Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Sevil Usanmaz, bebeklerdeki duygusal ve sosyal gelişimini sizlerle paylaşıyor.
Yeni doğmuş bir bebekte henüz heyecan ve duygulardan söz edemeyiz. Bebeğin herhangi bir uyaran karşısında gösterdiği tepkilerden söz edebiliriz. Bunlar haz veren ve haz vermeyen uyaranlara basit tepkiler şeklindedir. Annenin memesini emmek haz verir, bebek sakin ve huzurlu olur. Soğuk bir nesne ile dokunma, gaz sancısı gibi haz vermeyen uyaranlar ise bebeğin hareketlenmesine ve ağlamasına sebep olur. İlk haftalarda bebek fiziksel açıdan rahat olduğunda, meme emerken, annesinin kucağında ya da hafifçe sallanırken haz belirtileri gösterir.
Huzurlu ve sakin bir bebek gülümser. Gülümseme ilk defa 6-8 hafta dolaylarında görülür. Ancak bu gülümseme henüz refleks gülümsemedir. Uyurken görülen gülümseme bebeğin rahat ve huzurlu olduğunu gösterir. Annenin sakin ve melodik sesi, ninni söylemesi bebeğin haz duymasını ve gülümsemesini sağlar.
Sosyal gülümseme, yani bir kişinin yüzünü gördüğünde oluşan gülümseme ise ancak 2. aydan sonra görülmektedir.
Bebekler 2. aydan itibaren çevreyi belirgin bir şekilde izlemeye, kendisine yaklaşan yüzlere seçerek dikkat etmeye başlar. Ve annesinin yüzünü ayırt ederek ona duygusal tepki vermesi ve gülümsemesi, bebeğin duygusal ifadesinin ilk belirtisidir.
Öfke; Duyguların bir kısmı zamanla öğrenilirken sevgi, üzüntü vb. Bir kısmı ise doğuştan itibaren var olan duygulardır, öfke, kıskançlık vb. Öfke bebeklerde sıklıkla görülür. Genellikle uyaranlar karşısında ya da ihtiyaçları karşılanmadığında bebekler öfkelenirler. Anne, bebeğe sert ve kızgın davrandığında, yeterince beslemediğinde, memesini – biberonu geç verdiğinde bebekler tepki gösterip öfkelenirler hatta öfke duygusu ortaya çıktığında bebekler zorlukla sakinleşebilirler.
Bebeklerde öfkeye neden olan etkenler:
• Memenin – biberonun geç verilmesi
• Doyduğu halde zorla yedirilmeye çalışılması
• Oyuncağının elinden alınması
• Mama sandalyesi veya oturakta uzun süre oturtulması
• Yüzünün soğuk suyla yıkanması
• Odada uzun süre yalnız bırakmak
• Burun silmek
• Giysileri çıkarırken ya da giydirirken sert-hızlı davranmak
• Canının acıtılması, boğazına bakılması, aşı vb.
Korku;
Görünen ya da görülmeyen yani iyi kavranılamayan olaylar karşısında gösterilen doğal bir tepkidir. Her bebekte görülebilen normal bir duygudur. Bebeklik döneminde yüksek ses, yalnız kalma, yabancı kişi, ani yer değiştirme, hızlı hareket –asansör, salıncak, hayvanlar, karanlık oda, tüylü oyuncaklar korkuya neden olur. Bebekler, çocuklara göre uyaranlar karşısında daha fazla korkarlar. Bebekler büyüdükçe korkuları azalır ve ancak niteliksel olarak farklılaşır. Genellikle altı ay ile bir yaş arasında yabancı kişilere karşı olan korku davranışı daha sonra giderek azalır ve kaybolur. 18 aylık bir bebek yabancı ile karşılaştığında annesinin kucağında ise başını göğsüne dayar veya annesine koşar ve yabancıdan uzaklaşır. Kendini güvende hissettiğinde ancak yabancı ile iletişim kurar ona gülümser, elini uzatır.
2 yaşından itibaren korkunun koşullanma yoluyla öğrenildiğini görürüz. Anne ve baba neden korkuyorsa çocuk da ondan korkar. Anne sürekli ‘orası karanlık gitme’ dediğinde karanlıktan korkacaktır. Büyük kardeşlerin bazen korku davranışına örnek olması, anlatılan öykülerden etkilenmeleri de söz konusudur.
Temel Güven Duygusu;
Güven ya da güvensizlik dönemi doğumdan itibaren başlar ilk bir yıl çok önemli olmakla birlikte çocuğun bütün gelişimsel dönemlerinde önemini korur.
Bebekle annesi arasındaki olumlu ilişkiden doğan güven duygusu, tüm yaşamın ve kişilerarası ilişkilerin belirleyicisi olur.
• Anne, bebek için en önemli varlıktır. Anne gülümser ise bebek de gülümser.
• Anne sakin, yumuşak, sevecen ve gülümseyen ise bebek de sakin, huzurlu ve gülümseyen bir bebek olur.
• Annesi ihtiyacı olduğunda yanındadır, bebek temel ihtiyaçlarının karşılanacağından emin olduğunda güven duygusunun temelleri atılmış olur.
• Bebekler annelerinin zaman zaman gideceğini ama yeniden görüneceklerini öğrenirler.
• Bebekler annelerinin yüzüne bakar ve onun duygusunu içlerine alırlar, annenin duygusunu alır ve kendi yüzlerinde yansıtırlar.
• Bebeğin ihtiyaçlarını annenin zamanında ve sevgiyle karşılaması, bebeğin rahatlaması, sıkıntılarını giderebilmesi, bebekle anne arasındaki olumlu iletişimi sağlar. Sözsüz iletişimde duyguların geçişi ise güvenin temelini oluşturur.
Sosyal Gelişim;
Sosyalleşme, ilk olarak üç aylıkken başlar. Bebek üç aylık olunca etrafındaki insan ve eşyayı izlemeye, sesleri ayırt etmeye başlar. Bebekler üç aydan itibaren insan sesi duyduğunda başını çevirerek bakar, annesinin sesini tanır, bu artık refleks gülümsemeden farklıdır. Sosyal gülümseme, sosyal gelişimin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Diğer bebekleri fark etme, onlara gülme, uzanma, dokunma 4-5 aylıkken görülür. Altıncı aydan itibaren bazen bebekler arasında birbirinin saçını çekme, itme gibi ilk saldırgan davranışları görebiliriz. Bebek 8-9 aylık olduğunda duyduğu sesleri, basit hareketleri taklit etmeye, oyuncaklarla ilgilenmeye başlar, el sallar, baş baş yapar. 11-12 aylıkken aynadaki görüntüsüne gülümser, ona uzanır ve görüntüsünü başkasıymış gibi öper.
12-18 aylar arasında yürümenin başlaması, tek tek kelimelerin söylenmesi, oyun oynama bebeğin sosyalleşmesini arttırır. Basit oyunları taklit eder, diğer çocuklarla birlikte olmak, parka gitmekten hoşlanır.
2 yaş çocuğu yetişkinlerle birlikte basit faaliyetlerde bulunarak, aile bireylerinin arasında olan onlarla sosyal ilişki kurabilen bir duruma gelir.
Oyun, bebekler ve çocuklar için duygusal, zihinsel, fiziksel ve sosyal gelişim için çok önemli olup sağlıklı bireyler olabilmelerini sağlar.
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]Bebek gelişimi ile ilgili içerikler için https://www.bebek.com/bebek-gelisimi/ 👶[/box]