Diyabetli olmak anne olmaya engel bir durum değil. Ancak hamilelik dönemi boyunca sorun yaşanmaması ve sağlıkla bebeğin dünyaya gelmesi için yaşanabilecek sıkıntılara karşı önceden önlem alınması ve uzman kontrollerinin aksatılmaması gerekiyor. Internatıonal Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Deniz Tamtekin, “Aksi halde doğum sonrasında bebekte de ciddi sorunlar görülebiliyor.” diyerek diyabetli anne adaylarını uyarıyor.
Hamilelik bir kadının hayatının en özel ve en zor dönemlerinin başında geliyor. Her gebelik potansiyel bir risk taşıyor. Kronik rahatsızlıkları olan anne adayları için bu süreç çok daha büyük bir risk taşıyor. Hipertansiyon, astım, diyabet hastaları bu riskli gruba giriyor. Diyabet, gebelikte en sık karışılan sorunlardan biri. Gebelik sırasında diyabet gelişebileceği gibi gebelik öncesinde de diyabeti olan anne adaylarının da sayısı azımsanmayacak kadar çok. Tüm hamileliklerin yüzde 0.2 – 0.3’ünde annede önceden şeker hastalığı mevcut.
Anne adayının diyabetli olması sadece hamilelikte değil doğumdan sonraki dönemde çocuk açısından da bazı riskleri beraberinde getiriyor. Internatıonal Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Deniz Tamtekin diyabetin hamilelikte nasıl bir sorun yarattığını şöyle anlatıyor: “Hamileliğin erken döneminde vücudun glikoz kullanımı artarak kan şekerinin düşmesine neden olabilmekte, bu nedenle insüline (kan şekerini düzenleyen hormon) ihtiyacı artmaktadır. İnsülin ihtiyacının artması nedeniyle kan şekeri yükselir. Gebelikte oluşabilecek şeker hastalığı nedeniyle tüm hamilelerde 24-28 inci haftalarda oral glikoz tolerans testinin yapılması gereklidir.”
Diyabetik Annelerin Bebeklerinde Görülebilecek Sorunlar
• Makrozomi (Büyük Bebek)
Bebek ağırlığının 4000 gramın üzerinde olması halinde bu sorundan söz ediliyor. Bütün doğumlar içinde makrozomi görülme oranı % 2-8 civarındayken diyabetik anne bebeklerinde bu oran yüzde 26’lara kadar çıkabiliyor. Dr.Tamtekin , “Gebelik döneminde kan şekeri ne kadar yüksekse makrozomi görülme oranı o kadar yükselir.” diyerek şöyle devam ediyor: Özellikle 20-30 haftalar arasında kan şekerinin kontrol altında tutulması makrozomi riskini aşağı seviyelere indirir. Makrozomide beyin ve böbrekler dışındaki tüm organlar büyüktür. Büyük bebeğin doğum esnasında birçok problemle karşılaşması doğaldır. En sık görülen problemler doğum travmalarıdır. Makrozomik olan bebekler genellikle 1 yaşın sonunda yaşıtlarıyla aynı kiloda olurlar, ancak bu bebeklerin 5- 8 yaştan sonra şişmanlık riski artar.”
• Hipoglisemi (Kan şekeri düşüklüğü)
Kan şekerinin 40 mg/dl’nin altında olması hipoglisemi olarak değerlendiriliyor. Kan şekeri düşük olan bebekler ellerde titreme, huzursuzluk, morarma, vücut ısısının düşüklüğü, sık nefes alma, solunum durması,solunum güçlüğü gibi belirtiler görülüyor. Dr.Tamtekin, “Doğumdan 30-60 dakika sonra, otuz dakika aralıklarla bakılan iki kan şekeri ölçümünün 40 mg/dl nin altında olması durumunda bebek hipoglisemik olarak değerlendirilir.” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çok düşük kan şekeri ve bunun uzun sürmesi kalıcı beyin hasarına neden olabilen önemli bir olaydır. Bebek hipogisemi nedeniyle havale geçirebileceği gibi hipogliseminin uzaması kalp kasını etkileyerek kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu nedenle bebekte beslenmeye engel herhangi bir durum yoksa bebek hemen ağızdan beslenmelidir. Ağızdan beslenemeyecek durumda olan bebeklere derhal damar yolu açılarak gerekli tedavi yapılmalıdır.”
• Hipokalsemi ve Hipomagnezemi
Diyabetik anne bebeklerinin yüzde 19-50’sinde kalsiyum düşük seviyede görülebiliyor. Sıklıkla kalsiyum düşüklüğü ile birlikte magnezyum düşüklüğü de görülen bu bebeklerde pek fazla belirti gözlenmemekle birlikte kalsiyum ve magnezyum düşüklüğü olan bebeklerde en sık görülen belirti tremor (titreme)dur. Hipokalsemi ve hipomagnezemi sıklıkla 24- 36 saatte gelişiyor. Tedavide kalsiyum ve magnezyum uygulanıyor. Tedavi edilmeyen bebeklerde havale görülme riski yüksektir.
• Yenidoğan Sarılığı
Diyabetik annelerin bebeklerinde sağlıklı annelerin bebeklerine oranla bilirubin düzeyleri daha yüksek seyrediyor. Bu sebeple diyabetik anne bebeklerinin yüzde 20-30’unda uzamış yenidoğan sarılığı görülüyor.
• Respiratuar Distres Sendromu (Solunum zorluğu)
Diyabetik anne bebekleri bu soruna karşı, normal bebeklere oranla 5-6 kez daha fazla riske sahip. Dr. Tamtekin bu sorunu şöyle anlatıyor: “Akciğerlerin yeterince olgunlaşmaması nedeniyle gelişen Respiratuar Distres sendromunda akciğerler nefes alırken yeterince genişleyemez, nefes verirken de içindeki tüm havayı boşaltamaz. Bu bebeklerin solunum sıkıntısı, inleme, hızlı soluk alıp verme gibi sorunlarının, akciğerlerde surfaktan isimli bir maddenin eksikliği nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Tedavide mekanik ventilasyon cihazlarından faydalanılmaktadır.”
• Kardiovasküler Hastalıklar (Kalp ve damarlarla ilgili hastalıklar)
Diyabetik anne bebeklerinde yüzde 50 oranında kalp büyüklüğü, yüzde 5-17 oranında kalp yetmezliği ve yüzde 40 oranında kalp ritm ve ileti bozuklukları saptanıyor.