[vc_row][vc_column][vc_column_text]Oyun oynama davranışımız merak ve öğrenme içgüdümüzden beslenir, bu her yaşta içimizdedir. Bebekler hayatı oyun aracılığıyla öğrenirler. Bu sayede hayata hazırlanır, zorluklarına çözüm üretir, becerilerini pratik eder ve yaratıcılığını geliştirirler. En güzeli ise bundan keyif alır ve mutlu olurlar. İşte bu yüzden oyun oynanan zaman çok kıymetlidir.
Bebeğiniz birçok becerisini oyun oynarken kazanır ve pekiştirir. Dünyayı oyun oynarken tanır, sizinle geçirdiği vakitte içine güven duygusu yerleşir.
Bebeğinizi büyütürken önceliğiniz her zaman hisleriniz olsun, çünkü onu en iyi siz tanırsınız ve her bebek biriciktir. Bunun yanında, bilimsel araştırmaların çıktılarından faydalanmanız hem size farkındalık kazandıracaktır hem de bu kıymetli aktiviteyi zenginleştirip bebeğinizin geleceğine yatırım yapmanızı sağlayacaktır.
Bu amaç doğrultusunda hazırlanan makalemizde sizlere oyun oynamanın bebek gelişimine olan katkıları, 0-4 yaş arasında hangi dönemde hangi oyuncakların tercih edilebileceği, oyunun öğretici yanlarını nasıl kullanabileceğiniz, oyunun hayal gücünü nasıl geliştirdiği, güvenli bağlanma üzerine etkisi ile ilgili tavsiyeler sunulmuştur. Merak edilen sorulara yanıtlar ile bitirilmiştir.
Hazırsanız, başlayalım.
Oyun Evreleri
- Tanışıyorum (1.Evre)
- Keşfediyorum (2.Evre)
- Öğreniyorum (3.Evre)
- Sosyalleşiyorum (4.Evre)
Oyun Evrelerine Göre Oyuncak Seçimleri
Her bebek gelişim sürecinde belirli dönüm noktalarından geçer. Bu dönüm noktalarında doğru seçilen oyuncaklar kazanılan yeni becerilerin pekişmesini ve bebeğin henüz kazanmadığı becerilere hazırlanmasını sağlar. Bu rehberde belirtilen evreler bebeğin zihinsel, fizyolojik (motor becerileri ve duyu gelişimi), sosyal, duygusal ve dil gelişimi bütüncül olarak gözetilerek yazılmıştır. İstifade ederken her bebeğin gelişim dönemlerinin zamansal farklılıklar gösterebileceğini ve her bebeğin biricik olduğunu unutmamanız tavsiye edilir.
Eğer bebeğinizin gelişiminde zamansal farklılıkların olması gerekenden daha fazla olduğunu düşünüyorsanız, doktorunuza danışmanız tavsiye edilir.
-
Evre (0-12 Ay) “Tanışıyorum”
İlk üç ayda bebek, dünyaya yeni geldiği için fiziksel anlamda (uyku düzeni, yeme düzeni vb.) adapte olmaya çalışır. Hareketleri refleksiftir. Vücudu ile yaptığı hareketler onu tanımak ve hakimiyetini artırmak içindir.
Üçüncü aydan sonra ise kavrama kabiliyeti ve duyuları daha gelişmiş olduğu için cisimleri tanımak amaçlı oyunlar oynar; cismi sallar, tadına bakar, elinde iken inceler. Destekli olarak oturabilir. Bu dönemde çıngırak, diş kaşıyıcı, iki eli ile kavrayabileceği toplar, yumuşak oyuncaklar tercih edilebilir.
Yine bu dönemde bebeklerin aynaları çok sevdiğini görürüz. Aynadakinin kendisi olduğunu anlaması 18. aya doğru olsa da bunun öncesinde karşısında gördüğü bebekle bakışmak ya da konuşmak onu oldukça eğlendirir. Bu yüzden kırılma riski olmayan oyuncak ayna tercih edilebilir.
6-12 arasında, genellikle 9 ay civarında bebek desteksiz oturma, emekleme, 12. aya doğru tutunarak ayakta durma gibi beceriler kazanır. Bu sırada adım atması için destek olan arabalar tercih edilebilir. Bunun yanında müzikli, renkli ışıklı oyuncaklar ilgisini çeker. Büyük halka oyuncakları ile de oynayabilir.
Dil gelişimine baktığımızda 6. aydan sonra babıldama (aynı hecenin sürekli tekrarı) ve bir yaşa doğru tek tük kelime kullanımı görülür. Bir yaş civarında ise genellikle ilk anlamlı kelimelerini duymaya başlarız. Bu dönemde renkleri, eşyaları, sayıları belirten kitaplar okumanız güzel bir etkinlik olacaktır çünkü kısa kelimeleri aynalarlar (yani sizi tekrar ederler). Siz de onun dediklerini aynaladığınızda güzel bir paylaşıma girmiş olursunuz.
Tercih Edebileceğiniz Oyuncaklar
Tavşan Bubu Çıngırak
baby toys Bebeğimin İlk Topu
baby toys Safari Bebek Oyun Halısı
baby toys İlk Adım Arabası
-
-
Evre (12-24 Ay) “Keşfediyorum”
-
12-24 arasında yürüme becerisini kazanır. Daha hareketli oyunlar oynayabilecektir. Bunun yanında 18 ay civarında blok ve puzzle oyunlarına başlanır ve bu da bebeğe birçok beceri kazandırır. Örneğin problem çözme davranışının, dikkat becerisinin, erken matematik becerilerinin, mekânsal (şekilleri algılama ve uygulama) becerisinin, motor becerilerinin gelişmesine destekçidir. Bunların yanında bebeğiniz ile oynarken yaptığınız sözlü paylaşım onun dil gelişimine katkı sağlar. Özellikle bu dönemde bebeğin nesne merkezli üçlü ilişkileri (anne-oyuncak-kendisi vb.) başlar.
18 ay sosyal beceriler anlamında önemli bir dönüm noktasıdır. Bu dönemde farklı bireylerin farklı bakış açıları olduğunu fark eder. Örneğin daha öncesinde size uzattığı obje kendine doğru bakarken, bu geçişle beraber size bakacak şekilde uzatabilir, çünkü sizin bakış açınızdan farklı görüleceğini artık yavaş yavaş algılar. Aynı zamanda buna bağlı olarak empati becerileri de gelişir.
Bağlanma açısından bakıldığında 0 ile 2 yaş arasının kritik olduğu görülmektedir. Kaliteli zaman geçirmenize bir aracı olacağı için oyun bağlanma sürecinizde faydalı bir araçtır.
Bebeğiniz bloklar ya da bultaklar ile oynarken içinizin daha rahat edebilmesi için doğal ahşaptan yapılan, su bazlı boyalar kullanılan ürünleri tercih edebilirsiniz.
Tercih Edebileceğiniz Oyuncaklar
baby toys Ahşap Kedi Bultak
baby toys Samy Kaydırak
baby toys Ahşap Hayvanlar Puzzle
baby toys Renkli Bloklar 27 Parça
baby toys Silindir Kule
-
Evre (24-36 Ay) “Öğreniyorum”
24-36 arası tam bir öğrenme ve pratik etme sürecidir. Hatta genellikle tuvalet eğitimine başlanır. Ancak çocuk bu dönemde hassas olabildiğinden oldukça sabırlı olunması gerekir. İki yaş ile beraber bebekler bağımsızlıklarını gösterebilmek için can atarlar, “hayır” ve “benim” favori sözcükleridir.
Bağımsızlıkları eğer anlayışla karşılanır ise özgüven ve öz saygıları için olumlu etkide bulunacaktır. O yüzden kendileri bir şeyler yapıp sizin bakmanızı istiyorsa ya da göstermek istiyorsa, o sırada onu takdir etmek ve cesaretlendirmek çok önemlidir.
Yine bu dönemde dil becerileri gelişir ancak akıcı konuşma sağlanamaması ve bireysellik arayışı birleştiğinde agresif davranışlar görülebilir. Anlayışla karşılamak, sabırlı olmak gerekir.
Bu dönemde nesnelerle oynanan oyunlar düşünme, mantık kurma, problem çözme becerilerine destekte bulunur. Çünkü bu oyunlar sırasında çocukların genellikle hikayeleştirme yaptığı, kendi kendine konuştuğu görülür. Bu, bu dönemde belirginleşen hayal gücü becerileri ile de ilgilidir.
Üç yaşa doğru ise ince motor beceriler daha parçalı oyuncakları tercih edebilecek hale gelir. Bu yüzden blok ve puzzle oyunları parçaları biraz daha küçük (yutamayacağı kadar) ve sayıca fazla olacak şekilde oynanabilir.
İki yaşın başlarında fiziki olarak beraber ancak içerik olarak ayrı oynanan oyunlar görülürken, üç yaşa doğru yaşıtlarla birlikte oynanan oyunlar başlar. Birbirlerinin oyun sırasındaki amaç ve niyetlerini algılayabildikleri ve birlikte hayali bir dünya kurup paylaşabildikleri görülür.
Tercih Edebileceğiniz Oyuncaklar
baby toys Jolly Sallanan At
baby toys Ahşap Harf Bebek Puzzle
baby toys Ahşap Mini Koordinasyon Oyunu
baby toys Mega Puzzle
-
Evre (36 – 48 AY) “Sosyalleşiyorum”
36 ay ve üzeri, birlikte ve işbirlikçi oyun tipinin yoğunlukla görüldüğü, çocuğun yaşıtları ile daha çok etkileşime girdiği ve sosyalleştiği bir evredir. Oyunun yetişkin yaşamına hazırlama özelliği en çok bu yaşlarda ön plandadır. Yaşıtlarla oynanan oyunlar dil becerilerinin ve sosyal rollerin pratik edilmesi ve toplum hayatına adapte olunabilmesi için oldukça önemlidir. Aynı zamanda duygu kontrolünün kazanılması için de altın değerindedir. Çocuk gruba uyum göstermek, isteklerini erteleyebilmek gibi beceriler kazanır. Oyun yoksunluğu zayıf sosyal bağlara ve yıkıcı davranışlara sebebiyet verebilir. Yaşıtlarıyla oynanan oyunlar bunun panzehridir.
Bu birlikteliği destekleyecek oyuncaklara bakıldığında hamurlar, parmak boyaları gibi oyuncaklar tercih edilebilir. İnce motor kabiliyetleri de daha gelişmiş olduğundan, bu oyuncakların tercihi yerinde olacaktır. Bu dönemde dil becerilerinin gelişmesi de sosyal ilişkilerini kolaylaştıracaktır. Özellikle iki yaş civarında akıcı konuşamamanın da sebep olduğu agresiflik ya da öfke nöbetleri 3 yaşında kendini daha iyi ifade etmesi ile artık zayıflamıştır.
Bebeğinizin oynadığı oyun hamurlarına güvenebilmeniz için doğal gıda maddelerinden üretilmiş olanlarını tercih edebilirsiniz.
Tercih Edebileceğiniz Oyuncaklar
baby toys Parmak Boyası
baby toys Max Scooter
baby toys Ahşap Denge Oyunu
baby toys Kova Hamur Seti
Oyunun Öğretici Yanı ve Ebeveynin Rolü
Oyunun ateşleyicisinin merak ve öğrenme olduğunu belirtmiştik. Bebekler halihazırda bu içgüdüye sahiptirler. Ebeveynler ise doğru dokunuşlarla onların bu yolculuğunu ve keşif sürecini destekleyebilir, bebeklerinin alacağı kazancı artırabilir.
Oyun sırasında anneye düşen önemli görevlerden ilki aşırı kontrolden kaçınmaktır.
Anne aşırı müdahalede bulunursa, kararları bebeğinin yerine alırsa, devamlı araya girerek oyunu onun için tamamlarsa oyun gelişim sürecine olan etkisini ve faydasını kaybeder. Üstelik böyle durumda bebeklerin genellikle sıkıldığı ve etkinliği devam ettirmediği bilinmektedir. Aşırı müdahaleciliğin ileri örneklerinde, bebeğin ileride uyum konusunda, öz kontrolünde ve motivasyonunda sorunlar yaşadığı görülmüştür.
Peki Ne Yapmalı?
Bu bilgilere bakarak müdahalenin dengesini nasıl sağlayacağınızı düşünüyorsanız size şöyle bir ipucu verebiliriz. Halihazırda ilgili olan bebeğinize sık müdahaleler onun dikkatini dağıtarak olumsuz etkiye sebebiyet vermektedir. Ancak, ilgisi görece az olan bebeğe ölçülü yönlendirmeler yapmak yardımcı nitelikte olacaktır. Devamlı ve yoğun olup odaklanmayı engellemediği sürece, oyun sırasında annenin takdirinin de (aferin kızıma/oğluma, işte oldu, işte yaptın vb.) etkinlikle bütünleşmeye destekleyici olduğu görülmüştür. Bu gibi destekler aynı zamanda motive edicidir. Yapabildiğini gördükçe öz saygı ve özgüveni güçlenir.
“Çocuk Rehberliğinde Oyun” ile oyunları öğretici hale getirebilirsiniz.
Bu oyun stilinde, isminden de anlaşılacağı gibi, oyun çocuk rehberliğinde ilerler. Bir bakıma onun istedikleri olur. Ancak uygun zaman geldiğinde anne öğretici dokunuşlarda bulunur. Örneğin, çocuğunuza renkleri öğretmek istiyorsunuz ve o da bloklarla oynamakta. Görüyorsunuz ki kule yapmak istiyor. Siz de onunla birlikte kule yapıp, yeri geldiğinde “Şimdi kırmızı olanı koyalım” / “Bu hangisiydi? Kırmızı!” gibi ufak dokunuşlarda bulunup kırmızı rengini öğretmeye çalıştığınızda çocuk rehberliğinde oyun oynamış oluyorsunuz ve oyunu öğrenme aracı olarak kullanıyorsunuz. Bu iki taraf için de faydalı ve keyifli bir yöntem.
Çocuk rehberliğinde oyun yönteminin dil gelişimi için eşsiz bir zemin olduğu, kelime anlamlarının daha iyi öğrenildiği de yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Çünkü oyun, kelimenin kavranması için gereken bağlam görevini görmektedir.
Oyunu yavaş yavaş yapılandırarak bebeğinizi adım adım gelişim alanına çekin.
Zihinsel gelişim açısından bu yönteme “yapı iskelesi” denir. Yöntemde anne bebeğini sürekli yakınsal gelişim alanına çeker; yani halihazırda bildiklerinin bir adım dışarısına. Bunu uygulamak için oyunu bebeğiniz öğrendikten sonra desteğinizi çekmeniz ve desteğiniz olmadan öğrenemeyeceği yeni bir şey sunmanız gerekir.
Onu da sizinle beraber yaptığında tekrar desteğinizi çekmelisiniz ve onu bir adım ileriye götürecek yeni bir şey sunmalısınız. Bu şekilde ilerlediğinizde farkında olmadan yapı iskelesi tekniğini uygulamış oluyorsunuz. Bu da eğitimin her yaşında faydalı olduğu bilinen tekniklerden biridir.
Örnek vermek gerekirse; birinci gün iki bloğu üst üste koyarken, ikinci ya da üçüncü gün üç bloğu üst üste koymasını öğretin. Öğrendiğini bildiğiniz şeylerde artık destek olmayın, öğrenmediği yeni adımlara geçin. Bu sırada aşırı zorlamalardan kaçının ve onun zamanını takip edin.
Ve tabii tüm bu uygulamalar sırasında bebeğinizle beraber keyif almayı unutmayın. 🙂
Oyun ve Hayal Gücü
Bebeklerin hayal gücü ile kurduğu rol yapma oyunları (örneğin; evcilik, doktorculuk) ya da cisimleri farklılaştırarak kullanmaları (örneğin; kaşığı mikrofon gibi kullanmak) hayal güçlerini geliştirdikleri mükemmel alanlardır. Hayal gücünü kullanmak yaratıcılık becerisinin gelişmesi ile ilişkilidir. Bilişsel becerileri geliştikçe, kurdukları oyunların karmaşıklığı da o kadar artar. Örneğin ilk başta oyuncak tabak ile en fazla yemek yermiş gibi yapabilirken, ileride onu direksiyon gibi kullanabilirler. Bu gelişim genellikle ikinci yaşın ortalarında yaşanır.
Bebekken gelişen bu beceri ergenlik ve yetişkinlik hayatına da yansır. Olaylara çeşitli açılardan bakabilmesini sağlar ve problem çözme becerilerine katkıda bulunur. Bu düşünce biçimini geliştirmesini oyuncakları benzedikleri farklı şekillerde yorumlayarak ve kullanarak siz de destekleyebilirsiniz. Önemli olan bunu yaparken hazır olduğundan daha fazlasına zorlamamak ve yaratıcılık aynı zamanda özgür olmayı da gerektirdiğinden ısrarcı yönlendirmelerden kaçınmaktır.
Oyunun Güvenli Bağlanma Sürecindeki Rolü
Oyun bebeğinizle kaliteli zaman geçirmeniz için mükemmel bir araç. Özellikle 0-2 yaş arası ise bağlanma süreci için oldukça mühim.
Peki nedir bu bağlanma?
Bağlanma, birincil bakım verenimizle duygusal bağ kurma sürecimizdir ve bu bağ ömür boyu korunur. Bağın sağlıklı olması için, yani “güvenli bağlanma” diyebilmemiz için ise annenin bebeğinin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına düzenli olarak karşılık vermesi, bebek dünyayı keşfederken ona dayanak olması gerekir. Böylece ileride bebekler büyüdüğünde öz değeri (kendine verdiği değeri) yüksek ve dünyaya karşı pozitif tutum geliştirmiş bireyler olurlar.
Fakat burada bağlanma ve bağımlılık kavramını ayırmak çok önemlidir. Bağımlılık, varlığını sürdürebilmek için birine muhtaç olmak demektir. Yeni doğan bir bebek için bu doğru olsa da çocuğun uygun yaş aralığı geldiğinde bireysel olamaması aslında bir problemdir. Aradaki bağın güçlenmesini sağlarken, bağımlı bireyler yetiştirmemek önemli bir farktır.
Oyun ve Bağlanma
Oyun sırasında bebeğinizin ihtiyaç ve isteklerine karşı açık olmanız, ona anlaşıldığını hissettirmeniz ve ihtiyaçlarına cevap vermeniz güvenli bağlanmayı pekiştirmek için oldukça önemli. Size “bağımlı” olmaması için ise oyundaki yönlendirmelerine saygı duymanız, kontrolcü olmamanız gerekmekte.
Bir diğer önemli adım ise oyunun öğretici olmasının yanında aslında eğlenmek için de yapılan bir etkinlik olduğunu unutmamaktan geçiyor. Keyifli bir ortamda bebeğiniz kendini daha rahat keşfedebilir. Size olan güveni ve sevgisi pekişir.
Üstelik eğlendiğimiz sırada vücudumuzda dopamin oranı yükselir. Dopamin keyif aldığımız, mutlu olduğumuz, eğlendiğimiz anlarda beyin hücrelerimizde yükselen bir kimyasaldır. Bu kimyasalın aynı zamanda hafızayı, dikkati ve yaratıcılığı artırdığı ve öğrenmeyi kolaylaştırdığı bilinmektedir. Bu yüzden oyunun keyifli hale gelmesi öğreticiliğini artıracaktır.
Oyun Üzerine Merak Edilenler
Çocuğum boğuşmalı oyunları seviyor. Şiddet eğilimi mi var?
Oyun çocukların hayatı öğrenmesi için bir araçtır demiştik. Boğuşmalı oyunlar (boğuşma, zıplama, koşma, gıdıklama vb.) şiddet üzerinde olumsuz değil, tam tersine olumlu etki yapar. Boğuşmalı oyunlar çocuğa agresyonu kontrol etmesini öğretir, sosyal becerilerini geliştirir, neler yapabileceğini tanımasını sağlar.
Kendini savunma, anlaşmazlıkla baş etme, kazanma-kaybetme, paylaşma, rol değiştirme gibi tecrübeler edinir. Bu oyunlar daha çok erkek çocukları tarafından oynansa da kız çocukları da eğlenir ve tercih eder. Kazanımları ve faydaları her iki cinsiyette de geçerlidir.
Ebeveyn ile bu gibi oyunları oynamak sosyal faydaların kazanılmasında çok önemlidir. Ayrıca güvenli bağlanma için destekleyicidir. Özellikle babaların bu şekilde oynadığı görülür. Bu oyunlar çocuklara fiziksel sınırlarını tanımak için fırsat verir. Bu yönde cesaretlendirilmek (daha yükseğe zıplamayı deneyelim, daha hızlı koşmayı deneyelim) çocuğun bağımsızlık ve özgüvenini destekler.
Arada yapılan uyarılar (ısırmak yok, onu fırlatmak yok, oraya vurmak yok) çocuğun kendini kontrol etme becerisini pekiştirir, sınırları tanımasını sağlar. Aynı şekilde ne zaman sakinleşip bitmesi gerektiğine dair yönlendirmeniz de bu kazanımlar için önemlidir. Dikkat etmeniz gereken şey bu sırada çevrede fiziksel olarak zarar görecekleri eşyalar olmaması ve kendine ya da başkasına ciddi zararlar vermemesidir. Ağlayıp sinirleneceği kadar zorlanmamasıdır.
Başka çocuklarla oynadığında da bu gibi kazanımlar alınır. O yüzden çocuklara fiziksel oyunları oynayabileceği, yani koşacağı, zıplayacağı fırsatlar yaratmak çok önemlidir. Kavga ile ayırt etmek için işaretlere bakabilirsiniz:
Kavga sırasında çocuk kaşlarını çatar, ağlar, kızarır ve biri diğerini bastırır. Fakat oyun oynarken çocuklar gülüşür, rol değiştirir (kovalarken kaçan olabilir, üstte iken altta olabilir vb.), karşı tarafın kazanmasına (özellikle küçükse) izin verir. Birinin canı yanlışlıkla yanar ve ağlarsa oyun durur. Kavga iki çocuk arasında olurken, boğuşmalı oyunları birçok çocuk aynı anda oynayabilir.
Yukarıda bahsedilen kavga işaretlerini çocuğunuzda sıkça gördüğünüzü düşünüyorsanız, profesyonel destek alabilirsiniz.
Çocuğum oyuncaklarını paylaşmıyor, ne yapmalıyım?
Bunun için birkaç strateji mevcut. Fakat öncesinde çocuğunuzun içinde bulunduğu evreyi gözetmeniz gerekir. Örneğin iki yaş civarında bireysellik kazanmak çocuğun birincil motivasyonudur, “hayır” ve “benim” favori sözcükleridir. Temel olarak dil becerilerinin henüz çok gelişmemesinden ileri gelen kendini ifade edememe durumundan dolayı agresif davranışlar gösterebilir. Ek olarak bu yaş civarında oynadığı oyunlar “paralel oyun” kategorisindedir. Paralel oyun fiziksel olarak yan yana ancak içerik olarak farklı oyuncaklarla farklı oyunlar oynamak anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında o yaş döneminde paylaşmanın onun için aslında ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz. Üç yaş ile beraber bu hali biraz daha yumuşayacaktır. Bu dönemde nasıl davrandığımız, paylaşma becerisi üzerinde oldukça etkilidir. Peki ne yapabiliriz? Onunla oynadığımız oyunlar sırasında ya da o yaşıtı ile oynarken onu oyuncakları karşılıklı değiştirmeye ve sırayla oynamaya alıştırabiliriz. Bunu her yaptığında ona güzel sözler söyleyerek davranışı pekiştirebiliriz. (Örneğin; aferin, akıllı-kibar oğlum/kızım vb.)
Bazen bilinçli olarak bazen de fark etmeden, hayatta birçok şeyi aslında izleyerek ve gözlemleyerek öğreniriz.
Çocuklar için bu daha da geçerlidir. Bu yüzden onlara iyi örnek olmalıyız. Sizi sıklıkla tartışırken ve yüksek sesle gören bir çocuk oyuncak paylaşımı gibi isteklerini ve duygularını düzenlemesi gereken bir anda sakin kalamayacaktır.
Unutmamak gerekir ki, paylaşmakta zorlanan çocuklarımıza bunu öğretmek için sabırlı olmak gereklidir çünkü davranışın öğrenilmesini ve kalıcı olmasını sağlayan şeylerden en önemlisi sıklığı ve tutarlılığıdır.
Çocuğum sürekli oyuncaklarını kırıyor. Kırık olduğu için onlarla oynamıyor ya da sürekli yenisini istiyor. Bu durumda nasıl davranmam gerekir?
Çocukların oyuncakları kırmasının birçok sebebi vardır. İlki, oyuncakla nasıl oynayacağını bilmediği için kırması olabilir. Zihinsel gelişimine uygun oyuncak seçmediğimiz zaman, nasıl kullanacağını bilmediği bir oyuncağa istemeden zarar verebilir. İkinci, sebep bu yaşlarda çocukların çok meraklı olmasıdır. Dünyayı öğrenmeye, oyuncakları ya da eşyaları tanımaya oldukça heveslidirler. Bu sırada da oyuncakları kırabilirler.
Kırılmış oyuncaklar bir açıdan güzeldir de. Çünkü oyuncaklarla oynamanın tek bir yöntemi yoktur ve merak öğrenmenin yolunu açar.
Nitekim, bu davranışı gittikçe sıklaşıyor, kırdığı oyuncaklarla oynamıyor ve sürekli yenisini istiyorsa, bu ona her istediğini her an elde edemeyeceğini ve yaptıklarının sonuçları olduğunu göstermek için güzel bir fırsattır. Daha önce de belirtildiği gibi, oyun çocukları hayata hazırlar. Elbette bu bir daha oyuncak almayacağınız anlamına gelmemektedir. Ancak bu gibi durumların ardından bir süre ara vermeyi tercih edebilirsiniz.
Peki ya oyuncakları meraktan ya da yanlış oyuncak seçiminden kırmıyorsa?
Çocuğunuzun tamamen agresif dürtülerle bunu yaptığını düşünüyorsanız, bu bir noktaya kadar kabul edilebilir. Boğuşmalı oyunların faydaları ile bu durum benzeşmektedir. Sadece kendisine ya da başkasına zarar vermeme konusunda sınır çizmeniz önemli olacaktır.
Nitekim, çocuğunuza baktığınızda agresifliğin bahsedilenlerin ötesinde ve yıkıcı olduğuna inanıyorsanız profesyonel destek (aile terapisi, oyun terapisi vb.) almaktan çekinmemeniz gerekir. Çünkü şiddet göstermek, direkt olarak şiddet görmekten ileri gelebileceği gibi, baş edilemeyen başka duyguların dışa vurumu ya da kötü örneklere maruz kalmanın bir sonucu da olabilir.
Bir öneri olarak, çocuğunuzun oyuncakları kırma eğilimine karşılık hali hazırda parçalanıp bir araya getirilmek üzerine tasarlanmış oyuncakları tercih edebilirsiniz.
Oyunu nasıl bitirebilirim? Ne kadar oynarsak oynayalım sürekli baştan başlamak istiyor.
Oyun sırasında yaşananlar hiçbir zaman sadece oyun ile kalmıyor, bize çok şey anlatıyor aslında. Eğer çocuğunuzla daha önce sınırları koyduğunuz, aranızda güvenli bağlanmanın olduğu, kuralları koyarken duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına da her zaman cevap verdiğiniz bir ilişkiniz yoksa, oyun sırasında “Bu kadar yeterli” dediğinizde de herhangi bir geçerliliği olmayacaktır. Yine onu, bağlı değil ama “bağımlı” yetiştirdiyseniz, tek başına hiçbir etkinlik yapmak istemeyecektir. Sizi hep yanında arayacaktır.
Yalnız oynamak da arkadaşlarla oynamak kadar faydalı bir aktivitedir. Önemli olan dengesidir.
Oyunu kurması hayal gücünü geliştirir, devam ettirmesi kendi ile kalmaktan keyif almasını sağlar ve kendini tanımasına bir araç olur. Çocuğunuz yalnız oynayabiliyorsa, siz gittiğinizde kendisi devam edebilecektir.
Nitekim çocuklar, tüm bunlar yolunda olsa dahi, yine de “bir daha, bir daha” diyeceklerdir. O zaman ne yapmalıyız? Öncelikle unutmamanız gerekir ki oyun birlikte yapılan bir aktivitedir. Öğretici olduğu kadar keyifli bir aktivite de olması gerekir. Eğer bitirmek istiyorsanız, büyük ihtimalle o oyundan keyif almıyorsunuzdur. Birlikte yapacağınız bu etkinliği sizin de keyif alacağınız hale getirin.
Oyun bir tarafın diğerini sürekli yönetmesi değildir, oyun paylaşmaktır.
Çocukların kendi aralarında oynadıkları oyunlarda birbirlerini etkilediklerini görürüz, örneğin sıkılan taraf oynamayacağını söylediğinde diğeri fedakârlık yapar ve bu şekilde sürekli oyun iki tarafın da seveceği şekilde kendini yeniler. Oyunun hayata hazırlayışına bir örnek de budur.
Tüm bunların sonunda, artık gerçekten bitmesi gerektiğinde de bitirin. Net olmaktan korkmayın çünkü üzülmek hayatın bir parçası. Bu durumla baş etmesi onun için çok büyük bir kazanım olacaktır.
Bebeğim sürekli aynı oyuncak ile oynuyor. Bunu nasıl değiştirebilirim?
Ebeveynler bu soruyu sorarken aslında “Bebeğim otistik olabilir mi?” demek istiyorlar genellikle. Çünkü sürekli aynı cisimle ya da oyuncakla oynamak otistik çocukların yaptıkları davranışlardan biri. Ancak otizmin bir sürü semptomu mevcuttur. Sadece oyuncağa bakarak değerlendirilmemesi gerekir. Aşağıdaki gibi belirtiler görüyorsanız, doktorunuza danışabilirsiniz:
- Dar ilgi alanları, sürekli aynı davranışı tekrarlama
- Göz teması kuramama
- İsmine geç tepki verme, ya da hiç verememe
- Gelişim gecikmeleri ya da ani gerilemeler
- Konuşma geçliği ya da güçlüğü
- Paylaşmama
- Durum ile eşleşmeyen mimikler
- Rol yapma oyunları oynayamama
- Kendine zarar verici davranışlarda bulunma (ısırma, saçını çekme vb.)
Bunun dışında tekrarlı olarak aynı oyuncakla oynadığını görüyorsanız ve oyuncak özellikle peluş/tüylü/yumuşak bir oyuncaksa “geçiş nesnesi” olabileceğini unutmamak gerekir. Geçiş nesnesi, 12. aya doğru bebeğin anneden farklı bir birey olduğunu idrak etmesi ile beraber bu ayrılmayı kolaylaştırmak için anneyi anımsatan ya da anne gibi kokan, bebeğin kendisinin seçtiği nesne anlamına gelir.
Genellikle rahatlamak için bu nesne ona destek olur, özellikle uyurken, ağlarken ya da hastayken yanında ister. Böyle durumlarda oyuncaktan onu zorla ayırmak çok yanlıştır, çocukluğun belirli bir noktasında kendisi vaz geçecektir.
Bunlar dışında sürekli aynı oyuncakla oynaması oyuncağı tanımaya çalıştığı için ya da sadece çok keyif aldığı için olabilir. Bunun yanında oyun sırasında yaptığınız ve onun hoşuna giden bir davranışınız var ise bu davranışın tekrarlaması için olması da mümkündür. Bu gibi durumlar da oyuncağı saklamak, zorla ayırmak gibi davranışlarda bulunmayın. Zamanla hevesini alacaktır ancak başka oyuncaklarla yavaş yavaş ilgisini çekmeye çalışabilirsiniz. Buna ek olarak oynayabileceği ve oynayamayacağı yerleri belirtip sınır koyabilirsiniz.
Sınır Koymak Üzerine
Oyun hem öğretici hem de keyif veren bir aktivitedir. Ancak konu oyunu bitirmeye, oyuncaklarını paylaşmaya, oyuncakları fırlatmamaya ya da toplamaya geldiğinde sınırları koyabilmek çok önemlidir. Bu sınırların işe yaraması içinse oyun dışında da ebeveyn rolünüzün net olması gerekir. Örneğin yapmamasını söylediğiniz bir davranışı bazen uyarıp bazen gülüyorsanız, çocuğunuzda kalıcı bir öğrenme sağlayamazsınız. Güvenli bağlanmanın bir ayağı da sürekli değişen ve belirsiz ebeveyn davranışlarının olmamasıdır.
Sınırların işe yaraması için bu konuda tutarlı ve sabırlı olun.
Tutarsızlık hepimizin olduğu gibi çocukların da kafasını karıştırır.
Tutarlı olmak anne ya da baba olarak bireysel tutarlılığınız dışında, ikili olarak da tutarlılığınızı kapsar. Bir şey yanlış ise bunu hem anne hem de baba için geçerli olmalıdır. Fikir ayrılıkları çok normaldir ancak bu çocuğunuzun yanında yaşadığınızda birinizden birinin hem etkisi zayıflayacaktır hem de koyduğunuz sınırlar ve kurallar etkisini yitirecektir.
Referans Listesi
- Perez, S. M., & Gauvain, M. (2007). The sociocultural context of transitions in early socioemotional development. In C. A. Brownell & C. B. Kopp (Eds.), Socioemotional development in the toddler years: Transitions and transformations (pp. 396-419). New York: Guilford.
- Zgourides, G. (2000) Infancy and toddlerhood: Physical and cognitive development. Developmental Psychology (pp.31-69) Foster City, CA: IDG Books Worldwide, Inc.
- Keen, R. (2011) The development of problem solving in young children: A critical cognitive skill. The Annual Review of Psychology, 62, 1-21
- Gaertner, B.M., Spinrad, T.L., Eisenberg, N. (2008) Focused attention in toddlers: Measurement, stability, and relations to negative emotion and parenting. Infant Child Development, 17(4), 339-363
- Verdine, B.N., Golinkoff, R.M., Hirsh-Pasek, K., Newcombe, N.S., Filipowicz, A.T. & Chang, A. (2014). Deconstructing building blocks: Preschoolers’ spatial assembly performance relates to early mathematical skills. Child Development, 85 (3), 1062-1076
- Levine, S.C., Ratliff, K.R., Huttenlocher, J. & Cannon, J. (2012) Early puzzle play: A predictor of preschoolers’ spatial transformation skill. Developmental Psychology, 48(2), 530-542
- Haibach-Beach, P., Reid, G., & Collier, D. (2011). Motor learning and development (1st ed.). Champaign, IL: Human Kinetics.
- Weisberg, D.S., Zosh, J.M., Hirsh-Pasek, K. & Golinkoff, R.M. (2013) Talking it up: Play, language development, and the role of adult support. American Journal of Play, 6 (1), 39-53
- Morales, M., Mundy, P., Delgado, C.E.F., Yale, M., Messinger, D., Neal, R. & Schwartz, H.K. (2000) Responding to joint attention across the 6- through 24-month age period and early language acquisition. Journal of Applied Developmental Psychology, 21(3), 283-298
- Lempers, J. D., Flavell, E. R., & Flavell, J. H. (1977). The development in very young children of tacit knowledge concerning visual perception. Genetic Psychology Monographs, 95, 3–53.
- Bowlby, J. (1969) The attachment and loss. New York, NY: Basic Books
- Moore, C. (2007). Understanding self and others in the second year. In C. A. Brownell & C. B. Kopp (Eds.), Socioemotional development in the toddler years: Transitions and transformations (p. 43–65). Guilford Press.
- Erikson, E. H. (1950). Childhood and society. New York: Norton.
- Berk, L. E., Mann, T. D., & Ogan, A. T. (2006). Make-Believe Play: Wellspring for Development of Self-Regulation. In D. G. Singer, R. M. Golinkoff, & K. Hirsh-Pasek (Eds.), Play = learning: How play motivates and enhances children’s cognitive and social-emotional growth (p. 74–100). Oxford University Press. https://doi.org/10.1093/acprof:oso/9780195304381.003.0005
- Haight, W. L., & Miller, P. J. (1993). SUNY series, children’s play in society. Pretending at home: Early development in a sociocultural context. State University of New York Press.
- Piaget, J. (1945). Play, dreams and imitation in childhood. London: Heinemann.
- Whitebread, D., Basilio, M., Kuvalja, M. & Verma, M. (2012). The importance of play: A report on the value of children’s play with a series of policy recommendations. Belgium: Toy Industries of Europe
- DeVries, R. (2006) Games with Rules. In D.P. Fromberg and D. Bergen (Eds) Play from Birth to Twelve, 2nd Ed. Abingdon, Oxon: Routledge.
- O’Connor, C. & Stagnitti, K. (2011) Play, behaviour, language and social skills: the comparison of a play and a non-play intervention within a specialist school setting. Research in Developmental Disabilities, (32)3, 1205-1211
- Calkins, S. & Johnson, M. (1998). Toddler regulation of distress to frustrating events: Temperamental and maternal correlates. Infant Behavior and Development, 21, 379–395
- Lawson, K.R., Parrinello, R & Ruff, H.A. (1992). Maternal behavior and infant attention. Infant Behavior and Development. 15,209–229
- Malone, J.C., Liu, S.R., Vaillant, G.E., Rentz, D.M., Waldinger, R.J.(2016) Midlife Eriksonian psychosocial development: Setting the stage for late-life cognitive and emotional health. Developmental Psychology;52(3):496-508. doi:10.1037/a0039875
- Vygotsky, L. S. (1978). Mind in society: The development of higher psychological processes. Cambridge, MA: Harvard University Press.
- Vygotsky, L. S. (1930/2004). Imagination and creativity in childhood. Journal of Russian and East European Psychology, 42, 7-97.
- Elder, J.L. & Pederson, D.R. (1978) Preschool children’s use of objects in symbolic play. Child Development, 49, 500-504
- Lieberman, J. N. (1965). Playfulness and divergent thinking: An investigation of their relationship at the kindergarten level. Journal of Genetic Psychology, 107, 219-224
- Russ, S. W., & Kaugars, A. (2000). Emotion in children’s play and creative problem solving. Creativity Research Journal, 13, 211-219.
- Ainsworth, M.D., Blehar M.C., Waters, E. & Wall, S. (1978). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. New York, NY: Psychology Press
- Scharfe, E., & Bartholomew, K. (1994) Reliability and stability of adult attachment patterns. Personal Relationships, 1, 23-43.
- McNamara, C.G., Tejero-Cantero, A., Trouche, S., Campo-Urriza, N., Dupret, D. (2014) Dopaminergic neurons promote hippocampal reactivation and spatial memory persistence. Nature Neuroscience, 17, 1658–1660
- Takeuchi, H., Taki, Y., Sassa, Y., Hashizume, H., Sekiguchi, A., Fukushima, A., Kawashima, R. (2010). White matter structures associated with creativity: Evidence from diffusion tensor imaging. NeuroImage, 15;51(1):11-8
- Liu, C., Solis, S. L., Jensen, H., Hopkins, E. J., Neale, D., Zosh, J. M., Hirsh-Pasek, K., & Whitebread, D. (2017). Neuroscience and learning through play: a review of the evidence (research summary). The LEGO Foundation, DK.
- McArdle P. Children’s play. Child: Care, Health and Development. 2001;27:509-514. 7
- Bandura, A. (1977). Social learning theory. Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall.
- Skinner, B. F. (1938). The Behavior of organisms: An experimental analysis. New York: Appleton-Century.
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596
- Winnicott, D.W. (1953) Transitional objects and transitional phenomena . International Journal of Psychoanalysis 34, 89-97
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]