Domuz gribi A (H1N1) tipi virüsün neden olduğu viral bir hastalıktır. İnsanlar arasında sonumun yoluyla, öksürük ve hapşırıkla bulaşır. Grip virüsü bulaşan bir yere dokunulduktan sonra, eller ağız ve buruna götürüldüğünde de virüs bulaşabilir Domuz eti yenmesiyle bulaşmaz. Bu hastalığa domuz gribi denmesinin nedeni domuzlar arasında görülen grip virüslerine çok benzemesidir. Bu virüs insan, domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır. İnsanlarda görülen normal mevsimsel grip hastalığına benzer şekilde ateş, öksürük, boğaz ağrısı, yorgunluk, halsizlik, üşüme, vücut ağrısı, baş ağrısı gibi belirtiler gelişir. Tanısı burun ve boğazdan alınan sürüntü örnekleriyle konulabilmektedir.
Hamileler domuz gribine karşı diğer insanlardan daha riskli durumdadır. Gebeler domuz gribi aşısının öncelikle önerildiği gruplardan birisidir. Çünkü gebelerde domuz gribi hastalığının komplikasyon doğurma riski daha yüksektir. Yeni doğum yapmış kadınlar da hamileler gibi bu virüse karşı yüksek risk grubundadırlar. Domuz gribi aşısının normal grip aşısı kadar güvenilir olacağı umulmaktadır. Ve domuz gribine karşı aşılama önemli yer alır. İnsanlarda aşıya bağlı hafif yan etkiler izlenmiştir. Domuz gribi aşısı hamileler üzerinde zararı olup olmadığı konusunda henüz test edilmemiştir. Normal mevsimsel grip aşısının hamilelerde yapılmasında sakınca yoktur, hatta hamilelerde yapılması önerilir, grip virüsünden hamilelik döneminde öenmlidir. Domuz gribi aşısının da (2009 H1N1 grip aşısı) yeterli deney olmamasına rağmen normal grip aşısı gibi gebelerde ve emzirenlerde zararı olmadığı tahmin edilmektedir. Gebelik ve öncesi döneminde aşılama, anne ve bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir.
Hamilelikte yapılabilecek aşılardan birisi de tetanoz aşısıdır. Kızamık, kabakulak, kızamıkçık, su çiçeği aşısı gibi canlı aşıların gebelikte yapılması sakıncalıdır fakat tetanoz aşısı canlı mikroorganizma içermediğinden dolayı gebelikte güvenle yapılabilecek bir aşıdır. Difteri tetanoz aşısı inaktif tetanoz ve difteri toksinlerinden pürifiye edilerek hazırlanmış bir toksoid aşıdır. Daha önce tetanoz aşısı hiç yapılmamış veya aşı yapılmasının üzerinden 10 yıldan fazla süre geçmiş olan gebelere tetanoz aşısı yapılması önerilir. Gebelik sırasında istenmeden aşılanan bir kadın “zorunlu tahliye adayı” değildir. İmmun yetmezliği olan gebeler aşılanmamalıdır.
Tetanoz toksoidi gebe kadınlara rutin olarak önerilen tek aşıdır
Bulaşıcı hastalıklarla savaşta aşılanmanın önemi yadsınamaz. çocuklarda ve gençlerde aşılarla önlenebilen hastalıklar oldukça az görülmesine karşın, bu
hastalıklar daha ileri yaşlardaki kişilerde halen sorun olabilmektedir. Difteri, tetanoz, kabakulak, kızamıkçık gibi hastalıklara karşı erişkinler ya bu hastalıkları geçirdikleri için doğal olarak bağışıklanmakta veya aşılanmadıkları için risk altında bulunmaktadırlar.
Gebelerde aşıyla önlenebilecek hastalıkların riski ile aşıların güvenliği sorun olabilmektedir. Gebelikte gerek anne, gerekse fetus açısından risk oluşturabilecek gereksiz ilaç kullanımı ve girişimlerden kaçınmak esastır.
Halk arasında kızamıkçık olarak bilinen rubella oldukça yaygın görülen bir virus enfeksiyonudur. Hamilelik sırasında geçirildiğinde bebekte ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Anneleri hamileliğin ilk trimesterında rubella geçiren bebeklerin yaklaşık dörtte biri bir ya da birden fazla sayıda doğumsal kusur ile dünyaya gelmektedirler. Bu durum konjenital (doğumsal) rubella sendromu olarak adlandırılır. En sık karşılaşılan doğum defektleri arasında görme kaybı ve tam körlükle sonuçlanabilen göz problemleri, işitme kaybı, kalp anomalileri, zeka geriliği, ve serebral palsi sayılabilir.
Gebelikte HPV enfeksiyonu bazen doğum kanalını tıkayacak büyüklükte kondilom (siğil) kitlelerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Diğer bir tehlike de doğum esnasında bebeğe bulaşan virüsün doğmuş bebeğin ses tellerinde laringeal papillom adı verilen ancak selim tabiatlı olan kitlelerin oluşumuna neden olabilmesidir. Gebelikte büyüme eğilimi gösteren bu dev lezyonların çapı gebelikten sonra genellikle kendiliğinden önemli oranda geriler. Kondilom lezyonlarının gebelikte neden büyüme eğilimi gösterdikleri henüz belirlenememiştir.
Gebelikte HPV enfeksiyonu bazen doğum kanalını tıkayacak büyüklükte kondilom (siğil) kitlelerinin oluşmasına neden olabilmektedir. Diğer bir tehlike de doğum esnasında bebeğe bulaşan virüsün doğmuş bebeğin ses tellerinde laringeal papillom adı verilen ancak selim tabiatlı olan kitlelerin oluşumuna neden olabilmesidir. Gebelikte büyüme eğilimi gösteren bu dev lezyonların çapı gebelikten sonra genellikle kendiliğinden önemli oranda geriler. Kondilom lezyonlarının gebelikte neden büyüme eğilimi gösterdikleri henüz belirlenememiştir.
Kadınlarda bazen HPV enfeksiyonunun tek belirtisi jinekolojik muayenede papsmear incelemesinde HPV enfeksiyonuna özgü hücresel anormallikler (koilositoz, LGSIL, HGSIL, CIN 1, 2 ve 3) bulunmasıdır.
Hepatit B cinsel yolla ve kan ürünleri ile bulaşabilen bir virüs enfeksiyonudur. Bu yollar dışında en önemli bulaş nedenlerinden birisi de doğumdur. Doğum sırasında veya emzirme ile anneden bebeğe geçebilmektedir. Doğumdan önce gebelik sırasında anneden bebeğe geçiş nadirdir bu yüzden herhangi bir anomali ya da sakatlık yaratmaz. Hastalık bir şekilde kişiye bulaştıktan sonra 2-6 ay arasında değişen bir kuluçka döneminden sonra grip benzeri hafif belirtilere neden olur ve bu başlangıç enfeksiyonundan sonra bazılarında kalıcı olarak yerleşir ve buna “taşıyıcılık” denir. Herkeste bu taşıyıcılık oluşmaz, enfeksiyon tamamen iyileşir ve bağışıklık gelişir. Gebelikte kişinin Hepatit B geçirmesi ya da daha önceden Hepatit B geçirmiş bir taşıyıcının gebe kalması gebelik sırasında düşük, ölü doğum ya da anomali, sakatlık oluşturmaz. Fakat doğum sırasında bebeğe geçme ve bebekte doğumdan sonra hastalık oluşturma riski vardır. Virüs anne sütüne ve oradan da bebeğe emzirme ile geçebilir bu yüzden annelerin emzirmemeleri gerekir