Çocuklarda hipertansiyon, yenidoğan da dahil olmak üzere her yaşta görülebilir.
Hipertansiyon 2 gruba ayrılabilir:Esansiyel veya primer hipertansiyon dediğimiz herhangi bir neden bulamadığımız grup ki, bu tip hipertansiyon daha çok erişkinlerde görülür. Diğer grup ise sekonder hipertansiyon dediğimiz gruptur ki burada tansiyon, böbrek veya kalp hastalığı gibi vücutta mevcut olan başka bir hastalık sonucu oluşur. Erişkinlerde esansiyel hipertansiyon dediğimiz nedeni bilinmeyen hipertansiyon çok daha sık olarak görülürken çocuklarda özellikle 6 yaşın altındaki çocuklarda esansiyel hipertansiyon hemen hemen hiç görülmez. Esansiyel hipertansiyon çocuklarda genellikle 10 yaşından sonra görülmeye başlar. Çocuklarda tespit edilen hipertansiyonun hemen daima bir nedeni vardır, bu nedenle hipertansiyon tespit edilen çocuklar detaylı bir şekilde araştırılmalıdır, nedeni bulup ortadan kaldırmadan çocuklardaki hipertansiyonu tedavi etmek mümkün değildir.
Çocuklardaki hipertansiyonun %90’nında 2 önemli neden vardır. Bunlardan biri böbrek hastalığı diğeri ise aort koarktasyonu dediğimiz doğumsal bir kalp hastalığıdır. Hipertansiyona neden olan böbrek hastalıkları, doğuştan gelen böbrek bozuklulukları veya böbrek atar damarındaki darlık olabileceği gibi sonradan oluşan akut veya kronik böbrek iltihapları olabilir. Aort koarktasyonunda hipertansiyon, kalpten çıkan bütün vücuda temiz kanı götüren aort damarı dediğimiz ana atar damarın genellikle sol kol damarını verdikten sonraki kısmındaki darlığa bağlı olarak gelişir. Böbrek üstü bezinin fazla çalışması, bazı tümörler ve bazı ilaçlar(kortizon, bazı öksürük ilaçları ve burun damlaları gibi) çocuklarda daha az rastladığımız hipertansiyon nedenleridir.
Esansiyel hipertansiyon 6 yaşın altındaki çocuklarda hemen hemen hiç görülmez, 10 yaşından sonra görülmeye başlar. Çocuklarda esansiyel hipertansiyonun oluşumundaki en önemli neden ailevi yatkınlığın yanı sıra sağlıksız beslenme ve azalmış fizik aktivite sonucu oluşan fazla kilolar ve obesite dediğimiz şişmanlıktır. Son yıllarda yapılan araştırmalar esansiyel hipertansiyon oranının özellikle adölesan yaştaki çocuklarda giderek arttığını göstermektedir. Obesitenin yanısıra sigara alışkanlığının da bu yaş grubunda giderek artması erişkinlerde olduğu gibi esansiyel hipertansiyon oranının artmasının diğer önemli bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde genç erişkinlerde ve erişkinlerde görülen hipertansiyon, şeker hastalığı, hiperlipidemi( kan yağlarının yükselmesi) ve kalp- damar hastalıklarının köklerinin erken çocukluk çağlarına uzandığı ve oluşumunda bebeklikten başlayan sağlıksız beslenme ve aktivite azlığı nedeniyle gelişen obesitenin önemli rol oynadığı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Obesitenin yanı sıra sigara içimi bu hastalıkların hızla ilerleyerek çok daha erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Erken çocukluk dönemlerinden hatta bebeklikten başlayan sağlıklı beslenme, fizik aktivite ve spor; sigaranın içilmediği bir yaşam tarzının ailenin tüm bireylerinin de katıldığı bir yaşam tarzı olarak benimsenip uygulanması bu hastalıkların oluşumunu önemli ölçüde azaltacaktır.
Tansiyon yüksekliği hafifse genellikle hiçbir belirti olmaz, muayenelerde tansiyon ölçümü sırasında tesadüfen ortaya çıkar. Tansiyon yüksekliği fazla baş ağrısı, baş dömesi, bulantı –kusma, burun kanaması, huzursuzluk, veya kişilik bozukluğu sıklıkla rastlanan belirtilerdir. Nadiren beyin kanaması, felçler, kalp ve böbrek yetersizliği, görme bozuklukları veya körlük ilk belirtiler olabilir. Bazen tansiyon yüksek bile olsa belirti vermeyebilir. Tedavi edilmeyen yüksek tansiyon beyin, kalp, göz gibi bazı organlarda kalıcı hasarlara neden olabilir. Bu nedenle belirli aralıklarla çocukların tansiyonlarının ölçülmesi, tanının erken konulup tedavinin erken başlanması kalıcı hasarların önlenmesi açısından son derece önemlidir.
Çocuklarda hipertansiyon değişik nedenlere bağlı olduğu için tedaviler de nedene göre farklılık gösterir. Çocuklarda esansiyel hipertansiyonda tansiyon çok yüksek değildir. Bu çocuklar genellikle şişman az hareket eden çocuklardır. Kilo verdirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sigara içiyorsa sigaranın kesimesi ve tuzun azaltılması ile tansiyon genellikle kontrol altına alınır. Bütün bunlara rağmen tansiyon düşmüyorsa tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılır.
Sekonder hipertansiyonda nedene yönelik tedaviler uygulanır. Nefrite yani böbreğin kronik veya akut enfeksiyonlarına bağlı ise su ve tuz kısıtlamasının yanısıra tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılır. Enfeksiyon varsa uygun antibiyotik tedavisi uygulanır. İlaçlara rağmen tansiyon kontrol altına alınamıyorsa ve tek taraflı ise o böbrek ameliyatla alınır. Böbrek damarındaki darlığa bağlı ise daralmış damar balonla veya ameliyatla açılarak tansiyon düşürülür. Aort koarktasyonunda daralmış damar balonla veya ameliyatla genişletilerek tansiyon kontrol altına alınır ve tamamen tedavi edilmiş olur.
Çocuklarda hipertansiyonun görülme sıklığı % 1 civarındadır. Hipertansiyon çocuklarda yenidoğandan itibaren görülebilir. Her yaş grubunda farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Esansiyel hipertansiyon genellikle 10 yaşından sonra görülmeye başlar. 6 yaştan önce hemen hemen hiç görülmez. Sekonder hipertansiyon çocuklarda her yaş grubunda görülebilir.
Özellikle sekonder hipertansiyonu olan çocuklar hipertansif kriz dediğimiz ataklarla tansiyonun çok yükselmesine bağlı komaya girebilirler. Bu durumda hastaneye getirilirken veya acil tedaviye rağmen kaybedilebilirler.
Hipertansiyon tespit edilen çocuklarda hemen daima bir neden vardır ve bu neden bazen basit bir muayene ve tahlille anlaşılabilir. Bazen uzun süren tekrarlayan zahmetli tetkikler gerekebilir. Bu tahliller küçük ve hasta bir çocuğu şüphesiz etkileyecektir. Ailenin de bu tetkikler konusunda sabırlı olması gerekir. Bazılarında neden bulunduktan sonra kısa sürede tamamen iyileşme sağlanabilir. Ama bazılarında uzun süren tekrarlayan tedavilere ihtiyaç gerekebilir.
[box type=”shadow” align=”” class=”” width=””]Bebek sağlığı ile ilgili içerikler için tıklayın! https://www.bebek.com/bebek-sagligi/ 👶[/box]