Gebelik sırasında kanser tanısı konulması nadir de olsa rastlanan bir durum. Kanser vakalarındaki artış kadınların bu konuda önlem almalarını gerektiriyor. Özellikle aile hikayesinde kanser hastası bulunan anne adayları, gebeliği planladıkları dönemde kontrollerini yaptırarak çok daha huzurlu bir gebelik yaşayabiliyorlar. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Onat ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Fatih Güçer, gebelikte kanser tedavisi hakkındaki sorularımızı yanıtladılar.
Gebelikte en çok hangi kanser türlerine rastlanıyor?
Gebe kalma yaşındaki bir kadında kanser görülme olasılığı üç binde bir ile on binde bir arasında değişiyor. Gebelikte en sık meme kanseri görülüyor. Ardından, lenf kanseri, kan kanserleri, rahim ağzı kanseri ve tiroit kanserleri geliyor. Toplumda sık görülen mide, barsak ve akciğer kanserlerine ise daha ileri yaşların kanserleri olduğu için gebelikte nadir rastlanıyor.
Kanserin türü, anne ve bebeğin sağlığı açısından risk faktörü oluşturuyor mu?
Hayır oluşturmuyor, ancak karar verilmesi gereken gebeliğin devam edip edemeyeceği ve tedavinin ne zaman yapılabileceğidir. Bu kanser türlerinin seyri açısından, gebe olan kadınla olmayan arasında bir fark bulunmuyor, yani gebelik hastalığın seyrine olumsuzluk katmıyor. Sıklık listesinde saymadığımız malign melanom, yani deri kanseri ise gebelikte maalesef daha hızlı ilerliyor. Derideki benlerin kanserleşmesi şeklinde ortaya çıkan bu kanserin gelişimini gebelik hızlandırıyor. Deri kanserinde mümkünse gebeliğin sonlanması, gebeliğin ileri dönemlerinde ise tedaviye hemen başlanması gerekiyor.
Kanserden kuşkulanıldığı durumlarda hangi tanı yöntemleri kullanılabiliyor?
Meme kanserinde en az zarar verecek olan yöntem ultrasonografi, ancak her zaman yeterli olmayabiliyor. Gerekirse mamografi ve sınırlı olarak MR da kullanılabiliyor. Gebelik sırasında kesinlikle kaçınılan tanı yöntemleri ise bilgisayarlı tomografi (BT), nükleer kemik sintigrafisi ve PET CT. Ancak bu tanı yöntemleri kullanılmadığı için yaygınlığı anlamakta zorluk çekilebiliyor. Kesin tanı konabilmesi için biyopsi yapılmasının ise hiçbir sakıncası bulunmuyor.
Gebelikte kanser tedavisi ne zaman yapılabilir?
Tedaviye karar verirken hastalığın tanısı, evresi ve gebeliğin hangi döneminde olunduğu önem taşıyor. Bu bilgilere göre gebeliğin sonlandırılmasının gerekip gerekmediğine karar veriliyor. Gebeliğin ilk üç ayında anneye ilaç tedavisi uygulanamıyor. Çünkü bu ilaçlar bebekte anomalilere neden olabiliyor. Gebeliğin ilk üç ayından sonra ilaç tedavisi yapılabiliyor. Gebelikte yapılan ilaç tedavisi erken doğum ve düşük ağırlıklı doğum olasılığını artırıyor. Bu risklerin bilinmesi ve önlem alınması, doğumun buna göre planlanması gerekiyor.
Gebeliğin kesinlikle sonlandırılması gereken durumlar var mı?
İlk üç ayda hastalığa rastlanması durumunda gebeliğin devam edip etmeyeceğine karar vermek gerekiyor. Bu karar aile ile birlikte alınıyor. Erken dönemde yakalanmış kanserlerde gebelik sürebiliyor. Ancak kan kanseri, lenf kanseri (Hodgkin hastalığı ve lenfoma) veya hastalığın yaygın olduğu hallerde gebeliğin mutlaka sonlandırılması ve tedavinin hemen başlaması gerekiyor.
Gebelik sırasında mümkünse radyoterapi hiç uygulanmıyor ya da özel şartlarda gebeliğin ileri dönemlerinde uygulanıyor. Ayrıca genelde meme kanserinde hastalığın erken evrede yakalanması durumunda memenin korunması tercih ediliyor. Fakat meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapi gerektiği için bu da uygulanamaz bir seçenek oluyor ve memeyi tamamen almak gerekiyor. Eğer gebeliğin ilk veya ikinci üç ayında tanı konulursa gebelik devam ederken tedavi de başlıyor. Tiroid kanserlerinde gebelik esnasında da cerrahi tedavi uygulanabiliyor.
Kanser tedavisi gören bir annenin bebeğini emzirmesi mümkün mü?
Kanser ilaç tedavisinin devam etmesi halinde annenin bebeğini emzirmesi mümkün olmuyor.
Anne adaylarının gebelik öncesi hangi incelemeleri yaptırmalarını öneriyorsunuz?
Ailesel meme kanseri riski taşıyan kadınların, meme kanseri açısından taramalarına, ailede en genç yaşta görülen meme kanserinden 10 yıl önce başlaması gerekiyor. Ayrıca ailesel riski olsun veya olmasın tüm kadınların, adet dönemi sonrasında kendi kendilerine meme muayenesi yapmaları gerekiyor. 35 ve üstü yaşlarda olan kadınlara da, konunun uzmanı olan bir hekim tarafından meme muayenesi, meme ultrasonografisi ve gerekli durumda mamografi yapılması gerekiyor. Gebelik sırasında jinekolojik kanserler içerisinde, en sık rahim ağzı kanserine ve ikinci olarak da yumurtalık tümörlerine rastlanıyor. Rahim ağzı kanserinin ve bu kanserin öncü lezyonlarının taramasının yapılması için gebelik öncesi smear testi yapılması ve jinekolojik muayene gerekiyor. Muayene esnasında dikkat çekici, ciddi bir lezyon görüldüğünde smear testi dışında, hemen biyopsi işlemi de yapılabiliyor. Yumurtalık tümörlerinin tanısı için jinekolojik muayene ve ultrasonografi yapılması da önem taşıyor.
Gebelik süresince nelere dikkat etmek gerekiyor?
Gebelik esnasında yaşanan hormonel değişimden dolayı, meme muayenesinde meme dokusu daha farklı olarak ele geliyor. Gerekli durumda meme ultrasonografisi hatta klinik kuşkunun ileri olduğu hastalarda mamografi veya meme MR’ı çekilebiliyor. Gebelik öncesinde son bir yıl içerisinde smear testi yapılmamış ise, gebeliğin ilk üç ayı içerisinde smear testi alınması gerekiyor. Gebelik esnasında olan kanamalarda muayene esnasında rahim ağzında yerleşmiş olabilecek bir kanser olasılığının unutulmaması önem taşıyor. Gebelik muayeneleri esnasında, özellikle ilk üç ay içerisinde yapılan muayenelerde yumurtalıkların da değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü sonraki dönemlerde, gebeliğin büyümesinden dolayı yumurtalıkları değerlendirmek zor ya da mümkün olmayabiliyor.
Tüm anne adaylarına gebelik öncesi smear testi yapılmasını öneriyoruz. Her kadının kendi kendine meme muayenesi yapmayı bilmesi ve yapması gerekiyor.
Hamilelikte sağlık ile ilgili içerikler için tıklayın! https://www.bebek.com/hamilelikte-saglik/