanat eseri yaratan, yapan, oluşturan
Saniha: Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
Saniye: Dakikanın altmışta biri
Sannur: Nurlu, ışıklı, güzel
Sara: Katıksız, saf
Sarahat: Açıklık, ibarede açıklık
Sarife: Sarfeden, harcayan. Değiştiren
Sariha: Açık, meydanda. Belli, hüveyda
Sarime: Keskin, kesici.
Sarmaşık: Koyu yeşil renkli, değişik biçimli yapraklan olan tırmanıcı bir bitki
Sarra: Sevindirici, sevinçli
Satıgül: Satma, satış. Alışveriş
Saye: Gölge
Sayezar: Gölgelik
Saygül: Nadir, eşsiz gül, sayılı gül
Seba: Yedi. İslam öncesi Sami ve Arap kavimleri yedi sayısının kutsal bir nitelik taşıdığına inanırlardı, “yedi” sayısı
Sebahat: Güzellik, letafet
Sebla: Uzun kirpikli göz
Seçil: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle ayrılan
Seçkin: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle üstün olan
Seda: Yankı, ses
Sedef: Bazı deniz hayvanlarının sert, beyaz kabuğu
Seden: Uyanık, tetikte
Sefine: Uzayın güney yarımı
Seher: Tan ağartısı
Sehhare: Çok güzel, büyüleyici kadın.
Sehle: Taze, körpe. Habeşistan’a hicret eden kadın sahabelerden
Selamet: Esenlik. Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde olma. Kurtulma, kurtuluş.
Selay: Sel-ay
Selcan: Hareketli, coşkulu
Selda: Bir tür söğüt
Seldanur: Nur seli
Selen: Müjde, muştu
Selena: Güzellik, bereketli, yağmur
Selenge: Moğolistan’da (Orta Asya) bir nehir
Seli: Yavaş akan su
Selika: Güzel konuşma ve yazma kabiliyeti
Selile: Yeni doğmuş ilk kız çocuğu
Selime: Sağlam, kusursuz
Selin: Gür su, orta asya’da yetişen bir bitki
Selinay: Ay gibi parlak ve gür akan su. Selin ve ay kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir.
Selma: Huzur, barış içinde olma
Selmin: Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu
Selnur: Nur seli, ışık seli
Selsal: Tatlı, lezzetli, hafif su
Selva: Büyük bıldırcın. Tih çölünde bulundukları sürece, israiloğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını doyurmak için gönderilen kuş
Selver: Lider, önder anlamındadır. İsim hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bizimle iletişime geçebilirler.
Selvet: Gönül rahatı
Selvi: Yapraklarını dökmeyen ince uzun ağaç
Selvihan: Selvi ve han kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isim
Sema: Gökyüzü
Semahat: El açıklığı, iyilikseverlik
Semiha: Cömert
Semiramis: Asur kraliçesi
Semra: Esmer
Sena: Övme, övüş, şimşek parıltısı
Senay: Ay gibi güzelsin
Senem: Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
Seniha: İnciler, süsler
Serap: Çölde ışığın kırılması sonucu görülen aldatıcı görüntü
Seray: Ay gibi güzel
Seren: Yelken germeye yarayan ağaç
Sernaz: Çok nazlı
Serpil: İyi yetiş, büyü
Serra: Rahatlık, kolaylık
Sertap: İnatçı
Serva: Masal
Servet: Varlık, zenginlik
Servinaz: Uzun boylu sevgili
Seval: Severek al
Sevcan: Sevgili insan
Sevda: Aşk, sevgi
Sevgi: Sevme duygusu, aşk
Sevil: Her zaman sevilen
Sevilay: Ay gibi hep sevilen
Sevim: Sevilmeye neden olan nitelik
Sevinç: Sevinme duygusu, coşku
Sevtap: Tapılacak kadar sevilen
Seyhan: Adana ovasindan geçip akdeniz’e dökülen bir nehir
Seza: Uygun, yaraşan
Sezen: Duyan, hisseden
Sezer: Duyar, hisseder
Sezgi: Anlama, sezme yeteneği
Sezgin: Duygulu, anlayışlı
Sezin: Sezme yeteneği olan, anlayışlı
Sıla: Doğup büyüdügü yere dönme, yakınlarıyla kavuşma,gurbet
Sırma: Altın suyuyla yaldızlanmış gümüş tel, altın sarısı renginde saç
Sibel: Buğday başağı, yere düşmemiş yağmur damlası
Sima: Yüz, çehre, insan, tip
Simge: İşaret, sembol
Sine: Göğüs, gönül, yürek
Sinem: Gönlüm, sevdiğim,Sevinme duygusu
Sitare: Yıldız
Siva: Başka, gayrı özge
Sivar: Bilezik, bileklik
Sohbet: Görüşüp, konuşma, arkadaşlık
Solay: Ay ışığının azalması, solması
Solmaz: Her zaman taze, genç
Somay: Ay gibi eksiksiz, tam
Sonat: Bir ya da iki çalgı için yapılmış müzik eseri
Sonay: Ayın son günleri
Songül: Son doğan kız çocuğuna verilen ad
Sonnur: Son ışık
Sontaç: Eşsiz taç.
Sonver: Son olması istenen çocuklara verilen isimlerden
Sönmez: Işığını hiç kaybetmeyen
Sönmezay: Işığı hiç sönmeyen ay
Su: Hayati sıvımız
Suat: Mutlulukla ilgili, mutlu
Suay: Suya düşen ay.
Suca: Uzun düzgün boy
Sudan: Su gibi güzel, parlak
Sude: Sürmüş, sürülmüş, ezilmiş
Sudegül: Sude ve Gül kelimelerinin birarada kullanılması ile meydana gelmiştir. Bknz: Sude, Gül
Sudem: Sude isminin aitlik eki almış halidir. Sude : sürmüş, sürülmüş, ezilmiş
Sudenaz: Boyalı, sürmeli ve Nazlı olan
Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı
Sueda: Dosdoğru, temizlenmiş olan
Suğra: Daha, pek, en küçük
Suhara: Davet ve şölen demektir. Aynı zamanda kuranda da geçmektedir
Sulbiye: Birinin sulbünden gelme, kendi evladı, oğlu
Suleha: Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah işlemeyen
Sulhiye: Barışla ilgili, barışçı
Sultan: Padişah, hükümdar, padişah soyundan gelen kadın
Suna: Yaban ördeği, boylu poslu, yakışıklı
Sunay: Ayı sun
Suzan: Ateşli, coşkulu, yakıcı
Süheyla: Sakin, iyi huylu
Sümbül: Çiçekleri kokulu, çeşitli renklerde açan bir bitki
Süreyya: Ülker yıldızı
Ş
Şadan: Neşeli, sevinçli
Şadıman: Sevinçli, neşeli
Şadiye: Sevinç, gönül ferahlığı, mutluluk
Şadkam: Çok sevinçli.
Şadnak: Gönlü memnun.
Şaduman: Sevinçli, neşeli, memnun
Şafak: Gün doğumundan önceki aydınlık
Şafakgün: Şafak renkli, kızıl
Şafaknur: Şafak aydınlığı.
Şahande: Mutlu, memnun
Şahane: Tam anlamıyla güzel
Şahbanu: Hükümdar eşi, şah hanımı
Şahbender: Konsolos
Şahdane: İri inci tanesi
Şaheser: Değerli, üstün nitelikli. Kalıcı, değerli, üstün yapıt
Şahhanım: Hanım sultan. Şah ve hanım kelimelerinden birleşik isim.
Şahıgül: Gül dalı.
Şahika: Zirve, doruk
Şahine: Büyük boylu, kanca gagalı, yırtıcı bir kuş.
Şahmelek: Melekler kadar güzel, güzellikte lider
Şahnaz: Çok nazlı
Şahnisa: Hükümdar kadın, hükümdar karısı
Şahnur: Kaynak, ışık kaynağı
Şahsan: Dallık, ağaçlık, koruluk
Şahsınur: Nurlu kişi, aydınlık kimse
Şaire: Kadın şair, daha çok unvan olarak kullanılır.
Şakire: Şükreden, durumundan memnun olan. Allah’a şükreden. Kur’an’da çok sık geçen kelimelerden biridir
Şamiha: Yüksek, gösterişli.
Şamile: Şümulü bulunan, içine alan, kaplayan, havi. Ünlü Kafkas Türk liderlerinden Dağıstan aslanı Şeyh Şamil.
Şanal: Ünlen, ünün yayılsın
Şanveri: Hükümdara yakışan, hükümdara uygun
Şayan: Uygun, yakışır, münasip, layık
Şayeste: Uygun, layık
Şaygan: Layık, yakışır, münasip, yansır
Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli
Şaziment: Allah’ın adamı, Allah’a ait olan, O’nun yolundan giden kişi
Şazimet: Kimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz
Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı
Şebefruz: Geceyi aydınlatan
Şebnem: Su damlacığı, çiy
Şebnur: Gecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı
Şebyelda: Yılın en uzun gecesi (22 Aralık).
Şecia: Cesur, yürekli, yiğit
Şefakat: Şefkat, acıyarak ve esirgeyerek sevme
Şefika: Acıyan, esirgeyen
Şefkat: Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu
Şehbal: Kuş kanadının en uzun tüyü
Şehime: Akıllı ve kurnaz yiğit
Şehla: Koyu mavi ela göz
Şehnaz: Çok nazlı, türk müziğinde bir makam
Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü
Şehrar: Şehri süsleyen, şehre süs veren
Şehrazat: Özgür
Şehri: Nazik, terbiyeli
Şehriban: Şehrin ileri geleni
Şehrinaz: Türk müziğinin en eski makamlarından
Şehriyar: Padişah, hükümdar
Şekibe: Sabırlı, dayanıklı
Şeküre: Çok şükreden, şükredici, değer bilen
Şelale: Çağlayanın büyüğü
Şemime: Güzel kokulu şey.
Şeminur: Mum ışığı, mum aydınlığı
Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği
Şengül: Güleryüzlü
Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra
Şennur: Neşeli, nurlu
Şenol: Şen, mutlu ol
Şerare: Kıvılcım
Şerife: Şerefli, kutsal
Şermende: Utangaç, çok utanan, mahcup
Şermi: Sırrına erilemeyen doyumsuz güzellik
Şermin: Mahcup, utangaç
Şeval: İlkbahar
Şevkidil: Gönül neşesi, gönül sevinci
Şevkiye: Neşeyle, istekle ilgili
Şevval: İlk üç günü şeker bayramı olan ay
Şeybe: Saçlarına ak düşmüş yaşlı kimse. Moğol hükümdarlarından birisi.
Şeyda: Çok tutkun, aşık
Şeyma: İslamdan önce türk adlarından
Şeymanur: Şeyma ve Nur kelimelerinin birleşimininden oluşmuş bir isimdir. Ayrıca Şeyma ve Nur isimlerinin anlamlarına bakabilirsiniz.
Şeza: Kokulu şeylerin kokusu
Şezerat: İşlenmeden maddenin içinde toplanan altın parçaları. Süs olarak kullanılan inci ve altın taneleri.
Şiar: İlke, Ülkü, Düstur
Şihban: Akan yıldızlar.
Şiir: Bir sanat türü
Şilan: Yaban gülü. Dağ gülü gibi anlamlarına gelir. (Kuşburnu)
Şimal: Yön olarak Kuzey.
Şiraze: Pehlivan kispetinin parçası
Şirem: Tatlım, bana ait şire
Şirin: Cana yakın, sevimli
Şirvan: Aslan barınağı
Şöhret: Şöhretli, ünlü, şöhreti ağızlarda dolaşan.
Şölen: En üst idareci tarafından bütün halka verilen, dini ve içtimai fonksiyonları olan yemek, ziyafet
Şule: Alev, alevli ateş, ,
Şükran: Gönül borcu, minnettarlık
Şükriye: İyilik bilen
Şükufe: Çiçek. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarz
Şüle: Alev, yalım. Alevli ateş
Şadıman: Sevinçli, neşeli
Şadiye: Sevinç, gönül ferahlığı, mutluluk
Şadkam: Çok sevinçli.
Şadnak: Gönlü memnun.
Şaduman: Sevinçli, neşeli, memnun
Şafak: Gün doğumundan önceki aydınlık
Şafakgün: Şafak renkli, kızıl
Şafaknur: Şafak aydınlığı.
Şahande: Mutlu, memnun
Şahane: Tam anlamıyla güzel
Şahbanu: Hükümdar eşi, şah hanımı
Şahbender: Konsolos
Şahdane: İri inci tanesi
Şaheser: Değerli, üstün nitelikli. Kalıcı, değerli, üstün yapıt
Şahhanım: Hanım sultan. Şah ve hanım kelimelerinden birleşik isim.
Şahıgül: Gül dalı.
Şahika: Zirve, doruk
Şahine: Büyük boylu, kanca gagalı, yırtıcı bir kuş.
Şahmelek: Melekler kadar güzel, güzellikte lider
Şahnaz: Çok nazlı
Şahnisa: Hükümdar kadın, hükümdar karısı
Şahnur: Kaynak, ışık kaynağı
Şahsan: Dallık, ağaçlık, koruluk
Şahsınur: Nurlu kişi, aydınlık kimse
Şaire: Kadın şair, daha çok unvan olarak kullanılır.
Şakire: Şükreden, durumundan memnun olan. Allah’a şükreden. Kur’an’da çok sık geçen kelimelerden biridir
Şamiha: Yüksek, gösterişli.
Şamile: Şümulü bulunan, içine alan, kaplayan, havi. Ünlü Kafkas Türk liderlerinden Dağıstan aslanı Şeyh Şamil.
Şanal: Ünlen, ünün yayılsın
Şanveri: Hükümdara yakışan, hükümdara uygun
Şayan: Uygun, yakışır, münasip, layık
Şayeste: Uygun, layık
Şaygan: Layık, yakışır, münasip, yansır
Şaylan: Övünen, gururlu, neşeli
Şaziment: Allah’ın adamı, Allah’a ait olan, O’nun yolundan giden kişi
Şazimet: Kimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz
Şaziye: Sevinç, gönül ferahlığı
Şebefruz: Geceyi aydınlatan
Şebnem: Su damlacığı, çiy
Şebnur: Gecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı
Şebyelda: Yılın en uzun gecesi (22 Aralık).
Şecia: Cesur, yürekli, yiğit
Şefakat: Şefkat, acıyarak ve esirgeyerek sevme
Şefika: Acıyan, esirgeyen
Şefkat: Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu
Şehbal: Kuş kanadının en uzun tüyü
Şehime: Akıllı ve kurnaz yiğit
Şehla: Koyu mavi ela göz
Şehnaz: Çok nazlı, türk müziğinde bir makam
Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü
Şehrar: Şehri süsleyen, şehre süs veren
Şehrazat: Özgür
Şehri: Nazik, terbiyeli
Şehriban: Şehrin ileri geleni
Şehrinaz: Türk müziğinin en eski makamlarından
Şehriyar: Padişah, hükümdar
Şekibe: Sabırlı, dayanıklı
Şeküre: Çok şükreden, şükredici, değer bilen
Şelale: Çağlayanın büyüğü
Şemime: Güzel kokulu şey.
Şeminur: Mum ışığı, mum aydınlığı
Şenay: Ayın parlaklığı, güzelliği
Şengül: Güleryüzlü
Şeniz: Mutlu, sevindiren iz, hatıra
Şennur: Neşeli, nurlu
Şenol: Şen, mutlu ol
Şerare: Kıvılcım
Şerife: Şerefli, kutsal
Şermende: Utangaç, çok utanan, mahcup
Şermi: Sırrına erilemeyen doyumsuz güzellik
Şermin: Mahcup, utangaç
Şeval: İlkbahar
Şevkidil: Gönül neşesi, gönül sevinci
Şevkiye: Neşeyle, istekle ilgili
Şevval: İlk üç günü şeker bayramı olan ay
Şeybe: Saçlarına ak düşmüş yaşlı kimse. Moğol hükümdarlarından birisi.
Şeyda: Çok tutkun, aşık
Şeyma: İslamdan önce türk adlarından
Şeymanur: Şeyma ve Nur kelimelerinin birleşimininden oluşmuş bir isimdir. Ayrıca Şeyma ve Nur isimlerinin anlamlarına bakabilirsiniz.
Şeza: Kokulu şeylerin kokusu
Şezerat: İşlenmeden maddenin içinde toplanan altın parçaları. Süs olarak kullanılan inci ve altın taneleri.
Şiar: İlke, Ülkü, Düstur
Şihban: Akan yıldızlar.
Şiir: Bir sanat türü
Şilan: Yaban gülü. Dağ gülü gibi anlamlarına gelir. (Kuşburnu)
Şimal: Yön olarak Kuzey.
Şiraze: Pehlivan kispetinin parçası
Şirem: Tatlım, bana ait şire
Şirin: Cana yakın, sevimli
Şirvan: Aslan barınağı
Şöhret: Şöhretli, ünlü, şöhreti ağızlarda dolaşan.
Şölen: En üst idareci tarafından bütün halka verilen, dini ve içtimai fonksiyonları olan yemek, ziyafet
Şule: Alev, alevli ateş, ,
Şükran: Gönül borcu, minnettarlık
Şükriye: İyilik bilen
Şükufe: Çiçek. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarz
Şüle: Alev, yalım. Alevli ateş
T
Tabande: Parlayan, ışık veren
Tabdan: Işıklı, parlak.
Tabistan: Yaz
Tabiye: Yerli yerine koyup hazırlama, düzenleme
Tabnak: Parlak
Tacire: Ticareti meslek edinmiş olan
Taciser: Çok sevilen, sayılan
Taçnur: Işıktan taç
Tafdil: Birini diğerinden üstün tutma
Taflan: Gülgillerden kışın yaprağını dökmeyen bir bitki
Tafte: Bükülmüş, katlanmış
Tahire: Gün doğusundan esen rüzgar
Tahiyye: “Allah ömür versin” demek. Selam verme, hayır dua etmek
Tahrime: Namaza başlarken “Allahu ekber” deme
Tahsine: Güzel bulma, beğenme. Aferin deme alkışlama
Tahsine: Günün başlangıcı
Tahzire: Yeşil renk verme
Taibe: Tevbe eden. Günahlarından dolayı pişmanlık duyup Allah’tan af dileyen, müslüman.Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Taife: Bölük, takım, güruh, fırka. Kavim, kabile. Tayfa
Taire: Uçan, uçucu
Takdire: Allah’ın isteği, Allah’ın yazdığı. İnsan için tesbit edilen hayat çizgisi
Takrine: Beraber bulundurma, yaklaştırma
Talat: Aydınlık, güzel yüz
Talia: Güzel, şirin, Şans kısmet, önce
Talibe: Talep eden arayan, isteyen; istekli
Taliha: Şans, talih, kader
Taliye: Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. İkinci derecede olan
Talya: Doğanın uyanışı, baharın müjdesi
Tamara: Van gölü efsanesinde adı geçen kız
Tamay: Sabırlı, dayanıklı ,
Tan: Gün doğmadan önceki alacakaranlık
Tanay: Secde eden
Tandan: Tan vaktinde doğan
Tane: Ender, Nadir, Adet
Tanegül: Biricik gül
Tanem: Benim Tanem, birtanem
Tansel: Sabah aydınlığı
Tanseli: Tan seli.
Tansu: Göklere yakışır
Tanyel: Katıksız, arı, seçilmiş
Tanyeli: Tan vakti esen yel
Tanyeri: Güneş doğmak üzereyken, ufukta hafifçe aydınlanan yer
Tanzer: Güneş doğarken gökyüzünün aldığı kızıllık
Tara: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad,yıldız
Tardu: Armağan, hediye
Tatar: Bir Türk kavmi
Tatu: Barış, sulh
Taybe: Medine-i Münevvere
Tayf: Bileşik bir ışık demetinin bir prizmadan geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü
Taylan: Uzun boylu
Tayyibe: Helal, çok temiz. Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Taze: Körpe, genç
Tazegül: Yeni açan gül
Tazime: Ululama, büyük sayma. Saygı gösterme, ikram etme
Tebessüm: Gülümseme
Tecella: Görünme, belirme
Tecen: Mağrur, gururlu
Tecer: Becerikli
Tedü: Bilge, zeki, anlayışlı kimse.
Tehiyye: Selam. Selam verme
Tekgül: Durgun, kendi halinde sessiz
Tekmile: Kemale erdirme. Bitirme, bitirilme, tamamlanma, tamamlama. Tam, eksiksizce, bütün, hep
Tekrime: Ululama, saygı gösterme
Teksen: Sen teksin, eşsizsin anlamında
Telmiye: Parıldatma, renk renk yapma
Telvin: Renk verme, boyama.
Temaşa: Gezme, seyretme
Temdiha: Çok övme
Temdiya: Çok övme
Temenna: El ile selam verme
Temime: Nazar boncuğu, nazarlık
Temre: Hurma
Tenay: Uygun, yakışan, yetkili olan, dine uygun hareket eden
Tendü: Yiğit, cesur kadın, Öz, asıl
Tennur: Yüksek, ulu
Tenzile: İndirme, aşağı düşürme. Azar azar indirme (Kur’an’ın).
Teren: Nesteren denen gül.
Terim: Bilim ve sanat kavramlarından birini anlatan sözcük.
Teslime: Allaha teslim olan
Tesliye: Teselli verme, avutma
Tesnim: Cennet suyu, cennetteki ırmaklardan birinin adı.
Tesrir: Sevindirme, sevindirilme
Tesriye: Sıkıntıyı, gamı, kederi yok etme
Teşerru: Şeriata göre davranma
Teşnedil: Can ve gönülden istekli
Teşrife: Şereflendirme, onurlandırma.
Tevfika: Uydurma, uygun düşürme
Tevhide: Allah’ın birliğine inanma. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Tevile: Durum, biçim. Süs.
Tezay: Çabuk ol
Tezcan: Telaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız
Tezehhür: Çiçeklenme
Tezel: Eli tez, becerikli
Tezer: Hızlı, çevik
Tomris: Pers krali 11, Keyhusrev’le savaşmış massagetlerin kraliçesi
Tomurcuk: Çiçek ya da yaprak verecek filiz
Tuba: Güzellik, hoşluk, cennette bulunduğuna inanılan ilahi ağaç
Tuğçe: Tuğ sahibi hakanın eşi
Tulü: Doğmuş, doğma
Tuna: Çok bol, gösterişli, Avrupa’nın ikinci büyük ırmağı
Tunay: Gece doğan ay, gece ay’ı
Tunaya: Tuna ırmağı’na
Tuncay: Tunç renginde ay
Tülay: Tülden yapılmış ay
Tülin: Ayın çevresindeki hale
Tümay: Ay’ın on dördündeki durumu, dolunay
Tünay: Gece doğan ay, gece ay’ı
Türkan: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle ayrılan
Türkü: Hece vezniyle yazılmış, halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk
Tüzün: Düzenlilik, düzgünlük; doğruluk
Tabdan: Işıklı, parlak.
Tabistan: Yaz
Tabiye: Yerli yerine koyup hazırlama, düzenleme
Tabnak: Parlak
Tacire: Ticareti meslek edinmiş olan
Taciser: Çok sevilen, sayılan
Taçnur: Işıktan taç
Tafdil: Birini diğerinden üstün tutma
Taflan: Gülgillerden kışın yaprağını dökmeyen bir bitki
Tafte: Bükülmüş, katlanmış
Tahire: Gün doğusundan esen rüzgar
Tahiyye: “Allah ömür versin” demek. Selam verme, hayır dua etmek
Tahrime: Namaza başlarken “Allahu ekber” deme
Tahsine: Güzel bulma, beğenme. Aferin deme alkışlama
Tahsine: Günün başlangıcı
Tahzire: Yeşil renk verme
Taibe: Tevbe eden. Günahlarından dolayı pişmanlık duyup Allah’tan af dileyen, müslüman.Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Taife: Bölük, takım, güruh, fırka. Kavim, kabile. Tayfa
Taire: Uçan, uçucu
Takdire: Allah’ın isteği, Allah’ın yazdığı. İnsan için tesbit edilen hayat çizgisi
Takrine: Beraber bulundurma, yaklaştırma
Talat: Aydınlık, güzel yüz
Talia: Güzel, şirin, Şans kısmet, önce
Talibe: Talep eden arayan, isteyen; istekli
Taliha: Şans, talih, kader
Taliye: Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. İkinci derecede olan
Talya: Doğanın uyanışı, baharın müjdesi
Tamara: Van gölü efsanesinde adı geçen kız
Tamay: Sabırlı, dayanıklı ,
Tan: Gün doğmadan önceki alacakaranlık
Tanay: Secde eden
Tandan: Tan vaktinde doğan
Tane: Ender, Nadir, Adet
Tanegül: Biricik gül
Tanem: Benim Tanem, birtanem
Tansel: Sabah aydınlığı
Tanseli: Tan seli.
Tansu: Göklere yakışır
Tanyel: Katıksız, arı, seçilmiş
Tanyeli: Tan vakti esen yel
Tanyeri: Güneş doğmak üzereyken, ufukta hafifçe aydınlanan yer
Tanzer: Güneş doğarken gökyüzünün aldığı kızıllık
Tara: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad,yıldız
Tardu: Armağan, hediye
Tatar: Bir Türk kavmi
Tatu: Barış, sulh
Taybe: Medine-i Münevvere
Tayf: Bileşik bir ışık demetinin bir prizmadan geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü
Taylan: Uzun boylu
Tayyibe: Helal, çok temiz. Türk dil kuralına göre “b/p” olarak kullanılır
Taze: Körpe, genç
Tazegül: Yeni açan gül
Tazime: Ululama, büyük sayma. Saygı gösterme, ikram etme
Tebessüm: Gülümseme
Tecella: Görünme, belirme
Tecen: Mağrur, gururlu
Tecer: Becerikli
Tedü: Bilge, zeki, anlayışlı kimse.
Tehiyye: Selam. Selam verme
Tekgül: Durgun, kendi halinde sessiz
Tekmile: Kemale erdirme. Bitirme, bitirilme, tamamlanma, tamamlama. Tam, eksiksizce, bütün, hep
Tekrime: Ululama, saygı gösterme
Teksen: Sen teksin, eşsizsin anlamında
Telmiye: Parıldatma, renk renk yapma
Telvin: Renk verme, boyama.
Temaşa: Gezme, seyretme
Temdiha: Çok övme
Temdiya: Çok övme
Temenna: El ile selam verme
Temime: Nazar boncuğu, nazarlık
Temre: Hurma
Tenay: Uygun, yakışan, yetkili olan, dine uygun hareket eden
Tendü: Yiğit, cesur kadın, Öz, asıl
Tennur: Yüksek, ulu
Tenzile: İndirme, aşağı düşürme. Azar azar indirme (Kur’an’ın).
Teren: Nesteren denen gül.
Terim: Bilim ve sanat kavramlarından birini anlatan sözcük.
Teslime: Allaha teslim olan
Tesliye: Teselli verme, avutma
Tesnim: Cennet suyu, cennetteki ırmaklardan birinin adı.
Tesrir: Sevindirme, sevindirilme
Tesriye: Sıkıntıyı, gamı, kederi yok etme
Teşerru: Şeriata göre davranma
Teşnedil: Can ve gönülden istekli
Teşrife: Şereflendirme, onurlandırma.
Tevfika: Uydurma, uygun düşürme
Tevhide: Allah’ın birliğine inanma. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Tevile: Durum, biçim. Süs.
Tezay: Çabuk ol
Tezcan: Telaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız
Tezehhür: Çiçeklenme
Tezel: Eli tez, becerikli
Tezer: Hızlı, çevik
Tomris: Pers krali 11, Keyhusrev’le savaşmış massagetlerin kraliçesi
Tomurcuk: Çiçek ya da yaprak verecek filiz
Tuba: Güzellik, hoşluk, cennette bulunduğuna inanılan ilahi ağaç
Tuğçe: Tuğ sahibi hakanın eşi
Tulü: Doğmuş, doğma
Tuna: Çok bol, gösterişli, Avrupa’nın ikinci büyük ırmağı
Tunay: Gece doğan ay, gece ay’ı
Tunaya: Tuna ırmağı’na
Tuncay: Tunç renginde ay
Tülay: Tülden yapılmış ay
Tülin: Ayın çevresindeki hale
Tümay: Ay’ın on dördündeki durumu, dolunay
Tünay: Gece doğan ay, gece ay’ı
Türkan: Benzerlerinin arasında nitelikleriyle ayrılan
Türkü: Hece vezniyle yazılmış, halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk
Tüzün: Düzenlilik, düzgünlük; doğruluk
U
Ubeyde: Küçük köle, kölecik. Ashabın kullandığı isimlerdendir. Ubeyde b. el-Cerrah
Ufuk: Gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, anlayış, düşünce gücü
Uğan: Yüce, yüksek, güçlü
Uğanbike: Uğan bike
Uğraş: Güçlük ve kötülükle uğraşma, mücadele
Uğur: Şans, talih, insana iyilik getirdiğine inanılan
Uğurlu: Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutsal kutlu
Uğursan: Uğuruyla tanınmış olan
Uğursel: Uğur sel
Uğursoy: Uğurlu soydan gelen
Uğuş: Anlayış, zeka, bekleyiş
Uhra: Başka, diğer
Ukhuvan: Papatya
Ulum: Ululuk, haşmet, büyük gösteriş
Ulviye: Yüce, yüksek, manevi yapısı öne çıkan
Umar: Çare, çıkar yol
Umay: Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, devlet kuşu
Umman: Okyanus, büyük deniz
Umran: Uygarlık, ilerleme
Umur: Görgü, deneyim
Umut: Ümit, geleceğe güven duygusu
Unan: Sadakat, bağlılık
Unat: Doğru yolu tutan. Akıllı. Ergin
Unsur: Öğe, ilke, eleman
Uran: Yetenekli, usta, becerikli
Usare: Özsu
Uslu: Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse
Usun: Hüzün
Usunbike: Hüzünlü hanım
Utarid: Merkür. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Utku: Tehlikelerden sonra ulaşılan mutlu son, zafer
Uygun: Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı
Uysal: Uyumlu, boyun eğen
Uyun: Gözler. Pınarlar, kaynaklar
Uzay: Bütün varlıkları kaplayan sonsuz boşluk
Uzel: Usta, becerikli
Uzeyle: Bir harabe ismi
Uzma: Büyük, en büyük
Ufuk: Gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, anlayış, düşünce gücü
Uğan: Yüce, yüksek, güçlü
Uğanbike: Uğan bike
Uğraş: Güçlük ve kötülükle uğraşma, mücadele
Uğur: Şans, talih, insana iyilik getirdiğine inanılan
Uğurlu: Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutsal kutlu
Uğursan: Uğuruyla tanınmış olan
Uğursel: Uğur sel
Uğursoy: Uğurlu soydan gelen
Uğuş: Anlayış, zeka, bekleyiş
Uhra: Başka, diğer
Ukhuvan: Papatya
Ulum: Ululuk, haşmet, büyük gösteriş
Ulviye: Yüce, yüksek, manevi yapısı öne çıkan
Umar: Çare, çıkar yol
Umay: Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, devlet kuşu
Umman: Okyanus, büyük deniz
Umran: Uygarlık, ilerleme
Umur: Görgü, deneyim
Umut: Ümit, geleceğe güven duygusu
Unan: Sadakat, bağlılık
Unat: Doğru yolu tutan. Akıllı. Ergin
Unsur: Öğe, ilke, eleman
Uran: Yetenekli, usta, becerikli
Usare: Özsu
Uslu: Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse
Usun: Hüzün
Usunbike: Hüzünlü hanım
Utarid: Merkür. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Utku: Tehlikelerden sonra ulaşılan mutlu son, zafer
Uygun: Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı
Uysal: Uyumlu, boyun eğen
Uyun: Gözler. Pınarlar, kaynaklar
Uzay: Bütün varlıkları kaplayan sonsuz boşluk
Uzel: Usta, becerikli
Uzeyle: Bir harabe ismi
Uzma: Büyük, en büyük
Ü
Übabe: Şiddetli, taşkın sel suyu
Übeyde: Köle, kölecik, kul.Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Üçel: Yüce, yüksek
Üçgül: Yaban yoncası
Üftade: Düşmüş, düşkün. Aşık.
Üge: Ünlü, şöhretli
Üke: Onur, şeref
Üksüm: Çayırı, çimeni çok güzel bahçe
Ülez: Batmakta olan güneş
Ülfer: Irmak, büyük su
Ülfet: Dostluk, arkadaşlık
Ülken: Senin yurdun, senin vatanın
Ülkenur: Yurdunu aydınlatan ışık
Ülker: Süreyya
Ülkü: Uğrunda her türlü fedakarlıkta bulunulan, amaç edinilen, ideal
Ülküm: Amacım, ulaşmak istediğim şey
Ülküsel: Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde
Ümame: Peygamber efendimizin torununun ismi. Anlamını bilen ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler
Ümit: Umut
Ümmet: Bir peygambere inananların hepsi. İslam dinine bağlı olanların hepsine verilen ad.
Ümmiye: Anneye ait, anneyle ilgili
Ümmü: Umut vermek uğur getirmek
Ümmühan: Hükümdar anası
Ümniye: Umut
Ümran: Uygarlık, ilerleme, gelişmişlik
Ünal: Tanın, ün kazan
Ünan: İnleme, nalan
Ünlem: Ses, seda, çağrı
Ünsa: Kadın, kız, nisa
Ünsaç: Her yana ününü duyur
Ünsan: Ünlü ve sanlı
Ünsel: Ünü sel gibi aşan
Ünseli: Ünü sellere benzeyen
Ünsev: Tanın ve sevil
Ünseven: Tanınmayı, ünlenmeyi seven
Ünsever: Ünlü olmayı sever
Ünsevin: Ünlü ol ve sevin
Ünsiyye: Alışmış, sokulgan
Ünver: Tanın, ünlen
Ünzile: Gönderilmiş
Ürmegül: Sarmaşık
Ürünay: Ürün ay
Ürüşan: Ürü (Üremek yani çoğalmak) ve Şan ( Şöhretli soylu) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Tam manası Soylu, Şanlıkimse dir.
Üstün: Diğerlerinden daha iyi olan, Vasfiye nitelikli
Üzüm: Asmanın taze ya da kuru olarak yenen ve salkım durumunda bulunan meyvesi
Übeyde: Köle, kölecik, kul.Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Üçel: Yüce, yüksek
Üçgül: Yaban yoncası
Üftade: Düşmüş, düşkün. Aşık.
Üge: Ünlü, şöhretli
Üke: Onur, şeref
Üksüm: Çayırı, çimeni çok güzel bahçe
Ülez: Batmakta olan güneş
Ülfer: Irmak, büyük su
Ülfet: Dostluk, arkadaşlık
Ülken: Senin yurdun, senin vatanın
Ülkenur: Yurdunu aydınlatan ışık
Ülker: Süreyya
Ülkü: Uğrunda her türlü fedakarlıkta bulunulan, amaç edinilen, ideal
Ülküm: Amacım, ulaşmak istediğim şey
Ülküsel: Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde
Ümame: Peygamber efendimizin torununun ismi. Anlamını bilen ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler
Ümit: Umut
Ümmet: Bir peygambere inananların hepsi. İslam dinine bağlı olanların hepsine verilen ad.
Ümmiye: Anneye ait, anneyle ilgili
Ümmü: Umut vermek uğur getirmek
Ümmühan: Hükümdar anası
Ümniye: Umut
Ümran: Uygarlık, ilerleme, gelişmişlik
Ünal: Tanın, ün kazan
Ünan: İnleme, nalan
Ünlem: Ses, seda, çağrı
Ünsa: Kadın, kız, nisa
Ünsaç: Her yana ününü duyur
Ünsan: Ünlü ve sanlı
Ünsel: Ünü sel gibi aşan
Ünseli: Ünü sellere benzeyen
Ünsev: Tanın ve sevil
Ünseven: Tanınmayı, ünlenmeyi seven
Ünsever: Ünlü olmayı sever
Ünsevin: Ünlü ol ve sevin
Ünsiyye: Alışmış, sokulgan
Ünver: Tanın, ünlen
Ünzile: Gönderilmiş
Ürmegül: Sarmaşık
Ürünay: Ürün ay
Ürüşan: Ürü (Üremek yani çoğalmak) ve Şan ( Şöhretli soylu) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Tam manası Soylu, Şanlıkimse dir.
Üstün: Diğerlerinden daha iyi olan, Vasfiye nitelikli
Üzüm: Asmanın taze ya da kuru olarak yenen ve salkım durumunda bulunan meyvesi
V
Vabile: İri damlalı yağmur
Vacibe: Yapılması gerekli olan
Vacide: Meydana getirici, yaratıcı
Vafe: Nasip, kısmet
Vafire: Çok, bol
Vafiye: Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri
Vaha: Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan
Vahibe: Bağışlayan, bağışlayıcı
Vahide: Tek, bir, yalnız
Vaize: Dinsel öğütlerde bulunan kimse
Vakia: Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan
Vala: Yüksek, yüce
Valay: Yükseklik, yücelik
Valihe: Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran
Vamıka: Seven, aşık
Vareste: Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade
Varide: Gelen, erişen, söylenti
Vasfiye: Nitelikli
Vasıfe: Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet
Vasıla: Ulaşan, kavuşan, yetişen
Vasile: Ulaşan, kavuşan, yetişen
Vassale: Eski yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli
Vazahat: Vazıhlık, açıklık
Vecahet: Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz
Vecazet: Sözün, veciz kısa oluşu
Vecdiye: Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan
Vechiye: Yüzle ilgili, yüze ait
Vecibe: Ödev, görev
Vecihe: Yüz, çehre. Tarz, üslup.
Vecize: Kısa, derli toplu
Vecne: Yanak yumrusu, elmacık
Veda: Ayrılırken söylenen selamlama sözü
Vedia: Korunması için bırakılan emanet
Vedide: Dost, sevgisi çok olan. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Vefia: Vefalı, sevgisi geçici olmayan. Tam, eksiksiz
Vefika: Uygun, aynı fikirde, yoldaş
Vefire: Çok, bol
Vefret: Çokluk, bolluk
Vehbiyye: Allah’ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri
Veladet: Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
Velaya: Ermiş kadınlar
Velayet: Velilik, ermişlik Veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı.
Velide: Yeni doğmuş çocuk
Velime: Düğün ziyafeti Evlenme, düğün
Veliye: Dost, yakın. Allah’ın sevgili kulu, ermiş evliya. Allah’ın isimlerinden.
Velud: Doğurgan, çok doğuran
Venüs: Merkür’den sonra güneş’e en yakin gezegen
Vera: Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. Halk, mahluk, alem, kainat.
Verda: Gül
Verdinaz: Naz gülü, nazlıların gülü
Verim: Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç
Verziş: Çalışma, işletme
Vesamet: Güzellik, güzel olma
Vesika: Çok sağlam, güçlü
Vesile: Neden, sebep, kavuşma
Vesime: Güzel yüzlü
Vezime: Beytullah’a gönderilen hediye, armağan
Vezire: Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse
Vicdan: Şuur, ahlak
Vidade: Sevme, sevgi. Dostluk
Vildan: Yeni doğmuş çocuklar
Visali: Kavuşma, ulaşma ile ilgili
Vuska: Çok sağlam, pek kuvvetli. Urvetul-Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık
Vuslat: Buluşma, ulaşma, kavuşma, sevgiliye kavuşma
Vüreyka: Yaprakçık, küçük yaprakçık
Vacibe: Yapılması gerekli olan
Vacide: Meydana getirici, yaratıcı
Vafe: Nasip, kısmet
Vafire: Çok, bol
Vafiye: Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri
Vaha: Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan
Vahibe: Bağışlayan, bağışlayıcı
Vahide: Tek, bir, yalnız
Vaize: Dinsel öğütlerde bulunan kimse
Vakia: Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan
Vala: Yüksek, yüce
Valay: Yükseklik, yücelik
Valihe: Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran
Vamıka: Seven, aşık
Vareste: Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade
Varide: Gelen, erişen, söylenti
Vasfiye: Nitelikli
Vasıfe: Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet
Vasıla: Ulaşan, kavuşan, yetişen
Vasile: Ulaşan, kavuşan, yetişen
Vassale: Eski yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli
Vazahat: Vazıhlık, açıklık
Vecahet: Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz
Vecazet: Sözün, veciz kısa oluşu
Vecdiye: Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan
Vechiye: Yüzle ilgili, yüze ait
Vecibe: Ödev, görev
Vecihe: Yüz, çehre. Tarz, üslup.
Vecize: Kısa, derli toplu
Vecne: Yanak yumrusu, elmacık
Veda: Ayrılırken söylenen selamlama sözü
Vedia: Korunması için bırakılan emanet
Vedide: Dost, sevgisi çok olan. Türk dil kuralına göre “d/t” olarak kullanılır
Vefia: Vefalı, sevgisi geçici olmayan. Tam, eksiksiz
Vefika: Uygun, aynı fikirde, yoldaş
Vefire: Çok, bol
Vefret: Çokluk, bolluk
Vehbiyye: Allah’ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri
Veladet: Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
Velaya: Ermiş kadınlar
Velayet: Velilik, ermişlik Veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı.
Velide: Yeni doğmuş çocuk
Velime: Düğün ziyafeti Evlenme, düğün
Veliye: Dost, yakın. Allah’ın sevgili kulu, ermiş evliya. Allah’ın isimlerinden.
Velud: Doğurgan, çok doğuran
Venüs: Merkür’den sonra güneş’e en yakin gezegen
Vera: Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. Halk, mahluk, alem, kainat.
Verda: Gül
Verdinaz: Naz gülü, nazlıların gülü
Verim: Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç
Verziş: Çalışma, işletme
Vesamet: Güzellik, güzel olma
Vesika: Çok sağlam, güçlü
Vesile: Neden, sebep, kavuşma
Vesime: Güzel yüzlü
Vezime: Beytullah’a gönderilen hediye, armağan
Vezire: Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse
Vicdan: Şuur, ahlak
Vidade: Sevme, sevgi. Dostluk
Vildan: Yeni doğmuş çocuklar
Visali: Kavuşma, ulaşma ile ilgili
Vuska: Çok sağlam, pek kuvvetli. Urvetul-Vuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık
Vuslat: Buluşma, ulaşma, kavuşma, sevgiliye kavuşma
Vüreyka: Yaprakçık, küçük yaprakçık
Y
Yade: Hatıra
Yadenur: Yad etmek, kutsal ışık
Yadigar: Bir kimseyi ya da bir olayı anımsatan kimse. Bırakılan anı.
Yağmur: Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
Yakazan: Uyanık, gözü açık
Yakut: Pembe ya da kırmızı renkte değerli taş, sibirya’nın kuzeyinde yaşayan türk kavmi
Yalaza: Alev
Yalazan: Berk, şimşek
Yalazay: Yalımlı ay, parıldayan ay, alevli ay
Yale: Sığır boynuzu
Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz
Yalınay: Ayın en güzel, sade görünümü
Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
Yapıncak: Seyrek taneli, kırmızı bereli bir üzüm türü
Yaprak: Bitkilerin yeşil renkli, çeşitli şekilde olan soluk almaya yarayan uzantıları
Yaren: Dost, arkadaş
Yarıdil: Gönül arkadaşı, sevgili
Yasemin: Kokulu çiçekler açan bir tür ağaçcık
Yasna: Zerdüştiliğin kutsal kitabı avestanın sureye karşılık gelen bölümleri.
Yaşam: Hayat
Yaşar: Çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle verilen ad
Yazel: Yaz El Kelimelerinden Türemiş İsim
Yazgı: Kader, alın yazısı.
Yazgülü: Baharın ilk günlerinde doğan kız çocuğu
Yediveren: Yılda her mevsim çiçek açan gül
Yefa: Yüksek yer
Yegah: Türk müziğinin en eski makamlarından bir terkib
Yegane: Biricik, tek
Yekbun: Birleşmek anlamındadır
Yekdane: Eşi benzeri olmayan, tek
Yekpare: Tek parça, bütün, som
Yekreng: Bir renkte olan
Yekru: Bir yüzlü, iki yüzlü olmayan
Yeksan: Her zaman, bir düzeyde
Yekta: Tek, eşsiz
Yelda: Uzun, siyah şey
Yeldanur: Yelda ve Nur kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Bknz: Yelda, Nur
Yelit: İhlas suresinde geçmektedir
Yeliz: Havadar, aydınlık
Yemliha: İnanışa göre mağra ehli olarak bilinen yedi uyurlardan birisi
Yenay: Yeni ay, hilal-i ayça
Yenbu: Pınar, çeşme, kaynak
Yener: Oyun, yarış, savaş gibi şeylerde karşısındakine üstün gelir
Yenisu: Yeni akan su
Yerel: Belirli bir yer ile ilgili olan, örf
Yersel: Yere ait, yerle ilgili
Yesaret: Kolaylık, zenginlik.
Yesügey: Cengiz Han’ın babası, Kubilay Han’ın kardeşi olan TürkMoğol hükümdarı
Yeşil: Genç, taze. Koyu al renkte at.
Yeşim: Açık yeşil, pembe renkli değerli bir taş
Yeten: Yetişen, ulaşan. Olgun, olgunlaşan
Yeter: Sonuncu olması istenen çocuklara verilen ad
Yetiş: Amacına ulaş, isteğine kavuş
Yetişen: Ulaşan, kavuşan
Yetkin: Olgun, ergin
Yezdan: Zerdüştlerin iyilik tanrısı
Yezra: Bu ismin anlamı hakkında bilgisi olanlar bizi bu konuda bilgilendirebilirlerse minnettar kalacağız
Yıldanur: Seneyi aydınlatan, ışık saçan
Yıldız: Gökteki ışıklı gökcisimlerinden her biri
Yılşen: Seneyi aydınlatan, ışık saçan
Yoğunay: Oylumuna oranla ağırlığı çok olan
Yonca: Baklagillerden güzel bir ot
Yosun: Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı
Yöntem: Bir işte tutulacak yol, ereğe ulaşmak için tutulacak özenli yol
Yudum: Bir içimlik sıvı
Yula: Meşale. Kandil
Yulet: Kuran-ı Kerim’de ihlas suresinde geçer doğmadı ve doğrulmadı anlamına gelir
Yuluğ: Mutlu, mesut
Yumlu: Uğurlu, kutlu
Yurdagül: Yurda gül olarak doğmuş, gülümseten, sevindiren
Yurdanur: Yurduna ışık saçan
Yurday: Yurdun ay’ı yurda ay olan kimse
Yurdusev: Ülkeni, yurdunu sev
Yücel: Yüksel, yücel duruma gel
Yüksel: Yükseklere ulaş, basarı kazan. Zafer amaca ulaşma, basarı
Yümna: Sağ taraf
Yürüker: Çabuk ve hızlı yürüyen
Yüsra: Sol taraf. İnşirah ve talak surelerinde geçer. Kolaylık anlamıda taşımaktadır
Yadenur: Yad etmek, kutsal ışık
Yadigar: Bir kimseyi ya da bir olayı anımsatan kimse. Bırakılan anı.
Yağmur: Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
Yakazan: Uyanık, gözü açık
Yakut: Pembe ya da kırmızı renkte değerli taş, sibirya’nın kuzeyinde yaşayan türk kavmi
Yalaza: Alev
Yalazan: Berk, şimşek
Yalazay: Yalımlı ay, parıldayan ay, alevli ay
Yale: Sığır boynuzu
Yalın: Çıplak; içine başka şey katılmamış, sade; gösterişsiz, süssüz
Yalınay: Ayın en güzel, sade görünümü
Yankı: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
Yapıncak: Seyrek taneli, kırmızı bereli bir üzüm türü
Yaprak: Bitkilerin yeşil renkli, çeşitli şekilde olan soluk almaya yarayan uzantıları
Yaren: Dost, arkadaş
Yarıdil: Gönül arkadaşı, sevgili
Yasemin: Kokulu çiçekler açan bir tür ağaçcık
Yasna: Zerdüştiliğin kutsal kitabı avestanın sureye karşılık gelen bölümleri.
Yaşam: Hayat
Yaşar: Çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle verilen ad
Yazel: Yaz El Kelimelerinden Türemiş İsim
Yazgı: Kader, alın yazısı.
Yazgülü: Baharın ilk günlerinde doğan kız çocuğu
Yediveren: Yılda her mevsim çiçek açan gül
Yefa: Yüksek yer
Yegah: Türk müziğinin en eski makamlarından bir terkib
Yegane: Biricik, tek
Yekbun: Birleşmek anlamındadır
Yekdane: Eşi benzeri olmayan, tek
Yekpare: Tek parça, bütün, som
Yekreng: Bir renkte olan
Yekru: Bir yüzlü, iki yüzlü olmayan
Yeksan: Her zaman, bir düzeyde
Yekta: Tek, eşsiz
Yelda: Uzun, siyah şey
Yeldanur: Yelda ve Nur kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Bknz: Yelda, Nur
Yelit: İhlas suresinde geçmektedir
Yeliz: Havadar, aydınlık
Yemliha: İnanışa göre mağra ehli olarak bilinen yedi uyurlardan birisi
Yenay: Yeni ay, hilal-i ayça
Yenbu: Pınar, çeşme, kaynak
Yener: Oyun, yarış, savaş gibi şeylerde karşısındakine üstün gelir
Yenisu: Yeni akan su
Yerel: Belirli bir yer ile ilgili olan, örf
Yersel: Yere ait, yerle ilgili
Yesaret: Kolaylık, zenginlik.
Yesügey: Cengiz Han’ın babası, Kubilay Han’ın kardeşi olan TürkMoğol hükümdarı
Yeşil: Genç, taze. Koyu al renkte at.
Yeşim: Açık yeşil, pembe renkli değerli bir taş
Yeten: Yetişen, ulaşan. Olgun, olgunlaşan
Yeter: Sonuncu olması istenen çocuklara verilen ad
Yetiş: Amacına ulaş, isteğine kavuş
Yetişen: Ulaşan, kavuşan
Yetkin: Olgun, ergin
Yezdan: Zerdüştlerin iyilik tanrısı
Yezra: Bu ismin anlamı hakkında bilgisi olanlar bizi bu konuda bilgilendirebilirlerse minnettar kalacağız
Yıldanur: Seneyi aydınlatan, ışık saçan
Yıldız: Gökteki ışıklı gökcisimlerinden her biri
Yılşen: Seneyi aydınlatan, ışık saçan
Yoğunay: Oylumuna oranla ağırlığı çok olan
Yonca: Baklagillerden güzel bir ot
Yosun: Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı
Yöntem: Bir işte tutulacak yol, ereğe ulaşmak için tutulacak özenli yol
Yudum: Bir içimlik sıvı
Yula: Meşale. Kandil
Yulet: Kuran-ı Kerim’de ihlas suresinde geçer doğmadı ve doğrulmadı anlamına gelir
Yuluğ: Mutlu, mesut
Yumlu: Uğurlu, kutlu
Yurdagül: Yurda gül olarak doğmuş, gülümseten, sevindiren
Yurdanur: Yurduna ışık saçan
Yurday: Yurdun ay’ı yurda ay olan kimse
Yurdusev: Ülkeni, yurdunu sev
Yücel: Yüksel, yücel duruma gel
Yüksel: Yükseklere ulaş, basarı kazan. Zafer amaca ulaşma, basarı
Yümna: Sağ taraf
Yürüker: Çabuk ve hızlı yürüyen
Yüsra: Sol taraf. İnşirah ve talak surelerinde geçer. Kolaylık anlamıda taşımaktadır
Z
Zafer: Başarmak, amaca ulaşmak, düşmani yenme, üstün gelme
Zafire: İnce ve nazik tavırlı, güzel şık
Zahide: Dinin emirlerini yapan yasaklarından kaçan
Zahire: Parlak yıldız
Zaide: Artan, çoğalan
Zaime: Kefil, Prenses, şah
Zakire: Zikreden
Zambak: Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
Zarafet: İncelik, güzellik, zariflik
Zarife: İnce, hoş tavırlı, bu tavırlarıyla hoşa giden
Zatinur: Aydınlık, nurlu kişi
Zayiçe: Yıldızların belli zamandaki yerlerini gösteren cetvel
Zebercet: Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı
Zehra: Çok beyaz, parlak yüzlü
Zehrevan: Kur’an’daki sure-i Bakara ile Sure-i Al-i İmran
Zekavet: Zeka, zeki-lik
Zekire: Belleği güçlü olan, unutmayan
Zekiye: Zeka sahibi, kavrayışlı
Zelal: Berrak anlamında kullanılmaktadır
Zelem: Tüyü ve demir ucu bulunmayan küçük bir ok çeşididir
Zeliha: Züleyha, su perisi
Zemherir: Gündönümünden sonraki şiddetli soğuklar, kara kış
Zenan: Kadınlar
Zennişan: Ünlü, tanınmış kadın
Zennur: Zinnur, nurlu, ışıklı
Zerak: Mavi, gök renkli
Zerare: Saçıntı, saçılan şey
Zerda: Anlamı ve kökeni konusunda bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler
Zerefşan: Altın saçan, altın saçıcı. Altın kakmalı. Bir lale türü
Zeren: Anlayışlı, zeki
Zergun: Altın renkli, altın gibi san olan
Zergül: Altın gibi değerli gül
Zeria: Vesile, bahane, fırsat
Zerin: Altından olan, altın gibi parlak olan, san olan
Zerişte: Altın tel, sırma
Zerka: Gök gözlü. Gök mavisi
Zernigar: Altınla işlenmiş, yaldızlı
Zernişan: Kılıç gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme, süs
Zerrin: Altından yapılmış, altın renginde, bir cins çiçek, fulya
Zertar: Altın tel, sırma. Güneş ışını
Zerver: Altın yaldızlı olan
Zerya: Okyanus demek
Zevahir: Parlak yıldızlar
Zevkan: Zevk bakımından, zevkçe
Zevra: Dicle nehri. Bağdat şehri
Zeycan: Candan, cana yakın
Zeynep: Değerli taşlar, mücevherler
Zeyniye: Süsle, bezekle ilgili
Zeyyal: Uzun etekli
Zeyyan: Süsler, pırıltılar
Ziba: Süslü, güzel
Zibaru: Güzel yüzlü, dilber
Zican: Canlı, canayakın, candan
Zihniye: Zihinle, akılla ilgili
Zikra: Anma, hatırlama. İbret, örnek.
Zinde: Diri, yaşayan, canlı
Zinet: Süs, bezek
Zinnur: Nurlu, ışıklı
Zinnure: Nurlu, ışıklı, aydınlık
Zirve: Doruk, tepe noktası
Zişan: Şanlı, şerefli, bir tür lale
Ziynet: Süs, bezek
Zöhre: Mitolojide, şehvet, müzik ve aşkı temsil eden ve divan edebiyatımızda zühre olarak adlandırılan bir yıldız
Zuhal: Satürn
Zuhur: Görünme, meydana çıkma, baş gösterme
Zübeyde: Öz, asıl
Zühdiye: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren
Zühra: Cennette bir çiçek
Zühre: Çoban yıldızı
Zülal: Hafif soğuk, tatlı su
Züleyha: Su perisi, HZ. Yusuf’un karısı
Zülfa: Yakınlık, yaklaşma
Zülfiyar: Sevgilinin zülüflü saçı
Zülfiye: Saçları çok güzel olan
Zülfizar: Ağlayan, inleyen saç
Zülüf: Saçın adrift halinden, atraktif bir görüntü sağlamak amacıyla, ayrıca üzerine yoğunlaşılan, ayrı bir görüntüyle salınan saç parçası, bölümü
Zümra: Güzel, iyi ahlaklı, zeki, bilgili kadın
Zümrüt: Yeşil renkli, kıymetli taş
Zürare: Saçıntı, saçılan şey
Zafire: İnce ve nazik tavırlı, güzel şık
Zahide: Dinin emirlerini yapan yasaklarından kaçan
Zahire: Parlak yıldız
Zaide: Artan, çoğalan
Zaime: Kefil, Prenses, şah
Zakire: Zikreden
Zambak: Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
Zarafet: İncelik, güzellik, zariflik
Zarife: İnce, hoş tavırlı, bu tavırlarıyla hoşa giden
Zatinur: Aydınlık, nurlu kişi
Zayiçe: Yıldızların belli zamandaki yerlerini gösteren cetvel
Zebercet: Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı
Zehra: Çok beyaz, parlak yüzlü
Zehrevan: Kur’an’daki sure-i Bakara ile Sure-i Al-i İmran
Zekavet: Zeka, zeki-lik
Zekire: Belleği güçlü olan, unutmayan
Zekiye: Zeka sahibi, kavrayışlı
Zelal: Berrak anlamında kullanılmaktadır
Zelem: Tüyü ve demir ucu bulunmayan küçük bir ok çeşididir
Zeliha: Züleyha, su perisi
Zemherir: Gündönümünden sonraki şiddetli soğuklar, kara kış
Zenan: Kadınlar
Zennişan: Ünlü, tanınmış kadın
Zennur: Zinnur, nurlu, ışıklı
Zerak: Mavi, gök renkli
Zerare: Saçıntı, saçılan şey
Zerda: Anlamı ve kökeni konusunda bilgi sahibi olan ziyaretçilerimiz bize yardımcı olabilirler
Zerefşan: Altın saçan, altın saçıcı. Altın kakmalı. Bir lale türü
Zeren: Anlayışlı, zeki
Zergun: Altın renkli, altın gibi san olan
Zergül: Altın gibi değerli gül
Zeria: Vesile, bahane, fırsat
Zerin: Altından olan, altın gibi parlak olan, san olan
Zerişte: Altın tel, sırma
Zerka: Gök gözlü. Gök mavisi
Zernigar: Altınla işlenmiş, yaldızlı
Zernişan: Kılıç gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme, süs
Zerrin: Altından yapılmış, altın renginde, bir cins çiçek, fulya
Zertar: Altın tel, sırma. Güneş ışını
Zerver: Altın yaldızlı olan
Zerya: Okyanus demek
Zevahir: Parlak yıldızlar
Zevkan: Zevk bakımından, zevkçe
Zevra: Dicle nehri. Bağdat şehri
Zeycan: Candan, cana yakın
Zeynep: Değerli taşlar, mücevherler
Zeyniye: Süsle, bezekle ilgili
Zeyyal: Uzun etekli
Zeyyan: Süsler, pırıltılar
Ziba: Süslü, güzel
Zibaru: Güzel yüzlü, dilber
Zican: Canlı, canayakın, candan
Zihniye: Zihinle, akılla ilgili
Zikra: Anma, hatırlama. İbret, örnek.
Zinde: Diri, yaşayan, canlı
Zinet: Süs, bezek
Zinnur: Nurlu, ışıklı
Zinnure: Nurlu, ışıklı, aydınlık
Zirve: Doruk, tepe noktası
Zişan: Şanlı, şerefli, bir tür lale
Ziynet: Süs, bezek
Zöhre: Mitolojide, şehvet, müzik ve aşkı temsil eden ve divan edebiyatımızda zühre olarak adlandırılan bir yıldız
Zuhal: Satürn
Zuhur: Görünme, meydana çıkma, baş gösterme
Zübeyde: Öz, asıl
Zühdiye: Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren
Zühra: Cennette bir çiçek
Zühre: Çoban yıldızı
Zülal: Hafif soğuk, tatlı su
Züleyha: Su perisi, HZ. Yusuf’un karısı
Zülfa: Yakınlık, yaklaşma
Zülfiyar: Sevgilinin zülüflü saçı
Zülfiye: Saçları çok güzel olan
Zülfizar: Ağlayan, inleyen saç
Zülüf: Saçın adrift halinden, atraktif bir görüntü sağlamak amacıyla, ayrıca üzerine yoğunlaşılan, ayrı bir görüntüyle salınan saç parçası, bölümü
Zümra: Güzel, iyi ahlaklı, zeki, bilgili kadın
Zümrüt: Yeşil renkli, kıymetli taş
Zürare: Saçıntı, saçılan şey
Bebek İsimleri
- Modern Kız Bebek İsimleri
- Modern Erkek Bebek İsimleri
- İkili Kız Bebek İsimleri
- İkili Erkek Bebek İsimleri
- Kız Bebek İsimleri
- A ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- B ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- C ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ç ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- D ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- E ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- F ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- G ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- H ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- I ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- İ ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- J ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- K ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- L ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- M ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- N ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- O ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ö ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- P ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- R ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- S ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ş ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- T ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- U ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Ü ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- V ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Y ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Z ile Başlayan Kız Bebek İsimleri
- Erkek Bebek İsimleri
- A İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- B ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- C ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ç ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- D ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- E İle Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- F ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- G ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- H ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- I ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- İ Harfi ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- J ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- K ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- L ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- M ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- N ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- O ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ö ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- P ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- R ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- S ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ş ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- T ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- U ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Ü ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- V ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Y ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri
- Z ile Başlayan Erkek Bebek İsimleri