Gebelik şüphesi olan bir anne adayında 10 mIU/ml (miliinternasyonel unite/ml) ve üstü Beta HCG saptandığında gebelik ihtimalinden söz edebiliriz. Gebe olmayan bayanlarda da 10 mIU/ml ye kadar Beta HCG hormonu bulunabilmektedir.Bunun nedeni ise hipofiz bezinde LH üreten hücrelerce, Beta HCG hormonu salınabilmesidir. Herhangi bir gebelikte BhCG düzeyi 5 mIU/ml’ den büyük ise gebelik testi pozitif olarak düşünülür. BhCG kan ya da idrar testi ile belirlenebilir. Anne adayında BhCG düzeyi her 72 saatte iki katına çıkar.
Gebelikte iyot eksikliği ve hipotiroidi (tiroid hormonlarının normalden az olması) bebeğin beyin gelişimini etkileyebilir. Hamileliğin özellikle ilk yarısında bebeğin nörolojik gelişimi değerlendirilmesinde annenin tiroid hormonları çok önemlidir çünkü bebek kendisi tiroid hormonu üretmeye 16-18 hafta civarında başlar, bu zamana kadar annenin iyot alımı ve tiroid hormonları bebeğin gelişiminden sorumludur. Öğrenme ve davranışsal nörolojik problemler ciddi iyot eksikliğinde görülebilmekte ve takibinde hafif iyot eksikliğinde görülebileceğine dair şüpheler araştırmaların çoğunda kanıtlanmamıştır. Ancak bazı araştırmalar hamilelikte görülen hafif ve orta derecede iyot eksikliğinde de doğumdan sonra çocukta öğrenme güçlüğü ve benzeri nörolojik problemler izlenebileceğini göstermiştir.
Erken doğum riski ve bebekte gelişme geriliği; Kansızlık yani anemi, kan hemoglobin seviyesinin 11 mg/dl’nin altına inmesidir. Gebelikte en sık karşılaşılan durumdur. Kansızlıkta anne adayında halsizlik, çabuk yorulma, mide-bağırsak problemleri ortaya çıkar. Ayrıca erken doğum ve doğum sonu kanama riski oluşur. Kansız anne adayından doğan bebeklerde ise, gelişme geriliği ve davranış bozuklukları izlenebilmektedir. Ayrıca erişkin hayatta görülen hipertansiyonun da, daha anne karnında bebeklerin maruz kalmasıyla anemik şartlarla ilişkili olduğu gösterilmiştir.
Progesteron kadınlarda üreme sürecinin düzenlemesi için salgılanan bir hormondur. Hamileliğin başlamasını ve sürmesini sağlar. İnsanların yanı sıra diğer birçok memeli hayvanda da gebelik süreci Progesteron ile düzenlenir. Progesteron yumurtalıklardan salınır ve rahim duvarını embriyoların tutunması için uygun hale getirir. Bu değerler ng/ ml değerleri ile ölçülür. Yumurtlama döneminin tespiti ve hamilelik değerlendirilmesinde progesteron seviyeleri ayırt edici bir değer olarak kabul edilir. Hamilelik oluştuğunda ise 10. haftadan itibaren daha hızlı artar. Artış gebeliğin 38. Haftasına kadar devam eder. Bu süreçte progesteron seviyesi 270 ng/ml’ye kadar çıkabilir.
Estradoil hormonu başlıca olarak yumurtalıklardan salgılanır ve adet düzeninin oturmasında, yürümesinde önemli vazifeleri olan hormonlardandır. Estradiol hormonu kaç olmalı sorusuna verilecek cevap ise şöyle olabilir: Düşük olması iyidir, 75-80 pg/ml üzerinde ölçülüyorsa gebelik şansını çok azaltır. Foliküler gelişmenin uygunsuz şekilde hızlı gerçekleştiğini, buna bağlı olarak ortaya çıkmış olabilecek sorunları işaret eder.
Rh(-) kan grubu olan bir annenin karnındaki bebek, Rh(+) olan babasından gelen özelliklerle Rh(+) olarak belirlendiğinde kan uyuşmazlığı klinik önem kazanır. Böyle bir durumda anne kanı bebek kanıyla ilk karşılaşmasında hemen Rh antijenine karşı antikor üretmeye başlar. Bu karşılaşmayı engellemede plasenta bariyer görevi yapar. Genel anlamda fetusta anneden farklı olarak bulunan çok sayıda yapıtaşı olduğundan annenin bebeğini “yabancı” olarak algılamasını engellemek için bu plasenta bariyeri çok önemlidir. Dünyaya gelen bebek gerçekten Rh (+) ise, kanı çok az miktarlarda bile olsa annenin kanına karışırsa tehlikeli bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü annenin bağışıklık sistemi kendi kırmızı kan hücrelerinden farklı olan, bebeğin kırmızı kan hücrelerine karşı antikor denilen maddeler oluşturuyor. Klasik kan uyuşmazlığı durumlarında annenin antikorları ikinci gebelikte, bebek dolaşımına çocuk eşinden (plasenta) geçerek kan hücrelerini öldürmeye başlıyor. Ne kadar büyük oranda antikor geçerse, bebeğin anne karnında, kansızlığa bağlı kalp yetmezliği ve buna bağlı ölme riski o kadar artar.
Tüm bu değişiklikler gebelerde birçok klinik sonuçlar doğurur. Pelvikaliseal dilatasyon staz ve vezikoüreteral reflü yaratarak idrarla atılan üriner sistem enfeksiyonlarına zemin hazırlar. İdrarla atılan 130 mEq/L sodyum, 3.3 mEq/L potasyum değerleri normal gebeler için alt-normal sınır kabul edilir.