Prenatal Test Neden Gereklidir

Elbette her anne adayı için en önemlisi sağlıklı bir çocuk dünyaya getirmektir. Bu nedenle doğum öncesinde bazı testler isteğe göre yapılabilmektedir. Prenatal test, doğum öncesinde bebeğinizde herhangi bir kalıtsal sorun bulunup bulunmadığını tespit etmede kullanılan testtir. Bu test, non-invazif prenatal test olarak da geçerler ve bebekten direkt olarak herhangi bir örnek almadan yapılmaktadırlar. Özellikle Down sendromu, Edwards sendromu ve Patau ve Turner Sendromları gibi kromozom anormalliğinden kaynaklı genetik hastalıkların tanısında kullanılmaktadır.

Prenatal testin yapımı amniyosentez testinin yapımından daha kolay gerçekleşmektedir. Hamileliğinizin 9. ya da 10. Haftasında anne adayından alınan kan örneğinin incelenmesiyle sonuçlara ulaşılmaktadır.

Bu testin mantığı, hamileliğin ilk dönemlerinden itibaren anne kanı içerisinde bebeğe ait DNA’ların bulunmaya başlamasından kaynaklanır. Bu DNA’lar hem bebeğin hem de bebeğin anne karnında içinde bulunduğu plasentanın yapımında kullanılır. Doğuma yakın bu DNA’lar annenin kanından kendiliğinden yok olmaktadır. 5. haftadan itibaren anne kanında bebeğe ait DNA’lara rastlanır ve bu sayı 9. ve 10. haftada artar. Bu sebepten prenatal teslerin genellikle 10.ayda yapılması gerekmektedir. Bebeğe ait DNA’lara bakılarak herhangi bir kromozom anormalliğinin bulunup bulunmadığı anlaşılmaya çalışılır. Testin doğruluk oranı yüksek olmakla birlikte, çok nadir de olsa yanlış pozitif sonuç verme olasılığı da mevcuttur.

Bir anne adayı olarak bu testleri yaptırmanız aşağıdaki durumlarda gerekebilmektedir:

· Yaşınızın 35 üstünde ise ya da eşinizin yaşı 55 üstünde ise (Bu yaşlardan büyük ebeveynlerin bebeklerinde doğum anomalisi görülme riski artmaktadır.)

· Sizde ya da eşinizde translokasyon (yani kromozomdan bir parçanın kopup diğerine yapışmasından doğan kromozomal sorunun varolması) saptanmış olması

· Ultrasonda bebekte herhangi bir anormalliğin saptanması

· İkili ve üçlü testlerde normalden farklı sonuçlarınızın çıkması

· Down sendromu vb. Sorunları olan bir bebek dünyaya getirmiş olmanız durumlarında bu testleri yaptırmanız gerekebilir.

Prenatal test yaptırmanızın ilk nedeni, eğer genetik sorunu ya da sakatlığı zekaya bağlı bir sorunu olan bir bebek dünyaya getirmek istemiyorsanız hamileliğinizi sonlandırma kararı vermenizi sağlayabilmesidir. Ancak tespit sonrası karar sadece aileye bırakılmıştır. Sadece bebeğinizin durumunu öğrenmenizi ve bilinçli olarak bebeğinizi dünyaya getirmenizi sağlar. Fakat çok daha önemlisi, bazı hastalıkların doğum öncesi bilinmesinin, doğumun hemen ertesinde yapılacak müdahaleyle bebeğin tedavisine sağlayacağı katkıdır. Bu yüzden bebeğinizdeki kromozom anomalisinden kaynaklı bazı rahatsızlıkların erken tespiti önem taşır.

Amniyosentez Testi Yerine Prenatal Testi Yaptırmak Daha mı Doğru?

Anne adaylarının en büyük korkuları arasında genetik hastalıklara sahip ya da engelli çocuk dünyaya getirmek gelmektedir. Ancak hamile iken artık bu tip durumların tespiti mümkün olabilmektedir. Bunlardan biri bebekten operasyonla örnek almaya dayalı bir yöntem olan amniyosentez testi; diğeri ise anne kanında gezinmekte olan bebeğe ait DNA’ların anneden kan örneği alınarak incelenmesine dayanan non-invazif prenatal testlerdir.

Prenatal testlerin 9-10. aylarda yapılırken, amniyosentez testi 16 ila 22. haftalarda yapılmaktadır. Acil sonuç gereken durumlarda, bebeğin plasentasından değil kordonundan örnek alınıp incelenmesiyle sonuç veren kordosentez testi yapılabilmektedir. Öncelikle amniyosentez testi kullanılmaktayken non-invazif testin çıkmasıyla prenatal testlere ilgi başlamıştır. Bu ilgi iğne ve operasyon gerektirmemesinin yanı sıra, daha kolay uygulananbilen bir test olmasıdır. Hatta amniyosentezin artık kullanılmadığından bile bahsedilebilmektedir. Bu yüzden amniyosentez testi yerine prenatal testi yaptıranlar artmıştır. Bebek için prenatal testlerin hiç risk içermemesi de ailelerin tercihinin bu testlerden yana olmasını sağlamıştır.

Amniyosentez testi yerine prenatal testi yaptırmanın sonuçlarını inceleyecek olursak, bunların doğruluk oranı ve risklerin farklılığına dayandığını görürüz. Amniyosentez testi yani anne karnından bebeğin plasentasına iğne ile ulaşılarak, plasentada bulunan amnion sıvısından az miktarda alınması ile gerçekleştirilir. Testten alınan sonucun doğruluk payı %99.9’dur.

Fakat çok önemli bir konu testi yaptırmak isteyen ve bebeğinin genetik hastalığa sahip olma olasılığı olan hamilelerin tereddüt etmesine yol açmaktadır. Testin en önemli riski, iğneden bebeğin ya da plasentanın enfeksiyon kapması, bebeğin operasyon sırasında aniden kalbinin durması ya da erken doğuma yol açması neticesinde bebeğin kaybına yol açma riskinin %0.5 ile % 1 arasında olmasıdır. Bu testin yapıldığı 200 bebekten birinin amniyosentez testi yüzünden kaybedilmesi anlamına da gelmektedir.

Fakat risksiz olan non-invaziv prenatal test ile hamile kişinin kanı incelenerek alınan sonucun doğruluk payı %98 iken, yanlış pozitif sonuç verme olasılığı % 0.5’tir. Yani eğer prenatal testten pozitif sonuç alınmışsa bunun doğruluğunu kesinleştirmek için yine amniyosentez testine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu testleri yaptırmadan önce, anne adaylarının doktoruyla birlikte tüm olasılıkları gözden geçirerek karar vermesi tavsiye edilmektedir.

 

[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]Bebek sağlığı ile ilgili içerikler için tıklayın! https://www.bebek.com/bebek-sagligi/ 👶[/box]

Post navigation

Bir yanıt yazın

Gebelikte Suyun Fazla Olması!

Gebelik Diyabetini Kontrol Altına Almanın Yolları

9. Hafta Gebelik