Hamilelik sonrasında kadınların yaklaşık %85’inde görülen ve doğumun bir parçası olarak kabul edilen bir dönem vardır. Bu dönem annenin zihinsel, duygusal, fiziksel ve davranışsal değişimlerinin yaşandığı bir süreçtir. Postpartum Despresyon adı ile bilinen bu durum doğumdan sonraki dört hafta içinde gerçekleşen majör bir depresyondur. Bebek sahibi olmanın yarattığı kimyasal, sosyal ve psikolojik değişikliklerle bağlantılı olan bu dönemde annenin danışmanlık alarak daha iyi hissetmesi amaçlanmaktadır. Teşhis konurken sadece doğum ve başlangıcı arasındaki zamanın uzunluğuna değil, depresyonun şiddetine de bakılmalıdır.
Doğum sonrasında hormonlarda hızla düşüş meydana gelmektedir ve bu anne vücudunda kimyasal değişikliklere yol açmaktadır. Hamilelik esnasında yaklaşık on katı kadar salgılanan dişi üreme hormonlarının (östrojen ve progesteron) doğum sonrasında aniden düşüşünün bu duruma yol açtığı düşünülmektedir. Doğumdan sonraki ilk üç gün içinde bu hormonların seviyeleri hamilelik öncesindeki hale gelir. Bunun yanı sıra bebek sahibi olmanın yarattığı sosyal ve psikolojik değişiklikler de depresyon riskini artırır.
Belirtileri
Uyku problemleri, halsizlik, ağlama krizleri, üzgün olma hali, konsantrasyon güçlükleri, şaşkınlık, iştahsızlık, baş ağrısı gibi semptomları olan bu durum genelde 1-2 hafta içinde kendi kendine kaybolur. Bu geçiş döneminde ailenin ve eşinin durumdan haberdar olarak anneye destek olması annenin bu durumu en hafif şekilde atlatmasına yardımcı olacaktır. Bu melankolik tablo annelerin %10-15’inde iki haftadan fazla sürebilir. (6 haftaya kadar görüldüğü durumlar mevcuttur.)
Doğum sonrası melankolik durum zaman içinde depresif bir ruh hali, haz kaybı, değersizlik hissi, umutsuzluk ve acizlik, ölüm veya intihar gibi durumlara dönüşüyorsa annenin bir profesyonele danışarak destek alması önerilmektedir.
Hamilelik yaşı ne kadar genç ise Postpartum Depresyon ihtimali o kadar yüksektir. Hamilelik hakkında ikilem yaşamak, premenstrüel disforik bozukluk ve depresyon geçmişi bu durumun yaşanma ihtimalini artırmaktadır. Bu süreçte annenin dış dünyayla kurduğu ilişki ve bu ilişkilerin doğaları annenin iç dünyasında yaşadığı bu duruma doğrudan etki etmektedir. Annenin bu zamanda kendini çok yormaması, uykusunu alması, bebekle eş zamanlı uyuması ve eşiyle dengede çalışarak bebek bakım sürecini paylaşması anneyi rahatlatacaktır. Annenin kendini dinleyebilmesi ve kendine dikkat etmesi için ona gereken yer ve zamanın verilmesi çok önemlidir. Bebek, annenin duygu ve düşünce dünyasını ilk elden ve direkt olarak hissettiğinden bu dönemde annenin doğru destek alması bebeğin gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.
Hamilelik psikolojisi ile ilgili içerikler için tıklayın! https://www.bebek.com/gebelik-surecinde-annenin-psikolojisi/